Uluslararası Denetim Standartlarına Geçiş Sürecinde AB Denetim Müktesebatı ve Yeni AB 8.Denetim Direktif Tasarısına Karşılaştırmalı Bir Bakış (original) (raw)
Related papers
Küreselleşme Sürecinde Yüksek Denetimin Artan Önemi ve Kamusal Denetimin Uluslararasılaşması Sorunu
Özet: Küresellesme sürecinde ulusalın niteliğindeki asınma, kamusal denetim alanında da kendisini giderek artan ölçüde hissettirmektedir. Gerek devletlerin, gerekse uluslararası örgütlerin hesap verme sorumlulukları uluslararası bir nitelik kazanırken, basta çevre sorunları olmak üzere uluslararası yolsuzlukların, dıs kredilerin, yabancı sermaye yatırımlarının ve daha birçok alanın denetiminde ulusal boyutun yetersiz kalması, uluslararası denetim mekanizmalarını ve mevcut ulusal denetim kurumlarının uluslararası düzeyde islev üstlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu süreçte ulusal yönetimlerin uluslararası hukuk, uluslararası kamuoyu ve uluslararası örgütler tarafından denetiminin yoğunluk kazanmasıyla uluslararası denetimin önemi artarken, birden fazla ülkenin yüksek denetim kurumunca yürütülen uluslararası denetim uygulamalarının yaygınlık kazanmasıyla denetimin uluslararasılasması süreci hızlanmaktadır. Anahtar Sözcükler: Sayıstay (yüksek denetim kurumları), uluslararası denetim, uluslararası örgütler, hesap verme sorumluluğu.
Avrupa'da Bağımsız Denetimde Mevzuat Açısından Gelişmeler ve Türkiye Yansımaları
2015
Bağımsız denetimin amacı, finansal tabloların güvenilirliği hakkında görüşe varmak, bu görüşü ilgi duyan taraflarla paylaşmaktır. Malî tablolarda yer alan bilgilerin karar vericiler tarafından en iyi şekilde ve süratle kullanılabilmesi için bu tabloların anlaşılabilir, ihtiyaca uygun, güvenilir, karşılaştırılabilir olması, zamanında düzenlenmesi gerekir. Çoklu paydaşlı, karmaşık ilişkilerin ve çok ulusluluğun hâkim olduğu iş dünyasında bu amaç daha büyük önem kazanmaktadır. Finansal tabloların bağımsız denetiminden beklenen fayda, denetim hizmetinin etkin olmasıyla sağlanabilir. Özellikle 2000'li yıllarda görülen şirket yolsuzlukları ve yapılan denetim hataları, yatırımcıların güvenini sarsmıştır. Bu durum bağımsız denetim fonksiyonunun yeniden gözden geçirilmesi ile sonuçlanmıştır. Sarbanes Oxley Yasası ve Avrupa Birliği mevzuat düzenlemeleri bu durumun zarurî sonucu olmuştur. Türkiye de, zaten birbirine giderek yaklaşan bu iki mevzuat ve uygulamanın arasında muhasebe ve denetim kurumlarını yeniden düzenlemeye başlamıştır. Bu aşamada Türkiye'nin üzerine düşen görev, mevzuatı takip ederken oluşturulan organların bağımsızlık ve şeffaflığının ön plânda tutulması, siyasî erkten bağımsız bir yapılanmanın korunmasıdır.
Avrupa Birliği İlerleme Raporu-İç Denetim ve Teftiş Birimlerinde Görev Ayrımı
Denetişim Dergisi 16. sayı, 2015
Kamuda iç denetim 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile getirilmiş olup, iç denetimin kamu idarelerinde 2007 yılının başından itibaren uygulanmaya başlamasıyla kamu kurumlarının çoğunda mevcut olan teftiş ve denetim birimlerinin görevleri ile iç denetimin görevleri arasında benzerlikten dolayı bir belirsizlik algısı ortaya çıkmıştır. Aslında 5018 sayılı kanun ve ekleri ile bu kanuna dayalı olarak çıkarılan mevzuat dikkatlice incelendiğinde iç denetçilere verilen görevlerin tüm kamu kurumlarında ortak bir mevzuata dayalı olarak ve uluslararası iç denetim standartlarını da mevzuatında referans gösteren bir çerçevede belirli bir metodoloji dahilinde denetim türleri isimlendirilerek tasarlandığı görülmektedir. Bu haliyle esasen iç denetçilere verilen görev ve yetkilerde bir belirsizlik söz konusu değildir. Esasen belirsizlik kamu kurumlarının kendi teşkilat yasaları ile teftiş ve denetim birimlerine verdikleri çok genel denetim yetkisinin sınırlarının belirlenmemiş olmasıdır. Avrupa Birliğinin 2014 yılı içinde yayınladığı İlerleme Raporunun "Mali Kontrol" başlıklı 32. Faslında; "Kamu İç Mali Kontrol" (KİMK) belgesinde iç denetçilerin rollerinin netleştirilmesi gerektiği belirtildikten sonra, sonuç bölümünde iç denetim fonksiyonunun merkezi teftiş fonksiyonu ile eşgüdümünün sağlanması gerektiğine" dikkat çekilmektedir.
