C. Cengiz Çevik | Istanbul University (original) (raw)
Videos by C. Cengiz Çevik
Merhaba değerli dostlar, 7 Temmuz 2022 tarihinde, saat 20:00'de sevgili hocam Cengiz Çakmak ile a... more Merhaba değerli dostlar, 7 Temmuz 2022 tarihinde, saat 20:00'de sevgili hocam Cengiz Çakmak ile antik Yunan felsefesi, Presokratikler, Herakleitos ve Demokritos'ta kosmos ve nomos konularını konuştuğumuz bir canlı yayın gerçekleştirdik. Aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
15 views
Tezler by C. Cengiz Çevik
Yüksek Lisans Tezi, 2010
Tezimizin temel amacı Seneca’nın Naturales Quaestiones adlı eserindeki doğa ve ahlak anlayışını d... more Tezimizin temel amacı Seneca’nın Naturales Quaestiones adlı eserindeki doğa ve ahlak anlayışını değerlendirmek ve filozofun, bağlı bulunduğu Stoa düşüncesindeki genel eğilime uygun olarak insanları ahlakî gelişim amacıyla doğayı incelemeye çağırdığını göstermektir. Bu kapsamda ilkin Stoacı bilgi anlayışı çerçevesinde Naturales Quaestiones’teki doğa ve bilgi problemi incelenmiş olup, Seneca’nın, kutsal kabul ettiği doğanın bilgisini nasıl ahlakî çıkarımlara bağladığı ve hangi amaçlarla insanları doğayı tanımaya çağırdığı ele alınmıştır. Tezimizin bu ilk bölümünde Naturales Quaestiones’teki doğa araştırması üzerine yazmanın ve göksel bilginin önemine, Seneca’nın insanların bu bilgiye erişememelerinin nedeni olarak gördüğü alışkanlık engeline, doğa bilgisinin uzun sürede tamamlanacağı düşüncesine ve Seneca’nın Roma’da felsefe ve doğa araştırmalarına olan ilgisizlikten şikâyetine değinilmiştir. Daha sonra, ikinci bölümde ilkin Seneca’nın genel tanrıbilim anlayışı üzerinde durulmuş olup Naturales Quaestiones’te ortaya konan doğanın yaratıcı ve yönetici kimliği, kader, doğa olayları arasındaki tutarlı birliktelik ve kehanet konusuyla birlikte Tanrı’nın evrendeki her şeyin nedeni olduğu düşüncesi işlenmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise Seneca’nın genel ahlak anlayışı yanında Naturales Quaestiones’te sergilenen ahlak idealleri yani talihi küçümseme ve ölüm korkusunu yenme hedefi ele alınıp, yine eserdeki, ideal bilgenin zihnî yükselişine engel teşkil ettiği için kaçınması gereken ahlakî kusur örneklerinden sapkınlık, gösteriş ve açgözlülükten bahsedilmiştir. Neticede Seneca’nın insanları doğa araştırmasıyla, doğadaki gizli tanrısallığı ve kusursuz düzeni anlamaya çağırdığı dile getirilmiştir.
---
The main goal of our thesis is to examine the concept of nature and ethics in Seneca’s Naturales Quaestiones and to show that the philosopher called people to inquiry the nature for moral development, in pursuant of general tendency in Stoic discipline under that he was. Firstly in this respect, while taking into consideration of Stoic concept of knowledge, the problem of nature and knowledge in Naturales Questiones is analysed and its discussed how Seneca assigned the natural science, as a sacred for him, to moral inferences and by which aims called people to know the nature. In this first part, the importance of writing on inquiry of nature, and heavenly knowledge, and consuetude that Seneca commentated as barrier for this knowledge, and idea of that would be perfected in heaps of time, and Seneca’s complaint about unconcernedness of people, for philosophy and natural inquiries at Rome, are mentioned. Then, in second part, firstly general theology of Seneca is discussed, then creative and administrative identity of nature that are presented in Naturales Quaestiones, fate, and idea of consistency among natural phenomena and God as a cause of everything, with subject of divination, are analysed. In third and last part, as well as the outlines of Senecan ethics, ideals, namely aim of contempting fortune and annihilating fear of death that are presented in Naturales Quaestiones, and obscenity, luxury and avarice, as examples of ethic vice, from that ideal wise has to avoid because of it’s barrier for his mental rising, are mentioned. Consequently, it’s reasoned that Seneca called people to know the concealed divine and to understand the perfect order of things in nature.
Doktora Tezi, 2018
Bu tezde Roma'nın cumhuriyet döneminde (İÖ 509-İÖ 27) siyaset ve felsefe ilişkisinin nasıl şekill... more Bu tezde Roma'nın cumhuriyet döneminde (İÖ 509-İÖ 27) siyaset ve felsefe ilişkisinin nasıl şekillendiği incelenmektedir. Bu inceleme yarı efsanevi, yarı tarihsel anlatılara dayanan Pythagorasçı öğretinin Roma'daki etkileri ile felsefeye karşı siyasi nitelikli ilk olumsuz tepkilerden, özellikle de Scipio çevresinde felsefenin siyasi açıdan kabulüne ve Cicero bağlamında siyaset ile felsefenin uzlaştırılmasına uzanmaktadır. Bu çerçevede Roma'nın cumhuriyet döneminde ilkin yabancı ve tehlikeli bir unsur olarak görülen felsefenin zamanla Roma'nın siyasi şartlarıyla nasıl uyumlu hale geldiği, siyasi ideallerle birlikte nasıl dönüştüğü, siyasi figürleri nasıl dönüştürdüğü ve en azından bu tür dönüşümlerin nasıl yorumlandığı üzerinde durulmaktadır.
Kitaplar by C. Cengiz Çevik
İthaki Yayınları, 2022
Seneca felsefe konulu eserlerinde bir ahlak filozofu olarak karşımıza çıkar, insanın ve toplumun ... more Seneca felsefe konulu eserlerinde bir ahlak filozofu olarak karşımıza çıkar, insanın ve toplumun açmazlarını gözler önüne serip çözüm önerileri sunduğu için, onun aynı zamanda bir yaşam rehberi olduğunu da söyleyebiliriz. Öz ifadeyle mutlu yaşamın nasıl gerçekleşebileceğini gösteren Seneca Doğa Araştırmaları (Naturales Quaestiones) adlı eserinde de, doğa olaylarını mutlu, huzurlu ve erdemli yaşamı hedefleyen ahlak duyuşuyla irdeler.
Seneca Naturales Quaestiones’te insanları doğayı bilmeye çağırır, ona göre, doğa ilk bakışta görülmeyecek olan kutsallığını, sadece araştırmayla ve tefekkürle varılabilecek olan bağrına saklamıştır, o hâlde insan zihnen doğanın kalbine vardığında Tanrı’yı bilmeye başlar, bu, insanı insanlığının da üzerine çıkararak değerli kılan, yani ruhunu yücelten bir çabadır.
Daha önce Cicero’dan Devlet Üzerine çevirisini ve Roma’da Siyaset ve Felsefe (Cumhuriyet Dönemi) isimli kitabını yayımladığımız C. Cengiz Çevik’in bu yeni çalışmasını, felsefe, Roma felsefesi, ahlak felsefesi ve doğa bilimleri konularını takip eden okurların ilgisine sunuyoruz.
Daha önce Cicero’dan Devlet Üzerine çevirisini yayımladığımız C. Cengiz Çevik, bu çalışmada Roma’... more Daha önce Cicero’dan Devlet Üzerine çevirisini yayımladığımız C. Cengiz Çevik, bu çalışmada Roma’nın cumhuriyet döneminde (İÖ 509-İÖ 27) siyaset ve felsefe ilişkisinin şekillenişini inceliyor. Alanında Türkçede bir ilk olan ve birincil kaynaklara dayanan bu inceleme Pythagorasçı öğretinin Roma’daki etkilerine dair rivayetler ile felsefeye karşı siyasi nitelikli ilk olumsuz tepkilerden başlayıp, özellikle de Scipio Çevresi’nde felsefenin siyasî açıdan kabulüne ve Cicero bağlamında siyaset ile felsefenin uzlaştırılmasına dek uzanmaktadır. Bu çerçevede cumhuriyet döneminde ilkin yabancı ve tehlikeli bir unsur olarak görülen felsefenin zamanla Roma’nın siyasi şartlarıyla nasıl uyumlu hale geldiği, siyasî ideallerle birlikte nasıl dönüştüğü, siyasi figürleri nasıl dönüştürdüğü ve en azından bu tür dönüşümlerin nasıl yorumlandığı üzerinde durulmaktadır. Tarihin en güçlü ve en uzun ömürlü devlet yapılarından birinin felsefi gelenekle ilişkisini değerlendiren Roma’da Siyaset ve Felsefe’nin geniş bir okur kitlesine hitap edeceğini düşünüyoruz.
Dr. C. Cengiz Çevik (1983) İstanbul Üniversitesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’ndan 2007 yılında mezun oldu. 2011 yılında aynı bölümden “Seneca’nın Naturales Quaestiones Adlı Eserinde Doğa ve Ahlak Anlayışı” başlıklı yüksek lisans tezini tamamlayarak mezun oldu. 2018 yılında “Roma’nın Cumhuriyet Döneminde Siyaset ve Felsefe İlişkisi” başlıklı teziyle doktora derecesi kazandı. Temel çalışma alanı Roma düşünce tarihidir. Aynı zamanda antik düşünce ve felsefe geleneğini temel alarak farklı çağlarda siyaset, felsefe ve ikisi arasındaki ilişkiler üzerine yazılan metinlerle ilgili çalışmalarını sürdürmektedir. Cicero’nun Devleti: De Re Publica Yazıları başlıklı kitabın yazarıdır (YKY, 2017) ve Latinceden Türkçeye çeviriler yapmaktadır.
De Re Publica (Devlet Üzerine) Eskiçağ’da kaleme alınmış en önemli siyaset felsefesi metinlerinde... more De Re Publica (Devlet Üzerine) Eskiçağ’da kaleme alınmış en
önemli siyaset felsefesi metinlerinden biridir. Belki de Roma’nın
yetiştirdiği en büyük düşünürlerden olan Marcus Tullius Cicero
bu eserinde hatip, avukat, siyaset adamı ve filozof kimliğini bir
potada eritiyor ve Roma’nın cumhuriyet devrinin son yüzyılında
kentin kuruluşundan başlayarak Roma devletinin tarihini adeta
bir felsefe laboratuvarında titizlikle inceliyor. Eserini yazarken
Platon’un Devlet metnini örnek alan Cicero onun kurgusal ideal
devletinin karşısına mevcut olan, uğruna yaşamını defalarca hiçe
saydığı ve sonunda teslim ettiği Roma devletini koyar. Platon yanında
Aristoteles ve Polybius gibi düşünürlerin felsefi ve tarihi
analizlerden etkilense de, teorik birikimiyle yetinmeyerek pratik
siyaset ve kültür deneyiminden yararlanır, Roma devletinin tarihi
yanında bölgesel egemenliğinin meşruiyetini tartışmaya açar ve bu
tartışma üzerinden olumlamaya çalışır. Bu eser Cicero’nun siyaset
felsefesinin özeti gibidir, zira ona göre gerçek devlet adamının
devleti üzerine fikir ortaya koyup teorik inceleme yapması aktif
siyaset yaşamının bir parçasıdır. Biz de bu çalışmada Cicero’nun De
Re Publica’daki bu incelemesini konu edinen dört yazı sunuyoruz.
Bu yazılar bir yönüyle burada sıralayamayacağımız kadar çok ve iç
içe girmiş nedenden ötürü yerli entelektüel camiamızda es geçilen
ya da üzerinde üstünkörü durulan Cicero’yu tanıtmayı amaçlıyor.
Başka bir yönüyle ise hem Cicero’nun De Re Publica metninin,
hem de yaşadığı dönemdeki Roma’nın, onun tarihinin ve siyaset
felsefesi bağlamındaki birikiminin daha iyi anlaşılabilmesine katkı
sağlamayı hedefliyor.
http://kitap.ykykultur.com.tr/kitaplar/ciceronun-devleti-de-re-publica-yazilari
http://jimithekewl.com/2012/02/18/bildirim/
Çeviriler by C. Cengiz Çevik
Fragmanlar, 2023
Thales (MÖ y. 650/639-548/544): Yunan matematikçi, filozof, astronom. Batı Anadolu’daki Miletos’t... more Thales (MÖ y. 650/639-548/544): Yunan matematikçi, filozof, astronom. Batı Anadolu’daki Miletos’ta yaşamış olan Thales, her şeyin kaynağının su olduğunu söylemiş, var oluşu mitolojiye değil, doğadaki bir unsura dayandırmasıyla sadece felsefenin değil, doğa araştırmalarının ve bilimin de öncüsü olmuştur. Antikçağ felsefe ve düşünce tarihinin önemli figürleri sayılan Yedi Bilge’den biridir. Gökbilim ve mühendislik alanındaki çalışmalarıyla dikkat çeken Thales, yaşadığı dönemin kanaat önderleri arasında da gösterilir. Diğer Presokratik filozoflar gibi, Thales’in eserleri de günümüze ulaşmamıştır. Kendisiyle ve düşünceleriyle ilgili bilgiler sonraki yazar ve filozofların eserlerinde bulunur. Fragmanlar çalışması filolojik ve akademik açıdan saygın fragman derlemelerinin rehberliğinde Thales’in biyografisi, doktrini ve alımlanmasıyla ilgili fragmanların çevirisini ve kapsamlı açıklamalarını içermektedir.
Batı felsefesinin tek filozof-imparatoru Marcus Aurelius, günümüzde hem politikacı hem de düşünür... more Batı felsefesinin tek filozof-imparatoru Marcus Aurelius, günümüzde hem politikacı hem de düşünür kimliğiyle adından söz ettiren Roma hükümdarlarından biridir. Savaşlarla geçen yaşamı boyunca hayranlıkla felsefe metinleri okumuş, Germen kavimleriyle savaştığı sırada cephede yazdığı Kendime Düşünceler’le dünya felsefe tarihine önemi yadsınamaz bir eser kazandırmıştır. Bugün hâlâ Stoacı felsefenin en önemli metinlerinden biri olarak okunan Kendime Düşünceler, Stoacı düşüncenin modern dünyaca anlaşılmasını sağlamış başlıca metinlerden biridir. Aurelius bu ölümsüz metinde kendinden önceki Roma hükümdarlarının ve kendisinin yönetim şekillerini sorgular; kocaman bir kente benzettiği evreni, insanı merkezine alarak irdeler. Aurelius için yaşamdaki her bir ayrıntı bütünün iyiliğine hizmet eder; bu yüzden akıl yürütme kabiliyetini kullanarak doğayı, evreni ve kendisini araştırmaya mecburdur insan.
Marcus Tullius Cicero, Roma tarihinin en büyük devlet adamı ve filozoflarından biridir. Siyaset v... more Marcus Tullius Cicero, Roma tarihinin en büyük devlet adamı ve filozoflarından biridir. Siyaset ve felsefe üzerine yazdığı eserler çağlar boyunca okunmuş, birçok siyasetçi ve filozofa ilham vermiştir. Felsefe eserleri, sadece Roma düşünce tarzının değil; aynı zamanda Yunan felsefesinin Latince üzerinden sonraki çağlara aktarılmasını sağlayan en önemli kaynaklar arasında yer alır. Burada çevirisini sunduğumuz İyi ve Kötü Şeylerin Gayeleri Üzerine adlı eseri hem Helenistik dönemde öne çıkan Epikourosçuluk, Stoacılık ve Antiokhosçu Akademeiacılık arasındaki ahlak üzerine tartışmaları aktarmakta hem de Cicero’nun sorgulayıcı bakış açısını gözler önüne sermektedir. Yaklaşık 2000 sene önce yazılmış olan bu eser, Türkçe olarak okuyucuyla ilk defa buluşmaktadır.
Can Yayınları, 2022
Ksenophanes şair ve filozof kimliğiyle 21. yüzyılın insanını sadece evrenin ve insanın varoluşunu... more Ksenophanes şair ve filozof kimliğiyle 21. yüzyılın insanını sadece evrenin ve insanın varoluşunu düşünmeye ve sorgulamaya değil, aynı zamanda bizzat toplumun içinde yanlış bildiğimizi yüksek sesle eleştirmeye de çağırıyor. Hiç kuşku yok ki bu, bugünün yanlış inanç ve âdetlerinden sıyrılacak olan yarınki kuşaklarda da yankı bulacak bir çağrıdır. Bu çalışma MÖ 6. yüzyılda yaşayan Ksenophanes’in hayatı ve düşünceleriyle ilgili antik literatürdeki en eski kaynaklar olan fragmanlarının Eski Yunanca ve Latinceden yapılmış çevirisini ve analizini içermektedir. Bu fragmanlar, eserleri günümüze ulaşmayan Ksenophanes’i anlamanın en güvenilir araçlarıdır.
