Türkiye Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Tamamlanamamış bu taslak metin esasen Halklar Hapishanesi Anadolu, Kürtlerde Anadolumerkezci Yabancılaşma'nın çeşitli bölümlerine ait bazı pasajların, ek okumalar ve notlar ışığında 2005 yılında tek bir bölüm halinde yeniden düzenlenmesi... more
Tamamlanamamış bu taslak metin esasen Halklar Hapishanesi Anadolu, Kürtlerde Anadolumerkezci Yabancılaşma'nın çeşitli bölümlerine ait bazı pasajların, ek okumalar ve notlar ışığında 2005 yılında tek bir bölüm halinde yeniden düzenlenmesi olup, bunun yanı sıra son olarak tekrar gözden geçirilişi sırasında yapılan bazı redaksiyon ve eklerden oluşmaktadır. Metin farklı bir klavyeyle yazılmış olduğundan, sözcükler Türkçe harflere uyumlu olmayıp, metnin bir kısmında bu sorun giderilmemiştir. Burada kitabın orijinalinde geçen kaynaklara yer verilmemiş olup, sadece eklerdeki yeni referanslar yer almaktadır. Ayrıca, bu taslak Halklar Hapishanesi Anadolu'nun muhtemel yeni bir baskısı için düzenlenmiş olduğundan, bir sonuç bölümü de yazılmamıştır).
- by
- •
- Kurdistan, Türkiye, Kurds, Osmanlıcılık
- by Özgür Arun
- •
- Türkiye, Toplumsal Cinsiyet, Yaşlılık, Yaşlı
Kürtaj yasaları, çoğunlukla kürtaj tartışmalarının merkezinde yer alır. Bu makale, 18. yy Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugüne kadar uygulanmış olan kürtaj yasalarını incelemeyi ve bu düzenlemelerin temel dinamiklerini ortaya... more
Kürtaj yasaları, çoğunlukla kürtaj tartışmalarının merkezinde yer alır. Bu makale, 18. yy Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugüne kadar uygulanmış olan kürtaj yasalarını incelemeyi ve bu düzenlemelerin temel dinamiklerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda makale, Türkiye’deki kürtaj düzenlemelerinin, tıbbi ve hukuki bir gerilim hattı üzerinde ifade bulmasını ve dönüşmesini irdelemiş ve 1983’te kürtajın kısıtlı serbest bırakılmasıyla sonuçlanan yasal sürecin politik boyutlarını inceler. Makale, kürtaj düzenlemelerinin yanısıra kürtaj söylemlerinin yıllar içinde değişmesini takip ederek, 1970 ve 80ler boyunca hakim olan ve daha ziyade tıbbi uzmanlar ve hukukçular tarafından ifade bulan kamu sağlığı yaklaşımından, 2012’deki kürtaj tartışmalarında ifade bulan ve kadınların gerçekliklerini merkeze alan feminist yaklaşıma kadar dönüşümünü analiz eder. Son olarak, makale mevcut kürtaj yasasına odaklanarak, yasanın edimlerini, kısıtlarını ve mücadele alanlarını tartışmaya açar.
(Baskısı tükendiği için tüm metni internete koydum.) Ahmet T. Kuru ile Alfred Stepan'ın derlediği ve farklı konularda uzmanlıkları olan yazarların makalelerinin yer aldığı bu çalışmada Osmanlı mirasının günümüz Türkiye'sine yansımaları,... more
(Baskısı tükendiği için tüm metni internete koydum.) Ahmet T. Kuru ile Alfred Stepan'ın derlediği ve farklı konularda uzmanlıkları olan yazarların makalelerinin yer aldığı bu çalışmada Osmanlı mirasının günümüz Türkiye'sine yansımaları, Kemalist ideolojinin tarihi kökenleri, Cumhuriyet sonrası kurulmaya çalışılan tektip devlet ve toplum modeli incelenmekte, bunun yanı sıra Müslüman bir çoğunluğa sahip başka ülkelerde görülen laiklik uygulamalarıyla karşılaştırmalar yapılmaktadır.
Gençlik sosyolojisi alanında mevcut Türkçe literatüre ilişkin değerlendirme eksiğini gidermek maksadıyla yapılan bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde 1923'ten 2012 senesine kadar Türkiye'de gençlik üzerine yapılan... more
Gençlik sosyolojisi alanında mevcut Türkçe literatüre ilişkin değerlendirme eksiğini gidermek maksadıyla yapılan bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde 1923'ten 2012 senesine kadar Türkiye'de gençlik üzerine yapılan çalışmalara dair genel değerlendirmelere yer verilmiş, dönemsel olarak yaşanan tematik farklılaşmalar ve yayın yoğunluğu üzerinden bir okuma hedeflenmiştir. İkinci bölümde bu çalışmalar içerisinde gençlik sosyolojisinin yeri, genel eğilimleri, literatüre dair ilk bibliyografik çalışmalar, akademik üretimin genel seyri ve lisansüstü çalışmaların muhtevası hakkında özet bilgilere yer verilmiştir. Üçüncü ve son bölümde de gençlik sosyolojisi alanında öne çıkan isimler ve temalar kapsamlı ve detaylı bir şekilde analiz edilmeye çalışılmıştır. Sonuç bölümünde ise gençlik sosyolojisinin zaaf ve imkanları tartışılmış, alana dair yapılması gerekenler noktasında bir projeksiyon sunulmasına gayret gösterilmiştir. Bu açıdan gençlik sosyolojisi çalışmalarında öne çıkan başlıklar, unutulan yönler ve eksik bırakılan temalar üzerinden bir gençlik sosyolojisi değerlendirmesi yapılmaya çalışılmıştır.
Halil İbrahim Düzenli, “İstanbul Türbeleri”, Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi, c. 8, Coşkun Yılmaz (ed.), M. Akif Aydın (proje yön.), TDV İSAM & İBB Kültür AŞ. Yay, İstanbul, 2015, 428-449.
