Harem Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Kayseri’nin bir ilçesi olan Talas, şehir merkezinin 8 km kadar doğusunda yer almaktadır. Geç Osmanlı Döneminde, Türk, Rum ve Ermeni nüfusun Talas’ta bir arada yaşadığı, aynı mahalleyi, sokağı ve aynı parseli paylaştığı görülmüştür. Bu... more
Kayseri’nin bir ilçesi olan Talas, şehir merkezinin 8 km kadar doğusunda yer almaktadır. Geç Osmanlı Döneminde, Türk, Rum ve Ermeni nüfusun Talas’ta bir arada yaşadığı, aynı mahalleyi, sokağı ve aynı parseli paylaştığı görülmüştür. Bu çalışmada, harem ve selamlık olarak iki ayrı bölüme sahip gayri-müslim bir aileye ait olduğu düşünülen Bayer Konağı geleneksel bir ev olarak incelenmiştir. Bayer Konağı, Harman Mahallesi’nde, Kazım Paşa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Bu cadde ve mahalle Talas’ta özgün haliyle kalabilmiş geleneksel Talas evlerinin yoğun olarak bulunduğu bir bölgededir. Evin plan özellikleri bodrum kat, zemin kat ve birinci kat özelinde verilmiştir. Cephe özellikleri olarak ise her bir cephe ayrı olarak cephe elemanlarıyla birlikte ele alınmıştır. Sonuç olarak, geleneksel Talas evlerinin özelliklerini taşımakla birlikte Bayer Konağı harem ve selamlığa sahip sofasız plan tipiyle Talas evleri içerisinde özgün bir örnektir.
III. Mehmed’in 1595 yılında tahta çıkmasıyla Valide Sultan olan Safiye Sultan, dönemin en önemli karakterlerinden biri olmuştur. III. Mehmed’in validesine olan bağlılığının fazla olması Safiye Sultan’ı padişah ve onun kararları üzerinde... more
III. Mehmed’in 1595 yılında tahta çıkmasıyla Valide Sultan olan Safiye Sultan,
dönemin en önemli karakterlerinden biri olmuştur. III. Mehmed’in validesine olan
bağlılığının fazla olması Safiye Sultan’ı padişah ve onun kararları üzerinde etkin bir
hale getirmiştir. Sarayda nüfuzunu artıran Valide Safiye Sultan İngiltere Kraliçesi I.
Elizabeth ile yakın bir dostluk kurarak ve Venedik ile temaslarda bulunarak Osmanlı
sınırları dışında da etkin bir figür olmuştur. Özellikle oğlu üzerindeki etkisi sayesinde
devlet kadrolarındaki azil ve tayinlerde son sözü söyleyen kişi konumuna gelmiştir.
16. yüzyılda Hürrem Sultan ile başlayan 17. yüzyılda Valide Hatice Turhan Sultan ile
sona eren, kadınların yönetimde ağırlığının olduğu dönem, Valide Safiye Sultan’ı da
kapsamaktadır. Hürrem Sultan, Nurbanu Sultan, Kösem Sultan ve Hatice Turhan
Sultan hakkında belirli sayıda araştırma olmasına karşın, Safiye Sultan için neredeyse
hiçbir müstakil araştırma yoktur. Önemli bir Valide Sultan olmasına rağmen yeterli
düzeyde araştırmanın bulunmaması, bizi bu hanım sultanın hayatını çalışmaya
yönlendirmiştir.
Safiye Sultan çeşitli vakıflar kurmuş, camiler ve çeşitli hayır eserleri yaptırmış bir
Valide Sultan’dır. Kanuni Sultan Süleyman’ın son yıllarına, Sultan II. Selim
zamanına, Sultan III. Murad ve Sultan III. Mehmed’in saltanatlarına tanık olan Safiye
Sultan, torunu Sultan I. Ahmed’in, Sultan I. Mustafa ve Sultan II. Osman’ın da
saltanatlarına tanık olarak, takriben yarım asır sarayda bulunmuş ve döneme etki
etmiştir. Şüphesiz Safiye Sultan edindiği tecrübelerle ve yaşantısıyla kudretli bir
Valide Sultan olarak anılmıştır. Çalışmamızla mevcut harem literatürüne, Safiye
Sultan’ın hayatı ve Valide Sultanlık dönemine ilişkin literatüre yeni bilgiler katılacağı
umulmaktadır.