Loukianos (120?-180?): MS 2. yüzyılda Marcus Aurelius döneminde yaşamıştır. Antikçağ’ın en ünlü r... more Loukianos (120?-180?): MS 2. yüzyılda Marcus Aurelius döneminde yaşamıştır. Antikçağ’ın en ünlü retorik ve hiciv ustalarından biri olmasının yanı sıra komik diyalog türünde eserler de vermiştir. Loukianos’a atfedilen seksen iki eser günümüze ulaşmışsa da bazıları şüphelidir. Bu eserlerin en ünlüleri “Diyaloglar” başlığında toplanır. Bu kitapta yer alan Filozof Yaşamlarının Satışı ve Dirilen Ölüler veya Balıkçı diyalogları Loukianos’un üslubunu en iyi yansıtan “parodi” eserlerindendir. Filozof Yaşamlarının Satışı’nda Zeus’un filozof yaşamlarını Hermes’in çığırtkanlığında mezada çıkarması abartılı, komik bir üslupla konu edilir. Dirilen Ölüler veya Balıkçı eserindeyse, önceki eserinde hicvettiği filozofların davacı, kendisinin davalı, Felsefe’nin yargıç, Hakikat’in de avukat olduğu bir mahkemede kendi kendini yargılar.
Albaraka Yayınları, 2021
Bu çalışma Güneş-merkezli evren teorisiyle bilimsel devrimler tarihinin en önemli figürlerinden b... more Bu çalışma Güneş-merkezli evren teorisiyle bilimsel devrimler tarihinin en önemli figürlerinden biri olan Nicolaus Copernicus’un (19 Şubat 1473 - 24 Mayıs 1543) Commentariolus ve Werner’e Karşı Mektup başlıklı metinlerinin ve onun ilk ve tek öğrencisi olan Georg Joachim Rheticus’un (16 Şubat 1514-4 Aralık 1574) Narratio Prima adlı eserinin çevirisini içermektedir. Bunlar Copernicus’un teorisini açıkladığı ana metni olan De Revolutionibus Orbium Caelestium’la (Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine) birlikte Copernicusçu astronominin düşünce tarihindeki ilk metinleridir.
Albaraka Yayınları, 2021
Stoa felsefesi yaklaşık iki bin üç yüz senedir düşünce tarihinin gündeminde olan bir ekoldür. S... more Stoa felsefesi yaklaşık iki bin üç yüz senedir düşünce tarihinin gündeminde olan bir ekoldür. Stoacı filozoflar evrenin doğasını ve ondaki düzeni tanrısal akla dayandırarak evrende olup biten her şeyi, kaderci bir tutumla ve belli bir doğal nedenler silsilesi içinde birbiriyle ilişkilendirir. Bu anlayışa göre insana düşen, evrendeki tanrısal aklı keşfederek geçici bedensel yaşamı küçümsemek, başta ölüm korkusu olmak üzere zihnini baskılayan tüm kaygılardan sıyrılarak, Seneca’nın deyişiyle, insanlığının da üzerine çıkmaktır.
Stoa felsefesinin kuruluş dönemindeki filozofların eserleri günümüze ulaşmamıştır, onların yaşamlarına ve düşüncelerine dair bilgilerimiz sonraki yüzyıllarda yaşamış olan yazarların eserlerine dayanmaktadır. Stoa Felsefesinin Kuruluş Fragmanları başlıklı bu çalışma kurucu Zenon ve onun öğrencisi olan Kleanthes’le ilgili eski Yunanca ve Latince kaynaklardaki aktarımların özgün bir derlemesidir. Böylece okurlar çoğu dilde benzeri bulunmayan bu derleme sayesinde, Stoa felsefesinin kuruluş dönemini bizzat antik kaynaklardan süzülüp gelen bilgilerle öğrenme fırsatını bulmaktadır.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021
Tyanalı Apollonios (MS I. yüzyıl): Yeni-Pythagorasçı bir filozoftur. Tyana günümüzde Niğde’nin Ke... more Tyanalı Apollonios (MS I. yüzyıl): Yeni-Pythagorasçı bir filozoftur. Tyana günümüzde Niğde’nin Kemerhisar beldesinin bulunduğu yerde bir Yunan kentiydi. Kaynaklar Apollonios’un ailesinin kentin kurucularına kadar uzandığını belirtir. Filozofun yaşamına ilişkin bilgi aktaran en önemli kaynak Philostratus’un sekiz kitaptan oluşan eseridir, sergilediği çeşitli mucizelerden söz ederek Apollonios’u efsanevi bir kişi mertebesine çıkarır ve Roma İmparatoru Caracalla’nın Tyana’da onun için bir anıt-mezar yaptırdığı bilgisiyle son bulur. Apollonios’a atfedilen mektupların bir kısmı bu eserde, bir kısmı V. yüzyılda yaşamış olan John Stobaeus’un oluşturduğu antolojide, daha büyük bir kısmı ise Ortaçağ el yazmalarında bulunur. Mektuplar Tyanalı Apollonios’un yaşamını, yolculuklarını, çağdaşlarıyla ve imparatorlarla olan ilişkisini, yaşadığı dönemde ve sonrasında insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi gözler önüne sermektedir.
Türkiye İş Bankası Külr Yayınları, 2020
Cicero (MÖ 106 – MÖ 43): Romalı büyük devlet adamı, hatip ve düşünür. Gençliğinde felsefe ve huku... more Cicero (MÖ 106 – MÖ 43): Romalı büyük devlet adamı, hatip ve düşünür. Gençliğinde felsefe ve hukuk eğitimi aldı. Hitabet (Retorik) sanatındaki üstünlüğüyle consullüğe dek yükseldi. Roma’yı birey, geleneksel toplum düzeni ve devlet üçgeninde ele alan konuşmaları, felsefi ve teknik eserleriyle her çağın insanını etkilemeyi başarmıştır. Cicero Kader Üzerine’de kader (kaçınılmazlık, determinizm) ve özgür istenç sorunuyla ilgili Yunan felsefe okullarının birbiriyle çatışan farklı görüşlerini aktarıp yorumlarken sadece yaşadığı dönemin Romalılarına değil, bugünün okurlarına da bu çetin sorunu çözebilmelerinde yardımcı olmakta, en azından farklı yaklaşımlara dikkat çekmektedir.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2020
Antisthenes (MÖ yaklaşık 445-365): Sokrates’in öğrencisi olan Antisthenes Kinik felsefenin kurucu... more Antisthenes (MÖ yaklaşık 445-365): Sokrates’in öğrencisi olan Antisthenes Kinik felsefenin kurucusu olduğu düşünülen iki filozoftan biridir. Ancak antik literatürde Antisthenes’i Kinik saymayıp Sokrates ile Kinikler arasında köprü oluşturan bir ön-filozof olduğunu belirten çok sayıda kaynak da vardır. Diogenes (MÖ yaklaşık 412-323): Kinik felsefenin kurucularından Sinoplu Diogenes Antisthenes’in öğrencisi ve bu öğretinin en meşhur filozofudur. Hazinedar Hikesios’un oğlu olan Diogenes anlatılanlara göre babasına teslim edilen “devlet parasının değerini düşürdüğü” için kentten sürgün edilmiştir. Platon Kinik felsefeden kaynaklanan aşırılıkları yüzünden Diogenes’i “delirmiş Sokrates” olarak nitelemiştir. Antisthenes ve Diogenes’in hiçbir eseri günümüze ulaşmamıştır, yaşamları ve düşünceleri ikincil kaynaklardaki doğrudan veya dolaylı alıntılar sayesinde bilinmektedir. Konuyla ilgili antik anlatıların çoğunu içeren Kinik Felsefe Fragmanları bu bilgileri bir araya getirirken dikkatleri söz konusu kaynaklara çekmeyi de amaçlamaktadır.
Cumhuriyet Kitap, 2020
Cumhuriyet gazetesinin eki olan Cumhuriyet Kitap’ın 9.4.2020 tarihli, 1573. sayısında Romalı şair... more Cumhuriyet gazetesinin eki olan Cumhuriyet Kitap’ın 9.4.2020 tarihli, 1573. sayısında Romalı şair Florus’tan yaptığım şiir çevirim yayınlandı. Çevirimi “Şiir Atlası” başlıklı köşesinde yayınlanmaya değer gören kıymetli şair ve üstat Cevat Çapan’a teşekkür ederim.
Yurttalık ve Demokrasi, 2019
Büyük filozof Aristoteles doğa olaylarından, etik ve politikaya birçok konuda eser kaleme almıştı... more Büyük filozof Aristoteles doğa olaylarından, etik ve politikaya birçok konuda eser kaleme almıştır. Politika adıyla bilinen eseri onun Politik Bilgi veya Bilimi üzerine görüşlerini içerir ve onun bu eserde dile getirdiği politikaya ilişkin düşünceler Etik adlı eserindeki düşüncelerin devamıdır, dolayısıyla Aristoteles’in etik ve politika üzerine düşüncelerinin hem iç içe geçtiğini hem de birbirini tamamladığını söyleyebiliriz. Aristoteles’in etik ve politik incelemelerinin temel araştırma konusu insan mutluluğu ve iyiliğidir. Bu konu çerçevesinde şu unsurlar üzerinde durur: İnsan yaşamının toplumsal ve politik deneyim çerçevesinde şekillenişi, insanın içinde yetiştiği politik yapıda edindiği politik kimliğin anlamı, politik rejimlerin oluşumları, türleri ve değişimleri, bu çerçevede vatandaşlığın anlamı, vb. Aristoteles’in insan ve toplum üzerine düşünceleri çağlar boyunca düşünce tarihini etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. Hem genel olarak Skolastik felsefe, hem de onun en büyük temsilcilerinden olan Thomas Aquinas da (1225-1274) teolojik bağlamda Aristoteles’in düşüncelerini tartışmaya açmış ve bazı yaklaşımlarını teolojik ilkelerle bağdaştırmaya çalışmıştır. İlkin 13. Yüzyılda, Moerbeke’li William (1215-1286) tarafından Yunancadan Latinceye tam olarak çevrilen Aristoteles’in Politika metni, Thomas Aquinas tarafından dikkatle incelenmiştir. Burada vatandaşlık konusuyla ilgili bir bölümünün çevirisini sunduğumuz Thomas Aquinas’ın Politika metnine dair kaleme aldığı özet, esas metnin Latince çevirisine dayanmaktadır, başka deyişle Thomas Aquinas Aristoteles’in Politika metninin Yunanca aslını okumamıştır. Bu çeviride Thomas Aquinas'ın sunduğu özetin 1.1-3. bölümlerinin bir kısmı yer almaktadır. Temel aldığımız Latince metnin künyesi şudur: Sancti Thomae Aquinatis Commentarii in Octo Libros Politicorum Aristotelis..., ed. Dionysius Moreau (Paris 1645), 103-111. Çeviri sırasında yararlanılan kaynaklar ise şunlardır: Thomas Aquinas, Commentary on Aristotle's Politics, Çev. Richard J. Regan (Indianapolis/Cambridge: Hackett Publishing Company, Inc., 2007); Mary M. Keys, Aquinas, Aristotle, And the Promise of the Common Good (Cambridge: Cambridge University Press, 2006)
Fragmanlar, 2019
Herakleitos (MÖ yaklaşık 540-480): Sadece Antik Yunanda değil, tüm felsefe tarihinde en öneml... more Herakleitos (MÖ yaklaşık 540-480): Sadece Antik Yunanda değil, tüm felsefe tarihinde en önemli ve en etkili filozoflardan biridir. Öğretisinin farklı unsurları kadar tarihsel yönü tartışmalı olan teatral kişiliği de onu çağlar boyunca anılan ünlü bir figüre dönüştürmüştür. Yaşamıyla ilgili bilinenler diğer Sokrates öncesi filozoflar gibi kendinden sonraki yazarların yazdıklarına dayanmaktadır. Kapalı bir dil kullandığı için “karanlık” olarak anılan Herakleitos kendisini insanların da parçası olduğu kosmosun oluşumu ve yapısıyla ilgili en önemli hakikate ermiş olarak görür. Kosmosunda geçerli olan üç temel önerme vardır: Karşıtlar birbiriyle uyumludur, her şey sürekli devinim ve değişim halindedir, kosmos her daim canlı kalan ateştir. Hem fiziksel hem de ruhsal değişim süreçlerini tek bir dönüşüm öğretisiyle açıklayan filozof, insan yasalarını tanrısal logosla ilişkili görmüş ve politik aklı tanrısal logosla birleştirerek felsefede etikle fiziği ilk defa birbirine örmüştür.
Merhaba değerli dostlar, 7 Temmuz 2022 tarihinde, saat 20:00'de sevgili hocam Cengiz Çakmak ile a... more Merhaba değerli dostlar, 7 Temmuz 2022 tarihinde, saat 20:00'de sevgili hocam Cengiz Çakmak ile antik Yunan felsefesi, Presokratikler, Herakleitos ve Demokritos'ta kosmos ve nomos konularını konuştuğumuz bir canlı yayın gerçekleştirdik. Aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
15 views
Yüksek Lisans Tezi, 2010
Tezimizin temel amacı Seneca’nın Naturales Quaestiones adlı eserindeki doğa ve ahlak anlayışını d... more Tezimizin temel amacı Seneca’nın Naturales Quaestiones adlı eserindeki doğa ve ahlak anlayışını değerlendirmek ve filozofun, bağlı bulunduğu Stoa düşüncesindeki genel eğilime uygun olarak insanları ahlakî gelişim amacıyla doğayı incelemeye çağırdığını göstermektir. Bu kapsamda ilkin Stoacı bilgi anlayışı çerçevesinde Naturales Quaestiones’teki doğa ve bilgi problemi incelenmiş olup, Seneca’nın, kutsal kabul ettiği doğanın bilgisini nasıl ahlakî çıkarımlara bağladığı ve hangi amaçlarla insanları doğayı tanımaya çağırdığı ele alınmıştır. Tezimizin bu ilk bölümünde Naturales Quaestiones’teki doğa araştırması üzerine yazmanın ve göksel bilginin önemine, Seneca’nın insanların bu bilgiye erişememelerinin nedeni olarak gördüğü alışkanlık engeline, doğa bilgisinin uzun sürede tamamlanacağı düşüncesine ve Seneca’nın Roma’da felsefe ve doğa araştırmalarına olan ilgisizlikten şikâyetine değinilmiştir. Daha sonra, ikinci bölümde ilkin Seneca’nın genel tanrıbilim anlayışı üzerinde durulmuş olup Naturales Quaestiones’te ortaya konan doğanın yaratıcı ve yönetici kimliği, kader, doğa olayları arasındaki tutarlı birliktelik ve kehanet konusuyla birlikte Tanrı’nın evrendeki her şeyin nedeni olduğu düşüncesi işlenmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise Seneca’nın genel ahlak anlayışı yanında Naturales Quaestiones’te sergilenen ahlak idealleri yani talihi küçümseme ve ölüm korkusunu yenme hedefi ele alınıp, yine eserdeki, ideal bilgenin zihnî yükselişine engel teşkil ettiği için kaçınması gereken ahlakî kusur örneklerinden sapkınlık, gösteriş ve açgözlülükten bahsedilmiştir. Neticede Seneca’nın insanları doğa araştırmasıyla, doğadaki gizli tanrısallığı ve kusursuz düzeni anlamaya çağırdığı dile getirilmiştir.
---
The main goal of our thesis is to examine the concept of nature and ethics in Seneca’s Naturales Quaestiones and to show that the philosopher called people to inquiry the nature for moral development, in pursuant of general tendency in Stoic discipline under that he was. Firstly in this respect, while taking into consideration of Stoic concept of knowledge, the problem of nature and knowledge in Naturales Questiones is analysed and its discussed how Seneca assigned the natural science, as a sacred for him, to moral inferences and by which aims called people to know the nature. In this first part, the importance of writing on inquiry of nature, and heavenly knowledge, and consuetude that Seneca commentated as barrier for this knowledge, and idea of that would be perfected in heaps of time, and Seneca’s complaint about unconcernedness of people, for philosophy and natural inquiries at Rome, are mentioned. Then, in second part, firstly general theology of Seneca is discussed, then creative and administrative identity of nature that are presented in Naturales Quaestiones, fate, and idea of consistency among natural phenomena and God as a cause of everything, with subject of divination, are analysed. In third and last part, as well as the outlines of Senecan ethics, ideals, namely aim of contempting fortune and annihilating fear of death that are presented in Naturales Quaestiones, and obscenity, luxury and avarice, as examples of ethic vice, from that ideal wise has to avoid because of it’s barrier for his mental rising, are mentioned. Consequently, it’s reasoned that Seneca called people to know the concealed divine and to understand the perfect order of things in nature.
Doktora Tezi, 2018
Bu tezde Roma'nın cumhuriyet döneminde (İÖ 509-İÖ 27) siyaset ve felsefe ilişkisinin nasıl şekill... more Bu tezde Roma'nın cumhuriyet döneminde (İÖ 509-İÖ 27) siyaset ve felsefe ilişkisinin nasıl şekillendiği incelenmektedir. Bu inceleme yarı efsanevi, yarı tarihsel anlatılara dayanan Pythagorasçı öğretinin Roma'daki etkileri ile felsefeye karşı siyasi nitelikli ilk olumsuz tepkilerden, özellikle de Scipio çevresinde felsefenin siyasi açıdan kabulüne ve Cicero bağlamında siyaset ile felsefenin uzlaştırılmasına uzanmaktadır. Bu çerçevede Roma'nın cumhuriyet döneminde ilkin yabancı ve tehlikeli bir unsur olarak görülen felsefenin zamanla Roma'nın siyasi şartlarıyla nasıl uyumlu hale geldiği, siyasi ideallerle birlikte nasıl dönüştüğü, siyasi figürleri nasıl dönüştürdüğü ve en azından bu tür dönüşümlerin nasıl yorumlandığı üzerinde durulmaktadır.
