Kur’An’Da Di̇nî Çeşi̇tli̇li̇ği̇ İfade Eden Kavramlarin Teoloji̇k Yorumu (original) (raw)

Kur’An’Da Geçen Hi̇kmet Kavraminin İşârî Yorumu

Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021

The Notion of al-hikma (The Wisdom), which means "to prevent, to withhold, to make solid", accomodates a multitude of significations. Likewise, mentioned twenty times in nineteen verses of the Holy Quran, the word of hikma conveys different meanings. Therefore, the commentators Have considered and explained the concept in a variety of aspects, generally interpreting it as “prophethood, the sunnah, knowledge, deed, insight, judgment, proof.” On the other hand, Sufi commentators have explained the concept of hikma in the verses as “the prophethood, the sunnah, the knowledge, the deed, the insight, the knowledge because of God’s blessing, the mystique, be true in word and deed, good morality, judgment, proof positive.” As can be seen, scholars mostly agree on the meanings of hikma. However, while the sufi commentators accepted the theoretical aspect of hikma, they put more emphasis more on its practical side, and enriched the acquis by stating that wisdom is definitely a knowledge obtained by purifying and acting. In this article, the interpretations of the sufis to the word wisdom in the verses will be revealed. The explanations brought by the sufis to the concept of wisdom will be evaluated by comparing them with the views of the commentators in order to determine the place and difference of the issue within the scientific tradition. The results of the study will be presented in articles. Thus, the concept of wisdom will be explained in many ways, and the contributions of the sufis to the concept within the Islamic scientific tradition will be determined.

Tâlût-Câlût Kissasi Örneği̇nde Kur’An’In Anlaşilmasinda Si̇yer Bi̇lgi̇si̇ni̇n Önemi̇

2019

Kur'an-ı Kerimin indirilmeye başlamasıyla Hz. Muhammed (as) ve ona tabi olanlar yeni bir hayat anlayışı içinde yaşamaya başlamışlardır. Onların bu yeni hayatını Kur'an-ı Kerim şekillendirmiştir. Kur'an, Hz. Peygamber ve Müslümanların hayatını şekillendirirken bazen doğrudan emir ve yönlendirmeler, bazen de onların yaşadıkları problemler, sıkıntılar vb. durumları aşmalarına yönelik ifadeler ve kıssalarla yaşanılan hayatla bağlantılı bir içerik ortaya koymuştur. Bu durum Hz. Peygamberin yaşayışı ile Kur'an arasında iç içe girmiş bir bağlantı oluşturmuştur. Bu metinde Kur'an'daki anlatımlarla ve özellikle kıssalarla Hz. Peygamber'in o anda yaşadığı hayatın çok yakından ilişkili olduğu üzerinde durulmuştur. Bu anlamda Bakara suresinde yer alan Tâlût-Câlût kıssası ile kıssanın indirildiği Bedir Gazvesi günlerindeki Medine ve çevresindeki durum arasında bağlantı kurulmaya çalışılmıştır. Bu bağlantılar üzerinden kıssada anlatılmak istenilen asıl mesajların neler olduğu konusunda bazı sonuçlar ortaya konulmuştur.

Sosyal Deği̇şi̇m Olgusundan Hareketle Kur’An’In Tari̇hsel Olduğu Tezi̇ Üzeri̇ne Bi̇r Değerlendi̇rme

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2003

Bir kavramın kültürel ve tarihi serüveninin göz ardı edilmesiyle farklı bir kültürel alana taşınması, problemleri çözmek yerine yeni sorunlar ortaya çıkarabilir. Tarihsellik, kutsal metinlerin okunması ve anlaşılması ile bağlantılı olarak gündeme gelen ve her olayı değişken ve izafî bir zeminde açıklayan bir kuramdır. Müslümanlar için problem olan şey, bu yaklaşımın Kur'an'a uygulanmak istenmesiyle onun bazı âyetlerinin günümüz için artık geçerli olmadığını iddia etmektir. Konunun aydınlatılması, süreklilik ve sosyal değişim olgusunun analizini ve Kur'an'la hayatın olayları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesini gerektirir. Sosyal değişme müspet veya menfî mânâda toplumun dinamikleri içerisinde meydana gelen ve değişik alanlarda ortaya çıkan bir olaydır. Sosyal değişmeyi etkileyip yönlendiren faktörler farklıdır. Ancak sosyal değişme tek başına tarihin izahında yeterli değildir. Çünkü insanların hayatında değişen şeyler olduğu kadar değişmeyenler de vardır. İnsanî olayların özü ve temel özellikleri aynı kalırken, onlar şekil, teknik ve kullanılan aletler bakımından değişmelere maruz kalmaktadırlar. Kur'an'la tarih arasındaki ilişkiyi mihverine oturtmanın yolu, onunla hayatın olayları arasındaki canlı ilişkiyi kavramaktan geçer. Kur'an mesajı bu anlamda bütün insanlık ve dönemler için geçerli evrensel davranış prensipleri içerir. O insanlık tarihini, geçmişi, anı ve geleceği ile bir bütün olarak insanlığın faaliyet alanı olarak görür.

