Hatay Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

By following the sectional structure of this volume, these afterthoughts explore a multitude of venues for approaching aesthetics as a means to study the dynamics of religious narratives and their reception. They not only elaborate on the... more

By following the sectional structure of this volume, these afterthoughts explore a multitude of venues for approaching aesthetics as a means to study the dynamics of religious narratives and their reception. They not only elaborate on the theoretical and methodological potential of the aesthetics of religion for the study of narrative cultures in diverse religious contexts, but also explore the main insights of this volume’s contributions by applying it to a case study. The afterthoughts follow the sectional structure of this volume and engage in methodological and theoretical reflections on issues central to the aesthetics of religion. To demonstrate how the theoretical and methodological approach as proposed in this volume could be put into practice and work within the context of a single case study, these afterthoughts illustrate how the aesthetics approach can be used to elucidate less obvious forms of narrative cultures and the different aesthetic means of their transmission within different religious and cultural contexts. By presenting a case study in which different narrative cultures are intertwined through lines of socially and culturally interconnected storyworlds, the most significant insights of these afterthoughts outline the potential framework for future analysis that emerges through the assemblage of the individual contributions. With the aim to highlight unrecognized connections and expand on the aesthetic junctures of sensation and imagination, a nuanced consideration of all dimensions and aspects promises to exemplify the theoretical and methodological relevance of the aesthetic frame and narrative focus as integral to the makeup of this volume and the study of religion as a whole.

Söz konusu Hatay olunca yediden yetmiş yediye herkesin kentle ve kentin geçmişi ile ilgili size anlatacakları mutlaka vardır. Kentin bilinmeyen uzak geçmişinden yakın tarihine kadar uzanan anlatılar bunlar. Hem doktora tez çalışmam... more

Söz konusu Hatay olunca yediden yetmiş yediye herkesin kentle ve kentin geçmişi ile ilgili size anlatacakları mutlaka vardır. Kentin bilinmeyen uzak geçmişinden yakın tarihine kadar uzanan anlatılar bunlar. Hem doktora tez çalışmam Antakya ve periferisinde saha çalışmaları ile geçtiğinden hem de 20 yılı aşkın bir zamandır bu kentte yaşadığım için bu anlatılara bizzat şahitlik ettiğimi de söyleyebilirim. Anlatıların çeşitliliği konusunda bu kadar zengin bir kent de Türkiye’de oldukça azdır sanırım.

Bu çalışmada Hatay ağzındaki bazı arkaik ve yerel unsurlar üzerinde durulmuştur. Hatay ağzında kullanılan kelimeler olabildiğince geniş bir ölçüde gözden geçirilmiş; içlerinde arkaik ve yerel özellik arz edenler tespit edilip yapıları... more

Bu çalışmada Hatay ağzındaki bazı arkaik ve yerel unsurlar üzerinde durulmuştur. Hatay ağzında kullanılan kelimeler olabildiğince geniş bir ölçüde gözden geçirilmiş; içlerinde arkaik ve yerel özellik arz edenler tespit edilip yapıları tartışılmış, yer yer art zamanlı ve eş zamanlı olarak Türk lehçeleriyle mukayese edilmiştir. Böylece her bir kelimenin ek veya köküyle bize anlattığı bilgi ve kültür dünyası, bu dünyanın zaman ve mekân tanımadan yaşayabildiği; şekil ve anlam değiştirse bile kelimelerin bizi neredeyse kesintisiz bir biçimde geçmişe bağladığı gerçeği fark ettirilmeye çalışılmıştır.

Hatay, Mondros Mütarekesi öncesi Suriye’ye bağlı “İskenderun Sancağı” olarak anılmıştır. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı günlerde Anadolu'nun her bölgesinde olduğu gibi Hatay da Fransızlara karşı müdafaaya çekilmiş ve daha... more

