Kentlerin Türkiyesi: İmkânlar, Sınırlar ve Çatışmalar (original) (raw)
Related papers
Kent Hakkından Müştereklerimize Kentsel Muhalefet Tartışmaları: Sınırlar ve İmkanlar
Dünyanın farklı yerlerinde bulunan birçok kentinde son onbeş yılda, emlak balonu yaratan ve belli sınıfların yaşam alanlarından zorla ye-rinden edilmesi ile sonuçlanan tepeden inme soylulaştırma projelerinden kensel dönüşüm adı altında üretilen lüks toplu konut projelerine kadar neoliberal kentsel yeniden yapılanmaya şahitlik edilmekte. Bu geçtiğimiz süreç, yoğun ve örgütlü bir zeminde kaybedenlerce sokak protestoları ve çeşitli eylemliliklerle yanıtlandı. Yerinden zorla edilmeleri takiben, özelleştirmelerle kamuya ait ortak alanların da çitlenerek sermeyenin kullanımına açıldığı bir sürece tanık olundu. Bu kez, bu alanların kullanıcıları, ortak alanlarını geri talep etmek ve de serma-yeye terk etmemek için bu süreci işgal et hareketleri ile yanıtladı. Bu yazı, dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan bu sürecin örgütlenme pratiklerini teorik bir gözle ele alarak, mevcut toplumsal hareketlerin imkan ve sınırlılıklarını Kent Hakkı ve Müştereklerimiz literatürü içinden incelemektedir. Bu imkan ve sınırlılıklar doğrultusunda, alternatif bir mücadele yapısının olasılıklarını tartışmaya açmaktadır. Yazı, çeşitlenen eylem biçimleri ve örgütlenme yapısının analizi ile eleştirel kentsel çalışmalar literatürüne katkı sağlamayı hedeflemektedir. Anahtar sözcükler: İlkel birikim; kent hakkı; kentsel mücadele; müştereklerimiz. In the last 15 years, many cities in different parts of the world have witnessed various facets of neoliberal urban restructuring, from top-down gentrification projects, to mass housing projects causing a real estate bubble, and the eviction of present dwellers. The response has often been street protests and other activities initiated by the dwellers. The same sort of eviction processes have been seen across the world, followed by the widespread privatization of common lands. The Occupy Movements have reacted to the privatization of common lands in many cities of the world. This paper is an analysis of the theoretical background of such movements and a discussion of the limits and possibilities of the Right to the City (RTC) and Commons literature. The aim of the article is to contribute to the literature of critical urban studies by analyzing different interpretations and providing an overview of how these varied conceptualizations shape activism.
Kentlerin Türkiyesi İmkanlar, Sınırlar ve Çatışmalar, 2021
Fırat Genç, Çağlar Keyder, E. Fuat Keyman ve Ayşe Köse Badur’un kaleme aldığı Kentlerin Türkiyesi: İmkânlar, Sınırlar ve Çatışmalar, Türkiye’nin her açıdan dramatik değişimlere sahne olduğu 2000’li yıllara kentleri odağına alarak bakıyor. Ekonomik, beşeri, teknolojik ve idari alanlardaki kapsamlı dönüşümlerin sonucu kentlerin tüm dünyada önem kazandığı bir zamanda Türkiye’deki siyasal rejimin aşırı merkezileşmiş yapısı ve neoliberal uygulamalar ile kentsel ölçekteki dinamikler arasındaki bağları gösteriyor.
Kent, Mekân, Sınır ve Kimlik: Türkiye’de Kentsel Kimliklerin İnşasında Kentsel Sınırların Rolü
Kent Akademisi, 15(4), 1959-1974, 2022.
