Medya Arastrmalari Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Uğur Mumcu’nun tanımına göre gazeteci; haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan dindiği bilgi ve haberleri okurlarına sunan insan demektir. O, gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya belgeye ve... more
Uğur Mumcu’nun tanımına göre gazeteci; haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan dindiği bilgi ve haberleri okurlarına sunan insan demektir. O, gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun içinde gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insandır gazeteci…
Dünya, yaşadığımız 21. yüzyılda dijital bir devrime sahne olurken internet bu devrimi tetikleyen itici gücü olmuştur. İnternete uygun yeni medya teknolojisinin geliştirilmesi kitle iletişiminde yeni bir süreci başlatmıştır.... more
Dünya, yaşadığımız 21. yüzyılda dijital bir devrime sahne olurken internet bu devrimi tetikleyen itici gücü olmuştur. İnternete uygun yeni medya teknolojisinin geliştirilmesi kitle iletişiminde yeni bir süreci başlatmıştır. Bununla birlikte ortaya çıkan, sosyal medya denilen olgu, kısa sürede büyükten küçüğe her yaş grubundan insan yaşamını etkisi altına almayı başarmıştır. Dijital ortamda kurulan Facebook ve Instagram gibi sanal paylaşım siteleri, sıradan insanın günlük yaşam aktiviteleri arasında baş sıraya yerleşmiştir. Dünya genelinde Facebook ve Instagram kullanım oranları sürekli artış göstermiştir. 2018 yılı itibariyle yapılan araştırmalar dünya nüfusunun %56’sının internet, %45’inin sosyal medya ve %67’sinin mobil sosyal medya kullandığını, yaklaşık 2 milyar 167 milyon kişinin aktif olarak Facebook, 1 milyardan fazla kişinin ise Instagram kullandığını ortaya koymuştur. We Are Social’ın 2018 yılı araştırma verilerine göre; Türkiye’de, 51 milyon Facebook, 33 milyon da Instagram hesabı bulunduğu tespit edilmiştir. Özellikle ülkemizde lise ve üniversite düzeyinde okuyan gençler arasında Facebook ve Instagram gibi sosyal medya paylaşım sitelerine ilginin oldukça yoğun olduğu gözlemlenmiştir. Gençlerin bu mecralarda paylaşımlarda bulunması like alma amacına yönelik olduğu tespit edilmiştir. Çeşitli kişisel görsel paylaşımlardan fazlaca like almanın genç bireylerin psikolojisinde mutluluk sağladığı, beğenilme ve kabul görme güdüsünün toplum tarafından onaylandığını ortaya koymuştur. Bu bağlamda; çalışmada, lise ve üniversite gençliğinin sosyal medyada yaptığı paylaşımların like amaçlı olup olmadığı ve bu durumun gençler üzerinde nasıl bir psikolojik etki yarattığı yüz yüze anket yöntemiyle sorgulanmıştır.
Çalışma boyunca sosyolojik ve felsefik bir temelden doğmuş olan tarihsel materyalizm üzerine şekillenmiş Materyalist Medya Kuramı temelleri ile incelenecektir. Kuram üzerine çeşitli çalışmalarda bulunmuş Horst Holzer’in ekonomik sistem,... more
Çalışma boyunca sosyolojik ve felsefik bir temelden doğmuş olan tarihsel materyalizm üzerine şekillenmiş Materyalist Medya Kuramı temelleri ile incelenecektir. Kuram üzerine çeşitli çalışmalarda bulunmuş Horst Holzer’in ekonomik sistem, devlet ve ideolojik entegrasyon süreçlerinde medyanın konumunu ve Materyalist Medya Kuramının bu süreçlerle ilişkilendirilmesine yönelik fikirleri ortaya sunulmaya çalışılacaktır. Yine bir diğer kuramcı Wulf D. Hund’un kapitalist üretim ve yeniden üretim sürecinde haberin metalaşmasına olan yaklaşımı ve tespitleri irdelenerek, kurama gelen eleştirel değerlendirmeler ortaya konulacaktır. Son olarak kuram Türkiye’deki medya sektörü ile sınanacak ve çalışma sonlanacaktır. Çalışma Füsun Alver'in Gazetecilik Bilimi ve Kuramları kitabındaki Materyalist Medya Kuramı bölümünün özeti niteliğinde, master ödevi kapsamında hazırlanmıştır.
