Ihsan Colak | Indiana University (original) (raw)
Books by Ihsan Colak
İslam dünyasında Cedid hareketi olarak bilinen aydınlanma ve modernleşme hareketinin öncüleri 1... more İslam dünyasında Cedid hareketi olarak bilinen aydınlanma
ve modernleşme hareketinin öncüleri
19.yüzyıl başlarında ve ortalarında yaşamış önemli
ilim adamları ve mütefekkirlerdi. Bu yüzden bütün İslam
dünyasını tutacak bu fikirlerin filizlendiği 19. yüzyıl
için “Tatar yüzyılı” demek mübalağa olmayacaktır.
Daha sonra Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye’sine gelerek
veya bulundukları coğrafyadan Osmanlı entelektüel
hayatını da etkileyen İsmail Gaspıralı, Yusuf Akçura,
Sadri Maksudi Arsal, Zeki Velidi, Musa Carullah
Bigiyev, Rızaeddin bin Fahreddin gibi isimler bu bölgenin
ilmi ve kültürel altyapısından beslenmekteydi.
Şahabeddin Mercâni bu isimlerin ilham aldığı ilim ve
fikir önderlerinin başında gelir. Mercâni, İslami ilimlerin
yanı sıra Türk‐Tatar ve İslam tarihi çalışmaları
ile Müslüman ve Tatar milli kimliğinin inşasında da
büyük rol oynamıştır. Mercâni’nin hayatı ve eserlerinin
tanınması Çarlık Rusya’sı Müslümanlarının bu
dönemde geçirdiği istihaleler ve hareketlenmelerin
anlaşılması için oldukça büyük bir önemi haizdir.
Book Chapters by Ihsan Colak
Papers by Ihsan Colak
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, Mar 1, 2001
Russian modernization opened a gate to other nationalities within the empire. Muslims of the Volg... more Russian modernization opened a gate to other nationalities within the empire. Muslims of the Volga region faced the greatest experimental field of developments in Russian history. Modernization and nationalization were mainly carried out by the religious elites. Their main concern was to establish a Muslim identity. Establishing a civil society was not a primary issue for the Volga Muslims. Their primary concerns were their political and social independence through national and religious consciousness. Although they were in the same geographical area, Russians and Muslims under Russian rule faced different conditions during the process of modernization.
Çalışma, günümüzde sivil toplum ve devlet arası ilişkilerin mantığının anlaşılması, bu ilişkileri... more Çalışma, günümüzde sivil toplum ve devlet arası ilişkilerin mantığının anlaşılması, bu ilişkilerin tarihi bir perspektiften ele alınması, toplumsal gelişimin seyrinin takip edilmesi, gelişmiş demokratik kültürlere kıyasla bu ilişkilerde oluşabilecek problemli noktaların tespit edilmesi gibi hususlarda aydınlatıcı bir tahlil sunuyor.
The main issues that Mehmet Akif addresses in his poems in Safahat and in his column in the Sebil... more The main issues that Mehmet Akif addresses in his poems in Safahat and in his column in the Sebil-ür Reşad newspaper reflect his position towards the challenges of his era. In particular, often-quoted verses from the Qur’an in his poetry, and his commentary on these verses, are essential in revealing Akif’s ideological portrait. Although Akif argued that more effort was needed for the salvation of the country and society, he was unclear on precisely how this was to be achieved. This study aims to shed light on the ideological stance of Akif regarding the major problems of his time.
Avrasya Dosyası, Jan 1, 1999
Russian modernization opened a gate to other nationalities within the empire. Muslims of the Volg... more Russian modernization opened a gate to other nationalities within the empire. Muslims of the Volga region faced the greatest experimental field of developments in Russian history. Modernization and nationalization were mainly carried out by the religious elites. Their main concern was to establish a Muslim identity. Establishing a civil society was not a primary issue for the Volga Muslims. Their primary concerns were their political and social independence through national and religious consciousness. Although they were in the same geographical area, Russians and Muslims under Russian rule faced different conditions during the process of modernization.
Talks by Ihsan Colak
Asian-American Heritage Month Celebration Keynote talk
Scholars tend to read the history Of Muslim political milieu over Sultans instead of Scholars. H... more Scholars tend to read the history Of Muslim political milieu over Sultans instead of Scholars. However, The Islamic scholarly tradition is the uninterrupted heritage of Islamic studies. This tradition has historically been extremely important for the preservation of orthodoxy in the Islamic world. The idea of Mujaddid strenghtened the scholars’ position among Muslims as oppose to sultans and other rulers.
Mehmet Akif için söylenen İslam şairi veya Kur’an şairi sözü bu çalışmanın bütün münderecatını aç... more Mehmet Akif için söylenen İslam şairi veya Kur’an şairi sözü bu çalışmanın bütün münderecatını açıklar niteliktedir. Mehmet Akif hayatının tamamını Kur’an’ın anlaşılması, kitlelere anlatılması, gününün toplumunun sosyal, siyasi, şahsi bunalımlarına verdiği cevapları aramak ve aktarmakla geçirmiştir.