Hatay, Mondros Mütarekesi öncesi Suriye’ye bağlı “İskenderun Sancağı” olarak anılmıştır. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı günlerde Anadolu'nun her bölgesinde olduğu gibi Hatay da Fransızlara karşı müdafaaya çekilmiş ve daha sonra bir milli mücadele cephesi kurulmuştur. Fransızlar 20 Ekim 1921 tarihindeki Ankara Antlaşması’na göre Ankara Hükümeti'ne tanımış olduğu ‘Özel Statünün’ gereğini yerine getirmiştir. Buna göre antlaşmanın 7. maddesinin son fıkrasında ‘Sancakta resmi dilin Türkçe olduğu’ açıkça belirtilmiş-tir. Ankara Antlaşması'nın imzalanmasından hemen sonra Fransızlar boş durmayarak bölgedeki etnik ve dini kriterleri kullanarak çıkarlarını korumaya çalışmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti, 15 Aralık 1936 tarihinde Milletler Cemiyeti'nde yapılan toplantıda İskenderun Sancağı konusunda bağımsızlığa gidecek süreçle ilgili beklentilerini dile getirmiştir. Ancak Fransa, Türkiye'nin talebini önemsemeyen bir tutum sergileyerek İskenderun Sancağı Meselesi'nin Fransa ile Milletler Cemiyeti arasında bir sorun olduğunu dile getirmiştir. Bunun üzerine Milletler Cemiyeti tarafından bölgeye gözlemciler atanarak bir rapor hazırlamaları istenmiştir. Tarihte “Sandler Raporu” olarak da bilinen raporda, kabul edilen Sancak Anayasası’nın bir maddesine göre, Ha-tay Meclisi 40 kişiden oluşacak ve Meclis üyeleri iki dereceli sistem ile dört yılda bir seçileceklerdir. Bahsi geçen raporda, ilk seçimin 15 Nisan 1938 tarihinden önce yapılması teklif edilmiştir. Ancak Meclis seçimleri Ağustos ayında yapılabilmiştir. Seçim neticesinde Türkler 40 milletvekilliğinin 22’sini kazanmışlardır. 2 Eylül 1938 tarihinde Hatay Meclisi ilk toplantısında “Hatay Cumhuriyeti” adını kabul etmiş, 6 Eylül 1938 tarihinde de Hatay Bayrağı Kanunu yürürlüğe girmiştir. Meclise, 7 Eylül 1938 tarihinde “Bütün Türkler için yapılmış olan Türkiye Milli Marşı'nın aynen kabul edilmesi” kanun teklifi sunulmuş ve Türk İstiklal Marşı, Hatay Devleti'nin de Milli Marşı olmuştur. İlerleyen tarihlerde Hatay Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında hep yakın ilişkiler gözlemlenmiştir. 8 Aralık 1938 tarihli Meclis oturumunda “Türkiye’den İthal Edilecek Eşyadan Gümrük Alınmaması” ile ilgili ekonomik ve siyasi açıdan oldukça önemli bir kanunun görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Hatay Meclisi'nde, 1939 senesinin Ocak ayında “Türk Medeni Kanunu” ve “Türk Ceza Kanunu” kabul edilmiştir. 16 Şubat 1939 tarihinde de “Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarının Hatay Kanunu Olarak Kabulüne Dair Kanun” teklifi meclis oylamasında oy birliğiyle kabul edilmiştir. Bütün bu gelişmeler ve sürecin ardından, 23 Haziran 1939 tarihinde Fransa ile Türkiye arasında yapılan antlaşmayla, Hatay Devleti Türkiye Cumhuriyeti’ne ilhak olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Hatay, İskenderun, Antakya, Sancak, Tür-kiye, Fransa.

Çalışmanın Türü: Derleme Öz Basın, en etkili iletişim araçlarının başında gelmektedir. Teknolojinin gelişimiyle beraber yerel ve ulusal basın hızla kurumsallaşarak toplumun önemli bir unsuru haline geldi. Hatay'ın anavatana katıldıktan... more

Çalışmanın Türü: Derleme Öz Basın, en etkili iletişim araçlarının başında gelmektedir. Teknolojinin gelişimiyle beraber yerel ve ulusal basın hızla kurumsallaşarak toplumun önemli bir unsuru haline geldi. Hatay'ın anavatana katıldıktan sonraki siyasi, sosyal, ekonomik değişimini gözler önüne sermesi bakımından yerel basın önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Bu çalışmada 1939-1950 yılları arasında Hatay'da yayınlanan Yenigün, Atayolu ve Yenihatay gazeteleri eldeki nüshalar ışığında incelenmiştir. Yenigün gazetesi başta olmak üzere Atayolu ve Yenihatay gazeteleri içerik itibariyle dünya ve Türkiye haberlerinin yanı sıra yerel siyasi, sosyal, iktisadi ve kültürel haberler oldukça fazladır. İkinci Dünya Savaşı'nın Türkiye ve Hatay'ı nasıl etkilediği ve ne gibi değişime neden olduğunu öğrenmek açısından zengin bilgiler sunmaktadır. Gazetelerin yayın kadrosunun içerisinde büyük kısmı yerel isimler olmak üzere Türkiye çapında önemli simaların bulunması gazeteleri değerli kılan bir başka husustur. Abstract The press is the first among most effective means of communication. Along with technological developments, local and national news media has rapidly institutionalised and become an important element of society. Local press is an important source in the context of revealing the political, social and economic change of Hatay after its annexation to the motherland. The present study analysed the newspapers Yenigün, Atayolu and Yenihatay, based on their currently available issues that were published in Hatay between 1939-1950. In terms of their contents, Yenigün, in particular, Atayolu and Yenihatay contain a significant amount of local political, social, economic and cultural news reports as well as news about the world and Turkey. They offer a rich resource for learning how World War II affected Turkey and Hatay, and what kind of a change it brought. Another factor that makes these newspapers valuable is the fact that although their staff writers consisted mostly of local names, they also included some nationally renowned names.

The religious geography of Hatay, the southernmost province of Turkey, is shaped through a tapestry of sanctuaries of shared religious heritage. This chapter features four of the most prominent sites that illustrate the religious... more

The religious geography of Hatay, the southernmost province of Turkey, is shaped through a tapestry of sanctuaries of shared religious heritage. This chapter features four of the most prominent sites that illustrate the religious significance of water, namely a waterfall in Harbiye attributed to the Greek myth of Apollo and Daphne; a rivulet ascribed to the water of life through the legend of St. George and al-Khidr, the Green One; a sacred well in the oldest Christian cave church in Antioch associated with St. Luke and a water pool linked to a visit of the Virgin Mary. By reconstructing the legends and rituals in conjunction with the geography and environment of these sacred springs and water wells, this essay demonstrates how devotion to both deities and saints is integrally tied to the materiality and sacredness of abundant water resources providing the basis for interreligious relations in this region.

