KASIM ŞULUL, SİYER USÛLÜ/Kitap Değerlendirmesi (original) (raw)
Related papers
SUAT SALİH ASRAL’IN YAZARLIĞININ VE ŞAİRLİĞİNİN ÖTESİNDE HALKİYATÇI KİMLİĞİ
YILDIZ ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ, 2019
Suat Salih Asral, şair ve yazar kimliğiyle Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında eser vermiş olmasına rağmen pek tanınan bir isim değildir. Türk toplumunun içerisinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum, kültürel değerler ve daha özelde kendi hayatından izler, kaleme aldığı roman ve şiirlerinden okunabilmektedir. Bir romanı, iki tiyatrosu ve bir de masal derlemesi olan Asral, edebî kişiliğini daha çok şiir türünde göstermiştir. Asral’ın şiir yazmaya başladığı dönemde memleket ve Anadolu, Türk şiirinin hâkim temasıdır. Aynı zamanda bu dönemde şiirler hece ölçüsüyle kaleme alınmaktadır. Asral, şiirlerinde halk şiirinden biçimsel açıdan faydalanmış fakat içerik bakımından halk şiirinden fazla yararlanmamıştır. Ayrıca halk edebiyatı ürünleri Asral’ın şiirlerini üslup açısından etkilemiştir. Suat Salih Asral’ın eserlerinde halk edebiyatı ürünlerinin tesiri yoğun bir şekilde görülmektedir. Dahası Suat Salih Asral’ın öğretmenlik yaptığı dönemde öğrencilerine derlettiği masallar, Mersin Halkevi Yayınları tarafından 1935 yılında Öz Türk Masalları ismiyle yayımlanmıştır. Bu da Asral’ın yazar ve şair kimliğinin ötesinde folklor araştırmacısı kimliğini ortaya koymaktadır. İyi ve kötünün mücadelesini konu edinen, imkânsızlığın söz konusu olmadığı ve olağanüstülüklerle yoğrulan masallar, halk edebiyatı ürünleri içerisinde önemli bir konumdadır. Öz Türk Masalları kitabında yirmi dört masal mevcuttur. Çukurova yöresinden derlenen masallar, bu bölgenin yerel söyleyişleri başta olmak üzere kalıplaşmış ifadeler ve birçok motifle yoğrulmuştur. Suat Salih Asral’ın Türkiye’de ilk masal derleyenler arasında adının çok fazla zikredilmemiş olması onun halkiyatçı kimliğini gölgelemiştir. Ele alınan çalışmada Suat Salih Asral’ın yazar ve şair kimliğinin yanı sıra onun halkiyatçı kimliğini tanıtmak ve Öz Türk Masalları’nın içeriği hakkında bilgi vermek amaçlanmaktadır.
SEVGİ SOYSAL'IN ÖYKÜLERİNİN DİL -ÜSLUP VE CÜMLE BİLGİSİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Sevgi Soysal yaşadığı döneme fikirleri ve eserleriyle damga vurmuş önemli bir yazardır. Onun öykücülüğüne bakıldığında 'Tutkulu Perçem' eserinde bireyselliğin, bunalımın ve varoluşçuğun izleri görülmektedir. İkinci öykü kitabı 'Tante Rosa'da bireysellikten toplumsallığa geçişin izleri yavaş yavaş görülmektedir. Üçüncü öykü kitabı 'Barış Adlı Çocuk'ta ise tamamen toplumsal izlenimlerin yansımaları ele alınmıştır. Her üç öykü kitabında da temel karakterlerin kadınlar olması ise dikkat çekici başka bir özelliktir. Bu öykülerde kadın kahramanların iç dünyalarının dışa yansımaları, toplumla olan çatışmaları ve açmazları değişik bir üslupla verilmiştir.
