Görsel Kültür Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Dersin İçeriği Günümüzde görsel kültür, kültürel siyasal çerçevemizin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Hızlı, hareketli ve "cilalı imaj" çağında yaşıyoruz, siyasal imgelerle düşünüyor, kendimizi siyasal imgelerle ifade ediyoruz. Bu ders... more

Dersin İçeriği Günümüzde görsel kültür, kültürel siyasal çerçevemizin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Hızlı, hareketli ve "cilalı imaj" çağında yaşıyoruz, siyasal imgelerle düşünüyor, kendimizi siyasal imgelerle ifade ediyoruz. Bu ders kapsamında günümüz görsel kültürünün tarihsel kökenleri ve değişimini ele alan eleştirel bir değerlendirmesi yapılacaktır. Siyaset, toplumbilim ve kültürel çalışmalar alanlarının kesiştiği çok disiplinli bir okuma, izleme ve eleştiri hedeflenmektedir. Dersin Öğrenme Çıktıları Bu dersi alan öğrencilerin konuya dair geniş alanda yer alan klasikleri okumaları, yaşadıkları mekâna, çevreye ve çevremizdeki görsel kültür öğelerine dair eleştirel bir bilinç geliştirmesi amaçlanmaktadır. Dersin İşleniş Yöntemi Ders içeriğiyle uyumlu biçimde görsel kültür öğelerini de içeren okumalar, izlemeler ve geziler eşliğinde yürütülecektir. Bu kapsamda kültür ve siyasete dair klasik okumalar yapılacak, filmler izlenecek, medya takibi yapılacak, Miniatürk, Masumiyet Müzesi gibi çeşitli müzeler ve kentsel mekânlar ziyaret edilecektir. Öğrencilerimizin derse ilişkin bir proje geliştirmesi, yazılı ya da sözlü biçimde sunması beklenir. Giriş Temel okuma: 1

Yarattığı karakterler ile mesajlarını izleyiciye en hızlı ve etkili şekilde ulaştıran iletişim araçlarından biri televizyondur. Günümüzde gelişen teknolojiyle televizyona rakip olarak internet içerik sağlayıcıları ortaya çıkmıştır.... more

Yarattığı karakterler ile mesajlarını izleyiciye en hızlı ve etkili şekilde ulaştıran iletişim araçlarından biri televizyondur. Günümüzde gelişen teknolojiyle televizyona rakip olarak internet içerik sağlayıcıları ortaya çıkmıştır. İnternet içerik sağlayıcıların ürettikleri içeriklerin televizyonda yayınlanan programlardan en önemli farkı, söylemlerinde daha özgür olabilmeleridir. Bu özgürlük, söylem ve görselliği içerir. Medyanın ürettiği karakterler sistem üzerine eleştirilerini her zaman sözlü bir şekilde ifade etmezler. Aktarılmak istenen mesajlar izleyicinin bilinçaltına hitap edecek şekilde kurgulanır. Bu iletim sürecinde, medya karakterleri ve izleyiciler arasında etkileşim oluşur. Bu etkileşim sonucu, izleyicinin zihninde daha önceden bir şekilde depolanmış bilgiler harekete geçer. Bilgilerin harekete geçmesini sağlayan şey, karakterlerin söylemleri ve kullandıkları simgelerdir. Medya karakterlerinin izleyiciyle kurdukları bu ilişkiye parasosyal etkileşim adı verilir. Bu etkileşim sayesinde izleyiciye verilen enformasyon daha etkili olur. Görsel sanatların ortak anlam üretme pratiklerinden biri simgesel anlatım tercihleridir. Mesajlar, aktarılan simgelerin kod çözümüyle izleyiciye aktarılabilir. İspanya'da yayınlandıktan sonra Netflix tarafından satın alınıp dünya çapında bilinirliği artan La Casa De Papel dizisinin ilk iki sezonu çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında, yapımcıların iletmek istedikleri mesajları karakterler üzerinden evrensel simgeler kullanarak nasıl aktarabildikleri, bu aktarım esnasında kullandıkları görsel simgelerin dizi karakterlerinin izleyiciyle kurdukları etkileşimin ileti akışına katkısı tartışılacaktır.