İnsanlık tarihinde Antakya çeşitli milletlerin ve dinlerin bir arada yaşadığı bir yer olma özellikleri açısından önemli bir kavşak noktasıdır. Sekiz bin yıllık bir geçmişe sahip olan Antakya İlkçağ’da ve özellikle Roma-Bizans... more

İnsanlık tarihinde Antakya çeşitli milletlerin ve dinlerin bir arada yaşadığı bir yer olma özellikleri açısından önemli bir kavşak noktasıdır. Sekiz bin yıllık bir geçmişe sahip olan Antakya İlkçağ’da ve özellikle Roma-Bizans imparatorlukları döneminde Akdeniz havzasının en büyük şehirlerinden biridir. Konum itibarıyla Türkiye’nin Ortadoğu’ya, Ortadoğu’nun da
Anadolu’ya, Akdeniz’e ve Avrupa’ya açılan kapısıdır. İslâm öncesi dönemde Antiochia olarak geçen şehrin ismi İslâmî dönemde Antâkiye şekline dönüşerek günümüze ulaşmıştır. Bölgede Romalılar, Sasaniler, Ermeniler, Araplar ve Türkler hâkim olmuştur.
Reyhanlı, Hatay Vilayeti’nin kuzeyinde Kırıkhan ve Hatay’ın merkez kazası Antakya ile sınırdaş olup bölgenin diğer üç tarafı Suriye’nin Kafert, Harim ve Afrin kazalarıyla çevrelenmiştir. Selçuklular zamanından beri yazları Maraş ve civarında, kışları Amik Ovası civarında geçiren Reyhanlı Aşireti’nin bölgeye yerleştirilmesiyle kurulmuş olan ilçenin adı
başlangıçta yanlış telaffuzdan ötürü Reyhanîye şeklinde anılmıştır. Bölgeye ilk geldiklerinde 12 boy, 40 oymak ve 20000 çadırdan ibaret olan Reyhanlı Aşireti 1845-1846’da Amik Ovası civarında iskâna tabii tutulmuşlardır. Nahiye halinde teşkilatlandırılmış olan Reyhaniye’ye
Sarıcalar Cemaati, Tevekkelliler Cemaati, Bahadırlı Cemaati gibi Reyhanlı Türkmen aşiretleri yerleştirilmiştir. Bölgedeki iskân faaliyetleri bölgeye gelen Fırka-ı İslâhiye ordusunun çalışmalarında da konu olmuş ve yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Reyhanlı Aşireti’nin
iskânından sonra gelirlerinin arttığını söylemek de mümkündür.
Bu çalışmada Hatay’ın anavatana katılışı sürecinde bölgede yapılan inceleme ve raporlar ana kaynak olarak kullanılmıştır. Reyhanîye Kazası ile ilgili hazırlanmış olan detaylı raporlarda 1939-1940 yıllarındaki nüfus, sosyal ve ekonomik yapı, eğitim ve sağlık gibi konular üzerinde
durulmuştur. Bu çalışma ile Reyhanlı Kazası’nın iskâna tabi tutuluşundan sonraki yüzyıllık serüveni ortaya konup, 20. yüzyılın ortasında bir Türkmen yerleşiminin sosyo-ekonomik dinamikleri gözler önüne serilmiştir.

The aim of this study is to provide suggestions for evaluating the tourism destinations of Samandağ district of Hatay within the scope of future tourism trends. In this context, SWOT analysis will be conducted for Samandağ district. The... more

The aim of this study is to provide suggestions for evaluating the tourism destinations of Samandağ district of Hatay within the scope of future tourism trends. In this context, SWOT analysis will be conducted for Samandağ district. The SWOT analysis of Samandağ will identify strengths, weaknesses and opportunities and threats. The mentioned information will be evaluated within the scope of future tourism activities of the region and it is aimed to make suggestions to the related institutions and organizations that make tourism planning for Samandağ district.

ÖZET Başarılı bir turizm merkezi, diğerlerinin yanı sıra, bölgeye gelen ziyaretçilerin olumlu açıklamaları ile değerlendirilmektedir. Turizmde birçok çekim unsuru bulunmaktadır. Son yıllarda önemli çekim unsuru olarak belirlenen yöresel... more

