Murat Cemal Yalcintan | Msgsu (original) (raw)
Books by Murat Cemal Yalcintan
16 Kasım 2012 tarihinde Diyarbakır'da, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği, Deventer Be lediye... more 16 Kasım 2012 tarihinde Diyarbakır'da, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği, Deventer Be lediyesi ve Hollanda Büyükelçiliği tarafından düzenlenen “Kentsel Dönü şüm ve Alternatif Yaklaşımlar Sempozyumu"nda yapılan konuşmalardan derlenerek hazırlanmıştır.
Üçüncü Yol politikaları üzerine sürdürülen tartışmalar gündeme getirildikleri coğrafyaların sınır... more Üçüncü Yol politikaları üzerine sürdürülen tartışmalar gündeme getirildikleri coğrafyaların sınırlarını aştı ve dünyanın dört bir yanında 'yeni bir sol oluşum' adı altında siyaseti ve özellikle sol siyaseti etkilemeye başladı. Her ne kadar Üçüncü Yol politikalarının üzerine inşa edildiği değerler farklı coğrafyalarda farklı biçimler alıyor olsalar da, varsayım hep aynı:
'Küresel ekonomi ve onun zaman içinde oluşturacağı küresel toplum kaçınılmaz ve alternatifsiz bir sonuçtur. Dolayısıyla toplumun sürdürebilirliğini sağlamak kaydıyla küresel ekonomiye hizmet edecek bir siyaset yapma biçimi geliştirilmelidir'.
Küreselleşme gerçekten de kaçınılmaz ve alternatifsiz bir süreç midir? Üçüncü Yol politikaları yerelden türeyen ancak küreye empoze edilen bir küresel siyaset yapma biçimi halini alabilecek midir? Türkiye soluyla ve siyaset yapısıyla yan yana ve karşıt düştüğü noktalar nelerdir?
Elinizdeki kitap bu sorulara yanıt verebilmişse amacına ulaşmış demektir.
Murat Cemal Yalçıntan
Book Chapters by Murat Cemal Yalcintan
Planning in a global …, Jan 1, 2002
This paper analyses how the economic effects driven by the process of globalisation, such as thos... more This paper analyses how the economic effects driven by the process of globalisation, such as those generated by the raise in international trade and in flows of foreign direct investment, have modified not only national economic structures but particularly and more dramatically local economic structures. This work takes the cases of Mexico City, Istanbul and Guangzhou to explore the effects of these global economic activities, in particular local economic structures, to test whether or not the Global City Hypothesis (GCH) can be applied to cities in the less developed world.
Yeni İstanbul Çalışmaları, Nov 2014
"Yeni İstanbul Çalışmaları" kitabı içerisinde yer alan bu makale; MSGSÜ BAP kapsamında hazırlanıp... more "Yeni İstanbul Çalışmaları" kitabı içerisinde yer alan bu makale; MSGSÜ BAP kapsamında hazırlanıp 2010 yılında tamamlanmış olan 200917 no’lu, “İstanbul’un Kentsel Dönüşüm Haritası ve Gecekondu Mahallelerinde Geliştirilen Kentsel Dönüşüm Projeleri” başlıklı proje, 2014 yılında tamamlanmış “Sarıyer Gecekondu Mahalleleri Örneğinde Kentsel Dönüşüm Süreçleri ve Bu Süreçlerin Sosyo-Ekonomik ve Fiziki Etkileri” başlıklı 110K404 no’lu TÜBİTAK projesi ve BirUmut Derneği – Dayanışmacı Atölye bünyesinde yapılmış gönüllü çalışmalardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
Yerel Yönetimler hakkında konuşurken aslında devleti, merkezi ve yerel yönetimi nasıl algıladığım... more Yerel Yönetimler hakkında konuşurken aslında devleti, merkezi ve yerel yönetimi nasıl algıladığımız, kentsel hayatı nasıl tanımladığımızla ilişkili bir çerçeve kendiliğinden oluşur. Bütün kavramsallaştırmalar, yasalar, gelenekler, uygulamalar, deneyimler ve algılamalar sonucu belirlenmiş bir iç dünyaya aittir. Türkiye’de de yasalarla, geleneklerle, alışkanlıklarla, deneyimlerle şekillenmiş yerel yönetimlere ilişkin algı ve toplumsal tahayyüle dair ezber bozan uygulamalar görmek pek mümkün değil. İzmir’in Dikili ilçesindeki sosyal belediyecilik uygulamaları, kamuoyunda başlayan ve yargı süreçlerine taşınan boyutlarıyla, radikal olmasa da kimi farklı ve yenilikçi uygulamalarıyla bizlere “nasıl bir belediyecilik” sorunsalını tekrar tartışma fırsatı veren bir deneyim oldu. Bu çerçevede, bu makale ile aşağıdaki sorular yanıtlanmaya çalışılacaktır:
Hakça olması ve hakçalığı sağlamak için pozitif ayrımcı yöntemler kullanması beklenen sosyal belediyecilik anlayışı bugünün kapitalist ilişkileri içinde nasıl tanımlanır ve hangi veçheler ile karşımıza çıkar? Demokratik liberal bir sistemde kent yönetiminin sınırları nelerdir? Dikili’de yaşanmakta olan sosyal belediyecilik deneyimi tüm bu çatkı içerisinde nasıl değerlendirilmelidir?
Bu sorular yanıtlanırken önce kısaca demokratik kapitalist sitemlerde yerel yönetimin rolünün nasıl algılandığı ve bu algının Türkiye yansımaları “tarihsel blok” kavramı kullanılarak teorik olarak tartışılacak; ardından küçük kentlerde yerel politikanın oluşumu ve Dikili örneğinde durumun tekrarlanma/farklılaşma eğilimleri sosyal politika ve kent rantı kavramları üzerinden incelenecektir. Nihayet Dikili’deki belediyecilik deneyimi, yapılan alan çalışması bağlamında, kapitalist bir sistemdeki imkânları ve imkânsızlıkları açısından değerlendirilecektir.