Siber uzay denilen alanın ortaya çıkışı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya Federasyonu (RF) arasında Soğuk Savaş döneminde yaşanan askeri rekabet kapsamında geliştirilen ağ teknolojileri temelli yeniliklerin 1990’lar ile birlikte... more
Siber uzay denilen alanın ortaya çıkışı Amerika Birleşik Devletleri
(ABD) ve Rusya Federasyonu (RF) arasında Soğuk Savaş döneminde
yaşanan askeri rekabet kapsamında geliştirilen ağ teknolojileri
temelli yeniliklerin 1990’lar ile birlikte sivil kullanıma açılmasıyla
başlamıştır. Soğuk Savaş’ın bitimi ile birlikte internetin sivilleşmesi
ve ticarileşmesi, 2010 yılı sonrası dönemde akıllı telefonların ve
sosyal medya uygulamalarının hayatın her alanına yayılması siber
uzayın kara, deniz, hava ve uzaydan sonra insanlığın ulaştığı beşinci
boyut olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Türkiye de 1990’lı
yıllar ile birlikte, güvenliğini sağlamak amacıyla siber güvenlik
politikaları geliştirmeye başlamıştır. Bu süreçler ise dünyadaki
gelişmelere bağlı olarak 2010 yılı sonrasında hızlandırılmıştır.
Bu kapsamda çalışmada Türkiye’nin siber güvenlik politikaları,
bu alandaki kurumsal yapılanmaların irdelenmesi temel alınmak
suretiyle değerlendirilecektir. Böylelikle de Türkiye’nin en
etkili siber savunma ve saldırı kapasitesine sahip olması amacı
kapsamında, dünyadaki diğer devletlerin siber güvenlik temelli
planlamaları analiz edilmek suretiyle ve reel politik güvenlik
paradigmalarına uygun şekilde, devlet merkezli bir yaklaşımla
öneriler ortaya konmaya çalışılacaktır.
Kültür denen şey, neyi nasıl yediğimizden hangi programları izlediğimize, hangi yazarı okuyup nasıl müzikleri dinlediğimize, hangi fikirleri benimseyip kimlere karşı durduğumuza kadar gündelik hayatın her alanını kapsayan dinamik,... more
Kültür denen şey, neyi nasıl yediğimizden hangi programları izlediğimize, hangi yazarı okuyup nasıl müzikleri dinlediğimize, hangi fikirleri benimseyip kimlere karşı durduğumuza kadar gündelik hayatın her alanını kapsayan dinamik, çetrefilli bir olgu. Antropoloji disiplininin de odağında olan “kültür” kavramı yıllar içinde dönüştü, çeşitlendi, zenginleşti.
Kuruluşunda Batı-dışı insan topluluklarına odaklanan antropoloji disiplini, son otuz-kırk yılda kendi tarihiyle hesaplaşabilen, başlangıç varsayımlarını yıkabilen ve günümüzün karmaşık sorunlarıyla farklı biçimlerde ilişki kurabilen bir araştırma alanı olduğunu kanıtladı. Kültür Denen Şey, antropolojinin bu zenginliğinin ve derinleşmesinin bir yansıması. Hem dünyada hem Türkiye’de yapılan araştırmalar ışığında antropolojinin araştırma gündemlerinin bir haritasını veriyor elimize. Bu harita sayesinde devlet, bürokrasi, tarım, köylülük, ekonomi, kent, çalışma, cinsiyet, din, etnisite, spor, dil, medya, hukuk, göç, cinsellik, çevre ve duygulanım gibi çok geniş bir alanda insana ve kültüre bakışımızın yakın zamanlarda nasıl büyük bir değişime uğradığını görebiliyoruz.
Son yıllarda hem Türkiye üzerine çalışan sosyal bilimciler hem de okurlar arasında antropolojinin tartışmalarına, yöntem ve bulgularına artan bir ilgi var. Kitapta yer alan makaleler, kendi konularında bir düşünce tarihi sunarken, bu panoramanın önünde şekillenebilecek yeni sorulara ve tartışmalara ilham vermeyi amaçlıyorlar.
- by Cenk Ozbay and +1
- •
- Türkiye, Feminizm, Antropoloji, Gıda ve Tarım
Bu çalışmanın temel amacı, Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de kendine hızla yeni bir yer açan sosyolojinin temel kavramlarının etkili bir biçimde öğretilmesine katkıda bulunmaktır. Eser, birbirini tamamlayan on beş ana bölümden... more
Bu çalışmanın temel amacı, Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de kendine hızla yeni bir yer açan sosyolojinin temel kavramlarının etkili bir biçimde öğretilmesine katkıda bulunmaktır. Eser, birbirini tamamlayan on beş ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde sosyolojinin konusu ve farklı toplumsal düzlemlerle ilişkileri ele alınmaktadır. “Sosyolojide Araştırma Yöntem ve Teknikleri” başlıklı İkinci bölümde, sosyal bilimlerin niteliği, bilim, bilimsel faaliyet ve bilimsel araştırma kavramlarının yanında, sosyal bilimler metodolojisinde kullanılan yöntem ve teknikler, sosyal bilimlerin temel ontolojik ve epistemolojik kabulleri çerçevesinde incelenmektedir. Üçüncü bölüm toplum ve kültür konusuna ayrılmıştır. Bu bölümde, toplum ve kültür kavramlarının içeriğinde yer alan temel kavramlara ilişkin değerlendirmelere yer verilmektedir. Dördüncü bölümde, “Toplumsal Gruplar” başlığı altında sosyolojide grup tanımları, çeşitleri ve temel karakteristikleri ele alınmaktadır. “Toplumsal Yapı ve Kurumlar” başlığını taşıyan Beşinci bölümde, “toplumsal yapı”, “yapı kavramının özellikleri”, “toplumsal kurumlar”, “kurumların işlevleri ve türleri” ile “temel toplumsal kurumlar” incelenmektedir. Altıncı bölümde, toplumsal tabakalaşma ve toplumsal hareketlilik konuları üzerinde durulmaktadır. Bu çerçevede; toplumsal tabakalaşma sistemleri ve kuramlarının yanı sıra, günümüzde tabakalaşma düzeni ve toplumsal hareketlilik konuları analiz edilmektedir. Yedinci bölümde, toplumsal statü ve toplumsal roller, söz konusu kavramlara ilişkin temel nitelikler etrafında işlenmektedir. Sekizinci bölüm, toplumsallaşma ve toplumsallaşmanın temel işlevlerine tahsis edilmiştir. Bu bölümde, toplumsallaşmanın kültürel aktarım işlevinin yanı sıra, aile, okul ve kitle iletişim araçları gibi temel toplumsallaşma ajanlarının işlevleri üzerinde durulmaktadır. Dokuzuncu bölümde toplumsal cinsiyet kavramı, çeşitli boyutlarıyla incelenmektedir. Bu bölüm, cinsiyet ve toplumsal cinsiyet farklılaşmasına ilişkin açıklamalar ile başlamakta ve toplumsal cinsiyetin küreselleşmesi ile sonuçlanmaktadır. Onuncu bölümde; suç, sapma ve toplumsal kontrol başlıkları ele alınmaktadır. Bu bölümde suç ve sapmaya ilişkin toplumsal kuramların yanı sıra, toplumsal kontrol mekanizmaları işlenmektedir. On birinci bölümde, toplumsal değişmenin çeşitli boyutları, toplumsal değişme faktörleri örneğinde incelenmektedir. On ikinci bölümün içeriğini modernleşme konuları oluşturmaktadır. Modernleşmenin tanımı ve boyutlarının yanı sıra, modernleşme kuramının temel karakteristikleri, eleştirisi ve Türkiye özelinde farklı modernleşme perspektifleri üzerinde durulmaktadır. On üçüncü bölümde, küreselleşmenin tanımı, özellikleri, dinamikleri, farklı boyutları ve günümüzdeki küreselleşme tartışmalarına yer verilmiştir. On dördüncü bölümde, sosyolojik kuramlar klasik ve güncel örnekleriyle açıklanmaktadır. On beşinci ve son bölümde ise, Türkiye’de sosyolojinin gelişimi, öncü şahıslar, dönemsel ayrımlar ve farklılaşmalar çerçevesinde ele alınmaktadır.