ÖZET Başarılı bir turizm merkezi, diğerlerinin yanı sıra, bölgeye gelen ziyaretçilerin olumlu açıklamaları ile değerlendirilmektedir. Turizmde birçok çekim unsuru bulunmaktadır. Son yıllarda önemli çekim unsuru olarak belirlenen yöresel mutfak bunlardan biridir. Yöresel mutfak, farklı destinasyonlara seyahat eden turistlerin yeni kültür ve yeme içme biçimleriyle birlikte diğer kültürlerle temas haline getiren önemli bir motivasyon unsurudur. Yeni yerler ve yeni kültürleri deneyimleme isteği, daha önce yapılan araştırmalarda seyahat davranışının temel bir motivasyonu olduğu görülmüştür. Yiyeceklerin hazırlanması, pazarlanması ve tüketimi, hâlihazırda kapsamlı bir araştırma gerektiren karmaşık sosyal-ekonomik süreçlerdir. Yiyecek kültürünün kültürel turistik deneyimlerdeki rolünü daha iyi anlamak için, yiyecek tercihleri veya motivasyon gibi sadece bir yönüne odaklanmak yerine çok boyutlu ölçütleri kabul etmek gerekir. Bu çalışmanın temel amacı, Hatay'ı ziyaret eden yerli turistlerin Hatay Mutfağı deneyimlerinin safhaları, etkileri ve sonuçları hakkında daha derin bir görüş ile yöresel mutfak kararlarının analiz edilmesi ve turist deneyimindeki yiyeceklerin rolünün incelenmesidir. Araştırma, Hatay'ı ziyaret eden turistlerin deneyimlerini araştıran bir vaka çalışması şeklini almaktadır. Araştırma, 2018 yılı Nisan ayı boyunca Hatay'ın belirli turist çekim merkezleri yerlerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada nicel yöntem kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak anket tekniğinden faydalanılmıştır. Ankette kullanılan ölçek, Ying-Yu Chen (2013) çalışmasından uyarlanmıştır. Anket 400 kişiye ulaştırılmış olup 206 ankette dönüş sağlanmıştır. Bu çalışmada, turistlerin genel olarak Hatay mutfağından memnun kaldıkları, deneyimlerini arkadaşlarına ve akrabalarına internet, fotoğraf ve birebir paylaşacakları ve seyahat etmelerinde yöresel mutfağın çok büyük etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Yöresel Mutfak, Seyahat Motivasyonu, Gastronomi Turizmi, Hatay

Antakya 3 Mıntıka 609 Parsel üzerindeki sivil mimarlık ürünü konut; kökleri iki bin üç yüz yıl öncesine giden, bölgenin iklim ve yaşam koşullarının sosyo–kültüre yansımasının doğal sonucu olarak ortaya çıkmış sivil mimari geleneğin, son... more

XX. Yüzyıl başlarında inşa edilmiş ve 1930'lu yıllarda onarım geçirmiş eser, eğimli bir arazi üzerinde, doğu – batı doğrultusunda uzanan 7.75 m x 18.84 m ölçülerinde dikdörtgen plan şeması içinde tek nefli naos ve dışa taşırılmış apsis... more

XX. Yüzyıl başlarında inşa edilmiş ve 1930'lu yıllarda onarım geçirmiş eser, eğimli bir arazi üzerinde, doğu – batı doğrultusunda uzanan 7.75 m x 18.84 m ölçülerinde dikdörtgen plan şeması içinde tek nefli naos ve dışa taşırılmış apsis bölümlerinden oluşur. Narteks’e yer verilmemiştir. Duvar örgü sisteminde kaba yonu - moloz taş, pencere ve kapı kemerlerinde düzgün kesme taş kullanılmıştır. Duvar kalınlığı, Naos’ta 65, apsiste 75 cm’dir. Dikdörtgen planlı naos doğuda 4.80 m genişlikte, 3.20 m derinliğinde zeminden iki basamak yüksekliğinde yarım yuvarlak bir apsisle sonlanır. Kuzey ve güney cephelerde bulunan iki kapı naosa girişi sağlar. Girişlerin doğusunda ikişer alt, batısında galeriye bakan birer üst pencereye yer verilmiştir. Naos'un batısında, ahşap dikmelerle taşınan ve merdivenle ulaşılan ahşap galeri, kuzeybatı köşede vaftiz teknesi, naos ile apsis arasında ikonastasis, apsis merkezinden altar yer alır. Apsis yarım kubbe, naos ahşap çatı ile örtülüdür.

Öz: Sanat eserleri, toplumun estetik duyarlılığını artırmakla birlikte tarihin karanlıkta kalan kısımlarını aydınlatmada da önemli katkılar sağlayabilir. Refik Halid Karay'ın roman ve denemeleri bize böyle bir imkân sunmaktadır.... more

Öz: Sanat eserleri, toplumun estetik duyarlılığını artırmakla birlikte tarihin karanlıkta kalan kısımlarını aydınlatmada da önemli katkılar sağlayabilir. Refik Halid Karay'ın roman ve denemeleri bize böyle bir imkân sunmaktadır. Eserlerinde kullandığı işlenmiş İstanbul Türkçesi dolayısıyla Türk edebiyatının en kudretli yazarları arasında sayılan Refik Halid, 1922 yılından sonra başlayan sürgün hayatı boyunca yeni coğrafyalar keşfetmiş ve yeni insanlarla tanışmıştır. Sürgünlüğü dolayısıyla Beyrut'ta kurmaya çalıştığı yeni hayatı ona yeni tecrübeler kazandırmış ve onda vatanî duyguların derinleşerek artmasına yol açmış-tır. Beyrut ve Halep'te geçirdiği uzun seneler yazara bu bölgeleri bütün detaylarıyla görme ve tanıma fırsatı vermiştir. O yıllarda, içinde Antakya'nın da bulunduğu Doğu Akdeniz havzası Fransızların kontro-lünde bulunmaktadır. Halep'e geliş gidişlerinde Antakya'daki Türk gençleriyle gizli olarak sık sık bir araya gelen yazar, onlara bu bölgenin Türk olduğunu ve Türkiye'ye bağlanması gerektiğini söyler. 17 Temmuz 1938 tarihinde af kanunun yürürlüğe girmesiyle Refik Halid, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlı-ğına dönüşünü sağlayan pasaportu alır ve Anafarta vapuruyla Payas'a, vatan topraklarına kavuşur. Refik Halid, Beyrut ve Suriye'de geçirdiği yılların ve vatana olan hasretin verdiği duyarlılıkla kaleme aldığı Çete romanında, Fransızların bölgeden çekilmeleri ve Hatay'nın Anavatan'a katılması için 1920-1921 yıllarında fedakâr vatan evlatlarının Kıran Bey liderliğinde, Amanos dağlarına çekilerek düşman ordu-suna karşı verdikleri mücadeleyi; ardından gelen zaferle Türk ordusunun Hatay'a girişini anlatılır.
Abstract: Although art works can increase the aesthetic sensitivity of society, it can also make important contributions towards illuminating the dark parts of history.

