Bilişim Hukuk Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
"Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku" lisans seviyesindeki hukuk öğrencilerinden akademisyenlere her seviyedeki okuyucuya hitap etmesi hedeflenen çok yönlü bir kitaptır. Bilişim hukuku alanına yeni ilgi duyan hukukçular ve... more
"Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku" lisans seviyesindeki hukuk öğrencilerinden akademisyenlere her seviyedeki okuyucuya hitap etmesi hedeflenen çok yönlü bir kitaptır. Bilişim hukuku alanına yeni ilgi duyan hukukçular ve fakültelerinde bilişim hukuku dersi alan öğrenciler için temel bir bilgi kaynağı olması amacıyla kitapta yer alan konular tüm açılardan incelenip açıklanmıştır. Bu yönüyle bir genel bilgi/ders kitabı niteliğindeki kitabın yeni okuyucularımıza faydalı olacağı kanısındayım.
Lisansüstü eğitim alan ve bu alanda bilimsel çalışma/araştırma yapan okuyucular için kitapta konu, öğretideki farklı görüşler ve karşılaştırmalı hukuk içerecek şekilde derinlemesine incelenmiştir. Kitap, bu özelliğinin yanı sıra güncel ve geniş kaynakçası ile okuyuculara yol gösterici niteliktedir. Uygulamada karşılaşılan sorunlara yanıtlar getiren ve içerisinde yer alan çok sayıda güncel yargı kararı ile kitap, uygulayıcı okuyucular için de başvuru kaynağı özelliği taşımaktadır.
İlk hazırlık sürecinden bu yana on altı yıl geçmesine rağmen, her basıda güncellenerek yenilenmesi neticesinde kitap, hızla gelişen bilişim alanında karşılaşılabilecek hukuki sorunları en güncel haliyle okuyucuya aktaran dinamik bir bilgi kaynağı kimliği kazanmıştır.
Bu yönleri ile kitap, bilişim hukukuna ve özellikle bilişim suçları ile internet iletişim hukukuna ilgi duyan her seviyedeki okuyucuya yeterli ve doyurucu bilgiyi sağlayabilecek niteliktedir.
ÖZET Geleneksel örgütlü suçluluğun ekonomik, teknolojik ve siyasi gelişimlerle birlikte nitelik değiştirmesi neticesinde, sınıraşan suçlar kavramı ortaya çıkmıştır. Sınıraşan suçların küresel niteliği, ulusal bazda suçla mücadeleyi... more
ÖZET Geleneksel örgütlü suçluluğun ekonomik, teknolojik ve siyasi gelişimlerle birlikte nitelik değiştirmesi neticesinde, sınıraşan suçlar kavramı ortaya çıkmıştır. Sınıraşan suçların küresel niteliği, ulusal bazda suçla mücadeleyi zorlaştırmakta ve devletler arası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Siber suçlar da, işleniş yöntemi ve etkileri bakımından, sınıraşan suçlardan biri olarak nitelendirilmektedir. Dolayısıyla, siber suçlarla mücadelede de, uluslararası işbirliğinin önemi açıktır. Bu çalışmanın amacı, siber suçlarla mücadelede, uluslararası işbirliğini sağlayan uluslararası ve ulusal araçları ele almak ve bu araçların etkinliğini değerlendirmektir. Anahtar Sözcükler: Sınıraşan suçlar, siber suç, uluslararası işbirliği, adli yardımlaşma, suçluların iadesi. ABSTRACT As a result of change in traditional organized criminality because of economic, technologic and political developments, transnational crime concept has showed up. Universal characteristics of transnational crimes make difficult to combat with them at national level and force cooperation between states. Cyber crimes are also, with respect to its committing methods and effects, described as transnational crimes. Therefore, the importance of international cooperation for combating cyber crimes is also obvious. This study aims to examine international and national tools on international cooperation for combatting cybercrimes and to evaluate their effectiveness.
Sunumda, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun getirdikleri, tanımlar, dikkat edilmesi gereken hususlar, uyum sürecinde atılması gereken adımlar, kişisel veriler korunmadığında yasalarda öngörülen suçlar ve kabahatler ile Yargıtay... more
Sunumda, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun getirdikleri, tanımlar, dikkat edilmesi gereken hususlar, uyum sürecinde atılması gereken adımlar, kişisel veriler korunmadığında yasalarda öngörülen suçlar ve kabahatler ile Yargıtay kararları ile KVK Kurulu kararları; ayrıca GDPR'a ilişkin kısa bir bilgilendirme yer almaktadır.
25 TEMMUZ 2018 TARİHLİ CMK 134 (BİLGİSAYARLARIN ARANMASI) DEĞİŞİKLİĞİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
Zamanla günlük hayatın bir parçası haline gelen RFID teknolojisi, gerek kurumlara, gerek bireylere büyük avantajlar sağlamakta ve bu yüzden bir çok benzer sistemden daha fazla tercih edilmektedir. Ancak olumlu yönleri tartışılamayacak... more
Zamanla günlük hayatın bir parçası haline gelen RFID teknolojisi, gerek kurumlara, gerek bireylere büyük avantajlar sağlamakta ve bu yüzden bir çok benzer sistemden daha fazla tercih edilmektedir. Ancak olumlu yönleri tartışılamayacak boyutta olmakla birlikte RFID uygulamaları, özellikle kişisel verilerin korunması kapsamında bir takım hukuki problemler doğurmaktadır. Bu makalede RFID teknolojisi tanıtılmış, kavramın tarihi gelişimine değinilmiştir. Daha sonra uygulama alanları ile birlikte avantajlarından bahsedilmiş, kişisel veriler ve mahremiyet ile ilgili hukuki problemler açıklanmıştır. Ayrıca RFID teknolojisine karşı yapılan saldırı türleri ve güvenlik önlemleri sıralanmıştır.
Günümüzde İnternetteki hakim protokol olan IPv4’ün artık İnternet üzerindeki ihtiyaçları karşılayamaz hale gelmesi ve birçok konuda eksiklik taşıması sebebiyle, uzunca bir süredir IPv6’lere geçiş konusunda çalışmalar yapılmaktadır. IPv6,... more
Günümüzde İnternetteki hakim protokol olan IPv4’ün artık İnternet üzerindeki ihtiyaçları karşılayamaz hale gelmesi ve birçok konuda eksiklik taşıması sebebiyle, uzunca bir süredir IPv6’lere geçiş konusunda çalışmalar yapılmaktadır. IPv6, özellikle eksikliği hissedilen ihtiyaçlara çözüm bulmakla beraber, yeni ve bilinmeyen bir protokol olarak birçok güvenlik problemi ile de karşı karşıyadır. Ülkemiz açısından düşünüldüğünde, bu problemlerin bir kısmına ilişkin ülkemizin ceza hukuku mevzuatı ve özellikle kişisel verilere ilişkin AB direktifleri ile çare bulunabilir olsa da, esas çözümün bu problemler ortaya çıkmaksızın yapılacak olan çalışmalar olduğu tartışmasızdır.
- by Gürkan Özocak and +1
- •
- IPv6, Bilişim Teknolojileri, Bilişim Suçları, Bilişim Hukuk
20. yüzyılın son döneminden itibaren, gelişen teknoloji ve bu gelişimle beraber ortaya çıkan “bilişim toplumu” ile birlikte, suç ve suçlulukla mücadele yöntemleri de değişmiş, ceza kanunlarında “bilişim suçları” adı verilen yeni bir suç... more
20. yüzyılın son döneminden itibaren, gelişen teknoloji ve bu gelişimle beraber ortaya çıkan “bilişim toplumu” ile birlikte, suç ve suçlulukla mücadele yöntemleri de değişmiş, ceza kanunlarında “bilişim suçları” adı verilen yeni bir suç topluluğu ortaya çıkmıştır. Türk ceza hukukunda da bilişim suçları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 243 – 246. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Özellikle son yıllarda en sık görülen bilişim suçu olan DDoS (Distributed Denial of Service) saldırısı, kısaca, saldırganın önceden ele geçirdiği zombi bilgisayarlar yoluyla bir hedef sisteme aynı anda çok sayıda istek göndererek, o hedef sistemin işleyişinin engellenmesidir. Failin, hedef bilişim sisteminin içerisine girmeyerek sadece sistemin hizmet verememesine sebep olduğu DDoS saldırısında, TCK m. 244 kapsamında cezalandırılması gerekmektedir.
