Ottoman-Turkish Westernization Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
The First of the Modern Ottomans blends biography with intellectual history. On the one hand, it is the story of an Ottoman life – the life of the scribe, ambassador, and prolific historian Ahmed Vâsıf (ca. 1735-1806), a man who... more
The First of the Modern Ottomans blends biography with intellectual history. On the one hand, it is the story of an Ottoman life – the life of the scribe, ambassador, and prolific historian Ahmed Vâsıf (ca. 1735-1806), a man who improbably rose from obscurity in Baghdad to travel the empire, fight its wars, advise its sultans, and, in time, write its history. As a full-scale biography, the book is a rarity for the field of Ottoman history and reconstructs Vâsıf’s life, career, and opinions through meticulous research in both Ottoman and European sources. On the other hand, The First of the Modern Ottomans is also one of the first detailed intellectual studies of the early modern Ottoman Empire. Weaving together Vâsıf’s life and thought with the larger intellectual currents of the day – especially at the court of Sultan Selim III in Istanbul – it explores central debates among the Ottoman ruling elite over Europe, political reform, war and peace, justice, and the empire’s renewal. Vâsıf’s life reveals a vital response to the empire’s challenges at the turn of the nineteenth century – one that was novel and deeply enmeshed in Islamic philosophy, ethics, and statecraft.
Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce külliyatının Modernleşme ve Batıcılık cildini inceleyeceğiz. Bu cilt dizinin diğer kitapları gibi çeşitli düşünürlerin yazılarından oluşmaktadır. Külliyat siyasi fikirlere odaklanmışken bu cildin de... more
Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce külliyatının Modernleşme ve Batıcılık cildini inceleyeceğiz. Bu cilt dizinin diğer kitapları gibi çeşitli düşünürlerin yazılarından oluşmaktadır. Külliyat siyasi fikirlere odaklanmışken bu cildin de Türkiye’nin batılılaşma çabasındaki siyasi durumu ele aldığı görülmektedir.
Tarihsel derinlikleriyle Türkiye’de ayrı bir konumu bulunan KOBİ’lerin kurumsal geçmişi Ahiliğe, fütüvvetnamelere, loncalara kadar uzanıyor. Türkiye’nin dünü -ister gezici olsun, ister çarşıda ya da mahallede dükkan açmış bulunsun- esnaf,... more
Tarihsel derinlikleriyle Türkiye’de ayrı bir konumu bulunan KOBİ’lerin kurumsal geçmişi Ahiliğe, fütüvvetnamelere, loncalara kadar uzanıyor. Türkiye’nin dünü -ister gezici olsun, ister çarşıda ya da mahallede dükkan açmış bulunsun- esnaf, sanatkar, küçük ve orta ölçekte tacirin ağırlığını koyduğu bir ekonomik yapıdan güç alıyor. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) istihdam, yenilik ve genel ekonomik dinamizme sağladığı katkı, artık tartışma götürmez bir gerçek. Ülkemizde KOBİ’lerin toplam kredilerden aldığı pay son derece düşük. Bu oran Japonya’da %50, Güney Kore’de %47, ABD’de %43 iken, Türkiye’de yalnızca %5. Farklılaşan ve sürekli değişen ihtiyaçlar, esnek ve dinamik bir üretimi gerekli kılıyor. Bu ise optimum üretim ölçeği küçültülmüş, yönetim ve denetim işlevleri etkinleştirilmiş, pazara uyum yeteneği artırılmış KOBİ’lerle mümkün olabiliyor.
Cihan Harbi Avrupa’yı karanlık bir evreye sokuyor, 19. yüzyılın refah ortamını sonlandırırken kararsızlıklarla dolu bir dönemi başlatıyordu. Türkiye insanının bu gelişmelerden etkilenmemesi düşünülemezdi. Üstelik Cumhuriyet Türkiyesi... more
Cihan Harbi Avrupa’yı karanlık bir evreye sokuyor, 19. yüzyılın refah ortamını sonlandırırken kararsızlıklarla dolu bir dönemi başlatıyordu. Türkiye insanının bu gelişmelerden etkilenmemesi düşünülemezdi. Üstelik Cumhuriyet Türkiyesi hilafeti ve saltanatı kaldırmış, Batı’ya yönelmiş, “yeni hayat” özlemiyle yaşam tarzında köklü dönüşümlere gitmişti. Reform kaygıları, seküler yaşam özlemi, Osmanlı kültür kodlarının sorgulanışı, nesiller arası uyumsuzluklar yoksul ülkenin insanlarını her geçen gün çözümsüzlüğe yöneltmişti. 30’lu yıllarda “ideal”lerle donatılmış kendi “yeni insan”ına ulaşıncaya kadar Türkiye inkılaplarla toplumsal travmayı birlikte yaşayacaktı. Jön Türklerin İkinci Meşrutiyet yıllarına özgü sosyoloji tutkularının yerini bu kez Cumhuriyet’le birlikte psikoloji ve psikiyatri alıyordu. Durkheim’in pabucu dama atılmış, Freud’a ve Bergson’a umut bağlanmıştı.