İthaki Yayınları, 2022
Seneca felsefe konulu eserlerinde bir ahlak filozofu olarak karşımıza çıkar, insanın ve toplumun ... more Seneca felsefe konulu eserlerinde bir ahlak filozofu olarak karşımıza çıkar, insanın ve toplumun açmazlarını gözler önüne serip çözüm önerileri sunduğu için, onun aynı zamanda bir yaşam rehberi olduğunu da söyleyebiliriz. Öz ifadeyle mutlu yaşamın nasıl gerçekleşebileceğini gösteren Seneca Doğa Araştırmaları (Naturales Quaestiones) adlı eserinde de, doğa olaylarını mutlu, huzurlu ve erdemli yaşamı hedefleyen ahlak duyuşuyla irdeler.
Seneca Naturales Quaestiones’te insanları doğayı bilmeye çağırır, ona göre, doğa ilk bakışta görülmeyecek olan kutsallığını, sadece araştırmayla ve tefekkürle varılabilecek olan bağrına saklamıştır, o hâlde insan zihnen doğanın kalbine vardığında Tanrı’yı bilmeye başlar, bu, insanı insanlığının da üzerine çıkararak değerli kılan, yani ruhunu yücelten bir çabadır.
Daha önce Cicero’dan Devlet Üzerine çevirisini ve Roma’da Siyaset ve Felsefe (Cumhuriyet Dönemi) isimli kitabını yayımladığımız C. Cengiz Çevik’in bu yeni çalışmasını, felsefe, Roma felsefesi, ahlak felsefesi ve doğa bilimleri konularını takip eden okurların ilgisine sunuyoruz.
Daha önce Cicero’dan Devlet Üzerine çevirisini yayımladığımız C. Cengiz Çevik, bu çalışmada Roma’... more Daha önce Cicero’dan Devlet Üzerine çevirisini yayımladığımız C. Cengiz Çevik, bu çalışmada Roma’nın cumhuriyet döneminde (İÖ 509-İÖ 27) siyaset ve felsefe ilişkisinin şekillenişini inceliyor. Alanında Türkçede bir ilk olan ve birincil kaynaklara dayanan bu inceleme Pythagorasçı öğretinin Roma’daki etkilerine dair rivayetler ile felsefeye karşı siyasi nitelikli ilk olumsuz tepkilerden başlayıp, özellikle de Scipio Çevresi’nde felsefenin siyasî açıdan kabulüne ve Cicero bağlamında siyaset ile felsefenin uzlaştırılmasına dek uzanmaktadır. Bu çerçevede cumhuriyet döneminde ilkin yabancı ve tehlikeli bir unsur olarak görülen felsefenin zamanla Roma’nın siyasi şartlarıyla nasıl uyumlu hale geldiği, siyasî ideallerle birlikte nasıl dönüştüğü, siyasi figürleri nasıl dönüştürdüğü ve en azından bu tür dönüşümlerin nasıl yorumlandığı üzerinde durulmaktadır. Tarihin en güçlü ve en uzun ömürlü devlet yapılarından birinin felsefi gelenekle ilişkisini değerlendiren Roma’da Siyaset ve Felsefe’nin geniş bir okur kitlesine hitap edeceğini düşünüyoruz.
Dr. C. Cengiz Çevik (1983) İstanbul Üniversitesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’ndan 2007 yılında mezun oldu. 2011 yılında aynı bölümden “Seneca’nın Naturales Quaestiones Adlı Eserinde Doğa ve Ahlak Anlayışı” başlıklı yüksek lisans tezini tamamlayarak mezun oldu. 2018 yılında “Roma’nın Cumhuriyet Döneminde Siyaset ve Felsefe İlişkisi” başlıklı teziyle doktora derecesi kazandı. Temel çalışma alanı Roma düşünce tarihidir. Aynı zamanda antik düşünce ve felsefe geleneğini temel alarak farklı çağlarda siyaset, felsefe ve ikisi arasındaki ilişkiler üzerine yazılan metinlerle ilgili çalışmalarını sürdürmektedir. Cicero’nun Devleti: De Re Publica Yazıları başlıklı kitabın yazarıdır (YKY, 2017) ve Latinceden Türkçeye çeviriler yapmaktadır.
De Re Publica (Devlet Üzerine) Eskiçağ’da kaleme alınmış en önemli siyaset felsefesi metinlerinde... more De Re Publica (Devlet Üzerine) Eskiçağ’da kaleme alınmış en
önemli siyaset felsefesi metinlerinden biridir. Belki de Roma’nın
yetiştirdiği en büyük düşünürlerden olan Marcus Tullius Cicero
bu eserinde hatip, avukat, siyaset adamı ve filozof kimliğini bir
potada eritiyor ve Roma’nın cumhuriyet devrinin son yüzyılında
kentin kuruluşundan başlayarak Roma devletinin tarihini adeta
bir felsefe laboratuvarında titizlikle inceliyor. Eserini yazarken
Platon’un Devlet metnini örnek alan Cicero onun kurgusal ideal
devletinin karşısına mevcut olan, uğruna yaşamını defalarca hiçe
saydığı ve sonunda teslim ettiği Roma devletini koyar. Platon yanında
Aristoteles ve Polybius gibi düşünürlerin felsefi ve tarihi
analizlerden etkilense de, teorik birikimiyle yetinmeyerek pratik
siyaset ve kültür deneyiminden yararlanır, Roma devletinin tarihi
yanında bölgesel egemenliğinin meşruiyetini tartışmaya açar ve bu
tartışma üzerinden olumlamaya çalışır. Bu eser Cicero’nun siyaset
felsefesinin özeti gibidir, zira ona göre gerçek devlet adamının
devleti üzerine fikir ortaya koyup teorik inceleme yapması aktif
siyaset yaşamının bir parçasıdır. Biz de bu çalışmada Cicero’nun De
Re Publica’daki bu incelemesini konu edinen dört yazı sunuyoruz.
Bu yazılar bir yönüyle burada sıralayamayacağımız kadar çok ve iç
içe girmiş nedenden ötürü yerli entelektüel camiamızda es geçilen
ya da üzerinde üstünkörü durulan Cicero’yu tanıtmayı amaçlıyor.
Başka bir yönüyle ise hem Cicero’nun De Re Publica metninin,
hem de yaşadığı dönemdeki Roma’nın, onun tarihinin ve siyaset
felsefesi bağlamındaki birikiminin daha iyi anlaşılabilmesine katkı
sağlamayı hedefliyor.
http://kitap.ykykultur.com.tr/kitaplar/ciceronun-devleti-de-re-publica-yazilari
http://jimithekewl.com/2012/02/18/bildirim/
Fragmanlar, 2023
Thales (MÖ y. 650/639-548/544): Yunan matematikçi, filozof, astronom. Batı Anadolu’daki Miletos’t... more Thales (MÖ y. 650/639-548/544): Yunan matematikçi, filozof, astronom. Batı Anadolu’daki Miletos’ta yaşamış olan Thales, her şeyin kaynağının su olduğunu söylemiş, var oluşu mitolojiye değil, doğadaki bir unsura dayandırmasıyla sadece felsefenin değil, doğa araştırmalarının ve bilimin de öncüsü olmuştur. Antikçağ felsefe ve düşünce tarihinin önemli figürleri sayılan Yedi Bilge’den biridir. Gökbilim ve mühendislik alanındaki çalışmalarıyla dikkat çeken Thales, yaşadığı dönemin kanaat önderleri arasında da gösterilir. Diğer Presokratik filozoflar gibi, Thales’in eserleri de günümüze ulaşmamıştır. Kendisiyle ve düşünceleriyle ilgili bilgiler sonraki yazar ve filozofların eserlerinde bulunur. Fragmanlar çalışması filolojik ve akademik açıdan saygın fragman derlemelerinin rehberliğinde Thales’in biyografisi, doktrini ve alımlanmasıyla ilgili fragmanların çevirisini ve kapsamlı açıklamalarını içermektedir.
Batı felsefesinin tek filozof-imparatoru Marcus Aurelius, günümüzde hem politikacı hem de düşünür... more Batı felsefesinin tek filozof-imparatoru Marcus Aurelius, günümüzde hem politikacı hem de düşünür kimliğiyle adından söz ettiren Roma hükümdarlarından biridir. Savaşlarla geçen yaşamı boyunca hayranlıkla felsefe metinleri okumuş, Germen kavimleriyle savaştığı sırada cephede yazdığı Kendime Düşünceler’le dünya felsefe tarihine önemi yadsınamaz bir eser kazandırmıştır. Bugün hâlâ Stoacı felsefenin en önemli metinlerinden biri olarak okunan Kendime Düşünceler, Stoacı düşüncenin modern dünyaca anlaşılmasını sağlamış başlıca metinlerden biridir. Aurelius bu ölümsüz metinde kendinden önceki Roma hükümdarlarının ve kendisinin yönetim şekillerini sorgular; kocaman bir kente benzettiği evreni, insanı merkezine alarak irdeler. Aurelius için yaşamdaki her bir ayrıntı bütünün iyiliğine hizmet eder; bu yüzden akıl yürütme kabiliyetini kullanarak doğayı, evreni ve kendisini araştırmaya mecburdur insan.
Marcus Tullius Cicero, Roma tarihinin en büyük devlet adamı ve filozoflarından biridir. Siyaset v... more Marcus Tullius Cicero, Roma tarihinin en büyük devlet adamı ve filozoflarından biridir. Siyaset ve felsefe üzerine yazdığı eserler çağlar boyunca okunmuş, birçok siyasetçi ve filozofa ilham vermiştir. Felsefe eserleri, sadece Roma düşünce tarzının değil; aynı zamanda Yunan felsefesinin Latince üzerinden sonraki çağlara aktarılmasını sağlayan en önemli kaynaklar arasında yer alır. Burada çevirisini sunduğumuz İyi ve Kötü Şeylerin Gayeleri Üzerine adlı eseri hem Helenistik dönemde öne çıkan Epikourosçuluk, Stoacılık ve Antiokhosçu Akademeiacılık arasındaki ahlak üzerine tartışmaları aktarmakta hem de Cicero’nun sorgulayıcı bakış açısını gözler önüne sermektedir. Yaklaşık 2000 sene önce yazılmış olan bu eser, Türkçe olarak okuyucuyla ilk defa buluşmaktadır.
Can Yayınları, 2022
Ksenophanes şair ve filozof kimliğiyle 21. yüzyılın insanını sadece evrenin ve insanın varoluşunu... more Ksenophanes şair ve filozof kimliğiyle 21. yüzyılın insanını sadece evrenin ve insanın varoluşunu düşünmeye ve sorgulamaya değil, aynı zamanda bizzat toplumun içinde yanlış bildiğimizi yüksek sesle eleştirmeye de çağırıyor. Hiç kuşku yok ki bu, bugünün yanlış inanç ve âdetlerinden sıyrılacak olan yarınki kuşaklarda da yankı bulacak bir çağrıdır. Bu çalışma MÖ 6. yüzyılda yaşayan Ksenophanes’in hayatı ve düşünceleriyle ilgili antik literatürdeki en eski kaynaklar olan fragmanlarının Eski Yunanca ve Latinceden yapılmış çevirisini ve analizini içermektedir. Bu fragmanlar, eserleri günümüze ulaşmayan Ksenophanes’i anlamanın en güvenilir araçlarıdır.
Loukianos (120?-180?): MS 2. yüzyılda Marcus Aurelius döneminde yaşamıştır. Antikçağ’ın en ünlü r... more Loukianos (120?-180?): MS 2. yüzyılda Marcus Aurelius döneminde yaşamıştır. Antikçağ’ın en ünlü retorik ve hiciv ustalarından biri olmasının yanı sıra komik diyalog türünde eserler de vermiştir. Loukianos’a atfedilen seksen iki eser günümüze ulaşmışsa da bazıları şüphelidir. Bu eserlerin en ünlüleri “Diyaloglar” başlığında toplanır. Bu kitapta yer alan Filozof Yaşamlarının Satışı ve Dirilen Ölüler veya Balıkçı diyalogları Loukianos’un üslubunu en iyi yansıtan “parodi” eserlerindendir. Filozof Yaşamlarının Satışı’nda Zeus’un filozof yaşamlarını Hermes’in çığırtkanlığında mezada çıkarması abartılı, komik bir üslupla konu edilir. Dirilen Ölüler veya Balıkçı eserindeyse, önceki eserinde hicvettiği filozofların davacı, kendisinin davalı, Felsefe’nin yargıç, Hakikat’in de avukat olduğu bir mahkemede kendi kendini yargılar.
Albaraka Yayınları, 2021
Bu çalışma Güneş-merkezli evren teorisiyle bilimsel devrimler tarihinin en önemli figürlerinden b... more Bu çalışma Güneş-merkezli evren teorisiyle bilimsel devrimler tarihinin en önemli figürlerinden biri olan Nicolaus Copernicus’un (19 Şubat 1473 - 24 Mayıs 1543) Commentariolus ve Werner’e Karşı Mektup başlıklı metinlerinin ve onun ilk ve tek öğrencisi olan Georg Joachim Rheticus’un (16 Şubat 1514-4 Aralık 1574) Narratio Prima adlı eserinin çevirisini içermektedir. Bunlar Copernicus’un teorisini açıkladığı ana metni olan De Revolutionibus Orbium Caelestium’la (Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine) birlikte Copernicusçu astronominin düşünce tarihindeki ilk metinleridir.
Albaraka Yayınları, 2021
Stoa felsefesi yaklaşık iki bin üç yüz senedir düşünce tarihinin gündeminde olan bir ekoldür. S... more Stoa felsefesi yaklaşık iki bin üç yüz senedir düşünce tarihinin gündeminde olan bir ekoldür. Stoacı filozoflar evrenin doğasını ve ondaki düzeni tanrısal akla dayandırarak evrende olup biten her şeyi, kaderci bir tutumla ve belli bir doğal nedenler silsilesi içinde birbiriyle ilişkilendirir. Bu anlayışa göre insana düşen, evrendeki tanrısal aklı keşfederek geçici bedensel yaşamı küçümsemek, başta ölüm korkusu olmak üzere zihnini baskılayan tüm kaygılardan sıyrılarak, Seneca’nın deyişiyle, insanlığının da üzerine çıkmaktır.
Stoa felsefesinin kuruluş dönemindeki filozofların eserleri günümüze ulaşmamıştır, onların yaşamlarına ve düşüncelerine dair bilgilerimiz sonraki yüzyıllarda yaşamış olan yazarların eserlerine dayanmaktadır. Stoa Felsefesinin Kuruluş Fragmanları başlıklı bu çalışma kurucu Zenon ve onun öğrencisi olan Kleanthes’le ilgili eski Yunanca ve Latince kaynaklardaki aktarımların özgün bir derlemesidir. Böylece okurlar çoğu dilde benzeri bulunmayan bu derleme sayesinde, Stoa felsefesinin kuruluş dönemini bizzat antik kaynaklardan süzülüp gelen bilgilerle öğrenme fırsatını bulmaktadır.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021
Tyanalı Apollonios (MS I. yüzyıl): Yeni-Pythagorasçı bir filozoftur. Tyana günümüzde Niğde’nin Ke... more Tyanalı Apollonios (MS I. yüzyıl): Yeni-Pythagorasçı bir filozoftur. Tyana günümüzde Niğde’nin Kemerhisar beldesinin bulunduğu yerde bir Yunan kentiydi. Kaynaklar Apollonios’un ailesinin kentin kurucularına kadar uzandığını belirtir. Filozofun yaşamına ilişkin bilgi aktaran en önemli kaynak Philostratus’un sekiz kitaptan oluşan eseridir, sergilediği çeşitli mucizelerden söz ederek Apollonios’u efsanevi bir kişi mertebesine çıkarır ve Roma İmparatoru Caracalla’nın Tyana’da onun için bir anıt-mezar yaptırdığı bilgisiyle son bulur. Apollonios’a atfedilen mektupların bir kısmı bu eserde, bir kısmı V. yüzyılda yaşamış olan John Stobaeus’un oluşturduğu antolojide, daha büyük bir kısmı ise Ortaçağ el yazmalarında bulunur. Mektuplar Tyanalı Apollonios’un yaşamını, yolculuklarını, çağdaşlarıyla ve imparatorlarla olan ilişkisini, yaşadığı dönemde ve sonrasında insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi gözler önüne sermektedir.
