İki̇nci̇ Dünya Savaşi’Nda Menteşe (Rodos, 12 Ada Ve Mei̇s) Adalari (original) (raw)

Rodos Deni̇z Savaşi Hakkinda Bi̇zans Ve Venedi̇k Kaynaklarinda Bulunan Çeli̇şki̇li̇ Bi̇lgi̇ler

Cappadocia Journal of History and Social Sciences, 2021

Orta Çağ'da Pisa ve Venedik, İtalya Yarımadası'nın Amalfi ve Ceneviz ile birlikte önde gelen devletleri arasında idi. Bu iki devlet Orta Çağ boyunca gerek Bizans İmparatorluğu'ndan gerekse de Yakın Doğu'daki diğer Latin devletlerinden imtiyaz alıp ticaretlerini yaymak için mücadele etmişler ve Doğu Akdeniz'de koloniler kurmuşlardır. Bu makale I. Haçlı Seferi sırasında Pisa ve Venedik arasında Rodos yakınlarında meydana geldiği düşünülen deniz savaşını ele almaktadır. Bizans tarihçisi Anna Komnena'nın Alexias adlı eseri ile dönemin en önemli Venedik kaynağı olduğu düşünülen Historia de translatione Sancti Nicolai karşılaştırılarak deniz savaşının tarihlendirilmesi, tam olarak nerede yapıldığı ve savaşın sonucunda gerçekleştirilen antlaşmaları konu edinmektedir. Bununla birlikte deniz savaşının Pisa ile Bizans İmparatorluğu arasında vuku bulduğu üzerinde de durulmaktadır.

Ege Adaları ile Menteşe Sancağı İlişkileri

CUMHURİYET’İN 100. YILINA ARMAĞAN MUĞLA TARİHİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR, 2024

Türklerin Batı Anadolu’da hâkim oldukları her dönemde, coğrafyanın sağladığı imkânlarla Adalar Denizinde etkili oldukları görülmektedir. Anadolu merkezli bu Ege stratejisi, Çaka Bey’den itibaren hemen hemen aynı anlayışla sürmüştür. Adalarda en uzun süre hâkimiyetin sağlandığı Osmanlı döneminde ise Ege Adaları ile Batı Anadolu şehirleri arasında idari ve askeri irtibatın sürekli hale getirildiği görülmektedir. Aslında Bağazönü, Saruhan ve Menteşe adalarının coğrafi şartlar gereği her bakımdan Anadolu’ya bağımlı olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Türk hâkimiyeti boyunca adaların Anadolu’nun ayrılmaz birer parçaları olarak görülmeleri biraz da bundan kaynaklanmaktadır. Türk hakimiyeti dönemleri boyunca Menteşe bölgesi, karşısında yer alan ve adını verdiği Menteşe Adaları ile idari, askeri ve ticari irtibatını hiç koparmamıştır. Bilhassa Marmaris, Türk fethinden itibaren Menteşe Adaları ile Menteşe Sancağı ilişkilerinde hep ön planda olmuştur. Diğer taraftan adalarda yaşayanların, ortaya çıkan her olumsuz durumda sığındıkları ve yardım gördükleri yer Anadolu olmuştur. Dolayısıyla Ege Adaları, Anadolu’nun ecza-yı mütemmimleridir.

XX. Yüzyılın Başlarında Menteşe Sancağı’nın İdari ve Nüfus Yapısı

Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2006

Osmanli Devleti’nde nufus sayimlarinin en onemli amaci asker ve vergi mukelleflerini tespit etmek oldugundan sadece erkek nufus sayima tâbi tutulmustur. Ancak XIX. yuzyilin sonlarinda nufusun devletler tarafindan propaganda araci olarak kullanilmaya baslamasi Osmanli Devleti’ni daha profesyonel, insanlarin genelini kapsayan nufus sayimlari yapmaya yoneltmistir. 1884, 1904, 1914 genel nufus sayimlari bu dogrultuda gerceklestirilmistir. Nufus sayimi, her idari birim nahiye ve koylerine kadar dikkatli bir sekilde tespit edildikten sonra yapilmistir. Bu nedenle nufus sayimi ile idari yapilanma arasinda dogrudan bir bag soz konusudur. Bu calismada Mentese Sancagi’nin 1914 yili ve sonrasi idari yapisi, nufusu ve bu nufusun dinamigini olusturan etnik unsurlarin yerlesim yerleri arsiv belgeleri isiginda degerlendirilmistir

İki̇nci̇ Dünya Savaşi’nda Almanya’nın Ege Adalari’nın İşgali̇ Hakkında Türk Basınındaki̇ Haberleri̇n İncelenmesi̇