Uluslararası Muhasebe ve Denetim Standartlarının Gelişmesi
Muhasebe ve Finans Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2017
Ekonomik küreselleşme, birçok alanda olduğu gibi muhasebe uygulamalarını da etkilemiştir. Muhasebe konusundaki etkisi uluslararası muhasebe standartları ve bağımsız denetim alanında kendisini göstermiştir. Avrupa Birliği ülkelerini n 2005 yılında New York borsasından yararlanma isteklerinin baskısı ile bu standartları uygulamaya başlamaları Türkiye’yi de standartların uygulanması doğrultusunda etkilemiştir. Bunun yanında uluslararası kurumların istekleri de bu standartların yaygınlaştırılması doğrultusunda olunca, Türkiye’deki çalışmalar da hızlanmıştır. Son yıllarda Türk Ticaret Kanununun getirdiği hükümler ve Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun oluşturulması, Türkiye Muhasebe Standartlarının hazırlanması ve uygulamasını da daha etkin olarak gündeme getirmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak dünya çapında şirketlerin kullanacağı ortak bir muhasebe sisteminin oluşturulması amacıyla 1973 yılında IASB (International Accounting Standards Board) kurulmuş ve Uluslararası Muhasebe Standartları (UMS), Uluslararası Finansal raporlama Standartları (UFRS) adı altında uluslararası alanda kabul gören muhasebe standartları oluşturulmuştur. Bu ortak muhasebe uygulamalarının etkin olarak kullanılması amacıyla 1 ocak 2005 tarihinden itibaren Avrupa Birliği’nde halka açık şirketlere, kamuya açıkladıkları konsolide mali tablolarını Avrupa Birliğince kabul edilen Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına (UFRS) uygun olarak uygulama zorunluluğu getirilmiştir.
Analitik ve Sistematik Açıdan, Denetim Kavramına Etik ve Evrensel Yaklaşım
2014
Denetim kavraminin determinantlari ve bilesenleri, kendi icinde analitik ve sistematik acidan oruntuludur. Oyle ki, bir sistemin yonetimine evrensel duzen acisindan baktigimizda, DENETIM ETIĞI kavramiyla kesisiriz. Zira, denetim kavrami veya olgusu, turel baglamda tek bir bilesenle ustesinden gelinebilecek bir durum degildir. Surdurulebilir denetim icin evrensel yaklasimin son halkasi etik denetimdir. Etik denetim zaten denetimin 9 alt turunden biridir ve diger turlerin icine sirayet edebilecek, tesmil edilebilecek ozelligi bulunmaktadir. Bu makalede, denetim turlerinden ETIK denetimi, diger denetim turleri ile ictes bir sekilde ele alarak, “vicdan”, “oz/toz”, “ahlak”, “din” kavramlarina yer yer atiflarda bulunarak ele alacagiz. Zira, etik kavrami, vicdani formatlayacak, ozu ortaya cikaracak, ahlaki evrensellestirecek, dini bir ust ortak paydaya cekecektir.
2005
Bu çalışmada, İsviçre ve Alman Bilanço Hukuku ışığında güncelleştirilen yeni TTK kanun taslağının olumlu ve olumsuz yönleri irdelenmekte ve eksik, noksan ve eklenmesi yararlı hususlar, ulusal ve uluslararası standartlar bağlamında değerlendirilmektedir. AB müktesebatına uyum sağlayan bir çok çağdaş yenilik ve düzenlemeyi beraberinde getiren tasarı ile, mesleki yetkinliği ispatlanmış meslek mensuplarınca "gerçek" denetimi öngören bir düzenlemeye gidilmektedir. Bu bağlamda, denetçiler şirketin iç organı olmaktan çıkarılmakta ve denetim görevi bağımsız denetim şirketlerine ve yetkinliği ispatlanmış meslek mensuplarına verilmektedir. Ayrıca, tasarıda UMS, UFRS ve TMS'larına referans kaynaklar olarak atıfta bulunulması ve TMSK'nın düzenleyici otorite olarak zikredilmesi olumlu ve önemli gelişmelerdir. Yazıda, ayrıca, tasarıda yer alan çelişkili, eksik, noksan ve yanlış anlamalara yol açabilecek dolayısıyla düzeltilmesi gereken hatalı düzenlemelere de dikkat çekilmektedi...