Türkiye’de Yeni Hayat 1908-1928 çağdaş yaşam özleminin toplumsal travmaya dönüşümünün öyküsü. Nüfus sorunu başta olmak üzere, kadının, gençliğin, çocuğun erkek Cumhuriyet döneminde karşılaştıkları sorunları ele alan Zafer Toprak uzun savaş yıllarının neden olduğu bunalımı, yoksulluğun neden olduğu fuhuşu, intiharlarla sonuçlanan umutsuzluğu dönemin kaynaklarına başvurarak gün ışığına çıkarıyor.
As a sophisticated intellectual, one of the least known aspects of İbrahim Müteferrika, the founder of Turkish printing press, is his service as a diplomat. İbrahim Müteferrika went to Poland and undertook negotiations during a time when... more
As a sophisticated intellectual, one of the least known aspects of İbrahim Müteferrika, the founder of Turkish printing press, is his service as a diplomat. İbrahim Müteferrika went to Poland and undertook negotiations during a time when the Ottoman Empire was fighting against Austria and Russia. However, hitherto we have not had much information about this particular diplomatic mission. In this article, we will examine his embassy to Poland between December 1736 and February 1737 under the light of contemporaneous historical sources and archival documents, through his ambassadorial account dedicated to this mission which we have recently discovered.
Amerika'da 1910'lu yıllarda kent monografileri giderek toplumbilimsel çalışmalarının ana eksenlerinden birini oluşturur. Antropolojinin önem kazanması ve alan araştırmalarının vurgulanması toplumbilimi tarihsel boyutundan koparır ve... more
Amerika'da 1910'lu yıllarda kent monografileri giderek toplumbilimsel çalışmalarının ana eksenlerinden birini oluşturur. Antropolojinin önem kazanması ve alan araştırmalarının vurgulanması toplumbilimi tarihsel boyutundan koparır ve ankete yönelik güncel mekan çalışmalarına çeker. Bu tür kent ölçekli toplumsal incelemelerin ilki Pennsylvania eyaletinin Pittsburgh kentini ele alır. Pittsburgh monografisi hayli ilgiyle karşılanmış ve tartışmalara yol açmıştır. Kentteki vergi sisteminin değiştirilmesine ve yeni bir iskan politikasının benimsenmesine neden olmuştur.
The title of this volume indicates its scope and spirit. It has little to do with the art of Diplomacy. It is a Diversion because it turns aside from that esoteric art. Out of the channels of the diplomatic movements of Constantinople,... more
The title of this volume indicates its scope and spirit. It has
little to do with the art of Diplomacy. It is a Diversion because it
turns aside from that esoteric art. Out of the channels of the
diplomatic movements of Constantinople, and aloof from the cares
and studies of the Author's ministrations in the East, it seeks to
impart something of the relaxation, if not the amusement, which
furnished the pastime of a sojourn of unequaled refreshment and
entertainment.
Büyük Mecidiye Camii ve Ortaköy (ed. Baha Tanman)
Kuveyt Türk Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2014
pp. 267-304
Nergiz AYDOĞDU* Öz II. Meşrutiyet Dönemi basınında Türkçülük ideolojisinin öncüleri, Tanzimat reformlarını amaç, kapsam, yöntem ve sonuçları bakımından eleştirmiş, Tanzimat Dönemi yenileşme politikalarını izlenmemesi gereken bir yol... more
Nergiz AYDOĞDU* Öz II. Meşrutiyet Dönemi basınında Türkçülük ideolojisinin öncüleri, Tanzimat reformlarını amaç, kapsam, yöntem ve sonuçları bakımından eleştirmiş, Tanzimat Dönemi yenileşme politikalarını izlenmemesi gereken bir yol olarak değerlendirmiştir. Türkçü aydınların metinlerinde, Fransız aydınlarının tesirinde kalan Tanzimat Dönemi bürokrat sınıfının yapmış olduğu düzenlemeler, derinliksiz bir bilgi birikimi ile yapılmış, milli ruha ve milli hayata aykırı uygulamalar olarak görülmüş, taklidî bir reform fikrinin eseri olarak nitelenmiştir. Söz konusu politikalar, Türk halkının mevcut durumunu kötüleştiren icraatlar olarak da eleştirilmiştir. Bu çalışmada Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Fuad Köprülü gibi Türkçü aydınların Tasvir-i Efkâr, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Sırat-ı Müstakim gibi yayın organlarında "Tanzimatçılık aleyhine" kaleme aldığı yazılar değerlendirilecektir. Söz konusu aydınların eserlerinde, bir "karşı-model" olarak Tanzimat'ı kurgulama biçimleri, yenileşmenin kapsam ve yöntemine ilişkin öneri, yaklaşım ve eleştirileri karşılaştırmalı olarak incelenecektir.