Kitle iletişim araçları modern zamanlarda toplumu etkileyen en önemli unsurlar içerisinde değerlendirilmektedir. Modernleşme süreci ile beraber temel tamamlayıcı araçlardan biri olan medyanın tüketim üzerinde belirleyici rolü her geçen... more
Kitle iletişim araçları modern zamanlarda toplumu etkileyen en önemli unsurlar içerisinde değerlendirilmektedir. Modernleşme süreci ile beraber temel tamamlayıcı araçlardan biri olan medyanın tüketim üzerinde belirleyici rolü her geçen gün artmaktadır. İletişim alanındaki
gelişmelere paralel olarak, televizyon ve radyonun yanı sıra dijital medya da kitle iletişiminde başat rol oynar hale gelmiştir. Toplumsal yapı ve kültür üzerinde artan etkisi nedeniyle
medyanın artan egemen gücü birçok açıdan inceleme konusu olmaktadır. Özellikle yeni iletişim teknolojileri sayesinde tüketimin şekillendirilmesi, medya çalışmalarında sıklıkla incelenen
konulardan biri olmaktadır. Çünkü kitle iletişim araçları, her geçen gün insanların hayatına daha
çok nüfuz ederek değerler, tutumlar ve alışkanlıklarını etkilemektedir. Kapitalist üretimin ortaya çıkışından itibaren iletişim ve medya, tüketim olgusu üzerinde çok önemli roller
oynamıştır. 1980’lerden itibaren serbest piyasa ekonomisinin dünyadaki egemenliği ile tüketim de yoğunluklu olarak medyanın etkisi altına girmiş, ürün ve hizmetlerin piyasaya sunulması ve satılmasında medya aracılığıyla gelişen reklamcılık belirleyici hale gelmeye başlamıştır. Bu
çalışmada medyanın tüketicilerin satın alma davranışları üzerindeki etkisi, kısaca medya ve tüketim ilişkisi incelemiştir. Bu kapsamda öncelikle tüketim ve tüketim toplumu kavramları incelenmiş, ardından medya ve tüketim ilişkisi ve ilgili çalışmalar değerlendirilmiştir.
Çalışmanın araştırma bölümünde ise medya ile tüketim ilişkisini irdeleyen bir nitel araştırmaya
yer verilmiştir. Araştırmada Z kuşağının temsilcilerinin medyanın tüketime olan etkisine yönelik görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla toplam 18 katılımcıya medya
endüstrisinde hangi mecranın insanların tüketim alışkanlarını daha fazla etkilediğine yönelik nitel bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda Z Kuşağının televizyon ve sosyal
medyanın insanların tüketimlerini biçimlendiren en önemli iki mecra olduğu konusunda ortak fikir bildirmişlerdir.
Özet Günümüz tüketim çağında şirketler ve reklam verenler, daha fazla kitleye ulaşmak adına birçok reklam stratejisi kullanmakta, müşteri potansiyellerini arttırmak adına sayısız yönteme başvurmaktadırlar. Fakat buna rağmen günümüzde çoğu... more
Özet Günümüz tüketim çağında şirketler ve reklam verenler, daha fazla kitleye ulaşmak adına birçok reklam stratejisi kullanmakta, müşteri potansiyellerini arttırmak adına sayısız yönteme başvurmaktadırlar. Fakat buna rağmen günümüzde çoğu reklam ya birbirine çok benzemekte ya da birbirlerinden feyzalmaktadır. Bu noktada, fark yaratmak, ilgili ürüne dair güçlü anlamlar yüklemek ve tüketiciyi etkilemek adına içerisinde birçok kültürel ve görsel kod barındıran mitolojik öğelerden yararlanmak reklamcılık noktasında farklı bir strateji olarak kabul edilebilir. Bu nedenle, bu çalışmada Yunan Mitolojisinde yer alan bazı temel öğelerin Türk reklamlarında nasıl resmedildiği vurgulanacaktır. İlgili çalışmada Türk Televizyonlarında yayınlanmış iki farklı reklam filmi göstergebilimsel analiz ile incelenecek, reklamcılıkta Mitolojinin etkileri ve yansımaları vurgulanacak böylelikle Yunan Mitolojisi ve reklam ilişkisi Türk reklamları özelinde ortaya konacaktır. Abstract In today's consumption era, companies and advertisers use many advertising strategies to reach more audiences, and use numerous methods to increase customer potential..However, nowadays, many advertisements look alike or draw inspiration from each other. At this point, so as to create a difference, to have strong meanings about the product concerned and to impress the consumer, taking advantage of mythological elements that contain many cultural and visual codes can be considered as a different strategy at the point of advertising. For this reason, in this study, it will be emphasized how some basic elements in Greek Mythology are depicted in Turkish commercials. In this study, 3 different commercial films published in Turkish Television will be examined by semiotic analysis, the effects and myths of mythology in advertising will be emphasized, and the relationship between Greek Mythology and advertising will be revealed in the Turkish advertising.