Bu çalışma, kentsel kimliklerin inşasında kentsel sınırların rolünü anlamayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda Türkiye'deki kentlerin kimliklerinden örneklerle kent, mekân, sınır ve kimlik ilişkisi anlaşılmaya çalışılmıştır. Kentsel mekânda kimliklerin nasıl inşa edildiği, kentsel sınırların kentsel kimliklerin inşasında nasıl bir role sahip olduğu, Türkiye'de kentsel sınırların kentsel kimliklerin inşasında ne tür örnekler sunduğu ve kentsel sınırlar üzerinden kentsel kimliklerin inşasının hangi boyutları ortaya çıkardığı bu çalışmanın temel sorunsalını oluşturmaktadır. Bu sorunsal çerçevesinde, çalışmada, kentsel kimlikler ile kentsel sınırlar arasındaki ilişkinin dört farklı boyutunun olduğu anlaşılmıştır. Kentsel kimliklerin kentsel sınırlar üzerinden şekillendiği, her kentin kendisini diğerlerinden ayırdığı, biricik hale getirdiği ve yüceleştirdiği gözlenmiştir. Kentsel sınırların göç ve kentleşme başta olmak üzere kentsel kimliklerdeki toplumsal süreçlerin bir yansıması olduğu görülmüştür. Kentsel kimliklerin yayılması karşısında kentsel sınırların daralan mekânlara dönüştüğü tespit edilmiştir. Kentsel sınırların kentsel kimliklerin iç içe geçtikleri ve çatıştıkları mekânlar halini aldığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda, Türkiye'de kentsel kimliklerin ortaya koyduğu deneyimler, kentsel kimliklerin inşasında kentsel sınırların merkezi bir role sahip olduğu sonucunu ortaya koymuştur.
Enformelliğin Sınırları Değişirken Kent Hakkı
1980 sonrasında Türkiye'nin kentleşme ve mekân politikalarında radikal dönüşümler yaşanmaya başlamıştır. Özellikle büyük kentlerde gerek konut gerekse çalışma alanlarında ve hatta kamusal alanlarda, ulaşımda ve diğer kentsel hizmetlerde formelleştirme anlamına gelen önemli bir değişim süreci gözlenir. Aynı dönem bir yandan da neoliberal politikaların da etkisiyle sosyal devlet politikalarının sağladığı kazanımların ortadan kalktığı, formel olanın enformelleştiği, formel ile enformelin yeniden tanımlanıp, sınırlarının yeniden çizildiği bir dönem oldu. Kentin kullanım değeri gözden düşüp değişim değerine odaklanan projeler çoğalırken, kentli vatandaşlar da ödeme güçlerine göre farklı tüketici sınıflara ayrıldı. Kentte gündelik hayatı sürdürmek üzere barınmadan çalışmaya, ulaşımdan kültüre, afetlerden hizmetlere dek birçok alanda yeni zorluklar, ihlaller ve mücadeleler ortaya çıktı. Bu gelişmeler yaklaşık 50 yıl önce geliştirilmiş bir söylemi, bütünsel bir hak olarak Kent Hakkı'nı yeniden gündemimize taşıdı. Kapitalist kentleşme süreçlerine karşı sürdürülen kentsel mücadeleleri Gramscici anlamda çeşitli siperler olarak düşünmek mümkün görünüyor. Peki bu mücadelelerin bir araya gelip eklemlenmesi ve bütüncül bir Kent Hakkı tesisi mümkün olabilir mi? Kent Hakkı ihlallerini formellik enformellik ekseninde tartışmak kentlerin yaşadığı dönüşümleri anlamak ve Kent Hakkı'na yönelik talep ve mücadelelerin ufkunu belirlemek üzere yeni imkanlar sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Enformellik ve Formelleşme, Kent Hakkı, Siper Savaşları, İstanbul Abstract
Türkiye'nin Akdeniz Havzası'nda “Kent Hakkı” Örgütlenmeleri
Meltem İzmir akdeniz akademisi dergisi, 2021
'in 1 vurguladığı gibi "ne tür bir kent istediğimiz sorusu, ne tür toplumsal bağlar, doğa ile ilişki, yaşam biçimleri, teknolojiler ve güzel duyu değerleri arzuladığımız sorusundan ayrılamaz." Bu yönüyle de "kent hakkı, kent kaynaklarına ulaşma bireysel özgürlüğünden çok öte bir şeydir: Kenti değiştirerek kendimizi değiştirme hakkıdır." Bu yazıda, kenti değiştirerek kendini değiştirmeye çalışan ve Akdeniz Havzası'nda çalışma yürüten üç örgütlenme üzerinde durulacaktır:
Kentlerin Siyasi Fonksiyonları ve Türkiye Gerçegi
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2011
