Radyo Ve Televizyon Research Papers (original) (raw)

Relations between media and politics have been debated both in Turkey and the worldwide for a long time. In Turkey, relationship between the audiovisual media and politics started when the media was under government monopoly and they... more

Relations between media and politics have been debated both in Turkey and the worldwide for a long time. In Turkey, relationship between the audiovisual media and politics started when the media was under government monopoly and they increasingly went on after private radios and televisions began broadcasting in 1990. In this regard, the issue of
audiovisual media ownership has gained importance. The history of the legislative regulations in this field dates back to beginning of radio broadcasting in Turkey. In the history of Turkey's audiovisual media, the laws on the Turkish Radio and Television Corporation (TRT) coming to force in 1964 and 1983 along with the Constitutions of 1961 and 1982 are the foremost legislations which regulate this field. The relevant articles of these constitutions and mentioned laws were amended from time to time because of political reasons or for the sake of keeping pace with developing technology. As a result of advances in broadcasting technologies, Article 133 of 1982 Constitution was amended in 1993 and this amended article established the constitutional basis of the Law numbered 3984 which concerns the Establishment and Broadcasting of Radio and Televisions. Establishing of the Radio and Television Supreme Council with this mentioned law added a new dimension to the matter of audiovisual media ownership. The dynamism in audiovisual media technologies inevitably continued to reflect itself onto legislations that regulate the field and all of the legal regulations, Law numbered 6112 in particular, which were brought about by this reflection ended up with significant outcomes about the matter of audiovisual media ownership.

In this article, transformation of radio during the transition from traditional media to new media has been described through Akustik FM example which is the digital acoustic music platform having the most comprehensive content.... more

In this article, transformation of radio during the transition from traditional media to new media has been
described through Akustik FM example which is the digital acoustic music platform having the most
comprehensive content. Contributions of new media to traditional radio broadcasting and reflections of these
to channel have been studied through a digital platform named Akustik FM by using survey study made with
university students. This study shown that, university students listen to traditional radio channels less than
one hour, they mostly listen to music via internet and a significant increase in listening to radio via mobile
phone applications has been revealed. An analysis has been made between style and rate of listening to
music via smart phone applications. The study in which content of mobile application named Akustik Fm has
been evaluated by university students has shown that college students prefer listening to radio and music
mostly via mobile applications. University students stating positive opinions about mobile application named
Akustik Fm also emphasized that a lot of features not available for traditional radio may be via mobile
applications thanks to convergence between new media and radio and therefore that is an advantage for
quick and active music and radio listening experience. Considering the example of Akustik Fm mobile
application, ability of re-listening to radio programs broadcasted on traditional radio by means of mobile radio
applications, photo albums, podcast, Youtube videos and news about shows are positive results of
convergence of radio through new media.

Bu çalışmada, birçok alanda diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerine öncülük eden Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi AB ülkelerinde radyo ve televizyon yayın hizmetlerinin denetiminde görev yapan düzenleyici, izin verici ve denetleyici... more

Bu çalışmada, birçok alanda diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerine öncülük eden Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi AB ülkelerinde radyo ve televizyon yayın hizmetlerinin denetiminde görev yapan düzenleyici, izin verici ve denetleyici kuruluşlar üzerinde durulmaktadır. Çalışma, bunu, ülkelerdeki mevcut denetim sistemi ile denetleyici otoritenin görev ve yetkilerine değinmeyi ihmal etmeden ve onlar üzerine literatürdeki bilgi birikimini ortaya koyarak incelemektedir. Görsel-işitsel medya hizmetlerinin denetimine yoğunlaşan çalışmanın amacı, yapılan son yasal düzenlemeler çerçevesinde, radyo ve televizyon yayın hizmetlerinin Avrupa kıtasının dört önemli ülkesinde ne şekilde denetlendiğini ortaya koymaktır. Bu kapsamda çalışma, hem ülkemizde ilgili konudaki literatürün güncellenmesine hem de konuyla ilgili ileride yapılacak araştırmalara katkı sağlayacaktır. Çalışmanın AB’nin görsel-işitsel politikası ile birlikte ele alınmasının da gerekli olduğu düşünülmektedir. Zira, AB politikaları ile görsel-işitsel yayıncılık alanı arasında birbirlerini etkileyen, doğrusal bir ilişki bulunmaktadır.

