Arabuluculuk Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi Başkent Üniversitesi ve Türkiye Barolar Birliği işbirliği ile hazırlanan eğitim setinin bir parçasıdır. Eğitim Seti; - Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi, - Hukuk... more

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi Başkent Üniversitesi ve Türkiye Barolar Birliği işbirliği ile hazırlanan eğitim setinin bir parçasıdır.
Eğitim Seti;
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi,
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Soru Kitabı,
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Mevuzatı ve
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitim Filminden oluşmaktadır.
Setin ve Kitapların Editörlüğü Prof. Dr. Ali Halıcı ve Musa Toprak tarafından gerçekleştirilmiştir.
Mevuzat derlemesi Musa Toprak tarafından yapılmıştır.

Bu katılımcı kitabı, temel arabuluculuk eğitimi katılımcıları için, “Türkiye’de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi” Projesi kapsamında, Avrupa Konseyi, CEPEJ (Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu) uzmanları... more

Bu katılımcı kitabı, temel arabuluculuk eğitimi katılımcıları için, “Türkiye’de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi” Projesi kapsamında, Avrupa Konseyi, CEPEJ (Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu) uzmanları Maria Oliveira ve Dr. Rimantas Simaitis’in rehberliğinde, ulusal uzmanlar tarafından geliştirilmiştir. Proje, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (Sida) ve Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı tarafından birlikte finanse edilmekte ve Avrupa Konseyi tarafından Aralık 2014 - Eylül 2017 tarihleri arasında uygulanmaktadır.

Dünyada avukatlık mesleğinin icra edilişinde ve iş sahiplerinin avukatlardan olan beklentilerinde ciddi bir değişim yaşanmaktadır. Bu değişimin Türk avukatlığına olan etkileri son birkaç yıl öncesine kadar kısıtlı olmuştur. Fakat Hukuk... more

Dünyada avukatlık mesleğinin icra edilişinde ve iş sahiplerinin avukatlardan olan beklentilerinde ciddi bir değişim yaşanmaktadır. Bu değişimin Türk avukatlığına olan etkileri son birkaç yıl öncesine kadar kısıtlı olmuştur. Fakat Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile birlikte artık avukatlardan, bir davada taraf vekili olmak gibi şimdiye kadar alıştıkları işlev dışında arabuluculuk sürecinde, müzakereci taraflardan birisinin vekili olarak hareket etmeleri beklenecektir. Avukatların uyuşmazlığın aşina olmadıkları bu erken evresinde, duruşma salonlarına özgü klişeleşmiş söz ve davranışlarla müzakere etmeye çalışmaları iş sahiplerini başarıyla temsil etmekte yeterli olmayacaktır. Çünkü bahse konu müzakerelere, davada olduğu gibi maddi hukuk, usul kuralları yahut diğer tarafa yönelen keskin ve aşırı taleplerden çok tarafların gerçek istek ve menfaatleri hâkim olacaktır. Dolayısıyla genel olarak sert olan ve gerilim yaratan mutat avukat dili, müzakerelere faydadan çok zarar getirecek, iş sahiplerinin anlaşma odaklı temsil ihtiyaçlarını karşılamayacaktır. Avukatlar değişen şartlara uyum sağlayarak varlıklarını sürdürebilen serbest meslek erbapları olduklarına göre, özellikle zorunlu arabuluculuğun bir yargı reformu ögesi olarak ciddi bir şekilde dillendirildiği şu günlerde, bu yeni ve esaslı değişime onun gerektirdiği üstün müzakere yetenekleriyle donanarak hazır olmalıdırlar. Ayrıca arabuluculuk sisteminin etkisiyle gelinecek ileri aşamalarda, tarafların arabulucu olmaksızın doğrudan müzakere etmeyi tercih edecekleri “uzlaşma sağlama” (Av. K. m. 35/A) gibi farklı ve daha avantajlı uyuşmazlık çözüm yöntemlerine olan ilgi de artacaktır. Yaşanacak bu keskin dönüşüme uyum sağlayabilen avukatlar davaya nazaran çok kısa sürede çözüme kavuşacak uyuşmazlıklar sayesinde daha çok kazanç elde edebilir, mesleki tatmin yaşayabilirler Ancak uyuşmazlıkların duruşma salonu yerine masada müzakere edilerek çözüme kavuştuğu dönemde, cübbesini çıkarıp müvekkilinin yanına oturmayan avukatlar ne yazık ki ciddi kayıplarla karşı karşıya kalacaklardır. Bahsedilen kaygıları avukatların yararlanabileceği bir müzakere yetenekleri kitabı sunarak hafifletmek niyetiyle ortaya çıkan bu çalışma, daha önce iki baskı yapmış olan Avukatın Uzlaşma Sağlama Yetkisi adlı kitabımın, maddi hukuka ve usul hukukuna ilişkin bölümlerini çıkarmak, kavramlar ve başlıkları yeniden düzenlemek suretiyle hazırlanmıştır. Meslektaşlarıma faydalı olmasını dilerim.

