Din Eğitimi Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

HİKMET YURDU DÜŞÜNCE - YORUM SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMA DERGİSİ 9. sayının tamamı

Bir toplumun sosyo kültürel yapısını, bireylerin aile, arkadaşlık ve çevre ortamları, boş zamanları değerlendirme biçimi, sosyal yaşamdaki etkinlikleri, kültürel ve politik olaylara bakış açıları, inançları ve gelenekleri oluşturmaktadır.... more

Bir toplumun sosyo kültürel yapısını, bireylerin aile, arkadaşlık ve çevre ortamları, boş zamanları değerlendirme biçimi, sosyal yaşamdaki etkinlikleri, kültürel ve politik olaylara bakış açıları, inançları ve gelenekleri oluşturmaktadır. Sosyo-kültürel yapı üzerinde yapılan araştırmalar toplumlar hakkında önemli bilgilere ulaşılmasını sağlamaktadır. Bu çerçevede bir toplumun sosyo kültürel yapısından yola çıkarak, mevcut olan ve gelecekte olması muhtemel sorunları hakkında fikir ortaya konulabilir ve bu sorunların çözüm yolları için katkı sağlanabilir. Özetle bir toplumun sosyo kültürel yapısının analiz edilmesi, birçok alanda önemli verilerin elde edilmesini sağlayacaktır.
Bu araştırmada, Anadolu imam hatip lisesi öğrencilerinin sosyo kültürel yapılarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç kapsamında Anadolu imam hatip lisesi öğrencilerinin aile ve arkadaşları ile olan ilişkileri, sosyal ve kültürel aktiviteleri, meslek tercihleri ve geleceğe yönelik planları literatür taraması ve alan araştırması ile incelenmiştir. Araştırmanın evrenini, 2015-2016 öğretim yılında tüm Anadolu imam hatip liselerinde öğrenim gören yaklaşık 544.000 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma için ulaşılan öğrenci sayısı ise 8.663 öğrencidir. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığında görevli uzmanlarca geliştirilen ve üniversitelerde görev yapan uzmanlardan görüş alınarak tamamlanan anket formu, araştırmada veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Bu ankette, I.bölümde kişisel bilgilere, II. bölümde ise Anadolu imam hatip liselerindeki öğrencilerin sosyo kültürel yapılarına ilişkin ifadelere yer verilmiştir. Araştırmada meb.anket.gov.tr bağlantısı kullanılarak veriler toplanmış ve SPSS 20 (Statistic Packets For Social Sciences 20) programından yararlanılarak analiz edilmiştir. Anketin I.bölümündeki kişisel bilgilerle ilgili verilerin analizinde frekans (f) ve yüzde (%) kullanılmıştır. Anketin II. bölümündeki, öğrenci görüşlerinde ise frekans (f) ve yüzde (%) ile birlikte k-kare testi kullanılarak değişkenler arasında anlamlı farklılık olup olmadığına bakılmıştır. Elde edilen verilere ilişkin frekans (f) ve yüzde (%) dağılımını gösteren tablolar hazırlanmış, bulgular ilgili araştırmalar ile karşılaştırılarak yorumlanmıştır.
Bu araştırmadan elde edilen bulgular incelendiğinde öğrencilerin; aileleri ile olan iletişimlerinde çoğunlukla sorun yaşamadıkları, arkadaşlık ilişkilerinde gündem oluşturan konuların çoğunlukla üniversite sınavı ve geleceğe yönelik planlar olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin; kültürel etkinliklere katılımlarının yetersiz olduğu ve boş zamanı değerlendirme konusunda TV, bilgisayar, cep telefonu, tablet gibi teknoloji araçları üzerinde yoğunlaştıkları, geleceğe yönelik meslek tercihlerinin ilk üç sırasında öğretmenlik, din görevliliği ve tıp doktorluğun bulunduğu tespit edilmiştir. Araştırma sonuçları temel alınarak Millî Eğitim Bakanlığa ve araştırmacılara öneriler sunulmuştur.

İntihal: Bu makale, iThenticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: This article has been scanned by iThenticate. No plagiarism detected. web: http://dergipark.gov.tr/ilted | Öz İncelenen "Ateist Çevrelere... more

İntihal: Bu makale, iThenticate yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: This article has been scanned by iThenticate. No plagiarism detected. web: http://dergipark.gov.tr/ilted | Öz İncelenen "Ateist Çevrelere Göre S/Zorunlu Din Dersleri" isimli eser Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Muhammed Esat Altıntaş tarafından kaleme alınmıştır. Ateist çevrelerin sorunlu gördüğü zorunlu din derslerine getirdikleri eleştirileri inceleyen eser Türkiye'de bu alanda yapılmış ilk müstakil çalışma olma özelliğine sahiptir. Nitel araştırma metotlarından durum çalışmasının kullanıldığı araştırmada ikincil veriler kullanılmıştır. Buna göre 2014 yılında Ateizm Derneği'nin başlattığı imza kampanyasına yapılan yorumlar araştırmanın verilerini oluşturmaktadır. Kitabın üçüncü bölümünde ateist çevrelerin zorunlu din derslerine getirdikleri eleştiriler sekiz başlık altında incelenmiştir. Yazarın ateist çevrelerin yaptığı eleştirileri genelde haksız bulduğu ya da uygulamadaki eksiklere yorduğu görülmektedir. Eserin son bölümünde yazar dersin programlarının daha iyi hale getirilebileceğini belirtmiş ancak dersin zorunluluğunun kaldırılmasına karşı çıkmıştır. Alana önemli katkılar sunan, dili sade ve anlaşılır olan eserin eksikleri de bulunmaktadır. Kaynakçadaki bir kısım hatalar, kamuya açık imza kampanyasına katılıp yorum yazan herkesin "ateist çevre" olarak adlandırılması ve eserde ders programlarında ve kitaplarında ateizmin nasıl öğretildiğinin eleştirel bir incelemesinin olmaması görülen eksikliklerdir. Bu eksikler eserin bundan sonraki baskılarında düzeltilebilecek düzeydedir. Eser din eğitimi alanına önemli bir katkı sunacak, konuya ilgi duyanlar için ise faydalı olacaktır.