Хатідже Турхан. Історичний роман. Книга перша:Ковилі вітри не страшні. Hatice Turhan. Tarihi roman. 1. Cilt Матір’ю одного з нащадків славнозвісної Роксолани стала інша українка з Поділля – Надія, яка в гаремі султана Ібрагіма... more
Derrière le « voile islamique », de multiples visages Voile, harem, chevelure : identité, genre, et colonialisme in Anne Castaing et Élodie Gaden (eds.), Écrire et penser le genre en contextes postcoloniaux, Berne, Peter Lang... more
Derrière le « voile islamique », de multiples visages Voile, harem, chevelure : identité, genre, et colonialisme in Anne Castaing et Élodie Gaden (eds.), Écrire et penser le genre en contextes postcoloniaux, Berne, Peter Lang (Comparatisme et société), 2017 : 233-258.
Si d'un point de vue religieux, le voile n'est aucunement le symbole de l'islam, il l'est récemment devenu, compte tenu de sa visibilité croissante dans l'espace médiatique et de la focalisation sur ce vêtement comme emblème de la domination des femmes. Mais parler du voile au singulier constitue une simplification abusive puisqu'il existe une multiplicité de voiles qui varient selon les cultures, les contextes politiques, et les générations, la diversité des termes employés attestant de cette pluralité. Après avoir établi un état des lieux historique et anthropologique du voile selon les religions, les époques et les sociétés, je m'attacherai plus particulièrement à l'utilisation polysémique de cette notion dans le Coran. L'étude d'une autre notion qui lui est corrélée, celle de ḥarîm, montrera que la perspective d'étudier la question du voile en termes de privé et de public n'est guère pertinente.
This article argued that the Suleiman series was the product of an Orientalist interpretation of the life of the sultan. This biased perspective describes Suleiman's life as centered on his harem and downplays his important judicial and... more
This article argued that the Suleiman series was the product of an Orientalist interpretation of the life of the sultan. This biased perspective describes Suleiman's life as centered on his harem and downplays his important judicial and administrative reforms.
Bu çalışmada on altıncı yüzyılın ikinci yarısında sırasıyla çaşnigir, kapıcıbaşı, mirahur, yeniçeri ağalığı, rumeli beylerbeyliği, serdarlık ve sadrazamlık gibi önemli görevlerde bulunmuş Serdar Ferhad Paşa’nın hayatı; askeri ve siyasi... more
Bu çalışmada on altıncı yüzyılın ikinci yarısında sırasıyla çaşnigir, kapıcıbaşı, mirahur, yeniçeri ağalığı, rumeli beylerbeyliği, serdarlık ve sadrazamlık gibi önemli görevlerde bulunmuş Serdar Ferhad Paşa’nın hayatı; askeri ve siyasi faaliyetleri bağlamında incelenecektir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri, siyasi ve ekonomik yapısında ciddi dönüşümleri içeren bu dönemin sonucunda ortaya çıkan yeni güç odakları analiz edilecektir. Özellikle sarayın ve hanedanın devlet işlerinin merkezinde konumlandığı bu periyotta Ferhad Paşa’nın ve sistemin diğer aktörlerinin birbirleri ile mücadeleleri göz önüne alınacaktır. Böylece Serdar Ferhad Paşa’nın hayatı, siyasi ve askeri bir aktör olarak dönemsel bağlamında incelenecektir. Sonuçta Osmanlı İmparatorluğu açısından dönemin bütüncül bir panoraması da oluşturulmaya çalışılacaktır.