Büyük bir hızla yükselişe geçen küreselleşmenin merkezinde medya bulunmaktadır. Medya sayesinde tüm dünyada neredeyse tek bir kültür oluşmaya başlamıştır. Televizyonlarda, radyolarda çeşitlilik azalmış, çoğu programların formatları... more
Büyük bir hızla yükselişe geçen küreselleşmenin merkezinde medya bulunmaktadır. Medya sayesinde tüm dünyada neredeyse tek bir kültür oluşmaya başlamıştır. Televizyonlarda, radyolarda çeşitlilik azalmış, çoğu programların formatları birbirinin aynısı olmaya başlamıştır. Bunun sebebi de medyanın kontrolünün çok az sayıda medya sektörünün elinde bulunmasıdır.
Erkek eyler; kadın görünür.
Yüzyıllar boyunca gündelik hayatımızın bir parçası olan müzik, 21.yy`da yeni bir boyut daha kazanarak İşitsel bir temele dayalı ya da işitsel özellikleri destekleyen medya unsurlarının vazgeçilmezi haline gelmiştir. Günümüzde müzik öğesi,... more
Yüzyıllar boyunca gündelik hayatımızın bir parçası olan müzik, 21.yy`da yeni bir boyut daha kazanarak İşitsel bir temele dayalı ya da işitsel özellikleri destekleyen medya unsurlarının vazgeçilmezi haline gelmiştir. Günümüzde müzik öğesi, bir medya uygulamasında en az görüntü ve diğer unsurlar kadar etkilidir. Bu etki bazı noktalarda medya organlarının başarısında son derece belirleyici rol oynayacak düzeydedir. Bu anlamda müzik, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de toplum üzerinde son derece etkili ve belirleyici bir faktör olma özelliğini ortaya koymuş ve en tepelerdeki yerini çoktan almıştır… Bu kitabın oluşumunda emeği geçenlere ve bu konuya ilgi duyarak bu kitabı edinen tüm okuyuculara en derin Saygılarımla… Ünal İMİK
ÖZET Bu çalışma, sinema aracılığı ile geleneksel yapıdaki iktidar ilişkileri ve işleyişini inceleme imkânı sağlamaktadır. Sinema eserleri, üretildiği toplumsal yapının izlerini taşımaktadır. Çalışmada, ele alınan sinema filmi geleneksel... more
ÖZET Bu çalışma, sinema aracılığı ile geleneksel yapıdaki iktidar ilişkileri ve işleyişini inceleme imkânı sağlamaktadır. Sinema eserleri, üretildiği toplumsal yapının izlerini taşımaktadır. Çalışmada, ele alınan sinema filmi geleneksel yaşamın göstergesi olarak dikkate alınmaktadır. Kırsal bölgelerde mevcut iktidar ilişkileri ve muhafazakâr yapının sürekliliğinin sağlanması önem arz etmektedir. Bu sebeple toplumsal değişimi olanaklı kılarak iktidar ilişkilerini dönüştürecek her türlü girişim sert bir biçimde karşılık bulmaktadır. Kemal Sunal'ın başrolünde oynadığı " Davaro " filmi, töre ve kan davası üzerine kurgulanmış önemli bir sanatsal yapıttır. Geleneksel yapıdaki iktidar ilişkileri ve toplumsal düzeni önemli bir gerçeklik ölçüsünde beyaz perdede aktarmaktadır. Film aynı zamanda toplumsal yapının gerçekliği üzerine gelişen olayları aktarması " toplumsal gerçekçilik " akımının önemli bir örneğini oluşturmaktadır. Yaşam biçimleri, olaylar ve söylemler genel hatları ile düzeni korumaya yönelik bir niteliğe sahiptir. Bu anlamda çalışmada filmin sosyolojik analizi " işlevselci yaklaşım " çerçevesinde ele alınmaktadır. ABSTRACT This study enables to analyze power relationship and functioning in traditional concept by way of cinema. Cinematographic works bear the trace of social structure it is produced in. The movie in this study is considered as an indicator of traditional life. Current power relationships and being supplied of sustainability of conservative structure are very significant in rural areas. Therefore, any attempts which will transform power relationship by enabling social changing are rejected strictly. Davaro movie, whose main actor is Kemal Sunal, is a significant art of work which is fictionalised on custom and blood feud. İt demonstrates power relationship in traditional concept and social order in an important realistic dose. Meanwhile, it is a significant example of " social realism " movement by showing events of real social structure. Ways of living, events and discourses have characteristics trying to protect order in general. İn this sense, in this study sociological analysis of the movie is considered as part of " functionalist approach " .