Öküzün A'sı: Elektronik Çağda Yazılı Kültürün Çöküşü ve Şiddetin Yükselişi Barry Sanders Kitabın Özgün Adı: A is for Ox The Collapse of Literacy and the Rice of Violence in an Electronic Age Çev. Şehnaz Tahir Ayrıntı Yayınları, İstanbul... more

Öküzün A'sı: Elektronik Çağda Yazılı Kültürün Çöküşü ve Şiddetin Yükselişi
Barry Sanders
Kitabın Özgün Adı: A is for Ox The Collapse of Literacy and the Rice of Violence in an Electronic Age
Çev. Şehnaz Tahir
Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2010, 240 s.
ISBN 9789755392493

GÖRSEL KÜLTÜRÜN TANIMI, TARİHİ, İÇERİĞİ VE GÜNÜMÜZDEKİ ÖNEMİNİ DEĞERLENDİREN BİR ÇALIŞMADIR. KÜRESEL KİTLE KÜLTÜRÜ İLE GÖRSEL KÜLTÜRÜN BAĞINI KURMAYI TEMEL AMAÇ OLARAK DÜŞÜNÜR. KİTLE KÜLTÜRÜ, KÜRESEL KİTLE KÜLTÜRLERİ BUNLARIN GÖRSEL... more

GÖRSEL KÜLTÜRÜN TANIMI, TARİHİ, İÇERİĞİ VE GÜNÜMÜZDEKİ ÖNEMİNİ DEĞERLENDİREN BİR ÇALIŞMADIR. KÜRESEL KİTLE KÜLTÜRÜ İLE GÖRSEL KÜLTÜRÜN BAĞINI KURMAYI TEMEL AMAÇ OLARAK DÜŞÜNÜR. KİTLE KÜLTÜRÜ, KÜRESEL KİTLE KÜLTÜRLERİ BUNLARIN GÖRSEL UZANTILARI VE ETKİLERİ TARTIŞILMAKTADIR.

The Discipline-Based Art Education (DBAE) and the Visual Culture Theory have been two major influences in art education in the last decades. The Discipline-Based Art Education (DBAE) is believed to be a response to the accountability... more

The Discipline-Based Art Education (DBAE) and the Visual Culture Theory have been two major influences in art education in the last decades. The Discipline-Based Art Education (DBAE) is believed to be a response to the accountability concerns and the common impression that art is not an academic subject. The Discipline-Based Art Education (DBAE) supports sequential, academically oriented, organized contents, which is subject to a reasonable degree of objective evaluation in curriculum. Visual Culture approach started in the mid-1990s as a very diverse field and many of its advocates make connection with power relations in the society. Visual Culture adapts a critical discourse based on imagery and art works within their contexts through political, sociological, cultural, and psychological perspectives. They also put it in a place where Visual Culture plays a role, either it is a starting point or the description of inequalities in power relationships of capitalism. These two major approaches are discussed in this paper from an educational perspective.

Özet Görsel tasarım ögeleri, herhangi bir görsel tasarımdaki, ayrıştırılabilecek ve tanımlanabilecek bileşenlerdir. Bir tasarımı oluşturabilmek için, aynı zamanda belli rehberlere gereksinim duyulmaktadır. Bu rehberler ise tasarım... more