Gündemdeki kentsel dönüşüm projeleri düşünüldüğünde insan merkezli bir kentsel dönüşüm yaklaşımın... more Gündemdeki kentsel dönüşüm projeleri düşünüldüğünde insan merkezli bir kentsel dönüşüm yaklaşımını oluşturmanın önünde ciddi sorun alanları var. Bunlar arasında öncelikle, bütünsellikten yoksunluk, özgünlük/yerellik eksikliği, kalkış noktasında ve çözümlemelerde fiziki düzenleme vurgusu, kamu / toplum / kullanıcı yararı / kullanım değeri muğlaklığı, genelde göstermelik katılım süreçleri , şeffaf ve hesap verebilir idare yokluğu, rantı düzenleyici ve mülkiyeti sınırlandırıcı araçların eksikliği sıralanabilir .
Egemenlerin bu sorun alanlarıyla mücadele etmesi beklenemez; neticede bu sorunların varlığı onların varlık nedeni ya da varlıklarını güçlendirme alanıdır. Egemenlere hizmet etmek durumunda kalmış planlama ve mimarlık disiplinlerinden de böylesi bir çıkış ummak gerçekçi değil. Dolayısıyla yerel siyaset içerisinde egemen olmayan ve egemenlere hizmet etmeyen kesimler arasından bir muhalefetin örgütlenmesi beklenir. Bu çerçevede düşünülebilecek, dünyada ve İstanbul’da örnekleri giderek artan ve güçlenen örgütlenme ve karşı durma biçimleri insan merkezli bir kentsel dönüşüm tahayyülünün mihenk taşları olarak düşünülmelidir. Bu yapılar yerel siyasetin kayıtsız kalamayacağı bir güç haline gelmektedir ve yakın zamanda kentsel dönüşüm süreçlerinde daha çok söz sahibi olacakları beklenebilir.
2014'de YTÜ'nün son anda kriz çıkararak mekan vermemesi üzerine Mimarlar Odası Karaköy'de gerçekl... more 2014'de YTÜ'nün son anda kriz çıkararak mekan vermemesi üzerine Mimarlar Odası Karaköy'de gerçekleştirilen İstanbul Buluşmaları Bizim İstanbul adını taşıyordu ve düzenlenen 4 panelden birisi de planlamada henüz tartışmaya açılmamış olan Müşterekler üzerineydi. Kolaylaştırıcı ve tartışmacı olarak yer aldığım panelin ŞPO tarafından yayımlanmış kitapta da yer alan dökümü üzerinden bir revizyon daha yaptık, konuşmadan metine geçişi ve anlamayı kolaylaştırmayı sağlamak için...
Müşterekler kuramından müşterekleşme pratiklerine, özel bir örnek olan Caferağa Dayanışmasından siyaset ve planlama ile ilişkisinin nasıl kurulabileceğine keyifli bir tartışma yaptık.
Journal / Magazine Papers by Murat Cemal Yalcintan
Higher education institutions (HEIs) are not only the rising actors of the knowledge-based econom... more Higher education institutions (HEIs) are not only the rising actors of the knowledge-based
economyöthey are also among the concrete physical structures taking part in the transformation of
cities. As large physical constructions, they have the potential to affect urban form. Moreover, HEIs
have also begun to act as developers and their locations have become a matter of concern for local
politics. In the global era, there are a number of driving forces in the restructuring and location
patterns of the HEIs in cities. The nonprofit ^ private foundation universities (FUs) that were
introduced into the Turkish higher education (HE) system in the past decade, and in particular
Koc° University (KU), illustrate these issues clearly. Possible relations between globalisation and
HE are presented with reference to the restructuring of the HEIs. This is related to the desire to
locate at the nodes of global flows. The location of the FUs in Istanbul, Turkey, and in particular of
KU, is the focus. The motivation of the actors in the process is assessed in relation to the theoretical
issues. The authors present the growth coalition and local opposition that were significant in the
decision-making process relating to KU.
Gecekondu (squatting) has been the dominant form of urbanization in the major cities of Turkey, e... more Gecekondu (squatting) has been the dominant form of urbanization in the major cities of Turkey, especially Istanbul, just as it has been in most developing countries. Istanbul receives an estimated 500,000 migrants each year from the rural areas of the country, most of whom become squatters. The old city is surrounded by gecekondu settlements, which include sixty-five percent of all buildings in Istanbul. In these areas the dominant economic activities are as informal as the housing.
In time, most of the gecekondu settlements evolved from that original definition of "housing with poor conditions in order to survive" into areas where lower-middle-income apartments predominate. This evolution not only made gecekondu an economic investment, but also the subject of daily politics. Continuously, there have been populist attempts of various political parties to legalize these settlements. These attempts encouraged new gecekondu investments, and in turn the new gecekondu areas came to depend on such populist policies, creating a vicious cycle. Mainstream urban policies had the tendency to see both gecekondu and their informal economic activities as unwanted, and thus did not include the considerations of such populist groups in their content. The organic tie between gecekondu and politics, together with these unsuccessful urban policies, allowed urban politics to establish in gecekondu areas before urban culture and economics. By 1994 their population had increased to the point where it constituted a majority, and gecekondu areas began to determine local election results. By this token they ensured that urban policies would no longer exclude them. The rise of the Islamic Political Party in these areas is thus not coincidental, but strongly related with the internal dynamics of gecekondu and informal economic activities.
Teorik Bakış sayı 2, 2013
Merkezden destekli İstanbul Büyükşehir Belediyesinin küreselleşme konusunda iki ciddi hata yaptığ... more Merkezden destekli İstanbul Büyükşehir Belediyesinin küreselleşme konusunda iki ciddi hata yaptığını ve bu hataların da kentin fiziki mekânını geri dönülmez bir biçimde şekillendirdiğini düşünüyorum. Bunlardan birincisi, çok farklı haller alabilecek küreselleşmenin, bugün itibariyle hâkim olan kapitalist versiyonuna teslimiyet, ikincisi de bu versiyonun gerektirdiği düşünülen bir küresel kent reçetesine uygun aceleci ve noktasal yatırımlar. Bu birbirine bağlı iki ciddi hata İstanbul’u giderek dünya üzerinde aynı iddialara sahip çok sayıda kentin kopyası haline getiriyor...
