Zafer Duygu | Dokuz Eylül University (original) (raw)
Papers by Zafer Duygu
The term "biblical criticism" covers many methods developed for the scientific analysis of the sa... more The term "biblical criticism" covers many methods developed for the scientific analysis of the sacred texts. Textual criticism is one of these methods and searches for the construction of original texts on the basis of comparison of the existing manuscripts. The application of this method to ancient manuscripts containing traditional Gospels texts allows reaching important results. The translation activity defines the transfer of a text from one language to another basically means to revive the old text in the new language. However, translation is an action with its own flaws. As a matter of fact, the Greek Gospel texts have been translated into many different languages from the very early periods. This article discusses the question of whether the traditional Gospels are historically reliable documents through the examples given from the perspective of the text criticism on the one hand and on the other hand in the context of some determinations on the translation of these texts.
The Journal of Mesopotamian Studies, Feb 2, 2017
Geleneksel Incillerin tarihsel acidan guvenilir bilgiler verip vermedikleri sorusu gunumuzde bili... more Geleneksel Incillerin tarihsel acidan guvenilir bilgiler verip vermedikleri sorusu gunumuzde bilim insanlarinca cesitli bilimsel yontemler isiginda tartisilmaktadir. Bununla birlikte bu mesele, Antikcag’da da bazi entelektueller arasinda gundem konusu olmustur. Bu baglamda bazi pagan yazarlar Hiristiyan kutsal metinlerine cesitli acilardan elestiriler getirmislerdir. Onlar, bu sirada Incil metinlerini ozellikle tutarsiz bilgiler icerdikleri ve Hiristiyanlarca sonradan bircok defa degistirildikleri iddialari uzerinden hedef almislardir. Ayni sekilde, Incillere dair problemler o zamanlar Hiristiyan dusunurlerin de epey mesaisini almistir. Nitekim Hiristiyan dusunurler de yazdiklariyla ya da oneri ve tasarruflariyla Incillerin sorunlu yapisini bir bakima ikrar etmislerdir. Bu makalede, pagan yazarlarin soz konusu iddialari Celsus ve Porphyrios adli filozoflar ozelinde; Hiristiyan dusunurlerin tartisma ve onerileri ise Markion, Tatianus, Origenes ve Augustinus baglaminda ele alinmaktadi...
Hiristiyanlik ve Islam, Islam’in ortaya cikmasindan kisa bir sure sonra karsilasmislar ve sonraki... more Hiristiyanlik ve Islam, Islam’in ortaya cikmasindan kisa bir sure sonra karsilasmislar ve sonraki butun tarih boyunca karsilikli etkilesimi surdurmuslerdir. Bu tarihi karsilasmanin cereyan ettigi VII. yuzyil, Musluman bilim cevrelerince genellikle Islam kaynaklarindan takip edilmistir. Hâlbuki ayni donemde Dogu Hiristiyan yazarlar da bu surece iliskin onemli degerlendirmeler yapmislardi. Onlarin bu degerlendirmeleri, modern bilim dunyasinda hala canli bir tartisma konusudur. Nitekim bu makalede, Dogu Hiristiyan kaynaklarindan hareketle, Hiristiyan topluluklarin erken donemde Musluman ordularini karsilayis bicimleri uzerinde durulmus, onlarin Musluman idaresini nasil yorumladiklari ele alinmis ve konuya iliskin modern tartismalara temas edilmistir
VII. yuzyil ortalarinda Muslumanlarin yonetimi altina giren Dogu Hiristi-yan unsurlar arasinda, I... more VII. yuzyil ortalarinda Muslumanlarin yonetimi altina giren Dogu Hiristi-yan unsurlar arasinda, Islam dininin ilgi gordugu anlasilmaktadir. Fakat Islamlasma olgusu, Islam dunyasinda ve Turkiye’de, tipki Islam Tarihi’ne dair diger meseleler gibi, genellikle, sadece Islam kaynaklarindan takip edilmistir. Hâlbuki tabii olarak, o donemlerin Hiristiyan yazarlarinin da bu konuda soyleyecekleri olmustur. Hiristiyanlar arasindaki Islamlasma olgusuna atif yapan cesitli Dogu Hiristiyan metinleri arasinda, 775 yili ci-varlarinda Ortodoks bir Suryani tarafindan Diyarbakir yakinlarindaki Zuk-nin Manastiri’nda kaleme alinan bir kronik calismasi, ayricalikli bir yere sahiptir. Bu makalede, bu metnin Islamlasma meselesine dair aktardigi bilgiler uzerinde durulmus ve bu bilgileri diger Dogu Hiristiyan kaynakla-riyla karsilastirmak suretiyle Islamlasma olgusu hakkinda alternatif bir perspektif olusturabilmek hedeflenmistir.