Özet Görsel tasarım ögeleri, herhangi bir görsel tasarımdaki, ayrıştırılabilecek ve tanımlanabilecek bileşenlerdir. Bir tasarımı oluşturabilmek için, aynı zamanda belli rehberlere gereksinim duyulmaktadır. Bu rehberler ise tasarım ilkeleri olarak adlandırılmaktadır. Bu ilkeler, bir eserdeki objelerin düzenlenmesini, birbiriyle olan etkileşimini etkilemektedir. Farkındalığı yaratmak ve etkileşimin kontrolünü sağlamak ise tasarımcının ana amaçlarından birisidir. Çalışmanın yapı taşlarını oluşturan ve çok çeşitli ifade güçleri olan, başka bir deyişle bir tasarım veya sanat eseri yaratmak için kullanılan unsurlara tasarım öge ve ilkeleri denir. Bu makalenin amacı, günümüzde değişik kaynaklarda, kategoriler ve çeşitler halinde karşımıza çıkmakta olan tasarım öge ve ilkelerini, kabul görmüş en temel unsurlarıyla ve akademik aslına uygun olarak başlık (başlıklar) altında toplamak, her birinin niçin önemli olduğunu anlatmak ve varsa ilk ortaya konuldukları yıllardan bugüne kadar uğramış oldukları değişiklikleri belirtmektir. Günümüzde farklı kaynaklarda değişik başlıklar altında aynı ya da benzer ilkelerin açıklandığını görebilmekteyiz. Teorik ve metodolojik olarak duru bir anlatımla yola çıkılsa bile, kavranması ancak uygulama ile mümkün olabilen bu özelliklerin anlaşılmasındaki olası yanlışları önlemek amacıyla İngilizce karşılıkları da not düşülmüştür. Tasarım öge ve ilkelerinin oluşmasında rol oynayan kişi ve okullar (ekoller) en önemli hatları ile derlenmiş, birbirlerinden nasıl etkilendikleri, tasarım ilke ve prensiplerinin oluşumuna ne şekilde katkıda bulundukları açıklanmaya çalışılmıştır.

Calışmada kullanılan kaynaklar, kitabın genel yapısı gereğince tüm kitabın sonunda yer almaktadır.

Güzel sanatlar, güzelin teorik ve pratik yönünden hareketle estetik tasarımlar oluşturan etkinlik alanlarıdır. Sanat bir obje tasarımında, estetik ise bilincin o objeye yöneliminde varlık bulmaktadır. Sözcüğün kökeni de zaten bu yönelimi... more

I. İlişkisel Sosyal Bilimler Kongresi, 13-14 Nisan 2017, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul.

Türk siyasi tarihine afişlerin ideoloji kritiğiyle bakmak..

SUNUŞ Her şey imgenin gücü ve gücün imgesi ile başladı aslında. John Berger'in 'Görme Biçimleri' ile başlayan imgeye, görmeye ve algılama-ya ilişkin serüven, günümüz dijital imgeler evreninin sonsuzluğuna doğru evrildi. Nasıl ki elektrik... more

SUNUŞ Her şey imgenin gücü ve gücün imgesi ile başladı aslında. John Berger'in 'Görme Biçimleri' ile başlayan imgeye, görmeye ve algılama-ya ilişkin serüven, günümüz dijital imgeler evreninin sonsuzluğuna doğru evrildi. Nasıl ki elektrik ilk icat edildiğinde insanlar yalnızca ışığa sahip olduklarını düşündüler; ancak günümüzde bu enerjiyi kullanarak farklı teknolojik araçlar aracılığıyla sınırsız bütüncül bir güç evreni oluşturulabilmektedir. İmge görsel kültürün en temel yapı birimidir; bireyleri harekete geçirir, peşinden sürükler, düşleri ve hayalleri besler, yaratıcılığı zorlar. Örneğin; Kız Kulesi imgesi İstanbul'u, Özgürlük Heykeli ABD'yi, dünyanı saran Che imgesi devrimin ve dönüşümün simgesi iken, Atatürk ise bir ulusun doğuşu anlamlarını akla getirebilir. İmgeler sınırları belirsizleştirirken para gibi evrenin en akışkan maddesi haline gelmiştir. Bilişim teknolojisi-nin gelişimi ve sınırların ortadan kalkması ile imgelerin dijitalleşme

Berger’ e göre görme konuşmadan önce gelişir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir. İnsanın ilk diyebileceğimiz bu edimi şüphesiz içinde yaşadığı toplumun kültürel yapısıyla o kültürde söz konusu nesnelere yüklenen... more