Bu makalede, daha once yapılmış alan çalışmalarından farklı olarak birbirlerine bağlı iki hipotez... more Bu makalede, daha once yapılmış alan çalışmalarından farklı olarak birbirlerine bağlı iki hipotez İstanbul’un mekansal büyümesi çerçevesinde test edilmeye çalışılacaktır. Bu şekilde İstanbul’un genel seçim coğrafyasının açıklanabileceği düşünülmüştür. Bu hipotezlerden ilki kentsel büyüme süreçlerine bağlı bir mekansal kademelenmenin siyasal yapıdaki tercihleri belirlediği, ikincisi ise siyasal tercih farklılığının olduğu durumlarda mekansal farklılığın da söz konusu olduğudur . Önce İstanbul için kentsel bir kademelenme geliştirilecek ve bu kademelerdeki siyasi eğilimlerin değerlendirilmesiyle hipotezler kanıtlanmaya çalışılacaktır. Bu, aynı zamanda İstanbul’un genel seçim coğrafyasını da ortaya koyacaktır. Genelleme yapmayı engelleyecek kural dışı birimler yeri geldikçe münferit olarak ve yine mekansal özellikleri üzerinden değerlendirilecek ve bu şekilde ikinci hipoteze ilave bulgular sağlanabilecektir.
Congress & etc. Papers & Presentations by Murat Cemal Yalcintan
16 Kasım 2012 tarihinde Diyarbakır'da, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği, Deventer Be lediye... more 16 Kasım 2012 tarihinde Diyarbakır'da, Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği, Deventer Be lediyesi ve Hollanda Büyükelçiliği tarafından düzenlenen “Kentsel Dönü şüm ve Alternatif Yaklaşımlar Sempozyumu"nda yapılan konuşmalardan derlenerek hazırlanmıştır.
Üçüncü Yol politikaları üzerine sürdürülen tartışmalar gündeme getirildikleri coğrafyaların sınır... more Üçüncü Yol politikaları üzerine sürdürülen tartışmalar gündeme getirildikleri coğrafyaların sınırlarını aştı ve dünyanın dört bir yanında 'yeni bir sol oluşum' adı altında siyaseti ve özellikle sol siyaseti etkilemeye başladı. Her ne kadar Üçüncü Yol politikalarının üzerine inşa edildiği değerler farklı coğrafyalarda farklı biçimler alıyor olsalar da, varsayım hep aynı:
'Küresel ekonomi ve onun zaman içinde oluşturacağı küresel toplum kaçınılmaz ve alternatifsiz bir sonuçtur. Dolayısıyla toplumun sürdürebilirliğini sağlamak kaydıyla küresel ekonomiye hizmet edecek bir siyaset yapma biçimi geliştirilmelidir'.
Küreselleşme gerçekten de kaçınılmaz ve alternatifsiz bir süreç midir? Üçüncü Yol politikaları yerelden türeyen ancak küreye empoze edilen bir küresel siyaset yapma biçimi halini alabilecek midir? Türkiye soluyla ve siyaset yapısıyla yan yana ve karşıt düştüğü noktalar nelerdir?
Elinizdeki kitap bu sorulara yanıt verebilmişse amacına ulaşmış demektir.
Murat Cemal Yalçıntan
Planning in a global …, Jan 1, 2002
This paper analyses how the economic effects driven by the process of globalisation, such as thos... more This paper analyses how the economic effects driven by the process of globalisation, such as those generated by the raise in international trade and in flows of foreign direct investment, have modified not only national economic structures but particularly and more dramatically local economic structures. This work takes the cases of Mexico City, Istanbul and Guangzhou to explore the effects of these global economic activities, in particular local economic structures, to test whether or not the Global City Hypothesis (GCH) can be applied to cities in the less developed world.
Yeni İstanbul Çalışmaları, Nov 2014
"Yeni İstanbul Çalışmaları" kitabı içerisinde yer alan bu makale; MSGSÜ BAP kapsamında hazırlanıp... more "Yeni İstanbul Çalışmaları" kitabı içerisinde yer alan bu makale; MSGSÜ BAP kapsamında hazırlanıp 2010 yılında tamamlanmış olan 200917 no’lu, “İstanbul’un Kentsel Dönüşüm Haritası ve Gecekondu Mahallelerinde Geliştirilen Kentsel Dönüşüm Projeleri” başlıklı proje, 2014 yılında tamamlanmış “Sarıyer Gecekondu Mahalleleri Örneğinde Kentsel Dönüşüm Süreçleri ve Bu Süreçlerin Sosyo-Ekonomik ve Fiziki Etkileri” başlıklı 110K404 no’lu TÜBİTAK projesi ve BirUmut Derneği – Dayanışmacı Atölye bünyesinde yapılmış gönüllü çalışmalardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
Yerel Yönetimler hakkında konuşurken aslında devleti, merkezi ve yerel yönetimi nasıl algıladığım... more Yerel Yönetimler hakkında konuşurken aslında devleti, merkezi ve yerel yönetimi nasıl algıladığımız, kentsel hayatı nasıl tanımladığımızla ilişkili bir çerçeve kendiliğinden oluşur. Bütün kavramsallaştırmalar, yasalar, gelenekler, uygulamalar, deneyimler ve algılamalar sonucu belirlenmiş bir iç dünyaya aittir. Türkiye’de de yasalarla, geleneklerle, alışkanlıklarla, deneyimlerle şekillenmiş yerel yönetimlere ilişkin algı ve toplumsal tahayyüle dair ezber bozan uygulamalar görmek pek mümkün değil. İzmir’in Dikili ilçesindeki sosyal belediyecilik uygulamaları, kamuoyunda başlayan ve yargı süreçlerine taşınan boyutlarıyla, radikal olmasa da kimi farklı ve yenilikçi uygulamalarıyla bizlere “nasıl bir belediyecilik” sorunsalını tekrar tartışma fırsatı veren bir deneyim oldu. Bu çerçevede, bu makale ile aşağıdaki sorular yanıtlanmaya çalışılacaktır:
Hakça olması ve hakçalığı sağlamak için pozitif ayrımcı yöntemler kullanması beklenen sosyal belediyecilik anlayışı bugünün kapitalist ilişkileri içinde nasıl tanımlanır ve hangi veçheler ile karşımıza çıkar? Demokratik liberal bir sistemde kent yönetiminin sınırları nelerdir? Dikili’de yaşanmakta olan sosyal belediyecilik deneyimi tüm bu çatkı içerisinde nasıl değerlendirilmelidir?