28.02.2018 tarihli 7101 Sayılı “İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” un 48’inci maddesi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde değişikliğe gidilmiş ve elektronik tebligat zorunluluğunun... more
28.02.2018 tarihli 7101 Sayılı “İcra ve İflâs Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” un 48’inci maddesi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde değişikliğe gidilmiş ve elektronik tebligat zorunluluğunun kapsamı genişletilerek, PTT’ye bu konudaki altyapıyı hazırlaması ve işletmesi için yetki verilmiştir. Adı geçen kanun 15.03.2018 tarihinde 30361 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ardından bu kanunun uygulanmasını ve diğer esaslarını göstermek amacıyla, Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesine dayanılarak 06/12/2018 tarih ve 30617 sayılı Resmi Gazete'de Eletkronik Tebligat Yönetmeliği (ETY) yayınlanmıştır. Bu çalışmada, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde 7101 Sayılı Kanun’un 48’inci maddesi ile yapılan değişiklik ve ETY ile getirilen düzenlemeler incelenmiş; ETA ile KEP sisteminin farklarına değinilerek, konu hakkındaki görüş ve önerilerimiz sunulmuştur.
6698 sayılı Kanun ve konuya ilişkin diğer mevzuatta kendisine verilen görev ve yetkilerini yerine getirmek ve kullanmakla görevli olan Kişisel Verileri Koruma Kurulu, bu doğrultuda kişisel verilerle ilgili haklarının ihlal edildiğini... more
6698 sayılı Kanun ve konuya ilişkin diğer mevzuatta kendisine verilen görev ve yetkilerini yerine getirmek ve kullanmakla görevli olan Kişisel Verileri Koruma Kurulu, bu doğrultuda kişisel verilerle ilgili haklarının ihlal edildiğini ileri sürenlerin şikayetlerini karara bağlamakla da yetkilidir. Kurul, ayrıca şikâyet üzerine veya ihlal iddiasını öğrenmesi durumunda resen görev alanına giren konularda kişisel verilerin hukuka uygun olarak işlenip işlenmediğini inceleyecek ve gerektiğinde de bu konuda önlemler alacaktır. Kanun'un yürürlüğe girmesi ve konuya ilişkin diğer hukuki düzenlemelerin oluşturulmasıyla kişisel verilerin korunması hukukuna ilişkin genel bir çerçevenin çizilmesinin ardından Kurul, bu görev ve yetkilerine dayanarak konuya ilişkin olarak somut olayları karara bağlamakta ve bunlardan gerekli gördüğünü kamuoyu ile özet biçiminde paylaşmaktadır. Bu yazının konusunu da Kurul'un son olarak 3 Nisan 2019 tarihinde yayınlamış olduğu farklı tarihlere ait kararları oluşturmaktadır. Kararları, özellikle somut olaydaki soru ve sorunlar ile Kurulun buna karşı bakış açısı bağlamında ele alacak, son olarak görüş ve önerilerimle değerlendirilip sonuçlandıracağım. 1. Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 3 Nisan Tarihinde Yayınlamış Olduğu Karar Özetleri a. Aydınlatma yükümlülüğü ve açık rıza alma süreçleri ile ilgili 26/07/2018 tarihli ve 2018/90 sayılı Karar Aydınlatma yükümlülüğü ve açık rıza alma süreçlerine ilişkin karara konu olan veri sorumlusu şirketleri topluluğu, online platformda iş başvurusu almakta ve iş başvurusunda bulunurken üyelik kaydı yapılmasını zorunlu tutmaktadır. Ancak iş başvurusunda bulunacak olan veri sahibi, bu üyelik kaydını yaptığı sırada tek kutucuğu işaretlemesi yoluyla hem aydınlatma metnini okumuş olduğunu belirtmekte hem de kişisel verilerin işlenmesi hususunda açık rıza vermektedir. Bu noktada aslında karara konu olan aydınlatma yükümlülüğü ve açık rıza alma süreçlerinin birlikte gerçekleştirilmesi hususundan önce başvuru yapabilmek için üyelik kaydının zorunlu tutulmasına değinmek istiyorum. Online bir platformda herhangi bir işlem yapabilmek için üyelik kaydının zorunlu tutulmasını doğrudan hukuka aykırı olarak nitelendirememekle birlikte bu durumun çeşitli hallere özgü olarak tehlikeli olabileceğini düşünüyorum. Örneğin, bir mağazanın online sitesinden bir ürün alacağımızı düşünelim: Bu mağaza, bizim çok sık alışveriş yapmadığımız, yalnızca söz konusu ürüne özgü olarak uğradığımız bir yer olabilir. Bu durumda, o alışverişi gerçekleştirebilmek için üye olup daha fazla bilgi vermektense, üye olmadan da o ürünü satın alabilmek ve yalnızca siparişin gerçekleştirebilmesi için gerekli iletişim ve adres bilgilerini vermek isteriz. Nitekim aksi durumda gerçekleştirilmek istenen amaç için gerekli ve bu amaçla sınırlı olmayan kişisel verilerin alınması ve işlenmesinden söz edilir, ki bu da kişisel verilerin korunması hukukunun temel ilkelerine aykırıdır. Dolayısıyla üyelik kaydının zorunlu tutulması her durumda olmasa bile veri ilgilisi aleyhine sonuçlar doğurabilme olasılığı barındırır.
Giriş Günümüz toplumları bilişim alanında hızlı mesafe almakla beraber maalesef aldıkları mesafenin paralelinde bir güvenlik ortamı oluştura-mamıştır. Günümüzün büyük tehlike ve tehditleri arasında yerini almış olan siber suçlar giderek... more
Giriş Günümüz toplumları bilişim alanında hızlı mesafe almakla beraber maalesef aldıkları mesafenin paralelinde bir güvenlik ortamı oluştura-mamıştır. Günümüzün büyük tehlike ve tehditleri arasında yerini almış olan siber suçlar giderek hayatın farklı alanlarında karşımıza çıkmakta-dır. Siber suçlara daha felsefi açıdan yaklaşıldığında ise bilişim alanındaki tartışmalarla karşılaşmaktayız. Bu çalışmanın alanı; kamu hizmetlerinden özel sektöre, savunma sistemlerine, iletişim ve elektronik ticarete kadar hayatın her aşamasında kullandığımız bilişim sektörünün güvenlik kuv-vetlerinin perspektifinden bakıldığında öne çıkan etik sorunları ve bu sorunların çözümü adına geliştirilmesi önerilen politikalar olacaktır. Bilişim etiği sadece bilişim sektöründe çalışanları ya da hizmet su-nan kurum – kuruluşları ilgilendiren sınırları kesin hatlarıyla çizilebilen bir konu değildir. Bilim ve teknolojiyle doğrudan ya da dolaylı ilişki içine giren her kişi ve kurumu doğrudan ilgilendiren ve etkileyen bir konudur. Kabul edilmelidir ki; bilişim sektörü küreselleşmenin de etki-siyle giderek hayatın her alanına yayılmakta ve her geçen gün daha vaz-geçilmez bir hale gelmektedir. Maliyetleri düşürerek bireylerin hayatla-rını kolaylaştıran bu sektörün kısıtlanması ve kullanılmasının yasaklan-ması söz konusu olamayacağına göre kullanımının doğru ve yerinde kullanılmasının sağlanması birincil ödev olarak görülebilir. Bu çalışma-nın amacı, güvenlik perspektifinden bilişim sektörünün kötü veya uy-gunsuz amaçlar için kullanılmasının önüne geçmek ve günlük hayatta karşılaşılan etik kaygıların tanımlanması yoluyla, politika geliştirici kişi ve kurumlara fikir verme, bu sayede uygulayıcıların dikkatlerini bilişim etiğine yöneltmektir.
A-GİRİŞ Küreselleşen ekonominin en önemli unsurlarından birisi e-ticaret olmuştur. 1990' lı yılların başından günümüze kadar gelinen süreçte e-ticaret çok hızlı bir yol kat ederek ekonomi üzerinde son derece büyük bir etki yaratmıştır.... more
A-GİRİŞ
Küreselleşen ekonominin en önemli unsurlarından birisi e-ticaret olmuştur. 1990' lı yılların başından günümüze kadar gelinen süreçte e-ticaret çok hızlı bir yol kat ederek ekonomi üzerinde son derece büyük bir etki yaratmıştır. Müşteri ile yüz yüze ilişkinin kurulmadığı bir sistem olduğundan dolayı işleyişi de farklıklar barındırmaktadır. E-ticaret işletmelerinde müşteri siparişini vermesinden itibaren ürünün kargolanmasına kadar çok hızlı bir süreç yaşanır. Bu sürecin eksiksiz yaşanması için güçlü ve sistemli bir çalışma planı ve çalışanlar gerekmektedir. Bundan dolayı e-ticaret işletmelerinde çalışanlar standart çalışma saatlerinin dışına çıkarılarak iş yoğunluğuna göre çalışma saatlerini kendileri belirleyebilecekleri bir sistem olan esnek çalışma modelini kullanmaya başlamışlardır.