- by İhsan Çapcıoğlu
- •
- Sociology, Turkey, Sosyoloji, Türkiye
Osmanlı Devleti’nden günümüze kadar idari teşkilatın en önemli unsuru kamu personelidir. Bu personelin çalışma prensiplerini ve çalışma şekillerini biçimlendiren ana sistem ise, kamu personeli rejimi olarak adlandırılmıştır. Bu rejimin... more
Osmanlı Devleti’nden günümüze kadar idari teşkilatın en önemli unsuru kamu personelidir. Bu personelin çalışma prensiplerini ve çalışma şekillerini biçimlendiren ana sistem ise, kamu personeli rejimi olarak adlandırılmıştır. Bu rejimin gelişim süreci göstermektedir ki, tarihsel akış boyunca iki olay ön plana çıkmış ve belirleyici kimliğe sahip olmuştur. Bunlardan ilki 1839 yılında Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesi, ikincisi ise 1965’te Devlet Memurları Kanunu’nun kabul edilmesidir. Bu sebeple çalışmada bu tarihler esas alınarak Türk kamu personel rejimi incelenmiş ve kurulan bu altyapının üzerine de liyakatin esas alındığı bir personel rejimi için önerilere yer verilerek çalışma tamamlanmıştır.
Akaryakıt en temel enerji kaynağıdır. Hammadde, ısınma, aydınlanma gibi farklı amaçlarla kullanılan akaryakıtın, fiyat düzeyindeki değişmeleri birçok ekonomik sonuçlar doğurmaktadır. Bu temel ihtiyacın ithalatında uygulanan, Katma Değer... more
Akaryakıt en temel enerji kaynağıdır. Hammadde, ısınma, aydınlanma gibi farklı amaçlarla kullanılan akaryakıtın, fiyat düzeyindeki değişmeleri birçok ekonomik sonuçlar doğurmaktadır. Bu temel ihtiyacın ithalatında uygulanan, Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi ise fiyat değişimini belirleyen temel faktördür. Bu vergiler akaryakıt fiyatının belirleyicisi olduğu gibi, devlet için de önemli bir kaynak durumundadır. Bu çalışmanın amacı akaryakıt ithalinde uygulanan vergilerin, doğurduğu ekonomik sonuçların incelenmesi ve Türkiye’ nin uzun yıllardır süre gelen Avrupa Birliği hedefleri doğrultusunda, Avrupa Birliği ülkelerdeki akaryakıt vergi oranları ile Türkiye’de uygulanan vergi oranlarının mukayese edilmesidir.--------------------Fuel is the most basic energy source. Changes in the price level of fuel used for various purposes such as raw materials, heating and lighting have many economic consequences. The VAT and the Special Consumption Tax applied to the import of this basic...
Endüstriyel Tekstillerde Kullanılan Poliüretan ve Polivinilklorür Esaslı Kaplama Yüzeylerin Performans Özelliklerinin İncelenmesi Sürekli gelişen teknoloji ile birlikte, tüketicilerin ihtiyaçları ve beklentileri artmakta, değişmekte ve... more
Endüstriyel Tekstillerde Kullanılan Poliüretan ve Polivinilklorür Esaslı Kaplama Yüzeylerin Performans Özelliklerinin İncelenmesi Sürekli gelişen teknoloji ile birlikte, tüketicilerin ihtiyaçları ve beklentileri artmakta, değişmekte ve gelişmektedir. Endüstride kullanılacak koruyucu giysiden beklenen performans, kullanıldıkları alanın ihtiyaç ve beklentilerine göre değişir. Kaplama ve laminasyon teknikleri yardımı ile özellikleri ve etkileri geliştirilmiş tekstil yüzeylerinin ziraat, medikal, inşaat, mimari, ambalaj, otomotiv vb alanlarına kadar pek çok kullanım alanı vardır. Kaplama yapılmış kumaşların temel özelliklerindeki en belirleyici etken; kaplama maddesi, kaplama yöntemi ve zemin kumaştır. Çalışmanın amacı, günümüzde yaygın bir kullanım alanına sahip olan endüstriyel tekstillerde kullanılan kaplama kumaşların performans özeliklerini araştırmaktır. Bu konu çok kapsamlı olduğu için, kaplama maddesi olarak sadece poliviniklorür ve poliüretan kullanılarak sınırlandırılmaya gidi...
- by Tuğçe GENCER
- •
- Eğitim, Türkiye, TEKSTİL, Kimia Tekstil
In December 2017, we published an analysis on the book entitled "Ararat Illusion". The book is on an Armenian assassin who was inspired by the murder of the two Turkish diplomats, Consul General Mehmet Baydar and Consul Bahadır Demir, by... more
In December 2017, we published an analysis on the book entitled "Ararat Illusion". The book is on an Armenian assassin who was inspired by the murder of the two Turkish diplomats, Consul General Mehmet Baydar and Consul Bahadır Demir, by an elderly Armenian Gourgen Yanikian, in Santa Barbara, Los Angeles, in 1973. The Armenian assassin in the book appears under the cover of Antranik, a terrorist organization. The novel is about the actions and the murders of an Armenian terrorist against the federal government and its employees. In the novel, it is mentioned that the history repeats itself and that the Armenian terrorists wage a feud and revenge against Turks and Turkey.