Türkiye İş Bankası Külr Yayınları, 2020
Cicero (MÖ 106 – MÖ 43): Romalı büyük devlet adamı, hatip ve düşünür. Gençliğinde felsefe ve huku... more Cicero (MÖ 106 – MÖ 43): Romalı büyük devlet adamı, hatip ve düşünür. Gençliğinde felsefe ve hukuk eğitimi aldı. Hitabet (Retorik) sanatındaki üstünlüğüyle consullüğe dek yükseldi. Roma’yı birey, geleneksel toplum düzeni ve devlet üçgeninde ele alan konuşmaları, felsefi ve teknik eserleriyle her çağın insanını etkilemeyi başarmıştır. Cicero Kader Üzerine’de kader (kaçınılmazlık, determinizm) ve özgür istenç sorunuyla ilgili Yunan felsefe okullarının birbiriyle çatışan farklı görüşlerini aktarıp yorumlarken sadece yaşadığı dönemin Romalılarına değil, bugünün okurlarına da bu çetin sorunu çözebilmelerinde yardımcı olmakta, en azından farklı yaklaşımlara dikkat çekmektedir.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2020
Antisthenes (MÖ yaklaşık 445-365): Sokrates’in öğrencisi olan Antisthenes Kinik felsefenin kurucu... more Antisthenes (MÖ yaklaşık 445-365): Sokrates’in öğrencisi olan Antisthenes Kinik felsefenin kurucusu olduğu düşünülen iki filozoftan biridir. Ancak antik literatürde Antisthenes’i Kinik saymayıp Sokrates ile Kinikler arasında köprü oluşturan bir ön-filozof olduğunu belirten çok sayıda kaynak da vardır. Diogenes (MÖ yaklaşık 412-323): Kinik felsefenin kurucularından Sinoplu Diogenes Antisthenes’in öğrencisi ve bu öğretinin en meşhur filozofudur. Hazinedar Hikesios’un oğlu olan Diogenes anlatılanlara göre babasına teslim edilen “devlet parasının değerini düşürdüğü” için kentten sürgün edilmiştir. Platon Kinik felsefeden kaynaklanan aşırılıkları yüzünden Diogenes’i “delirmiş Sokrates” olarak nitelemiştir. Antisthenes ve Diogenes’in hiçbir eseri günümüze ulaşmamıştır, yaşamları ve düşünceleri ikincil kaynaklardaki doğrudan veya dolaylı alıntılar sayesinde bilinmektedir. Konuyla ilgili antik anlatıların çoğunu içeren Kinik Felsefe Fragmanları bu bilgileri bir araya getirirken dikkatleri söz konusu kaynaklara çekmeyi de amaçlamaktadır.
Cumhuriyet Kitap, 2020
Cumhuriyet gazetesinin eki olan Cumhuriyet Kitap’ın 9.4.2020 tarihli, 1573. sayısında Romalı şair... more Cumhuriyet gazetesinin eki olan Cumhuriyet Kitap’ın 9.4.2020 tarihli, 1573. sayısında Romalı şair Florus’tan yaptığım şiir çevirim yayınlandı. Çevirimi “Şiir Atlası” başlıklı köşesinde yayınlanmaya değer gören kıymetli şair ve üstat Cevat Çapan’a teşekkür ederim.
Yurttalık ve Demokrasi, 2019
Büyük filozof Aristoteles doğa olaylarından, etik ve politikaya birçok konuda eser kaleme almıştı... more Büyük filozof Aristoteles doğa olaylarından, etik ve politikaya birçok konuda eser kaleme almıştır. Politika adıyla bilinen eseri onun Politik Bilgi veya Bilimi üzerine görüşlerini içerir ve onun bu eserde dile getirdiği politikaya ilişkin düşünceler Etik adlı eserindeki düşüncelerin devamıdır, dolayısıyla Aristoteles’in etik ve politika üzerine düşüncelerinin hem iç içe geçtiğini hem de birbirini tamamladığını söyleyebiliriz. Aristoteles’in etik ve politik incelemelerinin temel araştırma konusu insan mutluluğu ve iyiliğidir. Bu konu çerçevesinde şu unsurlar üzerinde durur: İnsan yaşamının toplumsal ve politik deneyim çerçevesinde şekillenişi, insanın içinde yetiştiği politik yapıda edindiği politik kimliğin anlamı, politik rejimlerin oluşumları, türleri ve değişimleri, bu çerçevede vatandaşlığın anlamı, vb. Aristoteles’in insan ve toplum üzerine düşünceleri çağlar boyunca düşünce tarihini etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. Hem genel olarak Skolastik felsefe, hem de onun en büyük temsilcilerinden olan Thomas Aquinas da (1225-1274) teolojik bağlamda Aristoteles’in düşüncelerini tartışmaya açmış ve bazı yaklaşımlarını teolojik ilkelerle bağdaştırmaya çalışmıştır. İlkin 13. Yüzyılda, Moerbeke’li William (1215-1286) tarafından Yunancadan Latinceye tam olarak çevrilen Aristoteles’in Politika metni, Thomas Aquinas tarafından dikkatle incelenmiştir. Burada vatandaşlık konusuyla ilgili bir bölümünün çevirisini sunduğumuz Thomas Aquinas’ın Politika metnine dair kaleme aldığı özet, esas metnin Latince çevirisine dayanmaktadır, başka deyişle Thomas Aquinas Aristoteles’in Politika metninin Yunanca aslını okumamıştır. Bu çeviride Thomas Aquinas'ın sunduğu özetin 1.1-3. bölümlerinin bir kısmı yer almaktadır. Temel aldığımız Latince metnin künyesi şudur: Sancti Thomae Aquinatis Commentarii in Octo Libros Politicorum Aristotelis..., ed. Dionysius Moreau (Paris 1645), 103-111. Çeviri sırasında yararlanılan kaynaklar ise şunlardır: Thomas Aquinas, Commentary on Aristotle's Politics, Çev. Richard J. Regan (Indianapolis/Cambridge: Hackett Publishing Company, Inc., 2007); Mary M. Keys, Aquinas, Aristotle, And the Promise of the Common Good (Cambridge: Cambridge University Press, 2006)
Fragmanlar, 2019
Herakleitos (MÖ yaklaşık 540-480): Sadece Antik Yunanda değil, tüm felsefe tarihinde en öneml... more Herakleitos (MÖ yaklaşık 540-480): Sadece Antik Yunanda değil, tüm felsefe tarihinde en önemli ve en etkili filozoflardan biridir. Öğretisinin farklı unsurları kadar tarihsel yönü tartışmalı olan teatral kişiliği de onu çağlar boyunca anılan ünlü bir figüre dönüştürmüştür. Yaşamıyla ilgili bilinenler diğer Sokrates öncesi filozoflar gibi kendinden sonraki yazarların yazdıklarına dayanmaktadır. Kapalı bir dil kullandığı için “karanlık” olarak anılan Herakleitos kendisini insanların da parçası olduğu kosmosun oluşumu ve yapısıyla ilgili en önemli hakikate ermiş olarak görür. Kosmosunda geçerli olan üç temel önerme vardır: Karşıtlar birbiriyle uyumludur, her şey sürekli devinim ve değişim halindedir, kosmos her daim canlı kalan ateştir. Hem fiziksel hem de ruhsal değişim süreçlerini tek bir dönüşüm öğretisiyle açıklayan filozof, insan yasalarını tanrısal logosla ilişkili görmüş ve politik aklı tanrısal logosla birleştirerek felsefede etikle fiziği ilk defa birbirine örmüştür.
Atomcu Felsefe Fragmanları, 2019
Leukippos (MÖ V. yüzyıl): Sokrates öncesi felsefe ekollerinden Atomcu Felsefe’nin kurucu figürü o... more Leukippos (MÖ V. yüzyıl): Sokrates öncesi felsefe ekollerinden Atomcu Felsefe’nin kurucu figürü olan Leukippos’un hayatı hakkında bilinenler çok azdır. Gerçekten yaşayıp yaşamadığı antik dünyada bile tartışma konusu olmuştur. Diogenes Laertius’tan bir alıntıda Hermarkhos gibi Epikuros’un da Leukippos adlı bir filozofun yaşamadığını düşündüğü söylenir, bununla birlikte ona dair alıntılar daha fazladır. Milet’te yaşadığı, Demokritos’un hocası olduğu kabul edilir.
Demokritos (yaklaşık MÖ 460-370): Birçok kaynakta Abderalı olarak anılmıştır. Atomcu Felsefe ve evrenin atom teorisinin gelişiminde merkezi bir yer işgal eder. Temel konularda hocası Leukippos’un izinden giden Demokritos, onun teorisini daha kuşkucu ve daha az tümdengelimci bir yöntemle ele alıp geliştirmiştir. Doğu’da çok seyahat etmiş, Mısır, Persia, Hindistan ve Babil’de birçok şey öğrenmiştir. Demokritos etik konulara da ilgi duymuş ya da kendisinden sonraki yazarlar ona bazı etik fragmanların atfedilmesini garipsememiştir. Atomcu Felsefe Fragmanları, daha sonra Epikurosçu fiziğe ve materyalist felsefeye zemin hazırlayan bu felsefe ekolünün temsilcilerine ve onların kabul veya reddedilişlerine dair tüm erken dönem yazılı kaynakları Türkçeye aktarma amacını taşımaktadır.
C. Cengiz Çevik (1983): İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda lisans, yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi için Epiktetos, Sextus Empiricus, Bacon, Horatius, Seneca, Cicero, Copernicus ve Luther’den birçok eser çevirdi. Temel akademik çalışma alanı olan Antikçağ’da siyaset ve felsefe ilişkisi başta olmak üzere farklı konularda çeviri ve telif eserleri üzerinde çalışmaya devam ediyor.
Isaac Asimov’a göre Somnium tarihte yazılmış ilk bilimkurgu hikâyesi. Bilim ile okültizm arasında... more Isaac Asimov’a göre Somnium tarihte yazılmış ilk bilimkurgu hikâyesi. Bilim ile okültizm arasındaki sınırların geçişken olduğu bir döneme ait. Bir Ay’a yolculuk hikâyesi ama işin içinde büyücülük var biraz: Zira bedenler değil, ruhlar uçuyor. Okurken Kepler’in annesinin cadılıkla suçlandığı gerçeğini akıldan çıkarmamalı.
“Benim Somnium’umun temel amacı, yeryüzünün hareketi lehine kanıt sunmak ve Ay örneği üzerinden yobazlığa evrensel bir karşı çıkış gösteren insanoğlunun önündeki engelleri kaldırmaya yardımcı olmaktır.”
Çevirmen hakkında:
DR. C. CENGİZ ÇEVİK
İstanbul Üniversitesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’ndan 2007 yılında mezun oldu. 2011 yılında aynı bölümden “Seneca’nın Naturales Quaestiones Adlı Eserinde Doğa ve Ahlak Anlayışı”
başlıklı yüksek lisans tezini tamamlayarak mezun oldu. 2018 yılında “Roma’nın Cumhuriyet Döneminde Siyaset ve Felsefe İlişkisi” başlıklı teziyle doktora derecesi kazandı. Temel çalışma alanı Roma düşünce tarihidir. Aynı zamanda antik düşünce ve felsefe geleneğini temel alarak farklı çağlarda siyaset, felsefe ve ikisi arasındaki ilişkiler üzerine yazılan metinlerle ilgili çalışmalarını sürdürmektedir. Cicero’nun Devleti: De Re Publica Yazıları (YKY, 2017) ve Roma'da Siyaset ve Felsefe (İthaki, 2019) adlı kitapların yazarıdır. Ayrıca Latinceden Türkçeye çeviriler yapmaktadır. Cicero, Devlet Üzerine, Yasalar Üzerine, Yükümlülükler Üzerine, Kader Üzerine, Dostluk Üzerine; Seneca, Doğa Araştırmaları, Bilgenin Sarsılmazlığı, Mutlu Yaşam Üzerine; Sextus Empiricus, Pyrrhonculuğun Esasları; Martin Luther, Doksan Beş Tez başlıca çevirileridir. Nicolaus Copernicus'un Göksel Kürelerin Devinimleri Üzerine adlı eseri başta olmak üzere tüm külliyatını Türkçeye çevirmiştir.
Epiktetos (yaklaşık olarak MS 50-125/130): Roma İmparatorluğu döneminin en önemli ve en meşhur fi... more Epiktetos (yaklaşık olarak MS 50-125/130): Roma İmparatorluğu döneminin en önemli ve en meşhur filozoflarındandır. Muhtemelen çocukken Roma’ya gelmiş, kendisi de bir zamanlar köle olan özgür Epaphroditus’un kölesi olmuştur. Epiktetos dönemin en büyük Stoacı öğretmeni Musonius Rufus’un derslerine katılmış, düşüncelerinin peşinden gitmiştir. Kölelikten azat edildikten sonra, İmparator Domitianus döneminde filozofların sürgün edilmesi kararı üzerine Roma’dan ayrılmış, Kuzey Yunanistan’daki Nicopolis’te okulunu kurmuştur. Birçok soylu Romalı onun öğrencisi olmuş, bunlardan Lucius Flavius Arrianus öğretilerini Sokrates gibi kaleme almamış olan Epiktetos’tan öğrendiklerini Diatribai ve Enkheiridion adlı iki ayrı metinde toplayıp günümüze ulaşmasını sağlamıştır. Diatribai’da Stoa etiğinin temel unsurları kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır, daha kısa olan Enkheiridion ise sözlük anlamı gibi onun “rehber” olarak kullanılabilecek bir özeti sayılır.
Bu kitap Seneca'nın D Vita Beata (Mutlu Yaşam Üzerine) ve De Brevitate Vitae (Yaşamın Kısalığı Üz... more Bu kitap Seneca'nın D Vita Beata (Mutlu Yaşam Üzerine) ve De Brevitate Vitae (Yaşamın Kısalığı Üzerine) adlı eserlerinin çevirilerini içermektedir.
Seneca (MÖ 4’e doğru-MS 65): Devlet adamı ve filozofluğunun yanı sıra Roma tarihinin en önemli söylev ustalarından ve tragedya yazarlarından biridir. Babasının bir siyaset adamı ve hatip olarak yetiştirmek istediği Seneca, bir süre devlet işleriyle uğraştı ve sonunda kendisini en sevdiği işe, yani felsefeye adadı. Stoacı öğretileri içeren çok sayıda düşünce metni, mektup ve tragedya yazdı. Mutlu Yaşam Üzerine ve Yaşamın Kısalığı Üzerine’de Seneca doğaya uyumlu yaşama mecburiyetini çeşitli açılardan ve yaşadığı dönemden örnekler vererek ele alır. İlham verici bu iki metin, Stoacılığın Roma döneminde nasıl bir yaşam anlayışını salık verdiğine dair soruların yanıtlarını da barındırır.
Ama hâlâ dogmaya esir olanlar var. Peki, ya onlar böyle mutluysa, yani kargaşa kimine huzur vereb... more Ama hâlâ dogmaya esir olanlar var. Peki, ya onlar böyle mutluysa, yani kargaşa kimine huzur verebiliyorsa, ne olacak? Kuşkucu voltasını almayı bilmez. Süregiden dogmalar savaşının, aslında bildiğimiz tek şeyin, bildiğimizi sandığımız hiçbir şeyden emin olmamamız gerektiği yolundaki başka bir dogmayla son bulacağını düşünmesi, onun bu kargaşa karşısında serin durmasını sağlıyor. Kuşkucu bu ısrarından ötürü ne kadar dogmatikleştiğini bilmeden ya da bilmiyormuş ayağına yatarak düşünmeye ve daha da önemlisi, düşündüklerini paylaşmaya devam edecek, çünkü bu, onun yaşamsal nefesidir. Kuşku duymazsa ölecek hastalığına yakalanmış, düzelmez bir vaka belki ama yine de süregiden kargaşanın içine dalarak, “çekilin ben Kuşkucuyum!” der ve kendinden geçerek dogmasını savunanlara huzur getirdiğini haykırır. Haykırışı, günün gürültüsü yani şakşakçıların, dalkavukların, homo ideologicus’ların, homo insipiens’lerin altında ezilse de, Kuşkucu kuşku duymaya ve alet çantasından uygun aleti, yani kimine ruhsuz, saf kelime oyunlarıymış gibi gelen aklını çıkarır ve dogmasıyla sersemlemişleri ferahlatmaya çalışır, hem de onlara rağmen.
Kuşkucu, kendisine bile itiraf edemeyeceği büyük çelişkisini, çantasından çıkardığı aklına yem etmez, en büyük yoldaşı kılar ve kimseyle paylaşmaz. Çünkü bilir ki, çelişkisi onun huzurudur.
Bu eserin çevirisiyle meşgul olduğum dönemi düşünüyorum da, aklımda kalan tek şey sabaha varan gece çalışmaları sanırım. Saat 5.30-6.00 gibi balkona geçer, uyuyan mahalleye ve uzaktan veya yakından, bir şekilde kanat çırpan, öten kuşların eşliğinde kuşkulu kuşkulu çalışırdım. Şimdi her an yağmur yağabilecekmiş gibi hissettiren, soğuk bir hava var dışarıda, o gri, hafif mavi ve Güneş ışığından ötürü aydınlık havayı düşünüyorum da, günün en güzel saatlerine denk gelmişti. Sabah oluyordu (hatta olmuştu!), geceyle nadasa bırakılan aydınlık her bir köşeye ulaşıyordu, benim balkona da tabi! Çok samimî bir şey söylemem gerekirse, Kuşkuculuğu değilse de, kuşkunun kendisinin herkese ulaşmayan, çok özel bir aydınlık olduğunu düşünüyorum, yanlış anlamayın aydınlığı dogmalaştırıyor değilim, aksine aydınlıkta, gündüz-gözüyle tartışabilelim, dogmalarımızı kaavelerimize katık edelim istiyorum.