Değirmencioğlu, S. M. (2010).
K. İnal (ed.), Türkiye’de Çocuk Emeği. Ankara: Ütopya Yayıncılık (313-329).
Öz Gündelik hayat içerisinde yaşanan pek çok olay medyanın ön plana çıkarması ve çerçevelemesi dâhilinde görünür kılınmaktadır. Toplumsal sorunları ve kamuoyunu ilgilendiren olayları gündeme getiren ve sonuçlandırılması için çaba gösteren... more
Öz Gündelik hayat içerisinde yaşanan pek çok olay medyanın ön plana çıkarması ve çerçevelemesi dâhilinde görünür kılınmaktadır. Toplumsal sorunları ve kamuoyunu ilgilendiren olayları gündeme getiren ve sonuçlandırılması için çaba gösteren medya, bireyleri bilgilendirmekte ve belli konularda duyarlılık oluşturmakta aynı zamanda da belli görüşlerin yaygınlaşmasına ya da bazı noktalarda ortak bir bilincin oluşmasına katkı sağlamaktadır. Medya ve toplum ilişkisini ortaya koymak amacıyla, çalışmanın örneklemi Müge Anlı ile Tatlı Sert Programı'nda ele alınan 'Irmak Kupal'a karşı gerçekleştirilen cinsel istismar' olarak belirlenmiştir. Olayın programa konu olduğu süre zarfı içerisinde medyanın pek çok işlevi gözler önüne serilmiştir. Medyaya ait metinlerdeki söylem, toplumdaki egemen veya mevcut söylemlerden bağımsız değildir, bir televizyon programı başta yaratıcısı olmak üzere söylemi açısından toplumsal bağlamdan ayrı düşünülemez bu noktadan hareketle çalışmada " Eleştirel Söylem Analizi " yöntemi kullanılmıştır. Çalışmanın temel kaygısı ise medya–toplum ilişkisine vurgu yapmak, toplumsal cinsiyet algısını ortaya koymak, cinsel istismar özellikle de çocuklara karşı gerçekleştirilen cinsel istismar noktasında kamuoyunun tepkisini çözümlemek ve medyanın bu tür olayları sunuş biçimini 'Irmak Kupal Örneği' üzerinden derinlemesine okumaktır. Abstract Many events that take place in everyday life are made visible within the framework of the media's foregrounding and framing. The media, bringing events that concern social issues and public opinion to the agenda and endeavoring to finalize, inform the individuals and create sensitivity to certain issues and at the same time contribute to the spread of certain views or to a common consciousness in some points. In order to reveal the relationship between media and society, the sample of the study was determined as 'sexual exploitation against Irmak Kupal', which was dealt with in Müge Anlı and Tatlı Sert Program. While the event was the subject of the programa, many functions of the media were revealed in the envelope. The discourse in the
Sivil Toplum Kuruluşları ÖZ Kadınlar eğitim, sağlık, çalışma hayatı, siyaset ve karar alma mekanizmalarına katılım ve kadına yönelik şiddet konularında toplumsal cinsiyet veya ayrımcılık temelli çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar.... more
Sivil Toplum Kuruluşları ÖZ Kadınlar eğitim, sağlık, çalışma hayatı, siyaset ve karar alma mekanizmalarına katılım ve kadına yönelik şiddet konularında toplumsal cinsiyet veya ayrımcılık temelli çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, Türkiye' de kadının karşılaştığı sorunlara yönelik olarak ortaya konulan yasal düzenlemeler, kamu politikaları ve uygulamaların yanı sıra kadın odaklı sivil toplum örgütleri de faaliyet göstermektedir. Bu süreçte, çeşitli aktörler ve koalisyonlar İnternette bilgi, görüş oluşturma, geliştirme ve yaygınlaştırmak için içerikler sunmaktadır. Bu çalışmanın amacı kadınların karşılaştıkları sorunlar konusunda işlev gören aktörleri ve koalisyonlarını değerlendirmek için İnternet üzerindeki sorun ağını analiz etmektir. Bu amaçla, Issue Crawler yazılımıyla WEB sayfaları ve köprülerden oluşan ilgili sorun ağı veri kümesi toplanarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda kadın sorunları ağında hâkim aktörler sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler olarak ortaya konmuştur. A B S T R A C T Women are faced with various issues based on gender or discrimination in the fields of education, health, working life, politics, involving in decision making mechanism and violence against women. Since the early years of the Turkish Republic, in addition to the legal reforms, public policies and practices for the issues of women in Turkey, women oriented non-governmental organizations are also involved in activities. Within this period, various agents and coalitions present contents on the Internet in order to build, develop and generalize opinion and knowledge. The aim of this study is to analyze issue networks on the Internet in order to evaluate the agents and coalitions which function on the issues of women. For this purpose, related issue network composed of web pages and hyperlinks was analyzed by collecting data set using Issue Crawler software. As a result of the findings, non-governmental organizations and universities were revealed as dominant agents on the issue network of women's issues.
