Oğuz Kağan Destanı'nın Varyantlarının Karşılaştırılması Research Papers (original) (raw)

Özet Kadın, tarih öncesi çağlardan beri çoğalmanın ve kutsiyetin sembolü olmuştur. Özellikle Türk kültüründe, analık vasfı ve ideal eş olarak karşımıza çıkmış; doğurgan olması sebebi ile erkekler tarafından oldukça yüksek bir konumda... more

Özet
Kadın, tarih öncesi çağlardan beri çoğalmanın ve kutsiyetin sembolü olmuştur. Özellikle Türk kültüründe, analık vasfı ve ideal eş olarak karşımıza çıkmış; doğurgan olması sebebi ile erkekler tarafından oldukça yüksek bir konumda düşünülmüştür. Türk anlatı geleneği içinde Türk toplumunun başta kültürel olmak üzere sosyal ve siyasal izlerini taşıyan destanlar da zaman zaman kadını merkezine alarak şekillenmiş ve günümüze kadar gelebilmiştir. Kadınlar bu destanlarda bazen bir kavmin liderini dünyaya getirecek kadar değerli görülmüş, bazen de bir aileyi dağıtacak kadar kötü yaradılışlı bir canlı olarak tasvir edilmiştir.
Bu çalışmada Oğuz Kağan Destanı merkez metin olarak kullanılacaktır. Destanın günümüze kadar gelen varyantları arasında W. Bang ve G. R. Rahmetî’nin tasnif ettiği İslâmiyet öncesi Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı ile Ebülgâzi Bahadır Han’a ait olan Şecere-i Terâkime adlı eserinin içerisinde yer alan İslam formatlı Oğuz Kağan Destanı üzerinde kadının konumu ve toplumdaki sınıflandırılması üzerine karşılaştırmalı bir analiz yapılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Türk Kültürü, Aile, Kadın, Oğuz Kağan Destanı.
Abstract
Women have been the symbol of proliferation and holiness since prehistoric times. Especially in Turkish culture, we have seen as motherhood and ideal mate. It is thought to be in a very high position by men because it is fertile. The epics that carry the social and political traces of their society, especially cultural, within the narrative tradition have been shaped by taking the woman from time to time and have survived to the present day. Women in these epics; it was sometimes has been seen valuable to bring the leader of a people to the world, and was sometimes portrayed as a creature bad to distribute a family.
In this study Oğuz Kağan Destanı will be used as central text. Among the variants of the epic to date W. Bang and G. R.Rahmetî to the Oğuz Kağan Destanı, which was classified before the period of Islam; Oğuz Kağan Destanı and an Islam formate which Şecere-I Terakîme belongs to Ebülgâzi Bahadır Hanon the position of women and their classification in the society will be made between a comparative text analysis.
Key Words: Turkish Culture, Family, Women, Oğuz Kağan Destan.

Oghuz People are the ancestors of the Turks living in region of Turkey, Azerbaijan, Iran, Iraq and Turkmenistan. They are called as Guz in Islamic sources. According to the accepted view on the origin of the word Oghuz which was first... more

Oghuz People are the ancestors of the Turks living in region of Turkey, Azerbaijan, Iran, Iraq and Turkmenistan. They are called as Guz in Islamic sources. According to the accepted view on the origin of the word Oghuz which was first seen in the Orkhon Inscriptions, this word means “arrows” and consist of ok “arrow” and -z the plural suffix in Old Turkish.
Oghuz Khan is a semi-mythological khan who is considered the founder of all Turkic peoples. Even today, subbranches of Oghuz are classified in order of the legendary six sons and twenty grandsons of Oghuz Khan.
The narrative is often entitled Oghuznama. It was first recorded in the 13th century. In 15th century, Yazıcızâde Ali benefited from the Persian text of Jâmi –al-Tevarikh of Rashid-ad-Din Fazlullâh who took advantage of Oghuznama written in Uighur script. It is clear that Yazıcızade Ali is aware of Oghuznama written in Uighur but he does not use this text directly. There are fundamental differences between the Uighur text written before Islam and the Ottoman Turkish text based on the Persian text written after Islam and its translation. It is clear that the differences between Oguznama of Yazıcızâde Ali and Uyghur text are based on religious and cultural reasons. In the text of Yazıcızade Ali, Oghuz Khan wants to take the whole world under his rule and he wants to take Islam to the countries he conquered. Therefore, conquests are seen as jihad as well as political dimension. Then i’s 17th century version called Shajare-i Tarakime (Genealogy of the Turkmen) roughly follows Rashid-ad-Din’s already Islamized and Mongolized (post-conquest) version of the early 14th century.

ÖZET Oğuz Kağan Destanı 13. ve 14. yüzyıldan kalma yazılı metinleri ile elimize ulaşmıştır. Daha öncesindeki bir yazılı metin elimizde bulunmamasına rağmen bu destanın Türklerin kadim zamanlarından bu yana anlatıla gelen bir destan olduğu... more

ÖZET Oğuz Kağan Destanı 13. ve 14. yüzyıldan kalma yazılı metinleri ile elimize ulaşmıştır. Daha öncesindeki bir yazılı metin elimizde bulunmamasına rağmen bu destanın Türklerin kadim zamanlarından bu yana anlatıla gelen bir destan olduğu kesindir. İ� slam'dan sonra bu destana tabii ki İ� slamı� unsurlar da eklenmiştir. Bu destanda bir kahraman ve lider olarak Oğuz Kağan'ın serüveni anlatılırken aynı zamanda da o dönemdeki Türklerin zihinlerindeki iktidar olgusuna ve iktidar yapılanmasına dâir deliller kaçınılmaz olarak ortaya konmuştur. Bu makalenin amacı bu destanın en eski iki metninin tercümelerini esas alarak bu iktidar unsurlarının neler olabileceğine dâir düşüncelerin ortaya konulmasıdır. ABSTRACT Oghuz Khagan Saga manuscripts have survived today from the thirteenth-fourteenth century. Eventhough we don't have any manuscript it is sure that this saga has been told among Turks since ancient times. The saga tells about, as a hero and leader, Oghuz Khagan's adventure and gives us the traces of the context of power and its application in Turkish mind of that time. This paper aims to reveal what these power elements may be based on the translations of the two earliest manuscript of the saga.