Bu meyanda Mehmet Akif’in Kur’an çalışmalarını üç başlık altında toplayabiliriz. Sebil’ür-Reşad/Sırat’ı Müstakim’de Kur’an ve tefsir yazıları, Safahat şiirlerinde Kur’an ayetlerinin te’vili, ve nihayetinde Kur’an meali hazırlama çalışmalarıdır. Tefsir çalışmaları onun Kur’an’ın lafzına ve manasına tefsir usulünü de göz önünde bulundurarak halkın Kur’an’ı daha iyi anlamasını gaye edinerek bir ilim menfezi açma gayretindedir.
Safahat’ta ise Kur’an’ın dili ile milletine mesajlarını aktarma yoluna gider. Özellikle dönemindeki milletin başında olan menfiliklerin çözümünü Kur’an dili ile aramaktadır. Toplumun uğradığı zulüm ve gadri, buna karşılık toplumdaki ataleti, reform dalgaları karşısında milletin alacağı/alması gereken tavrı şair dili ile anlatır. Zaman zaman abartılı ve sınırları zorlayan bir feryad ile dile getirdiği bu meseleler aslında onun Kur’an’ın ilhamı ile vereceği mesajlarla beraber Kur’an’ın dua olma hususiyeti ile adli ilahi’ye olan yakarışlarının sadasıdır. Temelde belirli mevzuları anlattığı şiirlerinde Kur’an merkezi roldedir. Özellikle şiir başlarında mevzu ile alakalı ayetleri zikrederek başlar. Böylelikle şiir dili ile anlattıkları bir bakıma Kur’an’ın birer te’vili mahiyetini taşır. Bu hususta Muhyiddin Arabi’nin dikkatleri çektiği te’vil- tefsir farkını göz önünde bulundurursak Mehmet Akif’in Safahatta yaptıkları tamamiyle ilhamat ile olan te’vilattır.
Bu çalışmada Mehmet Akif’in Kur’an’ı te’vil ederken verdiği mesajlar ve zihin dünyasında dönen çalkantıları ortaya koymaya, dönemin şartları altında bir Mehmet Akif portresi çıkarmaya çalışılacaktır.
İslam dünyasında Cedid hareketi olarak bilinen aydınlanma ve modernleşme hareketinin öncüleri 1... more İslam dünyasında Cedid hareketi olarak bilinen aydınlanma
ve modernleşme hareketinin öncüleri
19.yüzyıl başlarında ve ortalarında yaşamış önemli
ilim adamları ve mütefekkirlerdi. Bu yüzden bütün İslam
dünyasını tutacak bu fikirlerin filizlendiği 19. yüzyıl
için “Tatar yüzyılı” demek mübalağa olmayacaktır.
Daha sonra Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye’sine gelerek
veya bulundukları coğrafyadan Osmanlı entelektüel
hayatını da etkileyen İsmail Gaspıralı, Yusuf Akçura,
Sadri Maksudi Arsal, Zeki Velidi, Musa Carullah
Bigiyev, Rızaeddin bin Fahreddin gibi isimler bu bölgenin
ilmi ve kültürel altyapısından beslenmekteydi.
Şahabeddin Mercâni bu isimlerin ilham aldığı ilim ve
fikir önderlerinin başında gelir. Mercâni, İslami ilimlerin
yanı sıra Türk‐Tatar ve İslam tarihi çalışmaları
ile Müslüman ve Tatar milli kimliğinin inşasında da
büyük rol oynamıştır. Mercâni’nin hayatı ve eserlerinin
tanınması Çarlık Rusya’sı Müslümanlarının bu
dönemde geçirdiği istihaleler ve hareketlenmelerin
anlaşılması için oldukça büyük bir önemi haizdir.
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, Mar 1, 2001
Russian modernization opened a gate to other nationalities within the empire. Muslims of the Volg... more Russian modernization opened a gate to other nationalities within the empire. Muslims of the Volga region faced the greatest experimental field of developments in Russian history. Modernization and nationalization were mainly carried out by the religious elites. Their main concern was to establish a Muslim identity. Establishing a civil society was not a primary issue for the Volga Muslims. Their primary concerns were their political and social independence through national and religious consciousness. Although they were in the same geographical area, Russians and Muslims under Russian rule faced different conditions during the process of modernization.
Çalışma, günümüzde sivil toplum ve devlet arası ilişkilerin mantığının anlaşılması, bu ilişkileri... more Çalışma, günümüzde sivil toplum ve devlet arası ilişkilerin mantığının anlaşılması, bu ilişkilerin tarihi bir perspektiften ele alınması, toplumsal gelişimin seyrinin takip edilmesi, gelişmiş demokratik kültürlere kıyasla bu ilişkilerde oluşabilecek problemli noktaların tespit edilmesi gibi hususlarda aydınlatıcı bir tahlil sunuyor.