Parallel to Arab Nahḍah, Ottoman modernization program is associated with the Tanzimat, a period of drastic social, political and institutional transformation. The word tanẓīmāt itself, however, merely means “regulations” or... more
Parallel to Arab Nahḍah, Ottoman modernization program is associated with the Tanzimat, a period of drastic social, political and institutional transformation. The word tanẓīmāt itself, however, merely means “regulations” or “reorganization” and very little has been done in investigating the conceptual or ideational foundations of Tanzimat reforms. The question at stake here is how these series of reforms were justified and legitimized within the Ottoman political culture. Accordingly, this paper focuses on reform debates among Ottoman bureaucrats and statesmen in the late eighteenth and early nineteenth centuries and proposes the concept and doctrine of taǧdīd (renewal) as a key to understanding Ottoman reform and religious transformation. Ottoman reformers at the turn of 19th century resorted to the doctrine of centennial renewal in order to both criticize the moral shortcomings of Ottoman political system and legitimize innovation. Within this logic, Ottoman reformist sultans and politicians have frequently been referred to as muǧaddids, that is restorers. This paper will present an account of the concept of taǧdīd based on Ottoman political and historical writing from the period. I argue that Ottoman reform was inseparable from the logic of religious revival and that Ottoman debates should be considered as part of and discussed in relation to the 18th-century Muslim revivalism which has attracted growing attention in the last decade.
In this study translation of current Turkish characteristics into Ottoman Turkish is performed by using artificial plexus Optical Character Recognition. It is preferred the artificial plexus with backpropagation as a network topology.... more
In this study translation of current Turkish characteristics into Ottoman Turkish is performed by
using artificial plexus Optical Character Recognition. It is preferred the artificial plexus with
backpropagation as a network topology. Data is presented to the network as been normalized. This study is
made in translation of current Turkish into Ottoman Turkish by using the current technology as training and
educational material in the Ottoman Turkish curriculum. The word Picture that is taken by mobile telephone
is processed by image processing techniques and separated into characters and its features are specified. The
word pictures is turned into a matrix. By using artificial plexus training set it is recognized in turn. Ottoman
Turkish equivalents are found by changing the words according to the Ottoman Turkish grammar structure.
details the ending episode of Smyrna in 1922
Milli Eğitim Bakanlığı, Siyasal Bilgiler fakültesi Dekanı Prof. Turhan Feyzioğlu'nun Üniversite rektörünün de hazır bulunduğu 1956-57 ders yılı açış konuşması nedeniyle bakanlık emrine alınması için girişimde bulunmuş ve Ankara... more
Milli Eğitim Bakanlığı, Siyasal Bilgiler fakültesi Dekanı Prof. Turhan Feyzioğlu'nun Üniversite rektörünün de hazır bulunduğu 1956-57 ders yılı açış konuşması nedeniyle bakanlık emrine alınması için girişimde bulunmuş ve Ankara Üniversitesi Senatosu'nun görüşünü sormuştu.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında sendikal hareketin gelişimi ve siyasi platformda Aydınlık vb. çevrelerin sınıf bilincini çalışan kesime götürme girişimleri bir dizi "münevver"i sendikalara yöneltmişti. Bunlar çoğu kez "hukuk müşaviri" ya da... more
Cumhuriyet'in ilk yıllarında sendikal hareketin gelişimi ve siyasi platformda Aydınlık vb. çevrelerin sınıf bilincini çalışan kesime götürme girişimleri bir dizi "münevver"i sendikalara yöneltmişti. Bunlar çoğu kez "hukuk müşaviri" ya da "katip" sıfatıyla sendika yönetiminde faal oluyorlardı. Meslekçilik buna karşı çıkıyor, bu tür aydın girişimlerinin işçi sınıfı adına hareket eden "işçi aristokrasileri"nin doğuşuna neden olduğunu söylüyordu.