Strictly as per the compliance and regulations of:

Dijital oyunlarda Müslüman temsili üreticilerin siyasi ve kültürel konumlarına göre şekillenmektedir. Ayrıca ana akım medyadaki Müslüman temsili de dijital oyunlardaki Müslüman temsilini yönlendirmektedir. Batılı üreticilerin oyunlarında... more

Dijital oyunlarda Müslüman temsili üreticilerin siyasi ve kültürel konumlarına göre şekillenmektedir. Ayrıca ana akım medyadaki Müslüman temsili de dijital oyunlardaki Müslüman temsilini yönlendirmektedir. Batılı üreticilerin oyunlarında terörist, barbar, vahşi ve teknolojiden yoksun bir imaj çizilirken, Müslümanlar tarafından üretilen oyunlarda yüceltici bir yaklaşım sergilenmektedir. Bu nedenle dijital oyunlardaki Müslüman temsilini Batılı ve Müslüman bakış açısını temele alan iki farklı başlıkta incelemek daha isabetli görünmektedir.

Değerler, insan yaşamına yön veren kriterlerdir. Bilişsel ve duygusal yapılanmadaki etkisinin yanında, davranışlarımızın iyi-kötü veya ahlaki olup olmamasını belirleyen birincil standartlardır. Sübjektif olmasından kaynaklı olarak... more

Değerler, insan yaşamına yön veren kriterlerdir. Bilişsel ve duygusal yapılanmadaki etkisinin yanında, davranışlarımızın iyi-kötü veya ahlaki olup olmamasını belirleyen birincil standartlardır. Sübjektif olmasından kaynaklı olarak değerler, birçok farklı sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Bu sınıflandırmalarda insani ve manevi değerler, alt boyutlardan ikisini oluşturmaktadır. Manevi-İnsani Değerler Eğilim Ölçeği (MİDÖ)'nin geliştirilmesinde, tutum ve yetenek testlerinin geliştirilmesindeki işlem basamakları uygulanmıştır. Geliştirilen ölçek 23 maddeden oluşmaktadır. Faktör analizi sonucu MİDÖ'nün 4 boyutlu bir yapıda olduğu ortaya çıkmıştır. Ölçeği oluşturan faktörlerin açıkladığı varyans oranları, 1.Faktör % 21,05; 2.Faktör % 10,72; 3.Faktör % 9,34; 4.Faktör %9,20'dir. Ölçeğin açıkladığı toplam varyans oranı ise % 50,33'tür. Ölçekteki madde içerikleri dikkate alınarak boyutlar; Manevi değerler, Duyarlılık, Saygı ve Sevgi şeklinde isimlendirilmiştir. Her boyut için hesaplanan Cronbach Alpha iç tutarlık katsayıları Manevi değerler boyutu için ,86; Duyarlılık için ,70; Sevgi için ,73; Saygı için ,65 olarak bulunmuştur. Ölçeğin geneli için güvenirlik katsayısı ,84 olarak hesaplanmıştır. Bu verilerle MİDÖ'nün hem alt boyutları hem de bütünü açısından güvenilir bir ölçek olduğu ortaya konmuştur. Abstract Values are the criterias that shape human life. Besides the effect of in cognitive and emotional structuring, they are primary standarts determining our behaviores is good or bad. Values subjected to many different classifications, due to the subjective. Humanistic and spiritual values constitute two of the subdimensions in this classifications. It was applied in to develop of the Scale of Spiritual-Humanistic Values process steps in development of attitude and aptitude tests. Developed scale comprises 23 items. As a result of factor analysis it has emerged 4 dimensional structure of MIDO. Rate of variance explained by factors creating the scale are 1.Factor % 21,05; 2. Factor % 10,72; 3. Factor % 9,34; 4. Factor %9,20. The rate of total variance explaned the scale is %50,33. Considering the substance content in the scale, dimensions are named as Spiritual Values, Love, Sensitivitiy, Respect. Each dimension calculated for the Cronbach's Alpha coefficients of internal consistency are for dimension of Spiritual-Humanistic ,86; for Sensitivity ,70; for Love ,73; for Respect ,65. Reliability coefficient for the whole scale was calculated as ,84. With these datas, MIDO has been proved to be a reliable scale in terms of both subdimensions and overall of scale.