Copernicus’u Petreius’un 1543 tarihli ilk editio’sundan, etiyle kemiğiyle okumak, çevirmek ve ana... more Copernicus’u Petreius’un 1543 tarihli ilk editio’sundan, etiyle kemiğiyle okumak, çevirmek ve analiz etmek zaman içinde bu konuda batıda yapılmış türlü kaynakları da, çözümleyebilmenizi sağlıyor. Bu hususta yaşayan ya da artık ontolojik olarak yaşamayan ama yazınsal anlamda hâlâ nefes alıp veren yığınla batılı âlim tanıdım. Edward Rosen’lar, Owen Gingerich’ler yanında evvelce uzaktan uzaktan derinlemesine inceleme şansını bulmadığım Thomas S. Kuhn’larla söyleştim. Kaaveler ısmarlandı karşılıklı, çalışma kağıtları kaavelendi. Gündüzler gecelere, geceler gündüzlere bağlandı. Öyle miydi, böyle miydi derken, Copernicus’la ilgili Türkçedeki ilk yayın olarak Kutadgubilig 16′da bu büyük astronomun 1510′larda yakın akademik/dinî çevresine dağıttığı Commentariolus‘un Türkçe çevirisini ve analizini sundum. Esas metin olan ve burada bahsettiğim De Revolutionibus Orbium Caelestium‘un adeta muştulayıcısı görevini üstlenen bu Commentariolus’un çeviri & analizi de, bir nevi esas metnin Türkçesinin muştulayıcısı görevini gördü. Böylece iki metinle birlikte Copernicus’un felsefe-bilim tarihine bıraktığı her yazınsal miras Türkçeye kısmî yorumlarıyla birlikte çevrilmiş oldu.
...
http://jimithekewl.com/2010/05/13/n-copernicus-goksel-kurelerin-devinimleri-uzerine/
Sunuş‘tan, Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken “Elimizdeki kitap Türkiye’deki Bacon okumaları arasında bir... more Sunuş‘tan,
Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken
“Elimizdeki kitap Türkiye’deki Bacon okumaları arasında bir ilk; Bacon’ın Latince’deki bütün eserlerinin didik didik tarandığı, bu eserlerdeki düşüncelerinin belli bir yöntem ve amaçla süzülüp cümle cümle damıtılarak ortaya serildiği ve Türk okuyucusuna armağan edildiği bir ilk. Yazarı, Latince konuşan Bacon’ı sahiden duyan biri; Latince’ye ve özellikle Bacon’ın dönemindeki Nova Latina’ya özgü mecazlara hakim. Bu yüzden bize Bacon’ı derinden tanıtacak sözleri Latince külliyatın satırları arasından rahatça bulup çıkarabilmiş.
Üç bölümden oluşmuş bu çalışma; ilk bölümü, yazarın kendi seçtiği ve Bacon’ın tarihe bakışını, ahlak duyuşunu ve felsefe anlayışını kısa ve öz şekilde ortaya çıkaracak ifadelerden oluşuyor ve tematik olarak hazırlanmış. Bu bölümde hangi Latince eserler yok ki: Sermones Fideles Sive Interiora Rerum, Novum Organum, De Interpretatione Naturae, De Sapientia Veterum, Meditationes Sacrae, Epistulae, De Augmentis Scientiarum, Nova Atlantis, bunlardan sadece birkaçı. Çalışmanın ikinci bölümünde, Bacon’ın Ornamenta Rationalia başlığı altında sunduğu ve Antikçağ’ın söz ustası Publilius Syrus’un Sententiae adlı eserinden toparladığı Antikçağ retoriğiyle süslü deyişlerinin çevirisi yer alıyor. Üçüncü bölüm ise, Bacon’ın De Augmentis Scientiarum adlı ünlü eserinin VI. Kitabı Exempla Antithetorum’da derlediği değişik konulardaki karşıt düşüncelerinin çevirisini içeriyor. Her bir bölüm açıklayıcı dipnotlarla da zenginleştirilmiş.”
...
http://jimithekewl.com/2008/08/20/francis-bacon-secme-aforizmalar/
Notos, 2023
Merhaba, Notos dergisinin 98. sayısı çıktı. Notos Dergisi’nin “Mekânın Ruhu, Ruhun Mekânı” konul... more Merhaba, Notos dergisinin 98. sayısı çıktı.
Notos Dergisi’nin “Mekânın Ruhu, Ruhun Mekânı” konulu 98. Sayısı çıktı.
Bu sayıda benim de “Cicero’nun Atina’sı: ‘in arce Athenis statio mea nunc placet’ (Att. 6.9.5)” başlıklı bir yazım bulunuyor.
İyi okumalar.
Arkhe-Logos, 2023
Epikourosçular ile Stoacılar gerçekte var olan şeylerin bedensel olması gerektiği konusunda uzla... more Epikourosçular ile Stoacılar gerçekte var olan şeylerin bedensel olması gerektiği konusunda uzlaşmaktadır. Ancak her şeyi meydana getiren öğe veya ilkelerin ne olduğu konusunda farklı düşünürler. Epikourosçular Demokritos’un atom öğretisini bazı eklemeler yaparak yeniden yorumlamış ama genel hatlarıyla doğru kabul etmiştir. Buna karşılık Stoacılar her şeyi meydana getiren, edilgen ve etken iki ilkenin var olduğunu savunmuş, bunların ilkinin işlenen unsur olarak madde, ikincisini ise işleyen unsur olarak tanrı olduğunu iddia etmişlerdir. Epikourosçu felsefenin etik ve fizik görüşlerini aktaran Oinoandalı Diogenes yazıtındaki Smith’in düzenlemesiyle okunur ve anlaşılır hale gelen Fr. 6 ve Fr. 100’de Stoacıların “madde ve tanrı” (ὕλη καὶ θεός, hylê kai theos) anlayışına bir referans vardır. Bu çalışmada Smith’in düzenlediği Yunanca fragmanlar, bu fragmanların düzenlemeye uygun olan Türkçe çevirisi ve fragmanlarda geçen kavramların Epikourosçu ve Stoacı literatür bağlamında analizi yer almaktadır.
Türk Edebiyatı, 2023
Bu sayıda Yunan mitolojisindeki Pan üzerine yazdığım “Pan: Bir Heykelden Fazlası yahut Her Şeyden... more Bu sayıda Yunan mitolojisindeki Pan üzerine yazdığım “Pan: Bir Heykelden Fazlası yahut Her Şeyden Biraz” başlıklı kapsamlı bir makalem bulunuyor.
İlgilenen dostlara!
Giriş’ten:
“İBB Miras bu yılın Haziran ayının başında İstanbul, Saraçhane’deki Polieuktos kazısı sırasında 1700 yıllık bir Pan heykelinin üst kısmının bulunduğu haberini duyurdu. Sosyal medyaya yansıyan fotoğraflarda gördüğümüz kadarıyla, heykelin göbek deliğinden yukarısı bulunmuş. Sol kolun büyük bir bölümü eksik ama sağ kol tümüyle günümüze ulaşmış, Pan elinde tuttuğu panflüdü çalarken görülüyor.
Bu haberi ve fotoğrafları görünce, kafaca on sene öncesine gittim. O dönem Francis Bacon’ın (1561-1626) De Sapientia Veterum (Eskilerin Bilgeliği Üzerine) adlı eseri üzerine çalışıyordum. Bacon bu eserinde Yunan mitolojisinden aldığı karakterleri birer kavramla eşitleyerek bu karakterlerle ilgili anlatılan mitolojik öykülerin aslında üzerinde pek durulmayan veya gizli felsefî ve politik anlamlar içerdiğini savunur. Pan, bu eserde incelenen karakterlerden biridir, onu inceleyen bölüm “Pan ya da Doğa” (Pan sive Natura) başlığını taşır. Heykelin bu bölümü bana hatırlatmasının nedeni, eserdeki en uzun bölümün bu olması ve Pan tasviri üzerine yapılan yorumların seneler boyunca unutamayacağım ölçüde ilgi çekici olmasıdır. Bu yazıda heykelin bulunması şerefine Bacon’ın Pan yorumunu mitolojik kaynaklardaki aktarımlar eşliğinde ele alacağım.”
Mesos, 2022
Stoa felsefesi yaygınlıkla bir ahlak felsefesi olarak kabul edilir. Ancak bu, sadece ve doğrudan ... more Stoa felsefesi yaygınlıkla bir ahlak felsefesi olarak kabul edilir. Ancak bu, sadece ve doğrudan etik sonuçlara varan bir öğreti değildir; doğanın rehberliğinde erdemli bir yaşam ülküsünü savunan bu öğretinin arka planında fiziksel ve teolojik argümanlar bulunur. Bu argümanların en önemlisi evrenin tanrısal bir kökene dayandığı ve tanrısal bir iradeyle yönetildiğidir. Tanrı ve tanrısallıkla ilgili Stoacı argümanların en eskileri kurucu Kitionlu Zenon’un fragmanlarında bulunur. Bu çalışmanın amacı Zenon’un tanrı ve tanrısallık anlayışını yansıtan SVF 1.152-162 fragmanlarının genel bir analizini yapmaktır.
Arkhe, 2022
Arkhe dergisinin hukuk konulu yeni sayısı çıktı. Emeği olan herkesi tebrik ederim. Bu sayıda “Ro... more Arkhe dergisinin hukuk konulu yeni sayısı çıktı. Emeği olan herkesi tebrik ederim.
Bu sayıda “Roma Hukukunun Politik Güncelliği Üzerine” başlıklı bir yazım bulunuyor.
Arkhe Logos, 13, 2022
Hiç kuşku yok ki, Λάθε βιώσας (Lathe biôsas) deyişi Epikouros’un en bilindik ilkelerinden biridir... more Hiç kuşku yok ki, Λάθε βιώσας (Lathe biôsas) deyişi Epikouros’un en bilindik ilkelerinden biridir. Bu deyişle insanlara yaşarken bilinmemelerini öğütleyen Epikouros kendi Bahçe’sinde dostlarıyla alternatif ve kapalı bir toplum düzeni oluşturmuştur. Bu çalışmada öncelikle Epikouros’un yaşam anlayışını yansıtan Λάθε βιώσας deyişinin grameri ve metinsel kaynakları üzerinde duracağız. Bununla birlikte MS ikinci yüzyılda yaşamış olan Epikourosçu Oinoandalı Diogenes’in 51 ve NF 131 fragmanlarını (Smith, 1993 edisyonu) inceleyecek ve bu fragmanlar ile Λάθε βιώσας deyişinin ortaya koyduğu Epikourosçu yaşam anlayışı arasındaki olası bağlantılar üzerinde duracağız.
The Tacitus Encyclopedia, 2022
Victoria Emma Pagan’ın editörlüğünde hazırlanan The Tacitus Encyclopedia, Wiley-Blackwell’den çık... more Victoria Emma Pagan’ın editörlüğünde hazırlanan The Tacitus Encyclopedia, Wiley-Blackwell’den çıktı. (Eylül, 2022)
Dünyanın farklı ülkelerinden filologların ve tarihçilerin katkıda bulunduğu bu ansiklopediye ben de iki madde (Narnia ve Vetera) yazdım.
The Tacitus Encyclopedia is the only complete reference of its kind in the field of Tacitean studies. Spanning two volumes, this unprecedented resource contains more than 1,000 entries covering every person and place named in all extant works of Roman historian and politician Tacitus (c. 56-120 CE). Written by an international collaboration of diverse contributors, the entries contextualize individuals and places named in Tacitus and show their relationship to the larger Tacitean corpus.
Alphabetized and cross-referenced entries contain general descriptions and background information of items as they appear in the texts, citations to ancient sources and relevant scholarship, and suggested readings. Designed to be a starting point for further research, the Encyclopedia also includes 165 key concepts topics related to the study of Tacitus, including ancient historiography, history, social history, gender and sexuality, literary criticism, ancient authors, reception, and material culture. Providing readers with an expansive view of the contents of Tacitus, this invaluable reference:
Covers approximately 1,000 individuals and 400 regions, cities, towns, and geographical and topological features
Provides readers of all levels with an accessible entry point to Tacitus’s Annals, Histories, Agricola, Germania, and Dialogue on Orators
Explores a broad range of topics such as gender, slavery, literary history, and the reigns of individual emperors
Treats the scholarship and reception of Tacitus from antiquity to the present
Discusses scholarly trends, current methodology, and future directions of Tacitean studies
Available in print and online, The Tacitus Encyclopedia is a must-have resource for students and academics in the fields of history, historiography, classics, art history, social sciences, European intellectual history, archaeology, and Roman studies.
Doğu Batı Yayınları, 2022
Başlıkta “toplum karşıtlığının etiği” ifadesinin geçmesi ilk bakışta şaşırtıcı ve tuhaf bulunabil... more Başlıkta “toplum karşıtlığının etiği” ifadesinin geçmesi ilk bakışta
şaşırtıcı ve tuhaf bulunabilir. Ancak sonraki felsefe ve düşünce tarihine
yön veren Yunanca terminoloji göz önünde tutulduğunda
etik terimi ilkin “kullanım, kullanıma dayalı alışkanlık veya deneyim”,
ikinci olaraksa ilk anlamdan hareketle “yönelim, eğilim veya
ahlâki karakter” anlamındaki ἦθος (êthos) sözcüğünden türemiş
olan ve ἦθος’a aitliği ve özgülüğü belirten ἠθικός (êthikos) sıfatının
çağdaş dillerdeki “ahlâk ilmi, ahlâk felsefesi” anlamında kullanılan
isimleşmiş halidir. Bu yüzden “toplum karşıtlığının etiği” ifadesiyle
Kinik filozofların bu yöndeki yaşam deneyimlerini, bu deneyimin
ahlâki yönünü ve her ikisini kapsayan bir ahlâk felsefesini
dile getirme imkânını buluyoruz.
Birgün Pazar, 2021
Platon’un Türkçede “Devlet” olarak da bilinen Politeia adlı eserinin bir yerinde (473d) Sokrates ... more Platon’un Türkçede “Devlet” olarak da bilinen Politeia adlı eserinin bir yerinde (473d) Sokrates şöyle der: “Devletimizde filozoflar kral olmadıkça ya da şu anda kral ya da yönetici dediğimiz kişiler gerçek ve tam anlamıyla kendilerini felsefeye adamadıkça, politik iktidar ve felsefe aynı doğrultuda birleşmedikçe… devletteki kötü durum engellenemez.” Bu yaklaşım antik Yunan edebiyatında (örneğin bkz. Polybius 12.28) olduğu kadar Latin edebiyatında da meşhurdu. Bu yazıda antik literatüre dayanarak Romalıların Platon tarafından idealize edilen filozof-kral fikrinden ne anladığı üzerinde duracağım.
(Bu yazıyı Birgün gazetesinin resmi sitesinden de okuyabilirsiniz: https://www.birgun.net/haber/cicero-ve-marcus-aurelius-acisindan-filozof-kral-meselesi-361575)
Politik Felsefe Nedir?, 2020
C. Cengiz Çevik, "Antik Yunan'da Felsefe ya da Politik Felsefe," ed. Ertan Kardeş (İstanbul: Teki... more C. Cengiz Çevik, "Antik Yunan'da Felsefe ya da Politik Felsefe," ed. Ertan Kardeş (İstanbul: Tekin Yayınevi, 2020): 75-110
Antik Yunan’da “politika” ve “politik teori” üzerine yazılan kitaplar ve yapılan çalışmalar genelde πόλις (polis) kavramının tanımlanıp açıklanmasıyla başlar. Bunun tek nedeni, birçok modern dil gibi Türkçeye de yerleşen “politik”, “politika”, “politikacı” gibi kavramların kökeninin Yunancadaki bu terim olması değildir. Bununla birlikte, bu terimin Yunan kültürünün her alanına nüfuz eden, onları şekillendiren tüm teorik ve pratik deneyimin merkezinde yer alan toplumsal ve “politik” yapıyı ifade etmesidir. Dolayısıyla sadece politika ve politik teori değil, Yunan kültürü üzerine yazılan her metnin bu tanım ve açıklamaya ihtiyaç duyduğu düşünülebilir.
Bu ihtiyaca geçmeden önce belirtilmeli ki, Türkçede “politika” teriminin ilk anlamı TDK’nın Türkçe Sözlük’ünde şöyle verilmiştir: “Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü, siyaset, siyasa.” “Politik” sıfatı ise bu tanımda ifade edilen olgu ve eylemlere aitliğe ve özgülüğe işaret eder, tanıma uygun söylersek, yanına geldiği ismin devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütününe aitliğini ve özgülüğünü ifade eder. Kelimelerin bu anlamlarını göz önünde tutarak, Yunanca ve Yunan kültüründeki kökleri üzerinde duralım.