“Kitab-i Mukaddes Kritigi” ifadesi, kutsal metinlerin bilimsel acidan analiz edilmesi amaciyla ge... more “Kitab-i Mukaddes Kritigi” ifadesi, kutsal metinlerin bilimsel acidan analiz edilmesi amaciyla gelistirilmis bircok yontemi kapsamaktadir. Metin kritigi bu yontemlerden biridir ve mevcut el yazmalarinin karsilastirilmasi temelinde ozgun metinlerin insa edilmesine yonelik arayislari icermektedir. Bu yontemin geleneksel Incil metinlerini ihtiva eden eski el yazmalarina uygulanmasi onemli sonuclara ulasmaya olanak vermektedir. Bir metnin bir dilden baska bir dile aktarilmasini tanimlayan tercume faaliyeti ise eski metne yeni dilde yeniden hayat vermek anlamina gelmektedir. Ancak tercume, kendisine has kusurlar da barindiran bir eylemdir. Nitekim Yunanca Incil metinleri cok eski tarihlerden itibaren bircok farkli dile tercume edilmislerdir. Bu makale, bir taraftan metin kritigi perspektifinden verilen ornekler, ote taraftan ise tercume metinlere iliskin birtakim tespitlerden hareketle, geleneksel Incillerin tarihsel acidan guvenilir belgeler olup olmadiklari sorusunu tartismaktadir.
Kilise tarihine iliskin yaygin bir kaniya gore V. yuzyilin kristolojik tartismalari 451’deki Khal... more Kilise tarihine iliskin yaygin bir kaniya gore V. yuzyilin kristolojik tartismalari 451’deki Khalkedon Konsili’nde yayinlanan inanc formuluyle birlikte mutlu bir nihayete kavusturulmustu. Bu formul hem Grek Dogu hem de Latin Bati (ve dolayisiyla sonradan Bati’nin muhtelif Reformasyon Kiliseleri) tarafindan bir standart kabul edilmisti. Kabul edilen bu resme gore sadece birkac inatci Dogulu, Konsil’in inanc formulunu kabulden imtina etmisti; bu ya bilgisizlik, ahmaklik ve dik kafaliliktan veya ayrilikci milliyetci ulkulerden kaynaklanmis olmaliydi. Bu insanlar, yani teolojik spektrumun bir tarafinda yer alan Nesturiler ile diger ucundaki Monofizitler, her ikisi birden sapkindilar. Nesturiler Ephesos Konsili’ni (431) reddedip beden bulmus Mesih’te iki sahsiyetin varligina iman etmisler; Monofizitler ise Khalkedon Konsili’ni reddederek Mesih’in insani tabiatinin ilahi tabiati tarafindan yutuldugu gorusunu benimsemislerdi.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2018
Yeni Ahit’te ve geleneksel Hiristiyanlik anlayisinda Isa’yi tanimlamak amaciyla kullanilan en one... more Yeni Ahit’te ve geleneksel Hiristiyanlik anlayisinda Isa’yi tanimlamak amaciyla kullanilan en onemli kristolojik unvanlardan birisi “Tanri Oglu”dur (ό υἱὸς τοῦ Θeοῦ). Tanri Oglu anlayisinin Isa oncesi donemde hem Yahudi hem de pagan kultur cevrelerinde de yaygin bir sekilde benimsendigi gorulmektedir. Nitekim Yahudi cevrelerinde daha cok beseri anlamlariyla yer bulan Tanri Oglu ifadesi, benzer sekilde Isa’nin ilk takipcilerinden olusan Kudus cemaati tarafindan da Isa’ya Mesih kavramiyla baglantili sekilde kraliyet unvani olarak nispet edilmis olmalidir. Ancak Hiristiyanligin pagan dunyada yayilmasiyla birlikte Tanri Oglu unvani da anlam degisikligine ugramistir. Bu surecte Tarsuslu Pavlus ve Yeni Ahit’te yer alan Incil metinlerini kaleme alan yazarlar, soz konusu bu ifadeyi insanustu ve ilahi bir varlik olarak yorumlamislar ve Isa’yi da bu cercevede yeniden konumlandirmislardir. Bu makalede, “Tanri Oglu” ifadesine Pavlus tarafindan yuklenen anlamla, Isa’nin “erdemli beser” statusunden “ilahi varlik” statusune nasil donusturuldugu ele alinmaktadir