Issues relating to Mandate for Armenia
Հայաստանի Մանտաթի վերաբերող հարցեր
Sergi küratörü Zafer Toprak'la yapılan söyleşi: Pera Müzesi, yeni sergiyle, ahşap deniz hamamlarından plajlara uzanan dönüşümün ve dolayısıyla özgürleşmenin izlerini fotoğraflar, yağlı boya resimler, efemera, kitaplar ve mecmualar... more
Sergi küratörü Zafer Toprak'la yapılan söyleşi:
Pera Müzesi, yeni sergiyle, ahşap deniz hamamlarından plajlara uzanan dönüşümün ve dolayısıyla özgürleşmenin izlerini fotoğraflar, yağlı boya resimler, efemera, kitaplar ve mecmualar aracılığıyla sürüyor.
The early Turkish novel, which started to make its first definite statement in 18721, plays an important role for understanding the background of the westernization process in the Ottoman Empire and for the imagining of the new Ottoman... more
The early Turkish novel, which started to make its first definite statement in 18721, plays an important role for understanding the background of the westernization process in the Ottoman Empire and for the imagining of the new Ottoman identity. The Tanzimat is a period of Ottoman reforms that began in 1839 and ended in 1876, its roots lay with a number of political and social reforms influenced by the West, which transformed the legal system, bureaucracy, military and education.2 These reforms were driven by foreign pressure and were also seen as the only solution to save the empıre from its collapse.3 Apart from political, administrative and economic reforms there were also crucial cultural changes within the Tanzimat period. With their knowledge of Europe and of European languages, the new bureaucrats created new knowledge and lifestyles. According to Zürcher, these reforms were not based on popular demand; instead they were imposed on the society in a top down manner.4 Since they were not based on popular demand, these reforms faced some opposition, differences of opinion and critiques. Young Ottomans, a group of intellectuals, who looked back to a golden age of Islam and the golden age of the Ottoman Empire,5 were against the superficial, holistic and cosmetic imitations of the West. For them, there should be a balance for the combination of the materiality of the West and spirituality of the East. Thus, these reforms should be limited to the materiality of the West, namely their technology, knowledge and education.
Besin, yemek ve masa adabı tarihçilerin görece az ilgilendikleri alanlardan biri. Bu tür bilgiler genellikle folklorun ve antropolojinin ilgisini çekmiş. Oysa maddi kültürü belirleyen, tüketim örüntülerini biçimleyen öğelerden biri... more
Besin, yemek ve masa adabı tarihçilerin görece az ilgilendikleri alanlardan biri. Bu tür bilgiler genellikle folklorun ve antropolojinin ilgisini çekmiş. Oysa maddi kültürü belirleyen, tüketim örüntülerini biçimleyen öğelerden biri beslenme. Toplumsal yaşamla her yönüyle içli dışlı bir alan.
The way the Ottoman administration has treated its non-Muslim subjects is often regarded as an example of toleration. However, the elements of time and space are often forgotten in using the term toleration for the Ottoman Empire. Hence,... more
The way the Ottoman administration has treated its non-Muslim subjects is often regarded as an example of toleration. However, the elements of time and space are often forgotten in using the term toleration for the Ottoman Empire. Hence, we either examine the Ottoman toleration with the standards of the European Enlightenment, or of the modern period. Leaving aside the Eurocentric and current connotations of the term, this article aims at providing an analysis of the nature and limits of the Ottoman toleration towards its non-Muslim subjects during the early modern period.
Türkiye'de iktidar muhalefet ilişkileri engebeli evrelerden sonra günümüze ulaşmış. Muhalefet çoğu kez ülke çıkarlarına ters düşen bir tavır olarak algılanagelmiş. Bu nedenle muhalefet fişlenmiş, yakından izi sürülmüş, yıldırmaya yönelik... more
Türkiye'de iktidar muhalefet ilişkileri engebeli evrelerden sonra günümüze ulaşmış. Muhalefet çoğu kez ülke çıkarlarına ters düşen bir tavır olarak algılanagelmiş. Bu nedenle muhalefet fişlenmiş, yakından izi sürülmüş, yıldırmaya yönelik her türlü yöntem mubah görülmüş. Bu sayımızdaki "fişleme" üzerine makalemizde C.H.P iktidar döneminin son yıllarında muhalefetteki D.P.lilerle ilgili fişleri tanıtıyoruz. Fişlerin üzerindeki kimi yorumlar yönetimin muhalefetle ilgili ve fişlenmeyi gerektiren özet değerlendirmelerini içeriyor. Dönemin iktidar muhalefet ilişkilerinin zor koşullarını kanıtlıyor. Bu yazımızda 50'li yılların başında siyasetin "mikro" ölçeğiyle ilgili iki belge sunuyoruz.