Alternatif uyuşmazlık yöntemleri, içinde bulunduğumuz çağda popülaritesi artmış hukuki müesseseler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Şu an ülkemizde bazı özel hukuk uyuşmazlıklarında arabulucular, bazı ceza hukuku uyuşmazlıklarında ise... more

Alternatif uyuşmazlık yöntemleri, içinde bulunduğumuz çağda popülaritesi artmış hukuki müesseseler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Şu an ülkemizde bazı özel hukuk uyuşmazlıklarında arabulucular, bazı ceza hukuku uyuşmazlıklarında ise uzlaştırmacılar uyuşmazlıkların çözümünde rol almaktadırlar. Bu müesseselerin ortak özellikleri, hâkimi, bir nebze de olsa uyuşmazlıkların dışında tutmaları ve problemleri, bazı niteliklere sahip kişilerin müdahalesi ile çözmeleridir. Pozitif hukukta yer alan her iki müessesenin de Batı menşeili olduğunu belirtmek gerekir. Ancak bu özelliklere sahip hukuki kurumun Osmanlı Devleti içerisinde de yer aldığı ifade edilebilir. Bu çalışmada şeri’ye sicillerinde, mühimme defterlerinde ve fetvalarda kendisinden sıklıkla bahsedilen muslihûn hukuki müessesesi incelenecektir. Literatürde doğrudan bu konu üzerinde yazılmış çok az çalışmanın var olduğu, konuya daha ziyade başka hukuk tarihi konuları işlenirken değinildiği ifade edilebilir. İşbu çalışmada, konuya hukuki perspektiften yaklaşılacak ve spesifik olarak bir bölge ve zaman ayrımı yapılmadan konu bir bütün olarak ele alınmaya çalışılacaktır. Şu ana kadar yapılan araştırmalar ile şu tespit ve değerlendirmelere varılabileceği düşünülmektedir. Muslih, muslihûn, muslihîn, musâlaha, mütevassıtûn, mutavassıt, bedel-i sulh gibi kavramlar konu araştırılırken kullanılması gereken kavramlar olarak karşımıza çıkabilmektedir. İslam hukukunun sulhu teşvik ve kabul etmesi, muslihûn müessesesinin Osmanlı Devletinde sıklıkla görülmesinde etkendir. Borçlar, aile, miras ve ceza hukukuna ilişkin dava konularının muslihûn vasıtasıyla nihayete erdirildiğini görmek mümkündür. Sadece erkek ve Müslümanlar değil, kadın ve zimmiler de muslihûna başvurabilmişlerdir. Kanaatimizce, muslihûn kanalıyla çözülen uyuşmazlıklarda, kadının rolü, hukuki problemi çözmekten ziyade, çözüldüğünü tespit etmektir. Muslihûn olarak sorun çözen kişilerin Müslüman olmaları gerektiği yine kayıtlar ile karşımıza çıkmaktadır. Muslihûn vasıtasıyla çözülen kayıtlar, bize toplumun uzlaşı kültürüne sahip olduğunu, devletin bu kültürü muhafaza etmenin ötesinde bir dahlinin olmadığını göstermektedir. Çalışma, meri hukukta değişim yapılacağı vakit, muslihûn örneğinde olduğu gibi hukuk tarihi tecrübelerinden de yararlanılması gerektiğine dikkat çekmeyi hedeflemektedir.

Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren; onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin... more

Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren; onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi de getirebilen uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürüttükleri uyuşmazlık çözüm yöntemi olan Arabuluculuk, 6325 sayılı yasa ile Türkiye’de ilk olarak 2012 yılında uygulanmaya başlanmıştır.
2012 yılından günümüze kadar geçen kısa sürede etkin şekilde uygulanmaya başlayan arabuluculuk, ihtiyari olmasının yanında, 01.01.2018 tarihinden itibaren iş hukukundan kaynaklanan davalarda zorunlu bir yöntem olarak uygulanmaya başlanmış ve 7036 sayılı kanun ile 1950 tarihli İş Mahkemeleri Kanununda köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Zorunlu arabuluculuk yöntemi neticesinde elde edilen veriler nazara alınarak, bu arabuluculuk türünün uygulanacağı alanlar genişletilmiş ve 01.01.2019 tarihi itibariyle ticari davalardan kaynaklı uyuşmazlıklar için de zorunlu arabuluculuk yöntemi getirilmiştir.
6325 sayılı yasaya bu değişiklikler neticesinde gerek ihtiyari arabuluculuk türünde gerekse zorunlu arabuluculuk türünde uygulanmak üzere yeni hükümler eklenmiş, bazı hükümler kaldırılmış ya da mevcut hükümlere eklemeler yapılmıştır. Kısa denilecek süreç içerisinde arabuluculuk yönteminin benimsenmesi ve çeşitli değişiklikleri getirmesi, yöntemin ileride de günün koşullarına göre şekillenebileceği konusunda sinyaller vermektedir.
Yargı yoluna nazaran hızlı, daha az masraflı, tarafların sürece daha fazla dahil olduğu ve bunun sonucu olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın üçüncü bir kişi tarafından değil de bizzat uyuşmazlık yaşayan taraflarca çözülmesi esas olduğundan bugüne kadar alışılagelen yöntemlerden, özellikle yargıdan ayrılmaktadır.
Çalışmaya konu olan ve arabuluculuk yöntemi ile mukayese ettiğimiz bir diğer yöntem ise, ilham kaynağının Osmanlı İmparatorluğu devlet yöntemi olduğu belirtilen, ancak bugün anladığımız şekilde ilk kez İsveç’te ortaya çıkan ombudsmanlık (Kamu Denetçiliği Kurumu) yöntemidir. Türkiye’de Kamu Denetçiliği Kurumunun oluşturulması adına süreç dahilinde çeşitli girişimler gerçekleştirilse de nihayetinde 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğine ilişkin referandum neticesinde Anayasada yer almış ve 2012 yılında 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu tesis edilmiştir.
Bireyin idare gücü karşısında korunması amacına hizmet eden denetim türü olan ombudsmanlık, idarenin işlem ve eylemlerinden ötürü, bireylerin şikayetleri ile harekete geçen, geniş yetkilerin tanındığı, denetlemenin yapıldığı ancak bağlayıcı kararların verilemediği, bu kararların parlamento ve kamuoyu ile paylaşıldığı bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Burada da arabuluculukta olduğu gibi yargı yoluna nazaran daha hızlı, masrafsız yöntem olması, ayrıca hukuka aykırılığın yanında yerindeliğin de denetlendiği bir süreç olması Kurumu idari yargıdan farklı bir şekilde konumlandırılmasına neden olmaktadır.
Gerek arabuluculuk gerek ombudsmanlık yöntemleri aynı dönemde çıkmış iki yasa olarak biri özel hukuk uyuşmazlıklarında diğeri ise kamu hukuku uyuşmazlıklarında yaşanan ihtilafların çözümünde etkin yollar olma yolunda hızlı bir şekilde ilerlemektedir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu düzenlemeleri incelendiğinde, her iki yöntemin birbiri ile benzerlik ve farklılık gösterdiği görülmektedir.
Kısa sürede büyük gelişim gösteren arabuluculuk ve ombudsmanlık, ilerleyen süreçte daha da yaygınlaşarak, uygulanacağı alanlar bakımından çeşitleneceği, birden fazla alana sirayet ederek mevcut uyuşmazlıkların barışçıl bir yolla çözülmesine vesile olacakları tartışma götürmemektedir.

7251 sayılı Kanunun 59. maddesiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"a 73/A maddesi eklenerek, tüketici mahkemelerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Bu düzenlemeyle kanun koyucu,... more

7251 sayılı Kanunun 59. maddesiyle Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"a 73/A maddesi eklenerek, tüketici mahkemelerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Bu düzenlemeyle kanun koyucu, tüketici uyuşmazlıkları bakımından arabuluculuğa başvurulmuş olmasını ana kural olarak belirlemiştir. Ana kural bu şekilde belirtildikten sonra, bazı tüketici uyuşmazlıkları bu kuralın kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu makalede esas itibariyle tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk ve bunun istisnaları üzerinde durulmuş olmakla birlikte, konunun anlaşılmasını sağlamak amacıyla öncelikle tüketici uyuşmazlığı ve unsurları belirtilmiştir. Daha sonra tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk, arabuluculuk dava şartı, bu şartın uygulanması ve istisnaları ele alınmıştır. Son olarak tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartının uygulanmasına ilişkin özellik gösteren hususlar belirtilmiştir.

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile Türk İş Hukuku uygulamasında yeni bir dönem başlamış ve iş sözleşmesi taraflarının kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan alacak, tazminat ve işe iade talepleri hususunda dava açmadan... more

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile Türk İş Hukuku uygulamasında yeni bir dönem başlamış ve iş sözleşmesi taraflarının kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan alacak, tazminat ve işe iade talepleri hususunda dava açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurmaları bir dava şartı olarak öngörülmüştür. Tarafların arabuluculuğa başvurmak zorunda oldukları alacak, tazminat veya işe iade taleplerine dayanak olabilecek kanunlardan biri de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunudur. 6356 sayılı Kanunda bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş davalarına bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği düzenlenmiştir. Çalışmamızda iş mahkemesinde görülen 6356 sayılı Kanuna ilişkin hangi uyuşmazlıklarda arabuluculuğun dava şartı olduğu incelenmiştir.