Cedrus
Öz: Paulus, birçok araştırmacıya göre geleneksel Hristiyanlığın kurucusudur. Çünkü İsa'nın tarih ... more Öz: Paulus, birçok araştırmacıya göre geleneksel Hristiyanlığın kurucusudur. Çünkü İsa'nın tarih sahnesinden çekilmesi sonrasında, "İsa Mesih'in hizmetkârı" (δοῦλος Χριστοῦ Ἰησοῦ) ve "ulusların havarisi" (ἀπόστολος τῶν ἐθνῶν) olduğu iddialarıyla ortaya çıkmış; Mesih'in ölümü ve dirilişi rivayetlerine soteriyolojik anlamlar yüklemiştir. Geleneksel Kilise ise Paulus'un bu doğrultudaki teolojik görüşlerini esas almaktadır. Ancak tarihsel açıdan bakıldığında burada birçok soru yükselmektedir. Bunlar arasında iki tanesi bilhassa öne çıkmaktadır. Birinci olarak, Paulus'un Mesih'in şahsiyeti ve öğretileri ile Yahudi Yasası ve kurtuluş kavramı gibi olgulara yönelik savları, bizzat İsa'nın yaşamı sırasında vaaz ettiği öğretilerle çelişmektedir. İkinci olarak, Elçilerin İşleri Kitabı'nda verilmek istenen temel mesajın tersine, Paulus'un İsa'nın havarileriyle hiçbir zaman "birlik" içinde hareket etmediği ve onlarla "din kardeşi" olmadığı, fakat aksine onlar tarafından adeta "düşman" olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. İsa ve Paulus çağında, Galilaia (Celile), Samareia (Samiriye) ve Kudüs'ü de içeren Ioudaia (Yahudiye) gibi bölge ve eyaletlerden oluşan Filistin, Romalıların kontrolü altındadır. Nitekim Paulus ile Kudüs havari cemaati arasında siyasi duruşları itibariyle de ciddi farklar göze çarpmaktadır. Bu bağlamda anlaşıldığı kadarıyla Paulus, Mesih'e iman ettiği iddiasının öncesinde de sonrasında da, I. yüzyılın birinci yarısında Romalıların ve ayrıca Romalılar adına yönetici güç olarak bölgede varlık gösteren Herodesler ile Yüksek Rahip tarafından oluşturulan siyasi otoritelerin bir temsilcisi olarak hareket etmiştir. Roma iktidarını benimsemeyen bağımsızlık yanlısı Yahudi cephesi açısından ise Mesih kavramı siyasi direniş düşüncesinin sembolü olmuştur. Dolayısıyla, Paulus'un siyasi kişiliği ve faaliyetleri; hem Yeni Ahit metinlerine yansımayan muhtemel amaçlarının ortaya konulması, hem de Hristiyanlığı ortaya çıkaran gelişmelerin anlaşılması açısından önem taşımaktadır.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute
MUKADDİME
Öz: İsa ve öğretileri hakkında bazı kayıtlar nakleden kaynaklar arasında çeşitli Hıristiyanlık an... more Öz: İsa ve öğretileri hakkında bazı kayıtlar nakleden kaynaklar arasında çeşitli Hıristiyanlık anlayışlarını yansıtan "kanonik" ve "apokrif" İnciller bilimsel açıdan öncelikli yere sahiptir. Ancak bizzat İsa'nın da mensubu olduğu İsrailoğulları kavmi bünyesinde, İsa'nın kendisi hakkındaki iddialarına veya gündeme getirdiği dinî içerikli prensiplere iman etmeyen Yahudiler de konuya ilişkin bazı kayıtlar oluşturmuşlardır. İsa'nın Yahudi bir muhitte doğup büyüdüğü ve umumiyetle Musa Şeriatı üzerine vaazlar verdiği göz önünde bulundurulursa, Yahudilerin söz konusu kayıtlarını en azından teorik açıdan önemsemek gerekir. Bu makale, İsa ve öğretilerinin Miladî takvimin erken yüzyıllarında Yahudi rivayetlerindeki izlerini ana hatlarıyla tanıtmak ve değerlendirmek amacı taşımaktadır.