Bellek uluslararası tarih ve kültür araştırmaları dergisi, 2020

ÖZ İkinci Dünya Savaşı hakkında Türkiye'de yapılan çalışmaların en önemli kaynaklarından bir basındır. Türk toplumu savaş yıllarında ülkenin de kaderini etkileyen cephelerdeki hadiseleri ve konferansları basından takip etti. 1941'de Balkanlarda yaşanan gelişmeler üzerine SSCB'ni işgaline hazırlanan Almanya, "Barbarossa" planını erteledi. Ordularının yönünü Balkanlara çevirerek, Yugoslavya ve Yunanistan'ı işgal etmiştir. Alman ordusu, Türk-Yunan sınırına dayanırken Türkiye, olası bir Alman saldırısı karşısında teyakkuz durumundaydı. Yunan direnişine yardımcı olan İngiliz birliklerini püskürtmek ve güney kanadını tamamen güvenceye almak için Alman birlikleri Ege adalarının işgaline başladı. 25 Nisan 1941'de Taşoz, Semadirek'i işgal etti. Limni ve Midilli'nin ardından 5 Mayıs'ta Sakız adasına çıkan Almanlar, Girit'in işgali için 20 Mayıs'ta "Merkür Operasyonu"nu başlatarak, o zamana değin en büyük hava indirme harekâtına başladı. Ege adalarının Almanya tarafından işgali, savaşın Akdeniz'deki seyri hakkında birçok spekülasyona neden oldu. Türk basınında da Almanya'nın sonraki hedefinin Türkiye veya Kıbrıs olacağı şeklinde değerlendirmeler yayınlandı. Bu makalede, Alman birliklerinin Ege adalarına çıkarma yaptığı zaman diliminden başlayarak Girit muharebesini takip eden süreçte, Türk basınında yayınlanmış haber ve köşe yazıları incelenmiştir. Çalışmada izlenen yöntem, gazete haberleri üzerinden hadisenin izlenişi yerine her bir gazeteye alfabetik sırayla başlık açılarak hadise üzerine yayınlanan haberlerin mukayeseli incelenmesidir. Bu doğrultudaki çalışma, 1941 Nisan ve Mayıs dönemini kapsamaktadır. Çalışmada, dönemin yedi başat gazetesinden, ege adalarının işgali ile ilgili telif ve tetkik eserlerden istifade edilmiştir. Türk basınında çıkan haberlerin dış kaynaklı olduğu ve yayıncı görüşlerinin haberler üzerindeki etki oranı ortaya koyulmuştur.

İki̇nci̇ Dünya Savaşi’Nda Almanya’Nin Ege Adalari’Ni İşgali̇ Hakkinda Türk Basinindaki̇ Haberleri̇n İncelenmesi̇

Bellek uluslararası tarih ve kültür araştırmaları dergisi, 2020

ÖZ İkinci Dünya Savaşı hakkında Türkiye'de yapılan çalışmaların en önemli kaynaklarından bir basındır. Türk toplumu savaş yıllarında ülkenin de kaderini etkileyen cephelerdeki hadiseleri ve konferansları basından takip etti. 1941'de Balkanlarda yaşanan gelişmeler üzerine SSCB'ni işgaline hazırlanan Almanya, "Barbarossa" planını erteledi. Ordularının yönünü Balkanlara çevirerek, Yugoslavya ve Yunanistan'ı işgal etmiştir. Alman ordusu, Türk-Yunan sınırına dayanırken Türkiye, olası bir Alman saldırısı karşısında teyakkuz durumundaydı. Yunan direnişine yardımcı olan İngiliz birliklerini püskürtmek ve güney kanadını tamamen güvenceye almak için Alman birlikleri Ege adalarının işgaline başladı. 25 Nisan 1941'de Taşoz, Semadirek'i işgal etti. Limni ve Midilli'nin ardından 5 Mayıs'ta Sakız adasına çıkan Almanlar, Girit'in işgali için 20 Mayıs'ta "Merkür Operasyonu"nu başlatarak, o zamana değin en büyük hava indirme harekâtına başladı. Ege adalarının Almanya tarafından işgali, savaşın Akdeniz'deki seyri hakkında birçok spekülasyona neden oldu. Türk basınında da Almanya'nın sonraki hedefinin Türkiye veya Kıbrıs olacağı şeklinde değerlendirmeler yayınlandı. Bu makalede, Alman birliklerinin Ege adalarına çıkarma yaptığı zaman diliminden başlayarak Girit muharebesini takip eden süreçte, Türk basınında yayınlanmış haber ve köşe yazıları incelenmiştir. Çalışmada izlenen yöntem, gazete haberleri üzerinden hadisenin izlenişi yerine her bir gazeteye alfabetik sırayla başlık açılarak hadise üzerine yayınlanan haberlerin mukayeseli incelenmesidir. Bu doğrultudaki çalışma, 1941 Nisan ve Mayıs dönemini kapsamaktadır. Çalışmada, dönemin yedi başat gazetesinden, ege adalarının işgali ile ilgili telif ve tetkik eserlerden istifade edilmiştir. Türk basınında çıkan haberlerin dış kaynaklı olduğu ve yayıncı görüşlerinin haberler üzerindeki etki oranı ortaya koyulmuştur.