The concept of harem is negatively related in the Westerners’ perspective to many stereotyped fantasies. Moviemakers, painters, and even writers show the harem as a site of prostitution, nudity, and celebration. It is most of the time... more
The concept of harem is negatively related in the Westerners’ perspective to many stereotyped fantasies. Moviemakers, painters, and even writers show the harem as a site of prostitution, nudity, and celebration. It is most of the time concerned with flesh, sex, and euphoria. In other words, harem for Westerners is a site where hundreds of women are thirsty for sexual intercourse with one man. This kind of erotic perspective turns the harem from a dark site where women suffer from the patriarchy of men to a heaven that every Westerner wants to expose. Moreover, these stereotypes and fantasies affect dangerously how contemporary Oriental women are received in the West. The motives of Westerners to spread stereotyped ideas about the harem are different, but the only victim in this issue is the Oriental woman. In this monograph, three Orientalist accounts will be discussed in terms of their description of numerous Moroccan harems. The writers of these three accounts visited Morocco in different historical periods, and wrote three rich accounts about the Moroccan harem. Indeed, they describes the harem from a western perspective, however, a deep critical understanding of the three accounts must produce a clear definition of the real harem.
- by deniz özkeçeci
- •
- Harem
Varlığı Doğu ile Batının varlığı kadar eskiye dayandırılabilecek Oryantalizm disiplini temelde Doğu ve Batı dünyaları arasında hüküm sürdüğü düşünülen bir hakimiyet mücadelesi ve çatışma üzerine kurulmuştur. Orient kelime kökü olarak... more
Varlığı Doğu ile Batının varlığı kadar eskiye dayandırılabilecek Oryantalizm disiplini temelde Doğu ve Batı dünyaları arasında hüküm sürdüğü düşünülen bir hakimiyet mücadelesi ve çatışma üzerine kurulmuştur. Orient kelime kökü olarak "Doğu, şark" anlamına gelmektedir. Bu noktada oryantalizm doğu ile ilgili olan olarak kullanılır ve her ne kadar Yakın ve Uzak Doğu toplumunu, kültürlerini, dillerini ve halklarını incelemek olsa da, aslında bu terim olumsuz bir anlamda kullanılmaktadır. Günümüzde de Oryantalizm, Doğu halklarının korkutucu ve "öteki" gösterildiği bir lenstir. Bu noktada karşımıza çıkan durum ''Doğu''yu hayali bir şekilde üretmek olmuştur ve Oryantalizm'e ve oryantalistlere karşı olumsuz bir hava doğmuştur. Oryantalizmin gelişmesinde özellikle coğrafi keşifler etkili olmuş ve süreç beraberinde devam etmiştir. Oryantalistlerin en fazla ilgisini çeken konular İslamiyet ve Arap edebiyatı olmuştur. Batı sömürgeciliğinin Doğuda gelişmesinden sonra ise Oryantalizm, bütün Doğu dillerini, örf ve âdetlerini, medeniyetlerini, Doğu ülkelerinin coğrafyasını, buralarda yaşayanların gelenek ve göreneklerini, konuştukları dillerin en meşhur lehçelerini araştırma şekline girmiştir. 1 Batı'nın Doğu'yu tanımlamasında, önemli olan faktörlerden birisi de Oryantalizmin sanat alanındaki yansımasıdır. Resimde, fotoğrafta, sinemada vb. alanlarda oryantalist sanatçılar, gerçekte olandan ziyade, kurguladıkları Doğu'yu işleyip sunmuşlardır. Bu noktada dikkatlerini en çok çeken devletlerden biri
- by Gözde İrem Zor
- •
- Resim, Oryantalizm, Harem, Turkish Bath
Yaşayan en önemli tarihçilerden Peter Burke 1994 yılında XIV. Louis’nin Üretilişi (The Fabrication of Louis XIV) adında bir kitap yazar. XIV. Louis’nin imajının, yetmiş yıldan fazla süren hükümdarlığı döneminde politik ve toplumsal... more