- by Assoc. Prof. Dr. Salih Gürbüz and +1
- •
- New Media, Women's Studies, Public Relations, Women
- by Oktay Ahmed
- •
- Medya, Medya Arastrmalari, Türkçe, Calquing
“Serkan Dinçer – Meta Analizi 1-2” ve “Prof. Dr. Ümit Atabek – Medya ve Özgürlük” Videolarının Çözümlemesi
Öz: Medyanın farklı türlerinde yer alan şiddet içeriğinin izleyiciler üzerinde olumsuz etkileri konusu araştırmacıların çalışmalarında sıklıkla odaklandıkları konulardan biri olmuştur. Özellikle genç izler kitlenin medya içeriği... more
Öz: Medyanın farklı türlerinde yer alan şiddet içeriğinin izleyiciler
üzerinde olumsuz etkileri konusu araştırmacıların çalışmalarında
sıklıkla odaklandıkları konulardan biri olmuştur. Özellikle genç
izler kitlenin medya içeriği tüketimini arttırmasıyla birlikte şiddet
unsurlarının onlar üzerindeki olumsuz yansımaları farklı alanlardan
araştırmacıların ve uygulamacıların dikkatlerini çekmektedir. Çocukların
ve gençlerin yoğun bir biçimde tükettiği medya türlerinden
olan animasyon yapımlarının içeriğinde şiddet unsurlarının yer
alması; filmlerin hangi izler kitleye uygun olduğunu gösteren bir
sistem olan reyting sisteminin de sorgulanmasına yol açmaktadır.
Gerçekleştirilen çalışmalar yapımların içerdiği şiddet unsurlarının
neler olduğu; ahlaki anlayışlarının şekillenmesinde ve davranışlarını
yönlendirmede şiddetin sahip olduğu rol ve bu şiddet içeriğinin
çocukların psikolojisine etkisi üzerinde durmaktadır. Araştırmalar
okul öncesi çocukların animasyon filmlerindeki karakterlerin şiddet
içeren eylemlerini izlemelerinin ardından saldırgan davranışlar
sergileyebildiklerini ortaya koymaktadır. Bu türde içeriğe maruz
kalan çocukların tahrik edildikleri ve bu enerjilerini başka bir
aktiviteye belki de kendi sosyal çevrelerine uygun olmayan bir
davranışa dönüştürebildikleri ifade edilmektedir. Çocuklar izlediklerinin
gerçek hayattaki durumların doğru bir şekilde temsili
olduğunu düşünebilmekte ve gerçek dünyadaki şiddet hakkında
çarpık bir görüş geliştirebilmektedirler. Çocukların önemli eğlence
kaynaklarından biri olan animasyon filmlerindeki şiddet unsurunu
ele alan çalışma çerçevesinde 2014-2015 yıllarında sinemalarda
gösterime giren G sınıflandırmasındaki animasyon filmler içerik
analiziyle değerlendirilmiştir. Bu filmlere IMDb: Internet Movie
Database’de yapılan araştırma sonucunda ulaşılmıştır. Çalışmada
değerlendirilen 11 animasyon filmin toplam süresi 790 dakika olup
21 alt kategoriden oluşan bir veri toplama formu bunları incelemekte
kullanılmıştır. Ele alınan filmlerin isimleri şu şekildedir: Rio 2, The
Hero of Color City, Agent F.O.X, The Boxcar Children, My Little
Pony, The Pirate Fairy, Maya the Bee Movie, Frozen in Time, Curious
George, Ooops! Noah is Gone ve Snoopy and Charlie Brown
Peanuts. Bu filmlerin biri hariç tamamında fiziksel, psikolojik ve
sözlü şiddet unsurlarının yer alması; fiziksel şiddetin sonucunda
hedefteki karakterin deneyimlediği acının gösterilmemesi; iyi, kötü
ve nötr karakterlerin hepsinin şiddet içeren davranışlar sergilemeleri;
ağırlıklı olarak vücutlarını bu şiddet dolu davranışlarda silah olarak
kullanmaları gerçekleştirilen analizin sonucunda tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Animasyon, Şiddet, Çocuk, Reyting Sistemi,
G Sınıfı Filmler
Bu çalışmanın amacı filmlerde yer alan sigara sahnelerine yönelik mesajların medya okuryazarlığı bilgisine göre izleyiciler açısından nasıl algılandığının ölçülmesidir. Araştırma kapsamında 254 sigara kullanmayan ve 190 sigara kullanan... more
The gender of individuals is decisive in their participation in social life. The pros and cons of having gender have been at the center of the lives of people living together in every period of history. Individuals fit into certain... more