“Politika” kelimesinin temelinde bulunan πόλις’in birçok anlamı vardır, ilk anlamı yaygın bir şekilde kullanıldığı üzere, “kent”tir, sonra bireylerin kente aitliği bağlamından ve köken ilişkisinden hareketle “ülke”, daha sonra ise genel olarak vatandaşların “yerleşim yeri, toprağı” anlamındadır. Πόλις kelimesinin hem “kent” anlamındaki coğrafî yerleşim yerini, hem de orada yaşayan topluluğu ifade ettiği kullanımları da vardır, bu iki ayrı anlamı birbirinden ayırmak güçtür. Örneğin Hesiodos πόλις’in insanlara zarar veren ve kötü eylemler için planlar yapan kötü bir insana maruz kalmasından bahsederken, πόλις’in hem kent, hem de üzerinde yaşayan topluluğun kendisi olarak düşünülmesi mümkündür. Yine πόλις halkı ve kenti yöneten, tüm “politik” idarî mekanizması, kurumları, yasaları ve yöneticileriyle “egemen yapı” anlamında düşünülebilir. Nitekim Sophokles’in Antigone’sinde (734-738), Haimon ile Kreon arasındaki diyaloğun bir yerinde πόλις kelimesi “Thebai halkı”nın özne olduğu bir yorum üzerine, hem onu, hem halk üzerinden buyuran ve dolayısıyla iktidar gücüne sahip olan ve idarî bir organizasyon olarak beliren kentin kendisini imler. Benzer minvalde Platon’un Protagoras 319a’daki kullanımı ise ev işlerine karşılık (τῶν οἰκείων), idarî bir organizasyon olarak πόλις işlerine (τῶν τῆς πόλεως) atıf içerir. Bağlamda Protagoras’ın sofist eğitim anlayışının aktarıldığı bu bölümde temelde bu eğitimden geçen insanın “daha iyi” duruma geleceği tartışılır ve bir eğitim hedefi olarak bireyin πόλις’te de “iş yapmada ve konuşmada” (καὶ πράττειν καὶ λέγειν) daha etkili olacağı belirtilir.
MESOS Disiplinlerarası Ortaçağ Çalışmaları Dergisi, 2020
Politik düşünce tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Machiavelli devletin esenliği için ikt... more Politik düşünce tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Machiavelli devletin esenliği için iktidar sahiplerinin ilk bakışta etik görünmeyen karar ve eylemlerinin bile normalleştirerek olumlar. Onun Roma tarihine bakışı da bu yöndedir. Roma’nın kurucusu ve ilk kralı olan Romulus’un kardeşini öldürerek iktidarı ele geçirmesini her kentin tek adam tarafından kurulması gerektiği düşüncesiyle olumlar. Bu makalede Machiavelli’nin Discorsi sopra la prima Deca di Tito Livio (Titus Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Söylevler) başlıklı eserinde Romulus’u bu düşünce çerçevesinde nasıl ele alıp betimlediğini inceliyoruz.
Andrew, E. “The Foxy Prophet: Machiavelli Versus Machiavelli on Ferdinand the Catholic”, History of Political Thought, 11.3, 1990: 409-422.
Belliotti, R. Angelo Machiavelli’s Secret: The Soul of the Statesman (Albany: State University of New York Press, 2015).
Brown, R. “Livy’s Sabine Women and the Ideal of Concordia”, Transactions of the American Philological Association (1974-), 125, 1995: 291-319.
Carty, Jarrett A. “Machiavelli’s Art of Politics: A Critique of Humanism and the Lessons of Rome”, On Civic Republicanism: Ancient Lessons for Global Politics, ed. G. C. Kellow ve N. Leddy, (Toronto: University of Toronto Press, 2016), 119-135.
Cicero De Re Publica – De Legibus, çev. C. W. Keyes (Cambridge: Harvard University Press, 2000).
Cicero On the Commonwealth and On the Laws, ed. James E. G. Zetzel (Cambridge: Cambridge University Press, 1999).
Coby, J. Patrick Machiavelli’s Romans: Liberty and Greatness in the Discourses on Livy (Oxford: Lexington Books, 1999).
Colish, Marcia L. “Republicanism, Religion, and Machiavelli's Savonarolan Moment”, Journal of the History of Ideas, 60.4, 1999: 597-616.
Donaldson, Peter S. Machiavelli and Mystery of State (Cambridge: Cambridge University Press, 1988).
Dyer, T. H. The History of the Kings of Rome (London: Bell and Daldy, 1868).
Kellow, G. “The Rise of Global Power and the Music of the Spheres: Philosophy and History in Cicero’s De Re Publica”, Enduring Empire. Ancient Lessons for Global Politics, ed. D. E. Tabachnick – T. Koivukoski (Toronto: University of Toronto Press, 2009), 147-163.
Halliday, T. “The Trouble with Tatius”, Oxford Art Journal 29.2, 2006: 197-211.
Hochner, N. “A Rituelist Approach to Machiavelli”, History of Political Thought, 30.4, 2009: 575-595.
Hörnqvist, M. “Machiavelli’s military project and the Art of War”, The Cambridge Companion to Machiavelli, ed. John M. Najemy, (Cambridge: Cambridge University Press, 2010), 112-127.
Livius History of Rome, Volume I: Books 1-2, çev. B. O. Foster (Cambridge: Harvard University Press, 1919).
Machiavelli Il Principe, ed. M. Martelli (Roma: Salerno Editrice, 2006).
–––––––– Discorsi sopra la prima deca di Tito Livio, ed. G. Inglese (Milan: Biblioteca Universale Rizzoli, 1984).
––––––––– Discourses on Livy, çev. Julia Conaway Bondanella ve Peter Bondanella (Oxford: Oxford University Press, 2003).
––––––––– Titus Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Söylevler, çev. A. Tolga (İstanbul: Say Yayınları, 2017).
Mansfield, Harvey C. Machiavelli’s New Modes and Orders: A Study of the Discourses on Livy (Chicago - London: The University of Chicago Press, 1979).
Matthes M. M. Rape of Lucretia and the Founding of Republics (Pennsylvania: The Pennsylvania State University Press, 2000).
Moudarres, A. “The Enemy at Home: Fratricide and Civil Strife in Machiavelli’s Thought”, MLN, 129.1, 2014: 22-41.
Najemy, John M. “Society, class, and state in Machiavelli’s Discourses on Livy”, The Cambridge Companion to Machiavelli, ed. John M. Najemy, (Cambridge: Cambridge University Press, 2010), 96-111.
––––––––––––– “Papirius and the Chickens, or Machiavelli on the Necessity of Interpreting Religion”, Journal of the History of Ideas, 60.4, 1999: 659-681.
Preus, J. Samuel “Machiavelli’s Functional Analysis of Religion: Context and Object”, Journal of the History of Ideas, 40.2, 1979: 171-190.
Silk, M. “Numa Pompilius and the Idea of Civil Religion in the West”, Journal of the American Academy of Religion, 72.4, 2004: 863-896.
Sullivan, Vickie B. “Neither Christian nor Pagan: Machiavelli’s Treatment of Religion in the ‘Discourses’”, Polity, 26.2, 1993: 259-280.
Tarcov, N. “Machiavelli’s Critique of Religion”, Social Research, 81.1, 2014: 193-216.
Werner, John M. – Scott, John T. “Sin City: Augustine and Machiavelli’s Reordering of Rome”, The Journal of Politics, 73.3, 2011: 857-871.
Wiseman, T. P. “The Wife and Children of Romulus”, The Classical Quarterly, New Series 33.2, 1983: 445-452.
Yurttaşlık ve Demokrasi, 2019
Roma’nın res publica döneminde, vatandaşlık verilmiş olan iki yabancıya politik çekişmelerin bir ... more Roma’nın res publica döneminde, vatandaşlık verilmiş olan iki
yabancıya politik çekişmelerin bir sonucu olarak açılan iki ayrı
davayla vatandaşlık hakları geri alınmak istenmiştir. Ünlü avukat,
hatip, filozof ve devlet adamı olan Marcus Tullius Cicero,
suçlanan kişilerin savunmasını üstlenmiştir. Onun kaleme aldığı
savunma metinleri günümüze Pro Archia (Archias Savunması)
ve Pro Balbo (Balbus Savunması) adlarıyla ulaşmış olup
dönemin politik çekişmeleri ve vatandaşlıkla ilgili tartışmalarına
ışık tutmaktadır. Bu çalışmada bu iki konuşma metnindeki
vatandaşlık sorununu analiz edeceğiz.
Mesos, 2019
ÖZ Luther’in teolojik ve tarihsel önemiyle ilgili tartışmalar sonlanmış değildir, farklı kesimle... more ÖZ
Luther’in teolojik ve tarihsel önemiyle ilgili tartışmalar sonlanmış değildir, farklı kesimler ve düşünürler tarafından birçok görüş savunulmuştur ve savunulmaya devam edecektir Luther Katolik camiasında büyük bir sarsıntıya neden olan meşhur 95 Tez’ini yayınladıktan sonra, Kilise ve akademi çevrelerinde teolojik tartışmalara da girişmiştir. Bu tartışmaların temelinde Skolastik teolojinin Kutsal Kitap’la uzlaştırma çabası içinde olduğu Aristoteles karşıtlığı bulunmaktadır. Luther dönemin önemli teologlarına ilmî saldırılar da bulunur. Bu çalışma Luther’in 4 Eylül 1517’de yayınladığı Skolastik teolojiye karşı tezleri teşrih edip çevirisini sunmaktadır.
MESOS Disiplinlerarası Ortaçağ Çalışmaları Dergisi içinde yayımlanan tüm yazılar kamunun kullanımına açıktır; serbestçe, ücretsiz biçimde, yayıncıdan ve yazar(lar)dan izin alınmaksızın okunabilir, kaynak gösterilmesi şartıyla indirilebilir, dağıtılabilir ve kullanılabilir.
Makale linki: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/911634
Felsefi Düşün, 2019
C. Cengiz Çevik, “Herakleitos’un Doğa Üzerine Kitabıyla İlgili Kaynaklar ve Yorumlar,” Felsefi Dü... more C. Cengiz Çevik, “Herakleitos’un Doğa Üzerine Kitabıyla İlgili Kaynaklar ve Yorumlar,” Felsefi Düşün 13 (2019): 121-133.
ÖZ
Presokratik filozoflar da kitaplar yazmıştır, ancak ne yazık ki bu kitapların hiçbiri günümüze tam olarak ulaşmamıştır. Sonraki yazarların eserlerinde, doksografi ve ansiklopedi metinlerinde bu kitapların bazılarından yapılan alıntılara ve bu kitaplara ait olduğu düşünülen veciz sözlere rastlamaktayız. Bununla birlikte bazı eserler de bu kitapların adı, içeriği ve dolaşıma geçip geçmediğiyle ilgili bilgiler vermektedir. Bu çalışmada antik kaynaklarda Herakleitos’a atfedilen ve yaygın olarak Περὶ φύσεως (Doğa Üzerine) adıyla anılan eserle ilgili tartışmalara yer verilmektedir. Bu kapsamda Antikçağ ile Ortaçağ’a ait tüm kaynaklar taranmıştır. Bunlar arasında Diogenes Laertius, Platon, Aristoteles, Sextus Empiricus, Strabon, Stobaios, Simplicius gibi önemli yazarlar bulunmaktadır. Ayrıca gerek Herakleitos’u, gerekse ondan sonraki felsefe geleneğinde bıraktığı izleri inceleyen saygın modern kaynaklardaki yorumlar gözden geçirilmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, Herakleitos’a atfedilen tek eserle ilgili dağınık haldeki tüm kaynakları ve yapılan tüm tartışmaları bir bütün halinde sunup ele almaktır. Konusu itibariyle bir ilk olan bu çalışma, batı felsefe geleneğini derinden etkilemiş olan Herakleitos’un ünlü deyişlerinin olası kaynağıyla ilgili bundan sonra yapılacak olan başka kapsamlı çalışmalara da katkı sunacaktır.
Düşünbil, 2019
Erich Auerbach (1892-1957) 1913’te Heidelberg Üniversitesi’nden hukuk alanında doktora derecesini... more Erich Auerbach (1892-1957) 1913’te Heidelberg Üniversitesi’nden hukuk alanında doktora derecesini aldı, Birinci Dünya Savaşı boyunca Alman ordusuna hizmet etti, savaştan sonra da, 1921’de Greifswald Üniversitesi’nin Roman Filolojisi bölümünden doktora derecesi aldı. 1923-1929 yılları arasında Berlin’deki Prusya Devlet Kütüphanesi’nde kütüphaneci olarak çalışan Auerbach 1929’da Marburg Üniversitesi’nde Roman filolojisi profesörü oldu. Nazi iktidarı döneminde, 1935’te işten çıkarıldı. Türkiye’ye sığındı ve 1947’ye kadar İstanbul Üniversitesi’nde ders verdi. Mimesis’i işte bu dönemde, Türkiye’de yazdı.
Arkhe-Logos, 2019
John Sellars, Londra Üniversitesi (University of London) bünyesindeki Royal Holloway’in felsefe b... more John Sellars, Londra Üniversitesi (University of London) bünyesindeki Royal Holloway’in felsefe bölümünde öğretim görevlisidir ve Oxford-Wolfson Koleji’nin (Oxford-Wolfson College) bir üyesidir. Yaşama Sanatı: Felsefenin Doğası ve İşlevi Üzerine Stoacılar (The Art of Li-ving: The Stoics on the Nature and Function of Philosophy) (2003), Stoacılık (Stoicism) (2006) ve Helenistik Felsefe (Hellenistic Philosophy) (2018) başlıklı kitapların yazarı, Routledge’ın Stoacı Gelenek Rehberi (Routledge Handbook of the Stoic Tradition) (2016) başlıklı derlemenin editörü olan Sellars, Stoic Week ve Stoicon’un ardındaki Modern Stoicism grubunun kurucu üyelerinden biridir. Bu çalışmada Sellars’la Roma Stoacılığı ve Seneca üzerine yaptığımız kısa bir söyleşiyi sunmaktayız.
---
John Sellars is a Lecturer in Philosophy at Royal Holloway, University of London, and a member of Wolfson College, Oxford. He is the author of The Art of Living: The Stoics and on the Nature and Function of Philosophy (2003; 2nd edn 2009), Stoicism (2006), and Hellenistic Philosophy (2018), and he is the editor of Routledge Handbook of the Stoic Tradition (2016). He is one of the founding members of 'Modern Stoicism', the group behind Stoic Week and Stoicon. We present a Short interview with John Sellars about Roman Stoicism and Seneca in this paper.
Arkhe-Logos, 2019
Stoa felsefesi evrensel doğanın tanrısal olduğunu, kusursuz bir akla göre düzenlenip yönetildiğin... more Stoa felsefesi evrensel doğanın tanrısal olduğunu, kusursuz bir akla göre düzenlenip yönetildiğini varsayar. Bu yüzden bu akıldan bir pay taşıyan insan, öncelikle doğayı rehber edinerek evrendeki son-suz neden-sonuç ilişkisini anlamaya çalışmalıdır. İnsan bu sayede geçici beden yaşamındaki düşünce ve eylemlerini doğru bir şekilde belirleyecek ve başta ölüm korkusu olmak üzere kendisini rahatsız eden ve doğru tavırdan alıkoyan zihinsel kusurların üstesinden gele-cektir. Bu hedef aynı zamanda ebedî yaşama hazırlık ve ruhsal alış-tırma anlamını taşır. Bu makalede bu Stoacı hedefin kozmolojik ve teolojik arka planında bulunan kehanet, kader ve tanrı kavramları arasındaki ilişkiyi Seneca’nın Naturales Quaestiones adlı eserindeki açıklamalara temel alarak inceliyoruz.
---
Stoic philosophy assumes that universal nature is divine, organized and managed according to a perfect mind. Therefore, a person who carries a share of this mind, making nature as guide for him-self/herself, must firstly seek to understand eternal cause-and-effect relationship in universe. In this way, human beings will correctly de-termine their thoughts and actions in the temporal body life and will overcome the mental faults that disturb them and prevent from right attitude. This aim also means preparation and spiritual trai-ning for eternal life. In this paper, we determine the explanations in Seneca’s Natural Questions as a base, examine the relationship between the concepts of divination, fate and god in the cosmological and theological background of this Stoic aim.
Felsefe Açısından Savaş ve Toplum, 2019
“De re publica quid ego tibi subtiliter? tota periit.” “Sana devlet üzerine detaylı olarak ne anl... more “De re publica quid ego tibi subtiliter? tota periit.”
“Sana devlet üzerine detaylı olarak ne anlatayım? Tümüyle çöktü.”