Türkiye'nin en güneyinde bulunan Hatay ilinde yapılan araştırma ve gözlemler, bölgenin 162 kelebek türüne ev sahipliği yaptığı ortaya konmuştur. Bu türlere ait Hatay dağılım haritaları, beslenme bitkileri ve uçuş zamanları kelebek... more

Türkiye'nin en güneyinde bulunan Hatay ilinde yapılan araştırma ve gözlemler, bölgenin 162 kelebek türüne ev sahipliği yaptığı ortaya konmuştur. Bu türlere ait Hatay dağılım haritaları, beslenme bitkileri ve uçuş zamanları kelebek fotoğrafları ile birlikte verilmiştir.

Healing, in conjunction with dream and vision requests at sacred sites, is a well-documented phenomenon in Turkey and the Middle East, and plays a major role in local Muslim traditions. This article presents an ethnographic account of... more

Healing, in conjunction with dream and vision requests at sacred sites, is a well-documented phenomenon in Turkey and the Middle East, and plays a major role in local Muslim traditions. This article presents an ethnographic account of dreaming and healing traditions, focusing on the worship of Hızır and Şeyh Yusuf el-Hekim commonly practised at pilgrimage sites in Hatay, Turkey. It demonstrates how Muslims and Christians visit these pilgrimage sites for the purpose of both vows and dream-quests. I argue that visits to local pilgrimage sites – including dreaming and healing as key elements of these visits – lead to a virtual encounter with the saint and a ritual transformation of agency for the worshipper. In reference to the work of Bakhtin, I utilize the concept of the chronotope to analyze oral traditions about Muslim saints and the interrelatedness between temporal and spatial dimensions of visits to these pilgrimage sites. I link this approach with Kapferer’s concept of virtuality so as to account for the personal testimonies of those who visited these sites and experienced virtual encounters with Muslim saints through dreaming and healing. In conclusion, I present details from one of my own experiences at a site and discuss how this changed my relationships with my interlocutors.

Iskenderun is an important junction between East and West. This place serves as a very important warehouse on the route that connects India with Europe via Baghdad and Aleppo. This place was also of strategic importance in terms of being... more

Iskenderun is an important junction between East and West. This place serves as a very important warehouse on the route that connects India with Europe via Baghdad and Aleppo. This place was also of strategic importance in terms of being the gateway opening to the sea of many provinces in Anatolian geography. Iskenderun, which in-creased its importance with the invention of steam ships, became a major center of attraction for the great forces in the second half of the 19th century and almost all of these forces had established a consulate here. With this importance, the population of the city increased day by day and many European merchants began to reside in Iskenderun. In the second half of the 19th century, families of Belfante and Catoni had been two of the families who came here as commercial represent-atives and settled and left their mark in this respect. Because while other commercial and diplomatic representatives returned to their country after the end of their term of office, the families of Belfante and Catoni became permanent and they had endenizened although they had preserved their foreignness. The two families had also dip-lomatic representative identities along with their commercial activities. The role of the families in the history of Iskenderun increased with the establishment of kinship ties between these two families by way of marriage. The two families that united their political and commercial powers played an active role in all activities such as commercial, polit-ical, public works etc. in the region. In this study, in fact, the historical development of Iskenderun from the 19th century to the 20th century will be examined in political, commercial, military and strategic terms over these two families. The basis of the study is based on miscellane-ous documents in the Presidential Ottoman Archives.

In this study, it was determined the involvement level of local food in the menus of tourism operating certificate restaurants in Antakya, an important tourism destination center in Hatay. Opinions about the most preferred local food and... more

In this study, it was determined the involvement level of local food in the menus of tourism operating certificate restaurants in Antakya, an important tourism destination center in Hatay. Opinions about the most preferred local food and the importance of local food for tourism development of the region were investigated along with how business managers perceive the current trends. Content analysis and semi-structured interview technique were used as a qualitative research method. As a result, evaluations were made on the data obtained from the research, and the products presented in the enterprises were classified and interpreted.