Yaşayan en önemli tarihçilerden Peter Burke 1994 yılında XIV. Louis’nin Üretilişi (The Fabrication of Louis XIV) adında bir kitap yazar. XIV. Louis’nin imajının, yetmiş yıldan fazla süren hükümdarlığı döneminde politik ve toplumsal gelişmeler ışığında nasıl ilmek ilmek işlendiğini, bir taht veliahtından nasıl Güneş Tanrı’ya dönüştüğünü, sanat ve güç arasındaki ilişkinin ne derece girift olduğunu, tablolar, heykeller, halılar, tiyatro oyunları, baleler, hatta havai fişek gösterileri, çeşmeler, bahçeler ve saray dekorasyonu üzerinden anlatır. Resim sanatı bu propagandayı oluşturmadaki belki de en güçlü silahtır; XIV. Louis’nin tabloları, izleyicinin zihninde oluşturmayı hedeflediği portreyi önce ortaya koyup devamında sağlamlaştıran onlarca öğeyle doludur. Abdülmecid Efendi’nin Haremde Goethe tablosunu bu bağlamda değerlendirmek ve XIV. Louis’nin Mazarin, Colbert gibi politikacılar, Racine gibi yazarlar, Rigaud gibi ressamlardan oluşan bir “ekip çalışması” ile başardığını nasıl bireysel olarak ortaya koyduğunu ve bu doğrultuda Avrupa resim sanatı ve onun ideolojik arka planından ne şekilde faydalandığına dikkat etmek gerekir.
Peu de réalités exotiques ont frappé l’imaginaire occidental comme le Harem impérial ottoman. Aussi le témoignage de Leïla Hanoum, fille d'un haut dignitaire de l’empire, qui relate la vie au quotidien des femmes dans la partie la plus... more
Peu de réalités exotiques ont frappé l’imaginaire occidental comme le Harem impérial ottoman. Aussi le témoignage de Leïla Hanoum, fille d'un haut dignitaire de l’empire, qui relate la vie au quotidien des femmes dans la partie la plus secrète du Sérail, est-il sans précédent. Par des anecdotes et des détails, ce livre nous fait pénétrer dans cet univers hermétique et fascinant.
Leïla Hanoum est la fille d'un haut dignitaire ottoman – médecin du Palais et conseiller du Sultan. Elle a bien connu le Harem impérial jusqu'à sa disparition en 1909.
Enfant, soit vers 1853-54, alors qu'elle a trois ou quatre ans, Leïla Hanoum est admise au Sérail, avec d'autres enfants, et elle approche ainsi les dames de la cour. Mariée à l'adolescence à un administrateur, elle quitte quelques années Istanbul, avant de s'y réinstaller, fréquentant à nouveau, quoique de manière plus distante, les dames du Sérail.
Ses Souvenirs sont publiés en turc, dans la presse locale, en 1920-21, avant d'être traduits en français par son fils en 1922.
Loosely bound with a black ribbon in a now long forgotten gesture of affection, one hundred and twenty photographs of the women of the Seventh Nizam of Hyderabad’s royal zenana (female household) were discovered in the dark storerooms of... more
Loosely bound with a black ribbon in a now long forgotten gesture of affection, one hundred and twenty photographs of the women of the Seventh Nizam of Hyderabad’s royal zenana (female household) were discovered in the dark storerooms of the King Kothi palace in Hyderabad, India. One expects these so-called harem pictures to depict the stereotypical sexualized image of lounging half nude odalisques smoking hookah pipes. A common misunderstanding is that the harem and the zenana are one and the same; operating as pictorial or semantic designations, they are most often used interchangeably. The surprise in the discovery of these photographs is their presentation of women as wives, sisters, and mothers, as well as consorts and concubines, an uncommon depiction that complicates the conventional understandings of what a harem might be. Rather than eroticize, the pictures domesticize the Indian female, and present the possibility for a different understanding of the predominant definition...