The main issues that Mehmet Akif addresses in his poems in Safahat and in his column in the Sebil... more The main issues that Mehmet Akif addresses in his poems in Safahat and in his column in the Sebil-ür Reşad newspaper reflect his position towards the challenges of his era. In particular, often-quoted verses from the Qur’an in his poetry, and his commentary on these verses, are essential in revealing Akif’s ideological portrait. Although Akif argued that more effort was needed for the salvation of the country and society, he was unclear on precisely how this was to be achieved. This study aims to shed light on the ideological stance of Akif regarding the major problems of his time.
Avrasya Dosyası, Jan 1, 1999
Russian modernization opened a gate to other nationalities within the empire. Muslims of the Volg... more Russian modernization opened a gate to other nationalities within the empire. Muslims of the Volga region faced the greatest experimental field of developments in Russian history. Modernization and nationalization were mainly carried out by the religious elites. Their main concern was to establish a Muslim identity. Establishing a civil society was not a primary issue for the Volga Muslims. Their primary concerns were their political and social independence through national and religious consciousness. Although they were in the same geographical area, Russians and Muslims under Russian rule faced different conditions during the process of modernization.
Asian-American Heritage Month Celebration Keynote talk
Scholars tend to read the history Of Muslim political milieu over Sultans instead of Scholars. H... more Scholars tend to read the history Of Muslim political milieu over Sultans instead of Scholars. However, The Islamic scholarly tradition is the uninterrupted heritage of Islamic studies. This tradition has historically been extremely important for the preservation of orthodoxy in the Islamic world. The idea of Mujaddid strenghtened the scholars’ position among Muslims as oppose to sultans and other rulers.
Mehmet Akif için söylenen İslam şairi veya Kur’an şairi sözü bu çalışmanın bütün münderecatını aç... more Mehmet Akif için söylenen İslam şairi veya Kur’an şairi sözü bu çalışmanın bütün münderecatını açıklar niteliktedir. Mehmet Akif hayatının tamamını Kur’an’ın anlaşılması, kitlelere anlatılması, gününün toplumunun sosyal, siyasi, şahsi bunalımlarına verdiği cevapları aramak ve aktarmakla geçirmiştir.
Bu meyanda Mehmet Akif’in Kur’an çalışmalarını üç başlık altında toplayabiliriz. Sebil’ür-Reşad/Sırat’ı Müstakim’de Kur’an ve tefsir yazıları, Safahat şiirlerinde Kur’an ayetlerinin te’vili, ve nihayetinde Kur’an meali hazırlama çalışmalarıdır. Tefsir çalışmaları onun Kur’an’ın lafzına ve manasına tefsir usulünü de göz önünde bulundurarak halkın Kur’an’ı daha iyi anlamasını gaye edinerek bir ilim menfezi açma gayretindedir.
Safahat’ta ise Kur’an’ın dili ile milletine mesajlarını aktarma yoluna gider. Özellikle dönemindeki milletin başında olan menfiliklerin çözümünü Kur’an dili ile aramaktadır. Toplumun uğradığı zulüm ve gadri, buna karşılık toplumdaki ataleti, reform dalgaları karşısında milletin alacağı/alması gereken tavrı şair dili ile anlatır. Zaman zaman abartılı ve sınırları zorlayan bir feryad ile dile getirdiği bu meseleler aslında onun Kur’an’ın ilhamı ile vereceği mesajlarla beraber Kur’an’ın dua olma hususiyeti ile adli ilahi’ye olan yakarışlarının sadasıdır. Temelde belirli mevzuları anlattığı şiirlerinde Kur’an merkezi roldedir. Özellikle şiir başlarında mevzu ile alakalı ayetleri zikrederek başlar. Böylelikle şiir dili ile anlattıkları bir bakıma Kur’an’ın birer te’vili mahiyetini taşır. Bu hususta Muhyiddin Arabi’nin dikkatleri çektiği te’vil- tefsir farkını göz önünde bulundurursak Mehmet Akif’in Safahatta yaptıkları tamamiyle ilhamat ile olan te’vilattır.
Bu çalışmada Mehmet Akif’in Kur’an’ı te’vil ederken verdiği mesajlar ve zihin dünyasında dönen çalkantıları ortaya koymaya, dönemin şartları altında bir Mehmet Akif portresi çıkarmaya çalışılacaktır.
