Kurucu İktidar Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Bizim açımızdan bakıldığında AB orada, uzakta duran, ona doğru koştukça uzaklaşan serap karakterini uzun bir zamandır muhafaza etti -hala da ettiriyor. Özellikle 1990’larda 2000’lerin sonuna kadar olan dönemde, ya da ekonomik gelişimine... more
... Popülizm tartışması kurucu iktidar, kurucu özne tartışmasıdır. Eğer toplumların yeniden kurulamayacağı ancak ve ancak verili prosedürel süreçler, kurallar, kurumsal yapı içinde taleplerin karşılanabileceği düşünülüyorsa ki... more
... Popülizm tartışması kurucu iktidar, kurucu özne tartışmasıdır. Eğer toplumların yeniden kurulamayacağı ancak ve ancak verili prosedürel süreçler, kurallar, kurumsal yapı içinde taleplerin karşılanabileceği düşünülüyorsa ki liberal-çoğulcu yaklaşımın iddiası budur, popülizm tehdittir. Bir toplumun kendisini yeniden kurabileceği düşünülüyorsa, popülizm zorunluluktur ve kurucu özne halktır. Ancak yeniden kuruluşun yönü önceden belirlenmiş değildir. Dolayısıyla yeniden kuruluşa demokratik bir yön vermek demokratik talepleri eklemleyecek bir siyasal söylemi ve hareketi gerektirir....
Tarihçi Prof. Dr. Osman Turan, 1914 yılında Trabzon’un Çaykara kazasında doğmuştur. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanlığında yayınlamış olan kimlik belgesinde Soğanlı köyünde doğduğu yazmaktadır. (TOPAL, 2004) Bu bilgi eski Türk... more
Tarihçi Prof. Dr. Osman Turan, 1914 yılında Trabzon’un Çaykara kazasında doğmuştur. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanlığında yayınlamış olan kimlik belgesinde Soğanlı köyünde doğduğu yazmaktadır. (TOPAL, 2004) Bu bilgi eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Ali Birinci tarafından Bayburt’a bağlı Çatıksu olarak nakledilse de, yapılan araştırmaların sonucu Trabzonlu olduğu yönündedir. Annesi Şahzene Hanım ile babası Hasan Efendi’nin üçüncü çocuğu olarak taş işlemeli üç katlı bir evde dünyaya gelmiştir.
Anayasalar, iktidarı sınırlandırmak ve temel hakları güvence altına almak için yapılan toplum sözleşmeleridir. Anayasayı yapan ve değiştiren iktidar “kurucu iktidar” olarak adlandırılır. Osmanlı’da Anayasacılık hareketleri, 19. yüzyıl... more
Anayasalar, iktidarı sınırlandırmak ve temel hakları güvence altına almak için yapılan toplum sözleşmeleridir. Anayasayı yapan ve değiştiren iktidar “kurucu iktidar” olarak adlandırılır. Osmanlı’da Anayasacılık hareketleri, 19. yüzyıl başında başlamış olsa da iktidarın tam anlamıyla sınırlandırılması ve temel hakların güvence altına alınması, ancak 1909’da türev (tali) kurucu iktidarın ortaya çıkması sonucunda olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan aldığı anayasacılık mirasını, 1921 Anayasa’sı yapımında ortaya çıkardığı kurucu meclisle daha da ileriye taşımıştır. Cumhuriyet’in kurulmasının ardından yeni devletin ilk ayrıntılı anayasası olan 1924 Anayasası ise, kurucu bir meclisin iradesiyle yazılmamasına rağmen, yine bir asli kurucu iktidarın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Devletin köklü reformları sadece asli kurucu iktidar eliyle değil, türev kurucu iktidar eliyle de hayata geçirilmiştir. 1961 ve 1982 Anayasaları ise, asli kurucu iktidarın darbe sonrası ortaya çıkışına örnektir. 1961 Anayasası, 1982 Anayasası’na kıyasla, kolektif (birlikte) anayasa yapımı ve sivil toplum kuruluşlarının aktif katılımı bakımından daha demokratik bir paydada yer almaktadır. Ancak türev kurucu iktidarın ortaya çıkışı bakımından, 1982 Anayasası, Osmanlı-Türk Anayasal tarihinde en çok değişiklik geçiren anayasa metnidir.
