YENİ KAMU İŞLETMECİLİĞİ YAKLAŞIMI (original) (raw)
Related papers
KAMU YARARI KAVRAMININ YENİDEN İNŞASI
6. BİLSEL INTERNATIONAL WORLD SCIENCE AND RESEARCH CONGRESS 28-29 DECEMBER, 2024, 2024
Kamu yararı, hukuk, kamu yönetimi, siyaset bilimi, felsefe gibi birçok alanda kullanılan temel ilkelerinden biridir. Kavram kamusal politikaların, kararların ve uygulamaların hayata geçirilmesinde, idarenin eylem ve işlemlerinin gerekçelendirilmesinde ayrıca yargı mercilerinin karar vermede referans aldığı bir kavramdır. Çalışma kamusal işleyişte en fala atıfta bulunulan ancak tanımlanması ve içerik açısından netleştirilmesi oldukça zor bir kavram olan kamu yararı kavramına yasal ve anayasal metinler üzerinden odaklanmaktadır. Çalışma içerik analizi yöntemiyle kamu yararı kavramının farklı metinlerdeki kullanım biçimleri, vurgulanan yönleri, değişen anlamları ve kullanım alanları hakkında derinlemesine bilgi sunmayı amaçlamaktadır. İçerik analizi 1876 Kanun-i Esasi, 1921 Anayasası 1924 Anayasası, 1961 Anayasası, 1982 Anayasası ve kamu yararı kavramının kullanıldığı 40 kanun metni üzerinden gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla çalışmada oldukça soyut bir şekilde ifade edilen ve kullanılan kamu yararı kavramı yasal ve anayasal metinlerden hareketle somutlaştırılmakta ve açıklığa kavuşturulmaktadır. Çalışma sonucunda kamu yararı kavramının çok sayıda kanun metni içerisinde yer aldığı, buna bağlı olarak birden fazla alan, disiplin, konu ile ilişkilendirildiği ve bu nedenle net bir şekilde tanımlanması ya da sınırlarının çizilmesinin oldukça güç olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
YENİ KAMU İŞLETİMİ VE PERFORMANS YÖNETİMİ
AHMET APAN YENİ KAMU İŞLETİMİ VE PERFORMANS YÖNETİMİ TİD 448 57 - 86, 2008
1. GİRİŞ Vatandaş olarak kamunun ürettiği mal ve hizmetlerden, doğumdan ölüme kadar her gün yararlanmaktayız. Eski zamanlarda ismi bilinmeyen birçok faaliyet bugün kamunun uğraş alanı haline gelmiştir. Buna karşın, kamunun verdiği hizmetten memnuniyet derecesinin arttığını söylemek olanaklı değildir. Kamu yönetimlerine duyulan güven ve sağladıkları hizmetlerden duyulan mem-nuniyet oldukça düşük bulunmaktadır. 1 Bu nedenle kamu yönetimi alanında gerçekleştirilen ya da girişilen reform çalışmaları, son otuz yıl içerisinde etkisini en çok hissettiğimiz gelişmelerden biri olmakta ve temelinde ekonomik sorunların yattığı gözlenmektedir. 1970'lerde önceki dönemin tekelci kapitalist düzenleme tarzının yol açtığı krizin ardından yükselen neoliberal ideoloji, krizin faturasını devlete çıkar-mıştır. Krize karşı "küçük devlet, güçlü piyasa" formülasyonu önerilmiş ve bu söyleme uygun olarak devletin rolünün yeniden tanımlanması gerekmiştir. 2 Bu durum, Kapitalizmin 1970'lere egemen evrensel krize karşı yeniden yapılan-ması olarak nitelenmektedir. Çünkü kısaca sermayenin, mal ve hizmetlerin, fikirlerin, bulguların ve insan kaynaklarının işletme ve üretim anlamında ulusal sınırları aşması anlamına gelen küreselleşme olgusu, pek çok ulusal ekonomiye olan olumsuz etkilerine bakıldığında uyum sağlamak veya yeniden yapılanmak gereğini ortaya çıkarmıştır. 3 Nitekim başta Dünya Bankası olmak üzere, ulus-devlet üstü kuruluşlar adeta zorunlu bir çerçevede bu paradigmalara dünya
YENİ KAMU İŞLETMECİLİĞİ’NİN ORTAYA ÇIKIŞI VE TÜRKİYE’DE UYGULAMALARI
Öncelikle Yeni Kamu İşletmeciliğinin (YKİ) doğuşu ile başlamak gerekirse; YKİ temelde 1980’li yılların başında yaşanan ekonomik ve siyasal gelişmeler sonucunda kamuda bir değişim öngören yaklaşımdır. Klasik (Weberyen) Kamu Yönetiminin (KKY) bazı eksikliklerini tamamlama iddiasıyla ortaya çıkmıştır.