Ji bo kesên ku nû dest pê dikin tarîfa teror û terorîstan Di îngîlîzî de kitêbên " for dummies " ... more Ji bo kesên ku nû dest pê dikin tarîfa teror û terorîstan Di îngîlîzî de kitêbên " for dummies " he ne. Di van kitêban de ji bo kesên ecemî û yên ku nû dest pê dikin zanyarî he ne. Ji bo van kitêban ev navê ku tê maneya " ji bo ehmeqan " minasib hatiye dîtin. Madem teror û terorîzm ji bo welatê me ne têgehên nû ne, wê çaxê ne ji bo insanên ecemî lê ji bo insanên ku dixwazin meselê fêhm bikin lazim e em meselê vebêjin. Loma herdu wateyên ev sernavê îngîlîzî ji bo vê mijarê minasib e. Teror ji peyva " terrere " tê. Maneya " terrere " tirsandin e. Yanî têgeha terorê rasterast bi tirsandinê re eleqedar e. Gava mirov ferhenga îngîlîzî vekir tarîfên ji bo terorê ev in: Zextên ji bo mebestên siyasî, tirsandin û bikaranîna şîdetê, ji bo tirsandin û beralîkirina civakê bikaranîna şîdetê, bi şîdetê guhertina pergala mewcûd. Li gorî vê tarîfê kesên ku şîdetê bi kar tînin tev terorîst in. Piştî şoreşa Fransî hukimeta ku li ser muxalîfên xwe şîdet bi kar anî weke " hukimeta terorê " hate binavkirin. Bi tirsandina civakê hewlên ji bo mebestên siyasî çalakiyên terorî ne. Aliyekî civakê ji bo aliyê din yê civakê prowakekirin çalakiya terorî ye. Bi hereketên li dijî Qanûna Bingehîn li ser jiyana civakê pêkanîna xetereyê çalakiya terorî ye. Kesên ku van fealiyetan pêk tînin jî terorîst in. Kesên ku alî terorê dikin Gava li malê zarokek çelediyê dike û alavan tevîhev dike em dibêjin zarok li malê terorê dike. Ji bo xerakirina pergala trafîqê em dibêjin terora trafîqê. Ji bo bidestxistina daxwaziyên rewa û meşrû ji dewsa riyên maqûl bikaranîna şîdetê tev çalakiyên terorê ne. Di navbera çalakiya terorê û protestoyê de xeteke zirav he ye. Gava protestoyek li ser heq û ewlehiya insanên din xeterê çêke ew êdî ji mijareke siyasî derdikeve û dibe pirsgirêkekek ewlehiyê. Loma li ser beşeke mezin ya civakê çêkirina tirsê, rêlibergirtina fealiyetên wan yê ekonomîk, civakî û siyasî jî teror e. Bi taybetî jî kesên ku hêzê di destê xwe de digre gava çalakiyên bi vî rengî pêk bînin ev dibe problemeke ewlehiyê û lazim e rê li ber van were girtin. Xerakirina pergala huqûqê, tetbîqnekirina huqûqê jî di nava tarîfa terorê de cih digre. Di çarçoveya van îzahatan de di bernameyeke televîzyonê de gotina " li vir zarok dimirin " ne fealiyeteke terorî ye. Dewlet lazim e berî ku ew hawir çêbibe rê li ber pevçûnan bigre. Dewlet bi hesta tolhildanê hereket nake, lazim e dewlet adil be. Kuştina zarokan dibe ku hedefeke siyasî be ji bo terorsîtan lê wezîfeya dewletê rêlibergirtin an jî jiholêrakirina vê hawirê ye. Rewşenbîrên ku li hember siyaseta terorî ya qirêj dengê xwe bilind dikin nabin terorîst. Lê kesên ku
Siyaset biliminde yönetim şekilleri, yönetenin doğası bağlamında; Geleneksel, toplum sözleşmesine... more Siyaset biliminde yönetim şekilleri, yönetenin doğası bağlamında; Geleneksel, toplum sözleşmesine dayalı ve anayasal, ve karizmatik olarak üç temel grupla tanımlanır. Geleneksel yönetimlerde yönetimin şekli, liderin pozisyonu, toplumun bu sistemdeki konumu uzun bir tarihsel süreç içinde belirlenir. En absürd görünen toplum-iktidar ilişkileri dahi uzun bir süreç içinde olgunlaştığı için yönetenler ve yönetilenlerce oldukça doğal karşılanır. Geleneksel yönetimlerde kanunlar değil teamüller, uzun tecrübelerle olgunlaşmış adetler geçerlidir. Yöneten bu süreç içinde sorgulanamaz bir kutsallık kazanmıştır. Yönetenin iktidara geliş yolu da sorgudan bağımsızdır. Bu yüzden geleneksel toplumlarda ortaya çıkan isyanlarda yöneten değişse dahi yönetim şekli ve yönetici kitle sorgulanmaz. İndirilen kral veya sultan yerine hemen yakınındaki biri yeniden aynı makama