Türkiye Cumhuriyeti ve Yüce Türk Devletleri kuruluş felsefeleri itibari ile nice devletlere gebe kalmış, bağımsız devletleri vücuda getirmiş can olmuş kan olmuş, mukaddes ve kadim topraklara hükmetmiş Cihandaki itibarımız onur ve... more
Türkiye Cumhuriyeti ve Yüce Türk Devletleri kuruluş felsefeleri itibari ile nice
devletlere gebe kalmış, bağımsız devletleri vücuda getirmiş can olmuş kan olmuş,
mukaddes ve kadim topraklara hükmetmiş Cihandaki itibarımız onur ve şerefimiz her
daim artmış ve yüksek bir kararlılıkla da artacaktır. İstiklal Ruhumuz, İstikametle İstikbale
doğru yüce bir şevkle yol alacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Asil Vatan
Evlatlarının kara sınırlarımızdaki Mîsâk-ı Millî Doktrini ve Emekli Deniz Tümamirallerimiz
Sn. Cem Gürdeniz ve Sn. Cihat Yaycı'nın ulusal ve uluslararası deniz sularındaki Mavi
Vatan Doktrini "Kızıl Elma" olarak nitelendirebileceğimiz hedeflerdendir. Hatta Mavi
Vatan' ı, Misak-i Bahri (denizle ilgili olan yemin) olarak beyan etmek mümkündür. Hem
karada hem de denizde topyekün istihbari iktisadi askeri ve enerji ve maden politikalarına
dair açık ve kapalı kaynaklı İstihbarat destekli stratejiler geliştirmemiz /
geliştirecek olmamız bölgesel güç olmanın yanı sıra küresel bir aktör olmanın
senaryosunu hazırlayacaktır.
Selçuklu'dan, Osmanlı'dan gelen tarihsel bağların neticesinde oluşan
sonuçlar bugünün bir sirayeti değil geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan ikili ilişkilere,
insani ticari siyasi ve diplomatik hususlara dayanmaktadır. Ortak stratejik akıl ile hareket
edilerek Libya ile yapılan askeri ve İstihbari çalışmalar, Katar ile yapılan askeri ve iktisadi
çalışmalar, Endonezya & Açe de, Sudan & Sevakin Adası'nda ve Somali'de Osmanlı'dan
gelen tarihsel bağlar, bu coğrafyalarda da strateji ve doktrin geliştirmemiz gerektiği
sonucuna varılmaktadır.
İlk olarak Çin'in Wuhan bölgesinde, 2019 yılı Aralık ayının başında görülüp, bu bölgedeki yetkililer tarafından tanımlandığı için gayri resmi Wuhan koronavirüsü adıyla da bilinen yeni koronavirüs solunum yolu enfeksiyonuna neden olan ve... more
İlk olarak Çin'in Wuhan bölgesinde, 2019 yılı Aralık ayının başında görülüp, bu bölgedeki yetkililer tarafından tanımlandığı için gayri resmi Wuhan koronavirüsü adıyla da bilinen yeni koronavirüs solunum yolu enfeksiyonuna neden olan ve insandan insana geçebilen bulaşıcı bir virüstür.Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından virüsün resmi adı SARS-CoV-2 (Şiddetli Akut Solunum Sendromu-Koronavirus-2) olarak belirlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü virüsün neden olduğu hastalığı tanımlamak için COVID-19 terimini kullanmaktadır.30 Ocak 2020'de CoViD-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık acil durumu ilan edilmiştir. 11 Mart 2020 tarihinde ise virüs pandemi, yani küresel salgın hastalık olarak ilan edilmiştir.Belirtisiz olgular olabileceği bildirilmekle birlikte, bunların oranı bilinmemektedir. En çok karşılaşılan belirtiler ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Şiddetli olgularda zatürre, ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmektedir. Korona virüs olarak da bilinen COVID-19 pandemisi bugün sadece bir sağlık sorunu değil aynı zamanda sosyal, ekonomik, eğitim, politik ve insan güvenliği için önemli sonuçlara neden olan ve tüm dünyayı içine alan küresel bir sorundur. Salgının küresel bir hale gelmesi, dünya ekonomisi açısından olumsuz etkilere neden olmuştur. Bu nedenle, dünyadaki hükümetler ekonomilerini sürdürmek için acil durum planları ve yardım paketleri hazırlamışlardır. Haziran itibariyle, dünya çapında altı buçuk milyona yakın insan hastalığa yakalanmış ve yaklaşık 380.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu durumun ne kadar daha devam edeceği belirsizliğini korumaktadır. Şu anda pandemiye dönüşen COVID-19 salgını küresel bir sağlık krizidir. Ancak, bu salgına karşı ülkelerin aldığı önlemler, devamında eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik felaketi de beraberinde getiriyor. Dünyanın neredeyse %90 civarında bir kesiminde bir şekilde sosyal izolasyon uygulanıyor, insanlar sokaklara çıkmıyor, işyerleri kapanıyor, uçuşlar yasaklanıyor, insanlar işinden oluyor. Başta ulaştırma (hava, kara, deniz) sektörü olmak üzere insanın insanla temasına neden olacak, neredeyse her tür ekonomik faaliyet durdu, küresel tedarik zinciri bozuldu, sadece sağlık, gıda ve kısmi sanayi üretimi yapan sektörler faaliyetine devam etti. Dolayısıyla, arz ve talep şokunun aynı anda yaşandığı, hiç tecrübe edilmemiş bir tür krizle karşı karşıyayız. COVİD-19 salgınının ortaya çıkması ile birlikte bazı ülkeler bazı kısıtlamalar yaparak bu salgının yayılma hızını minimuma düşürmeyi hedeflemişlerdir. Bu durum sonucunda bazı ekonomik bunalımlar meydana gelmiştir. Özellikle salgının çıktığı yer olan Çin'de, ekonomik olarak ciddi kayıpların meydana gelmesine karşı Avrupa ve ABD'nin önlem almamasına karşı ekonomi tabanlı hareket etmesi, günümüzde bu dengelerin değişmesine sebep olmuş ve bu ekonomik çıkarımın kazananının Çin olacağı ön görülmüştür. Dünya genelinde artan işsizliklere karşı ülkelerin almış oldukları bazı önlemler, şirketlerin kazançlarının azalması, iktisadi daralmaların meydana gelmesi bazı ülkeler için ciddi sarsıntılar yaratmıştır. Bu durumu risk faktörü olarak belirleyip avantaja çeviren ülkeler ise ekonomik olarak ayakta kalmayı başarmış, ticari düzenlerini değiştirip teknoloji alanının gelişmesini hedeflemişlerdir. Dünyanın çeşitli ülkeleri, ekonomi ve istihdam piyasalarını korona virüs krizinde ayakta tutmak için birbirinden farklı önlemler alıyor işte bunlardan bazıları ; Almanya Çok sayıda ülke, pandemiyle mücadele sürecinde çeşitli boyutlarda mali yardım paketleri açıkladı. Bu ülkeler arasında Almanya da bulunuyor. Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya geçen hafta 750 milyar Euro değerinde bir kurtarma paketini alışılmışın dışında bir hızla kabul etti. Paket kapsamında, Alman şirketlerinin yabancılar tarafından devralınmasının engellenmesini amaçlayan önlemler de bulunuyor. Öte yandan paket ile küçük firmalar ve sanatçı ve bakıcılar gibi serbest çalışanlar da korunuyor. Bu meslek gruplarına mensup kişiler, 15 bin Euro'ya kadar doğrudan yardım alabiliyor. Ayrıca ev sahipleri, korona virüs krizi nedeniyle kirasını ödeyemeyecek durumda olan kiracıları evden çıkaramıyor.