Fransa ile yapılan Ankara Anlaşması’ndan sonra ortaya çıkan Sancak(Hatay) sorunu yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni uğraştırmıştır.1936 yılında Atatürk’ün Hatay adını vereceği İskenderun Sancağı bir süre Fransa mandasında... more

Fransa ile yapılan Ankara Anlaşması’ndan sonra ortaya çıkan Sancak(Hatay) sorunu
yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni uğraştırmıştır.1936 yılında Atatürk’ün Hatay
adını vereceği İskenderun Sancağı bir süre Fransa mandasında kalmıştır. Ardından Suriye’nin
bağımsızlığını kazanmasından sonra İskenderun Sancağı’da özerk bir idareye sahip olmuştur.
Türkiye daha sonra Avrupa’nın içinde bulunduğu durumdan yararlanarak İskenderun
Sancağı’na da bağımsızlık verilmesini ve Suriye’den ayrı bir devlet olmasını istemiştir.
Milletler Cemiyeti de buna destek vermiştir.2 Eylül 1938’de Hatay Devleti kurulmuştur.
Hatay’da yapılan seçimler sonucunda Türkler büyük bir zafer kazanmıştır ve aday olarak
gösterilen 22 Türk’te meclise girmiştir. Ardından Avrupa’da savaş çanları çalmaya başlayınca
İngiltere kendine ittifak kuracak devlet arayışına girmiştir. Bunlardan biri şüphesiz Türkiye
Devleti’dir. Fransa’yı da yanına alarak güçlü bir ittifak kurmak istemiştir. Türkiye buna karşılık
Hatay’ı istemiştir. Fransa içinde bulunduğu durumu göz önüne alarak Türk devletinin bu
isteğini kabul etmiştir. Bu haber Hatay’da büyük bir sevinçle karşılanmıştır.

These are translated excerpts from my book 'The Byzantines and the Franks in Antioch, Syria and Cilicia'. 2015, Vol. II. Chapter 1, sec. 5. P.41-55, and my article ‘The Vanished Churches of Antioch’ in Panorama Iskysstv, 2017, which deal... more

These are translated excerpts from my book
'The Byzantines and the Franks in Antioch, Syria and Cilicia'. 2015,
Vol. II. Chapter 1, sec. 5. P.41-55,
and my article
‘The Vanished Churches of Antioch’ in Panorama Iskysstv, 2017, which deal with the Patriarchal Cathedral at Antioch.

Yıllardır istediğim, ancak koşulları hazırlayıp bir türlü gerçekleştiremediğim Doğu Gezimi, sonunda yapmak nasip oldu. Duygu ve düşünce dünyamı kat be kat zenginleştiren bu gezimden elde ettiğim izlenimleri, gözlemleri, hissettiğim... more

MEDYANIN AYDINLANMASI VE ENTELEKTÜELLERIN SORUMLULUĞU: “YÜZELLILIKLER / 150’LIKLER” VE HATAY’DA YEREL BASIN Özet Yüzyılın düşünürü Noam Chomsky’nin aydın sorumluluğuna dair fikirlerinin ve yorumlarının Hatay yerel basınının gelişimi... more

ABSTRACT Some incised or embossed signs have been determined on the gravestones during the surveys and excavations carrid on the Amuq Valley since 2011. These signs are notably different from the well known motifs on the Turkish... more

ABSTRACT
Some incised or embossed signs have been determined on the gravestones during the surveys and excavations carrid on the Amuq Valley since 2011. These signs are notably different from the well known motifs on the Turkish gravestones. Both the stones and the signs reflect simple and abstract depictions. The sings are defined as tamgas, ideograms and symbols. It is introduced that these depictions are based on the earlist Turkish culture spread in the Central and Inner Asia. Analogous signs diffused in Eurasia have also been determined in Turkey in recent years.
Amuq Valley is located in the center of Hatay Province, in the east of the Mediterranian Sea. The routes which reach at Mediterranian Sea coming from South following the Palestine and Syria coasts by the Asi Valley and those coming from East, from Mesopotamia cross at Amuq Valley. The location gave rise to numerous cities of different cultures in the fertile plain throughout the history.
In this study, signs on the gravestones within the borders of Amuq Valley which we have detected in 2018 survey are discussed. Only Kırıkhan and Hassa Counties are included in the survey.
We have documented 63 signs on the gravestones and classified them with regard to their formations.
Those are essentially; circle, homocentric circles, + in a circle, sun or star like radial lines, double circles connected with a line, lozenge form, IYI sign, “K” sign, arrow or arrow with a bow, arrow and bow together, raptorial claw, inverted double “V” forms, homocentric tetragons with axis lines. There are also some different variations of these signs, sometimes little lines added to the main form.
Corresponding signs are encountered as petroglyphs, ideograms and tamgas on the rocks, stones, stelas and kurgan findings of prehistoric and pre-islamic Turkic remains, letters of the old Turkic inscriptions, tamgas of the Turkish tribes and clans, tamgas, ideograms and signs on the gravestones of the Muslim Turkish people in Turkey. The analogous signs of different periods and materials are matched in tables at the end of the chapter.