Berger’ e göre görme konuşmadan önce gelişir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir. İnsanın ilk diyebileceğimiz bu edimi şüphesiz içinde yaşadığı toplumun kültürel yapısıyla o kültürde söz konusu nesnelere yüklenen anlamlarla (imgelem) ilişkilenmektedir. İnsanın en ilkel dönemlerde mağara duvarlarına bir hayvan figürünü abartılı şekillerde resmetmesinden tutun kraliyet ailelerindeki törenlerdeki abartılı sunuşlar görsel kültürdeki bu yorumun bir neticesidir. Her kültürde farklı farklı karşılaşabileceğimiz bu görsellikler teknik ve teknolojik gelişmelerin ürünü olan kitle iletişim araçlarıyla dolaşıma girerek bireye ve içinde yaşadığı topluma nasıl empoze edildiği, farklılıkların nasıl tek tipleştirildiği, toplumsal yaşamın bu kültürel imgeler aracılığıyla nasıl idame edildiği; İngiliz kraliyet ailesinden örneklerle incelenip, imgelerin, görsel kültürün ve medyanın bu süreçteki rolü çalışmamızda anlaşılmaya çalışılacaktır.

Bu çalışmanın amacı, sosyal bilimler araştırmalarında fotoğrafların farklı şekillerde kullanımının sağladığı olanakları aile fotoğrafları bağlamında tartışmaya açmaktır. Sosyo-kültürel ürünler olarak fotoğraflar sosyal bilimler için... more

Bu çalışmanın amacı, sosyal bilimler araştırmalarında fotoğrafların farklı şekillerde kullanımının sağladığı olanakları aile fotoğrafları bağlamında tartışmaya açmaktır. Sosyo-kültürel ürünler olarak fotoğraflar sosyal bilimler için zengin bir inceleme alanı sunmasına rağmen, Türkiye’de akademik çalışmalarda hala yeterince ilgi görmemektedir. Bu makale, fotoğrafların sadece bir teknik ya da araç olarak kullanımının ötesinde bilimsel bilgi üretiminin farklı süreçlerinde etkin bir rol oynayacağı
varsayımından hareketle, araştırmacıyla görsel imgeler arasında gelişen çok katmanlı karşılaşma ilişkisini ve bunun taşıdığı potansiyelleri çeşitli özgün deneyimlere başvurarak ele almaktadır. Bu bağlamda, gündelik görsel kültür üretiminin en yaygın imgelerinden olan aile fotoğraflarının aileye ilişkin ne tür anlatılar kurduğu; ve buna bağlı olarak, modern aile ideolojisi ve aile hayatına yüklenen anlamları, özellikle de toplumsal cinsiyet ve kadınlık bağlamında, ne şekillerde ürettiği ve/ya bozduğu
seçilmiş fotoğraf örnekleri üzerinden feminist bir yaklaşımla incelenerek tartışılmaktadır.

İçinde bulunduğumuz çağın adını nasıl nitelendirirsek nitelendirelim, günümüzde her alanda bir parça yeniden üretim ve tekrarlama olduğunu inkâr etmemiz mümkün değildir. Çağdaş dönemin görsel rejimi, bir anlamda var olanı yeniden üretme... more