Bu sorular yanıtlanırken önce kısaca demokratik kapitalist sitemlerde yerel yönetimin rolünün nasıl algılandığı ve bu algının Türkiye yansımaları “tarihsel blok” kavramı kullanılarak teorik olarak tartışılacak; ardından küçük kentlerde yerel politikanın oluşumu ve Dikili örneğinde durumun tekrarlanma/farklılaşma eğilimleri sosyal politika ve kent rantı kavramları üzerinden incelenecektir. Nihayet Dikili’deki belediyecilik deneyimi, yapılan alan çalışması bağlamında, kapitalist bir sistemdeki imkânları ve imkânsızlıkları açısından değerlendirilecektir.
Gündemdeki kentsel dönüşüm projeleri düşünüldüğünde insan merkezli bir kentsel dönüşüm yaklaşımın... more Gündemdeki kentsel dönüşüm projeleri düşünüldüğünde insan merkezli bir kentsel dönüşüm yaklaşımını oluşturmanın önünde ciddi sorun alanları var. Bunlar arasında öncelikle, bütünsellikten yoksunluk, özgünlük/yerellik eksikliği, kalkış noktasında ve çözümlemelerde fiziki düzenleme vurgusu, kamu / toplum / kullanıcı yararı / kullanım değeri muğlaklığı, genelde göstermelik katılım süreçleri , şeffaf ve hesap verebilir idare yokluğu, rantı düzenleyici ve mülkiyeti sınırlandırıcı araçların eksikliği sıralanabilir .
Egemenlerin bu sorun alanlarıyla mücadele etmesi beklenemez; neticede bu sorunların varlığı onların varlık nedeni ya da varlıklarını güçlendirme alanıdır. Egemenlere hizmet etmek durumunda kalmış planlama ve mimarlık disiplinlerinden de böylesi bir çıkış ummak gerçekçi değil. Dolayısıyla yerel siyaset içerisinde egemen olmayan ve egemenlere hizmet etmeyen kesimler arasından bir muhalefetin örgütlenmesi beklenir. Bu çerçevede düşünülebilecek, dünyada ve İstanbul’da örnekleri giderek artan ve güçlenen örgütlenme ve karşı durma biçimleri insan merkezli bir kentsel dönüşüm tahayyülünün mihenk taşları olarak düşünülmelidir. Bu yapılar yerel siyasetin kayıtsız kalamayacağı bir güç haline gelmektedir ve yakın zamanda kentsel dönüşüm süreçlerinde daha çok söz sahibi olacakları beklenebilir.
2014'de YTÜ'nün son anda kriz çıkararak mekan vermemesi üzerine Mimarlar Odası Karaköy'de gerçekl... more 2014'de YTÜ'nün son anda kriz çıkararak mekan vermemesi üzerine Mimarlar Odası Karaköy'de gerçekleştirilen İstanbul Buluşmaları Bizim İstanbul adını taşıyordu ve düzenlenen 4 panelden birisi de planlamada henüz tartışmaya açılmamış olan Müşterekler üzerineydi. Kolaylaştırıcı ve tartışmacı olarak yer aldığım panelin ŞPO tarafından yayımlanmış kitapta da yer alan dökümü üzerinden bir revizyon daha yaptık, konuşmadan metine geçişi ve anlamayı kolaylaştırmayı sağlamak için...
Müşterekler kuramından müşterekleşme pratiklerine, özel bir örnek olan Caferağa Dayanışmasından siyaset ve planlama ile ilişkisinin nasıl kurulabileceğine keyifli bir tartışma yaptık.
Higher education institutions (HEIs) are not only the rising actors of the knowledge-based econom... more Higher education institutions (HEIs) are not only the rising actors of the knowledge-based
economyöthey are also among the concrete physical structures taking part in the transformation of
cities. As large physical constructions, they have the potential to affect urban form. Moreover, HEIs
have also begun to act as developers and their locations have become a matter of concern for local
politics. In the global era, there are a number of driving forces in the restructuring and location
patterns of the HEIs in cities. The nonprofit ^ private foundation universities (FUs) that were
introduced into the Turkish higher education (HE) system in the past decade, and in particular
Koc° University (KU), illustrate these issues clearly. Possible relations between globalisation and
HE are presented with reference to the restructuring of the HEIs. This is related to the desire to
locate at the nodes of global flows. The location of the FUs in Istanbul, Turkey, and in particular of
KU, is the focus. The motivation of the actors in the process is assessed in relation to the theoretical
issues. The authors present the growth coalition and local opposition that were significant in the
decision-making process relating to KU.
Gecekondu (squatting) has been the dominant form of urbanization in the major cities of Turkey, e... more Gecekondu (squatting) has been the dominant form of urbanization in the major cities of Turkey, especially Istanbul, just as it has been in most developing countries. Istanbul receives an estimated 500,000 migrants each year from the rural areas of the country, most of whom become squatters. The old city is surrounded by gecekondu settlements, which include sixty-five percent of all buildings in Istanbul. In these areas the dominant economic activities are as informal as the housing.
In time, most of the gecekondu settlements evolved from that original definition of "housing with poor conditions in order to survive" into areas where lower-middle-income apartments predominate. This evolution not only made gecekondu an economic investment, but also the subject of daily politics. Continuously, there have been populist attempts of various political parties to legalize these settlements. These attempts encouraged new gecekondu investments, and in turn the new gecekondu areas came to depend on such populist policies, creating a vicious cycle. Mainstream urban policies had the tendency to see both gecekondu and their informal economic activities as unwanted, and thus did not include the considerations of such populist groups in their content. The organic tie between gecekondu and politics, together with these unsuccessful urban policies, allowed urban politics to establish in gecekondu areas before urban culture and economics. By 1994 their population had increased to the point where it constituted a majority, and gecekondu areas began to determine local election results. By this token they ensured that urban policies would no longer exclude them. The rise of the Islamic Political Party in these areas is thus not coincidental, but strongly related with the internal dynamics of gecekondu and informal economic activities.