Bu deneme sınavı, arabulucu adaylarının sınava hazırlıklarında yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Bütünlüğü bozulmamak kaydıyla basılabilir, elektronik ortamda çoğaltılabilir ve paylaşılabilir. İçerik ticari amaçla ve kaynak... more

Bu deneme sınavı, arabulucu adaylarının sınava hazırlıklarında yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Bütünlüğü bozulmamak kaydıyla basılabilir, elektronik ortamda çoğaltılabilir ve paylaşılabilir. İçerik ticari amaçla ve kaynak gösterilmeksizin kullanılamaz.

Tarafların katılımıyla gerçekleşecek arabuluculuk sürecinden önce, tamamlanması gereken bazı aşamalar vardır. Bu aşamalar, taraflardan birinin veya tamamının arabulucuya ulaşarak arabuluculuk yapmasını istemeleri, isteğin diğer taraflara... more

Tarafların katılımıyla gerçekleşecek arabuluculuk sürecinden önce, tamamlanması gereken bazı aşamalar vardır. Bu aşamalar, taraflardan birinin veya tamamının arabulucuya ulaşarak arabuluculuk yapmasını istemeleri, isteğin diğer taraflara iletilmesi ve kabul görmesi halinde arabuluculuk için yer ve zamanın belirlenmesi şeklinde özetlenebilir.

Bu çalışma arabulucu adaylarına ve arabuluculara uygulama çalışmalarında ve yenileme eğitimlerinde yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Bütünlüğü bozulmamak kaydıyla basılabilir, elektronik ortamda çoğaltılabilir ve paylaşılabilir.... more

Bu çalışma arabulucu adaylarına ve arabuluculara uygulama çalışmalarında ve yenileme eğitimlerinde yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Bütünlüğü bozulmamak kaydıyla basılabilir, elektronik ortamda çoğaltılabilir ve paylaşılabilir. İçerik ticari amaçla ve kaynak gösterilmeksizin kullanılamaz.

Although in the private law disputes, we met mediation in 2012 with the enactment of the Law about Mediation in Legal Disputes no. 632511, the turning point is for the practice of mediation can be considered as Jan

Özet: Uyuşmazlıkların eskiye göre daha karmaşık ve uzmanlık isteyen hale gelmesi ve insanların ilişkilerini koruma ve devam et-tirme istekleri gibi nedenlerle uyuşmazlık tarafları, ihtiyaçları olan çözüme erişebilmek için yargısal... more

Özet: Uyuşmazlıkların eskiye göre daha karmaşık ve uzmanlık isteyen hale gelmesi ve insanların ilişkilerini koruma ve devam et-tirme istekleri gibi nedenlerle uyuşmazlık tarafları, ihtiyaçları olan çözüme erişebilmek için yargısal süreçler dışında alternatif yöntem-ler aramışlardır. Bu arayış alternatif uyuşmazlık yöntemlerini do-ğurmuştur. Arabuluculuk, en hızlı yayılan ve tercih edilen alternatif uyuşmazlık yöntemi olmuştur. Arabuluculuk, işçi ve işveren arasında yaşanan anlaşmazlıkların kısa bir zaman zarfında ve düşük maliyet-lerle çözümlenmesini sağlayacak adil ve dostane bir yöntemdir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu kabul edildiği 1950 yılından günümüze kadar çalışma hayatında yaşanan köklü dönüşümler kar-şısında iş uyuşmazlıklarının çözüm yöntemlerinin yetersiz kaldığı gerekçesiyle, mahkemelerin iş yükünü azaltacak alternatif uzlaşma yöntemlerini benimseyen yeni bir kanun (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu) getirilmiştir. 7036 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde, alternatif uzlaşma yöntemlerine olan gereksinim, iş mahkemelerinde artan iş yükünün ve işin yapılma şeklinde yaşanan değişim, nüfus artışı, teknolojide yaşanan olağanüstü gelişim, sosyal güvenlik hukuku alanın genişle-mesi ve işçi-işveren uyuşmazlıklarının çeşitlenmesi nedenlerine bağ-lanmıştır. 01.01.2018 itibariyle yürürlüğe girmiş olan "Dava Şartı Olarak Arabuluculuk" sistemini de içeren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanu-nu bu anlamda çalışma hayatının önemli bir ihtiyacını karşılamış ola-caktır. Dava şartı olarak arabuluculukta, uyuşmazlık taraflarının bir araya getirilerek alanında uzman arabulucuların objektif bir şekilde taraflarla görüşme sağlayarak kendi çözüm yöntemlerini geliştirme-leri sağlanmakta ve iletişim kurmalarına aracı olunmaktadır. Arabuluculuk, Türk hukuk sistemi içerisinde tarafların ihtiyari başvurduğu bir çözüm yöntemiyken, 7036 sayılı Kanun'la yapılan dü-zenlemeyle işçi-işveren uyuşmazlıklarında dava şartı olarak ilk defa yer almıştır. Bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucu-ya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilecek ve mahkeme öncelikli olarak arabulucuya başvurmuş olma koşulunu arayacaktır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile getirilen yeni düzenle-meye göre dava açılmadan önce arabulucuya gitmek zorunlu, ancak tarafların arabulucuda uzlaşmaları zorunlu değildir. Taraflar arasında * Yrd. Doç. Dr., İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi

Arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde son yıllarda çok hızlı gelişmiş ve ilerlemiştir. Bu gelişmeler kapsamında önceden ihtiyari biçimde ta-raflarca uyuşmazlık çözümünde yararlanılabilen arabuluculuk yöntemi,... more

Arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde son yıllarda çok hızlı gelişmiş ve ilerlemiştir. Bu gelişmeler kapsamında önceden ihtiyari biçimde ta-raflarca uyuşmazlık çözümünde yararlanılabilen arabuluculuk yöntemi, mevzuatta yapılan değişikliklerle iş, ticaret ve tüketici hukuku uyuşmazlıklarının çoğu için dava şartı haline getirilmiştir. Bu çalışma kapsamında iş hukuku uyuşmazlıkları için ihtiyari ve zorunlu arabuluculuk süreçleri incelenecek, sözleşme niteliği taşıyan arabuluculuk anlaşma tutanaklarının geçerlilik şartları ve iptal edilmesine dair açıklamalar yapıla-caktır. ABSTRACT Mediation has developed and progressed very rapidly in recent years within alternative dispute resolution methods. In the context of these developments, the mediation method, which can be used in dispute resolution by the parties in a prior discretionary manner, has been made a case requirement for most labor and commercial law disputes by amendments to the legislation. Within the scope of this study, voluntary and compulsory mediation processes for labour law disputes will be examined and explainations on the validity conditions and cancellation of mediation agreement minutes which are of the nature of the contract will be made.

Adalet Bakanlığından: HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 -(1) Bu Yönetmeliğin amacı; arabuluculuk yoluyla hukuk... more

Adalet Bakanlığından: HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 -(1) Bu Yönetmeliğin amacı; arabuluculuk yoluyla hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile arabuluculuk eğitimi verecek kuruluşların denetlenmesi, eğitimin süresi, içeriği ve standartları ile ilgili hususları ve yapılacak olan yazılı ve uygulamalı sınavın ilke ve kurallarının belirlenmesi ile arabulucular sicilinin düzenlenmesi ve arabulucularda aranacak koşullarla, arabulucuların denetlenmesi ve izlenmesi ile ilgili hususları ve Arabuluculuk Daire Başkanlığı ile Arabuluculuk Kurulunun çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir.

Özet Ortadoğu'da köklü devlet geleneğine sahip ülkelerden Türkiye ve İran arasında süregelen ilişkiler, küresel politikalardan etkilenmekle beraber her anlamda gelişmeye ve ilerlemeye devam etmiştir. 50'ler ve 60'lar boyunca Sovyet... more

Özet Ortadoğu'da köklü devlet geleneğine sahip ülkelerden Türkiye ve İran arasında süregelen ilişkiler, küresel politikalardan etkilenmekle beraber her anlamda gelişmeye ve ilerlemeye devam etmiştir. 50'ler ve 60'lar boyunca Sovyet tehdidine karşı Batı Bloku içerisinde kendini ortak bir hareket alanında bulan bu iki ülke, 1979 İslam Devrimi'yle İran'ın saf değiştirmesinden sonra da ilişkilerini farklı boyutlara taşıyarak sürdürmüştür. 1980 yılında başlayan İran-Irak Savaşı da Türkiye-İran ilişkilerinin gelişmesinde önemli bir diğer faktör olmuştur. Bu sayede İran, Batı'nın onu yalnızlaştırma çabalarına karşılık Türkiye'nin "mutlak tarafsızlık" politikası izlemesiyle bu konudaki tedirginliğini üzerinden atmıştır. 2000'lerde eş zamanlı olarak İran'ın dış dünyaya dönük hamleleri ve Türkiye'nin siyasal İslamcı bir çizgide ilerlemesi iki ülke arasındaki belirgin farklılıklardan biri olan laik-muhafazakar ayrımını da yumuşatmıştır. Fakat 2005'te Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesiyle İran'ın dış politika söylemleri değişmiş mevcut barışçıl hava kaybolmuştur. Bütün bunlardan belki de en önemlisi nükleer tesislerin yeniden faaliyete açılması, başta ABD olmak üzere bütün dünyanın gözlerini İran'a çevirmesine neden olmuştur. Bu dakikadan sonra bir dizi yaptırımla baş başa kalan ve uluslararası arenadan dışlanan İran için Türkiye ile ilişkiler büyük önem arz etmiştir. Makale boyunca bütün bu süreç ayrıntılı bir şekilde ele alınacak, ilk olarak yaptırımların öncesinde Türkiye-İran ilişkileri üzerinde durulacak ardından İran'ın nükleer faaliyetleri ve bu faaliyetler kapsamında uygulanan yaptırımlara karşı ilişkilerin seyri değerlendirilecektir.