İçinde bulunduğumuz çağın adını nasıl nitelendirirsek nitelendirelim, günümüzde her alanda bir parça yeniden üretim ve tekrarlama olduğunu inkâr etmemiz mümkün değildir. Çağdaş dönemin görsel rejimi, bir anlamda var olanı yeniden üretme ideolojisi üzerinden gerçekleşir. Bu bağlamda en önemli düşünürlerden Walter Benjamin ve Theodor Adorno'nun yeniden üretim yazıları başlangıç noktası olarak belirlenerek, aradan geçen yaklaşık seksen yılın ardından konunun günümüzde hangi noktaya geldiğine dair bir tartışma yapılmaktadır. İletişimi bir toplumsallaşma süreci olarak ele alırsak, bu sürecin alt sistemlerinden biri olan sanatın son dönemini tahlil etmek toplumsallaşmanın kendisini anlama adına önem kazanır. Dolayısıyla çalışmada çağdaş görsel sanat yapıtlarının son yüz yılından seçilen örnek çalışmalar, yeniden üretim bağlamında tartışılmaktadır. Çağdaş sanatın tekrarlama kapasitesinin yanı sıra, şok edicilik ve agresyon da önemli konvansiyonlardan biri olarak incelenmektedir. Bununla ilintili olarak gerek global düzeyde küreselleşme üzerinden gerekse sabit normların akışkanlaşması üzerinden düşünülerek, bunların çağdaş görsel sanatlardaki yansımaları bağlamında sınırların belirsizliği değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Çalışma hem içerik hem de biçimsel olarak Benjamin'in ve Adorno'nun çalışmalarından ilham alarak yapılandırılmaya çalışılmaktadır. Görülebileceği gibi, çalışmanın bizatihi kendisi de self-refleksif bir şekilde yeniden üretim hakkında bir yeniden üretimdir. Arzulanan; nesnel ve genele dair betimleyici bir tasnifleme yapmak yerine, tıpkı Benjamin gibi numuneleri toplumsallıkları açısından analiz ederek, onların asıl bağlamlarına ulaşmaya çalışmaktır.

“Yılan, Adem ve Havva’yı; şeytan, Habil’i öldürmesi için Kabil’i; Mefistofeles Faust’u; tilki kargayı kandırır. İnsanlar birbirini; bazen de kişi kendi kendini kandırır.” Bu sözler, kitaptaki bir bölümün giriş cümleleri. Mesajı açık:... more

“Yılan, Adem ve Havva’yı; şeytan, Habil’i öldürmesi için Kabil’i; Mefistofeles Faust’u; tilki kargayı kandırır. İnsanlar birbirini; bazen de kişi kendi kendini kandırır.” Bu sözler, kitaptaki bir bölümün giriş cümleleri. Mesajı açık: manipülasyon yeni değil. İnsan, kandırmak ve kandırılmak için ant içmişçesine, hayret verici şekilde tutarlı bir tavır sergiliyor! İnsanlığın ortak tecrübesi olan bu durumu yazgıya bağlamak önemli bir konuyu gözden kaçırmak olurdu. Zira mantığa ve psikolojiye göre akıl çelinebilir; duygular yönlendirilebilir. İnsan zihni o kadar da kusursuz değil gibi. Retorik ve ikna çalışmaları başta olmak üzere iletişimle alakalı araştırmalar manipülasyonun “inceliklerine” dair bilgi sağlar. Medya ve iletişim profesyonelleri ise bu bilgiye vakıftır.
Çarpıtılmış Gerçekliğin İnşası adlı eserin bu ilk cildi, medya ve iletişim pratiklerindeki manipülasyona odaklanıyor. Kitap sadece “iletişim” çevresine değil, yukarıda aktarılan bağlama uygun olarak genel okuyucu kitlesine de hitap ediyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılla birlikte iyiden iyiye medya ağlarıyla kuşatılan okuyucu kitlesine…

Bu makalede, görsel sanatlar eğitiminde yaygınlaşan bir kuram olan Görsel Kültür Kuramı ile birlikte, içerik olarak ona benzerlik taşıyan, ancak kavramsal temel prensipleri bakımından oldukça farklı bir alan olan Materyal Kültürü... more