Bu çalışmada Türkiye’nin kamu yayıncısı TRT (Türkiye Radyo Televizyon) ‘nin radyo yayıncılığı ile ilgili bir araştırma yapılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde kamu yayıncılığı ve TRT ile ilgili kavramsal bir araştırma yapılmış ve kamu... more

Bu çalışmada Türkiye’nin kamu yayıncısı TRT (Türkiye Radyo Televizyon) ‘nin radyo yayıncılığı ile ilgili bir araştırma yapılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde kamu yayıncılığı ve TRT ile ilgili kavramsal bir araştırma yapılmış ve kamu yayıncılığının temel işlevleri tartışılmıştır. TRT ile ilgili bugüne kadar yapılan akademik araştırmaların bulgularının ele alındığı çalışmanın ikinci bölümünden sonra araştırmanın uygulama bölümüne geçilmiştir. Betimsel araştırma yönteminin uygulandığı araştırmanın uygulama bölümünde “Gençler TRT Radyoları hakkında ne düşünüyor?” sorusuna yanıt aranmış ve TRT kurumuna ait radyolarının gençlerin gözü ile nasıl değerlendirildiği incelenmiştir. Araştırma, üniversite öğrencilerinin TRT radyolarını dinleme alışkanlıklarını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin TRT radyolarına ilişkin görüşlerini toplamak açısından önem taşımaktadır. Literatürde TRT Radyolarını dinleme alışkanlıklarına ilişkin olarak üniversite öğrencileri özelinde gerçekleştirilen çalışma olmaması, çalışmayı alanında bir ilk yapmıştır. Araştırma rassal olarak seçilen ve İstanbul il sınırları içinde ikame eden 1240 üniversite öğrencisine uygulanan bir anket ile uygulanmıştır. Anketin birinci bölümünde demografik sorular yer alırken, ikinci bölümde üniversitede eğitim alan gençlerin radyo dinleme alışkanlıkları ile ilgili sorular yer almıştır. Anketin üçüncü bölümünde TRT Radyoları özelinde, kurum radyolarının üniversite öğrencileri tarafından dinlenip dinlenmediği ve üniversite öğrencilerinin TRT Radyoları ile ilgili düşüncelerini içeren sorular yer almıştır. Araştırmanın sonucunda İstanbul genelinde yaşayan üniversite öğrencilerinin TRT Radyolarından en çok TRT FM’i dinledikleri, TRT Radyolarının yeni medya platformlarını takip etmedikleri, TRT radyolarının kamu yayıncılığında sahip olması gereken işlevlere sahip olmadığını düşündükleri ortaya çıkmıştır. Üniversitede eğitim gören gençler TRT radyolarını tecimsel radyolara göre daha başarısız bulduğu ve TRT Radyolarının serbest piyasa koşullarına paralel olarak yeniden konumlandırılması gerektiğini belirtmişlerdir. Devlet bütçesi ve toplumun vergi ve elektrik faturaları ile bandrol ödemelerini ekonomik kaynak olarak kullanan TRT kurumunun hem kamusal yayıncılığa hem de gençlerin taleplerine uygun biçimde yayın yapması kurumun verimliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi doğrultusunda geleneksel medyanın etkisi ve rolü her ne kadar tartışmalı gözükmekteyse de televizyon; ticari iletişim gelirleri, kamuoyu oluşturma becerisi ve kitlelere ulaşabilme gücü... more

Yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesi doğrultusunda geleneksel medyanın etkisi ve rolü her ne kadar tartışmalı gözükmekteyse de televizyon; ticari iletişim gelirleri, kamuoyu oluşturma becerisi ve kitlelere ulaşabilme gücü sayesinde günümüz Türkiye’sinde en gözde kitle iletişim aracı olarak öne çıkmaktadır. Bu sebeple televizyon kuruluşlarının yapısı ve sahipliği, televizyonlarda üretilen içerik, televizyonlarda üretilen içeriğin kitleler tarafından kabulü ve beğenilmesi hem özel sektör kuruluşları hem sivil toplum kuruluşları hem de devlet tarafından yakından takip edilmektedir. Televizyondaki içeriğin seyredilme durumunu bir veri halinde sunabilen en temel araç reyting sistemidir. Reyting sistemi, televizyon kanallarında zaman ve program temelli olarak ölçümleme yapan ve hangi televizyon kanalını hangi sosyo-ekonomik statüdeki kişinin seyrettiğini belirlemeye yarayan sistemin adıdır. Bu yolla özel sektör kuruluşları hedef kitlelerine ulaşma adına ticari iletişim planlaması yapmakta ve harcamalar bu sistemdeki izlenme oranlarına göre gerçekleştirilmektedir. Bir anlamda pazar fiyatını belirleyen unsur reyting ölçümleridir. Ayrıca reyting ölçümleri; izleyicinin ilgisini çeken televizyon programlarının türü, içeriği ve hitap ettiği kitle konusunda içtimai, sosyolojik, ekonomik değerlendirme yapabilmeye imkân tanımaktadır. Bu bağlamda televizyon kanallarındaki programlar ve bazı yapım türleri son yıllarda kamuoyunda sıklıkla tartışılmakta ve gündemi meşgul etmektedir. Televizyon dizileri, kuşak programları, izdivaç yapımları alan özelinde ön plana çıkan program türleridir denilebilir. Tüm bu çerçevede 2015 yılında TİAK A.Ş. tarafından tam zamanlı ölçümü yapılan televiyon kanalları reyting listesi incelenmiş, bu listeden yararlanılarak toplam oranlarda ilk yirmi beş’e (25) giren programlar türlerine göre sınıflandırılmıştır. Sonuçta elde edilen anlamlı veriler yorumlanarak 2015 yılı popüler program türleri tespit edilmiştir. Yapılan sınıflandırma, Radyo ve Televizyon ÜstKurulu’nun ‘‘Yayınlarda Program Türleri Kod, Taknım ve Sınıflandırmaları’’ adlı kitapçığında belirlenen program türlerinin sınıflandırılması paralelinde gerçekleştirilmiştir.

İran’da televizyon yayınları ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan halkı toplumsal, siya- sal, kültürel ve ekonomik konularda önemli derecede etkilemiştir. Pehlevi döneminden başlanarak monarşik rejimin ideolojik bir aygıtı... more

İran’da televizyon yayınları ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan halkı toplumsal, siya- sal, kültürel ve ekonomik konularda önemli derecede etkilemiştir. Pehlevi döneminden başlanarak monarşik rejimin ideolojik bir aygıtı olarak kullanılan televizyon, devrimin ardından farklı karakteristik özelliklere bürünmüşse de ideolojik bir aygıt olma özelliğini kaybetmemiştir.
Bu çalışmada televizyonun İran’daki tarihsel gelişim süreci hakkında bilgi verilmektedir. İran’a televizyonun ilk kez getirildiği Pehlevi döneminden başlanarak 1979 İran İslam Devrimi ile birlikte İran’da televizyon yayıncılığının genel çerçevesi çizilmeye çalışıl- mıştır.
Pehlevi döneminde ilk televizyon yayınlarının başladığı süreçte ülkedeki siyasi atmosfe- rin nasıl olduğu, televizyon kanallarının içeriklerini nelerden oluştuğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Devrimden sonraki dönemde ise televizyon yayınlarındaki değişimler, yayın süreleri, hangi konuların konu edinildiği ve televizyonun yeni kurulmuş bir devlet yapısı içerisindeki rolü araştırılmıştır.

2017 yılında doksanıncı yaşını kutlayan radyo mecrası özellikle yeni iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerden dolayı ekonomik anlamda bir küçülme yaşamıştır. Doksanlı yıllarda özel sermayeli radyo kanallarının faaliyete geçmesiyle... more