"ŞİA’DA USULİLİĞİN DOĞUŞU VE ŞEYH MÜFİD" adlı eserin tanıtımı
İslam inanç tarihine genel olarak bakıldığında, H. IV. asrın sonraki dönemleri etkileyen birçok yönünün mevcut olduğu görülmektedir. Bu dört asırlık süreçte, İslami fırkaların birçoğunun ortaya çıktığı ve bu fırkalara ait temel düşüncelerin oluştuğu ve eserlerin neşredildiği görülmektedir. Bu asır sadece Sünni kesim açısından değil, aynı zamanda Şii toplumunun birikiminin ortaya konması bakımından da önemlidir. Şiiler bu dönemde İslam dünyasında birçok noktaya egemen olmuşken, ilmi ve fikri sahada varlıklarını hissettirmişlerdir. Şia içerisindeki İmamiyye kolunda özellikle on ikinci imamın gaybetiyle birlikte (260/874) fıkhi ve itikadi sorunlara çözüm bulma noktasında bir takım sıkıntılar gün yüzüne çıkmıştır. Bu dönemde sorunların çözümü ve bazı vazifelerin devam ettirilmesi hususunda toplumun ikiye ayrıldığı görülmektedir. Bir tarafta imamın gaybete girmiş olmasına rağmen bir şekilde onunla temas halinde olunduğu, zuhur eden problemlerin çözümü için yeni arayışlara gerek olmadığı ve bu problemlerin bizzat imamlardan gelen haberlerle çözülebileceğini savunan "Ahbariler" bulunmaktadır. Ancak, gaybet süresinin uzaması ile birlikte ahbari anlayışın sorun çözmede yetersiz kalması sonucunda, akılcı bir yol takip edilip Kuran-ı Kerim, hadis ve ahbara bağlı kalınarak toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek ilkeler çıkarılması gerektiğini savunan bazı âlimler ortaya çıkmıştır. İşte bu ikinci grup, Şeyh Müfid önderliğinde ortaya çıkan ve daha sonraları "Usulilik" olarak adlandırılacak olan usuli anlayıştır. Böylece Usulilik, İmamiyye Şiası geleneğinde dini hü-_____ 1 İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri ABD Doktora Öğrencisi.
Kitap Değerlendirmesi/Kentin Yeni Misafirleri Suriyeliler/HÜSEYİN ÖZİL
Bugün hemen hemen her kentin sokaklarında Suriyelileri görmek ya da her gün gazete ve televizyonlarda Suriyelilerle ilgili bir habere rastlamak mümkün. Türkiye'nin Suriye konusunda izlediği dış politika tercihlerine ilişkin tartışmalardan "Ne olacak bu Suriyelilerin durumu?" ifadeleriyle başlayan sohbetlere varıncaya kadar bu mevzu, günlük hayatın rutin konularından biri haline geldi.
Öz: "Hz. Peygamber'in bir sözünü veya davranışını râvilerin birbirine göstererek veya söyleyerek rivayet ettikleri hadis" anlamına gelen "müselsel hadis" mevzuu, hadis ilminin önemli konularındandır. Sözü edilen konu Şemseddin Sehâvî'nin (ö. 902/1497) "el-Cevâhirü'l-mükellele fi'l-ahbâri'l-müselsele" adlı eserinde ayrıntılı olarak incelenmektedir. Eser, Dr. Kemal Abdü'l-Fettâh Fettûh tarafından tahkik edilerek ilim dünyasına kazandırılmıştır. Çalışma, bir taraftan Sehâvî gibi meşhur bir âlim tarafından alanında yazılmış ilk kaynaklardan olması hasebiyle önem arz ederken, hadis ilminin bir parçası olan müselsel hadis ile ilgili verilen usul bilgileri içermesi bakımından da önemli hale gelmektedir. Bu çalışmada müselsel hadisle ilgili bazı bilgilerin yanı sıra daha çok "el-Cevâhirü'l-mükellele"nin muhakkik tarafından esas alınan nüshaların tanıtımı ve eserin şekilsel bilgileri hakkında malumat verilmiştir.