Bu makalede, görsel sanatlar eğitiminde yaygınlaşan bir kuram olan Görsel Kültür Kuramı ile birlikte, içerik olarak ona benzerlik taşıyan, ancak kavramsal temel prensipleri bakımından oldukça farklı bir alan olan Materyal Kültürü Araştırmaları incelenmiş, tarihsel kökleri bağlamında iki yaklaşıma yönelik eleştiriler ve kıyaslamalar ortaya konulmuştur. Ülkemizde pek bahsedilmemekle beraber, Görsel Kültür Kuramı’nın ideolojik gizli bir gündeme hizmet ettiği görüşü, uzun zamandır yaygın olarak tartışılmaktadır. Görsel Kültür Kuramı, Frankfurt Okulu’ndan doğan Eleştirel Kuram bağlantılı gizli Neo-Marxist veya Kültürel Marxist bir yaklaşım olmakla eleştirilen, kimilerine göre ise sadece postmodernist bir yaklaşım olan bir sanat eğitimi kuramıdır. Kurama getirilen yaygın eleştirilerden bir diğeri ise atölye uygulamaları konusundaki içerik yetersizliğidir. Tartışmalı bir sanat eğitimi kuramı olan Görsel Kültür Kuramı’nın, kavramsal temelleri ve içeriği bakımından Türkiye’de yaygın olarak pek anlaşılmadığı görülmektedir. Ülkemizde kuramın sadece tüketici toplumu, popüler kültür, kapitalist pazarlama yöntemleri, medya ve iletişim gibi boyutlarının ele alındığı görülmektedir. Bunun sebebi olarak Frankfurt Okulu temelli gizli kuramsal yöntem ve stratejiler ve bunun yanında politik teorilerin sanat eğitimi alanında pek bilinmemesi görülebilir. Materyal Kültürü Araştırmaları alanı bu tartışmaların dışındadır. Diğer taraftan siyasî boyutunun gizlenmesinde kuramın adının ‘Görsel Kültür’ olmasının rolü ve katkısı olduğu da düşünülmektedir. Bu araştırmada Görsel Kültür Kuramı’na yönelik görüşler ve kuramın içeriği hakkında tartışmalar ele alınmıştır. İdeolojik amaçlı olmakla eleştirilse de, pedagojik bir yöntem olarak sanat eğitimi alanına önemli katkılar sağladığı açık olan bu kuramın içeriği ve kuram hakkındaki tartışmalardan yola çıkılarak Milli Eğitim Sistemimiz içerisinde bu kuramın ülkemizdeki uygulanabilirliği de kuramsal bakımdan incelenmiştir.

ÖZET Çizgi filmler, günümüzde çocukların eğlenerek vakit geçirdiği bir olgu durumuna gelmiştir. Bu nedenle çizgi filmler günümüzde sadece bir eğlence aracı olarak kullanılmamakta; bir toplumun kültürel, tarihi ve sosyolojik değerlerinin... more

ÖZET
Çizgi filmler, günümüzde çocukların eğlenerek vakit geçirdiği bir olgu durumuna gelmiştir. Bu nedenle çizgi filmler günümüzde sadece bir eğlence aracı olarak kullanılmamakta; bir toplumun kültürel, tarihi ve sosyolojik değerlerinin aktarımında bir araç görevi üstlenmektedir. Yazınsal metinlerin yeterince kullanılamaması ve görsel ögelere nazaran etkinlik eşiğinin düşük olması çizgi filmlere olan bakış açısını bu yönde değiştirmiştir. Bu çalışmada ise İstanbul Muhafızları örneğinden hareketle çizgi filmlerde genel anlamda öğreticilik, özel anlamda ise tarihi bilgilerin öğretilmesi araştırma konusu olarak seçilmiştir. Nitel özellikteki bu araştırma, TRT ÇOCUK kanalında yayınlanan " İstanbul Muhafızları " adlı çizgi filmin ilk 10 bölümü araştırma kapsamı olarak seçilmiş, veri toplamada belgesel tarama, veri analizinde ise içerik analizi kullanılmıştır. Çocuğa görelik ilkesinin anlaşılması adına Gültepe İmam Hatip Ortaokulunda 6. Sınıfa gitmekte olan 100 öğrenciye, çizgi filmin ilk 10 bölümü izletilmiş ve hazırlanan sorulara verilen cevaplar bulguların doğru yorumlanmasında yardımcı olmuştur.