2017 yılında doksanıncı yaşını kutlayan radyo mecrası
özellikle yeni iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerden
dolayı ekonomik anlamda bir küçülme yaşamıştır. Doksanlı
yıllarda özel sermayeli radyo kanallarının faaliyete geçmesiyle
reklam pastasından aldığı payda ciddi bir artış yaşayan mecra
bu payını iki binli yıllardan sonra kaybetmeye başlamıştır.
2017 yılına geldiğimizde radyo mecrasının reklam harcamalarından
aldığı pay yüzde iki seviyelerine kadar gerilemiş ve
mecra doksanlı yıllara göre yüzde yüzlük bir küçülme yaşamıştır.
Bu çalışma Türkiye’de radyo mecrasının ekonomik
yapısının yaşadığı değişim, sektör yaşam eğrisi modeline göre
analiz etmeyi amaçlamıştır. Bu araştırma Türkiye’nin radyo
reklam harcamaları ile elde edilen ikincil verilerin derlenmesi,
incelenmesi ve analiz edilmesi temelinde gerçekleştirilmiştir.
İkincil veriler sektörle ilgilenen resmi ve özel kuruluşların hazırladığı
rapor – analiz ve araştırmalardan derlenmiştir. Radyo
mecrasının reklam harcamalarından aldığı payın düşmesi ve
mecranın diğer mecralara göre küçülmesi çalışmanın sorunsalını
oluşturmaktadır. Araştırmada yanıtı aranan soru: ‘Radyo
mecrasının sektörel büyüme oranındaki değişim zamana göre
nasıl bir seyir izlemiştir?” Bu kapsamda çalışmanın birinci
bölümünde Türkiye’de radyo yayıncılığının tarihi ile ilgili
araştırma yapılmış, ikinci bölümde ise işletmecilikte sektör
yaşam eğrisi ile ilgili kavramsal bir inceleme yapılarak sektör
yaşam eğri modelleri ile ilgili literatür araştırması yapılmıştır.
Çalışmanın uygulama bölümünde ise radyo mecrasının 1980
yılından 2017 yılına kadar reklam harcamalarından aldığı pay
araştırılmış ve bunun ışığında radyo mecrasının sektör yaşam
eğrisi modeline göre geçirdiği evreler ve günümüzdeki durumu
incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda radyo mecrasının
sektör yaşam eğrisi modeline göre özellikle 90larda bir büyüme
ve olgunluk döneminde olduğu iki binli yıllarda düşüşe
geçtiği ve bu düşüşün iki bin onlu yıllarda stabil bir biçimde
kaldığı ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Radyo, Radyo Yayıncılığı, Sektör Yaşam
Eğrisi, Reklam Harcamaları

Radyo ve televizyon yayıncılığının sınırları aşan bir nitelik kazanması, bu alanda bazı hukukî düzenlemelerin yapılması gereğini ortaya çıkarmıştır. Nitekim, kamu hizmeti niteliği taşıyan radyo ve televizyon yayınlarında “kamu yararı”nın... more

Radyo ve televizyon yayıncılığının sınırları aşan bir nitelik kazanması, bu alanda bazı hukukî düzenlemelerin yapılması gereğini ortaya çıkarmıştır. Nitekim, kamu hizmeti niteliği taşıyan radyo ve televizyon yayınlarında “kamu yararı”nın gözetilmesi gerekmektedir. Bu gereklilik, günümüzde görsel ve işitsel yayın hizmetlerinin yayın sonrası olmak kaydı ile denetimini zorunlu hâle getirmektedir. Öte yandan, günümüzde özellikle radyo ve televizyon yayın hizmetlerine uygulanan sıkı denetimin, düşüncelerin serbestçe iletilebilmesi bakımından düşünce ve ifade hürriyeti ile çeliştiği de görülmektedir. Ancak, bir taraftan da bu hürriyetin sorumsuzca kullanılması hâlinde, kamu düzeni ve genel ahlâkın bozulacağı, özellikle de ayırt etme yeteneği henüz gelişmemiş çocukların ve/veya gençlerin gelişimine zarar verileceği ihtimali, bu hürriyete de bir sınır getirilmesi gerekliliğini gündeme getirmektedir. Zira, yayıncının yalnızca izlenme oranı kaygısıyla yaptığı şiddet ve müstehcen içerikli yayınlardan görece savunmasız izleyicilerin nasıl etkileneceği önemli bir soru işaretidir. Görsel -işitsel yayın hizmetlerinin denetlenmesi hususunda ABD, Japonya ve Rusya’daki hukuki mevzuatı ve mevcut durumu irdelemeyi amaçlayan bu çalışmada, öncelikle denetim kavramı tanımlanmakta, görsel-işitsel yayın hizmetlerinde denetim olgusunun gerekliliği ortaya konmaktadır. Çalışma kapsamında Avrupa kıtası dışında yer alan görece üç büyük ülke (ABD, Japonya ve Rusya) üzerinde ayrı ayrı durulmaktadır. Söz konusu ülkeler, AB ülkelerine nazaran görsel-işitsel yayın politikalarını inceleyen araştırmalara daha az konu olmaları nedeniyle tercih edilmişlerdir. Betimsel nitelikteki bu çalışma, konu ile ilgili yapılacak araştırmalar için bir temel oluşturma niteliği taşımaktadır.