Bu araştırma ile 2007-2008 öğretim yılında uygulamaya konulan ilköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders programına dayalı ortaokul din öğretiminin öğrencilerin dini duygu, bilgi ve davranışlarının gelişimi üzerindeki etkilerini görmek,... more

Bu araştırma ile 2007-2008 öğretim yılında uygulamaya konulan ilköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders programına dayalı ortaokul din öğretiminin öğrencilerin dini duygu, bilgi ve davranışlarının gelişimi üzerindeki etkilerini görmek, öğrencilerin kendi bakış açılarından din öğretiminin etkililiği hakkındaki görüşlerini tespit etmek ve beklentilerini belirlemek hedeflenmiştir. Araştırmada nitel veri analizi yöntemi kullanılmıştır.
With this study, it is aimed to observe the effects of the secondary school religious culture and morals education curriculum based on the program, which was started to be applied in 2007-2008 academic year on student’s improvements about their religious attitudes, knowledge and behaviors, determine their ideas according to their viewpoints and state their expectations about the efficiency of religious education.

In the last century, especially with the advancement of science, human beings have been subjected to a detailed examination from both medical-biological and psychosocial aspects and as a result of this, some development theories have been... more

In the last century, especially with the advancement of science, human beings have been subjected to a detailed examination from both medical-biological and psychosocial aspects and as a result of this, some development theories have been put forward. Although its history dates back much older, cognitive human development is referred to by Piaget.. With the influence of Piaget's cognitive development, different development theories have emerged. The moral development of philosophers such as Kohlberg and Erikson, and the religious development theories of philosophers such as Goldman and Elkind, theoretically explain the human development of the last century. These Western theories of development take Piaget primarily, classifying human development from childhood as roughly concrete and abstract. In the last decade, there is an emphasis on the existence of the supra-abstract period described as an advanced level in human development. It is thought that human beings perceive and reveal all cognitive, moral and religious behaviors according to these levels.
With the definition of Islam from the beginning of creation, it is seen that the concept of religion was created in the Qur'an according to the level of human development. In the Qur'an, God's communication with human beings is manifested differently according to this level of development, and human beings are expected to establish a communication with God in accordance with their level of development. The Islamic religion, long before the Western thought, the use of the word “religion da in the Qur'an, the religious and religious definition emphasized by the ibr Jibril Hadith ile and the human being, in terms of cognitive, moral and religious capacity, are described as concrete, abstract and abstract. messages, and waited for behaviors appropriate to these levels.
The paper will compare the emergence of development theories in the West and in the Islamic world and establish that the communication between man and God is based on the levels of development defined by Islam.

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. A.Ş.'ye aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı; mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt ya da başka... more

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. A.Ş.'ye aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı; mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Bu kitap, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır. Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları satın almamasını diliyoruz.

Giriş Beşeri yönüyle eğitim, insanlık tarihi kadar kadim bir konudur. Eğitim var olduğu müddetçe niceliği ve niteliği hep tartışılmıştır. Bu tartışmalar insan üzerinden iki yönde sürmüştür. Bunlardan birisi insan organizması tanındıkça... more

Giriş Beşeri yönüyle eğitim, insanlık tarihi kadar kadim bir konudur. Eğitim var olduğu müddetçe niceliği ve niteliği hep tartışılmıştır. Bu tartışmalar insan üzerinden iki yönde sürmüştür. Bunlardan birisi insan organizması tanındıkça neyi nasıl öğrendiği konusunda yeni öğrenme kuramları geliş-tirilmiş ve bu süreç hala olanca hızıyla devam etmektedir. İkincisi ise yine insan üzerinden; hangi toplumda, hangi zamanda, hangi değer yargıları-na dayanarak neyi öğrenmesi gerektiği konusudur ki; bu birincisinden çok daha karmaşık bir yapı arz etmektedir. Çünkü burada eğitim felsefeleri, değer yargıları, inançlar, ideolojiler, siyasi yapılanmalar vb. birçok değişken işin içerisine girmektedir. Dolayısıyla eğitim konusunda tartışmanın devam etmesi kaçınılmaz bir durumdur ve iyiyi yakalama niyetiyle yapıldığı müd-detçe –ki, bilimsel uğraşı bunu gerektirir-insanlara huzur ve mutluluk ge-tirir. Ancak insanlara zorla istemediği bir elbiseyi giydirme gibi, sevmediği bir yemeği yedirme gibi, arzu etmediği değer yargıları, eğitim vasıtasıyla sunulmaya çalışıldığında gayri tabii bir durum meydana gelmektedir ve bu da ilgili kitle üzerinde hoşnutsuzluğa sebep olmaktadır. Toplumların eğitim ihtiyaçlarını belirlerken dikkate alınması gereken hususlar vardır. Günümüzde bu hususları iki başlık altında toplamamız mümkündür. Birincisi, ilgili milletin dünya üzerinde her açıdan hür ve ba-ğımsız yaşamasını temin edecek maddi imkân ve kaynaklara sahip olma

Çocuğun biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimi kadar, inanç gelişimi ve buna bağlı olarak verilecek dini eğitimi de son derece önemlidir. Bu açıdan çocukluk dönemi din eğitiminde izlenecek yöntemler, çocuğun sağlıklı bir kişilik... more

Çocuğun biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimi kadar, inanç gelişimi ve buna bağlı olarak verilecek dini eğitimi de son derece önemlidir. Bu açıdan çocukluk dönemi din eğitiminde izlenecek yöntemler, çocuğun sağlıklı bir kişilik gelişimi göstermesi açısından olduğu kadar, sağlıklı bir dini gelişim göstermesi açısından da kritik bir süreci teşkil eder. Bununla birlikte, dini gelişim ve eğitim süreçlerinin diğer eğitim ve gelişim süreçleri yanında kendine özgü bir takım ilkeleri ve yöntemleri de vardır. İşte bu kitap doğumdan itibaren yaklaşık on yaşına kadar, çocuğun farklı gelişim özelliklerini ele alarak, bilimsel bir yaklaşımla, din eğitiminin aile, okul ve medyada nasıl etkin ve doğru bir şekilde gerçekleştirilebileceğini göstermektedir.