The gender of individuals is decisive in their participation in social life. The pros and cons of having gender have been at the center of the lives of people living together in every period of history. Individuals fit into certain patterns with their sexual identities and the perspectives of societies in which they live. Perceptions and attitudes of other people and societies towards gender have always been influential factors in maintaining social order. The formation of gender perception takes place at every stage of human relations and the ideology of these perceptions and attitudes is rebuilt in the monopoly of the dominant classes. Social norms and values both transform and become a part of the perception of gender. Media and presentations are among the most effective tools in the production of dominant identities. The dominant ideological apparatuses, which hold the media, produce messages that define not only biological but also sociological judgments about male and female identities. The film is one of the strong areas of media ecology that validates the dominant ideology in a society. It did not take long to understand the effect of modern cinema on societies. At this point, animated films, which are a relatively new field other than classical cinema production, produce messages that appeal to both children and adults. In this study, the animation films Ice Age-I, Shrek-I and Winx Club: The Secret of the Lost Kingdom were subjected to a qualitative analysis based on the idea that animated films also contain messages that reproduce gender perception.
- by serkan bulut
- •
- Web 2.0, Internet & Society, Sinema, Medya
Fotoğraf sanatçısı Sinem Dişli'nin Göbekli Tepe çalışmaları üzerine düşünceler.
Bu çalışmanın temel amacı, ulusal yazılı basında, tirajı en yüksek sekiz gazetede, son beş yıl içerisinde çocuk ile ilgili çıkan haberleri analiz etmek ve bu haberleri BM tarafından yayınlanan ve Türkiye’nin de kabul ettiği Çocuk Hakları... more
Bu çalışmanın temel amacı, ulusal yazılı basında, tirajı en yüksek sekiz gazetede, son beş yıl içerisinde çocuk ile ilgili çıkan haberleri analiz etmek ve bu haberleri BM tarafından yayınlanan ve Türkiye’nin de kabul ettiği Çocuk Hakları Sözleşmesi açısından değerlendirmektir. Böylece çocuk hakları konusunda yazılı basındaki çocuklar ile ilgili yer alan haberlerin mevcut durumu tespit edilebilecek dolayısıyla Türkiye’deki çocukların genel durumu ortaya konulacaktır. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması niteliğindedir. Türkiye’de ulusal düzeyde yayın yapan gazetelerin, çocukları ne zaman ve ne şekilde haberlere konu edindiğini, ulusal basındaki izlenimlerin bilimsel içeriğinin ortaya konması amacıyla çalışma verileri, 2010 ve 2014 yılları arasındaki, en yüksek tiraja sahip 8 gazeteden toplanmıştır. Bu gazeteler; Hürriyet, HaberTürk, Milliyet, Posta, Sabah, Sözcü, Türkiye, Zaman gazetesidir. Bu gazetelerin son beş yıl içerisindeki haberlerinde “çocuk” kavramı geçen toplam 189.122 haber belirlenmiştir. Durum çalışmalarında sıklıkla sınırlandırılmış bir sistemin araştırılması betimlenir. Bu anlamda çalışmada içerik analizi kapsamında “2010–2014 yılları”, “tirajı en yüksek 8 gazete” ve “başlığında çocuk kavramı“ geçen haberler ile sınırlandırılmış sistem olarak düşünülmüş ve bu kapsamda yer alan toplam 13.823 haber incelenmiştir. Kategori oluşturma sürecinde haber içeriğine dikkat edilmiş, ilk olarak çocuk ile ilgili olumlu bir haber içeriğine mi sahip yoksa olumsuz bir içeriğe mi sahip bu durum tespit edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra “olumsuz haber” olmasının nedeni incelenmiş; istismar ölüm ve kaza, kayıp ve kaçırılma, terör olayları, savaş ortamında kalan çocuklar tamamı bu kategoride değerlendirilmiştir. Bu durumların her biri bir kategori olarak ele alınmıştır. Kategoriler belirlendikten sonra her bir kategori daha sonra kendi içinde incelenmiş ve kategorilere bağlı olarak alt kategoriler oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda görülmüştür ki gazete haberlerinde, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde çocuğun yaşama, gelişim, korunma ve katılım hakları ihlal edilmektedir. Haberler bu bakımdan var olan “çocuk hakları ihlali” gerçeğini yansıtmaktadır. Ancak çocuğun haber yapılış şekli ve medyaya yansıması ise ikincil bir çocuk hakları ihlaline neden olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çocuk, Çocuk Hakları, Medya, Gazete