getirilir. Burada sorgulanamaz kutsallık ve geleneğin devamlılığından dolayı yöneten ve yönetilen arasındaki ilişki de bu kutsallık ilişkisi ile bağlantılıdır. İkinci yönetim şekli daha çok modern dönemde ortaya çıkmış, geleneğin yeni dönem ve onun ihtiyaçlarına cevap veremediği gerekçesi ile yeni bir yol tutulmuştur. Burada sistemi ve iktidarı ayakta tutan şey gelenek ve onun kutsal uygulamaları değil, toplumun ve onun temsilcilerinin bir araya gelip oluşturdukları ve ortak bir kabulden neşet ettiği varsayılan yasalara dayandırılır. Yöneticinin bütün iktidarı yasalarla belirlenmiş sınırlar içindedir. Bu sınırların dışına çıkmaları halinde karşılaşacakları tepki de yasalarla belirlenmiştir. Siyaset bilimcilerinin tanımladığı üçüncü yönetim şekli ise karizmatik yönetimdir. Karizmatik yönetim şekli esas itibari ile arızidir süreklilik arzetmesi oldukça zordur. Karizmatik bir liderin varlığını gerekli kılar. Karizmatik liderlik aynı zamanda bir ara dönem yönetim şeklidir. Ne uzun geleneklerle sınırlandırılmış teamüllere ne de toplum sözleşmesi ile belirlenmiş iktidar alanlarına tabi olmadığı için bütün iktidar ve iktidar sahibinin kendisine çizdiği alan kitleleri ikna etme kabiliyeti ile oluşur. Bu yüzden iktidar sahibi iktidarını pekiştirmek ve kitlelere kabul ettirmek için söylevin gücüne başvurmak zorundadır. Toplu nutuklardan, basılı, görsel yayınlara, oradan törensel toplantılara kadar her fırsatta kitleler söylem ve bu söylemi yaygınlaştıracak söylevlere muhatap olmak zorundadır. Geleneksel iktidarda, yönetici geçmişten getirdiği ve sorgulanamaz, değiştirilemez bir meşruiyete sahip olduğu için söylevle olan ilişkisi oldukça zayıftır. Onun varlığı ve zaman zaman varlığından haberdar etmek için halka görünmesi, onlara nazar edip el sallaması yeterlidir. Katolik dünyasının lideri Papa zaman zaman balkona çıkar ve halka nazar eder, el sallar. Bu onun varlığını ve meşruiyetini devam ettirmesi için yeterli bir eylemdir. Osmanlı sultanları, bayram ve sair törenlerde halkın karşısına çıkıp onlara el etek öptürerek iktidarını pekiştirir. Kanunlar ve toplum sözleşmesi ile iktidara
" Batı'nın tekniği mi ahlakı mı? " yüz yılı aşkın bir süredir cevabı aranan bir sorudur. Bu soruy... more " Batı'nın tekniği mi ahlakı mı? " yüz yılı aşkın bir süredir cevabı aranan bir sorudur. Bu soruya verilecek en kısa cevap, teknolojik, sosyal ve ekonomik gelişmelerin ahlaktan bağımsız olamayacağıdır. Çalışma disiplini, iş ahlakı, medeni ilişkiler, eğitimde ciddiyet, bir medeniyetin ilerlemesinin altında yatan gerçeklerdir. Batı bu teknolojik gelişmeye kurduğu bir düzen ile geldi. Adına ne derseniz deyiniz bu bir ahlak düzenidir. İnsanın yaratılışının gereklerine uygun hareket etmesi, uymakta zorunlu oldukları normatif değerler, ve doğru davranış kurallarına uyması onun ahlaki yapısını oluşturmaktadır. Öyleyse bizim tartıştığımız ve eleştirdiğimiz ahlakla bunun arasındaki fark nedir? Neden her iki kültürde de bir ahlak sorununun varlığına inanılmaktadır? İnsan tabiatının gerekleri, doğru davranış biçimleri veya kurallara uyma konusunda toplumların farklı dönemlerde farklı söylemlerle açıklamalar getirdiklerini görüyoruz. Kimine göre ideal siyasi düzenin sağlandığı toplumlar doğru davranış kurallarına ulaşırlar, kimine göre adil hukuk kural ve kurumları bunu sağlar. Dinler ise genelde tabandan tavana doğru bir kurguyu öngörürler. Bireylerin kendi doğaları (fıtratları) ile uyum içinde olmaları sonucu oluşacak toplum ideal ahlaki düzeni sağlayacaklardır. Burada önemli olan ve unutulmaması gereken bir eğitim sürecidir. Başta ifade edilen usuller devlet ve kanun zoru ile tepeden aşağı kurulabildiği halde, dinlerin ve ahlaki öğretilerin öngördüğü