B-ELEKTRONİK TİCARET KAVRAMI B.1.Dünya'da Elektronik Ticaret Kavramı
(UN-CEFAACT); tüketim, yönetim gibi faaliyetlerin yürütülmesi amacı ile bilgilerin, tüketiciler, üreticiler ile kamu kurumları ve diğer yapılanmalar arasında elektronik araçlar (elektronik posta, sms hizmeti, sanal bültenler, akılı kartlar, fon gönderimleri ve veri alışverişi vb.) aracılığı ile paylaşılmasını elektronik ticaret olarak ifade etmektedir
WTO, ürün ve hizmetlerin reklam, tanıtım, pazarlama, alım-satım, teslim, lojistik durum gibi unsurlarının tamamının elektronik veri iletim sistemleri veya internet ağları üzerinden yapılması olarak elektronik ticareti kabul etmiştir. Yaygın olarak kullanılan tanımlar göz önünde bulundurulduğunda ise şu şekilde bir tanım yapılabilir; kullanıcıların elektronik ticaret yapan teşebbüslerin web siteleri üzerinden ürün yahut hizmet siparişi verilmesi ve ilgili ödemenin gerek internet üzerinden gerekse internet dışı şekilde yapılarak teslimin ürün veya hizmete bağlı olarak internet üzerinden yahut fiziki olarak internetten dışı olarak yapıldığı ticari ilişkiler bütünüdür. Tanım uyarınca da görüleceği üzere ürün ve hizmetlerin siparişinin internetten olması yeterli olup ödeme ve teslimin aynı kanal üzerinden gerçekleşmesine gerek yoktur Girişimci ve tüketicilerin kolay yolla alışveriş yapabilme olanağına sahip olabilmesi yapılan tanımlarla da desteklenerek elektronik ticaretin ortaya çıkarttığı en önemli avantajlardır. E-ticaretin anahtar kelimesi, hem üretici hem de tüketiciyi asıl cezbeden öğe istenilen zamanda, istenilen yerde alış veriş yapabilme imkanıdır. E-ticaret aynı zamanda fiyat ve ürün bakımından da farklılıklar göstererek çeşitlilik oluşturabilmektedir. Ve bu durum da tercih edilebilirliği arttırmaktadır
6222 sy. Kanun’un e-bileti düzenleyen 5/4. Maddesinde, spor müsabakalarına girecek kişile- rin isim, soyisim, TC kimlik numarası ve fotoğraflarını vermeleri öngörülmüş, Uygulama Yönetmeliğinde de, toplanacak olan kişisel verilerin... more
6222 sy. Kanun’un e-bileti düzenleyen 5/4. Maddesinde, spor müsabakalarına girecek kişile- rin isim, soyisim, TC kimlik numarası ve fotoğraflarını vermeleri öngörülmüş, Uygulama Yönetmeliğinde de, toplanacak olan kişisel verilerin kapsamının genişletilmesi hususunda TFF’ye yetki verilmiş, dahası, toplanan bu verilerin kayıt altında tutulmasında güvenli bir veri koruma altyapısının bulunduğu konusundaki endişeleri giderecek bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Bununla beraber, bu verilerin TFF eliyle reklam ve pazarlama faaliyet- leri kapsamında üçüncü kişilere verilmesinin de yolu açıldığından, söz konusu düzenleme, bahsi geçen uluslararası hukuk metinlerinde ve Anayasa’da benimsenen ilkeleri tamamen göz ardı ettiği eleştirileriyle karşı karşıya kalmıştır.
1-)KONUYA YÖNELİK KAVRAMLAR Yapay zekâ teknolojisi, çevresini algılayabilen ve herhangi bir hedef bakımından başarı şansını maksimize edebilecek şekilde karar alabilen zeki makineleri ifade eder. Günümüzde gündelik hayatta sıklıkla... more
1-)KONUYA YÖNELİK KAVRAMLAR Yapay zekâ teknolojisi, çevresini algılayabilen ve herhangi bir hedef bakımından başarı şansını maksimize edebilecek şekilde karar alabilen zeki makineleri ifade eder. Günümüzde gündelik hayatta sıklıkla karşılaştığımız strateji oyunları, sürücüsüz araçlar, çeviri programları, yüz tanıma sistemleri ve ticaret, sağlık ve araştırma alanında kullanılan istatistik programları aslında "dar anlamda" yapay zekâ teknolojileridir. Kişisel Veri, 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ('KVKK') m. 3 b. d)'ye göre "Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi" olarak tanımlanmaktadır. Bu noktada ilk tartışacağımız konu 'Kişisel verinin hangi hakkın kapsamına' gireceğidir. Bu konuda 2 temel yaklaşım vardır. Bunlar: • ABD'nin de kabul ettiği yaklaşım; kişisel verinin bir mülkiyet hakkı olması ve • Avrupa'nın kabul ettiği yaklaşım olan kişisel verinin bir insan hakkı olduğu yaklaşımıdır. Bu konuda Fransız Yüksek Mahkemesi verdiği bir kararında Covid-19 sebebiyle sokağa çıkma yasağı sırasında polisin denetlemesi için kullanılan drone ların kullanımının hukuki gerekçeye dayandırılmadığı için, kullanımının insan hakkı ihlali olduğuna karar vererek kullanılmasını yasaklamıştır. İkinci tartışacağımız konu 'Kişinin hangi hallerde belirlenebilir' olduğudur. Bu çerçevede mutlak ve nısbi belirlenebilirlik görüşleri ortaya atılmıştır. • Mutlak belirlenebilirlik görüşüne göre, veri sorumlusunun kimliği ve hangi amaçla ilgili verileri işlediği önem taşımamakta, verisi işlenen kişinin kimliğini tespit etmeye hizmet edebilecek nitelikte üçüncü kişilerin elinde bulunan bilgiler de veri sorumlusunun hâkimiyetinde kabul edilmektedir. • Nısbi belirlenebilirlik görüşünde ise sadece veriyi işleyen kişinin kimliği ve bilgisi esas alınacaktır. Kişisel verinin tanımına yönelik olarak Avrupa Adalet Divanı, dinamik IP-adreslerinin kişisel veri niteliğinde olup olmadığına ilişkin Breyer kararında ise dinamik IP-adresini elinde bulunduran kişinin makul imkânlar dâhilinde internet erişim sağlayıcısından kişiye dair bilgi elde etme imkânı söz konusu olduğu takdirde IP-adreslerinin de kişisel veri niteliği taşıyabileceğine hükmetmiştir.
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir. "Uzaktan Ö¤retim" tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r. ‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik,... more
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir. "Uzaktan Ö¤retim" tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r. ‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz.
Öncelikle “blockchain” nedir sorusuyla başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Genellikle bitcoin ile birlikte anılan sanki onunla var olduğu izlenimi yaratılan bir kavram olarak anlaşılsa da aslında blockchain daha geniş bir kullanım... more
Öncelikle “blockchain” nedir sorusuyla başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Genellikle bitcoin ile birlikte anılan sanki onunla var olduğu izlenimi yaratılan bir kavram olarak anlaşılsa da aslında blockchain daha geniş bir kullanım alanı olan ve bitcoin’in de alt yapısını oluşturan teknolojidir. Blockchain, temel olarak değer içeren verilerin güvenli bir şekilde depolanmasını ve yönetilmesini sağlayan dağınık bir veri tabanıdır.
Yazılım sistemi elektronik aletlerin belirli bir işi yapabilmesini sağlayan programları oluşturan, yani bilgisayarda istediğimiz işi yapabilmemize olanak sağlayan sistemdir. Böylelikle bilgisayarın donanım parçalarının yönetimini sağlayan, ayrıca kullanıcıların da istediklerini yapabilmesine olanak sağlayan algoritmalar oluşturabilen sistemlerdir. Ayrıca bu yazılımın da programlanması gerekir. Bu da bir programlama diliyle oluşturulur. Birçok programlama dili bulunur ve bunların bir de mimarisi olur.
Ülkemizde bilişim suçlarına yönelik olarak yapılan ceza yargılamalarında ip adresi delili en sık karşımıza çıkan delillerden biri olmaktadır. Bunun sonucu olarak ip adresi delilinin yargılama esnasında önemi oldukça fazladır. Ancak... more
Ülkemizde bilişim suçlarına yönelik olarak yapılan ceza yargılamalarında ip adresi delili en sık karşımıza çıkan delillerden biri olmaktadır. Bunun sonucu olarak ip adresi delilinin yargılama esnasında önemi oldukça fazladır. Ancak maalesef yargılamalarda ip adresine yönelik olarak yeterli araştırmalar yapılmaksızın kararlar verilmekte, bu durumda mağduriyetlere sebep olmaktadır. Bu sebeple soruşturma ve kovuşturma aşamalarında şüphelinin veya sanığın üzerine atılı suçla alakalı olarak dosya içerisinde mevcut olan ip adresi delilinin yorumlanabilmesi oldukça önem kazanmaktadır. Ancak bu zamana kadar gördüğümüz kadarıyla bazı dosyalar da bilirkişilerin eksik incelemeleri ve hâkim-savcıların teknik bilgi yetersizliklerinden kaynaklı olarak çok ciddi hatalar gerçekleşmektedir. O yüzden özellikle avukatların dosyalarda bulunan ip adresi delilinin yorumlayabilmesi önemli bir durumdur. Bu makalede ip adresinin ne olduğu, çalışma mantığı ve ülkemizdeki internet servis sağlayıcılarının kullandığı CGNAT sistemi ile ip adresi deliline ilişkin dosyalarda karşılaşılan bazı durumların yorumlanması hususlarına değinilecektir.