Türkiye İtalya Yunanistan Üçgeninde Rodos ve On İki Ada (1911-1930)

Atatürk Yolu , 2019

The Dodecanese Islands participated in the Ottoman territory during the reign of Süleyman the Magnificent. These islands began to get out of hand with the war and agreements following the Constitutional period. At a time when the Battle of Tripoli was beginning to fail, Italy had an opportunity to invade Rhodes and Dodecanese.

2000’Lİ Yillarda Sorunlu Sularda Vazi̇yet: Adalar (Ege) Deni̇zi̇’Nde Sinirlar, Yasadişi Göç Ve Ab Sinir Yöneti̇mi̇

2016

Dunyadaki ekonomik dengesizliklerin sonucu olarak, ozellikle 2000’li yillarin baslarindan itibaren Akdeniz havzasinda artis gosteren yasadisi goc ve insan kacakciligi olaylari, gunumuzde Ege Denizi’nde de dramatik sonuclar doguran bir hal almistir. Ancak yasadisi goc sorununu, Ege’de kiyidas Turkiye ile Yunanistan devletleri arasinda 1923’ten bu yana suren deniz siniri sorunundan ayri dusunmek mumkun degildir. Zira denizdeki yasadisi goc, aynen karada oldugu gibi denizde de belirlenmis yasal bir milletlerarasi siniri asarak gerceklestirilmektedir. Bununla birlikte, Ege’de yasadisi goc olaylarina paralel ve kimi zaman onlari bastirir nitelikte kamuoyunun dikkatine gelen bir baska onemli sorun, Ege’de Turk‐Yunan deniz sinirinin halen belirsiz olmasindan kaynaklanmakta ve bu durum, bambaska uluslararasi hukuk ve politika sorunlarina da konu olmaktadir. Dolayisiyla bu calismanin amaci, Ege Denizi’nin iki kiyidas devleti Turkiye ile Yunanistan arasinda uzlasmazlik konusu olan “Turk‐Yunan...

M.Ö. II. BİN'DE BİR ANADOLU ŞEHRİ “Aliaša”

JA^ClllVU M miSVTOLICU M (ArAn) 7/2 2004 75-89 M.Ö. II. BİN'DE BİR ANADOLU ŞEHRİ "Aliasa" Remzi Kuzuoğlu ÖZET Anadolu'nun en eski yazılı belgeleri olan Kültepe tabletleri M.Ö. II. bin yılın ilk yarısına dair Anadolu'nun tarihî coğrafyası hakkında önemli bilgiler vermektedir. Belgelerde yüzlerce ye r adı geçmesine rağmen bugün sadece Kültepe-Kanis ve Boğazköy-Hattus yerleri kesin olarak tespit edilmiştir. Çünkü çiviyazılı bu belgeler şehirlerin lokalizasyonuna yönelik son derece kısıtlı bilgiler vermektedir. Ayrıca, belgelerde yer adlarının dışında geçen diğer coğrafi terimler de çok az sayıdadır. Sadece birkaç yerde nehir ve dağ isimleri kayıtlıdır. Çalışmada yayınlanmış bir, yayınlanmamış dört Kültepe tabletinin verdiği bilgiler ışığında, Eski Anadolu şehirlerinden biri olan "Aliasa" hakkında, hem şehrin birtakım özelliklerinin tespitine hem de lokalizasyonuna yönelik bazı yorum lar getirilmektedir. 76 REMZİ KUZU OĞLU Anatolian historical-geography o f this period. Although hundreds o f place names are recorded in the texts, only Kultepe-Kanis and Bogazkoy-Hattus have been exactly identified. The reason fo r this failure seems to be that the tablets give us very little information about the localization o f the cities. Moreover, the geographical terms are insufficient in number and recorded less than the place names. The river and mountain names are mentioned only in a fe w texts. In this article, it is intended to bring in some new comments on Aliasa concerning its various features especially localization in the light o f one published and fo u r unpublished Kiiltepe tablets.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKASDOĞU CEPHESİ’NDE 2. ORDUNUN İAŞE VE İKMAL DURUMU

Harbin başında Avrupa'daki cephelerde kullanılmak üzere Trakya bölgesinde ihtiyat kuvveti olarak konuşlandırılmış olan 2. Ordu, Çanakkale Zaferinden sonra serbest kaldığından Kafkas (Doğu) Cephesinde Rus ordusu karşısında bir varlık gösteremeyen 3. Orduyu takviye için Mart 1916'dan itibaren cepheye intikal ettirilmeye başlandı. Yaklaşık bir yıl Ferik Ahmet İzzet Paşa kumandanlığında Doğu Cephesinde müstakil bir ordu olarak görev yapan 2. Ordu, 7 Mart 1917 tarihinden itibaren 3. Ordu ile bir elden sevk ve idare edilebilmesi için bu ordular, Kafkas Ordular Grubu adı altında birleştirildi.