Teorik Bakış sayı 2, 2013
Merkezden destekli İstanbul Büyükşehir Belediyesinin küreselleşme konusunda iki ciddi hata yaptığ... more Merkezden destekli İstanbul Büyükşehir Belediyesinin küreselleşme konusunda iki ciddi hata yaptığını ve bu hataların da kentin fiziki mekânını geri dönülmez bir biçimde şekillendirdiğini düşünüyorum. Bunlardan birincisi, çok farklı haller alabilecek küreselleşmenin, bugün itibariyle hâkim olan kapitalist versiyonuna teslimiyet, ikincisi de bu versiyonun gerektirdiği düşünülen bir küresel kent reçetesine uygun aceleci ve noktasal yatırımlar. Bu birbirine bağlı iki ciddi hata İstanbul’u giderek dünya üzerinde aynı iddialara sahip çok sayıda kentin kopyası haline getiriyor...
Bu makalede, daha once yapılmış alan çalışmalarından farklı olarak birbirlerine bağlı iki hipotez... more Bu makalede, daha once yapılmış alan çalışmalarından farklı olarak birbirlerine bağlı iki hipotez İstanbul’un mekansal büyümesi çerçevesinde test edilmeye çalışılacaktır. Bu şekilde İstanbul’un genel seçim coğrafyasının açıklanabileceği düşünülmüştür. Bu hipotezlerden ilki kentsel büyüme süreçlerine bağlı bir mekansal kademelenmenin siyasal yapıdaki tercihleri belirlediği, ikincisi ise siyasal tercih farklılığının olduğu durumlarda mekansal farklılığın da söz konusu olduğudur . Önce İstanbul için kentsel bir kademelenme geliştirilecek ve bu kademelerdeki siyasi eğilimlerin değerlendirilmesiyle hipotezler kanıtlanmaya çalışılacaktır. Bu, aynı zamanda İstanbul’un genel seçim coğrafyasını da ortaya koyacaktır. Genelleme yapmayı engelleyecek kural dışı birimler yeri geldikçe münferit olarak ve yine mekansal özellikleri üzerinden değerlendirilecek ve bu şekilde ikinci hipoteze ilave bulgular sağlanabilecektir.
Kent Bölgeler, Metropoliten Alanlar ve Büyükşehirler: Değişen Dinamikler ve Sorunlar
Günümüzde mekânın yeniden üretimi, boş arazilerin giderek azalması ve neoliberal politikalarca ye... more Günümüzde mekânın yeniden üretimi, boş arazilerin giderek azalması ve neoliberal politikalarca yeniden işlevlendirilmesi gereken alanlar nedeniyle çoğunlukla kentsel dönüşüm süreçleriyle gerçekleşmektedir. Kentsel arazi mülkiyetine bağlı kazançlar, enflasyonist bir ortamda yapılan ticaret ve reel üretim gibi servet biriktirme araçlarından cazip hale gelmiş; bu da kısıtlı bir meta olan kentsel araziyi spekülatif hale getirmiştir. Bu makalede, mekân kâr amaçlı baskılar sonucunda yeniden üretilirken, birikim rejiminin mekânsal yayılımı ve tetikleyicileri ilişkisellikleri içerisinde değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, mekânın meta haline geldiği 1980 sonrası dönem için İstanbul dönüşüm haritası çıkartılmış, bu süreçlerin kendi aralıklarındaki ilişkisellikleri belirlenmiş ve hakim sermaye birikim rejiminin İstanbul’un dönüşüm/büyüme bölgeleri ile ilişkiselliği açıklanmıştır.
İktisadi üretimdeki tüketime dayalı parçalanma, yerel piyasaların taleplerine uygun ürün çeşitlil... more İktisadi üretimdeki tüketime dayalı parçalanma, yerel piyasaların taleplerine uygun ürün çeşitliliği ve yerel üretim süreçlerinin belirleyiciliği, iktisadı, fordizmin merkezileşmiş kitlesel üretim ve pazar yaratma yaklaşımından çıkartıp post-fordizmin esnek, parçacıl üretim süreçlerine taşıdı. Küreselleşme süreçleri de gelişen teknolojiler, yenilikler, ulaşım ve iletişim altyapıları ile bu geçişe destek verdi. Bu şekilde gelişen yeni pazar ve üretim alanları “gözde yerellikler” olarak öne çıktı ve sosyal bilimlerin önemli bir kısmı için yeni mekansal analiz birimlerini oluşturdu. Bu süreç iktisat ideolojisi üzerinden okununca “yerel” ticari bir meta haline geldi ve makyajlanıp satılması üzerine yoğun çabalar verilmeye başlandı. Yerelin, toplulukların yaşama alanı olarak değil de ticari bir meta olarak düşünülmeye başlanması, toplulukların ve yerelliklerin birbirlerine bağlı tanımlanma zorunluluğunu bozdu ve zaman-mekan tartışması da yeni boyutlar kazandı.
Planlamanın geleceği ile de yakından ilişkilendirilebilecek ulus-devlet modelinin çözülmesi savı da bu süreçle doğrudan ilişkili. Geleceklerini kendi iç dinamikleriyle belirlemeye alışık ulus-devletler, küresel piyasaların güçlü baskıları ile karşılaşınca, giderek üniter yapılarını koruma aracı sosyal politikalarından ödün vermeye başladılar. Makyajlanıp satılmayı öncelik haline getirmiş yerel baskılar da çözülme sürecini hızlandırdı. Ancak hesapta olmayan bir durumla karşılaşıldı ve özellikle az gelişmiş coğrafyalarda zaten fazlaca olmayan sosyal politikaların neredeyse tamamen bırakılmasıyla üst kimlikten istediklerini alamamaya başlayan alt-kimlikler “siyasi parçalanma” ve/veya “daha fazla demokrasi” talepleriyle birlikte hareketlenmeye başladı. Bunların siyasal alana etkisi, parçalanan bazı ülkelerin dışında yine “daha çok yerellik” olarak yansıdı. Bu yerellik hali ise demokrasi literatürü üzerinden değerlendirildi ve özellikle topluluklar ile yerellikler arasındaki ilişki yeniden tanımlanırken iktisat ideolojisi ile ciddi zıtlaşmalar yaşandı.