metot uzun ve toplumun her ferdine ulaşmayı öngören bir dönüşüm sürecini gerekli kılar. Devlet ve toplumda ahlak sorunu Geleneksel toplumlar devlet ve toplumsal ahlaki örgütlenmeler çoğu zaman birbirinden bağımsız gelişmiştir. Zaman zaman farklı örnekler görülse de devletlerin kendilerine biçtikleri otorite alanının yanında sivil alana da yer tanıdığı için göreceli olarak başarılı örnekler sunmuştur. Yirminci yüzyıl otokrasileri de kendilerine göre bir ahlak rejimi oluşturmaya çalıştılar. Devletin dayattığı ahlaki değerler toplumda karşılık bulmaktan oldukça uzak
İngilizcede " for Dummies " kitapları vardır. İşin acemilerine, yeni başlayanlara hitap eden bu k... more İngilizcede " for Dummies " kitapları vardır. İşin acemilerine, yeni başlayanlara hitap eden bu kitap serisine " aptallar için " anlamına gelen bu ifade uygun görülmüş. Terör ve Terörizm ülkemiz için yeni bir kavram olmadığına göre, bu konuyu yeni başlayanlara değil anlamak istemeyenlere anlatmaya çalışmanın lüzumu orta yerde duruyor. Bu yüzden İngilizce başlığın iki anlamı da bu konu için yanlış olmaz. Terör, Latince korkutmak anlamına gelen " terrere " kelimesinden gelir. Buna göre terör kavramının korkutma ile doğrudan ilişkisi vardır. Elinizin altındaki ilk sözlüğü açtığınızda karşınıza çıkan tanımlar şu şekilde sıralanır. Siyasi amaçlarla baskı yapma, korkutma ve şiddet kullanmak; kamuoyunu yönlendirmek ve korku salmak amacı ile şiddet kullanmak; şiddet uygulama metotları ile yönetimi idame ettirmek veya kurulu bir düzeni değiştirmeye çalışmaktır. Bu tanımlara göre meşru olmayan ve olağanüstü şiddeti kullanan siyasi arenanın hangi tarafında durursa dursun terör eylemi yapıyordur. Muhaliflerine uyguladığı şiddet ve terör faaliyetlerinden dolayı Fransız İhtilali'nden hemen sonraki dönemin adı " terör hükümeti " dönemidir. Toplumu gererek siyasi amaçlarına ulaşmaya çalışmak terör eylemidir. Toplumun bir kısmını diğeri üzerine kışkırtıp saldırmalarına neden olmak veya göz yummak ve ortaya çıkan güvensizlik ve çatışma ortamını yine siyasi çıkarları için kullanmak terör eylemidir. Siyasi rakiplerine illegal yollardan baskı uygulayıp siyaseti işlemez haline getirmek terör eylemidir. Toplumu korkularla belli bir tarafa yönlendirme amacı ile şiddet eylemlerini organize etmek, bunlara göz yummak veya oluşumlarını engellememek terör veya teröre yataklık eylemidir. Anayasa ve kanunlara aykırı davranışlarla toplumun bütününün veya bir kısmının güvenliğini tehlike altına atmak terör eylemidir. Hangi yüce dava için olursa olsun başka yerde ve başkası tarafından yapıldığı zaman suç kabul edilen her türlü faaliyet terör faaliyetidir. Bu tür illegal faaliyetleri yapanlar, siyasi skalanın neresinde dururlarsa dursunlar teröristtir.
Geçtiğimiz yıllarda İslamcılık nedir ne değildir konusunda uzunca bir tartışma açılmış hemen konu... more Geçtiğimiz yıllarda İslamcılık nedir ne değildir konusunda uzunca bir tartışma açılmış hemen konu ile ilgili herkes bu tartışmada bir şekilde taraf olarak katılmıştı. Farklı kesimlerden farklı seslerin katkıda bulunduğu bu tartışma "İslamcılık Öldü mü?" adlı romantik/dramatik bir başlıkla da kitaplaştırılmıştı. Bugün baktığımızda o dönemdeki sıcaklığını yitirse bile derinden İslamcıları eleştiren bir tonda devam eden bir söylem devam ediyor. Savunucuları, ardarda kaybedilen cepheler, tükenmiş ümitler, geri tepmiş "bahar"lar ve çamura saplanmış bir Türkiye örneğinin ardından çokça seslerini çıkaramıyorlar. Hatta daha ötesi şoven bir milliyetçiliğe savrulmuş vatan haini avına düşmüş eski İslamcılar eski çevreleri tarafından tanınmakta dahi zorlanılan varlıklara dönüştüler. İnsanlar tam da bu yüzden İslamcılığın öldüğüne kanaat getiriyorlar.