Bu çalışmada, Türkiye’de din eğitimi ile ilgili sunulan raporların; ortak noktaları, farklılıkları, beklentileri ve talepleri noktasında karşılaştırmalar yapılarak, din eğitimi konusundaki düşünceleri ve yaklaşımları değerlendirilmeye... more

Bu çalışmada, Türkiye’de din eğitimi ile ilgili sunulan raporların; ortak noktaları, farklılıkları, beklentileri ve talepleri noktasında karşılaştırmalar yapılarak, din eğitimi konusundaki düşünceleri ve yaklaşımları değerlendirilmeye çalışılmıştır. Araştırmada ayrıca, eğitim çalışmalarında bulunan sivil toplum kuruluşlarının (STK), din eğitimine bakış açıları, din eğitimini nasıl tanımladıkları, din eğitiminden neler bekledikleri tartışılmıştır. Din eğitiminin önündeki sorunlar, 4+4+4 eğitim sisteminin toplumun dinî eğitim konusunda hassasiyeti olan kesimlere neler sunduğu, yeni eğitim sistemi ile sorunların karşılanma durumu, dindar kesimlerin MEB ve ilgili kurumlardan neler istedikleri ve bağımsız din dersi talepleri ele alınıp değerlendirilmiştir. Nitel araştırma yönteminin benimsendiği çalışmada, betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın kuramsal evreni Türkiye’de eğitim bilimleri alanında çalışan STK’ların 2014 yılına kadar 4+4+4 eğitim sistemi bağlamında hazırladıkları raporlardan oluşmuştur. Araştırmada örnekleme yöntemine başvurulmamış ve çalışma evrenin tamamına ulaşılması hedeflenmiştir. Bu çalışma ile STK’ların din eğitimi ile ilgili kavram karmaşası yaşadıkları, farklı din, inanç ve görüşlere raporlarda yeteri kadar yer vermedikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışma, din eğitimi ile ilgili yapılacak çalışmalar için ön fikir vererek, bu araştırmaları hazırlayıp yayınlayan STK’ların raporlarına ilişkin bütünlüklü bir bakış açısının oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Bölüm 8 - İBADET ÖĞRETİMİ

Şüphesiz insanın sahip olduğu değerleri, ahlaki normlarını aktarmada ilk kanal ailedir. Bu süreçte aileyi, okul ve kitle iletişim diye tabir ettiğimiz medya takip etmektedir. Fakat günümüzde kitle iletişim araçlarının gücü yadsınamayacak... more

Şüphesiz insanın sahip olduğu değerleri, ahlaki normlarını aktarmada ilk kanal ailedir. Bu süreçte aileyi, okul ve kitle iletişim diye tabir ettiğimiz medya takip etmektedir. Fakat günümüzde kitle iletişim araçlarının gücü yadsınamayacak düzeyde artmış, hatta kitle iletişim araçları iletmek ve dönüştürmek noktasında etkinlikten öteye geçip kendi norm ve değerlerini oluşturmaktadır. Küreselleşen dünya da iletişimde oluşan gelişmeler bu araçları hayatımıza girmesini hızlandırmış, gelinen noktada hayatımızın merkezine yerleşmiştir. Artık pek çok insan vaktinin büyük bir bölümünü kitle iletişime adamış durumdadır. Kitle iletişimin hayatımızda bu hatırı sayılır düzeydeki yer edinişi beraberinde bazı sorunları da getirmiştir. Her ne kadar asıl amaçları insanları eğlendirmek, bilgilendirmek, pek çok durumdan haberdar etmek olsa da özellikle televizyon ve sosyal medyanın dünyayı küresel bir köy haline getirmesi tartışmalara sebep olmaktadır. Şöyle ki televizyon yayınlarının yaş, cinsiyet ve kültürel ayrım gözetmeksizin herkese bilgiyi ulaştırması bu tartışma sebeplerinden bir tanesidir. Sosyal Medya'nın insanlar arası ilişkileri zayıflatması da ayrı bir tartışma konusudur. Sosyal medya kullanarak sosyalleşiyor muyuz yoksa asosyalleşiyor muyuz bu da tartışmalar arasında yer alır. Sosyal ortamda oluşan bu yeni dünyanın etkilerinden genç bireylerin tamamen alınıp çıkarılması da zaten mümkün görünmemekte. Küreselleşmenin medya ayağında ki bu etkiler ahlaki değerlerimizi de günden güne eritip yok etmektedir. Hayatı televizyon ve sosyal medyadan ibaret gören bir nesil yetişmekte ve bu durumun belki de en büyük tehlikesi bu bireylerin duyarsız, duygusuz hatta değersiz hale dönüşmeleri. Sevgi, saygı değerleri artık sadece internette, sanal dünya da anlık gösterilmektedir. Bunun yanı sıra medyanın gücünün devasalığı da bir problem arz etmektedir. İnsanları ideolojik ve kültürel istenilen sapmaya sokması mümkün olan medya " 4.güç " olarak nitelenmektedir. Bu açıdan medya, onu elinde tutanların kötüye kullanımına da oldukça açıktır. Çözüm ise şu an sadece sosyal medya bilinci sağlamakla mümkün gibi görünmektedir. Sosyal medya etiği oluşturulup insan ilişkileri dengelenmeye çalışılmaktadır.