- by Mustafa Dağ
- •
- Ekonomi, Türkiye, Maliye, Dünya ekonomisi
Britain, France and the rest. Similarly Portuguese retained it coastal in Guinea, Angola and Mozambique. While among some the African country whom resisted against colonial masters and live free are: Liberia, Ethiopia and Morocco. Though... more
Britain, France and the rest. Similarly Portuguese retained it coastal in Guinea, Angola and Mozambique. While among some the African country whom resisted against colonial masters and live free are: Liberia, Ethiopia and Morocco. Though Europeans conquest of Africa continent was not achieved without heavy resistance. Most African whom were living in their tribal villages they were ignorant of the revolutionary changes that Christian missionaries brought, because they adhere to their Traditional Religious believes. Changing the pagans way of life into Europeans conceptions it was not until the vacancy of labors in the public works, mines, railways, buildings, farming and taxation methods was offered. Inevitable the recruitment affected able-bodied to the condition that people were not been able to do so. But police and soldiers enjoyed for better living the laborers. The conquerors considered Traditional custom and chiefdoms beside the colonial rules. Governments had to search for revenue from mining, farming, and companies. Above mentioned had impacted the African social life, that is why Europeans settle in the African land. Europeans set an indirectly rules which had affected the Africans lives. Education became important for the mission while economic left to the private sectors. The most important it's color prejudice, Africans often cherished the Europeans life styles and their way of life. Which affected the personality lives of the Africans and the character of the society. Thus; what we can figured out in that era it is that; there is lack of imagination, humility and compassion on the minds of Europeans. Though it was the era of medieval and dogmatism in Europe. while Africans perceived it as a science and technology era because they were wonderers of European sciences and developments. On the other hand it was brutality, barbaric, supernatural beliefs, customs and the cultural practices of the Africans Tribal which impressed Europeans to explore the continent of Africa. This is partially true that Africa is a multicultural diversificated continent, which is the real background of the Europeans exploration and colonization of Africa. Indeed Africa was blessed with natural resources, tribal handcrafts, politics, culture, philosophy and natural knowledge. but unfortunately Africans are lazy, lack of initiatives and they are lacking the sense of responsibility. Just few Africans realized the epidemic of colonial era. In fact many African communities recently resemble to the European medieval stone ages. Likewise many Africans are extremely superstitious because they lack the efficient of explaining the natural phenomena, brutal enemies of one another and victims of traditional practices, this is because they think little for the future plans, they had never embarked on the humanitarian
Kimi toplumlar yaşlıları, artık ölümü bekleyen, hasta, dolayısıyla aktif hayatın dışında kalanların oluşturduğu bir yaş grubu olarak görmektedir. Yaşlı denildiğinde akla, eski, zamanı geçmiş, çağ dışı, yeniye, güncele ve geleceğe yabancı... more
Kimi toplumlar yaşlıları, artık ölümü bekleyen, hasta, dolayısıyla aktif hayatın dışında kalanların oluşturduğu bir yaş grubu olarak görmektedir. Yaşlı denildiğinde akla, eski, zamanı geçmiş, çağ dışı, yeniye, güncele ve geleceğe yabancı olan kimseler gelmektedir. Bu bakımdan Türkiye de bir istisna değildir. Türkiye'de yaşayan insanlar da, yaşlılığa ve yaşlanmaya ilişkin olumsuz duygu ve düşüncelere kendini kaptırmaktadır. Buna itirazlar edilebilir ve elbette aşırı genelleme yapmak talihsizlik olur. Ancak son günlerde sıkça yayınlanan bir reklam, yaşlılığın nasıl olumsuz olarak algılandığını, zihinlerde yaşlılara yönelik çağ dışı, geri kalmış ve beceriksiz imajını oluşturduğunu bizlere göstermektedir. Turkcell, reklamında, kendi sunduğu 3G özelliğine sahip bir internet bağlantısının ne denli hızlı olduğunu anlatmak için, rakiplerinin nasıl yavaş olduğunu vurgulamaktadır. Aynı zamanda sahip olduğu 3G altyapısının ne olduğunu ortaya koyarken, genç-yaşlı, yeni ve eski, hızlı ve yavaş, çağdaş ve çağ dışı, becerikli ve beceriksiz gibi karşıtlıklardan faydalanmaktadır.
- by Özgür Arun
- •
- Ageism, Türkiye, Ayrımcılık, Yaşlılık
Local values affect the destination preferences of tourists. The promotion and registration of these values is important for their protection. In addition to the registration of geographical indications, their presentation in food and... more
Local values affect the destination preferences of tourists. The promotion and registration of these values is important for their protection. In addition to the registration of geographical indications, their presentation in food and beverage establishments might increase the image of the destination and provide economic development. Osmaniye in the Mediterranean Region; Bitlis, Elazığ and Erzincan, Kars, Malatya and Ardahan in the Eastern Anatolia Region; Uşak in the Aegean Region, Nevşehir and Karaman in the Central Anatolia Region; Giresun, Zonguldak and Bartın in the Black Sea Region; Çanakkale, Istanbul, Kocaeli, Tekirdağ and Yalova in the Marmara Region, were not included in the study because they do not have any registered indications of source. Unlike other geographical regions, all provinces in the Southeastern Anatolia Region have a registered indication of source. The menus of a total of 630 food and beverage establishments were examined, including 70 in the Mediterranean region, 80 in the Eastern Anatolia region, 70 in the Aegean region, 90 in the Southeastern Anatolia region, 110 in the Central Anatolia region, 150 in the Black Sea region and 60 in the Marmara region. As part of the study, the top ten food and beverage establishments according to the website of Tripadvisor (www.tripadvisor.com.tr) located in the provinces of seven geographical regions of Turkey were examined in terms of their status of having registered indications of source in their menus. Of the 630 establishments examined, only 21 have registered indications of source in their menus.