Bazı yazarlarca başlatılan, özelde tarih ve dini değerler, genelde de bilim din ilişkisi tartışma... more Bazı yazarlarca başlatılan, özelde tarih ve dini değerler, genelde de bilim din ilişkisi tartışmaları hararetlenerek devam ediyor. Bu tür tartışmalar farklı kesimlerin farklı fikirlerini öğrenme adına çok değerlidir. Birkaç yazı ile bu sorunun çözülemeyeceği bilinse de sorunu ortaya koyma ve alt başlıklarını belirleme adına bu tür tartışmalara ihtiyaç var. Yazılanları tasnif ederek bile bir problematik resmi ortaya koymak mümkün olabilir. Konunun görünürde iki tarafı var. Birincisi din ilimlerinden bağımsız üretilen ilimler hatadan beri olamaz anlayışı. Argümanlarını yine dini metinlerden alan bu bakışa göre tarih de dahil olmak üzere bilimler, temel metinlerin çizdiği sınırları aştığı zaman sorunlu bir alana girmiş olurlar. Değerlerden bağımsız bilim üretimi değerleri hiçe saydığı için sorunludur. Buna karşı olan düşüncenin dile getirdiği ise, herhangi bir bilim, dini sınırlılıklar içine hapsedilirse bilim olmaktan çıkar dogmanın konusu olur. Sınırlandırılmış bilim üretkenlikten yoksundur. Bu durum bile tek başına İslam toplumlarının neden bilim üretemediğinin en belirgin göstergesi olduğu düşüncesidir. Kavramları yerli yerine oturtmadan yapılan tartışma tarafları sonuca götüremeyeceği gibi okuyucuyu yoran bir kakafoniye dönme tehlikesini de içinde barındırır. Bu durumda bir hayat tarzı ve bakış açısı olan din ile bir disiplin olarak dini bilimler ayrımını yapmakta yarar var. Ali Bulaç'ın sıklıkla tekrar ettiği ed-Din, Bediüzzaman'ın tarifiyle, " bakış açısı " ve bir hayat tarzını tanımlar. Bediüzzaman Said Nursi, " niyet " ve " bakış açısı " farkları ile müspet, beşeri ve hatta dini bilimlerin anlamlarının nasıl değişebileceğini anlatır. Bu tanımlamasında ed-Din; akademik disiplin olarak dini bilimleri değil bir duruş ve bir bakış açısının karşılığı olarak kullanılır. Hadiselere bütüncül (manayı harfi) olarak bakmanın partikülarist (manayı ismi) ile bakmaktan daha önemli olduğunu, bu bakışla daha geniş anlamlara ulaşılabileceği, bununla da farklı kitapların bir örüntü içinde olduğunun keşfedilebileceğini anlatır. Kainatta var olan fizik kanunları daha üst kanunlarla bağlantılı olduğundan bu kanunlar hayatın diğer alanlarında da benzer şekilde tezahür edebilir. Sosyolojinin, psikolojinin kanunlarına da fizik kanunlarında olduğu gibi bütüncül bir bakışla ulaşılabilir. Bu kanunlar kainat kitabında mevcut olduğuna göre onun tercümesi olan kitapla da ilintili olması kaçınılmazdır. Sonuç itibariyle hakikati öğreten muarrifleri bütüncül bir gözle okumak, hakikate ulaşmamızı sağlayan bu muarriflerin uyum içinde olduğunun keşfi sonucunu doğurur. Bu bakış açısı ile din kainat okumalarından ayrı, bağımsız ve ters olarak düşünülemez. Ters ve çelişkili görülen yerlerde araştırmaların derinleştirilip, kainat kitabının kanunlarını keşfetme yolu ile ortaya çıkan hakikatler, diğer muarriflere de tasdik ettirilerek çözüme kavuşturulur. Tasdik edilmediği yerde bir yorumlama sorunu vardır. Kainat kitabı asıl olduğuna göre, tercümesi kitabın aslına göre tevil edilir.
Dr. Özgür Koca’nın Yeni bir İslam Siyaset Felsefesi Üzerine Düşünceler adlı çalışması birçok açıd... more Dr. Özgür Koca’nın Yeni bir İslam Siyaset Felsefesi Üzerine Düşünceler adlı çalışması birçok açıdan üzerinde düşünülmeye değer bilgiler veriyor. Özellikle ana başlıkları ile kısacık bir yazı içine sıkıştırabildiği İslam Siyasi Düşünce Tarihi kronolojisi, daha detaylı bir çalışmayı kendisinden bekleyebileceğimizin işaretidir.
Ben burada Dr. Koca’nın din siyaset ilişkisi üzerine yaptığı yorumlar ve getirdiği çözüm önerileri ile ilgili birkaç noktaya değinmek istiyorum. Birincisi, her ne kadar İslam tarihi içinde var olan siyasi yorumların kendi bağlamlarında değerlendirilmesi gereğine değinmiş olsa bile yazının devamında bugünün sorunlarına, bindörtyüz yıllık geçmişten yeterli ve tatmin edici cevaplar alamadığımızın örneklerini sunuyor. Özellikle birey-devlet, ulema-sultan ilişkilerini anlatırken verdiği örnekler bugünkü bakış açımıza ve ihtiyaçlarımıza göre tamamiyle bağlam dışı kalıyor.