Erken cumhuriyet döneminde eski rejimin izlerini silmek ve yeni rejimin görünürlüğünü temin etmek, yöneticilerin uğraşılarından biridir. Bu uğraşıda Atatürk fotoğrafları yeni yönetimin inşa ettiği görsel rejimin dayanaklarından biri... more

Erken cumhuriyet döneminde eski rejimin izlerini silmek ve yeni rejimin görünürlüğünü temin etmek, yöneticilerin uğraşılarından biridir. Bu uğraşıda Atatürk fotoğrafları yeni yönetimin inşa ettiği görsel rejimin dayanaklarından biri olacaktır. Ancak bu fotoğraflar, her zaman yeni iktidarın görünürlüğünü sağlamanın vesileleri olarak kullanılmayacaktır. Bu makalenin üzerinde durduğu örnekte, belirli bir Atatürk fotoğrafı, hoşnut olunmayan bir süreli yayının durdurulması için mazeret oluşturmuş, ancak aynı fotoğrafın başka yayınlarda kullanılmaya
devam etmesi sorun teşkil etmemiştir. Dolayısıyla fotoğraf, belirli bir durumla başa çıkmada araçsallaştırılmıştır.

Günümüzde popülerleşen "Entropi" kavramının tanımlaması yapılıp temel ilkelerine değinerek tipografiyle olan ilişkisi göz önüne alınmıştır. Entropi kavramının diğer alanlarla birlikte incelenmesi, entropi ile diğer kavramlar arasında yeni... more

Günümüzde popülerleşen "Entropi" kavramının tanımlaması yapılıp temel ilkelerine değinerek tipografiyle olan ilişkisi göz önüne alınmıştır. Entropi kavramının diğer alanlarla birlikte incelenmesi, entropi ile diğer kavramlar arasında yeni bağların kurulmasını sağlamaktadır. Entropi kavramı çerçevesinde Helvetica'nın tarihine bakarak, Helvetica yazıyüzünün değeri, anlamı, sorunları ve konumu üzerine bir inceleme yapılmıştır. Kısaca Helvetica'nın entropisi hakkında bilgi verilmiş ve daha sonra deneysel tipografi çalışmalarıyla örneklendirilip görselleştirilmiştir. Yapılan inceleme ve deneysel tipografi çalışmaları sonucunda bazı durumlar tespit edilmiş ve sonuç bölümünde paylaşılmıştır.

Güncel siyasi tartışmaların ve pazarlıkların odağında ki sınır duvarları, bir yanda ortadan kaldırılmaları, diğer yanda ise daha da kuvvetlendirilmeleri üzerinden iki argüman üzerinden tartışılır. Devletlerin hakimiyet alanını belirleyen... more

Güncel siyasi tartışmaların ve pazarlıkların odağında ki sınır duvarları, bir yanda ortadan kaldırılmaları, diğer yanda ise daha da kuvvetlendirilmeleri üzerinden iki argüman üzerinden tartışılır. Devletlerin hakimiyet alanını belirleyen sınır bölgeleri, politik olanın mekansallaştığı kesişim noktaları olarak kavramsallaştırıldığında sınır duvarı imgesinin toplumsal potansiyelleri ortaya konabilir. Çalışma duvarın ontolojisini ve sınır çizgilerinin ortaya çıkış süreçlerini irdeleyecek ve sınır duvarının iki tarafında simgesel düzlemde inşa edilen 'ben' ve 'öteki' nin karşılıklı bakışını farklı tipolojiler üzerinden ele alarak, duvarın toplumsal etkileşimi hareket geçirme olanaklılığını sorgulayacaktır.

Erwin Panofsky'nin neredeyse verili olan bir göz terbiyesinden yola çıkarak geliştirdiği ikonografik okuma biçiminin sınırları, çalışma ilkeleri ve bunların Soyut Sanat'ta uygulanabilirliğinin sınandığı çalışmada aynı zamanda güncel... more

Erwin Panofsky'nin neredeyse verili olan bir göz terbiyesinden yola çıkarak geliştirdiği ikonografik okuma biçiminin sınırları, çalışma ilkeleri ve bunların Soyut Sanat'ta uygulanabilirliğinin sınandığı çalışmada aynı zamanda güncel sanatın da anlaşılma/anlaşılmama problematikleri için yine aynı meselenin göz önünde bulundurulabileceğine dikkat çekiliyor.