Kalıp sözler arasında değerlendirilen beddualar Türkçede kargış, bedat, ilenç, inkisar ve benzeri kelimelerle de anılmaktadır. Beddualar, dil özellikleri, içerdiği anlam ve bağlam bakımından kültürün sonraki kuşaklara aktarılmasında... more

Kalıp sözler arasında değerlendirilen beddualar Türkçede kargış, bedat, ilenç, inkisar ve benzeri kelimelerle de anılmaktadır. Beddualar, dil özellikleri, içerdiği anlam ve bağlam bakımından kültürün sonraki kuşaklara aktarılmasında önemli bir yer tutar. Bireyler, kötü bir durumla karşılaştıklarında, kendisinin, ailesinin veya yakın çevresinin başına olumsuz bir durum gelmesi, haksızlıkla karşılaşılması, memleket hasreti çekmesi neticesinde bedduaları kullanabilmektedir. Beddualar, olumsuz durumdan kurtulmak ve rahatlamak amacıyla kullanılırlar. Araştırmanın başlamasıyla birlikte Türkçe ve yabancı dilde yapılan literatür taraması çalışmalarında hem Türkçede hem de yabancı dilde kargışlarbeddualar konusunda yapılan pek çok çalışmaya yer verildiği görülmüştür. Araştırma çalışması 2017 yılında Antakya, Samandağ ve Harbiye yerleşim yerlerinde başlamıştır. Bu kapsamda farklı cinsiyet ve yaşlardan 24 kişiyle görüşülmüştür. Görüşülen kişiler Türkçenin yanı sıra Arapçayı da etkin şekilde kullanan iki dilli bireylerdir. Elde edilen Arapça cümleler, içerdikleri anlamlar bakımından farklı kategoriler altında değerlendirilmiştir. Her bölümün sonunda kategorilerin değerlendirmesi yapılmıştır. Arapça ifadelerin Türkçeye çevrilmesinde gerekli olduğu durumlarda ilk cümle ifadenin düz anlamını vermektedir, ikinci cümle Türkçede karşılık gelebileceği ya da anlamı karşılayacak ifadeler olmuştur. Hatay ilinde Arapça konuşan iki dilli bireyler gündelik dilde Arapçayı kullanmaktadır fakat yazılı Arapça kullanımı etkin değildir. Bu nedenle Arapça ifadeler Latin harfleri kullanarak yazılmış, seslerin tam karşılığını verebilmesi amacıyla Arap diyalektolojisinde kullanılan sesbirim temelli yazım sisteminden yararlanılmıştır. Çalışmanın geneli, cümlelerin kategorilendirilmesi ve içerdikleri anlamların değerlendirilmesi bakımından dil antropolojisi ve toplumdilbilim disiplinlerinin bakış açısıyla ele alınmıştır.

Cemil Hayek, kız kardeşine yapılan cinsel saldırıyla kahramanlık yolundaki ilk adımını atmıştır. Bu adımla birlikte sıradan bir kişiliktan çıkması, davasına bağlı bir şekilde Fransız askerlerine karşı tutumu Hatay halkı tarafından dönemin... more

Cemil Hayek, kız kardeşine yapılan cinsel saldırıyla kahramanlık yolundaki ilk adımını atmıştır. Bu adımla birlikte sıradan bir kişiliktan çıkması, davasına bağlı bir şekilde Fransız askerlerine karşı tutumu Hatay halkı tarafından dönemin kurtarıcısı ilan edilmesini sağlamıştır. İleriki safhalarda yolculuğunu başlatan kişisel olay silikleşmiş ve halk tarafından bir bağımsızlık savaşının önderi olarak atfedilmiştir; bu olay üzerinden Cemil Hayek'e ait bulguları bir araya getirip- sunmak araştırmanın birinci bölümünü oluşturmaktadır. Kahramanın son anlarında, düşmana tutsak düşmemek için kardeşi ve kendisini öldürmesi, "sosyal etkilerin" "bireysel dışa vurumu" nu ortaya çıkarmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, Hatay halkına göre kahraman, işgalci Fransız devletine karşı bir suçlu olarak kabul gören Cemil Hayek, Joseph Campbell ve Hobsbawm gibi kahramanlık kuramları geliştiren yazarların, belirli eserleri esas alınarak çözümlenecektir.

The aim of this study is to investigate the usage areas of Red Guddeme Flower (Helichrysum sanguineum), the benefits that it can provide for eco-tourism and botany tourism and its effects on alternative medicine and to support literature.... more

The aim of this study is to investigate the usage areas of Red Guddeme Flower (Helichrysum sanguineum), the benefits that it can provide for eco-tourism and botany tourism and its effects on alternative medicine and to support literature. Content scanning and on-the-spot inspection methods were used as research methods. When obtained data were examined following findings were reached; Red Guddeme Flower has bile and urine enhancing properties, contains flavones composed of antioxidant compounds, is good for asthma disease, to treat wounds and scars on the skin, plant oil is used in aromatherapy and perfumery, good for urinary discomfort and liver disease and it is also used for the treatment of sciatic, hernia and kidney stones. Field visits such as trekking, flora and fauna observations that supported by eco-tourism activities will help to raise awareness for the endemic plant. In the field visits, a growth of rural tourism will be provided by supporting the purchase and consumption of natural products. It is foreseen that the plant can be evaluated in terms of rural tourism. The research universe is limited to Amanos Mountains of Hatay.