A large majority of Kazakh people lived as Muslim people for centuries and tried to maintain their connection with Islam during the period of the Communist era. Obtaining independence in 1991 became the turning point in Kazakhstan's... more

A large majority of Kazakh people lived as Muslim people for centuries and tried to maintain their connection with Islam during the period of the Communist era. Obtaining independence in 1991 became the turning point in Kazakhstan's history. Religious education started to be given in the country after liberation. The study of religious education in Kazakhstan over the last 25 years is significant and meaningful regarding revealing the development of the process of collaboration between the Religion and the State. This article aims to offer a closer look at the processes of understanding of religion, religious education and realization of the necessity of institutions which facilitate collaboration between the State and religion. In this context, the process of independence of Kazakhstan, economic, social and cultural structures, ethnic and religious groups, and the process of institutionalization of religious education were examined and evaluated.

Kur'an-ı Kerim inanç, ibadet ve ahlak konularında insanlara yol göstermesi ve onları dünya ve ahiret saadetine ulaştırması anlamında gerekli temel bilgileri içerir. Fakat Kur'an-ı Kerim'in içerdiği konular sadece bu üç konuyla sınırlı... more

Kur'an-ı Kerim inanç, ibadet ve ahlak konularında insanlara yol göstermesi ve onları dünya ve ahiret saadetine ulaştırması anlamında gerekli temel bilgileri içerir. Fakat Kur'an-ı Kerim'in içerdiği konular sadece bu üç konuyla sınırlı kalmaz. İnanç, ibadet ve ahlak konularında bilgiler içerdiği gibi aynı zamanda evrenin yaratılışı, insanın yaratılışı, insanın biyolojik ve psikolojik gelişimi bağlamında önemli ipuçlarını da insanlığa sunar. İnsanın gelişim aşamaları, gelişimde dikkat edilmesi gereken hususlar, bireyin dinî gelişimi Kur'an-ı Kerim'in muhtelif yerlerinde değinilmiş konulardan birisidir. İnsanı, çevre ve kalıtım özelliklerinin karşılıklı etkileşimi sonucunda oluşan, doğum öncesinden başlayarak ölümüne kadar devam eden bir gelişim süreci izlemektedir. Bu gelişim seyri içerisinde, insan hayatının; biyolojik, sosyal ve psikolojik boyutlu gelişimleri yanında dinî bir gelişimi de vardır. İnsan dindar bir birey olarak değil, kendisinde doğuştan var olan dini temayül ve kabiliyetle dünyaya gelir. Yani o, diğer gelişim boyutlarında olduğu gibi, fıtrî yapıda bir din duygusuna sahiptir. Her türlü baskıdan, taklit, telkin ve öğrenmeden bağımsız, tabi, içgüdüsel ve duygusal olarak ortaya çıkan dini eğilim ve kabiliyetler, insanın çevresindeki uyarıcılarla etkileşimi sonucunda, yaşa bağlı gelişimsel bir yapıya sahiptirler. İnsanlar, dini açıdan benzer yaradılışsal yatkınlığa sahip olsalar da, çevre ve sosyal etkilere bağlı olarak dini gelişim süreçleri, farklılık ve çeşitlilik arz eder. Bu açıdan, diğer gelişim süreçlerinde olduğu gibi dini gelişimde de; dini algılayış,

Hakemli "ÖNERİ" Dergisi; Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hakemli Akademik yayınıdır. Altı ayda bir yayınlanır. Dergide yayınlanan makalelerdeki görüşler yazarlarına aittir. Yayın Kurulu tarafından benimsendiği anlamına... more

Hakemli "ÖNERİ" Dergisi; Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hakemli Akademik yayınıdır. Altı ayda bir yayınlanır. Dergide yayınlanan makalelerdeki görüşler yazarlarına aittir. Yayın Kurulu tarafından benimsendiği anlamına gelmez. Yayınlanması uygun bulunmayan yazılar geri verilmez. Yayın Kurulu, yazının özüne dokunmaksızın gerekli yazım ve cümle değişiklikleri yapma hakkını saklı tutar. Dergiden yapılan alıntılarda kaynak göstermek mecburidir. EBSCO Uluslararası İndeksi ve ULAKBİM Sosyal ve Beşeri Bilimler Veri Tabanı (SBVT) tarafından taranmaktadır.