Öz Arabuluculuk, devletler arasındaki uyuşmazlıklarda, taraflar açısından görüş ayrılıklarını gidermek ve anlaşmazlığı çözüme bağlamak amacıyla üçüncü bir tarafın yardımda bulunması olarak tarif edilmektedir. Sovyet Türkistan'ından... more

Öz Arabuluculuk, devletler arasındaki uyuşmazlıklarda, taraflar açısından görüş ayrılıklarını gidermek ve anlaşmazlığı çözüme bağlamak amacıyla üçüncü bir tarafın yardımda bulunması olarak tarif edilmektedir. Sovyet Türkistan'ından Belücistan'a kadar uzanan Afganistan-İran Sınırının kesin olarak belirlenmemiş olması iki devlet arasında çeşitli sorunlara yol açmıştı. Afgan ve İranlı yetkililer arasında Mayıs 1934'te imzalanan protokole göre iki devlet arasındaki sınır anlaşmazlığının hakeme götürülmesine karar verilmişti. Hakem olarak da Türkiye Cumhuriyeti'ne karar verilmişti. Türkiye, iki tarafın da kabul edebileceği bir çözüm için General Fahrettin (Altay) Paşayı görevlendirmişti. Bu çalışmanın amacı Türkiye'nin arabuluculuk rolüne değinerek, İran-Afganistan Sınırını çözmesi ve bunun ikili ilişkilere yansımasını değerlendirmektir. Abstract Mediation is described as third party assistance in resolving disputes between states and finding ways to solve the problem among the sides. The fact that the Afghanistan-Iran border, which extends from Soviet Turkestan to Baghdad, has not been precisely determined has led to various problems between the two states. According to the protocol signed between the Afghan and Iranian authorities in May 1934, it was decided that the border dispute between the two states would be referred to the arbitrator. It was decided that the arbitrator would be the Republic of Turkey. .

Arabuluculuk faaliyet alanının genişletilmesine yönelik, 7155 sayılı kanuni düzenleme, 19 Aralık 2018 tarihinde resmi gazetedeki ilanından sonra, 1 Ocak 2019 tarihinde uygulanmaya başlanmıştır. Şöyle ki; hukukumuzda yer alan bu yenilik... more

Arabuluculuk faaliyet alanının genişletilmesine yönelik, 7155 sayılı kanuni düzenleme, 19 Aralık 2018 tarihinde resmi gazetedeki ilanından sonra, 1 Ocak 2019 tarihinde uygulanmaya başlanmıştır. Şöyle ki; hukukumuzda yer alan bu yenilik içeren düzenleme ile, 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren "ticari alacak ve tazminat talepleri" gibi konularda taraflarca yaşanan uyuşmazlıklarda, dava açma yoluna gitmeden önce, arabulucuya gitme zorunluluğu getirildi. Lâkin; taraflar arasında yaşanan uyuşmazlık arabuluculuk hususu ile çözülemez ise; o halde taraflar mevcut uyuşmazlığın çözümü için dava açma yoluna gidebileceklerdir.

Öz Neoliberal politika setleri ile birlikte iş hukukunda refah devleti dönemindeki kazanımların gittikçe gerilediği görülmektedir. Bir iktidar modeli olarak neolibe-ral politika setleri içerisindeki yönetişim uyarınca alternatif... more

Öz Neoliberal politika setleri ile birlikte iş hukukunda refah devleti dönemindeki kazanımların gittikçe gerilediği görülmektedir. Bir iktidar modeli olarak neolibe-ral politika setleri içerisindeki yönetişim uyarınca alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin gittikçe teşvik edildiği hatta talep edildiği gözlemlenebilir. Tür-kiye de tüm bu değişim ve dönüşümlerden bağımsız değildir ve özellikle Hu-kuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve İş Mahkemeleri Kanunu ile iş uyuşmazlıklarının çözümünde işçi haklarının gerilemesi bakımından Türkiye'de yeni bir yargı yolu gündemdedir. Dava şartı olarak arabuluculuğun iş uyuşmaz-lıklarında uygulanması dünyadaki örnekler açısından bir ilktir. Bu noktada be-lirtmek gerekir ki; iş uyuşmazlıklarında, kanunen yapılan değişikliklerle sadece arabulucuya gitme değil aynı zamanda süreci yürütme de maddi olarak zorunlu hale gelmiştir. Abstract With the neoliberal policy sets, it is seen that the gains in the welfare state period have declined gradually. As a model of power, it can be observed that alternative dispute resolution methods are increasingly encouraged or even demanded according to governance within the neoliberal policy sets. Turkey in terms of the decline of labor rights is not independent from all these changes and transformations. Especially with the Law Dispute Mediation Act and the new Labor Courts Act, there is a new judicial way to solve labor disputes which constitutes a downfall. The application of mediation in labor disputes as a condition of case is a first in terms of examples in the world. It should be noted at this point; with