Bu çalışma, genç suçluluğunun medyadaki sunumu ve bir ahlaki paniğin yaratılması ve sürdürülmesi arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Ahlaki panikler sosyal değer ve çıkarlara bir tehdit olarak ortaya çıkan durum, olay, kişi ya da kişiler... more
Bu çalışma, genç suçluluğunun medyadaki sunumu ve bir ahlaki paniğin yaratılması ve sürdürülmesi arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Ahlaki panikler sosyal değer ve çıkarlara bir tehdit olarak ortaya çıkan durum, olay, kişi ya da kişiler olarak tanımlanmaktadır. Ahlaki panikler politikacılar tarafından vekaletin yönlendirilmesi, iş dünyası tarafından belirli pazarlarda satışların artırılması ve medya tarafından toplumsal ilişkilerin haber yapmaya değer bir hale getirilmesi için günlük inşa edilir. Günümüz gençliğinin var olduğu sayılan davranışlarının bir ahlaki paniğin “kaynağı” olduğu tartışılacaktır. Genel olarak gençlerin belalı, sorunlara yol açan kişiler olarak görülmesi ile böyle bireyler tarafından işlenen suç vakalarının arttığı algısı doğasında daha rastgele ve daha şiddetli hale gelmektedir. Bu çalışmanın amacı gençliğin kitle iletişim araçlarındaki sunumunu ve bu tür olumsuz sunumların halkın bütün gençler ve özellikle de genç suçlular kaynaklı korkusunun yükselmesine olan etkisini irdelemektir.
Araştırmamızın dayanak noktası belirli bir dönem içerisinde ele alınan bir sinema dergisinin incelenmesi, genel anlamda ise sinema ile modernleşmenin ne gibi bir ilişkisi olduğudur. Amacımız bu düzlemde sinemanın modernleşmeye etkilerinin... more
Araştırmamızın dayanak noktası belirli bir dönem içerisinde ele alınan bir sinema dergisinin incelenmesi, genel anlamda ise sinema ile modernleşmenin ne gibi bir ilişkisi olduğudur. Amacımız bu düzlemde sinemanın modernleşmeye etkilerinin ne olduğunu, bireylerin gündelik yaşam pratiklerinde ne gibi bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktır. Dönemin özellikleri de göz önünde bulundurulmuş ve dergi sayılarının içerikleri bu doğrultuda değerlendirilmiştir. Göstergebilimsel açıdan çözümlenmiştir. Bu sayılar incelenirken unutulmaması gereken sınırlı bir etkiye sahip iletişim araçlarının var olduğu dönemde, o dönemki dergilerin takipçileri üzerindeki etkileri günümüzdeki dergilerin sahip olduğu etkinin boyutuyla değerlendirilmeyecek kadar büyük bir etkiye sahip olduğunu bilmektir. Araştırmada kullanılacak olan yöntem söylem analizi ve göstergebilimdir. Belirli kütüphanelerden ulaşılacak olan dergi sayılarının belirli sayıda haberleri ve yorumları görsel içerikleri ile ele alınıp analize tabii tutulmuştur. Araştırma Soruları Türkiye'de yayın yapmakta olan dergiler modernleşme eğilimleri ile etkileşimde midir? 1960'lı yıllarda dönemin politik ve toplumsal durumu nasıldır? Yeni Sinema dergisinin içerikleri yayımlandığı dönemin koşullarıyla ilgili içeriklere sahip midir? Yeni Sinema dergisinin modernleşme olgusuna bakışı nasıldır? Araştırmamız kapsamında genel olarak modernleşme kavramı ekseninde dergi yayıncılığı ve dönemin politik, sosyolojik koşullarını ele almakla birlikte, bu ilişkiyi somutlaştırmak adına örneklem olarak Türkiye'de 1960'lı yıllarda yayımlanan "Yeni Sinema" adlı dergi incelenmiştir. Evren olarak ise bu dönem Yeni Sinema dergisinin yayınlandığı sürecin bir kısmını karşılayan Mart 1966 ilk sayı, Aralık 1966 ve Ocak 1967 ortak sayısı olan sayı 4 ve Aralık 1967 sayı 13 incelenmiştir. Yani toplamda 4 dönem ancak üç dergi incelenmiştir.