İktisat ideolojisine bağlı parlayan “gözde yerellikler” genellikle devletin kontrollü yürüttüğü bir geri çekilme alanını yine devletin kontrolünde doldurduğundan merkez ile yerel arasında kısır yetki kargaşaları dışında önemli bir sıkıntı yaratmadı. Zaten gözde yerellikleri pazarlama mekanizmaları olarak kullanılan mevzuatları merkez hazırlıyordu. Siyasetin öne çıkardığı ve demokrasi üzerinden tanımlanan “yerel” ise, gücü ve kontrolü elinde tutmaya alışık devletin merkezi öğeleri tarafından hoş karşılanmadı ve bu alanda yerel ile merkez arasındaki gerilim giderek arttı. Merkezin elinde tutmayı tercih ettiği yetkiler/güçler bu gerilimin şiddetine bağlı olarak yerele karşı / yerele rağmen ya da yereli engelleyici / kısıtlayıcı / kontrol edici olarak kullanılmaya devam ediyor. Bu gerilim halinin demokrasi talebi içindeki alt-kimliklerle birleşmesi, henüz yetersiz olsa ve karar almaya etki edemese de, ulus-devlet döneminde alışık olmadığımız bir çok sesliliği getiriyor.
Bu yazıda Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da son 5 yılda giderek sesini daha çok çıkaran kentsel... more Bu yazıda Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da son 5 yılda giderek sesini daha çok çıkaran kentsel muhalefetin hallerine ve halsizliklerine karşılık gelen konulardan ikisini ele alacağım: bir arada muhalefet yapabilme ihtimali/ihtimalsizliği ile muhalefeti dayatılana karşı mücadele etmenin ötesine taşıyarak alternatif süreçler/gündemler yaratmak... Bu iki konu zaman zaman akıl tutulması yaşadığımız tartışmalara konu oluyor ve bundan kurtulmak için tartışmayı bu tip formel zeminlere taşımak gerekiyo
Park Otel davası süreci meslek odalarının kent üzerinden yürüttükleri mücadelede ilk ve belki de ... more Park Otel davası süreci meslek odalarının kent üzerinden yürüttükleri mücadelede ilk ve belki de en önemli kazanımdı, yaşım ve hafızam beni bir yanlışa sürüklemiyorsa. Yani yaklaşık 15 - 20 senelik bir geçmişi var meslek odalarının kent üzerinde belirleyici hale gelmesinin. Artık kent üzerinden oluşan hemen her gündem özellikle Mimarlar Odası ile Şehir Plancıları Odası'nın değerlendirmesine sunuluyor ve meslek odası yöneticileri kent gündemi üzerindeki etkilerini giderek arttırıyor. Bir zamanlar, meslek alanlarını geliştirmek, genişletmek ve meslektaşlarına daha iyi çalışma koşulları oluşturmayı misyon edinmiş, kısıtlı olanaklar içinde daha fazlasına niyetlenseler bile yetemeyen meslek odası şubeleri, giderek birer güç haline gelip çeşitli iktidar odaklarıyla kurdukları ya da kurmadıkları ilişkiler üzerinden belirleyiciliklerini arttırıyorlar. Yakın gelecek, gündemi belirleyen meslek odası yönetimlerine işaret ediyor. Tabi, meslek odalarının büyük kent şubeleri ve özellikle İstanbul şubeleri, bu kentlerde sermayenin toprak üzerinden kurulmuş ikinci döngüsünün hızla çalışıyor olması nedeniyle daha da önem kazanmış durumda. Güç meselesi devreye girince meslek odaları içindeki iktidar mücadeleleri de şiddetleniyor. Son bir ay içerisinde İstanbul’da önce Mimarlar Odası sonra da Şehir Plancıları Odası'nda gerçekleşen seçimler bu mücadelenin izlerini taşıyor.
Kitap üzerinden okunduğunda bu bir demokrasi mücadelesi. Bu anlamda kazananın her daim meslek odası olacağı izlenimi oluşuyor. Meslek alanının yeniden gözden geçirildiği ve yeni açılımlar getirildiği, giderek artan piyasa ile ilişkilerin oluşturduğu etik sorunlara dikkat çeken ve bu alanı düzenleyen, bu arada kent üzerinden kamu yararına ve kamusal alanların savunmasına / kazanılmasına odaklanan mücadeleleri kurgulayan programların oluşturulması ve tartışılması bekleniyor. Oysa Türkiye siyasetinin meslek odalarını da ele geçirdiğini ve iktidar mücadelesinin açık ortamlarda ve kulislerde yürütülen diğerleştirme, marjinalleştirme, manipülasyon ve dikotomi oluşturmaya yönelik zorlamalar üzerinden yürütüldüğünü görüyoruz.
Son birkaç aydır mimar ve şehir plancılarının yetki alanlarına ilişkin tartışmanın şiddeti sürekl... more Son birkaç aydır mimar ve şehir plancılarının yetki alanlarına ilişkin tartışmanın şiddeti sürekli artıyor!
Sürecin kısa özetini yapmak gerekirse, şehircilik/planlama disiplinlerini ülkemizde ve dünyada geliştirenler büyük bir çoğunlukla mimarlar olmuşlardır. Ancak zaman her şeyi olduğu gibi kentleri de değiştirmiş ve giderek karmaşıklaşan kentlerde fiziki tasarımın ötesinde bir planlamaya gereksinim doğmuştur. Planlamada, tasarımla ilişkili bir süreç olarak başlamakla birlikte, bugün itibariyle tasarımdan giderek uzaklaşan ve hatta kopan bir noktaya ulaşmıştır. Bu gelişmeler, mimarlık bölümlerinden bağımsız şehir ve bölge planlama bölümlerinin doğmasına neden olmuş ve imar planları da giderek artan bir şekilde bu bölümlerin mezunlarınca yapılır hale gelmiştir. Mimarlara göre bu gidişat kentlerimizin çirkinleşmesinin nedenidir. Şehir plancıları ise, planlamanın artık bir değer yaratma, değer dağıtma ve düzenleme işi haline geldiğini, dolayısıyla mimarlıktan çok iktisat ve siyaset ile iç içe bir karar alma sürecine karşılık geldiğine dikkat çekmekte, kentlerin içinde bulunduğu sorunların ise mimarlardan kendilerine kalan kötü mirastan kaynaklandığını iddia etmektedir. Tasarım, verilen kararların sonrasında düşünülecek bir aşamadır ki, ehliyeti de ayrıca tartışılır.
