Yaşlı Bireylerde İzole Kas Kuvveti ve Oranı ile Denge ve Yaşam Kalitesi Arasındaki İlişkiler (original) (raw)

Femur Fraktürü Olan Hastaların Yoğun Bakım Deneyimleri ve Emosyonel Durumları: Kesitsel Bir Çalışma

Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi

Bu çalışma yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların emosyonel durumları, deneyimleri ve bunları etkileyen faktörleri belirlemek amacı ile yapıldı. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırma Türkiye'nin Batı Bölgesindeki bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapıldı. Çalışmaya femur fraktürü nedeni ile cerrahi yoğun bakım ünitesinde yatan 120 hasta dahil edildi. Çalışma öncesinde etik kurul onayı alındı. Araştırma verileri, kişisel bilgi formu, Yoğun Bakım Deneyim Ölçeği (YBDÖ) ve Hastane Anksiyete Depresyon (HAD) ölçeği kullanılarak toplandı. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi ve regresyon analizi kullanıldı. Bulgular: Hastaların ölçeklerden aldıkları toplam puan ortalamaları sırası ile YBDÖ: 51,61±6,43, HAD anksiyete: 5,26±3,90, HAD depresyon: 4,21±2,79'dur. Hastaların yoğun bakım deneyimlerine yoğun bakımı hatırlama durumu, ağrı ve yoğun bakım ısısının etkili olduğu saptandı (p<0,05). HAD-anksiyete düzeyini yoğun bakımda yatış süresi ve hastanede kalış süresinin etkilediği belirlendi (p<0,05). Sonuç: Araştırma sonuçları hastaların yoğun bakım ünitesinde kötümser deneyimler yaşadığı ve yoğun bakımda aldıkları bakımdan orta düzey memnun olduğunu göstermektedir. Hemşireler yoğun bakımda yatan hastaların daha olumlu deneyimler yaşaması için gerekli hemşirelik girişimlerini uygulamalıdır.

Tıp Bilimlerinde Gönderilen Çalışmaların İstatistiksel Hatalara Göre Değerlendirilmesi

Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2012

The aim of the present study was to list errors in statistical analysis and presentation detected during the first review of submitted manuscripts, compared to the literature reviewing published articles. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : Statistical errors determined during the first review by the biostatistics reviewer in manuscripts included in the study were presented. All studies were assessed by the same biostatistics specialist. The defined statistical errors were classified by 4 biostatistics specialist respectively. R Re es su ul lt ts s: : No statistical errors were found in 4.42% of 181 original manuscripts; 73.99% of 173 original manuscripts with statistical errors were accepted following the correction of the statistical errors. The most common statistical errors were errors related to test in 34.59%, p-values in 17.36%, summarizing data in 15.60% and incorrect and insufficient demonstration of descriptive statistics in 15.60%. C Co on nc cl lu us si io on n: : Considering that the errors in scientific papers are reviewed and corrected by researchers according to the suggestions of the reviewer, researchers with lack of statistical solid background are found to make errors in the process of utilizing statistics in their studies. In some cases, although researchers get statistical counseling, they make errors in the presentation while writing the papers. In conclusion, it is of major importance that the submitted manuscripts be reviewed in terms of biostatistical analyses to prevent statistical and interpretation errors. K Ke ey y W Wo or rd ds s: : Statistics; biostatistics; manuscripts, medical Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Bu çalışmada, yayımlanmış makaleler üzerinde yapılmış çalışmalardan farklı olarak, makalenin ilk değerlendirmesi aşamasında, istatistiksel uygulamalarda ve sunuşlarda yapıldığı belirlenen hataların listelenmesi amaçlanmıştır. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Çalışmaya alınan orijinal makalelerde, biyoistatistik hakemi tarafından ilk incelenmede belirlenen istatistiksel hatalar raporlanmıştır. Tüm çalışmalar aynı biyoistatistik uzmanı tarafından değerlendirilmiştir. Belirlenen hatalar 4 biyoistatistik uzmanı tarafından sınıflandırılmıştır. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Yüz seksen bir çalışmanın %4,42'sinde istatistiksel olarak bir hata bulunmamıştır. İstatistiksel hata bulunan 173 çalışmanın %73,99'u istatistiksel hataların düzeltilmesi sonucunda kabul edilmiştir. En çok görülen istatistiksel hatalar sıklık sırasına göre şu şekilde sıralanabilir: testlerle ilgili hatalar %34,59, p değeri ile ilgili hatalar %17,36, verilerin sunulmasındaki hatalar %15,60, betimleyici istatistiklerin hatalı ve eksik gösterimi %15,60. S So on nu uç ç: : Yapılan hatalar incelendiğinde ve yazarların istenen revizyonlarda hataları düzeltme gayretleri dikkate alındığında, özellikle yeterli istatistik bilgisine sahip olmayan araştırmacıların istatistikten faydalanma sürecinde çalışmalarda hatalar yaptıkları anlaşılmaktadır. Bazı durumlarda ise araştırmacıların istatistiksel danışmanlık almalarına rağmen, çalışmaların yazım aşamasında sunumuyla ilgili hatalar yaptıkları görülmektedir. Bu nedenle, istatistiksel analiz ve yorum hatalarının engellenmesi için dergilere gönderilen çalışmaların biyoistatistiksel açıdan incelenmesi önemli ve zorunludur. A An na ah ht ta ar r K Ke el li im me el le er r: : İstatistikler; biyoistatistik; makale, tıbbi T Tu ur rk ki iy ye e K Kl li in ni ik kl le er ri i