Yaklaşık üç yılı aşkın bir süredir, KVKK uyum projeleri yürütüyoruz. Hali hazırda elliden fazla projede yer aldık ve yer almaya da devam ediyoruz. Özellikle VERBİS'e kayıt yükümlülüğü için getirilen sürenin sürenin sonuna yaklaştıkça,... more
Yaklaşık üç yılı aşkın bir süredir, KVKK uyum projeleri yürütüyoruz. Hali hazırda elliden fazla projede yer aldık ve yer almaya da devam ediyoruz. Özellikle VERBİS'e kayıt yükümlülüğü için getirilen sürenin sürenin sonuna yaklaştıkça, meslektaşlarımızdan uyum sürecinin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin çok sayıda soru alıyoruz. Özellikle Anadolu'da bu konudaki bilgi biriminin yeterli düzeyde olmadığını gözlemliyoruz.
İşte bu eksikliğe bir nebze yanıt olması amacıyla uyum projelerini birlikte yürüttüğümüz değerli meslektaşlarım Av. Yavuz Selim Dicle ve Av. Sezen Yankı Esen ile birlikte hazırlamış olduğumuz bu sunumu değerli meslektaşlarımızın ve konuyla ilgilenenlerin ilgisine sunuyoruz.
Sevgi ve bilginin paylaştıkça artacağı düşüncesinden hareketle bilgiyi saklamadan paylaşmak gerektiğini düşünüyoruz.
Umarız, konunun ilgilerine bir nebze faydası olur.
Türk Ceza Hukuku mevzuatında yer alan tüm bilişim suçları ile bilişim sistemleri kullanılarak işlenen suçlar bu çalışmada yer almaktadır. Ayrıca bu suçların soruşturma ve kovuşturmalarının nasıl yapılması gerektiği örnek kararlar,... more
Türk Ceza Hukuku mevzuatında yer alan tüm bilişim suçları ile bilişim sistemleri kullanılarak işlenen suçlar bu çalışmada yer almaktadır. Ayrıca bu suçların soruşturma ve kovuşturmalarının nasıl yapılması gerektiği örnek kararlar, yazışmalar ve pratik çalışmalar ile desteklenmektedir. Böylelikle hakim, savcı, avukat ve soruşturma görevlileri için bir uygulama rehberi oluşturulmuştur.
Bu makalenin konusunu insan hakları ve temel hak ve özgürlükler bağlamında kişisel verilerin korunması oluşturmaktadır. Bu amaçla ilk olarak kişisel veriler kavramı ile konuyla ilgili uluslararası ve ulusal düzenlemeler açıklanarak... more
Bu makalenin konusunu insan hakları ve temel hak ve özgürlükler bağlamında kişisel verilerin korunması oluşturmaktadır. Bu amaçla ilk olarak kişisel veriler kavramı ile konuyla ilgili uluslararası ve ulusal düzenlemeler açıklanarak kişisel verilerin korunması hakkının kapsamı belirlenmiştir. Bundan sonra insan hakları ve temel hak ve özgürlüklerin sınırları açıklanarak kişisel verilerin özellikle özel hayatın gizliliği ve korunması ile diğer temel haklar içerisindeki yeri tespit edilmiştir. Böylece kişisel verilerin korunması hakkının tek başına bir hak olup olmadığı sorunu çözülmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili kararları açılanarak konuya olan bakış açıları değerlendirilmiştir. Sonuç olarak kişisel verilerin korunması hakkının, başta özel hayatın gizliliği ve korunması olmak üzere diğer temel hak ve özgürlükler içerisindeki yeri, AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında, belirlenmeye çalışılmıştır.
The subject of this article is the protection of personal data within the context of human rights and fundamental rights and freedoms. For this purpose, the scope of the right to protection of personal data has been stated by first explaining the notion of personal data and both the international and domestic regulations related to the subject. After that, the boundaries of human rights and fundamental rights and freedoms have been explained, and place of right to protection of personal data especially in right of privacy and other fundamental rights have been determined. Thus, the issue of whether the right to protection of personal data is an independent right have been tried to be resolved. In this context, Constitutional Court's and European Court of Human Rights' points on view on the issue have been evaluated by explaining their decisions about the issue. As a result, the place of the right to protection of personal data especially in the right of privacy and the other fundamental rights and freedoms, has been tried to be determined in the light of European Court of Human Rights and Constitutional Court decisions.
Makalemizde, CMK m. 135’de öngörülmüş bir koruma tedbiri olan iletişimin denetlenmesi tedbiri sırasında elde edilen tesadüfi delillere (CMK m. 138/2) dair tartışmalı meseleleri inceledik. Kişilerin özel yaşamın gizliliği haklarına karşı... more
Makalemizde, CMK m. 135’de öngörülmüş bir koruma tedbiri olan iletişimin denetlenmesi tedbiri sırasında elde edilen tesadüfi delillere (CMK m. 138/2) dair tartışmalı meseleleri inceledik. Kişilerin özel yaşamın gizliliği haklarına karşı en ağır bir müdahale olan iletişimin denetlenmesi tedbirinden elde edilen her türlü delilin kişi hürriyetleri açısından çok önemli olduğunu düşündüğümüzden bu konuyu incelemeye karar verdik. Çalışmamız tesadüfi delillerin tanımının kısaca yapıldığı birinci bölüm, tesadüfi delillerin hukuki değerinin tartışıldığı ve bizce makalemizin kilit bölümü olan ikinci bölüm ve son olarak meselede ortaya çıkan uygulama problemlerini ele aldığımız üç ve sonuca bağladığımız dördüncü bölümden oluşmaktadır.
Bu yazımda yapay zekanın ne olduğu ve nerden doğduğuna değinip; yapay zekâ teknolojisinin geleceği hakkındaki senaryolardan özellikle hukuk alanına olan etkilerinden bahsedeceğim. Tabi yazının ucu bize de dokunuyor. Bu yazıyı okuyan... more
Bu yazımda yapay zekanın ne olduğu ve nerden doğduğuna
değinip; yapay zekâ teknolojisinin geleceği hakkındaki senaryolardan özellikle hukuk alanına olan etkilerinden bahsedeceğim. Tabi yazının ucu bize de dokunuyor. Bu yazıyı okuyan birçok kişi açısından geçerli olduğu üzere benim de bildiğim tek iş avukatlık ve öğretim üyeliği; yani geçimimi profesyonel hukuk hizmetlerinden sağlıyorum. Dolayısıyla bu gelişmeler ve tartışmalar ışığında şunu soruyorum: Mesleğimiz ve geçim kaynağımız elimizden gidiyor mu?
Günümüzdeki teknolojik gelişmeler ışığında, ceza muhakemesinde kağıt sisteminin yerini, bir ispat vasıtası olarak bilgisayarlardan ve bilişim sistemlerinden elde edi- len elektronik deliller almıştır. Bu bağlamda, elektronik deliller,... more
Günümüzdeki teknolojik gelişmeler ışığında, ceza muhakemesinde kağıt sisteminin yerini, bir ispat vasıtası olarak bilgisayarlardan ve bilişim sistemlerinden elde edi- len elektronik deliller almıştır. Bu bağlamda, elektronik deliller, özellikle bilişim suçlarının ispatlanmasında çok önemli hale gelmiştir. Ne var ki, bu delillerin top- lanmasında, delil bütünlüğünü korumak amacıyla dikkat edilmesi gereken teknik hususların yanı sıra, ceza muhakemesi hukuku bakımından korunan kurallara uygun hareket edilmesi de büyük önem arzetmektedir. Aksi halde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı bir biçimde elde edilen elektronik delillerin, ceza muhakemesi süreçlerinde delil niteliği kazanması imkansız hale gelmektedir.
Siber uzayda siber suçlar, siber saldırılar ve siber güvenlik birbiriyle sıkı sıkıya bağlı kavramlardır. Bütün siber saldırılar siber suç olmazsa bile bütün siber suçlar aynı zamanda siber saldırıdır ve her ikisi de siber güvenliği tehdit... more
Siber uzayda siber suçlar, siber saldırılar ve siber güvenlik birbiriyle
sıkı sıkıya bağlı kavramlardır. Bütün siber saldırılar siber suç olmazsa
bile bütün siber suçlar aynı zamanda siber saldırıdır ve her ikisi de siber
güvenliği tehdit eden olaylardır. Siber saldırılar zamanla siber suçları
doğurdu ve dolayısıyla siber hukuk çağımızın kaçınılmaz bir gerçeği
olarak ortaya çıktı. Diğer bütün hukuk alanları gibi sosyal, ekonomik,
siyasal ve kültürel boyutuyla siber hukuk da dinamik bir alandır.