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 28/1, 2019
Ondokuz Mayıs University Review of the Faculty of Divinity, 2019
Cumhuriyet Theology Journal / Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2019
The term "biblical criticism" covers many methods developed for the scientific analysis of the sa... more The term "biblical criticism" covers many methods developed for the scientific analysis of the sacred texts. Textual criticism is one of these methods and searches for the construction of original texts on the basis of comparison of the existing manuscripts. The application of this method to ancient manuscripts containing traditional Gospels texts allows reaching important results. The translation activity defines the transfer of a text from one language to another basically means to revive the old text in the new language. However, translation is an action with its own flaws. As a matter of fact, the Greek Gospel texts have been translated into many different languages from the very early periods. This article discusses the question of whether the traditional Gospels are historically reliable documents through the examples given from the perspective of the text criticism on the one hand and on the other hand in the context of some determinations on the translation of these texts.
The Journal of Mesopotamian Studies, Feb 2, 2017
Geleneksel Incillerin tarihsel acidan guvenilir bilgiler verip vermedikleri sorusu gunumuzde bili... more Geleneksel Incillerin tarihsel acidan guvenilir bilgiler verip vermedikleri sorusu gunumuzde bilim insanlarinca cesitli bilimsel yontemler isiginda tartisilmaktadir. Bununla birlikte bu mesele, Antikcag’da da bazi entelektueller arasinda gundem konusu olmustur. Bu baglamda bazi pagan yazarlar Hiristiyan kutsal metinlerine cesitli acilardan elestiriler getirmislerdir. Onlar, bu sirada Incil metinlerini ozellikle tutarsiz bilgiler icerdikleri ve Hiristiyanlarca sonradan bircok defa degistirildikleri iddialari uzerinden hedef almislardir. Ayni sekilde, Incillere dair problemler o zamanlar Hiristiyan dusunurlerin de epey mesaisini almistir. Nitekim Hiristiyan dusunurler de yazdiklariyla ya da oneri ve tasarruflariyla Incillerin sorunlu yapisini bir bakima ikrar etmislerdir. Bu makalede, pagan yazarlarin soz konusu iddialari Celsus ve Porphyrios adli filozoflar ozelinde; Hiristiyan dusunurlerin tartisma ve onerileri ise Markion, Tatianus, Origenes ve Augustinus baglaminda ele alinmaktadi...