Temsili demokrasinin yetersizliği ve örgütsüz kalabalıkların güçlü merkezi yapılar elinde edilgen... more Temsili demokrasinin yetersizliği ve örgütsüz kalabalıkların güçlü merkezi yapılar elinde edilgenleştirilmesi yadsınamaz gerçek olarak karşımızda duruyor. Bundan sonra olması gereken toplumun bölgesel, kültürel, dini ve/ya mesleki yapılarla siyasete sivil alanda katılabilmelerinin önünü açmaktır. Toplumun farklı kesimleri kendi hak ve çıkarlarının savunmasını yaparken aynı zamanda karşı tarafın sınırlarını da belirlemektedir. Hak ve çıkarların karşılaştıkları yerlerde çizilen sınırlar ise toplumsal sözleşmenin çerçevesini oluşturur. Dinamik bir süreç olan toplumsal hayatta ortaya çıkacak sorunların bir çerçevede sınırlandırılması, doğal ortamında oluşabileceği gibi seçtikleri temsilciler eli ile de kanunlaştırılarak sağlancaktır.
Modern devletin temellerinin atıldığı döneme kadar başarılı bir şekilde uygulanan şeriat sistemin... more Modern devletin temellerinin atıldığı döneme kadar başarılı bir şekilde uygulanan şeriat sisteminin ve pratikteki uygulamalarının oluşturduğu ahenkli toplum ondokuzuncu yüzyıl başlarından itibaren derin bir mantalite dönüşümünün eseri olarak parçalanmıştır.
Legal olmakla beraber moral meşruiyete sahip olan şeriat yeni dönemde, uygulayıcılarına göre değişen oran ve ağırlıkta, ya moral alana sıkıştırılmış veya modern hukuk sistemine meşruiyet aktarımı yapacak ham malzeme taşımakla sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırılmışlığı içinde bile meşruiyetini ciddi oranda erozyona uğratan bir dizi zihni ideolojik süreç sonunda tamamiyle işlevsiz bir yere hapsedilmiştir. Günümüzde ise ilmihal kitaplarında dini-moral ihtiyaçlara hazır cevaplar sağlamaya çalışan, spiritüel bir alanın fantastik süjesi olarak hayatını sürdürmeye çalışmaktadır. Otonomisini ve özgünlüğünü yitirmiş akademik alanda da güncel sorunlara cevap vermekten uzak, “nakilcilik” yapmakla meşguldür.
Değerlerin hızla yıprandığı bir dönem sona eriyor. Geçtiğimiz yüzyılın sonundan itibaren, özellik... more Değerlerin hızla yıprandığı bir dönem sona eriyor. Geçtiğimiz yüzyılın sonundan itibaren, özellikle de yaşadığımız son beş yılda, değerlerin anlamlarını yitirdiği ve insanlar için kendi savundukları da dahil olmak üzere, değerlerin kitleler nezdinde hiçbir anlam ifade etmediği bir döneme girmiş olduk.
Yıllardır dillendirilen “Ermeniler millet-i sadıka idi.” klişesine benzer bir şekilde Kürtler içi... more Yıllardır dillendirilen “Ermeniler millet-i sadıka idi.” klişesine benzer bir şekilde Kürtler için söylene gelen kardeşlik, sadakat, bağlılık, fedakarlık ve feragat gibi onlara ait özelliklerin karşısında bizim sayacağımız hangi özelliklerimiz var diye oturup düşünmenin zamanı geldi, geçiyor.
Uzun modernleşme sürecinin sonunda Türk siyaseti gelenek ve 20. yüzyıl modernliği arasında sıkışm... more Uzun modernleşme sürecinin sonunda Türk siyaseti gelenek ve 20. yüzyıl modernliği arasında sıkışmış görünüyor. Bütün 19. ve 20. yüzyıllar modernleşmenin farklı aşamalarına şahitlik yapmış siyaset arenasının güç odakları en son demirledikleri yerde ne kendini ne de karşıtlarını memnun edemeyecek bir aralığa kendilerini hapsettiler. Öncekilerin geleneksel yapıdan sıyrılma adına otokratik rejimleri çare diye sundukları geçen yüzyılın modernitesinden sonra yeni muktedirler çare olarak karşımıza geleneği çıkarmaya çalışıyorlar. Sorun şu ki artık ne toplum ne siyasi yapı geleneğin bize vereceklerine razı olmayacak kadar farklılaşmış durumdadır.
Türkiye'de yıkıcı endüstrileşmenin önüne geçebilecekken inşaat alanlarındaki atılımlarla doğa ile... more Türkiye'de yıkıcı endüstrileşmenin önüne geçebilecekken inşaat alanlarındaki atılımlarla doğa ile oynamaya başlandı. Yeşil alanlar rant kapısı olarak hızla betonlaşma sürecine girdi. Şehirler plansız ve çirkin yapılaşmaya maruz bırakıldı. İşin kötü tarafı, bunlar yapılırken ciddi bir muhalefetle de karşılaşılmadı. Bundan sonra ülkenin daha yaşanılabilir bir yer olması adına değerlerini ve dinamiklerini yerelden alan bir çevreci harekete ihtiyaç var.
nde Kürt, Alevi, Ermeni olarak yaşamak serbesttir ancak bu kimliği hatırlamak ve hatırlatmak suçtur.