Yumurta Sarısında Pirimidin Bazlarının HPLC ile Tayini

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 1995

Tavuk Yumul"ta Samında Piı"imidin Bazlarının HPLC ile Tayini Özet : ~ooC ve 70°C'de tavtık yumurtıısı sarı s1Il d<ı unı si l , timiıı ve sİtoıinin perk lorik asit ile ekstmks i yo ııu HCl ve H~S04 den daha iyi çökelti verdi. P ir iınid iıı bazları ODS kolonunda 0.3 M NaH 2 S0 4 mobil ülZ) il e ayrıl dı. ~6 ı lUn de tanınan kromatogra mlar daha ileri temizliğe gerek olmadığını gösterdi. Serbest orta lama ura sİl konsmıtra syoııu 20 0 C de 49.89 ~ı g/ınl ± 20.03 ve 70°C'dc 324 ~ıg /ınl ± 3 i .04. Sitozini n (ı 8.96 ,lig/ml ± 18.40 SE) ve timinin (3.73 ,lig/ını ± 3.45 SE) serbest OrLa laması ıOoC'de tnvuk yumurtası sarısıııda güvenili r olına yaeak kadar deği şkendir. Geri almada , sitotin ve urasİ l ek lenm i ş yımıurL.1 sarısın ın 70 0 C a sit ı c ımıanıelcsi bu baz konsantrasyonlarım artı nna s) öncmli görümnektedir (P<0.05). Yüksek sıeilklığ ı ıııiıniıı üzeriııe bir etkisi yoktur. Yumurta sarısıııııı serbest uw::;il ko\l sa ııır:.ısyoıııı g(1vl!llili r bir şı;k ild~ ölçü lebilir. Sıca klığın asi lle ekstmksi~ıon üzerine etk isini n, tavtık yuıııurta sa n s ıııda sitozin kadar masilinde fark lı şek ill e rd e (nOkl cosit, Il ükleotit) bulum ıb i leceği ni gösterdi. Sitozin, urasİ! ve timİnİn geri alımı ora nla rı % 96-1 50, %, 77-i gO ve % 56-67 dir.

Spor Bi̇li̇mleri̇ Fakültesi̇ Ve Beden Eği̇ti̇mi̇ Ve Spor Yüksekokulu Öğrenci̇leri̇ni̇n Ahlaki̇ Karar Alma Tutumlarinin İncelenmesi̇