- by Ayse Cavdar
- •
- Ekonomi, Akp, Türkiye, Ekonomik Kriz
According to the common idea, " the economic power determines the political power." By this general principle, when we look at the powerful states, we see that these states (countries) have, at the same time, the powerful political effect... more
According to the common idea, " the economic power determines the political power." By this general principle, when we look at the powerful states, we see that these states (countries) have, at the same time, the powerful political effect on the other actors. In this paper, some trade and economic data of Turkey are shown in order to localize its place in the World rankings. By this purpose, this paper argues the fact that Turkey which, being one of the countries belonging G-20, has tried since 1991 to play a big role in its bilateral relations in Caucasia, Central Asia and Middle East (CCAME). However, when the data of international business of Turkey and those of each one of the countries of Central Asia treated in the contents of research are studied, it is seen very clearly that the influence of Turkey in Central Asia is not very dominant or does not create a dominating effect over the economic plan in spite of the existence of the diplomatic effects, visa facilities and the visits based upon the cultural level and mutually testified. Without any doubt, although nobody can deny the existence and the probability of the gradual growth of Turkey's relations in CCAME's countries, Turkey, whose face is turned mainly towards the occident and the large majority of trade made within the European countries, tries to be an influential actor in the determined areas. Naturally, in spite of the celebration of Nawruz with the Turkic World, acting as a Muslim country in Middle East, and accepting the norms of European Union as a European democratic and laicized country in Eu-rope, Turkey presents several identities and makes it a multi-colored actor who can be used in favor of Turkey's interests.
• ABD uzun süredir çok sayıda yaptırım programı uygulamaktadır. • Geçmişte nispeten çok başarılı olmayan yaptırımların etkisi, eski ABD Başkanı Clinton döneminde uygulanmaya başlanan akıllı yaptırım mekanizmaları ile artmıştır. • Akıllı... more
• ABD uzun süredir çok sayıda yaptırım programı uygulamaktadır. • Geçmişte nispeten çok başarılı olmayan yaptırımların etkisi, eski ABD Başkanı Clinton döneminde uygulanmaya başlanan akıllı yaptırım mekanizmaları ile artmıştır. • Akıllı yaptırımların üç ana bileşeni vardır; belirlenen amaçlar çerçevesinde yaptırım kapsamına alınan sektörler (mallar), yaptırım kapsamında hedef alınan gerçek ve tüzel kişiler ve küresel finans ağının kullanılarak yaptırım etkinliğin artırılması. • Rusya CAATSA akıllı yaptırım kategorisinde olup 3 sektör ve 84 firma hedeflenmiş ve küresel finans sistemi ile yaptırım mekanizması güçlendirilmiştir. • Yakın dönemde ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmelerden çıkan mesajlar CAATSA’nın Türkiye’ye uygulanmasında ılımlı bir rota izleneceği düşündürmektedir.
Akraba evlilikleriyle ilgili objektif perspektif ve ilginç anektodlar Günümüzde herhangi bir şehrin merkezine inip, 10 kişiye akraba evliligi hakkında fikirlerini sorsak, herhalde yedi-sekizinin 'olumsuz' beyanda bulunacagını düşünmemiz... more
Akraba evlilikleriyle ilgili objektif perspektif ve ilginç anektodlar Günümüzde herhangi bir şehrin merkezine inip, 10 kişiye akraba evliligi hakkında fikirlerini sorsak, herhalde yedi-sekizinin 'olumsuz' beyanda bulunacagını düşünmemiz yanlış olmaz. Fakat fikirlerinin nedenleri irdelenmiş olduğunda, bilimsel ya da genetik olarak beyanlarını makul delillerle destekleyebileceklerin sayısının bir-ikiyi geçecegini söylemek mümkün olmayabilir. Bu yazıda akraba evliliklerini bilimsel objektiflik içerisinde, subjektif kanaatlerle değil, somut deliller ışığında degerlendirmeye calışacağım. Ayrıca, genetik ve sağlıksal açıdan akraba evliliklerinin masaya yatırmanın yanı sıra, dünyada akraba evliliklerinin yapılma ve yayılma sebeplerini de kısaca ele alacağım.
Özet Ülkelerin yaşadığı ekonomik problemlerin başında bölgesel gelişme farklılıkları ve işsizliğin geldiği herkesin hem fikir olduğu bir konudur. Küreselleşme sürecinin yaşandığı günümüzde bölgesel gelişmenin sağlanmasında ve işsizliğin... more
Özet Ülkelerin yaşadığı ekonomik problemlerin başında bölgesel gelişme farklılıkları ve işsizliğin geldiği herkesin hem fikir olduğu bir konudur. Küreselleşme sürecinin yaşandığı günümüzde bölgesel gelişmenin sağlanmasında ve işsizliğin önlenebilmesinde anahtar rolün ilgili bölge ya da ülkenin gelişme potansiyelini ortaya çıkarabilecek genç girişimcilerde olduğu düşünülmektedir. Bu doğrultuda kamu kurumlarının girişimciliğe yönelik sağlayacakları desteklerin belirlenmesinde gençlerin girişimciliğe bakış açıları başta olmak üzere girişimcilik eğilimlerinin belirlenmesi ve bu sayede desteklerin düzenlenmesi desteklerin amacına ulaşmasını kolaylaştıracaktır. Tek millet iki devlet olduğu düşünülen Azerbaycan ve Türkiye gençlerinin girişimciliğe bakış açılarının belirlenmesi, aradaki farklılıkların ortaya konulması çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında Kastamonu Üniversitesi'nde eğitim gören Azeri ve Türk öğrencilere 01-20 Mart 2016 tarihleri arasında anket uygulanmış olup, elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edilmiştir. Çalışmada, Azeri ve Türk öğrencilerin girişimcilik eğilimleri arasındaki farklılıklar ortaya konulmuştur. Bu açıdan çalışmanın her iki ülkeye