Hiristiyanlik ve Islam, Islam’in ortaya cikmasindan kisa bir sure sonra karsilasmislar ve sonraki... more Hiristiyanlik ve Islam, Islam’in ortaya cikmasindan kisa bir sure sonra karsilasmislar ve sonraki butun tarih boyunca karsilikli etkilesimi surdurmuslerdir. Bu tarihi karsilasmanin cereyan ettigi VII. yuzyil, Musluman bilim cevrelerince genellikle Islam kaynaklarindan takip edilmistir. Hâlbuki ayni donemde Dogu Hiristiyan yazarlar da bu surece iliskin onemli degerlendirmeler yapmislardi. Onlarin bu degerlendirmeleri, modern bilim dunyasinda hala canli bir tartisma konusudur. Nitekim bu makalede, Dogu Hiristiyan kaynaklarindan hareketle, Hiristiyan topluluklarin erken donemde Musluman ordularini karsilayis bicimleri uzerinde durulmus, onlarin Musluman idaresini nasil yorumladiklari ele alinmis ve konuya iliskin modern tartismalara temas edilmistir
VII. yuzyil ortalarinda Muslumanlarin yonetimi altina giren Dogu Hiristi-yan unsurlar arasinda, I... more VII. yuzyil ortalarinda Muslumanlarin yonetimi altina giren Dogu Hiristi-yan unsurlar arasinda, Islam dininin ilgi gordugu anlasilmaktadir. Fakat Islamlasma olgusu, Islam dunyasinda ve Turkiye’de, tipki Islam Tarihi’ne dair diger meseleler gibi, genellikle, sadece Islam kaynaklarindan takip edilmistir. Hâlbuki tabii olarak, o donemlerin Hiristiyan yazarlarinin da bu konuda soyleyecekleri olmustur. Hiristiyanlar arasindaki Islamlasma olgusuna atif yapan cesitli Dogu Hiristiyan metinleri arasinda, 775 yili ci-varlarinda Ortodoks bir Suryani tarafindan Diyarbakir yakinlarindaki Zuk-nin Manastiri’nda kaleme alinan bir kronik calismasi, ayricalikli bir yere sahiptir. Bu makalede, bu metnin Islamlasma meselesine dair aktardigi bilgiler uzerinde durulmus ve bu bilgileri diger Dogu Hiristiyan kaynakla-riyla karsilastirmak suretiyle Islamlasma olgusu hakkinda alternatif bir perspektif olusturabilmek hedeflenmistir.
“Kitab-i Mukaddes Kritigi” ifadesi, kutsal metinlerin bilimsel acidan analiz edilmesi amaciyla ge... more “Kitab-i Mukaddes Kritigi” ifadesi, kutsal metinlerin bilimsel acidan analiz edilmesi amaciyla gelistirilmis bircok yontemi kapsamaktadir. Metin kritigi bu yontemlerden biridir ve mevcut el yazmalarinin karsilastirilmasi temelinde ozgun metinlerin insa edilmesine yonelik arayislari icermektedir. Bu yontemin geleneksel Incil metinlerini ihtiva eden eski el yazmalarina uygulanmasi onemli sonuclara ulasmaya olanak vermektedir. Bir metnin bir dilden baska bir dile aktarilmasini tanimlayan tercume faaliyeti ise eski metne yeni dilde yeniden hayat vermek anlamina gelmektedir. Ancak tercume, kendisine has kusurlar da barindiran bir eylemdir. Nitekim Yunanca Incil metinleri cok eski tarihlerden itibaren bircok farkli dile tercume edilmislerdir. Bu makale, bir taraftan metin kritigi perspektifinden verilen ornekler, ote taraftan ise tercume metinlere iliskin birtakim tespitlerden hareketle, geleneksel Incillerin tarihsel acidan guvenilir belgeler olup olmadiklari sorusunu tartismaktadir.