Özet İletişim ortamı ve araçları anlamına gelen medyanın, hayatımızdaki önemi gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle çocuklar, medyadan en fazla etkilenen insan grubunu oluşturmaktadır. Çocukların medya ve medya araçları ile olan etkileşimi,... more
Özet İletişim ortamı ve araçları anlamına gelen medyanın, hayatımızdaki önemi gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle çocuklar, medyadan en fazla etkilenen insan grubunu oluşturmaktadır. Çocukların medya ve medya araçları ile olan etkileşimi, bu kavramın onlar tarafından nasıl algılandığı ve nasıl kullanıldığı ile de yakından ilişkilidir. Medya ile birey arasındaki ilişkilerin tam ve detaylı olarak anlaşılabilmesi için özellikle erken yaşlarda medya ile ilgili oluşan algıların anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Bu araştırmanın amacı, ortaokul (5, 6, 7 ve 8. sınıf) öğrencilerinin medya ile ilgili algılarını ve bu kavramı, öğrencilerin bilişsel boyutta hangi kavramlarla ilişkilendirdiğini ortaya çıkarmaktır. Olgu bilim deseninde yürütülen bu çalışmada, ortaokul öğrencilerinin medyaya ilişkin algıları, kelime testi aracılığıyla incelenmiştir. Veriler, İç Anadolu Bölgesi'nde büyükşehir niteliği taşıyan bir ilimizde 2016-2017 eğitim öğretim yılında öğrenim gören ve rastgele bir yöntemle seçilen 200 öğrenciye sunulan formlardan elde edilmiş olup verilerin analiz edilmesinde kavram ağları kullanılmıştır. Test sonuçlarından elde edilen verilerden bir frekans tablosu oluşturulmuş, bu çözümleme işlemi yardımıyla medya kavramına ilişkin öğrencilerin bilişsel yapılarını ortaya koyan kavram ağları ortaya çıkarılmıştır. Veriler, elde edilen kavram ağlarında ortaya çıkan ilişkilere göre yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin, medyayı-148'i yalnızca bir kez tekrar eden-218 farklı kavramla ilişkilendirdikleri ve çoğunlukla internet ve sosyal medya uygulamaları üzerinden keşfettikleri görülmüştür. Anahtar kelimeler: Medya algısı, kelime ilişkilendirme, çocuk ve medya Abstract The media, which means communication media and media tools, is increasing day by day in our lives. Especially children constitute the most affected group
- by Hüseyin Sayın and +1
- •
- Medya Okur Yazarlığı, Medya, Medya Arastrmalari, Sosyal Medya
Kültür ve İletişim'in 6. sayısı
Women's television programmes, which are prepared mostly towards women and also called as daytime television programmes, have often been discussed in the context of their effects on family life in recent years. New kinds and formats of... more
Women's television programmes, which are prepared mostly towards women and also called as daytime television programmes, have often been discussed in the context of their effects on family life in recent years. New kinds and formats of television have appeared with the transformation of media since 1990s. The main purpose of women's television programmes which aimed at giving practical information to women at first and mentioned about the unjust treatment against women for specific reasons later on has been to “make women heard” and to find solutions to their problems; however, these types of programmes have evolved towards a more educating, teaching and life quality-increasing content with the social change. Women's television programmes which present information regarding various areas such as health, education, religion, sexual life, marriage, fashion, food and personal care can be defined to be in the type of “common education” on the planes of type, content and discourse. The women's television programme “Gülben” which has been broadcast on Show TV during the 2013-2014 season is a current example of these types of daytime television programmes. This study aims to put forward the role of daytime television programmes on lifelong learning through the women's television programme “Gülben” which is hosted by Gülben Ergen. Firstly, the theoretical framework of the study will be presented based on the other research studies on this topic, and then the typical and discursive features of the programme “Gülben” which is preferred by women to a large extent will be evaluated by the content analysis method.