INTERNATIONAL JOURNAL OF PSYCHIATRY AND PSYCHOLOGICAL RESEARCHES, 2017

Öz: Bu çalışmanın amacı, spor bilimlerinin farklı bölümlerinde okuyan öğrencilerin cinsiyet, yaş, bölüm, sınıf ve branşlarının özelliklerine göre sporda ahlakı karar alma tutumlarını incelemektir. Yöntem: Çalışma grubunu Türkiye genelindeki Spor Bilimleri Fakülteleri ve Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında farklı sınıflarda (1.Sınıf=259; 2.Sınıf=240, 3.Sı-nıf=192; 4.Sınıf=214) okuyan 905 öğrenci (499 erkek ve 406 kadın; 18-20 yaş aralığında 320 kişi, 21-23 yaş aralığında 380 kişi, 24-26 yaş aralığında 120 kişi, 27-29 yaş aralığında 37 kişi ve 30 yaş ve üstü 48 kişi) oluşturmaktadır. Bulgular: Çalışmada yer alan öğrencilerden 393'ü bireysel spor branşında, 512'si ise takım sporu branşında lisanslı olarak spor yapmaktadır. Öğrencilerden 391 kişi Antrenörlük Eğitimi Bölümü'nde, 313 kişi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü'nde, 52 kişi Rekreasyon Bölümü'nde ve 149 kişi ise Spor Yöneticiliği Bölümü'nde okumaktadır. Veri toplama aracı olarak "Altyapı Sporlarında Ahlaki Karar Alma Tutumları Ölçeği" kullanılmıştır. AMDYSQ'nun Cronbach Alpha katsayısı 0,76, test-tekrar test güvenirlik katsayısı 0,855 olarak bulunmuştur. Sonuç: Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, ahlaki karar alma tutum puanlarının kadınlarda erkeklerden, takım sporu ile uğraşan sporcuların bireysel sporlarla uğraşan sporculardan daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Yine istatistiksel açıdan farklı yaş grupları arasındaki anlamlı farka bağlı olarak "Yarışma severliğin" yaş ilerledikçe daha çok benimsendiği, "Hileyi benimsemek" ve "Adilce kazanmayı korumak" alt boyutlarında farklı bölümlerde okuyan öğrenciler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir.

Hamstring Kısalığı Olan Kişilerde Enstrüman Yardımlı Yumuşak Doku Mobilizasyonun Akut Etkisi: Pilot Çalışma

DergiPark (Istanbul University), 2022

Bu pilot çalışmanın amacı hamstring kısalığı olan bireylerde tek seans EYYDM uygulamasının aktif ve pasif eklem hareket açıklığı üzerine akut etkisini incelemektir. Yöntem: Çalışmamıza toplam 18 yaşından büyük 11 sağlıklı genç birey dahil edildi. Katılımcıların aktif/pasif kalça eklemi fleksiyon açısı digital inklinometre ile değerlendirildi. Katılımcılara 5 dakika süre ile EYYDM tekniği uygulandı. Ölçümler uygulama öncesinde ve uygulamadan hemen sonra yapıldı ve sonuçlar SPSS programı kullanılarak analiz edildi. Bulgular: Uygulama öncesi ve uygulama sonrası yapılan değerlendirmeye göre hem aktif hem de pasif eklem hareket açıklığında belirgin artış gözlendi (p<0,05). Sonuç: Hamstring kısalığı olan bireylerde tek seans EYYDM uygulaması aktif ve pasif eklem hareket açıklığını artırmada etkilidir.

Koroner Yavaş Akımın Miyokard Perfomans İndeks Üzerine Etkisi

2014

Amac: Bu calismada koroner yavas akimi olan hastalarda sol ventrikul miyokard performans indeksinin (Tei indeksi) incelenmesi amaclanmistir. Gerec ve Yontem: Koroner yavas akimi olan 25 hasta (15 erkek; 10 kadin; ort yas 51 ± 12 yil) ve koroner arterleri normal olan 20 olgu (12 erkek; 8 kadin; ort yas 52 ± 12 yil) calismaya alinmistir. Tum hastalarin ekokardiyografi ve doku doppler goruntuleme ile sol ventrikul diyastolik fonksiyonlari ve miyokard performans indeksi saptandi. Bulgular: Koroner yavas akimi olan grupta maksimal erken diyastolik dolum hizi, maksimal erken diyastolik dolum hizinin gec diyastolik akim hizina orani (p=0,037) anlamli derecede dusuk saptanirken; erken diyastolik dolum hizi deselerasyon zamani anlamli derecede yuksekdi (p=0,043). Hasta grubunda, kontrol grubuna gore doku doppler parametreleri arasinda mitral anulus erken pik diyastolik hiz ve erken diyastolik akim orani anlamli derecede dusuk saptandi (p<0.001) ancak izovolumetrik relaksasyon zamani anlam...