The aim of the study is to reveal in the context of Turkey the political functions of cities which is the cradle of civilization. Subject is discussed in a theoretical framework in the light of previous studies. The cities pioneered to the establishment of democratic values as the center of political activities. The urbanization, significantly affected in the process of social change as a process economic, social, cultural and political covering transformation. The cities which has become the center of political studies and developments, deeply influenced national politics. The cities are areas which being acquired of democratization culture at the same time.The local governments have gained importance with globalization, therefore, diversified and increased also the political functions of cities. Accelerated urbanization in Turkey after 1980, with the effect of economic and technological developments, in the 2000s, started living in cities two-thirds of the population. Especially in large cities, depending on the development of capitalism, further consolidated its traditional ties and individuals directed towards ethnic and religious communities, instead of getting free. Social modernization, while the political modernization must give birth, İt has continued consolidating of the traditional political structures, institutions and relations. City governments have gained a view which uses significant resources, controls and distributes. The parties have the political power in Turkey, usually is having in the management of the city. This case, the city administration makes clear the political influence of the central administration and İt leads to partisan approaches in relations between central government and city management. This behavior is influenced in the cities on the political structures and attitudes. The struggles and conflicts which is taking place in various ways between city government and central government, also raises the debate over autonomous and democratic urban management. In short, while the urban culture change the political behaviors, the urbanization has led to the establishment of democratic values and the concentration of political studies.
Kentin Sırları ve Sırdaşları: Türkiye Örneği
Kocaeli Üniversitesi mimarlık ve yaşam dergisi, 2022
Kentin sırrı" olarak yazarlar tarafından tanımlanan sığınmaevi veya konukevi kadın ve çocuk mağdurlara hizmet eden kamusal birer fonksiyon yapısıdır. Mağdur, bu yapılarda gizlenen kentin "sırdaşı"dır. Mağdurların veya sığınmaevlerinin ya da konukevlerinin kentle ve planlama kurumuyla ilişkisine dair akademik çalışmalar kısıtlıdır. Makaleye; mekân-kadın-planlama konularındaki çalışmalardaki eksiklikler, mağduriyet yaratıcı toplumsal bilinç seviyesi ve kamusal uygulamaları nedeniyle Türkiye örneği konu edilmiştir. Makalede; sığınmaevi ve konukevleri ve bu evlerde konaklayan mağdurların, kent, kent kuramı ve kent yaşamı açısından kentle olan ilişkisinin ilgili mevzuat üzerinden araştırılması ve planlama süreci, imar planlarıyla ilişkisi ile planlama bakış açısı ve şehir plancısının katılımı bağlamında sorgulanması ve betimleyici bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır. Araştırmada; sığınmaevleri ve konukevlerinin ilgili mevzuat bağlamında kentle olan ilişkileri, kentsel konumu ve mağdurun kentle etkileşimi boyutları irdelenmiştir. Toplumsal cinsiyete dayalı kentlerin nasıl kurulabileceğine dair bu çalışma bulgularının müteakip araştırmalara temel olması ve yön göstermesi hedeflenmektedir. Nitel araştırma yöntemi; Türkiye örneklemi üzerinden mevzuat taraması ve akademik yayın incelemesini içermektedir. İlgili mevzuat ve literatür yanı sıra, internet kaynakları taranmış, bulgular eleştirel bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Şehir plancılarının ve ilgili kesimlerin, sürecin, konukevlerinin konumlarının ve mağdurun kentle ve kentliyle olan ilişkisinin biçiminin belirleyicisi olması ve şehir planlama bakış açısının sürece dâhil edilmesi önerilmektedir. Söz konusu alanların kamusal mekân ve hizmet bağlamında eşitsizliği gidermeye yönelik planlanması, programlanması ve politikalarda önceliğe alınması gerektiği değerlendirilmektedir.
Küresel ve Yerel Arasında Kentler
Acebe'in bu sözünü bana hatırlattığı için sevgili öğrencim Çisem Yayla'ya çok teşekkür ediyorum. Küreselleşmeyi ve kentlerin/mekanların küreselleşmesini nasıl çalışmalıyız sorusuna dair söylemek istediklerimi, sunmaya çalıştığım bakış açısını bundan daha iyi özetleyen bir söz olamazdı.