Öz Kurulduğu günden günümüze kadar İmam Hatip Liseleri amaçları, yapısı, programları, öğrencileri ve mezunları açısından genel eğitim içerisinde en çok tartışılan kurumlardan biri olmuştur. Tüm bu tartışmalara ve yaşadığı gelişmelere... more

Bilindiği üzere çocuk üzerindeki en önemli etkiyi aile yapmakta, anne-babanın olumlu davranışların doğrudan çocuğun hayatına yansımaktadır.1 Bu durum çocuğun kişilik gelişiminde de önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle bir çocuğun pek çok... more

Bilindiği üzere çocuk üzerindeki en önemli etkiyi aile yapmakta, anne-babanın olumlu davranışların doğrudan çocuğun hayatına yansımaktadır.1 Bu durum çocuğun kişilik gelişiminde de önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle bir çocuğun pek çok yönden gelişiminde ihtiyaç duyacağı en önemli faktör elverişli bir aile çevresi ve kendisine iyi örnek olacak ebeveynlerdir. 20. yüzyılın sonlarına doğru sekülerleşen dünya aile hayatında da ciddi değişikliklere yol açmıştır. Şehirleşme ile başlayan değişim sanayileşmeninde etkisiyle şehir yaşam tarzını popüler kılmış ve etkisini de ilk olarak aile hayatı üzerinde hissettirmiştir. Bu gelişmeler aile yaşam tarzının değişiminin yanında, cinsel özgürlükler, cinsiyet rollerinin değişimi, evlilik dışı ilişki, geleneksel aile yapısının kaybı, bireyselcilik, yalnızlaşma, rasyonalizm, teknolojikleşme gibi pek çok sosyo-kültürel değişimi hayatımıza sokmuştur.2 Aile toplumun en küçük yapı taşı olması hasebiyle bütün bu değişimlerden en çok etkilenen ayrıca toplumu ve hayatıda en çok etkileyen rolünde olmuştur. Çocuk gelişiminde ailenin rolü yadsınamaz düzeydedir. Biyolojik olduğu kadar psikolojik, kültürel, sosyal olarakta çocuğun en fazla etkisinde kalacağı ortam ailedir.3 Aile ortamının çocuğun eğitimdeki rolünü biraz daha belirgin kılmak adına sosyalleşme kavramı da kullanılabilir. Bu kavram üzerinden yaklaşıldığında aile eğitimi " birincil sosyalleşme " , aile ise " birincil sosyalleşme ortamı " olarak nitelenir. Sosyalleşme anlam olarak ise bireylerin toplumun sahip olduğu ortak yaşam unsurlarını öğrendiği ve benimsediği süreçtir.4 Kısaca aile çocuk için her şeydir. Bütün bunlara rağmen günümüz aile yapısı pek çok tehdit altındadır. Bunlardan ilki aile yapısının temelini oluşturan evlilik kurumudur. Gerek medyanın etkisiyle gerekse yukarıda saydığımız üzere globalleşen dünyanın getirileri bu kurum üzerinde ciddi etkiler bırakmaktadır. Evlilik ya ertelenmekte, ya da gereksiz görülmektedir. Bunlar yetmezmiş gibi olan aile kurumları da yine aynı sebeplerden dolayı hızla yıkılmakta5 toplumun temeli görülen aile kavram olarak dahi yok olmaya mahkum bırakılmaktadır. Toplumsal olarak yaşadığımız bu sıkıntı diğer batı ülkelerinin bugün karşılaştığı kültür yozlaşması, değerlerin yitirilmesi, suç oranlarında artış olarak bizlerede geri dönecektir. Bu olumsuzluklar sadece çocuklar üzerinde olmayacak, toplumun tüm fertlerini etkileyecektir. Yaşanan tüm bu olumsuzluklara rağmen bir çocuğun ruh ve beden sağlığı yerinde olarak yetiştirilmesinde en uygun ortam araştırmacılarca yine aile olarak görülmüştür. Aile bir çocuk için her dönem ve yaşta en temel eğitim merkezidir.6 Bu konuda neler yapılabileceği, bu eğitimin nasıl verilebileceği, çocuğun ahlaki ve dini yönden yetiştirilmesinde aileye düşen rol ciddi bilimsel ve akılcı tespitlerle ortaya

Bu çalışmanın amacı cami merkezli din eğitimi faaliyetleri üzerine Türkiye’de yapılan makale ve bilimsel toplantılarda sunulan bildirileri yöntem ve konu eğilimi bakımından incelemektir. Araştırmada incelenen çalışmalar İslam... more

Bu çalışmanın amacı cami merkezli din eğitimi faaliyetleri üzerine Türkiye’de yapılan makale ve bilimsel toplantılarda sunulan bildirileri
yöntem ve konu eğilimi bakımından incelemektir. Araştırmada incelenen
çalışmalar İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) İlahiyat makaleler veri tabanında taranarak tespit edilen toplam 104 makale ve bildiri tam metinlerinden oluşmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır. İncelenen çalışmalar, araştırma yöntemi ve konu eğilimleri bakımından analiz edilmiştir. Araştırmada özellikle cami merkezli din eğitiminde hizmet sunan ve hizmet alanlardan geri bildirim
sağlayacak daha fazla nicel ve nitel araştırmalara ihtiyaç olduğu sonucuna
ulaşılmıştır.