Koroner anjiografi sinde hafi f aterosklerotik koroner lezyonu olan hastalarda miyokard perfüzyon sintigrafi bulguları

Dicle Tıp Dergisi, 2010

Miyokard perfüzyon sintigrafi si (MPS) miyokard perfüzyonunun fonksiyonel değerlendirmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Fakat bazı çalışma sonuçları koroner anjiografi ile tespit edilen koroner arter hastalığının şiddeti ile zıtlık gösterir. Koroner anjiografi tamamen normalken MPS'nde iskemiden bahsedilmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu çalışmada, hafi f aterosklerotik lezyonların iskemiye sebep olup olmadıklarını araştırmayı amaçladık. Yöntem ve Gereç: Kardiyoloji Polikliniğine göğüs ağrısı şikayeti ile başvuran ve 3 ay içerisinde koroner anjiografi yapılmış olan 52 hastaya 99mTc-MIBI ile miyokard perfüyon sintigrafi si yapıldı. Bulgular: Hafi f derecede aterosklerotik lezyonu olan 52 hastanın 22'sinde MPS'de değişik derecelerde iskemi bulguları gözlendi. Yapılan istatistik analizde iskemi ile cinsiyet, hipertansiyon, DM, dislipidemi, sigara içme, mitral kapak yetmezliği, sol ventrikül hipertrofi si, efor test sonucu ve aterosklerotik lezyonun bulunduğu damar arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmedi. Sonuç: Çalışma bulgularımız koroner arterlerdeki hafi f aterosklerotik lezyonların, çok erken dönemlerde bile olsa, miyokardda iskemiye sebep olabileceğini göstermektedir.

Şebin Ceviz Çeşidinin Stres Koşullarına Dayanımının Belirlenmesi

Journal of Agricultural Faculty of Gaziosmanpasa University, 2017

Bu araştırma şebin ceviz çeşidinin stres koşullarına dayanımını belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede, Juglans regia L. anacı üzerine aşılı 2 yaşlı Şebin fidanları kullanılmıştır. Fidanlara, 5 sulama suyu tuzluluğu (T0= 0.3 dS.m-1-kontrol, T1= 1 dS.m 1 , T2= 2 dS.m-1 , T3= 3 dS.m-1 ve T4= 5 dS.m-1) ve 3 sulama suyu miktarı (S1= 1 litre/hafta, S2= 3 litre/hafta ve S3= 5 litre/hafta) faktöriyel deneme desenine göre tesadüf parsellerinde 4 tekrarlamalı olarak uygulanmıştır. T3 ve T4 konularındaki bitkiler, denemenin 2. yılında tuz stresi nedeniyle ölmüştür. Bitkiler, haftada 1 litre su uygulanan S1 konusunda 2.68 dS.m-1 düzeyindeki toprak tuzluluğundan (ECe) sonra, haftada 3 litre su uygulanan S2 konusunda 5.34 dS.m-1 düzeyindeki toprak tuzluluğundan (ECe) sonra ve haftada 5 litre su uygulanan S3 konusunda ise 10.95 dS.m-1 düzeyindeki toprak tuzluluğundan (ECe) sonra ölmüştür. Deneme sonunda yaşamlarını sürdürebilen T0, T1 ve T2 konuları için yapılan varyans analizi sonuçlarına göre toplam bitki ağırlığı tuzluluk, su miktarı ve tuzluluk-su miktarı interaksiyondan önemli derecede (p<0.01) etkilenmiştir. Toplam bitki ağırlığı, uygulanan sulama suyu tuzluluğunun artmasıyla birlikte azalmıştır. Kontrol konusuna göre T1 ve T2 konuları için fidan gelişimi sırasıyla %23.9 ve %37.5 oranında daha düşük olmuştur. Bitki boyu üzerine yalnızca uygulanan su miktarlarının etkisi önemli bulunmuştur (p<0.01). Tuzluluğun etkisiyle bitki boyunda azalma gözlenmesine karşın ortalamalar arası fark önemli bulunmamıştır. Bitki gövde çapı üzerine yalnızca uygulanan su miktarlarının önemli derecede (p<0.01) etkili olduğu belirlenmiştir. Tuzluluğun gövde çapı üzerine etkisi önemli bulunmamıştır. Bitki kök gelişimi üzerine tuzluluğun, su miktarının ve tuzluluk-su miktarı interaksiyonu etkisi p<0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. T0 konusuna göre T1 ve T2 konularında bitki kök ağırlığı sırasıyla %14.8 ve %30.4 kadar daha az gelişme göstermiştir. S1 konusuna göre de uygulanan su miktarındaki artışla birlikte S2 ve S3 konularında bitki kök ağırlığı sırasıyla %79 ve %114 oranında artış sağlamıştır. Saçak kök gelişimi üzerine tuzluluk, su miktarı ve tuzluluksu miktarı interaksiyonu etkisi p<0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. Artan tuzluluğun etkisiyle saçak kök gelişimi azalırken, azalan su miktarı etkisiyle de azalmıştır. Taze kök sayısı üzerine yalnızca tuzluluğun etkisi p<0.01 düzeyinde önemli bulunmuştur. T0 ile T1 konularında taze kök sayısı 5.3 ile 4.1 adet iken T2 konusunda 0.2 adete düşmüştür. Uygulanan su miktarındaki artışla birlikte taze kök sayısında da artış gözlenmiş ancak farklılık önemli bulunmamıştır.