Türk toplumunda çok eski dönemlerden beri varlığını sürdüren çeyiz, önemli bir gelenek olarak yüzyıllarca devam etmiştir. Gelinin evlenirken evinden getirdiği değerli eşyalar, Türk kültüründe çok güzel ve kaliteli işçilikte üretilmiş olan... more

Türk toplumunda çok eski dönemlerden beri varlığını sürdüren çeyiz, önemli bir gelenek olarak yüzyıllarca devam etmiştir. Gelinin evlenirken evinden getirdiği değerli eşyalar, Türk kültüründe çok güzel ve kaliteli işçilikte üretilmiş olan ahşap sandıklarda saklanmıştır. Anadolu'nun farklı bölgelerinde farklı malzeme ve tekniklerde üretilmiş, çoğu zaman da üretildiği bölgenin adı ile anılmış pek çok sandık örneği mevcuttur. Bu
üretim yerleri içinde boyama tekniği ile Edirne, Kabaralı sandıklarıyla Kapadokya, oyma tekniğinde sandıklarıyla Kahramanmaraş gibi yöreler ön plana çıkmıştır. Çeyiz sandığı üretiminin ve geleneğinin yaygın olduğu yerlerden biri de Hatay'dır. 2011 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ile Yrd. Doç. Dr. F. Mine TEMİZ başkanlığında yürütülen ve kısaca “ASAYİK” olarak kodlanan “Hatay ili, Antakya, Samandağı,
Yayladağı, Altınözü ilçeleri ile İskenderun Körfezi'nde 7. Yüzyıl ve Sonrası Türk ve İslam Dönemine Ait Kültür Varlıklarının Tespitine Yönelik Yüzey Araştırması” kapsamında, bölgedeki pek çok mahallede taşınmaz kültür varlığı ile çeşitli nitelikte etnografik eser tespit edilmiştir. Etnografik eserler içinde önemli bir kısmı malzeme, teknik ve süsleme açısından özellik gösteren çeyiz sandıkları oluşturmaktadır. Antakya ve Arsuz olarak iki
merkezde, farklı ustalar elinde üretimi yapılmış olan bu sandıklar, Hatay'daki ahşap işçiliğini yansıtan örnekler olarak günümüze ulaşmıştır. Bezeme programı itibariyle Anadolu'daki sandık örnekleri ile benzer olanların yanı sıra motif ve tekniği açısından farklılık gösteren sandık örneklerine de rastlanmıştır. Toplumumuzda geçmişten
günümüze önemli bir kültürel değer olarak gelen çeyiz ve çeyiz sandığı geleneği ne yazık ki kaybolmaya yüz tutmuştur. Hatay'da da karşılaşılan sandık örneklerinin nadiren kullanıldığı ve genellikle atıl durumda olduğu gözlemlenmiştir. Giderek kullanım alanı daralan sandıklar, yerinde incelenmiş ve belgelemiştir. Sandıklarının
sanatsal değerlerini irdeleyerek bilim camiasına tanıtmak bildirinin asıl amacını teşkil etmektedir.

Türbe ve Ziyaretgah Kültü, Anadolu’nun hakim Tek Tanrıcı inanç biçimlerinin esas kabulleri ve yasal sınırları dışında kalan buna karşın kendilerini bu sistemler içinde ifade etmeye devam eden geleneğe ait inanç ve ritüel kategorizasyonuna... more

Resmi belgeler ışığında Antakya Ermenileri

In this study, it was aimed to examine the derbent and menzil organizations established in the 16th century in Belen, which is the only gateway connecting Adana, Payas, Arsuz and İskenderun to Hatay and therefore Syria. At the same time,... more

In this study, it was aimed to examine the derbent and menzil organizations established in the 16th century in Belen, which is the only gateway connecting Adana, Payas, Arsuz and İskenderun to Hatay and therefore Syria. At the same time, to support this structure, it is aimed to examine the continuum of the Sultan Suleiman the Magnificent waqf, which was established in Belen, from its establishment to the end of the Ottoman Empire, in a holistic way. After the disappearance of the menzil
and derbent characteristics, it was determined what kind of transformation the foundation institutions experienced here. While the study was being prepared, the registry and various documents in the Ottoman Archives in various classifications were used. By strengthening the waqf-derbent-menzil organization, the Ottoman Empire succeeded in securing the Damascus and hajj road for a long time. However, the deterioration of the central authority in the 19th century and the emergence of influential families in the region in parallel with this, followed by the dominance of Kavalalı Mehmed Ali Pasha, disrupted the derbent-menzil organization. The disappearance of the waqf records during this process paved the way for foundations to not function properly and to change their nature. Finally, in the 19th century, the organization was abolished, and the foundation works here were used for different purposes. Despite all this, Belen has maintained its strategic importance until today.

This report, covering the years 2007–2011, has been produced jointly by GMK, MÖ, ME and AA together with Kerem Ali Boyla, and is the third such to be co-edited by an Anglo-Turkish team, following the last two reports (Sandgrouse 25: 8–31,... more

This report, covering the years 2007–2011, has been produced jointly by GMK, MÖ, ME and AA together with Kerem Ali Boyla, and is the third such to be co-edited by an Anglo-Turkish team, following the last two reports (Sandgrouse 25: 8–31, 30: 166–189). The increase in the number of in-country birdwatchers submitting records to the report, noted in the last two compilations, has been maintained, as has the number of records of rarities being documented photographically. This is the first such report to contain a selection of such photos; many others can be found on the Trakus website www.trakus.org. In contrast, reports from visiting foreign birdwatchers, although frequently posted on the internet, are now rarely submitted, yet these latter are still welcome. Highlights of the present report include the first records in Turkey of the following eight species: Pink-backed Pelican Pelecanus rufescens, Shikra Accipiter badius, Baird's Sandpiper Calidris bairdii, Oriental Turtle Dove ...