Kilise tarihine iliskin yaygin bir kaniya gore V. yuzyilin kristolojik tartismalari 451’deki Khal... more Kilise tarihine iliskin yaygin bir kaniya gore V. yuzyilin kristolojik tartismalari 451’deki Khalkedon Konsili’nde yayinlanan inanc formuluyle birlikte mutlu bir nihayete kavusturulmustu. Bu formul hem Grek Dogu hem de Latin Bati (ve dolayisiyla sonradan Bati’nin muhtelif Reformasyon Kiliseleri) tarafindan bir standart kabul edilmisti. Kabul edilen bu resme gore sadece birkac inatci Dogulu, Konsil’in inanc formulunu kabulden imtina etmisti; bu ya bilgisizlik, ahmaklik ve dik kafaliliktan veya ayrilikci milliyetci ulkulerden kaynaklanmis olmaliydi. Bu insanlar, yani teolojik spektrumun bir tarafinda yer alan Nesturiler ile diger ucundaki Monofizitler, her ikisi birden sapkindilar. Nesturiler Ephesos Konsili’ni (431) reddedip beden bulmus Mesih’te iki sahsiyetin varligina iman etmisler; Monofizitler ise Khalkedon Konsili’ni reddederek Mesih’in insani tabiatinin ilahi tabiati tarafindan yutuldugu gorusunu benimsemislerdi.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2018
Yeni Ahit’te ve geleneksel Hiristiyanlik anlayisinda Isa’yi tanimlamak amaciyla kullanilan en one... more Yeni Ahit’te ve geleneksel Hiristiyanlik anlayisinda Isa’yi tanimlamak amaciyla kullanilan en onemli kristolojik unvanlardan birisi “Tanri Oglu”dur (ό υἱὸς τοῦ Θeοῦ). Tanri Oglu anlayisinin Isa oncesi donemde hem Yahudi hem de pagan kultur cevrelerinde de yaygin bir sekilde benimsendigi gorulmektedir. Nitekim Yahudi cevrelerinde daha cok beseri anlamlariyla yer bulan Tanri Oglu ifadesi, benzer sekilde Isa’nin ilk takipcilerinden olusan Kudus cemaati tarafindan da Isa’ya Mesih kavramiyla baglantili sekilde kraliyet unvani olarak nispet edilmis olmalidir. Ancak Hiristiyanligin pagan dunyada yayilmasiyla birlikte Tanri Oglu unvani da anlam degisikligine ugramistir. Bu surecte Tarsuslu Pavlus ve Yeni Ahit’te yer alan Incil metinlerini kaleme alan yazarlar, soz konusu bu ifadeyi insanustu ve ilahi bir varlik olarak yorumlamislar ve Isa’yi da bu cercevede yeniden konumlandirmislardir. Bu makalede, “Tanri Oglu” ifadesine Pavlus tarafindan yuklenen anlamla, Isa’nin “erdemli beser” statusunden “ilahi varlik” statusune nasil donusturuldugu ele alinmaktadir
Cedrus
Öz: Paulus, birçok araştırmacıya göre geleneksel Hristiyanlığın kurucusudur. Çünkü İsa'nın tarih ... more Öz: Paulus, birçok araştırmacıya göre geleneksel Hristiyanlığın kurucusudur. Çünkü İsa'nın tarih sahnesinden çekilmesi sonrasında, "İsa Mesih'in hizmetkârı" (δοῦλος Χριστοῦ Ἰησοῦ) ve "ulusların havarisi" (ἀπόστολος τῶν ἐθνῶν) olduğu iddialarıyla ortaya çıkmış; Mesih'in ölümü ve dirilişi rivayetlerine soteriyolojik anlamlar yüklemiştir. Geleneksel Kilise ise Paulus'un bu doğrultudaki teolojik görüşlerini esas almaktadır. Ancak tarihsel açıdan bakıldığında burada birçok soru yükselmektedir. Bunlar arasında iki tanesi bilhassa öne çıkmaktadır. Birinci olarak, Paulus'un Mesih'in şahsiyeti ve öğretileri ile Yahudi Yasası ve kurtuluş kavramı gibi olgulara yönelik savları, bizzat İsa'nın yaşamı sırasında vaaz ettiği öğretilerle çelişmektedir. İkinci olarak, Elçilerin İşleri Kitabı'nda verilmek istenen temel mesajın tersine, Paulus'un İsa'nın havarileriyle hiçbir zaman "birlik" içinde hareket etmediği ve onlarla "din kardeşi" olmadığı, fakat aksine onlar tarafından adeta "düşman" olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. İsa ve Paulus çağında, Galilaia (Celile), Samareia (Samiriye) ve Kudüs'ü de içeren Ioudaia (Yahudiye) gibi bölge ve eyaletlerden oluşan Filistin, Romalıların