8-10 Ocak 2014 tarihlerinde Ankara Barosu VIII. Uluslararası Hukuk Kurultayı’nda sunulmuştur.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 22 Haziran 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ile uyuşmazlıkların çözümü için mevzuatımıza alternatif bir yöntem olan arabuluculuk yöntemi eklenmiştir. Uyuşmazlıkların dava... more

Online Uyuşmazlık Çözümü Online dispute resolution (ODR) yakında sıkça duyacağımız terimlerden olacak. ODR taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü sırasında teknolojinin de kullanıldığı bir yöntem olarak adlandırılabilir. ODR ile... more

Online Uyuşmazlık Çözümü Online dispute resolution (ODR) yakında sıkça duyacağımız terimlerden olacak. ODR taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü sırasında teknolojinin de kullanıldığı bir yöntem olarak adlandırılabilir. ODR ile “Müzakere”, “Mediasyon” ve “Tahkim” gibi veya bunların değişik birleşimleri
gerçekleştirilebilmektedir. Bu teknolojik çözüm metodu klasik ADR (Alternative Dispute Resolution) yöntemlerinin dengi olarak görülebilir. ODR da geleneksel müzakere yöntemleri ve süreç teknolojinin sunduğu online ortamlarda gerçekleşir.

Çalışmada, ülkemizde neredeyse on yedi yıldır yürürlükte bulunan ve dar kapsamda uygulanan Hukuksal Koruma Sigortası Genel Şartları; niteliği, sigorta türleri arasındaki yeri, konusu ve kapsamı bakımından incelemeye tabi tutulmuştur. Bu... more

Çalışmada, ülkemizde neredeyse on yedi yıldır yürürlükte bulunan ve dar kapsamda uygulanan Hukuksal Koruma Sigortası Genel Şartları; niteliği, sigorta türleri arasındaki yeri, konusu ve kapsamı bakımından incelemeye tabi tutulmuştur. Bu kapsamda hukuki koruma sigortasının Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerindeki hacmi ve prim/hasar oranları ve bu konudaki bilinç düzeyi üzerinde durularak, Türkiye’de gelişmiş ülkelerdeki bilinirlik ve uygulama düzeyine ulaşılması halinde avukatların bu pazardan ne oranda pay alabileceğine ilişkin öngörülerde bulunulmuştur.
Kötü bir hukuk diliyle kaleme alınmış olan Hukuksal Koruma Sigortası Genel Şartları, çalışmada adeta yeniden yazılarak gerek maddi hukuk gerekse usul hukuku bakımından daha anlaşılır şekilde ifade edilmeye çalışılmış, dağınık hükümler okuyucuya kolaylık sağlamak amacıyla başlıklar halinde toplanmak ve gerekli bağlantılar kurulmak suretiyle örnekler verilerek incelenmiştir.
Çalışma kapsamında Türkiye’deki hukuki koruma sigortası uygulaması, yürürlükteki poliçeler ve şirketlerce sunulan teklifler üzerinden değerlendirilerek, sigortalıya sunulan sözleşme ve sözleşme eki klozların uygulamaya yansıması ve geçerliliği incelenmiştir. Buna ek olarak hukuki koruma sigortasının adalete erişim ve yargı reformu süjesi olarak değerlendirilmesi yapılmış, adlî yardım ve müdafilik kurumlarıyla ilişkisi ele alınmış, mahkeme içi ve dışı sulh, tahkim, 6325 Sayılı Kanun kapsamında arabuluculuk ve 1136 Sayılı Av. K. m. 35/A’da düzenlenen uzlaşma sağlama bakımından sigorta kapsamına ilişkin görüşler ifade edilmiştir.