Din, insanlık tarihi boyunca toplum nezdinde meşrulaştırma işlevi gören en güçlü otorite olagelmiştir. Bu durum, bazı kimseler tarafından çeşitli açılardan çıkar sağlamak amacıyla dinin istismar edilmesini beraberinde getirmiştir. Din... more

Din, insanlık tarihi boyunca toplum nezdinde meşrulaştırma işlevi gören en güçlü otorite olagelmiştir. Bu durum, bazı kimseler tarafından çeşitli açılardan çıkar sağlamak amacıyla dinin istismar edilmesini beraberinde getirmiştir. Din eğitiminin yetersiz olduğu durumlarda ise dinin istismar edilme ihtimali artmaktadır. Bu çalışmada “toplumu din konusunda aydınlatmak” görevi olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaygın din hizmetlerinde din istismarı konusunu nasıl ele aldığı incelenerek toplumun bu konuda aydınlatılmasına katkısı değerlendirilecektir. Çalışmanın örneklemi 2013-2020 yılları arasındaki Cuma hutbeleridir. Nitel araştırma yönteminin benimsendiği çalışmada doküman incelemesi yolu tercih edilmiş ve veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Çalışmada, sekiz yıllık süreçteki 378 hutbeden
25’inde din istismarının ele alındığı, bu hutbelerin 2016 ve 2017 yıllarında ve “Din istismarı konusunda yapılması gerekenler” kategorisinde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Çalışmanın sonunda Cuma hutbelerinin toplumu din istismarı konusunda aydınlatmaya katkısı olduğu ancak, bu konu ile mücadelede başarı ve istikrar sağlanması açısından geliştirilmesi gereken birtakım yönlerin olduğu sonucuna varılmıştır.

Düşünce ve kültür hayatımıza fikirleriyle büyük katkılarda bulunan, klasik bilimleri takip etmesinin yanında modern bilimleri de takip eden çok yönlü ilim ve irfan adamı İbrahim Hakkı, 18 Mayıs 1703'te Erzurum'a bağlı Hasankale'de dünyaya... more

Düşünce ve kültür hayatımıza fikirleriyle büyük katkılarda bulunan, klasik bilimleri takip etmesinin yanında modern bilimleri de takip eden çok yönlü ilim ve irfan adamı İbrahim Hakkı, 18 Mayıs 1703'te Erzurum'a bağlı Hasankale'de dünyaya gelmiştir. Babası Derviş Osman Efendi, annesi Hasankale eşrafından Dede Mahmut'un kızı Şerife Hanife Hanım'dır. 1710 yılında babası hac niyetiyle Erzurum'dan ayrılmış, bu esnada Siirt'in Tillo köyüne uğrayıp oranın tanınmış mürşitlerinden olan İsmail Fakirullah'a intisap ederek buraya yerleşmiştir. Babasının isteği üzerine dokuz yaşındayken amcası tarafından Tillo'ya götürülen İbrahim Hakkı, babasıyla birlikte İsmail Fakirullah'ın dergâhında aynı hücrede kalmış, burada nakli ilimleri ve akli ilimleri tahsil etmeye başlamıştır. 1720'de babasını kaybedince muhtemelen öğrenimini sürdürmek amacıyla aynı yıl Erzurum'a dönmüştür. Burada, özellikle Arapça ve Farsça konusunda kendisinden faydalanan Erzurum müftüsü şair Hazık Mehmet Efendi dışında kimlerden ders okuduğu hususunda bilgi bulunmamaktadır. İbrahim Hakkı, öğrenimini tamamladıktan sonra İsmail Fakirullah'ı ziyaret etmek üzere 1728'de Tillo'ya gitmiş, şeyhinin ölümüne kadar ona hizmet etmiştir. 1747 ve 1755 yıllarında İstanbul'a iki defa giden İbrahim Hakkı, saray kütüphanesinde malzeme ve bilgi toplayarak yazacağı kitaplar için hazırlık yapmıştır. Özellikle Marifetname gibi büyük eserlerinin yazılmasında bu kütüphaneden temin ettiği malzemelerin ve sarayda kazanmış olduğu bilgi birikiminin önemli katkıları olmuştur. 22 Haziran 1780 tarihinde 77 yaşında iken vefat eden İbrahim Hakkı Hazretleri, Tillo'da şeyhi İsmail Fakirullah'ın türbesinin yanına defnedilmiştir. İbrahim Hakkı'nın çoğu Türkçe olan eserlerinin sayısı hakkında farklı görüşler bulunmakla birlikte bizzat müellif, eserlerinden söz ederken, büyük kitaplarının içine aldığı küçük risalelerini müstakil eser olarak saymamış, beş tanesi "ana eser" ve on tanesi de "evlat eser" olmak üzere on beş kitap yazdığını söylemiştir. Ana eserleri:" Dîvân, Marifetnâme, İrfâniyye, İnsaniyye ve Mecmûatü'l-Meâni'dir. Evlat eserleri ise, Tuhfetü'l-Kirâm, Nuhbetü'l-Kelâm, Meşâriku'1-Yûh, Sefînetü'r-Rûh, Kenzü'l-Fütûh, Defînetü'r-Ruh, Rûhu'ş-Şürûh, Ülfetu'l-Enâm,

İmam Hatip Okulları, ülkemizde özellikle hem niceliksel hem de çeşitlilik açısında gelişme göstermektedir. Bu okullar meslek derslerinde büyük bir önem arz etmesi nedeniyle Arapça dil eğitimlerine önem vermektedir. Literatürde yapılan... more