(Cicero, Epistulae ad Atticum 2.21.1)
İÖ 60 yılında Caesar, Pompeius ve Crassus arasında Roma tarihindeki birinci Triumviri kuruldu. Cicero normal şartlarda bu üçlü yönetimden memnun olup dördüncü bir katılımcı olarak onların iktidarına destek olabilirdi. Bu üçlü politik ve askeri yönetimle meşgulken, Cicero kendi politik düşünce ve ideallerine uygun olarak Roma’da kentin, Senatus’un ve halkın sorunlarıyla ilgilenebilirdi. Nitekim Caesar da onu bu ortaklığa katma arzusu içindeydi ya da en azından kendi politik amaçları çerçevesinde onu yanına çekmek istiyordu, bunun için ortak dostları olan Balbus’u ona göndererek yanında yönetimin her aşamasında kendisiyle birlikte çalışabileceğinin sözünü bile iletmişti. Ancak o Caesar’a güvenmiyor, Pompeius’un Roma’nın mevcut politik koşullarında daha iyi bir vatandaş olduğunu düşünüyordu, ancak Pompeius’a da Senatus’un emri dışına çıkabileceği korkusuyla ve yetersizliğinden ötürü kalıcı bir politik destek vermek istemiyordu. Cicero, böyle bir durumda belki de bir bilgenin yapabileceği gibi, orta yolu tutturarak bu iki baskın politik figürün ortasında yer almıştır, bu tavır onun için Roma devletine hizmetini sürdürmesi anlamını taşır.
---
Bibliography
- Conyers Middleton. The Life of M. Tullius Cicero, London: Longman, Orme, & Co., 1837.
- Elaine Fantham. Roman World of Cicero’s de Oratore, Oxford: Oxford University Press, 2006.
- George A. Kennedy. The Art of Rhetoric in the Roman World, New York: Princeton University Press, 1972.
- Gordon P. Kelly. A History of Exile in the Roman Republic, Cambridge: Cambridge University Press, 2006.
- Jakob Wisse. “De Oratore: Rhetoric, Philosophy, and the Making of the Ideal Orator,” Brill Companion to Cicero: Oratory and Rhetoric, Ed. James M. May, Leiden: Brill, 2002: s. 375-400.
- ---------------. “The Intellectual Background of Cicero’s Rhetorical Works”, Brill Companion to Cicero: Oratory and Rhetoric, Ed. James M. May, Leiden: Brill, 2002: s. 331-374.
- P. A. Brunt. “Cicero’s Officium in the Civil War”, JRS, 76, 1986, s. 12-32.
- Sean McConnell. Philosophical Life in Cicero’s Letters, Cambridge: Cambridge University Press, 2014.
- W. A. Laidlaw. “Otium”, G&R, 15.1, 1968, s. 42-52.
Özne Felsefe Bilim ve Sanat Yazıları, 2018
İskender ya da Antikçağ’dan bu yana yaygın bir şekilde bilinen ünvanıyla ‘Büyük’ İskender dünyanı... more İskender ya da Antikçağ’dan bu yana yaygın bir şekilde bilinen ünvanıyla ‘Büyük’ İskender dünyanın en büyük fatihleri arasında sayılır. Kısa ömründe yaptığı fetihler, Doğu Akdeniz’den Asya’ya, yeni bir kozmopolitan kültürün Helenistik çağını uyandırmıştır. Ancak Roma’nın imparatorluk döneminde yaşamış olan Stoacı filozof Lucius Annaeus Seneca’nın (İÖ 4 -İS 65) eserlerinde İskender olumsuz karakter yönleriyle öne çıkarılan tarihsel bir figürdür. Bu çalışmada öncelikle Seneca’nın eserlerinde beliren tüm ‘Büyük’ İskender betimlemeleri sunuluyor, daha sonra İskender’in karakteri özellikle de Stoacı ruh ve bilge anlayışı açısından ele alınıyor.
Bu, 1 Kasım 2022 tarihinde Galatasaray Üniversitesi, Felsefe Kulübü’nün davetlisi olarak katıldığ... more Bu, 1 Kasım 2022 tarihinde Galatasaray Üniversitesi, Felsefe Kulübü’nün davetlisi olarak katıldığım seminerde yapmış olduğum konuşmanın taslak metnidir. Konuşma büyük ölçüde bu metne dayanmaktadır.
11 Haziran 2022 tarihinde Anadolu/Oinoanda Felsefe Okulu ile Muğla Felsefe Toplantıları'nın ortak... more 11 Haziran 2022 tarihinde Anadolu/Oinoanda Felsefe Okulu ile Muğla Felsefe Toplantıları'nın ortak düzenlediği konferansta "Epikouros'un Bahçesi'nden Oinoandalı Diogenes'in Yazıtına: Doğa ve İnsan" başlıklı bir konuşma yaptım. Hazırladığım detaylı konuşma metni aşağıdadır.
Arkhe-logos Dergisi 2023 Bahar Sayısı, Çağrı Metni FELSEFENİN/BİLİMİN YURDU: ANADOLU AYDINLANM... more Arkhe-logos Dergisi 2023 Bahar Sayısı, Çağrı Metni
FELSEFENİN/BİLİMİN YURDU: ANADOLU AYDINLANMASI (ANATOLIA)
Editörler: Prof. Dr. Hatice Nur Beyaz Erkızan ve Dr. C. Cengiz Çevik
Cumhuriyet’in 100.Yılına…
Arkhe-logos Dergisi 2023 Bahar Sayısını özel bir dosya konusuna ayırmıştır. Öyle görülüyor ki hem ulusal ve hem de uluslararası bağlamda yalnızca insan değil var olan herşey gerçek anlamda bir ‘var olmama’ olasılığı ile karşı karşıya bulunuyor. Yalnızca toprak, hava, su değil, insan da ‘kirleniyor’. İnsan, var olanlara karşı yönelttiği haksızlığın/adaletsizliğin (adike) açık-seçik sonuçları ile karşı karşıya geliyor. Bu bozuluş/hastalık hızla yaşamın tüm alanlarına da siniyor ve insanı/tüm var olanları giderek tam anlamıyla kötülük açmazına sürüklüyor. İnsanın onurlu bir varlık olduğunu gölgeleyen her türden şiddet göstergeleri insanın varlık karşısındaki adaletsiz tutumuyla birleşiyor aslında. Anaksimandros’un dediği gibi bu da kefaret/bedel ödemeyi kaçınılmaz kılıyor. O halde, ya yeni yollar bulmanın ya da yeni yollar yapmanın gerekliliği ile karşı karşıyayız. Bu yollar neler olabilir? İşte bu sayıda belki de 3. Aydınlanma olarak nitelenebilecek bir arayışa uzanmayı amaçlıyoruz. Bu bağlamda; dünü, bugün için düşünmenin önemli olduğuna inanıyoruz. Var olanı güzel ve iyi (kozmetik), akıl/ yasa/söz (logos), büyüme/yeşerme (phusis) ve başlangıç/ilke (arkhe) ışığında görmenin ilk adımlarını bulduğumuz ‘güneşin/ışığın doğduğu’ Anadolu’yu/ İonia’yı, yeni bir kavrayış ışığında ele alan K. Karatani’nin yaptığı gibi, bugün için yeniden düşünmeye çağrıda bulunuyoruz. Hoşgörülü olmayı da içeren anlamı ile Anadolu’ya (ana+tello) 3. Aydınlanma’nın kökeni, kaynağı ve olanağı olarak yeniden bakmayı diliyoruz. Bu, fizikten demokrasiye uzanan kavrayışı keşfetme ve anlama arzudur. Yoksa, ‘kosmos’ ‘logos’, ‘arkhe’, ‘logos’, ‘isonomia’, ‘demokratia’ ve ‘phusis’ gibi terimlerin bugün de bilimin, felsefenin ve dahi etik-politik-estetik kültürün taşıyıcı kavramsal kolonları olması nasıl anlaşılabilir.. Ve nasıl ki arkheoloji toprağı kazmaktan başka birşey ise, felsefenin/bilimin tarihine bakmak da dünün tekrarı değildir. Bu umut ve dileklerle sizleri 15. sayımıza katkıda bulunmaya davet ediyoruz. Cumhuriyetimizin 100.yılına bir armağan olarak da…
Son Yazı Teslim Tarihi: 30 Ocak, 2023
Yazıların gönderileceği e-mail adresi: arkhelogos16@gmail.com
Yazım Kuralları: Chicago 16.
Sayfa sınırlaması ilke olarak yoktur; ancak zorunluluk karşısında düşünülebilir.
Birgün Pazar, 2021
Epikuros iyi ve kötü dediğimiz şeylerin sadece duyumsanabildikleri ölçüde var olduğunu varsayarak... more Epikuros iyi ve kötü dediğimiz şeylerin sadece duyumsanabildikleri ölçüde var olduğunu varsayarak ölümü başlı başına “duyulardan yoksun olma” olarak açıklar. Meşhur bir formülü vardır: “Ben varken ölüm yok, ölüm varken ben yokum.”
Cumhuriyet Kitap, 2021
Nursun Erel Cicero’nun Kader Üzerine adlı eserini tanıtıyor.
Birgün Pazar, 2021
Vatandaş olmak ne anlama geliyor? Bu soruya birçok cevap verilebilir, ancak antik ve modern dünya... more Vatandaş olmak ne anlama geliyor? Bu soruya birçok cevap verilebilir, ancak antik ve modern dünyaya özgü vatandaşlık kavram ve örnekleri, cevap olarak zihnimde tek bir sözcüğü uyandırıyor: “Sorumluluk”. Doğduğumuz ülkede kayda geçirildiğimizde, bize isteğimiz dışında ve ülkenin lehine bir sorumluluk yüklenmiş oluyor. Elbette, olgunlaştığımızda dilersek ve uygun görülürsek başka ülkelerin vatandaşlığına geçebiliriz ama her koşulda bizden sorumlu bir vatandaş olmamız, öngörülen görevleri yerine getirmemiz beklenir. Bu beklenti toplumun esenliği içindir. Nehru’ya atfedilen ama dünyanın her yerindeki birçok politikacı tarafından da tekrar edilen vatandaşlığın “ülkeye hizmet” olarak açıklanışı kaçınılmaz olarak doğrudan birey odaklı değil, devlet ve onun aracılığıyla toplum odaklı bir sorumluluk anlayışını ifade eder.
Edebifikir, 2021
Edebifikir ekibi olarak beş soru belirleyip, bu soruları aydın, akademisyen, edip ve düşünürlerim... more Edebifikir ekibi olarak beş soru belirleyip, bu soruları aydın, akademisyen, edip ve düşünürlerimize sormak, aynı sorulara farklı isimlerin vereceği cevapları görmek istedik. Böylelikle düşünürlerimizin fikirlerini mukayeseli olarak görebilme imkânına kavuşacağız. Bu minvalde yedinci söyleşimizi Dr. C. Cengiz Çevik ile gerçekleştirdik.
Birgün Pazar, 2021
Başlıktaki sorunun gittikçe azalır bir biçimde olsa da hala sorulabiliyor olması önemlidir. Çünkü... more Başlıktaki sorunun gittikçe azalır bir biçimde olsa da hala sorulabiliyor olması önemlidir. Çünkü bu soru temelde görkemli Yunan felsefe deneyimiyle yapılan ve adresi sadece Roma’yla sınırlı kalmayan bir karşılaştırmaya dayanmaktadır. Aynı soru Çin, Hint veya İslam düşünce gelenekleri bağlamında da sorulmaktadır. Dahası, yılda birkaç defa günümüz Türkiye’sinde de felsefe olup olmadığı konusu gündeme gelmekte, hatta dilimiz, kültürümüz, geçmişimiz veya yaşam tarzımızla felsefeye uygun bir toplum olup olmadığımız sorgulanmaktadır.
Kaynak: https://www.birgun.net/haber/roma-da-felsefe-var-miydi-348201
Henidik, 2019
Henidik felsefe ve filoloji dergisinin 1. sayısında (2019) benimle klasik filoloji üzerine yapıla... more Henidik felsefe ve filoloji dergisinin 1. sayısında (2019) benimle klasik filoloji üzerine yapılan bir söyleşi.
Pharmakon, 2021
Pharmakon felsefe dergisinin 2021 tarihli 7. sayısında C. Cengiz Çevik ile Elea okulu üzerine bir... more Pharmakon felsefe dergisinin 2021 tarihli 7. sayısında C. Cengiz Çevik ile Elea okulu üzerine bir röportaj yayınlanmıştır. Röportajın tamamı buradaki dosyada bulunmamaktadır.
Bu metin 10 Şubat 2021 tarihinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Kulübü Konuşmala... more Bu metin 10 Şubat 2021 tarihinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Kulübü Konuşmalarının düzenlediği “Roma’da Stoa Felsefesi” başlıklı buluşmada yapılan konuşmanın taslağını içermektedir. Konuşma şu adresten izlenebilir: https://www.youtube.com/watch?v=Zf-5GVvIU8E
Öncelikle "Roma'da felsefe" ifadesinden ne anlıyoruz? Bunun üzerinde durmak istiyorum. Zira "Roma'da felsefe" ifadesi ilkin coğrafî olarak felsefenin Roma'daki durumuna odaklanmamız gerektiğini düşündürüyor, ancak sadece coğrafî bir ifadeyle karşı karşıya değiliz, aynı zamanda tarihsel bir döneme de işaret ediyoruz, çünkü Roma'nın sadece bir dönemindeki felsefeye atıfta bulunuyoruz. Kaçınılmaz olarak hem coğrafî hem de tarihsel bir odaklanma kendi içinde kültürel, politik ve ekonomik unsurlara da odaklanmamız gerektiğini düşündürüyor. O halde "Roma'da felsefe"yi anlayabilmemiz için çok yönlü bir odaklanmaya ve interdisipliner bir çalışmaya ihtiyacımız var. Ana çalışma alanı Roma'da siyaset ve felsefe ilişkisi olan bir filolog olarak kaçınılmaz olarak metinlerden hareketle (ki filolojide metin hem madde hem de üründür) felsefe faaliyetlerinin tarihsel seyrine odaklandım. Bu çalışma alanında karşılaşılabilecek en büyük sorunla ben de karşılaştım. O sorun "Roma'da felsefenin olmadığı" önyargısıydı. Hatta bir toplantıda felsefe profesörü, rahmetli Ömer Naci Soykan hocamız Roma'da şiir ve felsefenin olmadığını söylemişti. Oysa bunun gerçekle bir ilgisi yok, bu Vergilius ile Cicero'yu tümüyle yaşamamış kabul etmekti. Bu önyargının temelinde Yunan felsefesinin haklı ihtişamı var, Roma'daki felsefe faaliyetleri tıpkı Güneş belirince gökyüzünde silinen yıldızlar gibi, Yunan felsefesiyle kıyaslandığında yokmuş gibi sayılıyor. Evet, Roma'da Herakleitos yoktu, Sokrates yoktu, Platon yoktu, Aristoteles yoktu ama Cicero vardı, Lucretius, Seneca, Epiktetos, Marcus Aurelius ve hatta Roma'yı her yönden eleştiren Aziz Augustinus vardı. Onların katılımı felsefe tarihinde iz bırakmıştır. "Roma'da felsefe" ifadesinin içini nasıl doldurduğumuz burada önem kazanıyor. Roma'da felsefe ile sadece Roma dönemindeki felsefe okullarının faaliyetlerini kastetmiyoruz, aynı zamanda Romalıların felsefe tarihinde iz bırakacak ölçüde katkılarına da odaklanmış oluyoruz. Romalı bir filozofu veya Roma'da yaşamış yabancı bir filozofu Yunan dönemlerindeki filozof tiplerinden ayıran belirleyici özellikler nelerdi? Bu özellikleri belirleyen politik ve toplumsal koşullar neydi? Bunlar bugünkü bu toplantımızın konusu olan "Roma'da Stoa felsefesi" için de önemli sorulardır. Çünkü yaptığım çalışmalarda vardığım en önemli sonuç felsefenin Roma'da görülmeye başladığı Cumhuriyet döneminden İmparatorluk ve Hıristiyanlık dönemlerinde "büyük ölçüde" Roma'nın politik ve tarihsel kodlarının etkisinden sıyrılamadığı yönündedir.
Gazeteci Burak Tatari’nin sunduğu 2hafta 1gün podcast programına konuk oldum. Roma tarihi, kitapl... more Gazeteci Burak Tatari’nin sunduğu 2hafta 1gün podcast programına konuk oldum.
Roma tarihi, kitapları ve filmleri üzerine konuştum.
Youtube veya Spotify üzerinden dinleyebilirsiniz.
Keyifli dinlemeler.
Gazete Duvar, 2019
Çevirmen C. Cengiz Çevikle Söyleşi: 'Latince ölü dil' yargısından vazgeçmeli!
Bu metin 13.4.2019 tarihinde İstanbul, Ataşehir Belediyesi, Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde düz... more Bu metin 13.4.2019 tarihinde İstanbul, Ataşehir Belediyesi, Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Luther ve Reform Kültürü” başlıklı panelde (14:00-16.00) yaptığım konuşmanın özetidir.
Arkhe-Logos Felsefe dergisinin 6. Sayısı (Bahar 2019) “Seneca Özel Sayısı” olarak belirlendi. Tür... more Arkhe-Logos Felsefe dergisinin 6. Sayısı (Bahar 2019) “Seneca Özel Sayısı” olarak belirlendi. Türkiye'deki tüm hakemli akademik dergiler düşünüldüğünde, Seneca bir dergide ilk defa özel olarak konu edilmektedir. Arkhe-Logos felsefe dergisi, bugüne kadarki nitelikli sayılarıyla antik Yunan felsefesi ile modern felsefe arasında köprü kurarak ülkemizdeki felsefe tartışmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bu amaç çerçevesinde, dergi ülkemizde eserleri günden güne daha fazla okunmaya ve tartışılmaya başlayan Seneca'nın hem eserleri ve düşünceleri hem de onların sonraki yüzyıllardaki felsefî ve edebî etkileriyle ilgili özgün yazılar için tüm akademi camiasına çağrı yapmaktadır. Bununla birlikte evrensel bir akademik gereklilik olarak Latince aslından olmak şartıyla, daha önce Türkçeye çevrilmemiş olan Seneca'nın metinlerinden yapılmış çeviriler de değerlendirmeye alınacaktır. Son yazı yollama tarihi 10 Mart 2019’dur.