2018
Varlik degerlemesi konusunda kaliteyi artirmak ve uluslararasi yaklasimlarla paralellik saglamak amaciyla, 1.2.2017 tarihinden baslayarak “Uluslararasi degerleme standartlari” Turkiye’de uygulanmaya baslanmistir. Uluslararasi degerleme standartlarinin genel cercevesinde; uluslararasi degerleme standartlarina uygun bir degerleme gerceklestirmek icin tarafsizlik, degerlendirme, yetkinlik ve standartlardan makul sapmalar hususlarinda genel etik ilkeler belirlenmistir. Bu yonuyle, degerleme standartlarinin genel cercevesi, uluslararasi denetim standartlarinda yer alan etik ilkeler ile de paralellik gostermektedir. Calismada uluslararasi degerleme standartlarinda yer alan etik ilkeler ele alinarak, uluslararasi denetim standartlarinda yer alan etik ilkeler ile karsilastirmali incelemesi yapilacaktir.
Küresel Krizle Mücadelede Denetimin Önemi ve Yüksek Denetim Kurumlarının Rolü
Küreselleşme ile birlikte tekrarlanma sıklığı, yayılma alanı ve yıkıcı etkileri giderek artan mali ve ekonomik krizler, tüm dünyayı ekonomik ve politik açıdan sarsabilecek sonuçlar doğurduğu gibi, devletin etkin kılınması ve uluslararası sistem başta olmak üzere her düzeydeki sistem ve süreçlerin gözden geçirilerek geliştirilmesi için de önemli fırsatlar sunmaktadır. Krizin fırsata dönüşmesi, krizle mücadele stratejilerinin dönemsel politikalara değil, kalıcı yapısal dönüşümlere ve kurumsal yönetişimi güçlendirecek çözümlere odaklanmasını gerektirmektedir. Yönetişimi güçlendirecek ve devletin etkinliğini artıracak mekanizmaların başında ise, kuşkusuz denetim gelmektedir. Bu çalışmada küresel kriz genel hatlarıyla incelendikten sonra, krizle mücadelede denetimin ve yüksek denetim kurumlarının rol ve sorumlulukları analiz edilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Küresel Kriz, Mali Yönetim, Denetim, Yüksek Denetim Kurumları (Sayıştaylar) Abstract With its increasing frequency, extent and devastating impacts in parallel to globalization; the financial and economic crisis not only yields devastating consequences for the economy and politics worldwide, but also brings about promising opportunities to render the State effective and to reconsider and build up the systems and processes at all levels, primarily the international system. Turning crisis into opportunities requires anticrisis strategies to be grounded on permanent structural transformation and solutions that would strengthen institutional governance, rather than on short-term policies. It is beyond doubt that audit is the primary mec hanism that is to reinforce the management and elevate the state’s effectiveness. This study reviews the crisis in general and analyzes the role and responsibilities of the audit and supreme audit institutions in fighting crisis. Keywords: Global Crisis, Financial Management, Audit, Supreme Audit Institutions (SAIs)
Avrupa Bi̇rli̇ği̇ Uyum Süreci̇nde Türki̇ye De Kamu Denetçi̇li̇ği̇ Kurumunun Ortaya Çikişi
Kastamonu Universitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakultesi Dergisi, 2016
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri yaklaşık elli yıllık bir geçmişe sahiptir. Fakat Türkiye, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinden özellikle Tanzimat'tan itibaren yaklaşık 175 yıldır yönünü batıya dönmüş, devletteki çöküşün ancak batı gibi olunursa önlenebileceği kanaati ortaya çıkmıştır. Bu düşüncenin sonucu olarak aydınlarımız ve devlet adamlarımız sosyal ve ekonomik yönden kalkınmanın ancak Batılılaşarak (Avrupalılaşarak) olabileceği kanaatini taşımaya başlamışlardır. Bu kapsamda genel olarak Türkiye'de Avrupalılaşma denildiği zaman dar anlamda Avrupa Birliği'ne uyum anlaşılmaktadır. Avrupa Birliği (AB) üye ve aday ülkelerin siyasi ve ekonomik yapılarına etki etmektedir. Avrupalılaşma kavramı ile ifade edilen söz konusu "etki", akademik yazında sıklıkla kullanılmaktadır. Türkiye 1999 yılında AB'den tam üyelik statüsü elde etmiş, 3 Ekim 2005 tarihinde AB ve Türkiye arasında tam üyelik müzakereleri başlamıştır. Bu müzakereler kapsamında AB, aday ülke konumundaki Türkiye'den, uyum sürecinde birtakım yükümlülükleri yerine getirmesini talep etmektedir. Bu itibarla 14/6/2012 tarihinde 6328 Sayılı Kanunla kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu'da AB'nin bu etkisinin bir sonucumu dur? Yoksa Türkiye'nin kendi iç dinamiklerinden doğan bir kurum mu dur? Geçmişte ve günümüzde farklı kültürel mirasa, farklı bir medeniyete, farklı yönetim geleneğine sahip olan Türkiye'de kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu Avrupa ülkelerindeki gibi kendisinden beklenen sonucu verebilir mi? sorularına cevap aramak bu çalışmanın kapsamını oluşturmaktadır.