GİRİŞ 1980'lerin başından beri kamu sektörünün organizasyonu birçok gelişmiş ülkede büyük bir değişim içine girmiş bulunuyor. Kamu Yönetimi alanında hakim olan geleneksel hiyerarşik bürokratik yapı ve yönetim anlayışı değiş-mektedir. Daha esnek ve piyasa odaklı bir kamu yönetimi anlayışı ortaya çıkmakta. Bu durum ideolojik, ekonomik ve siyasi alanlarda ortaya çıkan değişimlerin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu alanlardaki değişimlerin yarattığı yeni ortamda vatandaş ve devletin rolleri yeniden tanımlanmaktadır. Bu yüzden, yönetim işlevini gerçekleştirme yöntemlerinde de bir değişiklik gerekli hale gelmektedir. Kamu yönetimi alanındaki değişiklikler kamu sektörünün organizasyo-nunda hem yönetim anlayışı hem de yönetim yapılarının değişmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yapılan reformlar geleneksel bürokratik yapı ile hizmet sağlamaktan daha ziyade piyasa-odaklı bir anlayışa yönelmedir. Kamu sektö-ründe piyasa anlayışının hakim kılınması ve özel sektör yönetim uygula-malarının kullanılmaya başlanması aynı zamanda " yeni kamu yönetimi " (bun-dan sonra YKY olarak kısaltılacak) diye de bilinmektedir. YKY özel sektör yönetim anlayışı ve pratiklerini kamu sektörüne uyar-lamıştır. Geleneksel bürokratik yapılanmanın birçok unsurlarından vazgeçilmiş ve yerlerine " yenileri " getirilmiştir. Kamu yönetimindeki değişiklikler genel-likle yönetim işlevini yerine getirmenin 'eski ve yeni yöntemleri şeklinde listelenmektedir. Bazı yazarlar YKY'nin " bütçe ve girdilere odaklı olmaktan sonuçlara odaklı olmaya veya bürokratik süreçlerden aktif yönetime, kontrolden yetki genişletmeye, tekelden rekabete, bireylere sunulan standart hizmetlerden ihtiyaca göre şekillenen hizmetlere veya organizasyon merkezli olmaktan hizmet kullanıcıları merkezli bir anlayışa doğru bir hareket " olduğunu savu-nurlar (Flynn, 1997:3). Flynn tüm durumlarda 'eski'nin kötü 'yeni'nin ise iyi olarak sunulduğunun altını çizer ve 'eski'yi destekleyen hiç kimsenin kariye-rinde başarılı olamayacağını savunur. Bu makalede, YKY'nin kamu sektörü organizasyonunun problemleri için getirdiği çözümlerin kalıcılığı enine boyuna tartışılacak. Sağlam gerekçelere dayalı bir cevap verebilmek için ilk olarak, YKY'nin ayırıcı özellikleri irdelenecek. İkinci olarak, YKY'nin ortaya çıkıp geliştiği ortam hakkında bilgi * Kamu İhale Kurulu Üyesi.