Kur’An’Da Deği̇şi̇m Ve Dönüşümün Beli̇rlenmi̇ş Yasal Adimlarinin Kelâmî Yorumu

e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2019

Kur'an, insanoğluna kendi çağında ulaşmış olan hitabın adıdır. Bu yüzden başlangıçta hitâbî bir niteliği olan vahyin insanlığın olası hâlleri konusunda farklı değerlendirmelerde bulunması normal kabul edilmelidir. Bununla birlikte onun değindiği konuların insanın hayat tecrübesinde gerçekleşme ihtimali yüksek olan şeyler olduğunu bilmek durumundayız. Ya da vahiy, beşerin akıl, irade ve izanına yardımcı olmak üzere dile getirilen Tanrı ifadeleridir denilebilir. Ancak süre içinde hitâbî olan bir konuşmanın kitâbî şekle bürünmesinden sonra ortaya çıkan problemlerin olduğunu da görmekteyiz. İnsanoğlunun vahiy algısını doğrudan etkileyen bu yaklaşımların temelinde ise bir kısım vahyin zamansallığı yani iptal sorunu olduğunu görmekteyiz. Vahyin kendi şartlarından bağımsız olarak ele alınamayacak olan bu durumun çelişki olarak görülemeyeceğine dair kanaatimizi korumaktayız. O nedenle vahyin her bildiriminin kendi özel şartları bağlamında görülmesi ve esasında her ibarenin oldukça farklı durumlara işaret etmiş olduğu tezimizi 'çelişkinin imkânsızlığı' kabulü üzerinden yeniden inşâ etmek istiyoruz. Filhakika Kur'an'da çelişki ya da iptalin imkânsızlığı üzerine bina edilen ve her daim aktif olan farklı bir yaklaşım bulunmaktadır diyebiliriz.

Kur’an’da Kutsalla İlgili Kavramlar

2017

Kutsal, dinler tarihinin eksen kavramlarindan biridir. Kutsallik dusuncesi insanlik tarihiyle birlikte baslar. Hayati kusatan, bu dongunun icerisinde kendini cizgisel olarak, bazen de dairesel olarak tekrar eden kutsal, varligin kendisi veya varligin varolus sebebi olarak belirmektedir. Kutsal bir Kitabi olan veya olmayan dinlerde gorulen kutsallik farkli kavramlarla ifade edilmistir. Ilahi dinlerin son halkasi olan Kur’an’da da kutsal ve kutsallik ile ilgili bircok kavram bulunmaktadir. Bu makalede Kur’an’daki bu kavramlar ele alinacaktir.

Kur’Ân’In Anlaşilmasinda Hanefî-Mâtürîdî Çi̇zgi̇ni̇n Yeni̇den İnşâsina Dai̇r

Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Mâtürîdiyye, Mâverâünnehir bölgesinde yaşayan Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’nin görüşleri etrafında teşekkül eden bir kelâm mezhebidir. Hanefî-Mâtürîdî çizgi denmesinin sebebi, mezhebin usûl ve temel görüşlerinin Ebû Hanîfe tarafın-dan ortaya konması; İmam Mâtürîdî tarafından benimsenmesi, geliştirilip güncelleştirilmesi ve sistematize edilmesinden kaynaklanmaktadır. Ebû Hanîfe, -re’yci karakteriyle- fıkhî konularda olduğu kadar itikâdî-kelâmî konularda da görüş bildiren istisna âlimlerden biridir. İmam Mâtürîdî, Ebû Hanîfe çizgisin-de akıl-vahiy dengesini esas alarak İslâm dininin ana ilkelerini din-şeriat ayrımı bağlamında aklî açıklamalarla temellendirmeye çalışan bir usûl benimsemiştir. Nasları, hukuk felsefesi, din sosyolojisi ve makâsıd bağlamında yeniden oku-nup yorumlanmasına tekabül eden Hanefî-Mâtürîdî usûl, çağımız meselelerinin çözümünde elverişli bir sistem konumundadır yani, çağımızda olayları sebep-sonuç ilişkisi bağlamında değerlendiren niçin, neden ve nasıl sorgulaması yap...

Kur’an terimlerinin semantik çok katmanlılığı

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

Öz Her metin, içinde bir niyet barındırır. Semantik tahlil de bu niyetin açığa çıkarılmasının aracıdır. Bu niyet, 'vaat', 'uyarı', 'hatırlatma', 'bilgi verme', 'emretme', 'yasaklama' gibi formlar kullanır. Bu formları kullanan irade bununla sadece soyut bir kurguda bulunmaz aynı zamanda söz konusu formlar üzerinden bir eylemler alanı yaratmak ister. Zira uyarı korkuyu, müzakere iknayı getirir. Her soyut olanın somut sonuçları böylece tezahür eder. Bu durumda anlam metinle, eylem okuyucuyla ilgilidir. Başka bir ifadeyle 'tek metin', 'çok tezahür' söz konusudur. Bu tezahürler, muhatap tarafından farklı bağlamlarda etkinleştirilirler. Metnin tam yorumu/tezahürü onların etkinleşmesini sağlayan şartların yani bağlamların gelip çatmasıyla gerçekleşir. Metnin semantik çok katmanlılığı da bu çoklu şartların bir gereği olarak ortaya çıkar. Metin ve yorumcu ilişkisini Kur'an bağlamında ele aldığımızda temel varsayımlarımız şunlardır: 1-Bir Kur'an terimi, öncelikle bizde Allah hakkında bir tasavvur oluşturur. Zira her konuşma (ḫiṭāb), öncelikle konuşan (ḫaṭīb) hakkında ipucu verir. 2-Bir terim ikinci olarak, hedeflediği zihni/muhatabı dikkate alır. 3-Bir terim üçüncü olarak nesnelliğin temeli olan dış gerçekliği dikkate alır. 4-Dördüncü olarak bir terim, Kur'an'da başka bağlamlarda kullanılan terimleri de dikkate alır. Bu, metin mantığı/tutarlılığı dediğimiz şeydir.