6-7 Eylül Olayları, Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanmış ve başta Rumlar olmak üzere diğer azınlık vatandaşlarını da maddi ve manevi anlamda derinden etkilemiş bir olaydır. 1955 yılında Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve atılan bomba... more

6-7 Eylül Olayları, Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanmış ve başta Rumlar olmak üzere diğer azınlık vatandaşlarını da maddi ve manevi anlamda derinden etkilemiş bir olaydır. 1955 yılında Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve atılan bomba haberinin duyulmasının ardından İstanbul’da özellikle Beyoğlu’nda başlayan toplumsal olaylar, Rumlar’ın yaşadığı evler ve dükkânlarının yağmalanmasıyla sonuçlanmıştır. Bu olay, ilk aşamada özellikle Rum vatandaşların topluma karşı güvensizlik hissi yaşamasına, uzun dönemde ise 1964 Göçü ile beraber İstanbul’dan ayrılmalarına dek etkilerini göstermiştir. Bu çalışmanın amacı, 6-7 Eylül Olaylarında basının toplumsal olaylar ve kamuoyu oluşturmadaki rolünü incelemektir. Bu amaçla, Hürriyet, İstanbul Ekspres, Vatan, Akşam ve Zafer gazetelerinin 1955 yılına ait 6-7 Eylül 1955 tarihli sayıları ve yapılan haber içerikleri incelenmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde 6-7 Eylül Olaylarının tarihsel arka planı irdelenmiştir. Arşiv taraması yapılan beş gazete üzerinden...

Dede Korkut'un Kültürel Bellekte Görsel Alımlanışı

Yaşanılan çevrede, bilinçli ya da bilinçsizce bir çok görsel mesaja maruz kalınmaktadır. Bu görsel mesajların büyük bir kısmını çevresel grafik tasarım oluşturmaktadır. Grafik tasarımda çok önemli bir yere sahip olan... more

Yaşanılan çevrede, bilinçli ya da bilinçsizce bir çok görsel mesaja maruz kalınmaktadır. Bu görsel mesajların büyük bir kısmını çevresel grafik tasarım oluşturmaktadır. Grafik tasarımda çok önemli bir yere sahip olan tipografi, çevresel grafik tasarımda kullanım şekliyle, mesajın karşı tarafa en etkili bir şekilde doğru ve kısa bir sürede aktarılmasını sağlamaktadır. Tipografinin yanlış kullanılmasıyla mesajın alıcıya iletilmesinde sorunlar oluşmaktadır. Dahası tipografinin yanlış kullanımı yazı dilinin toplum tarafından yanlış bir şekilde öğrenilmesine sebep olmaktadır. İnceleme için seçilen Bodrum kentine kısaca şöyle değinilebilir: Bölgenin, Türkiye’yi dışarıda örnek olarak temsil etmesi, bünyesinde farklı insan profilleri barındırması ve gelişmekte olan bir kültür - sanat kenti olmasıdır. Kısaca bu çalışma Bodrum ilçesi özelinde çevresel grafik tasarımı tipografik açıdan incelemeyi ve yapılan hataları, yazarak, sorgulayarak tekrar tartışmaya açmayı önermektedir.

1919-1922 yılları arasında devam eden Anadolu hareketi, Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde hak iddia eden yabancı kuvvetlere karşı koymanın yanı sıra İstanbul Hükümeti ve saltanatla da fikir ayrılıkları ve restleşmeler içeren bir... more

1919-1922 yılları arasında devam eden Anadolu hareketi, Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde hak iddia eden yabancı kuvvetlere karşı koymanın yanı sıra İstanbul Hükümeti ve saltanatla da fikir ayrılıkları ve restleşmeler içeren bir çatışmaya girmiştir. Ancak bu çatışma sürekli aynı yoğunlukta devam etmemiş ve ilişkiler zaman zaman daha ılımlı bir havada seyretmiştir. Hem ilişkilerin değişen seyrinin hem de Milli Mücadele’nin sonlarına doğru kazanılan askeri başarıların bu harekete ve önderlerine, bilhassa Mustafa Kemal’e yönelik olumlu bir yaklaşımın doğmasına vesile olması, bu dönemde gazete ve dergilerde yayımlanan fotoğraflardan da görülebilir.