- by Gianna M Carotenuto
- •
- Art, Harem
Osmanlı Haremi'nde hizmetçi ve eş konumundaki kadınlar yaşadıklarını sözlü ya da yazılı tarihe bırakmadıkları için Haremi anlatan eserlerin bir kısmı Avrupalı gezginler, büyükelçiler ve sarayda padişaha hizmet eden esirlerin gerçek ile... more
Osmanlı Haremi'nde hizmetçi ve eş konumundaki kadınlar yaşadıklarını sözlü ya da yazılı tarihe bırakmadıkları için Haremi anlatan eserlerin bir kısmı Avrupalı gezginler, büyükelçiler ve sarayda padişaha hizmet eden esirlerin gerçek ile kurgu arasında çeşitli tür bilgiler vermelerini sağlamıştır. On dokuzuncu yüzyılda gerçek ile kurgu arasındaki nesnellik sorunu derinleşmiştir. Böylece Hareme ilişkin bilgiler dünya görüşünden bağımsız değildir. Harem, bir görüşe göre Osmanlıyı çöküşe götüren en önemli etkenlerden biridir. Kimine göre sefahat ve entrika yuvası, kimine göre Osmanlı'nın çöküşüne sebep olmak bir yana ayakta kalmasının sebeplerinden biri, kimine göre ise padişahların mazbut aile yaşamını yansıtan evleridir. Bunlardan hangi görüşün Haremi doğru yansıttığı sorgulanırsa, hem "hepsi" hem de "hiçbiri"dir. Harem'de kadınlar, müellifler tarafından iki ayrı dünya görüşünde yan yana gelirken, kesin çözüme ulaşmadan ve yüzeysel uzlaşmayı geçmeyen eşiktedir. İki ayrı dünya görüşüne dayalı bu sosyal tabakanın bir yanında modernciler, diğer yanında İslâmcılar olsa da, modernleşme ve İslâmcılık hiçbir kontrol ve hesaplaşmadan geçmeden birbirine yabancı iki düşünce ve iki dünya görüşü olarak kalmaya devam etmektedir..
Modern scholars often describe the eunuchs of Achaemenid Persia as guardians of women or even as gardians of ‘harems’, and they also ascribe this view to Greeks. The present study contests this double assumption. Considering that our... more
Modern scholars often describe the eunuchs of Achaemenid Persia as guardians of women or even as gardians of ‘harems’, and they also ascribe this view to Greeks. The present study contests this double assumption. Considering that our evidence is Greek, it is above all on Greek representations of eunuchs at the service of Persians. It first questions the fact that the etymology of eunouchos (‘keeper of the bed’) reflects their function as guardians of women, since the bed to be kept could be that of men. Secondly, it reviews Greek literary allusions to eunuchs, and shows that they do not picture the latter as guardians of women. Thirdly, it argues that this modern fantasy results from a back projection of a modern image of the ‘Orient’, implicitly considered as always the same. Lastly, it suggests that ascribing this ‘orientalistic’ view to Greeks is a form of occidentalism, presupposing that Greeks saw ancient ‘Easterners’ just like modern ‘Westerners’ have seen the ‘Orient’ of their time. The whole issue exemplifies the strength of preconceptions, the danger of anachronism, and the seduction of modern fantasy as traps for historical understanding.