Net bir şekilde söylemek gerekir ki, üçüncü köprü siyasetçilerin ve sermayenin projesidir ve kent... more Net bir şekilde söylemek gerekir ki, üçüncü köprü siyasetçilerin ve sermayenin projesidir ve kentin yaşayanlarının ihtiyaçları ile ilişkisizdir. Dolayısıyla tartışmanın teknik ve mesleki tarafı sonuçsuz bir gayret olarak kalmaya mahkûmdur; üçüncü köprü siyaset üzerinden tartışılmalıdır…
24th World Congress of Political Science July 23-28, 2016 | Istanbul, Turkey RC15 Political a... more 24th World Congress of Political Science
July 23-28, 2016 | Istanbul, Turkey
RC15 Political and Cultural Geography
Panel: Contemporary Struggles and Revolts in the Mediterranean Cities: The Right to the City and the Battle for the Common Space
Birgün Gazetesi Kızlı Erkekli Özel Sayısı, Nov 22, 2013
Bu çalışmada, dönüşüm süreçleri İstanbul ve Sarıyer ölçeklerinde incelenmiş, tespit edilen dönüşü... more Bu çalışmada, dönüşüm süreçleri İstanbul ve Sarıyer ölçeklerinde incelenmiş, tespit edilen dönüşüm coğrafyası, öğeleriyle birlikte değerlendirilmiş, bu süreçleri tetikleyen planlama süreçleri ve büyük ölçekli projelerin ilişkileri, birbirlerini nasıl tetikledikleri ele alınmış ve nihayet bu süreçlerin Sarıyer ilçesinde ve Sarıyer’in gecekondu mahalleleri üzerindeki ekolojik/fiziki, ekonomik ve toplumsal etkileri belirlenmiştir.
Genel olarak dönüşüm kavramıyla anılan süreçler, 2000’li yıllardan itibaren kentleri fiziksel anlamda yeniden üretmekle kalmayıp, toplumsal ve ekonomik anlamda da önemli değişimleri beraberinde getirmiş; dönüşüme tabi kalan topluluklarla kent arasındaki ilişki yukarıdan aşağıya yeniden tanımlanmıştır. Literatürdeki genel tespit, bu süreçlerin kent sakinlerinin yaşam biçimlerini, ekonomik gerçekliklerini, taleplerini, eksiklerini, göz önünde bulundurmadan, ekolojik değerleri ve koruma kriterlerini hiçe sayarak, yalnızca ekonomik büyüme motivasyonuyla gerçekleştiğidir. Bu şekildeki bir dönüşüm, fiziki mekanı steril hale getirirken, etki ettiği yerel toplulukları da toplumsal ve ekonomik açılardan mağdur etmektedir.
Sarıyer, son yıllarda yatırımcılar için önemli bir çekim merkezi haline gelmiştir. İlçeye yapılan ofis gökdelenleri ve AVM’ler ile çok sayıda güvenlikli lüks site ve rezidans dikkat çekmektedir. Bu yeni gelişmeler, ilçede yer alan gecekondu mahallelerini baskı altına almaktadır. İmar planları ile bizzat bu projeler için hazırlanan tadilat planları süreci düzenlemekten ziyade söz konusu yatırımları kolaylaştırmaya/tetiklemeye yöneliktir. Dolayısıyla, Sarıyer, dönüşüm süreçlerini anlamak ve etkilerini belirlemek için laboratuvar niteliğindedir.
Bu araştırmanın amacı çerçevesinde, dönüşüm süreçleri ve bu süreçlerin gecekondu mahalleleri ve yaşayanları üzerindeki etkileri ortaya çıkarılmış; süreci dayatanlar ile süreci yaşamak zorunda kalanlar arasındaki çatışmanın gerekçeleri belirlenmiştir. Bu şekilde, bu çatışmayı giderebilecek politikalara altlık teşkil edecek bulgulara ulaşılmıştır.
Çalışma boyunca, makro ve mikro ölçekler birbirini takip edecek şekilde değerlendirilmiş, nitel ve nicel araştırma yöntemleri birlikte kullanılmış, ölçülebilir bazı verilere yerinde yapılacak tespitler ve anketler aracılığıyla ulaşılmış, toplumun süreci nasıl yorumladığına ilişkin bulgulara ise gözlemler ve birebir/odak görüşmeler üzerinden ulaşılmıştır. Ayrıca çalışma CBS kullanılarak haritalanmıştır.
Anahtar Kelimeler: gecekondu, (kentsel) dönüşüm, neoliberal kentleşme, planlama, büyük projeler, gayrimenkul yatırımları, mahalle, İstanbul, Sarıyer, dönüşüm süreçlerinin etkileri, haritalama, CBS.
by Haris Tsavdaroglou, begüm özden fırat, Fırat Genç, Antigoni Geronta, Philipp Katsinas, Penny Koutrolikou, Mehmet Penpecioglu, Kostas Petrakos, Christy (Chryssanthi) Petropoulou, Myrto Tsilimpounidi, Murat Cemal Yalcintan, Evie Kouroumichaki, and Natalia - Rozalia Avlona
Urban Struggles in Mediterranean Cities: The Right to the City and the Common Space Abstracts ... more Urban Struggles in Mediterranean Cities:
The Right to the City and the Common Space
Abstracts Submission Deadline: January 20th, 2018
International UnConference
Athens, School of Architecture,
National Technical University of Athens
May 31th – June 3th, 2018
https://urbanstruggles.net/
Environment and Planning. C, Government and Policy, 2001
International Labor and Working-Class History, 2003
Environment and Planning C: Government and Policy, 2007
Higher education institutions (HEIs) are not only the rising actors of the knowledge-based econom... more Higher education institutions (HEIs) are not only the rising actors of the knowledge-based economy—they are also among the concrete physical structures taking part in the transformation of cities. As large physical constructions, they have the potential to affect urban form. Moreover, HEIs have also begun to act as developers and their locations have become a matter of concern for local politics. In the global era, there are a number of driving forces in the restructuring and location patterns of the HEIs in cities. The nonprofit – private foundation universities (FUs) that were introduced into the Turkish higher education (HE) system in the past decade, and in particular Koç University (KU), illustrate these issues clearly. Possible relations between globalisation and HE are presented with reference to the restructuring of the HEIs. This is related to the desire to locate at the nodes of global flows. The location of the FUs in Istanbul, Turkey, and in particular of KU, is the focu...