kontrolü altındadır. Nitekim Paulus ile Kudüs havari cemaati arasında siyasi duruşları itibariyle de ciddi farklar göze çarpmaktadır. Bu bağlamda anlaşıldığı kadarıyla Paulus, Mesih'e iman ettiği iddiasının öncesinde de sonrasında da, I. yüzyılın birinci yarısında Romalıların ve ayrıca Romalılar adına yönetici güç olarak bölgede varlık gösteren Herodesler ile Yüksek Rahip tarafından oluşturulan siyasi otoritelerin bir temsilcisi olarak hareket etmiştir. Roma iktidarını benimsemeyen bağımsızlık yanlısı Yahudi cephesi açısından ise Mesih kavramı siyasi direniş düşüncesinin sembolü olmuştur. Dolayısıyla, Paulus'un siyasi kişiliği ve faaliyetleri; hem Yeni Ahit metinlerine yansımayan muhtemel amaçlarının ortaya konulması, hem de Hristiyanlığı ortaya çıkaran gelişmelerin anlaşılması açısından önem taşımaktadır.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute
MUKADDİME
Öz: İsa ve öğretileri hakkında bazı kayıtlar nakleden kaynaklar arasında çeşitli Hıristiyanlık an... more Öz: İsa ve öğretileri hakkında bazı kayıtlar nakleden kaynaklar arasında çeşitli Hıristiyanlık anlayışlarını yansıtan "kanonik" ve "apokrif" İnciller bilimsel açıdan öncelikli yere sahiptir. Ancak bizzat İsa'nın da mensubu olduğu İsrailoğulları kavmi bünyesinde, İsa'nın kendisi hakkındaki iddialarına veya gündeme getirdiği dinî içerikli prensiplere iman etmeyen Yahudiler de konuya ilişkin bazı kayıtlar oluşturmuşlardır. İsa'nın Yahudi bir muhitte doğup büyüdüğü ve umumiyetle Musa Şeriatı üzerine vaazlar verdiği göz önünde bulundurulursa, Yahudilerin söz konusu kayıtlarını en azından teorik açıdan önemsemek gerekir. Bu makale, İsa ve öğretilerinin Miladî takvimin erken yüzyıllarında Yahudi rivayetlerindeki izlerini ana hatlarıyla tanıtmak ve değerlendirmek amacı taşımaktadır.
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 28/1, 2019
Ondokuz Mayıs University Review of the Faculty of Divinity, 2019
Cumhuriyet Theology Journal / Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2019
Mardin Artuklu Üniversitesi Yayınları, 2020
"Bir şahsiyeti ele almak göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Bu şahsiyet zor zamanlarda zor ve... more "Bir şahsiyeti ele almak göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Bu şahsiyet zor zamanlarda zor ve büyük işler yapan Hanna Dolabani gibi biri olduğunda zorluk düzeyi bir kat daha artar. Elinizdeki çalışmada hem Osmanlı hem de Cumhuriyet tecrübesini yaşamış kadim kentimizin bu güzide metropoliti üzerinden bu topraklarda yaşanan idari dönüşümleri, modernleşme ve yenileşme çabalarını, tanzimatı, ıslahatı, I. ve II. Meşrutiyeti, cihan savaşlarını, edebiyattan felsefeye, din ilimlerinden modern bilimlere kadar entelektüel sahada yaşanan farklı tecrübeler de ele alınıyor ve bunların izi sürülüyor. Merkezden maada bir taşra kentinde yaşanan entelektüel hayatın satır araları da buna dahildir. Hanna Dolabani ismi artık Mardin şehrimizle bütünleşmiş bir şahsiyettir. Bu kadim kentin ne kadar cömert olduğunun da en güzel örneklerinden biridir. Birbirinden inanç ve köken itibariyle farklı insanları böylesine zengin bir potada buluşturmak da her şehre nasip olan bir durum değildir. Bu sebeple böyle bir şehirde yaşamak ve bu farklılığı fark etmek de bir fark olsa gerektir."
İstanbul: Divan, 2016. (590 sayfa) Bu eser giriş, 8 Kısım ve Zeyil'den oluşmaktadır. Eserin başın... more İstanbul: Divan, 2016. (590 sayfa) Bu eser giriş, 8 Kısım ve Zeyil'den oluşmaktadır. Eserin başına kısaltmalar, Hükümdarlar (Kronolojik) Listesi ve Önsöz, sonuna Kaynakça, İndex ve Resimler bölümleri de eklenmiştir.