(1826-1866) Britanya hükümetinin Osmanlı hükümetine verdiği borçların ödenebilmesi konusunda görevlendirilen eşi Sir Edmund Hornby ile birlikte İstanbul'a gitmişti (1863). Osmanlı başkenti ve civarında (Büyükada, Tarabya) kaldığı süre... more
(1826-1866) Britanya hükümetinin Osmanlı hükümetine verdiği borçların ödenebilmesi konusunda görevlendirilen eşi Sir Edmund Hornby ile birlikte İstanbul'a gitmişti (1863). Osmanlı başkenti ve civarında (Büyükada, Tarabya) kaldığı süre içindeki izlenimlerini annesi, kızkardeşi, eşi ve bir tanıdığına yazdığı mektuplarda anlatmıştır. Mektuplar alımlı bir şekilde ve birçok ayrıntıyla yazılmış olup, Hornby'nin kadınca düşünüş tarzını ve gözlem yetisini sergiler. Hornby mektuplarında Osmanlı başkentinde yaşam koşulları ve çeşitli milletler hakkında yazar ve Osmanlı kadınlarının özel yaşamından sahneler betimler. Lady Hornby'nin mektupları kitap olarak ilk kez 1858 yılında In and around Stamboul başlığıyla az sayıda, daha sonra 1863 yılında birkaç renkli gravürle donanmış olarak yeniden yayınlandı. Bu taş baskı gravürlerin çizimlerini Lady Hornby'nin arkadaşı Britanyalı gezgin Mary Adelaide Walker yapmıştır. Lady Hornby'nin anılarını, araştırma konum olan Osmanlı Evi için incelemekteyim. Osmanlı toprağını gezen seyyahların birkaç kadın dışında hareme girmeleri söz konusu olmamıştır. Lady Hornby bu kadın seyyahlardan biridir. Genelde harem, strüktür, yapı ve form bağlamında 1 (Hornby, 1863, s. 236-254)
El presente estudio tiene como finalidad entender qué papel juega el harén en la vida política en Egipto. Para llevar a cabo dicha propuesta se planteará mediante dos objetivos; el primero será un breve acercamiento a la etimología de... more
El presente estudio tiene como finalidad entender qué papel juega el harén en la vida política en Egipto. Para llevar a cabo dicha propuesta se planteará mediante dos objetivos; el primero será un breve acercamiento a la etimología de la palabra Harén, cuales son sus orígenes, de donde proviene y como se establece en el Antiguo Egipto. De esta forma se dará paso al segundo objetivo: analizar cuales fueron las conspiraciones provocadas en el Harén; en este segundo apartado se comentará la conspiración de Pepi I perteneciente al Reino Antiguo y las de Amenmhat I y Ramsés III.
The 50th anniversary of the McClintock effect deserves a new view on the subject. This paper applies (evolutionary) game theory to gain further insight. Among interesting results are strong indications of Nash equilibria in mixed... more
The 50th anniversary of the McClintock effect deserves a new view on the subject. This paper applies (evolutionary) game theory to gain further insight. Among interesting results are strong indications of Nash equilibria in mixed strategies, indicating that the effect depends on parameters characterizing both females and males in the group. As such, much of the empirical research conducted on the subject over the last 50 years may be questioned. Furthermore, the article predicts that the effect's potential presence depends strongly on female envy/jealousy as well as male preferences on female attractiveness.
This article aims to engage with Fatima Mernissi's analysis on how the establishment of the Caliphate as a political proposition, strongly contributed in occulting the role of women in the early Arab Muslim countries and later on in MENA.... more
This article aims to engage with Fatima Mernissi's analysis on how the establishment of the Caliphate as a political proposition, strongly contributed in occulting the role of women in the early Arab Muslim countries and later on in MENA. It provides a detailed summary of the major arguments used to advocate this thesis and partially challenges them. It informs of how the establishment of the Caliphate crashed the early seeds of democratic practice and rational thinking for the benefit of despotic ruling, which by consequence, aborted the potential political and social struggles of both women and men. The article examines also how the male elite induced dogmatic readings of the sacred texts to eradicate opposition, which served as well to depict women as inferior and unfit for the public space and the political environment. The article also examines how the ancient establishment of the Caliphate was created and how it did convert into other than the promise of social justice for the Ummah in general and for women more specifically.
Orientalist and colonial representations of harems have resulted in the association of North African women with domestic confinement. North African authors such as Assia Djebar (1980), Malek Alloula (1981) and Fatima Mernissi (1994),... more
Orientalist and colonial representations of harems have resulted in the association of North African women with domestic confinement. North African authors such as Assia Djebar (1980), Malek Alloula (1981) and Fatima Mernissi (1994), however, suggest that this view is biased. While focusing largely on Fatima Mernissi's memoir, Dreams of Trespass, this article builds on these authors' exploration of the various ways in which women of the Maghreb are portrayed, in order to provide a clearer understanding of the dynamics of women's space in the context of colonial North Africa.