girişimcilik destekleri ile ilgili düzenlemeler konusunda önemli ipuçları sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Girişimcilik Eğilimi, Bölgesel Gelişme, Azerbaycan, Türkiye Giriş Girişimciler bir bölge ya da ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan gelişmesinde önemli bir etkiye sahiptirler. Girişimcilerin bu öneminin dikkate alınması ve devlet politikaları aracılığı ile desteklenmeleri gerekmektedir. Girişimciler içinde bulundukları kültürden, ekonomik sosyal koşullardan etkilenmekte bu sayede çeşitli özellikler edinmektedirler. Elbette ki girişimcilerin bir takım kendine has ya da doğuştan gelen özellikleri olabilir. Ancak girişimcilerin sahip oldukları özelliklerin önemli bir kısmının, bireylerin devletin girişimcilik politikaları doğrultusunda eğitilmelerine, ihtiyaç duyulan yetkinliklerle donatılmalarına ve ihtiyaç duydukları ekonomik, teknolojik imkânların sağlanmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Girişimcileri etkileyen önemli bir faktör de şüphesiz onların doğup büyüdüğü, yetiştiği toplumun kültürüdür. Günümüzün bölgesel kalkınma anlayışında, özel sektör ön planda olup, yerel kalkınma dinamikleri devletten ziyade yaratıcı girişimciler sayesinde harekete geçirilebilmektedir. Bu nedenle ülkelerin girişimcilik potansiyeli olan gençlere sahip olması ülke ya da bölgenin gelişmesinde önemli bir avantajdır. Bu bağlamda çalışmanın amacı; gerek Azeri gerekse Türk öğrencilerin içinde yetiştikleri kültürün girişimcilik eğilimlerine ne ölçüde yansıdığını tespit etmektir. Üniversite öğrencilerinin girişimci olmaya yönelik düşünceleri, girişimcilik özellikleri ve girişimciliğe yönelik eğilimlerinin öğrenilmesi ile her iki ülkedeki politika yapıcılar, gençlerin girişimciliğe özendirilmesinde daha etkin politikalar uygulayabileceklerdir. Belirlenen amaca ulaşmak için çalışmada, ilk olarak değişen kalkınma anlayışında ülkeler için girişimciliğin neden önemli olduğu vurgulanmıştır. Daha sonra girişimcilik kavramı, girişimciliğin temel fonksiyonları ve kültürün girişimcilik üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Daha sonra Kastamonu Üniversitesi'ndeki Azerbaycan ve Türk öğrencilerin girişimcilik eğilimlerinin belirlenmesine yönelik yapılan anket sonuçları ve bu kapsamda yapılan t-testi sonuçları analiz edilerek yorumlanmıştır. Sonuç bölümünde konu özetlenerek konu ile ilgili önerilere yer verilmiştir.
Hatay, Mondros Mütarekesi öncesi Suriye’ye bağlı “İskenderun Sancağı” olarak anılmıştır. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı günlerde Anadolu'nun her bölgesinde olduğu gibi Hatay da Fransızlara karşı müdafaaya çekilmiş ve daha... more
Hatay, Mondros Mütarekesi öncesi Suriye’ye bağlı “İskenderun Sancağı” olarak anılmıştır. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı günlerde Anadolu'nun her bölgesinde olduğu gibi Hatay da Fransızlara karşı müdafaaya çekilmiş ve daha sonra bir milli mücadele cephesi kurulmuştur. Fransızlar 20 Ekim 1921 tarihindeki Ankara Antlaşması’na göre Ankara Hükümeti'ne tanımış olduğu ‘Özel Statünün’ gereğini yerine getirmiştir. Buna göre antlaşmanın 7. maddesinin son fıkrasında ‘Sancakta resmi dilin Türkçe olduğu’ açıkça belirtilmiş-tir. Ankara Antlaşması'nın imzalanmasından hemen sonra Fransızlar boş durmayarak bölgedeki etnik ve dini kriterleri kullanarak çıkarlarını korumaya çalışmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti, 15 Aralık 1936 tarihinde Milletler Cemiyeti'nde yapılan toplantıda İskenderun Sancağı konusunda bağımsızlığa gidecek süreçle ilgili beklentilerini dile getirmiştir. Ancak Fransa, Türkiye'nin talebini önemsemeyen bir tutum sergileyerek İskenderun Sancağı Meselesi'nin Fransa ile Milletler Cemiyeti arasında bir sorun olduğunu dile getirmiştir. Bunun üzerine Milletler Cemiyeti tarafından bölgeye gözlemciler atanarak bir rapor hazırlamaları istenmiştir. Tarihte “Sandler Raporu” olarak da bilinen raporda, kabul edilen Sancak Anayasası’nın bir maddesine göre, Ha-tay Meclisi 40 kişiden oluşacak ve Meclis üyeleri iki dereceli sistem ile dört yılda bir seçileceklerdir. Bahsi geçen raporda, ilk seçimin 15 Nisan 1938 tarihinden önce yapılması teklif edilmiştir. Ancak Meclis seçimleri Ağustos ayında yapılabilmiştir. Seçim neticesinde Türkler 40 milletvekilliğinin 22’sini kazanmışlardır. 2 Eylül 1938 tarihinde Hatay Meclisi ilk toplantısında “Hatay Cumhuriyeti” adını kabul etmiş, 6 Eylül 1938 tarihinde de Hatay Bayrağı Kanunu yürürlüğe girmiştir. Meclise, 7 Eylül 1938 tarihinde “Bütün Türkler için yapılmış olan Türkiye Milli Marşı'nın aynen kabul edilmesi” kanun teklifi sunulmuş ve Türk İstiklal Marşı, Hatay Devleti'nin de Milli Marşı olmuştur. İlerleyen tarihlerde Hatay Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında hep yakın ilişkiler gözlemlenmiştir. 8 Aralık 1938 tarihli Meclis oturumunda “Türkiye’den İthal Edilecek Eşyadan Gümrük Alınmaması” ile ilgili ekonomik ve siyasi açıdan oldukça önemli bir kanunun görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Hatay Meclisi'nde, 1939 senesinin Ocak ayında “Türk Medeni Kanunu” ve “Türk Ceza Kanunu” kabul edilmiştir. 16 Şubat 1939 tarihinde de “Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının Hatay Kanunu Olarak Kabulüne Dair Kanun” teklifi meclis oylamasında oy birliğiyle kabul edilmiştir. Bütün bu gelişmeler ve sürecin ardından, 23 Haziran 1939 tarihinde Fransa ile Türkiye arasında yapılan antlaşmayla, Hatay Devleti Türkiye Cumhuriyeti’ne ilhak olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Hatay, İskenderun, Antakya, Sancak, Tür-kiye, Fransa.