Solidarizm I. Dünya Savaşı'nın kargaşa ortamında İttihatçı çevrelerde kısa sürede yandaş bulur. Cemiyet'in yarı resmi yayın organı Yeni Mecmua, "tesanütçülük" adı altında solidarizme geniş yer ayırır. Tekin Alp on iki kez makalelerine... more
Solidarizm I. Dünya Savaşı'nın kargaşa ortamında İttihatçı çevrelerde kısa sürede yandaş bulur. Cemiyet'in yarı resmi yayın organı Yeni Mecmua, "tesanütçülük" adı altında solidarizme geniş yer ayırır. Tekin Alp on iki kez makalelerine "Tesanütçülük" başlığı atar. Gökalp'in geliştirdiği "halkçılık" solidarizmden esinlenir. Gökalp'e göre, solidarizm "ictimaî halkçılık"tır. Siyasal demokrasinin siyasal düzeyde gerçekleştirdiği eşitliği iktisadi alanda uygulamaya çalışır' diğer bir deyişle, solidarizmde "iktisadi sınıflar"ın kaldırılması amaçlanır.
Aşağıdaki rapor, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nin 2. fasikülünün ekinde yayınlanan Wilhelm Weitling’e ait, 146 yıl önce kalame alınmış “Komünizm Nedir” başlıklı yazı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde... more
Aşağıdaki rapor, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nin 2. fasikülünün ekinde yayınlanan Wilhelm Weitling’e ait, 146 yıl önce kalame alınmış “Komünizm Nedir” başlıklı yazı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesinde 1988/339 esas sayı ile TCK 142. maddenin ihlali iddiası ile açılan davada, yazarın kimliği, düşünceleri, siyasi mücadele tarihi içindeki yeri mahiyetinde yapılacak savunmaya ışık tutmak üzere savunma avukatı Haluk İnanıcı’nın başvurusu üzerine özel bilirkişi raporu olarak tanzim edilmiştir.
The aim of this study is to analyze the concept of body in Yakup Kadri Karaosmanoğlu‟s novel: Ankara. The novel tells the process from the period of Millî Mücadele (the Turkish national struggle) to the 1940s. In the novel, the process is... more
The aim of this study is to analyze the concept of body in Yakup Kadri Karaosmanoğlu‟s novel: Ankara. The novel tells the process from the period of Millî Mücadele (the Turkish national struggle) to the 1940s. In the novel, the process is divided into three periods. There is a remarkable relation between the psychologies of the characters and the developments of the period with the bodies of the characters. This relation surfaced in the description of the bodies, the perception of characters and the alterations of the bodies. The concept of body in the novel is used as an important element to tell the change, the maturation and the corruption.
Korporatist bir dünya görüşü olan meslekçilik, Türkiye'de II. Meşrutiyet'in siyasal, ekonomik ve toplumsal kargaşa ortamında yeşerir. Milli Mücadele yıllarında, TBMM'nin ilk aylarında seçim sistemi seçiminde tartışılır. Cumhuriyet'in ilk... more
Korporatist bir dünya görüşü olan meslekçilik, Türkiye'de II. Meşrutiyet'in siyasal, ekonomik ve toplumsal kargaşa ortamında yeşerir. Milli Mücadele yıllarında, TBMM'nin ilk aylarında seçim sistemi seçiminde tartışılır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında toplumbilimciler arasında ve Meslek dergisi saflarında etkinlik kazanır.