Bilişim teknolojilerindeki gelişimle beraber, toplum hayatında ‘sosyal medya’ olarak adlandırılan sosyal ağ ve paylaşım sitelerinin yeri gün geçtikçe arttığından, bu mecraların insanlar bakımından sosyalleşme platformu olmasının yanı... more
Bilişim teknolojilerindeki gelişimle beraber, toplum hayatında ‘sosyal medya’ olarak adlandırılan sosyal ağ ve paylaşım sitelerinin yeri gün geçtikçe arttığından, bu mecraların insanlar bakımından sosyalleşme platformu olmasının yanı sıra, sosyolojik bir olgu olan suçların da alanı haline gelmesi kaçınılmaz olmuştur. Sosyal medya alanlarında işlenen suçlar hem TCK m. 243-246’da düzenlenen ve teknik olarak ‘bilişim suçu’ olarak tanımlanan suçlar, hem de bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen klasik suçlar olarak ortaya çıkabilmektedir. Bu suçlar işleniş yöntemleri açısından diğer suçlardan farklılık arzettiği gibi, suçluların tespiti ve delillere ulaşma gibi muhakeme sorunları bakımından da kendine has niteliğe sahiptirler.
Teknolojinin gelişmesinin iyi yönleri olduğu gibi kötüye kullanma sonucunda istenmeyen sonuçlara da neden olduğu gerçeği kaçınılmazdır. Nitekim bilgiye ulaşmaya sağladığı kolaylığın yanında başkaları adına açılan sosyal medya hesapları ya... more
Teknolojinin gelişmesinin iyi yönleri olduğu gibi kötüye kullanma sonucunda istenmeyen sonuçlara da neden olduğu gerçeği kaçınılmazdır. Nitekim bilgiye ulaşmaya sağladığı kolaylığın yanında başkaları adına açılan sosyal medya hesapları ya da hakaret ve tehdit gibi suçların daha kolay işlenebildiği bir ortam sağlaması da göz önüne alındığında olumsuz yönlerinin bulunduğu da kaçınılmazdır.
Kişisel verilerin korunması hakkının her geçen gün daha fazla ilgi çektiği ülkemizde buna paralel olarak, 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun ardından kişisel verilerin korunması... more
Kişisel verilerin korunması hakkının her geçen gün daha fazla ilgi çektiği ülkemizde buna paralel olarak, 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun ardından kişisel verilerin korunması alanına ilişkin yönetmelik, tebliğ ve karar yayınlanması yoluna gidilerek konu, yetkililer tarafından yasal düzenlemeler ile kapsamlı bir biçimde açıklanmak istenmektedir. Kişisel verilerin korunması hakkının konu edildiği çalışmalar uzun zaman öncesine dayansa da konuya ilişkin ilk somut adım, söz konusu hakkın 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği sonucu Anayasanın 20. maddesine eklenen 3. fıkrasıyla Anayasal güvence altına alınması ile atılmıştır. Bu husus kişisel verilerin Anayasal düzeyde korunmaya değer görülmesi ve özel hayatın gizliliği başlığı altında düzenlenmiş bulunsa da özel hayat kavramından ayrı olarak zikredilmesi oldukça önemli olmuştur. Anayasada yapılan değişikliğin ardından zaman içerisinde kişisel verilerin korunması hakkının kapsamlı bir şekilde düzenlenmesi ihtiyacının artması ile nihayet 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girerek; söz konusu ihtiyaç büyük ölçüde giderilmeye çalışılmıştır. Kişisel verilerin korunması hakkı, konuyla ilgili daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi birçok hak ile bağlantılı olup; oldukça geniş bir kavramı ifade eder. Özellikle teknolojinin geldiği nokta ile bağlantılı olarak hangi faaliyet içerisinde bulunursa bulunulsun, kişisel veriler alınmadan, tutulmadan veya herhangi bir biçimde işlenmeden bu işlemlerin yapılması mümkün değildir. Üstelik bu yalnızca ekonomik ve mesleki faaliyetlerle sınırlı olmayıp; gündelik ihtiyaçlarımızda dahi sıklıkla karşılaştığımız ve ihtiyaç duyduğumuz bir husus haline gelmiştir. Günlük hayatımızın bu denli içerisine girerek, her anımızla ilişkili olan kişisel verilerin korunması hakkının yalnızca Kanun ile hüküm altına alınan düzenlemelerle yeterli bir korumaya sahip olması beklenemez. Bu nedenle Kanun'un genel olarak düzenlediği hususları açıklamak ve eksik kalan noktaları tamamlamak amaçlarıyla başta yönetmelik olmak üzere diğer hukuki araçların kullanılması zorunludur. Nitekim 6698 sayılı Kanun tarafından hüküm altına alınmış bulunan birtakım konulara ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla yönetmelikler yayınlanacağı öngörülmüş ve Kanun'dan sonra birçok farklı kırılım noktasında yayınlanan yönetmelikler ile konunun daha iyi anlaşılması sağlanmaya çalışılmıştır. Kişisel verilerin korunması alanında yaşanan gelişmeleri son olarak tarafımızca da beklendiği üzere Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından yayınlanan karar ve tebliğler takip etmiştir.
Geleneksel örgütlü suçluluğun ekonomik, teknolojik ve siyasi gelişimlerle birlikte nitelik değiştirmesi neticesinde, sınıraşan suçlar kavramı ortaya çıkmıştır. Sınıraşan suçların küresel niteliği, ulusal bazda suçla mücadeleyi... more
Geleneksel örgütlü suçluluğun ekonomik, teknolojik ve siyasi gelişimlerle birlikte nitelik değiştirmesi neticesinde, sınıraşan suçlar kavramı ortaya çıkmıştır. Sınıraşan suçların küresel niteliği, ulusal bazda suçla mücadeleyi zorlaştırmakta ve devletler arası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Siber suçlar da, işleniş yöntemi ve etkileri bakımından, sınıraşan suçlardan biri olarak nitelendirilmektedir. Dolayısıyla, siber suçlarla mücadelede de, uluslararası işbirliğinin önemi açıktır. Bu çalışmanın amacı, siber suçlarla mücadelede, uluslararası işbirliğini sağlayan uluslararası ve ulusal araçları ele almak ve bu araçların etkinliğini değerlendirmektir.
Teknolojinin gelişmesiyle beraber her gün daha fazla hayatımıza giren internetin, bu gelişimine paralel bir biçimde hukuki düzenlemelere de konu olması kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir. Zira hem yaşamımızın her alanına girmiş... more
Teknolojinin gelişmesiyle beraber her gün daha fazla hayatımıza giren internetin, bu gelişimine paralel bir biçimde hukuki düzenlemelere de konu olması kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir. Zira hem yaşamımızın her alanına girmiş bulunması hem de sürekli olarak değişen ve gelişen bir alan olması, hukukun da aynı şekilde bu gelişmeleri takip etmesini gerekli kılmaktadır. İnternetle ilgili yapılan hukuki düzenlemeleri son olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edilen ve sonra Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yasa takip etmiştir. Yasa, internet ortamında yapılan yayınlara Radyo ve Televizyon Üst Kurulu denetimi getirmekte ve Kurula erişimin engellenmesini talep etme yetkisi vermektedir. Bu yazımda, RTÜK denetimi getiren tasarıyı değerlendirebilmek adına öncelikle bilişim teknolojilerinin gelişmesiyle beraber internet ve internete ilişkin hukuki düzenleme yapma ihtiyacının doğuşunu detaylı bir biçimde açıklayıp; bu ihtiyacı karşılayabilmek adına düzenlenen 5651 sayılı Kanun ve Kanun'un ilgili hükümlerini açıklayacağım. Ardından RTÜK denetimi getiren tasarının özellikle 5651 sayılı Kanun kapsamında hukuka uygunluğunu denetleyip, bu noktada eleştiri ve endişelerimi dile getireceğim. Ancak 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'da yapılan ek aslında doğrudan internet iletişim hukuku ile ilgilidir. Dolayısıyla öncelikle internetin ve internetteki ifade özgürlüğünün ne anlama geldiği, 5651 sayılı Kanuna bu açıdan getirilen eleştiriler ortaya konulduktan sonra, bu makalenin konusunu oluşturan kanunda yapılan ek tam olarak anlaşılabilir ve nesnel bir biçimde eleştirilebilir.