İmam Hatip Okulları, ülkemizde özellikle hem niceliksel hem de çeşitlilik açısında gelişme göstermektedir. Bu okullar meslek derslerinde büyük bir önem arz etmesi nedeniyle Arapça dil eğitimlerine önem vermektedir. Literatürde yapılan çalışmalar bakıldığı zaman gerek “Yabancı Dil Ağırlıklı Liseler” bünyesinde (halk arasında “Süper Lise” olarak ifade edilen liseler kast edilmektedir) gerek Anadolu ve Fen Liselerinde gerekse de İmam Hatip Liselerinde farklı tarz ve içeriklerde kurgulanan yabancı dil eğitimlerinde, pratikte kullanılabilen düzeyde ve kalıcı bir yabancı dil birikimine ulaşmada sorunlarla karşılaşıldığı görülmektedir. Bu bağlamda yeni pilot projeler ekseninde proje imam hatip liselerinde hazırlık sınıflarının yeniden hayata geçirilmesi planlanmıştır. İlk etapta ülkemizdeki Anadolu İmam Hatip Liselerinin bazılarında Arapça ve İngilizce hazırlık sınıfları açılarak doğrudan pilot uygulamalar gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir ve 2016-2017 öğretim yılında bu dillerin arasına İspanyolca ve Almanca da eklenmiştir. 2016-2017 Öğretim Yılı itibariyle ülkemizde Arapça Hazırlık sınıfı olan Anadolu İmam Hatip Lisesi 17, İngilizce hazırlık sınıfı bulunan 10, İspanyolca 2 ve Almanca ise 1 olmak üzere toplamda 27 okul vardır. Yabancı dil hazırlık sınıfı olan proje imam hatip liselerinde karşılaşılan sorunların neler olduğunun ortaya konulmasına ihtiyaç vardır. İşte bu ihtiyaçtan hareketle bu araştırmada farklı okullarda görev yapan 10 okul yöneticisiyle yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir, bu görüşmeler neticesinde yabancı dil hazırlık sınıfı olan proje imam hatip liselerinde karşılaşılan sorunların neler olduğu ortaya konulmuştur. Öğretmenlerin söz konusu proje okullarla ilgili ifade ettiği sorunlar şu kategoriler altında tasnif edilmiştir: Öğretmen, Müfredat, Finansman, Materyal, Öğretim Dili, Diğer Proje İmam Hatip Liselerinin Açılması, Okul Dışı Etkinlikler, Rotasyon, Köklü Okullardaki Devrimsel Değişiklik, Merkezi Sınavlar, Öğrenci, Oryantasyon, Mevzuat, Çevre Okulların Olumsuz Etkilenmesi. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak elde edilen verilerin analizinde ‘betimsel analiz’ tekniği kullanılmıştır. Son olarak analiz edilerek kategorilere göre tasnif edilen bulgular, ilgili literatürden yararlanılarak değerlendirilmiştir ve söz konusu proje okullarının karşılaştıkları sorunların çözümüne yönelik muhtelif öneriler ortaya konulmuştur.

İmam-Hatip Liseleri bazı kesimlere göre salt dinî eğitim yaptıran okul-lardır. Oysa bu okullar yalnızca dinî eğitim yaptıran okullar olmaktan ziya-de genel liselerin ders programının toplamının üzerine yaklaşık %40 oranın-da dinî... more

İmam-Hatip Liseleri bazı kesimlere göre salt dinî eğitim yaptıran okul-lardır. Oysa bu okullar yalnızca dinî eğitim yaptıran okullar olmaktan ziya-de genel liselerin ders programının toplamının üzerine yaklaşık %40 oranın-da dinî nitelikli dersler ilave edilmiş olan okullardır. Bundan dolayı genel liseler haftada 26 ila 28 saat arasında ders yaparken İHL'ler 40 saat ders yap-maktadır. %40'lık dilimi oluşturan söz konusu dersler; Kur'an-ı Kerim, 'din dili' olarak öğretilen Arapça, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelâm, Siyer, İslâm Tarihi, Dinler Tarihi, Hitabet ve Mesleki Uygulama dersleridir. Malum olduğu üze-re; kuş tek kanatla uçamaz. İnsan da yalnız dünyevi ilimlerle yetinemeye-ceği gibi yalnız dinî ilimlerle de yetinemez. Sağlıklı ve dengeli insan hem dinî ve hem de dünyevi bilgilerle donanmalıdır. İşte imam-hatip liselerinin programları arasında yer alan dersler söz konusu dengeyi sağladığı gibi kendisini diğer okullardan farklı bir konuma da getirmektedir. Aynı zaman-da bu programı sebebiyle imam-hatip liseleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin en çok tartışılan okulları olagelmiştir. Gerçekten de daha ilk kuruluş yıllarından başlamak üzere imam-hatip liselerine karşı sevgi ve sempati ile bakıp öyle davranan büyük çoğunluğa karşılık bazı kesimler bu okullara hep soğuk bakmış ve olumsuz tavır al-mışlardır. Bu okullara soğuk bakanlar tarafından imam-hatip liseleri, Ata-türk ilke ve inkılâplarına ve özellikle lâikliğe aykırı okullar olarak görülmüş ve her fırsatta bu iddialarını sürdüre gelmişlerdir. Oysa imam-hatip lisele