İHMAL SURETİYLE KASTEN ÖLDÜRME SUÇU
2021
Hukuk düzenince koruma altına alınmış en temel hak hiç kuşkusuz yaşama hakkıdır. Yaşama hakkının kanunsuz bir biçimde ihlalinin derinlemesine incelenmesi ve sert yaptırımlara bağlanması tarihten bu yana bütün hukuk düzenlerinde görülmektedir. İnsan öldürmek her yerde ve toplumda suç olarak kabul edilmektedir. Türk Kanun koyucusu, yaşama hakkını koruma amaçlı düzenlemeler yaparken, sadece icraen gerçekleşen fiillere hukuki sonuç bağlamakla kalmamış, pasif icra da diyebileceğimiz ihmali davranışla insan hayatının sonlandırılmasını da cezai yaptırıma tabi tutmuştur. 5237 sayılı TCK’nın 83. Maddesinde düzenlenen ‘’Kasten Öldürmenin İhmali Davranışla İşlenmesi’’ suçu çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada öncelikle ihmal kavramı irdelenecek, suçun tarihsel gelişimi ve benzer suçlardan farkı izah edilip suçun unsurlarına eğildikten sonra özel görünüş biçimleri tartışılıp genel bir değerlendirmeyle sonuca ulaşılmaya çalışılacaktır. Çalışmamızda konunun genişliği ve doğal yansımaları nedeniyle Tıp dünyasından da çeşitli isimlerin akademik değerlendirmeleri, yabancı memleketlerde konuya yaklaşımlar , ülkemizde ki uygulamanın Yüksek Mahkeme içtihatları ile tespit ve değerlendirilmesi yer almaktadır.
Ali̇ Suavî’Ni̇n “Salaman Ve Absal” Hi̇kâyeleri̇ İle İlgi̇li̇ Yazisi Üzeri̇ne Bi̇r Değerlendi̇rme
The Journal of Academic Social Science Studies, 2013
Throughout the literature of Islam Philosophy, the first examples of the tradition of story telling are that of Ibn Sina. However, translated from Greek by Huneyn b. Ishak, Salaman and Absal story and the story of Er, the son of Armeios, in the work of Platon: 'State' has inspired Ibn Sina and other Islam philosophers in terms of symbolic narration. The work of Ibn Sina Hayy b. Yakzan has paved the way for similar works such as Gurbatul Garbiyye written by Suhravardi, Hayy b. Yakzan by Ibn Tufeyl, Salaman and Absal by Molla Jami. For his paper on the symbolic work of Ibn Sina 'Hayy b. Yakzan', Ali Suavi choose the name of two characters Salaman and Absal. However 'Salaman and Absal' rather than being an independent work of Ibn Sina, is only a symbolic expression in the tenth chapter of his work al-Işarat va't-Tanbihat. The aim of Ali Suavi is to compare the works not only Ibn Sina but also of other Islam philosophers who chose the same characters. About the sources of the story, unlike other views that have been put forward, Holy Scripture has been included in this analysis. Before that analysis, other claims were on the side that the sources are from Ancient Greek, Egypt and Arabic. Therefore, bringing a new perspective to the topic, Ali Suavi has paved the way for rediscussion of Salaman and Absal stories.
SAMSUN İLİNDE KIRSAL NÜFUSUN TESPİTİ
GeoCED, 2019
Samsun, Orta Karadeniz bölümünün ekonomik ve sosyal yönden en gelişmiş şehridir. İlde Büyükşehir belediyesi 1993 yılında kurulmuş olup, Karadeniz bölgesinin ilk büyükşehir tüzel kişiliğine kavuşmuş şehridir. Ardından, 2000’de Sakarya, 2012’de Trabzon ve 2013’de Ordu Belediyeleri Büyükşehir olmuştur. Samsun belediyesinin 1993’de büyükşehir olmasıyla, merkez ilçe belediyesi büyükşehir ve dört alt kademe belediye (Gazi, İlkadım, Canik, Atakum) kurulmuştur(Url-1, Url-2). 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı kanunun geçici 2. maddesi ile il nüfusu o yılda 1 milyondan az olan Samsun ilinde büyükşehir belediye sınırı, Valilik binası merkez kabul edilip 20 km yarıçaplı dairenin içinde bulunan sahalar büyükşehir hizmet alanına dahi edilmiştir(Url-1, Şenol, 2019). Nihayet 06.12.2012 tarihinde resmi gazetede yayımlana 6360 sayılı kanunla büyükşehir belediye sınırları il mülki sınırları ile çakıştırılmıştır. Büyükşehir belediyesinin il sınırına tekabül etmesi, köy olan yerleşme birimlerinin idari manada mahalle olarak görünmesine yol açmış, bu da TÜİK ’den Samsun ilinin 2012 yılından sonra kırsal nüfusun ne kadar olduğu bilgisinin doğrudan öğrenilememesine yol açmıştır. Zira 2012’deki yasa ile Artık tüm Samsun nüfusu şehirli gösterilmektedir.