İnternet sunduğu olanaklarla geleneksel medyadan ayrılmaktadır. Televizyon ve yazılı basın gibi geleneksel iletişim kanalları görsel anlamda etkileyici olmakla birlikte, tek yönlü bir iletişim kurdukları için amaca ulaşma konusunda pasif... more
İnternet sunduğu olanaklarla geleneksel medyadan ayrılmaktadır. Televizyon ve yazılı basın gibi geleneksel iletişim kanalları görsel anlamda etkileyici olmakla birlikte, tek yönlü bir iletişim kurdukları için amaca ulaşma konusunda pasif oldukları düşünülmektedir. İnternetin sağladığı web uygulamalarında ise iletişim kuran taraflar arasında eş zamanlı ve iki yönlü enformasyon akışı sağlanmaktadır. Kendini sürekli yenileyen internet sosyal medya ile kendi içinde altın çağını yaşamaktadır. Bu çağ öyle bir çağdır ki insanların hayatlarına dokunmaktadır. Birçok kişi arkadaşlarıyla görüşmek, arkadaşlarının fotoğraflarına ve iletilerine bakmak, mesaj göndermek ve almak, eğlenmek, boş zamanını değerlendirmek, bilgiye erişmek, gündemi takip etmek için sosyal medyayı kullanmaktadır. Sosyal medya, boş vaktimizi değerlendirdiğimiz, eğlendiğimiz, sohbet ettiğimiz, bilgi alışverişinde bulunduğumuz, bilgiye erişip gündemi takip ettiğimiz yegâne araç haline gelmiştir Hayatımızın vazgeçilmezlerinden olan internet teknolojisinin özellikleri şöyle özetlenebilir;-İnternet, iletişim teknolojilerinin bir koleksiyonudur.-Yazılı iletişim araçları, telefon, iletişim uyduları, yazılı, sesli ve görüntülü kitle iletişim araçları, kitap, fotoğraf, bilgi kaydetme/depolama teknikleri gibi tüm iletişim tekniklerini kullanır.-İnternet tün medya fonksiyonlarını yerine getirir.-İnternet ticari fırsatlar yaratır.-İnternet etkileşimli(interaktif) olarak iletişim sağlar. Kısacası iki yönlü ve eş zamanlı iletişime imkân sağlaması, hızlı olması, düşük maliyet gerektirmesi başlıca avantajları arasında gösterilebilir. İnternetin en önemli farklarından biri de, diğer iletişim araçları gibi tek bir kişi, kurum ya da ülkenin tekelinde bulunmamasıdır. İnternet, bu teknolojiyi kullanan milyonlarca kişi, firma ve kuruluşun ortak sahipliğindedir Sosyal Medya, kullanıcılara enformasyon, düşünce, ilgi ve bilgi paylaşım imkânı tanıyarak karşılıklı etkileşim yaratan çevrimiçi araçlar ve web siteleri için ortak kullanılan bir terimdir. Ayrıca Sosyal medya, bilginin, farklı bakışların/düşüncelerin ve deneyimlerin kamu oluşumlu web sitelerince paylaşımına olanak sağlayan ve internet dünyasını hızla hayatımıza yerleştiren bir uygulama İnternet ve Sosyal Medya Kullanımı Üzerine Bir Uygulama alanıdır. Sosyal medya, isminde medya olmasına rağmen geleneksel medyadan farklı özelliklere sahiptir Sosyal Medyanın özgünlüğünü yaratan en önemli farklılığı, herhangi bir kişinin sosyal medyanın içeriğini yaratabilmesi, sosyal ağ siteleri insanların kullanıcılar tarafından hazırlanan içerikleri interaktif bir şekilde birbirlerine iletebildikleri internet siteleri olarak tanımlanabilir. Bu içerikler, arkadaşlar arasında oluşan ağ içinde kişisel bilgiler (profil), bloglar ve tartışma listeleri aracılığıyla iletilmektedir.Facebook , Twitter ve İnstagram ise en çok bilinen ve kullanıcı sayısı diğer sosyal paylaşım ağlarına göre en fazla olan ortamlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Doç.Dr.Başak Solmaz ve Selçuk Üniversitesi İletişim Fakultesi SBE yüksek lisans öğrencisi Muhammed Demir tarafından hazırlanan İnternet ve Sosyal Medya Kullanımı Üzerine Kullanımı Uygulama verileri göre,katılımcılara sosyal medyayı kullanıp kullanmadıkları sorulmuş ve %97,6'sından evet, %2,4'ünden hayır cevabı alınmıştır. Bu veriler ışığında katılımcıların çok yüksek bir oranla sosyal medyayı kullandıkları görülmüştür.
Gelecekte sosyal hayatımızda zaman tasarrufu sağlamak, askeri alanda savunma amaçlı veya tıp alanında sağlık amacıyla ve sayısız birçok amaçlarla hayatımızda egemen konuma gelecek robotların da hakka sahip olmasının mümkünlüğü ve robot... more
Gelecekte sosyal hayatımızda zaman tasarrufu sağlamak, askeri alanda savunma amaçlı veya tıp alanında sağlık amacıyla ve sayısız birçok amaçlarla hayatımızda egemen konuma gelecek robotların da hakka sahip olmasının mümkünlüğü ve robot hukukuna dair araştırmalar üzerine şekillenmiştir Robot Hukuku, HAK kavramıyla ilgili çok temel düşüncelerimizi yeniden sorgulamamıza sebep oluyor. Hakkı neden bir canlı veya cansıza veriyoruz. Bir dağın korunma hakkı var mı? Bir hayvanın haklarını neye göre daha iyi tutuyoruz, bizimle ilişkisi kurmasına göre mi yoksa hayvanın evcilleşmesine veya hayvanın boyutuna göre mi? Bunların hepsi çok övülen ve yere göğe sığdırılamayan Yunan Filozoflarından günümüze kadar gelen ilk hak kavramı 'o beyaz erkeğin kendisini lider ilan etmesi ve daha sonra bütün kadın ve erkeklerin buna karşı mücadelesinden doğmuştur'. Gerçekten bunu düşününce kendimizi sorguluyoruz. BİZ NEYİZ,NE KADAR KENDİMİZİZ VE HAK DEDİĞİMİZ ŞEY ASLINDA NE? BİZ HAK KAVRAMININ TANIMINI NASIL YAPMALIYIZ? I.ROBOT KAVRAMI Robotlar ile ilgili hukuki sorunlara değinmeden önce robot kavramının ne olduğunu açıklamakta fayda vardır. Robot terimi ilk kez 1920 yılında Çek bir yazarın tiyatro oyununda kullanılmıştır. Oyunda robotlar bir fabrikada köle olarak çalışan yapay insanlar olarak tasvir edilmiştir. Roboti kelimesi Çek dilinde esaret ve angarya kelimelerini ifade etmektedir. İngilizce'de roboticist olarak geçen kelime ise Türkçe'ye robotbilimci olarak çevrilebilir. Bu kelime de ilk defa 1941 yılında yazar Isaac ASIMOV tarafından kullanılmıştır. Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde robot "belirli bir işi yerine getirmek için manyetizma ile kendisine çeşitli işler yaptırılabilen otomatik araç" şeklinde tanımlanmaktadır. Robotbilim (robotics) ise robotların tasarımı, yapımı için kullanılan bilimsel yöntemleri inceleyen bilim ve teknik şeklinde tanımlanmaktadır.Robotun tanımının ne olduğu hususunda değişik açıklamalar yapılabilir. Ayrıca burada bir aracın/aygıtın robot olarak nitelendirilmesinde yapıldığı malzemenin önemi var mıdır sorusu da akla gelebilir. Robot mutlaka metalden yapılmış olmak zorunda değildir; organik malzemelerden de robot yapılabilir. Robotların insan görünümlü olması şart değildir. Doktrinde robotun tanımını RICHARDS, biyolojik anlamda canlı olmayan ancak hem fiziksel hem de zihinsel faaliyet sergilemek üzere oluşturulmuş sistem olarak tanımlamaktadır. Buna göre robot fiziksel olarak hareket edebilen, ne yapılması ile ilgili kararlar alabilen bir makinedir. Bu tanım sadece yazılıma dayalı olan ve fiziksel olarak faaliyet göstermeyen yapay zekâyı kapsam dışında tutmaktadır. Yukarıdaki robot tanımına uyan hem fiziksel faaliyet gösteren hem de karar alabilen robota örnek olarak iRobot Şirketi'nin ürettiği Roomba marka süpürgeleri gösterilmektedir. Bu süpürgeler yüzeyi temizlemek için evin içinde dolaşmakta ancak bir engelle karşılaştığında
Kişisel veriler kavramı, konuya ilişkin bütün ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerde benzer şekilde ifade bulmuş; ülkemiz açısından kişisel veriler alanına özgü temel kanun olarak kabul edilen 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması... more