The era of Mughal rule was a time of religious and political change in India, even the arts attained new heights of brilliance and it flourished emphatically around the 16 th century. Miniature Art has taken a significant place in the... more
The era of Mughal rule was a time of religious and political change in India, even the arts attained new heights of brilliance and it flourished emphatically around the 16 th century. Miniature Art has taken a significant place in the landscape of Indian art and culture. While shaping the purview of Miniature painting as we know it today while leaving behind the unaccounted amount of work and material to be unearthed and discus. In, which Mughal women form an essential category as a subject and patron of art and further accompanied by the notions of gender in the art that identity and expression, these agents will further help untangle the idea of perception and representation? So while they were denied the due attention and importance, it forced us to view the case of visibility and representation which may or may not be synonymous with the identities gained in Mughal Harem. The presence in the painting is depended on the fact, how where they lived their life and how were they positioned inside the Mughal world.
У романі висвітлено події з життя українки Роксолани (Hürrem Sultan) – дружини султана Сулеймана Пишного, які відбувалися в 1540–1551 роках, коли вона перебувала у зеніті слави та влади. Ця жінка мала значний вплив на політику Османської... more
У романі висвітлено події з життя українки Роксолани (Hürrem Sultan) – дружини султана Сулеймана Пишного, які відбувалися в 1540–1551 роках, коли вона перебувала у зеніті слави та влади.
Ця жінка мала значний вплив на політику Османської імперії. Виступала посередником чоловіка-султана щодо налагодження добросусідських відносин із польською династією Ягеллонів – угорською королевою Ізабеллою, її матір’ю Боною Сфорца та братом – польським королем Сигізмундом ІІ Августом.
В основі роману – любовне й дипломатичне листування Роксолани, архівні документи, рапорти європейських послів у Стамбулі, османських літописців та відомості з ґрунтовних розвідок турецьких, польських, українських, німецьких, італійських й американських істориків. У романі реальними є не лише події та герої, а й навіть їхні діалоги, які історія зберегла до наших днів.
We aim to reveal the place and roles of castrated people in Persian palace life within scope of current research based on the information primarily given by the sources of Ancient Greek and Rome. Although information on eunuchs may be... more
We aim to reveal the place and roles of castrated people in Persian palace life within
scope of current research based on the information primarily given by the sources of
Ancient Greek and Rome. Although information on eunuchs may be provided by
many civilizations in Asia Minor, Asia and the Far East, the earliest written documents
appeared in the Shang and Ming dynasties in China. Although the act of castration in
the Persians was originally used as a method of punishment, we can follow the positivenegative
roles of the castrated in the Persian palace through sources not limited with
Herodotos, Diodoros, Xenophon, Ktesias, Plutarch and Plato. The Persians, on which
we see the traces of the Near East palace life, actually bear a large number of properties
of the traditional Med palace approach and conventions familiar to them. It is clear that
the eunuchs are the people who are closest to the king and his family in Persian palace
life which is overwhelmingly supported by evidence provided in ancient resources.
Detaile inspection of the roles of castrated people in Persian palace life under the titles
we classified as private life, servantism and education reveals characters with
important duties including service. The eunuchs, who are aware of the secret
information of the palace, had a command of what is happening in the harem and were
responsible for the privacy and order of the life in the harem, were initially loyal figures
in bright days of empire, later turning into more negative characters with the collapse
of the empire.