Roma’nın imparatorluk döneminde yaSt1şamış olan Stoacı filozof Lucius Annaeus Seneca (İÖ 4 – İS 6... more Roma’nın imparatorluk döneminde yaSt1şamış olan Stoacı filozof Lucius Annaeus Seneca (İÖ 4 – İS 65) özellikle de ahlak üzerine düşünmüş ve eserler kaleme almıştır. Daha önceki Stoacılarda olduğu gibi, Seneca’nın eserlerinde de beliren ahlak anlayışı temelde dünyevî tutku ve arzuların küçümsenerek daha büyük bir hedef olarak evreni saran tanrısal akılla bütünleşmeyi ve bu bütünleşme ideali çerçevesinde doğanın örnek alındığı (secundum naturam) erdemin (virtus) en yüce iyi (summum bonum) olarak benimsendiği bir yaşam anlayışını geliştirmeyi salık verir.
Seneca (kendi yaşamıyla da deneyimlediği üzere) bu Stoacı yaşam anlayışının avamın yaşam anlayışıyla ve onunla iç içe örülü olan güncel politik iklimin gerek kişisel, gerek olgusal unsurlarıyla çatışabileceğinin farkındadır. Bu yüzden özellikle de Lucilius’a yazmış olduğu Ahlakî Mektuplar’da (Epistulae Morales) filozof veya bilgenin (Seneca’nın bağlamında ikisi de aynı kişiyi, felsefede gelişim kaydeden kişiyi imler) avama ve aktif politikaya karşı tutumunun ne olması gerektiği üzerinde durur. Bu bağlamda filozof kendi iyiliği ve hayatta alıp felsefeye devam edebilmesi için avamla uyuşmak zorundadır. Görüntüde ve teoride avamın nefretini üzerine çekmemesi gerekir. Ancak bu, kendisinin de avama dahil olması, onlarla aynı şeyi sevmesi, aynı şeyden nefret etmesi anlamına gelmez. Bu palyatif değil, reelpolitik bir karardır. Bununla birlikte filozofun avamı eğitme görevi vardır.
Filozofun aktif politikaya karşı ideal tutumunu irdelerken temel hareket noktamız, Seneca’nın verdiği örnek olarak Stoacı filozof veya bilge Marcus Cato’nun aktif politikanın içinde yaşadığı sorunlar ve bu sorunlarla karşılaşmasının felsefe açısından anlamıdır. Marcus Cato Cumhuriyet döneminin sonunda Caesar ile Pompeius arasındaki iç savaşta iki tarafa karşı da savaşarak devletin sarsılmaz bütünlüğünden yana tavır almış, iç savaşın Caesar’ın zaferiyle sonuçlanması üzerine intihar etmek zorunda kalmıştır. Seneca’nın, Cato’ya dönük aktif politikaya katılmasıyla ilgili eleştirisi ile bu katılımı sayesinde Cato’nun sergileme fırsatını bulduğu Stoacı erdemleri (ama özellikle de cesaret erdemini) yüceltmesi arasındaki çelişki üzerinde de durduk. Aktif politikaya katılmak, bu bağlamda hiçbir felsefi amaca hizmet etmeyen, gereksiz bir eylem olarak görünse de, temelde bir erdem sergileme alanı olarak görülebilir.
“Antik Yunan’da Felsefe ya da Politik Felsefe”, Politik Felsefe Nedir?, İstanbul Üniversitesi, Ed... more “Antik Yunan’da Felsefe ya da Politik Felsefe”, Politik Felsefe Nedir?, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi: 23 Ekim 2018.
23 Ekim 2018 tarihinde, İstanbul Üniversitesi, Felsefe Bölümü’nün düzenlediği Politik Felsefe Nedir? başlıklı konferansta “Antik Yunan’da Felsefe ya da Politik Felsefe” başlıklı bir konuşma yaptım. Konuşma metnini buradan veya Academia.edu’dan yayınlayamıyorum, çünkü diğer konuşmalarla birlikte kitaplaşma projesi var.
Konuşmamda odaklandığım temel varsayım şudur: Sokrates öncesinde ve Sokrates nezdinde felsefe kent-devlet, toplum ve onları meydana getiren vatandaşlar üzerine fikir ve idealler içermekte, bu da felsefî düşünceleri kendi bütüncül perspektikleri içinde politik kılmaktadır. Burada politik unsurların bilgisi, kentten vatandaşa, devletten devlet adamına kadar toplumu meydana getiren her şeyin bilgisidir. Burada beliren, sadece aktif politikanın ve ülkenin yönetim şekli olarak politik rejimin değil, aynı zamanda bireyin toplumsal kimliğinin, bu kimliğine bağlı olarak kişisel ve kolektif olarak yaşantısına ve evrene dönük düşünce tarzının nasıl şekilleneceğinin de önem kazandığı bir bilgi arayışıdır. Yunan deneyimi açısından düşündüğümüzde “vatandaşlara, toplumsal yaşama ve kamu yaşamına özgü, ait olan tüm unsurlar” anlamındaki πολιτικά hem toplumun karar alma süreçlerini, hem de politik yapının toplumsal, dinî, etik ve ailevî gibi farklı açılardan öz-tanımlanışını içerir. Dolayısıyla hem toplumun karar alma süreçleri, hem de öz-tanımı açısından, felsefenin sınırları içinde olduğu varsayılan bir düşünme tarzıyla bilgiye ulaşma ve mümkünse teorik etkide bulunma çabası, kendi başına, özellikle de Straussçu politik felsefe anlayışında karşımıza çıkan, politik bir dönüşüm ideali olarak iyi yaşam ve iyi toplum hedefine uyar.
Felsefenin başından itibaren bütüncül bir politik dönüşüm idealini içerdiğini gösteren belli başlı örnekleri işledim. Yedi bilge, Thales, Pythagoras, Herakleitos ve Sofistlerle birlikte Sokrates örnekleri üzerinde durdum. Bu çerçevede felsefenin açıkça veya kapalı bir şekilde ortaya konan yaşam idealleri bütüncül bir perspektifte, ister geleneğin yüzlerce yıl içinde oluşmuş ve birikmiş erdemlerini savunmak amacıyla olsun, ister sofistler örneğinde olduğu gibi geleneksel kabulleri tümüyle ya da kısmen reddetmek amaç ve yöntemiyle olsun, son kertede politik olarak nitelenebilir. Çünkü tanımlanmak veya dönüştürülmek istenen insan sadece yaşarken değil, öldükten sonra bile, geride kalanların veya kentin gözünde Aristoteles’ten aldığımız fikir mirasıyla, kentin mensubu olduğu için politik bir varlıktır.
Bu metin 12.9.2018 tarihinde İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenen “Birinci Dü... more Bu metin 12.9.2018 tarihinde İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenen “Birinci Dünya Savaşının 100. Yılında Savaş ve Toplum -Eve Dönen Asker-” başlıklı Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi (CONGIST' 18) kapsamında dinleyicilere sunulmuştur.
Marcus Tullius Cicero (İÖ 106-43) sadece cumhuriyet döneminin değil, tüm Roma tarihinin en büyük düşünürüdür. Latin edebiyatının bir dönemine adını vermiş, aktif hukuk yaşamı boyunca savunma ve suçlama metinleri kaleme almış, bunların yanında Yunan felsefesinin Latin diline aktarılmasında öncü bir rol üstlenmiş, felsefe ve hitabet konulu birçok metin kaleme almıştır. Cicero sadece bir avukat, düşünür ve yazar değildir, aynı zamanda Roma tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birinde, büyük ölçüde aktif politikanın içinde olmuş, politika kariyerinde Consul’lüğe kadar ulaşmış, her daim aristokratik geleneği gözeterek devletin ve karma politik rejimin savunucusu olmuştur. 60 yılında Caesar, Pompeius ve Crassus arasında kurulan Birinci Triumviri (59-53) ve onun ardından başlayan Caesar ile Pompeius arasındaki iç savaş (49-46) boyunca, geçmişten alışkın olduğu önderlik rolünü üstlenemeyerek aktif politikanın dışında kalmıştır. Cicero’nun bu süre içinde kaleme aldığı bazı mektuplar, onun uygun politik ortamın olmadığı, hatta şiddetli bir iç savaşın yaşandığı bir durumda, her daim toplumun ve devletin esenliğini düşünmüş bir eylem adamı olarak felsefe çalışmasına nasıl bir anlam yüklediğini göstermektedir. Bu bildiride Cicero’nun bu dönemdeki tarihsel deneyimi, mektuplarındaki felsefe anlayışıyla birlikte ele alınmaktadır.
Bu metin 5.6.2018 tarihinde İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde C. Cengiz Ç... more Bu metin 5.6.2018 tarihinde İstanbul Üniversitesi, Latin Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde C. Cengiz Çevik tarafından “Roma’nın Cumhuriyet Döneminde Siyaset ve Felsefe İlişkisi” başlıklı doktora tezinin savunması için yapılan sunumun bir özetini içermektedir.
Seneca’nın 67. Mektubundan hareket ederek bir soruyla başlamak istiyorum. “İyi olan her şey isten... more Seneca’nın 67. Mektubundan hareket ederek bir soruyla başlamak istiyorum. “İyi olan her şey istenebilir mi?” Kimse işkence çekmeyi istemez, ancak bir cesaretini sınama fırsatı olarak işkence istenebilir mi? Seneca yaşamı ve felsefesiyle cesur bir filozoftur ama “evet, işkenceler ve felaketler olmalıdır ki, cesaretimi gösterebileyim” cümlesini kuramaz, bunu sadece düşüncesi ve örnekleriyle ima eder.
“İşkence gereçleri benden uzak olsun ama işkence altındayken onlara katlanmak zorunda kalırsam, bunu cesaretle yapacağım” der. Savaşı istemem ama savaş çıkınca savaşın getirdiği tüm kötülüklere ve zorluklara katlanabileyim.
Hasta olmayı istemem ama olursam direneceğim.
Tekrar “her iyi istenebilir mi?” sorusuna dönelim.
Şerefli bir yaşam istiyor muyuz? O halde yaşamın şerefli olması için kaçınılmaz olan şeyleri de istemeliyiz.
Cesaret bunlardan biridir. Kararlılık ya da sarsılmazlık da ona bağlı bir diğer erdemdir. Zorbalık karşısında kararlı duran, sarsılmayan insan olmayı istemeliyiz.
Örneğin sizi yakacaklar, yüreğinizden yakacaklar, acı çekeceksiniz, kaçış yok, ne yapacaksınız? Seneca’nın bilgesi diyor ki “Yanarım ama yenilmeden.” O halde ateşin seni yakmasını değil, ateşe yenilmeme iradesini yani kararlılığını isteyeceksin.
Seneca’nın aktardığına göre, Demetrius talihin tokadını yememiş olan bir insanın yaşamına “sakin deniz” dermiş. Kaderiniz, isteseniz de istemeseniz de size sakin deniz imkanı vermeyecek. Fırtınalı denizde geminiz batabilir, yüzerek sahile varacak ve hayatta kalma kararlılığınız sizi mutlu kılacaktır.
“Sakin deniz” diye bir şey yoktur, sükûnet algısı vardır. Oysa felsefe algıya değil, olguya davettir, bu bağlamda felsefe size hayatın zorluklarla dolu olduğunu ama cesaretinizi ve kararlılığınızı korumanız gerektiğini öğretir. Felsefeye dönmeniz lazım.
Felsefe size sadece felaketler karşısında değil, aynı zamanda talihli olduğumuz durumlarda da cesur ve kararlı olmanız gerektiğini söylüyor.
Sevinç ve acı karşısında aynı şekilde güçlü ve inatçı direnişi göstermemiz gerekiyor.
Bu yüzden Stoacılara göre aşırı sevinç yani Laetitia da bir ahlak kusurudur.
Aşırı sevincin insandan çıkarttığı sesler, işkence sırasında çıkan seslerden daha kötüdür. Çünkü aşırı sevincin sesleri gevşekliğe, işkencedeki sesler ise dayanıklılığa işarettir. Bedenin kendi başına bu tür kötülüklere karşı koyamaz, zihnin veya ruhun bedenine dayanmasını söylüyor, başka deyişle o acı anında çıkardığın sesler, kontrolün ruhunda olduğunu gösteriyor. Yalvarmak yok, yetkin aklının egemenliği ve üstünlüğü var.
O halde aklımızı yetkin hale getirmemiz gerekiyor.
...
Genel olarak Stoacılık ve mantığın önemi
Bu video serisinde Vergilius'un çağlar boyunca okunmuş olan Aeneis'ini satır ve tema bağlamında y... more Bu video serisinde Vergilius'un çağlar boyunca okunmuş olan Aeneis'ini satır ve tema bağlamında yorumlamaya çalışacağım.
Bu video serisinde Vergilius'un çağlar boyunca okunmuş olan Aeneis'ini satır ve tema bağlamında y... more Bu video serisinde Vergilius'un çağlar boyunca okunmuş olan Aeneis'ini satır ve tema bağlamında yorumlamaya çalışacağım.
Buradaki ilk videoda giriş niyetine Vergilius'un yaşamından, Eclogae ve Georgica adlı eserlerinden, Roma'daki sosyal ve siyasî ortamdan bahsedeceğim. Muhtemelen bir sonraki videoda Aeneis üzerine bilgi aktardıktan sonra, üçüncü videoda Aeneis incelemesine başlayacağım.
C. Cengiz Çevik
Francis Bacon'ın De Sapientia Veterum adlı eserinde bulunan Cassandra ve Metis mitlerinin anlattı... more Francis Bacon'ın De Sapientia Veterum adlı eserinde bulunan Cassandra ve Metis mitlerinin anlattığı nasihat anlayışı üzerinde duruyorum.
"Cicero'nun De Re Publica'sında Devlet Tanımı ve Türleri" başlıklı makalemi aktarıyorum. 2. Bölü... more "Cicero'nun De Re Publica'sında Devlet Tanımı ve Türleri" başlıklı makalemi aktarıyorum.
2. Bölüm.
C. Cengiz Çevik
Makaleyle ilgili olarak bkz. jimithekewl.com/2014/05/01/kutadgubilig-25/
"Cicero'nun De Re Publica'sında Devlet Tanımı ve Türleri" başlıklı makalemi aktarıyorum. 1. Bölüm... more "Cicero'nun De Re Publica'sında Devlet Tanımı ve Türleri" başlıklı makalemi aktarıyorum. 1. Bölüm.
C. Cengiz Çevik
Makaleyle ilgili olarak bkz. jimithekewl.com/2014/05/01/kutadgubilig-25/
Dördüncü yüzyılda yaşamış olan Sardisli sofist Eunapius’un “Sofistlerin Yaşamı” adlı eserinde, ge... more Dördüncü yüzyılda yaşamış olan Sardisli sofist Eunapius’un “Sofistlerin Yaşamı” adlı eserinde, genel hatlarıyla da olsa yaşamını anlattığı Chalcis’li Iamblichus Platoncu Academia’nın geç dönemdeki en önemli figürlerinden biridir. Felsefe tarihindeki etkisi genelde Platon, Aristoteles ve Pythagoras metinlerine yazdığı yorumlardan gelir, ancak bunun dışındaki önemli katkısı, Suriye’deki Platoncu okulun merkezinde yer alan dinî ritüellerle ilgili olarak bizi bilgilendirmesidir. Iamblichus bu ritüellere theurgia der, onları kutsal işler ve tanrıların tapınma yoluyla insanlarla paylaştığı eylemlilik olarak açıklar. Theurgia’nın önemi ve ruh eğitimindeki rolü anlaşılmadan, daha sonraki Platoncuların düşüncesi de kavranamaz. O halde Theurgia’nın ne olduğunu anlamamızı sağlayan kaynakların en önemlisinin Iamblichus’un De Mysteriis Aegyptorum’u olduğunu söyleyebiliriz.
Zenon'un bilge tanımının oluşumunda Kinik felsefenin etkisi görülür.1 Buna göre Zenon Kinik felse... more Zenon'un bilge tanımının oluşumunda Kinik felsefenin etkisi görülür.1 Buna göre Zenon Kinik felsefenin mevcut Yunan kent-devletlerindeki toplumsal ve politik yapıyı tümüyle reddeden, ütopyacı niteliğini edinmiştir. Başka deyişle Zenon ve takipçilerinde mevcut kent-devlet düzeninde yaşayan toplumların tanrıları, adaleti, yasaları ve elbette gerçek bilgeliği yanlış anladığı (ya da buna zorlandığı) varsayımı egemendir.2 Zenon'a göre gerçek bilgeliğin yolu başka insanlarla ilişki içinde olmaktan, başka deyişle sosyalleşmekten geçer.