Kişisel veriler kavramı, konuya ilişkin bütün ulusal ve uluslararası yasal düzenlemelerde benzer şekilde ifade bulmuş; ülkemiz açısından kişisel veriler alanına özgü temel kanun olarak kabul edilen 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda da; " kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi " şeklinde tanımlanmıştır. Bu bağlamda gerçek bir kişinin gündelik yaşam aktivitelerinden mesleki faaliyetlerine kadar yaşamının her alanında söz konusu olabilen ve onu tanımlamaya veya tanımlanabilir kılmaya yarayan her türlü bilginin kişisel veri niteliğinde olduğu söylenebilir. Öyleyse kişisel veriler belli bir alan veya faaliyete özgülenmiş olmayıp, kapsam ve sınırları açık ve net bir biçimde çizilmiş değildir; kişinin bulunduğu her ortamda söz konusu olabilecektir. Çalışma hayatının insanların yaşamında önemli bir yer ve zaman kapladığı günümüzde işçi-işveren ilişkisi de kişisel veriler bakımından önem arz eder. İş sözleşmesinin kuruluş aşamasında ve devamı süresince; işçi, işverene ekonomik ve hukuki bir bağımlılık içindeyken; işveren de işçisini koruma ve gözetme borcu altındadır. İşçi-işveren arasındaki bu karşılıklı ilişki işçinin kişisel verilerine müdahale oluşturabilecek unsurları barındırır. Ayrıca gelişen bilişim teknolojilerinin sağladığı imkanlar bu ilişkinin kişisel veriler ile olan bağlantısının farklı bir bakış açısıyla ele almayı zorunlu hale getirmiştir. Dolayısıyla iş ilişkisinin kurulması, çalışma süreci, işten ayrılma ve hatta işten ayrıldıktan sonrası da dahil olmak üzere iş ilişkisinde kişisel veriler özel bir önem taşır. Günümüzde işverenler tarafından işçilere ait kişisel veriler işe giriş ve çalışma sürecinde toplanıp işlenmekte ve işçiler çalışma esnasında çeşitli yollarla gözetlenmektedir. Özellikle teknolojik gelişmelerin kamusal ve özel alanlarda bireylerin elektronik şekilde gözetlenmesini sağlaması işverenlerin gözetleme isteklerini yerine getirmelerini kolaylaştırmıştır. Bu şekilde bir gözetleme, bazı durumlarda haklı olmakla beraber işçilerin kişisel alanına müdahale niteliğinde olması nedeniyle başta kişisel verilerin korunması hakkı olmak üzere; özel hayatın gizliliği ve korunması ve haberleşme hürriyeti gibi temel hak ve özgürlükler kapsamında ele alınmalıdır. Nitekim işverenlerin gözetleme faaliyetlerine ilişkin akıllara cevaplanması gereken şu sorular gelmektedir: • İşverenlerin işçilere ait kişisel veri toplamasının sebepleri nelerdir? • İşverenler tarafından elektronik izleme ve gözetleme uygulamalarına başvurmaya neden ihtiyaç duyulmuştur? • İşçilerin izleme ve gözetleme yollarıyla kişisel verilerinin elde edilmesi, toplanması ve işlenmesi hukuka uygun mudur? Hangi özelliklere bakılarak hukuka uygunluk değerlendirmesi yapılmalıdır? • Konuya ilişkin doktrin görüşleri ile Yargıtay kararları ne cevap vermektedir?
Kişisel Verileri Koruma Kurulunun " Veri sorumluları ve veri işleyenler tarafından ilgili kişilerin e-posta adreslerine veya SMS ya da çağrı ile cep telefonlarına reklam bildirimleri/aramaları yönlendirilmesinin önüne geçilmesi " ile... more
Kişisel Verileri Koruma Kurulunun " Veri sorumluları ve veri işleyenler tarafından ilgili kişilerin e-posta adreslerine veya SMS ya da çağrı ile cep telefonlarına reklam bildirimleri/aramaları yönlendirilmesinin önüne geçilmesi " ile ilgili 16.10.2018 tarihli ve 2018/119 sayılı İlke Kararı, 1 Kasım 2018 tarihli ve 30582 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Karar'ın hitap ettiği kitlenin hem veri sorumlusu ve veri işleyenler tarafında hem de veri sahipleri tarafında oldukça geniş olması ve Karar'a konu olan reklam bildirimleri veya aramalarının günümüzde neredeyse vazgeçilmez derecede yoğunluk göstermesi, Karar'a karşı özellikle konunun ilgilileri tarafından büyük bir ilgi gösterilmesini sağlamıştır. Buna paralel olarak Karar'ın yayınlanmasıyla beraber birçok tartışma ve belirsizlik noktası da gündeme gelmiştir. İşte bu yazımda da Kurul tarafından yayınlanan Karar'ı başta 6698 sayılı Kanun olmak üzere konuyla ilişkili diğer mevzuatları da göz önünde bulundurarak ele alacağım.
Blockchain ve kripto paralara ilişkin Türk hukukunda birçok konunun ilk defa ele alındığı kitabımızın 2019 yılındaki ilk baskısı uzunca bir süre önce tükenmesine karşın işlerimizin yoğunluğundan yeni baskıyı ancak yapabilmiş... more
Kişisel verilerin korunması hakkının öneminin anlaşılmasıyla beraber konuya ilişkin her gün yeni gelişmeler meydana gelmekte. Bu gelişmelerin genellikle ya yeni yasal düzenlemeler ya da mahkemelere konu olmuş uyuşmazlıklara ilişkin... more
Kişisel verilerin korunması hakkının öneminin anlaşılmasıyla beraber konuya ilişkin her gün yeni gelişmeler meydana gelmekte. Bu gelişmelerin genellikle ya yeni yasal düzenlemeler ya da mahkemelere konu olmuş uyuşmazlıklara ilişkin verilen kararlarla gerçekleştiğini görüyoruz. Özellikle son dönemlerde kişisel verilerin korunması birçok davaya konu olmuştur. Bunun nedenini hem bu hak üzerinde gerçekleştirilen müdahale ve ihlallerin artmasına hem de bireylerin zamanla konunun bilincine varıyor olmasına bağlıyorum. Günümüzde kişisel verilerin korunması hakkının ihlali sonucunu doğuracak tehlikelerle karşılaşmamak mümkün değildir. Zira günümüz teknolojisi ve bilgi dünyası bunu zorunlu kılmaktadır. Bununla birlikte özellikle somut olaylarda yaşanan uyuşmazlıklara cevap verebilecek nitelikte kapsamlı düzenlemeler ve içtihatlarla tehlikeyi en aza indirgemek mümkündür. Bu açıdan mahkeme kararları son derece önemlidir. Konuyla ilgili yaşanan son gelişmelerden biri de Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tuttuğu kişisel sağlık verilerini satış konusu haline getirmesi ve bu hususun mahkeme kararıyla kanıtlanmış olmasıdır. Dava konusu olay CHP milletvekili A.A'nın, SGK'nın sağlık verilerini satmış olduğuna ilişkin iddiasını basın aracılığıyla duyurmasıyla başlamıştır. İddiaya göre SGK, kişisel sağlık verilerini eski milletvekili B.İ.'nin sahibi olduğu şirkete belli bir bedel karşılığında satmıştır. Ardından aynı iddia CHP milletvekili Ö.Ö. tarafından bu kez televizyon programında dile getirilmiştir. Bu iddialarla karşılaşan şirket sahibi B.İ. Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açarak kendisinin karalandığı gerekçesiyle tazminat talebinde bulunmuştur. Tazminat talebi reddedilen davacı, arkasından temyize gitmiş olsa da; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından iddiaların doğru olduğu ve bunun belgelerle sabit olduğu gerekçeleriyle ilk derece mahkemesinin kararı onaylanmıştır. Bugün, her ne kadar kişisel verilerin birçok satış ilişkisine konu olduğu bilinen bir gerçek olsa da bu satışın özel nitelikli veriler üzerinde hele ki bir kamu kurumu tarafından gerçekleştirilmesi durumun ciddiyetini açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Aşağıda yer alan soruları SGK'nın kişisel sağlık verilerini satış konu haline getirmesine ilişkin söz konusu mahkeme kararı bağlamında cevaplandıracağım. Sağlık verileri neden paylaşılamaz ya da satılamaz?
Toplumdaki adaletin ve düzenin sağlanması açısından büyük katkıya sahip olan, adaleti dağıtan, uygulayan ve gerçekleştiren hakimlerin bu görevlerini yerine getirebilmeleri, toplumsal adalete, huzura ve barışa, bireylerin hak ve... more
Toplumdaki adaletin ve düzenin sağlanması açısından büyük katkıya sahip olan, adaleti dağıtan, uygulayan ve gerçekleştiren hakimlerin bu görevlerini yerine getirebilmeleri, toplumsal adalete, huzura ve barışa, bireylerin hak ve özgürlüklerinin gerçekleştirilebilmesine, eşitliğe katkı sağlayabilmeleri için bağımsız olmaları çok önemlidir. Hakimlerin bağımsızlığı bu önemli işlevinden dolayı bir anlamda hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından birisidir; fakat hakimlerin bağımsızlığı tek başına tam olarak işlevini gösteremeyeceğinden, hakimlere birtakım teminatlar da tanınması gerekir; yani hakimlerin bağımsızlığının tam olarak gerçekleştirilebilmesi için hakimlerin teminatının da var olması gerekir. Bundan dolayı bu makalede mahkemelerin bağımsızlığının ve hakimlerin teminatının unsurları, amacı ve önemi Anayasa maddeleri ve uluslararası antlaşmalar, belgeler çerçevesinde incelenecek ve konu hakkındaki görüşler, tartışmalar yansıtılmaya çalışılacaktır.