KAMU HİZMETİNİN FELSEFİ TEMELLERİ VE YENİ KAMU YÖNETİMİNDE GEÇİRDİĞİ DÖNÜŞÜM
ÖZET Kamu hizmeti kavramının, temelde kuralları koyan ve idealist bir düşünce olarak siyaset ve ahlak felsefesinde oldukça geniş yer tuttuğu görülmektedir: kamu hizmeti, daha yüksek bir görev aşkını, bencillikten uzak faaliyeti, iyi vatandaşın görev ve sorumluluğunu ifade eder. Çağdaş kamu tercihi teorisyenleri bu düşünceye ve onun özgeci güdülerle ilişkilendirilmesine karşı çıkmışlar ve politikacılar ile kamu görevlilerinin, tüm insanlar gibi, kendi çıkarlarını düşündüklerini ve sadece kendi faydalarını maksimize etme isteğiyle güdülendiklerini ileri sürmüşlerdir. İdeal bürokrasinin mimarı olan Weber’e göre bürokratların davranışı dış kaynaklıdır ve kamu örgütlerinin yapısı ve kültürüne bağlıdır, fakat sosyalleşme ve ozmos sonucunda içselleştirilecektir. Dolayısıyla kamu hizmeti kültürleri, bireysel ve kolektif davranışı güdüleyen ve biçimlendiren düşünceler, değerler ve uygulamalardan oluşmaktadır. Kamu hizmeti düşünceleri ve etoslarının günümüz kamu hizmeti rejimlerinde hangi düzeyde uygulandığı, önemli bir sorudur. ABSTRACT It can be seen that the concept of “public service” occupies considerable space in political and ethical philosophy as a rule-setting and idealistic thinking: public service implies a higher sense of mission, nonselfish action, and duties and responsibilities of a good citizen. Contemporary public choice theoreticians objected to this philosophy and its association with altruistic motives; they claimed that politicians and public officials, like all other people, considered their self-interests first and motive by the desire to maximize their own benefit. According to Weber, the founder of ideal bureaucracy, behaviour of bureaucrats is exogenous and not independent from the structure and culture of public organizations, but it will be internalized as a result of socialization and osmosis. Therefore, public service cultures consist of thoughts, values and practices which motive and configure individual and collective behaviour. One question is the extent to which public service ideals and ethos are applied in contemporary public service regimes.
YENİ ULUSLARARASI İŞBÖLÜMÜ YAKLAŞIMININ ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRMESİ
Nusret Ekine Armağan, 2000
GİRİŞ 1960'dan beri uluslararası işbölümünde önemli bir değişim gözlenmektedir. Bu değişim, kapitalist emek sürecinde yeniden yapılanmanın bir parçası olarak, sanayi üretiminin emek yoğun kısımlarının, gelişmiş sanayi (merkez) ülkelerinden, emeğin göreceli olarak bol ve ucuz olduğu azgelişmiş (çevre) ülkelere kaymasını içermektedir. Çok sayıda bilimsel araştırma bu değişimi yeni bir uluslararası işbölümünün oluşumu olarak tanımlamaktadır. Buna göre, hammadde ve tarım ürünleri üreten çevre ülkelerin, sanayi malları üreten merkez ülkelerle ticaret yaptığı eski "sömürgeci işbölümü" artık bitmiştir. Onun yerine sanayi üretiminin merkez ülkelerden çevreye kaydırılmasıyla, çevre ülkelerin de sanayi malları üreten ve bunları merkez ülkelere ihraç eden bir konuma geldiği yeni uluslararası işbölümü gelişmektedir. Bu gelişmenin altyapısını, azgelişmiş ülkelerin