22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe giren Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu bazı özel hukuk ihtilaflarının arabuluculuk usulü ile çözümlenmesine izin vermektedir 1. Mahkeme dışı alternatif bir usuli yol olan arabuluculuk... more

22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe giren Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu bazı özel hukuk ihtilaflarının arabuluculuk usulü ile çözümlenmesine izin vermektedir 1. Mahkeme dışı alternatif bir usuli yol olan arabuluculuk tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hukuki ilişkilerden çıkan ihtilafların çözümünde tercih edilebilecektir. Ancak Kanun'un (HUAK m. 1) birinci maddesi gereği kamu düzeninden sayılan aile hukuku meselelerinde arabuluculuk çözümü kabul edilmemiştir. Dolayısıyla boşanma, ayrılık, velâyet, vesayet ve çocuk üzerindeki tüm haklardan doğan ihtilaflar arabuluculuk yolu ile çözülemeyecektir. Türkiye'nin taraf olduğu Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yönlerine İlişkin Lahey Sözleşmesi 2 'nde ve Sözleşme'nin uygulanmasına dair hazırlanan 5717 Sayılı Kanun 3 'da ihtilafın çözümünde dostane sulh yolu ile çözüm önerilmektedir.

"Medeni usul hukukuna paralel olarak, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu uyarınca başlatılan bir arabuluculuk sürecinin taraflarını, içinde bulundukları uyuşmazlığın çözümünde maddi hukuktan kaynaklanan nedenlerle, birlikte... more

"Medeni usul hukukuna paralel olarak, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu uyarınca başlatılan bir arabuluculuk sürecinin taraflarını, içinde bulundukları uyuşmazlığın çözümünde maddi hukuktan kaynaklanan nedenlerle, birlikte hareket etmek zorunda olanlar ile böyle bir zorunlulukları olmadığı halde birlikte hareket etme imkânı olanlar şeklinde ayırmak mümkündür. Buna göre ihtiyari ve mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğu hallerde, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa göre işletilecek arabuluculuk süreci bakımından ihtiyari ve mecburi arabuluculuk arkadaşlığı ortaya çıkar. İçinde bulunulan uyuşmazlığın maddi hukuktan kaynaklanan niteliği, tarafların hangi tür arabuluculuk arkadaşlığına tâbi olacaklarının belirlenmesinde esas alınır. Bir arabuluculuk sürecinde arabuluculuk arkadaşlığının dikkate alınması, dava arkadaşlığının yargılama sırasında sağladıklarına benzer birçok fayda sağlar."

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi Başkent Üniversitesi ve Türkiye Barolar Birliği işbirliği ile hazırlanan eğitim setinin bir parçasıdır. Eğitim Seti; - Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi, - Hukuk... more

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi Başkent Üniversitesi ve Türkiye Barolar Birliği işbirliği ile hazırlanan eğitim setinin bir parçasıdır.
Eğitim Seti;
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitimi,
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Soru Kitabı,
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Mevuzatı ve
- Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Eğitim Filminden oluşmaktadır.
Setin ve Kitapların Editörlüğü Prof. Dr. Ali Halıcı ve Musa Toprak tarafından gerçekleştirilmiştir.
Mevuzat derlemesi Musa Toprak tarafından yapılmıştır.

Özet 21.07.2012 tarihinde kabul edilen "Arabuluculuk ve Diğer Mahkeme Dışı Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Teşvikine Dair Kanun" üst başlıklı Kanun'un 1. maddesi ile Alman hukukunda ilk defa Arabuluculuk Kanunu düzenlenmiş, bu Kanun ise... more

Özet 21.07.2012 tarihinde kabul edilen "Arabuluculuk ve Diğer Mahkeme Dışı Uyuşmazlık Çözüm Yollarının Teşvikine Dair Kanun" üst başlıklı Kanun'un 1. maddesi ile Alman hukukunda ilk defa Arabuluculuk Kanunu düzenlenmiş, bu Kanun ise 26.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Arabuluculuk Kanununda, arabuluculuk kavramı ve uygulama alanı, arabulucunun görevleri, açıklama yapma zorunluluğu ve görev sınırları, sır saklama yükümlülüğü, arabulucunun eğitimi ve sertifikalı arabulucu, son olarak da mevzuat oluşturma yetkisi olmak üzere altı temel hususa ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Anahtar kelimeler: Arabuluculuk, mahkeme dışı uyuşmazlık çözüm yolları. Abstract The article 1 of the "Act on Encouragement of Mediation and Out-of-Court Dispute Resolution Ways" enacted on 21.7.2012 and came into force on 26.07.2012 regulated the Mediation Act for the first time in

İstanbul Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi'nin 7 Mart 2014 tarihinde İstanbul Üniversitesi Kongre Merkezinde düzenlediği Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Sempozyumu'nda Şamil Demir tarafından sunulan tebliğin sempozyum kitabında... more

İstanbul Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi'nin 7 Mart 2014 tarihinde İstanbul Üniversitesi Kongre Merkezinde düzenlediği Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Sempozyumu'nda Şamil Demir tarafından sunulan tebliğin sempozyum kitabında yayınlanmış metnidir.