Environment and Planning C: Government and Policy, 2001
This study aims to develop an understanding of local politics and planning within the context of ... more This study aims to develop an understanding of local politics and planning within the context of the interplay of global-local forces. It focuses on the actors and the decision-making processes in Istanbul, using the development of the Koc University campus as an illustration. In doing this, globalisation is shown to contain plural processes with many possible scenarios and local interests are seen to have an important role. In this context, globalisation, either as a concept or reality, was found to be too broad and vague to provide an immediate basis for analysis. Thus, it was necessary to deconstruct it. Discussions on globalisation in this study aim to contribute to the methodology of globalisation studies as well as creating a usable framework for analysing the case study. The case study focuses on the impacts of globalisation on one important urban decision-making process - the location decision of a higher education institution, Istanbul's Koc University, as the investmen...
TÜBİTAK , 2014
Bu çalışmada, dönüşüm süreçleri İstanbul ve Sarıyer ölçeklerinde incelenmiş, tespit edilen dönüşü... more Bu çalışmada, dönüşüm süreçleri İstanbul ve Sarıyer ölçeklerinde incelenmiş, tespit edilen dönüşüm coğrafyası, öğeleriyle birlikte değerlendirilmiş, bu süreçleri tetikleyen planlama süreçleri ve büyük ölçekli projelerin ilişkileri, birbirlerini nasıl tetikledikleri ele alınmış ve nihayet bu süreçlerin Sarıyer ilçesinde ve Sarıyer’in gecekondu mahalleleri üzerindeki ekolojik/fiziki, ekonomik ve toplumsal etkileri belirlenmiştir.
Genel olarak dönüşüm kavramıyla anılan süreçler, 2000’li yıllardan itibaren kentleri fiziksel anlamda yeniden üretmekle kalmayıp, toplumsal ve ekonomik anlamda da önemli değişimleri beraberinde getirmiş; dönüşüme tabi kalan topluluklarla kent arasındaki ilişki yukarıdan aşağıya yeniden tanımlanmıştır. Literatürdeki genel tespit, bu süreçlerin kent sakinlerinin yaşam biçimlerini, ekonomik gerçekliklerini, taleplerini, eksiklerini, göz önünde bulundurmadan, ekolojik değerleri ve koruma kriterlerini hiçe sayarak, yalnızca ekonomik büyüme motivasyonuyla gerçekleştiğidir. Bu şekildeki bir dönüşüm, fiziki mekanı steril hale getirirken, etki ettiği yerel toplulukları da toplumsal ve ekonomik açılardan mağdur etmektedir.
Sarıyer, son yıllarda yatırımcılar için önemli bir çekim merkezi haline gelmiştir. İlçeye yapılan ofis gökdelenleri ve AVM’ler ile çok sayıda güvenlikli lüks site ve rezidans dikkat çekmektedir. Bu yeni gelişmeler, ilçede yer alan gecekondu mahallelerini baskı altına almaktadır. İmar planları ile bizzat bu projeler için hazırlanan tadilat planları süreci düzenlemekten ziyade söz konusu yatırımları kolaylaştırmaya/tetiklemeye yöneliktir. Dolayısıyla, Sarıyer, dönüşüm süreçlerini anlamak ve etkilerini belirlemek için laboratuvar niteliğindedir.
Bu araştırmanın amacı çerçevesinde, dönüşüm süreçleri ve bu süreçlerin gecekondu mahalleleri ve yaşayanları üzerindeki etkileri ortaya çıkarılmış; süreci dayatanlar ile süreci yaşamak zorunda kalanlar arasındaki çatışmanın gerekçeleri belirlenmiştir. Bu şekilde, bu çatışmayı giderebilecek politikalara altlık teşkil edecek bulgulara ulaşılmıştır.
Çalışma boyunca, makro ve mikro ölçekler birbirini takip edecek şekilde değerlendirilmiş, nitel ve nicel araştırma yöntemleri birlikte kullanılmış, ölçülebilir bazı verilere yerinde yapılacak tespitler ve anketler aracılığıyla ulaşılmış, toplumun süreci nasıl yorumladığına ilişkin bulgulara ise gözlemler ve birebir/odak görüşmeler üzerinden ulaşılmıştır. Ayrıca çalışma CBS kullanılarak haritalanmıştır.
Bu yayınlanmamış rapor, İstanbul Büyükşehir Belediyesi için geliştirilmiş Enstitü İstanbul'un hen... more Bu yayınlanmamış rapor, İstanbul Büyükşehir Belediyesi için geliştirilmiş Enstitü İstanbul'un henüz bir fikir olduğu dönemin belgesidir.
Bu fikri hayata geçirmek için çokça özgür, bağımsız, hantal olmayan bürokrasiden arı bir kurgu gerekiyordu; denedik, beceremedik. Biz de aklımız, gönlümüz orada kalsa da, fikri teslim edip ayrılmak durumunda kaldık.
Neden şimdi yayınlıyorum bunu? Bir tür kendimce helalleşme ihtiyacı sanırım. Uzun vaktimi aldı; aklımı, fikrimi, gönlümü başka yerlere taşıyayım artık...
Umarım fikir gerçekleşsin.
Birlikte çalışmaya niyet ettiğimiz dostlara fikre katkılarından dolayı çok teşekkür ederim. Halen Enstitüde çalışanların da yolları açık olsun...