küresel kullanıma açık yedek işgücü deposu olarak yükselişi, iletişim, ulaştırma ve üretim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler oluşturmaktadır. Kısaca, yoğun rekabet ortamında çokuluslu sanayi şirketlerinin ayakta kalabilmelerinin tek şartı, bu yeni uluslararası işbölümü çerçevesinde üretimlerinin emek yoğun kısımlarını ucuz emek arzından faydalanmak üzere çevre ülkelere kaydırmaktır. Bu makalede Fröbel, Henrich ve Kreye (1980)'in geliştirdiği "yeni uluslararası işbölümü" yaklaşımı detaylı olarak incelenmektedir. Bu yaklaşımın çokuluslu şirketlerin stratejileri, uluslararası sermaye hareketleri, teknolojik ve organizasyonel değişme, rekabet stratejileri gibi farklı boyutlardan eleştirel bir değerlendirmesi yapılarak, dünya otomobil endüstrisi örneğinde tartışılacaktır. Temel olarak, bu yaklaşımın spesifik * Marmara Üniversitesi, Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Fakültesi 661
CHRISTOPHER HOOD VE YENİ KAMU İŞLETMECİLİĞİ
Dünden Bugüne Kamu Yönetimi Düşünürleri, 2021
1980 sonrasında geleneksel yönetim anlayışı yerini esnek örgüt yapılı, âdem-i merkeziyetçi, etkin, şeffaf, hesap verebilir ve minimal devlet anlayışına dayalı yeni kamu işletmeciliği yaklaşımına bırakmıştır. ‘Devletin başarısızlığı’ tezi üzerine meşrulaştırılan bu yaklaşım, kamu yönetimi pratiğinde reform hareketleri ile birlikte gelişmiştir.34 Devletin işlevleri ile yeterlilikleri arasında rasyonel bir uyum gütme amacı taşıyan yeni kamu işletmeciliği, yönetsel anlamda radikal bir dönüşümü ifade etmektedir. Kural ve süreç odaklı anlayışa alternatif bir bakış açısı getiren yaklaşım, özgülediği amaç ve taşıdığı değer bakımından kamu yönetiminde hizmet kalitesi, rekabet, sonuç odaklılık, saydamlık ve müşteri memnuniyeti gibi performans ölçütlerini öncelemektedir. Yeni Kamu İşletmeciliği anlayışının, bu bağlamda ilk kullanıldığı yerler, OECD Raporları ve o dönemde Londra Üniversitesi’nde kamu yönetimi profesörü olan kuramcı Christopher Hood’un çalışmalarıdır (Üstüner, 2003: 370). Bu araştırmanın amacı da kamu yönetimi yazınında önemli bir yer tutan yeni kamu işletmeciliğinin teorisyeni Christopher Hood’u bu bağlamda ele alarak Türkçe kamu yönetimi literatürüne katkıda bulunmaktır. Bu çalışmada, yeni kamu işletmeciliğinin isim babası olan Christopher Hood’un biyografik verilerinden hareketle akademik çalışmalarına ve araştırmalarına yer verilecektir. Bu noktada gözlem noktamız ve ilgi odağımız ise teorisyenin yaklaşıma kaynaklık eden ve ismini veren ‘A Public Management for All Seasons?’ (1991) makalesi olacaktır. Yönetimden işletmeciliğe evrilen kamu yönetimi, yeni kamu işletmeciliği perspektifinde irdelenecektir. Bunun için öncelikle Christopher Hood’a değinilecektir. Sonrasında ise Christopher Hood’un 1990’lı yıllardan itibaren ağırlık kazanan yeni kamu işletmeciliği yaklaşımına ilişkin görüşlerine yer verilecektir. Çalışmada kapsamlı bir literatür taraması yapılmıştır. Christopher Hood’un çalışmaları incelenmiş, kavramsal çerçeve için yerli ve yabancı yazarlara ait kitaplar, makaleler, raporlar, tezler gözden geçirilmiştir. Ayrıca internet ortamında ilgili web sitelere, bloglara ve dijital platformlara bakılmıştır.