19.Yüzyılın başlarında Kafkasya’da politik durum karışık olarak kalmaktaydı. Batı Avrupa devletleri, özellikle de İngiltere ve Fransa Kafkasya’ya göz dikmişti. Bu devletler Kafkasya’daki olayları dikkatle izliyor ve Kaçarlar Devletini... more
19.Yüzyılın başlarında Kafkasya’da politik durum karışık olarak kalmaktaydı. Batı Avrupa devletleri, özellikle de İngiltere ve Fransa Kafkasya’ya göz dikmişti. Bu devletler Kafkasya’daki olayları dikkatle izliyor ve Kaçarlar Devletini Rusya’ya karşı silahlandırmak istiyorlardı. Yeni topraklar işgal etmeye çalışan Rusya Hazar’ı içdenizi yapmayı ve Kafkasya’yı ele geçirmeyi amaç edinmişti. Kafkasya Rusya için güneye doğru yol açmak ve Orta Asya’yı işgal etmek için yeni bir basamaktı. Ayrı ayrı hanlıkların yöneticilerinin sadece kendi hanlığını koruma düşüncesi ve birbirilerine taviz vermemeleri, diğer taraftan Kaçarlar İranı ve Rusya’nın bu yerlere işgal amaçlı yürüyüşleri, diğer taraftan Gürcistan’ın Rusya himayesini kabullenmesi durumu daha da zorlaştırmıştı. Kaçarlar İranı, Rusya ve Osmanlılar için Kafkasya sadece ekonomik değil, aynı zamanda stratejik önem de taşıyordu. 4 Ocak 1801 yılında İngiltere ile İran arasında imzalanan siyasal anlaşmanın koşullarında İngiltere’nin Kaçarlar İranı’na Güney Kafkasya yönünde hareket özgürlüğü vermesi Azerbaycan hanlıklarının bağımsızlığıma zıttı ve aynı zamanda Rusya’nın buradaki çıkarlarıyla çelişiyordu. Rus Çarı 1.Aleksandr Kafkasya’yı ele geçirmek için baştan çıkarma, aldatma, korkutma ve direk şiddet uygulama gibi yöntemleri kullanıyordu. Rusya Azerbaycan Hanlıklarının topraklarını Kaçarlar İranı ve Osmanlı devletinin Doğu Gürcistan’a saldırması için köprübaşı sandığından kendi sınırlarını Araz Nehrine kadar ulaştırmak istiyordu. Gürcistan’ı Rusya’ya birleştirmek içinse Çar Hükümeti Karadeniz kıyılarını alarak, İmeretiya, Guriya, Mingreliya ve Aphaziya’ya sahip olmalıydı. Eylül 1802 tarihinde Kafkasya’daki rus kuvvetlerinin Başkumandanı olarak atanan General Sisianov’un amacı Rusya’nın Güney Kafkasya’da elde ettiği strateji operasyon meydanını genişleterek, sınırları Kür ve Araz Nehirlerine ulaştırmak ve bu vilayete Osmanlı Devleti ve Kaçarlar İranı’ndan olan Hıristiyanları yerleştirmekti. 1804-1813 yıllar I Rusya – İran savaşında Kaçarlar İranının yenilmesinin sonucu olarak imzalanan 12 Ekim 1813 tarihli Gülistan Antlaşmasına göre Şah hükümeti Karabağ, Gence, Şeki, Şirvan, Guba, Derbent, Bakü Hanlıklarını ve hala Rusya Devletinin elinde olan Lenkeran Hanlığının bir kısmını, tüm Dağıstan, Gürcistan, Şoregil bölgeleri ve Kafkasya’nın ortasından Hazar Denizine kadar bütün yerlerin Rusya toprağı olduğunu kabul etti. 1826 – 1828’li yıllarında Rusya – İran Savaşında Kaçarlar İranının yenilmesi Rusya’nın Azerbaycan’ın Kuzey topraklarının işgal etmesine, Çar Rusyası tarafından Karabağ, İrevan, Nahçıvan hanlıkları topraklarına Ermenilerin toplu tehcirine, Azerbaycan topraklarında Rus ve Alman meskenlerinin oluşmasına, gelecekte tüm Kafkasya’yı işgal etmesine, Kafkasya’nın, o sırada da Azerbaycan’ın servetlerinin Rusya İmparatorluğu tarafından yağmalanmasına neden oldu.
Bu rapor, Pretoria Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi bünyesinde Prof. Christof Heyns ve Prof. Frans Viljoen tarafından, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ile iş birliği halinde yürütülen “Birleşmiş Milletler İnsan... more
Bu rapor, Pretoria Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi bünyesinde Prof. Christof Heyns ve Prof. Frans Viljoen tarafından, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ile iş birliği halinde yürütülen “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmelerinin Yerel Etkisi” konulu projenin bir parçası olarak BM insan hakları sözleşmelerinin 1999 – 2020 yılları arasında Türkiye’deki etkilerini araştırmaktadır. Bu amaçla araştırma, BM’ye sunulan devlet raporları ve sivil toplum raporlarını, BM sözleşme organlarının sonuç gözlemlerini, BM sözleşmelerini iç hukuka aktaran ulusal mevzuatı, BM sözleşmeleri ile ilgili yasama faaliyetlerini ve ulusal mahkemelerin BM sözleşmelerine yaptıkları atıfları incelemiş ve resmî kurumların temsilcileri, sivil toplum üyeleri ve akademisyenlerle 20 mülakat gerçekleştirmiştir.
Cumhuriyet tarihimizin 60.hükümet sonuna dek Maliye Bakanlarının sıralı tam listesidir.
Sergi küratörü Zafer Toprak'la yapılan söyleşi: Pera Müzesi, yeni sergiyle, ahşap deniz hamamlarından plajlara uzanan dönüşümün ve dolayısıyla özgürleşmenin izlerini fotoğraflar, yağlı boya resimler, efemera, kitaplar ve mecmualar... more
Sergi küratörü Zafer Toprak'la yapılan söyleşi:
Pera Müzesi, yeni sergiyle, ahşap deniz hamamlarından plajlara uzanan dönüşümün ve dolayısıyla özgürleşmenin izlerini fotoğraflar, yağlı boya resimler, efemera, kitaplar ve mecmualar aracılığıyla sürüyor.
- by Ayşegül Yaraman
- •
- Türkiye, Psychosocial, Laïcité, Laiklik
- by Halil Tekiner
- •
- Music, Turkey, Piano Music, Gallipoli
- by Ferhat Arslan and +2
- •
- Türkiye, Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir Kalkınma