Haber medyanın en önemli fonksiyonlarından biridir. Haber verme fonksiyonu sayesinde medya toplumu bilgilendirir ve kamuoyuna o toplumda gelişen olaylar hakkında detaylı bilgiler verir. Televizyon mecrasının ortaya çıkmasıyla birlikte... more

Haber medyanın en önemli fonksiyonlarından biridir. Haber verme fonksiyonu sayesinde medya toplumu bilgilendirir ve kamuoyuna o toplumda gelişen olaylar hakkında detaylı bilgiler verir. Televizyon mecrasının ortaya çıkmasıyla birlikte yazılı basının ve radyonun haber verme işlevine yeni bir özellik daha katılmıştır.
İçinde görselliği barındıran televizyon mecrası ondan önceki iki mecraya göre haberlere görsellik katmış ve haberleri okuma ve dinlemenin yanında onları izleme avantajını da sunmuştur. Televizyon mecrasının ortaya çıkması ile beraber toplumlar haber almak için bu mecrayı daha fazla tercih etmeye başlamıştır. 1980li yıllardan sonra dünyayı saran neo-liberal ekonomik politikaların sonucunda daha çok uygulanan “özelleştirme” kavramı kendisini medyada da hissettirmeye başlamıştır. Bunun sonucunda devlet elindeki televizyon kanallarına özel sermaye ile kurulan televizyon kanalları da eklenmiştir. Bu nicel artış, beraberinde farklı hedef kitlelere seslenen ve farklı temalarda yayın yapan tematik televizyon kanallarının da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ortaya çıkan bu tematik televizyon kanallarından biri de haber kanalları olmuştur. Haber kanalları içeriklerini haber temalı konulara ve sadece habere ayıran televizyon kanallarıdır.
Dünyanın en popüler haber televizyon kanalı CNN, 1990ların başında yaşanan Körfez Savaşını canlı yayınlayarak dünya tarihinde ilk kez haber televizyonlarının toplumsal hayatta ne kadar önemli bir yere sahip
olduğunu göstermiştir. Türkiye’de ilk tematik haber kanalları 1990lı ortalarında görülmeye başlanmıştır. Bu konunun ilk büyük yatırımcısı 1996 yılında Nergis Holding olarak NTV adlı haber kanalını kuran Cavit Çağlar olmuştur. Medyanın ve özellikle televizyon mecrasının dördüncü kuvvet olması sonucunda, iki binli yıllarda haber televizyon kanallarında çok ciddi bir artış yaşanmış ve nerdeyse her medya işletmesinin bir haber televizyon kanalı olmuştur. 2018 yılı Türkiye’de haber televizyon kanallarının ortaya çıkışının yirminci ikinci yılı. Bu yirmi iki yıl içinde Türkiye AB ülkeleri içinde en çok özel sermayeli haber televizyonuna sahip ülke konumuna gelmiştir. Bu araştırmanın amacı nicel anlamda büyüme gösteren haber televizyon kanallarının dijital medyanın kuşatması altında olan günümüz gençlerinin gözünde hangi niteliğe sahip olduğunun tespitini yapmaktır. Bu kapsamda Türkiye’de üniversitelerde eğitim gören gençlere yönelik bir anket çalışması yapılmış ve Türkiye’de faaliyet gösteren haber televizyon kanallarının işlevi, izlenirlikleri ve inandırıcılıkları ile dijital medya karşısındaki durumları hakkında bir betimsel araştırma yapılmıştır

"Tarihi dizilerin hem ülkemizde hem de yurt dışında bu kadar izlenmesi ve beğenilmesinin nedenleri neler? İzleyici, dizilerdeki olayları ve karakterleri gerçek mi sanıyor? Televizyon ve dijital arasında diziler üzerinden devam eden... more