YÖNETİŞİM VE YENİ KAMU YÖNETİMİ
20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren tüm dünyada kamu yönetimi oldukça kapsamlı sayılabilecek bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, ve (kamu yönetiminin) geleneksel anlamı artan bir şekilde baskı altında bulunmuştur. Yeni kamu yönetimi ve yönetişim yaklaşımları da bu süreç içerisinde en fazla etkilenen akımlardan olmuştur. Bu çerçevede geleneksel yönetim anlayışından yönetişime doğru bir geçiş, kayış gözlenmekte ve bu yeni sistemde de ulusal hükümetler ve yöneticiler, artık, kamu politikalarında tek belirleyici aktörler olmayıp, kendileri dışındaki diğer paydaşlar ağında, birçok aktörden sadece biri olmaktadırlar. Son birkaç on yıllık dönemde kamu yönetimindeki bu değişimler aslında geleneksel kamu yönetimi ile yeni kamu yönetimi arasındaki zıtlık ve çelişkilerle açıklanmıştır. Özellikle kamu yönetimi kavramına ilişkin baskı yaratan bir başka değişim dinamiği de kamu ve özel sektör arasında değişen ilişkinin niteliğidir. Yeni kamu yönetiminin bir boyutu da, özel sektör yönetim anlayış ve tekniklerinin kamuda uygulanması ve müşteri odaklı bir kamu kültürü oluşturulmasıdır. Yazımız, bu gelişim ve değişimlerin üçüncü ayağı olan ve yeni kamu yönetimi düşüncesi içerisinde önemli bir yere sahip yönetişimin de altını çizmektedir.
YENİ KAMU YÖNETİMİ ANLAYIŞININ SOSYOLOJİK ETKİLERİ
Conference: 3. Uluslararası Sosyoloji ve Ekonomi KongresiAt: Malatya, 2019
Yeni Kamu Yönetimi (YKY) anlayışı kamu yönetiminin geleneksel yönetim anlayışına bir tepki olarak ve ondan farklı daha çok toplumu ön plana çıkaran, aynı zamanda işletmecilik yönetim tarzını benimseyen bir yönetim biçimi ve tarzıdır. Dünyada 1980'li yıllarla başlayan bu anlayış, Türkiye'de özellikle 2000'li yılların başından itibaren uygulanmaya başlamıştır. 2003 yılında yayınlanan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu bu konuda öncü rol üstlenerek kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına anahtar bir rol oynamıştır. 5018 sayılı Kanun ile kamu yönetiminde ilk defa açıklık, katılımcılık ve hesap verebilirlik gibi yeni ilke ve değerler gündeme gelmiş ve ön plana çıkmıştır. Bu ilke ve değerlerin günümüzde kuşkusuz birtakım sosyolojik etkileri bulunmaktadır. Önceden devlet ve toplum yapısında hakim olan Geleneksel Kamu Yönetimi (GKY) anlayışında gizlilik ve kapalılık ile yönetimde merkeziyetçiliğin ağır bastığı ve dolayısıyla halkın yönetime katılımının sınırlı olduğu bir yönetim anlayışı söz konusu iken; buna karşılık günümüzde YKY anlayışı ile toplumun yönetime daha çok katılması ve kararların alım sürecine dahil olması söz konusu olmuştur. GKY'nin entelektüel öncü düşünürlerinden olan Max Weber'e göre yönetimde karar verme yetkisi sadece merkezi yönetime ait olmakta ve merkez de katı hiyerarşik yapılanma içerisinde bu yetkilerini tek başına kullanmak zorundaydı. Geleneksel yönetim anlayışında kamu hizmetleri aynı zamanda sadece devlete bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından yerine getirilmesi savunulmaktaydı. Oysa YKY anlayışına bağlı olarak devlete bağlı birçok yetkinin bireylere dolayısıyla topluma aktarılması mümkün hale gelmiştir. Toplum destekli bir yönetim anlayışı sayesinde bireyler; daha çok devlet yönetiminde söz sahibi olmakta, kendi beklenti ve isteklerini kamu politikalarının oluşum ve uygulanma süreçlerine daha çok katabilme imkanını bulabilmektedirler. Bu çalışmanın esas amacı, YKY anlayışının temel felsefe ve ilkeleri ile sosyolojiye etkilerini YKY anlayışının özellikleri açısından incelemektir. YKY anlayışı düşüncesinin temel öngörüleri ortaya konurken; çalışmada önce GKY'nin özellikleri üzerinde durulmuş, ardından ise YKY'nin özellikle sosyolojik etkileri tartışılmıştır.