80 Günlük Yaban Domuzu Fötüsleri̇nde Ön Ve Arka Extremi̇teleri̇n Kemi̇kleşme Ve Geli̇şi̇mleri̇

2017

GIRIŞ ve AMAC:: Normal kemik gelisim verileri kemik gelisim calismalarini yorumalamak ve aciklamak icin vazgecilmez parametrelerdir. Bu calismada 80 gunluk yaban domuzu fetuslerine ait 32 ekstremite kullanilmis, extremitelerinin normal kemik gelisiminin ortaya cikartilmasi amaclanmistir. YONTEM ve GERECLER: Materyaller % 5’lik formaldehit solusyonunda tespit edildikten ve % 95’lik etanolde bekletildikten sonra saf aseton ile muamele edildi. Materyaller alizarin red alcian blue kombinasyonu ile boyandi. Bu boyama teknigi kikirdak dokulari maviye, kemik dokulari ise kirmiziya boyadi. Bu teknik gelisen kikirdak dokulari ve kemiklerdeki erken gelisen kemiklesme merkezlerinin lokalizasyonunu gosterdi. Stereomikroskop altinda kikirdaklasma ve kemiklesme zamanlari dikkatle izlendi. BULGULAR: Buyuk kemiklerin herbirinin bir adet primer kemiklesme merkezine (POC) sahip oldugu gozlendi. Ossa carpi, ossa tarsi ve patella disindaki tum kemiklerde govdedeki kemiklesmenin goruldugu belirlendi. Go...

Gadoliniumlu MRG tetkikleri ve girişimsel nöroradyolojik uygulamaların subaraknoid mesafeye kontrast madde sızıntısına etkisi

Journal of Contemporary Medicine, 2016

Amaç: Gadoliniumlu ve iyotlu kontrast maddelerin çeşitli patolojilerde subaraknoid mesafeye (SAM) geçtiği, hemorajiyi taklit ettiği ve nörotoksiteye yol açtığı bilinmektedir. Bu çalışmada gadoliniumlu MRG tetkikleri ve karotid arter stentleme (KAS) işlemlerinin kontrast maddenin SAM'a geçisine etkisi değerlendirilmektedir. Gereç ve yöntemler: Bu çalışma Mayıs 2009-Mayıs 2011 tarihleri arasında karotis darlığı nedeniyle TRICKS MRA ve sonrasında KAS işlemi yapılan 10 (7 erkek ve 3 kadın) hastayı kapsamaktadır. Hastaların yaşı 52-84 (ort 73.40±8.75) aralığındaydı. Stent yerleştirme işlemi öncesi 8 hastaya, stent işlemi sonrası ise tüm hastalara difüzyon MRG ve FLAIR sekansını içeren MRG yapıldı. Bulgular: KAS işlemi sonrası 1.5-3 saat aralığında alınan kontrol FLAIR sekansında 4 hastada SAM'a kontrast madde geçisi saptandı. TRICKS MRA ve KAS işlemi arasındaki süre ve iskemik lezyon varlığı ile SAM'a kontrast madde geçisi arasında anlamlı ilişki saptandı (sırasıyla p=0.011, p=0.005). Sonuç: Gadolinium ve iyotlu kontrast maddelerin kullanıldığı kontrastlı MRG tetkikleri ve 24 saat içinde yapılan KAS işlemine bağlı SAM'a gadolinium geçişi görülebilir. Bu nedenle gadolinium içeren MRG tetkikleri sonrasında daha güvenli olabileceği nedeniyle iyotlu kontrast madde içeren tetkikler veya işlemlerin en azından 2 gün sonra yapılmasını önermekteyiz.