“Oyun” kavramı insanlığın varoluşundan beri bireylerin sosyal hayatlarının merkezinde yer almıştır. Bireylerin sosyal olguların içine kattıkları, başta mantık, matematik olmak üzere fen ve sosyal bilimlerini temel alan teoriler bütünü... more
“Oyun” kavramı insanlığın varoluşundan beri bireylerin sosyal hayatlarının merkezinde yer almıştır. Bireylerin sosyal olguların içine kattıkları, başta mantık, matematik olmak üzere fen ve sosyal bilimlerini temel alan teoriler bütünü oyun kavramını ortaya çıkarmış, insan zekâsının sınırlarını zorlayarak kurmuş olduğu bu sistemler bütünü sonucunda, oyunun işlemesini sağlayan elementler de birer fikir ürünü olarak oyunun parçalarını oluşturmuştur. Bu fikir ürünlerinin, oyun kuralları içinde değerlendirilmesinin yanı sıra, ayrıca eser niteliğini haiz olmaları sebebiyle, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında da değerlendirme alanı oluşmaktadır. Bu bağlamda, teknolojik gelişmeler ışığında kendi piyasasını oluşturmuş multimedya yaratımların ve dijital oyunların, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve uluslararası hukuk kapsamında hukuki niteliklerinin incelenmesi zorunlu hale gelmiştir.
Kişisel verilerin korunması alanının takipçileri tarafından merakla beklenen ve ilk olarak 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda öngörülmüş olan Veri Sorumluları Siciline ilişkin kapsamlı düzenlemelere yer veren “Veri... more
Kişisel verilerin korunması alanının takipçileri tarafından merakla beklenen ve ilk olarak 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda öngörülmüş olan Veri Sorumluları Siciline ilişkin kapsamlı düzenlemelere yer veren “Veri Sorumluları Sicili Hakkında Yönetmelik” 30 Aralık 2017 tarihinde 30286 sayılı Resmi Gazete’de yayınlandı. Yönetmeliğin yürürlüğe giriş tarihi ise 1 Ocak 2018 olarak belirlendi.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Veri Sorumluları Sicili kavramı söz konusu Yönetmelikten önce 6698 sayılı Kanun’da zaten yer almaktaydı. Kanun’un 16. maddesine göre; “Kurulun gözetiminde, Başkanlık tarafından kamuya açık olarak Veri Sorumluları Sicili tutulur.” Böylece Kanun maddesiyle hem Kişisel Verilerin Korunması Kurulu’na Veri Sorumluları Sicili tutulması, hem de kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilere sicile kayıt olma bakımından yükümlülük getirilmiştir.
Kanun’un aynı maddesinin 2. fıkrasında bu zorunluluğa Kurul tarafından istisna getirilebileceğine ve 3. fıkrasında da Veri Sorumluları Siciline kayıt başvurusunun hangi hususları içermesi gerektiğine yer verilmiştir. Son olarak Kanun, aynı maddenin 5. fıkrasıyla Veri Sorumluları Siciline ilişkin diğer usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceğini belirterek bugün inceleme konumuz olan Yönetmelik’in çıkarılacağına dair ipucu vermiştir.
Veri Sorumluları Sicili’ne kayıt yükümlülüğünün öneminin anlaşılması adına Kanun’da öngörülmüş olan yaptırımlara da değinmek gerekir. Kanun’un ‘Kabahatler’ başlıklı 18. maddesinde; Veri Sorumluları Siciline kayıt ve bildirim yükümlülüğüne aykırı hareket edenler hakkında 20.000 Türk lirasından 1.000.000 Türk lirasına kadar, idari para cezası verileceği düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi bu miktar oldukça yüksek olup; bu konuda dikkatli olunması gerekmektedir.
Kanun’da konuyla ilgili son olarak Kurul’un görev ve yetkileri başlıklı 22. maddesinde Veri Sorumluları Sicilinin tutulmasını sağlamak Kurul’un; Başkanlığın oluşum ve görevleri başlıklı 25. maddesinde ise Veri Sorumluları Sicilini tutmak Başkanlığın görevleri arasında sayılmıştır.
Böylece 6698 sayılı Kanun ile Veri Sorumluları Sicilinin tutulması, sicile kayıt yükümlülüğü, sicile kayıt yükümlülüğüne aykırı hareket etmenin yaptırımı gibi hususlar yüzeysel olarak düzenlenmiş olmakla beraber bu konuya geniş ve kapsamlı bir biçimde yer verilmemiş; sicile ilişkin diğer usul ve esasların Yönetmelik ile belirleneceği öngörülmüştür.
Bahsedilen Yönetmelik yukarıda belirttiğim gibi 30 Aralık 2017 tarihinde yayınlanmış olup; aşağıda konuyla ilgili diğer çalışmalarımda da olduğu gibi başlıklar halinde yönetmelikle getirilen yeni düzenlemeler ve kavramlar ile yapılan değişiklikler ve dikkat edilmesi gereken hususları belirtip, değerlendirmede bulunacağım.
Elinizde bulunan bu kitap dağıtıma girdikten dokuz ay gibi kısa bir süre içinde tükendi. Açıkçası kitabın bu kadar kısa sürede tükenmesini ve yeni bir baskı yapılmasını planlamıyorduk. Kitabın baskısının kısa sürede tükenme durumu,... more
Elinizde bulunan bu kitap dağıtıma girdikten dokuz ay gibi kısa bir süre içinde tükendi. Açıkçası kitabın bu kadar kısa sürede tükenmesini ve yeni bir baskı yapılmasını planlamıyorduk. Kitabın baskısının kısa sürede tükenme durumu, her ne kadar bir tıpkı basım yapmayı gündeme getirse de, tıpkı basım yaparak işin kolayına kaçmak istemedim. Zira kitaba son noktayı koyduğum günden bu yana Kişisel Verilerin Korunması alanında birçok gelişme oldu. Bu gelişme ve değişmeler hem mevzuat hem çeşitli organların verdiği kararlar nedeniyle oldu. Ayrıca bireysel olarak içinde yer aldığım uyum projelerinden edindiğim deneyimlerim ve yeni okuduğum kaynaklardan edindiğim bilgiler kitabı baştan sona güncelleme konusunda bana motivasyon kaynağı oldu. Bunun yanı sıra çeşitli vesilelerle bir araya geldiğimiz hukukçu meslektaşlarımızın kitap hakkındaki eleştirileri de güncelleme ve geliştirme açısından yol gösterici oldu.
Bu baskıda yer verdiğim değişiklik ve güncellemeler özetle şu başlıklar altında toplanabilir:
• Her şeyden önce, bu baskıda kitabın sistematiğini yeniden oluşturdum. Daha kullanışlı, daha anlaşılır ve daha okuyucu dostu bir sistem oluşturmaya çalıştım.
• Önceki baskıda yer alan yazım hataları ve terminoloji sapmalarını düzelttim.
• Konulara ilişkin çok sayıda özgün veya veri koruma otoritelerinin görüşlerine dayanan örneklere yer verdim.
• Konulara ilişkin güncel Kurul kararlarını ilgili bölümlere işledim. Ayrıca ABAD, AYM ve Yargıtay içtihatlarını da ilgili bölümlerde işledim.
• Kişisel verilerin korunması hukukunda konular ve kavramlar birbirleriyle
ilişkili ve iç içedir. Bu nedenle konuların mutlak ve keskin hatlarla ayrılması
mümkün değildir. Buna karşın konunun belirli bir metot çerçevesinde ele
alınması için konuları bölümlere ve a lt başlıklara ayırmaya çalıştım.
Kitap okunurken şu hususa dikkat edilmesi gerekir: Kavramlar ve konular birbirleriyle ilişkileri nedeniyle birden fazla başlık altında yer bulmakta. Bu nedenle bir bölümde konu ele alınırken mümkün olduğunca diğer ilgili bölümlere atıf yaptım. Özellikle terminoloji ve temel ilkelerin ele alındığı İkinci Bölüm ve kişisel verilerin korunmasında uyulacak esasların ele alındığı Dördüncü Bölüm konuları birbiriyle pek çok açıdan ilintilidir. Konuyu bir bütün olarak kavramak isteyen okuyucuların ilgili tüm bölümlere bakmasını tavsiye ederim.
Böylelikle daha anlaşılır, daha okuyucu dostu, bol örnekli, teori ve uygulama dengesini koruyan ve her ikisine de ışık tutmaya çalışan, yazarı olarak benim de okurken keyif aldığım bir kitap oluşturmaya çalıştım. Umarım ilk baskıya göre bir adım daha öne geçmeyi başarabilmişimdir.