Çalışmada, Osmanlı-Türk Anayasal tarihinde, anayasaların yapımında başat rol oynayan sebepler ve anayasa yapım yöntemleriyle birlikte, türev kurucu iktidarı ortaya çıkaran nedenler incelenecektir. Ardından, kurucu iktidarın yapısal bir değişime uğrayıp uğramadığı, Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda belirlenecektir.
Debates about “constituent power”, “constituent assembly” and “referendum”, which have emerged and developed in continental Europe and Anglo-Saxon countries, revolves around political theory beyond pure and restrictive understanding of... more
Debates about “constituent power”, “constituent assembly” and “referendum”, which have emerged and developed in continental Europe and Anglo-Saxon countries, revolves around political theory beyond pure and restrictive understanding of law. Meaning self-governance of people, democracy, regards constituent power, or sovereignty, as residing within people. Contrary to general understanding, however, discussions in Turkey ignore the political aspect of constitutional law, thus turn into a tutelage approach underlined by anti-democratic and status quo favoring features. Even some jurists supported this view which is held by self-appointed guardians of founding principles and tutelage favoring elites. These elites try to present all constitutional arrangements as illegitimate including creation of a new constitution via democratic means in accordance with demands of the people. Nevertheless, it is forgotten that through referendum, particularly, and other democratic channels, the solidification of phenomenon of power, which is an abstract term, with representatives of people is one of the fundamental components of democracy. In this respect, it is concluded that as a legal document designating state’s legal status and a founding political document designating essential organs of state and the relations between them, constitution is not only a product of extraordinary and extrajudicial settings, a new constitution can be created via democratic and peaceful means too and this way is more legitimate than the former in terms of being democratic.
Modern devlet anlayışının gelişmesinden sonra devlet iktidarının birbirinden bağımsız üç ayrı organa eşit şekilde dağıtılması gerektiği düşüncesi yaygın olarak kabul görmüştür. Anayasa Hukuku’nun temelinde; bu devlet organlarının... more
Modern devlet anlayışının gelişmesinden sonra devlet iktidarının birbirinden bağımsız üç ayrı organa eşit şekilde dağıtılması gerektiği düşüncesi yaygın olarak kabul görmüştür. Anayasa Hukuku’nun temelinde; bu devlet organlarının kuruluşunu, ilkelerini, işleyişini düzenlemek ve vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini güvence altına almak üzere normlar hiyerarşisinde kanunların üstünde yer alacak kurallar olması gerektiği düşüncesi yatar. Anayasa Hukuku’na Türk anayasal gelişmeleri çerçevesinde baktığımızda Sened-i İttifak (1808) ile başlayan ve iki yüzyılı aşkın bir zamanın getirdiği birikimden oluşan bir hafıza görmekteyiz. Bu çalışmada da 1919 yılında gerçekleştirilen Meclis-i Mebusan seçimleri Anayasa Hukuku’nun bakış açısıyla incelenecek ve dönemin konuyla bağlantılı olayları; kurucu iktidar kavramı ekseninde aktarılarak, 1919 seçimlerinin TBMM’nin toplanmasına olan etkisi nedeniyle “kurucu meclis oluşturucu” niteliği olduğu ortaya konacaktır. I. ve II. bölümlerde terim açıklamalarına, III. ve IV. bölümlerde tarihi olaylara ve V. bölümde ise olayların ilgili kavramlar çerçevesinde değerlendirilmelerine yer verilmiştir. Çalışmada irdelenecek olan bu kavramlar, Kıta Avrupası Hukuku’na ve Türk Anayasa Hukuku öğretisine olan belirgin etkisi nedeniyle Fransız Kamu Hukuku anlayışının çerçevesinden tarif edilecektir.