- by Serap Özkan
- •
- Education, Harem, Eunuch, Persian life
II. Mahmud Devri Osmanlı defterdarlarından Es-Seyyid Mehmed Tahir Efendi Harem İskelesi'nde bulunan mescidi, kendi ismiyle yeniden inşa ettirmiş ve cami haline getirmiştir. Yaptırmış olduğu bu cami için bir vakıf kurmuş ve bazı... more
II. Mahmud Devri Osmanlı defterdarlarından Es-Seyyid Mehmed Tahir Efendi Harem İskelesi'nde bulunan mescidi, kendi ismiyle yeniden inşa ettirmiş ve cami haline getirmiştir. Yaptırmış olduğu bu cami için bir vakıf kurmuş ve bazı dükkanların gelirlerini bu vakfa bağlamıştır. Ayrıca Yenişehr-i Fenar defterdarlığı esnasında gelirleri yine bu cami vakfına bağlanmak suretiyle iki adet gelir vakfı daha kurmuştur. Caminin yanında bulunan küçük hazirede on üç adet mezar taşı bulunmaktadır. Fakat burada Tahir Efendi için konulmuş olan mezar taşı yalnızca bir makam taşıdır. Asıl kabrin ise nerede olduğu tam olarak tespit edilememiştir.
- by Ali ihsan Aydın
- •
- Istanbul, Harem, Cami Mimarisi, Larissa
This article aims to examine the major parameters intervening in the cons of modernization in MENA as submitted by the sociologist, feminist and activist Fatima Mernissi. It provides an overview of the scholar's analysis regarding the... more
This article aims to examine the major parameters intervening in the cons of modernization in MENA as submitted by the sociologist, feminist and activist Fatima Mernissi. It provides an overview of the scholar's analysis regarding the flaws and boundaries the region suffers when faced with the requirements of modernization and post-modernization and alternatives that can be installed and promoted to change such reality. The article informs of and decorticates some of the findings communicated in the works of Fatima Mernissi concerning specific axes relating Islam, the social tissue in MENA and the political frame that governs both. The article concludes with shedding light on major malfunctions which emerged following the prompt modernization in MENA and argues accordingly.
This article aims to shed light on the work done by Fatima Mernissi on the problematic of women's education as a requirement for the promotion of progress in MENA. It provides a detailed summary of Fatima Mernissi's early encounters with... more
This article aims to shed light on the work done by Fatima Mernissi on the problematic of women's education as a requirement for the promotion of progress in MENA. It provides a detailed summary of Fatima Mernissi's early encounters with education and the very first impression the scholar endured in relation with school, Coran and the power of words. It informs of and examines the major arguments used by Fatima Mernissi to advocate the education of all women in MENA and supports it with evidence from numerous sources. It also attempts to relate education with history to demonstrate that the promotion of education is not only a modern requirement but a tradition that anchored in the existence of various knowledgably women since the very first Islamic dynasties. The article also engages with Fatima Mernissi and attempts to humbly challenge some of the arguments used in her analysis.
Antoine-Ignace Melling's engraving Inside the Harem of the Sultan (c. 1810) depicts women's everyday life and their relationships, rituals and spatial practices in the Ottoman harem. Two centuries later, İnci Eviner, 1 one of the leading... more
Antoine-Ignace Melling's engraving Inside the Harem of the Sultan (c. 1810) depicts women's everyday life and their relationships, rituals and spatial practices in the Ottoman harem. Two centuries later, İnci Eviner, 1 one of the leading contemporary artists internationally acclaimed for her solo and group exhibitions as well as for her contribution to numerous biennials, animates the same anonymous women in her video installment Harem (2009) by displacing the spatio-temporal nexus of Melling's work and exposes, in the manner of a visual parrhesia, the desires, the revolting gestures and the violence inherent in the harem. To discuss the nature of this displacement, we open with a few initial remarks on Melling's Harem. Then we focus on Eviner's Harem, elaborating on the forms of subjectivity and spatiality it evokes. In this discussion we pay special attention to the role of becoming, sacrifice, resurrection and the virtual in Eviner's work. The power relation specific to the harem, that of between the despot and the female slave, plays a pivotal role in this context. To end with, we turn to another significant work by Eviner, The Parliament, which, rather unexpectedly, relates the subjective and spatial nexus of the Oriental harem to Western politics.