Necmeddin Sahir Sılan Arşivi Doğu Raporları dizisinin dördüncü kitabı Tunceli vilayeti ve kazalarına ilişkin bürokrasinin raporları ve yazışmalarını içeriyor. Tunceli milletvekili Necmeddin Sahir Sılan’ın bilfiil talebi üzerine çoğu yöre... more
Necmeddin Sahir Sılan Arşivi Doğu Raporları dizisinin dördüncü kitabı Tunceli vilayeti ve kazalarına ilişkin bürokrasinin raporları ve yazışmalarını içeriyor. Tunceli milletvekili Necmeddin Sahir Sılan’ın bilfiil talebi üzerine çoğu yöre yöneticileri, kaymakamları tarafından kaleme alınan bu raporlar Dersim / Tunceli sorunu ile “tedib” ve “tenkil” politikalarını yansıtıyor. Ayrıca devlet aygıtının yapısı, çalışma biçimi ve evreleri hakkında da ayrıntılı bilgi sunuyor. Ulus devlet inşa sürecinde, Cumhuriyet’in kuruluş evresinde önemli işlevler üstlenen bürokrasinin –toplum mühendisliğinin yarattığı tüm sorunlara karşın– ülkenin en ücra köşelerinde, Tanzimat’tan beri sürgit devam eden devlet geleneğinin “uygarlaştırıcı misyon”unu üstlenerek görevlerini ifa ettiklerini ortaya koyuyor. Birincil kaynak niteliği taşıyan bu raporlar sayesinde Dersim “harekâtı” öncesi ve sonrası yöreyle ilgili sorunların ne denli çok boyutlu olduğu bir kez daha gündeme getiriliyor.
Milli Mücadele yıllarında kadının etkinliği cephe gerisinden ön saflara doğru kaydı. Milli Mücadele kadın doğal olarak savaşla bütünleşti. Bilfiil savaşı yaşadı. Savaş sonrası elde ettiği birikimi yarı siyasî bir girişime dönüştürmek... more
Milli Mücadele yıllarında kadının etkinliği cephe gerisinden ön saflara doğru kaydı. Milli Mücadele kadın doğal olarak savaşla bütünleşti. Bilfiil savaşı yaşadı. Savaş sonrası elde ettiği birikimi yarı siyasî bir girişime dönüştürmek istedi. En etkin örgütleniş biçimi o günlerde “fırka” idi. Siyasal yapılanma ne de olsa daha geniş bir özgürlüğü simgeliyordu. Bu nedenle İstanbul kadın cemaati bir fırka kurma kararı aldı.
20. yüzyılın ilk çeyreğinde kadının özgürlük mücadelesi Türkiye’de toplumsal dönüşümün ana eksenini oluşturdu. 1908 Jön Türk Devrimi’yle birlikte özgürlükten eşitliğe, uluslaşmadan laikliğe, gündemdeki tüm temel dönüşümler bir anlamda... more
20. yüzyılın ilk çeyreğinde kadının özgürlük mücadelesi Türkiye’de toplumsal dönüşümün ana eksenini oluşturdu. 1908 Jön Türk Devrimi’yle birlikte özgürlükten eşitliğe, uluslaşmadan laikliğe, gündemdeki tüm temel dönüşümler bir anlamda kadına odaklandı.
1908’de Meşrutiyet’in ilanı ertesi oluşan coşkulu günlerinde Batı bilim ve sanatı gündemin ilk maddelerini oluşturmuştu. Dönemin havasına kapılan Abdülmecid Efendi Avrupa’ya gönderilecek iki öğrencinin masraflarını üstlenmeyi kabul... more
1908’de Meşrutiyet’in ilanı ertesi oluşan coşkulu günlerinde Batı bilim ve sanatı gündemin ilk maddelerini oluşturmuştu. Dönemin havasına kapılan Abdülmecid Efendi Avrupa’ya gönderilecek iki öğrencinin masraflarını üstlenmeyi kabul etmişti. Bu iki öğrenciden birisinin kişisel ilgisi nedeniyle resim alanında, diğerinin ise siyaset biliminde eğitim görmesini istiyordu. Resim öğrencisinin seçimi Osman Hamdi’ye verilince, o da tereddütsüz Avni Lifij’i bu olanaktan yararlandırmıştı.
After the dissolution of the Ottoman Empire, the Turkish nation was born out of the ashes along with the founding of the new Turkish Republic. Due to providing unity on law, the new Republic should have to lead the enactment process.... more
After the dissolution of the Ottoman Empire, the Turkish nation was born out of the ashes along with the founding of the new Turkish Republic. Due to providing unity on law, the new Republic should have to lead the enactment process. Also, there were traces of traditional aspects from the Ottoman community that reflects the legislation process. Herein, the Turkish Republic decided to adapt the Swiss Civil Code to reach the level of contemporary civilization. In this study, it will be explained first the codification in Switzerland with its legal history and codification process. And then, the adoption process of the Swiss Civil Code by Turkey will be addressed under the titles of historical background and adoption process with its result. In the light of these, the real intention behind the adoption of Turkey will be evaluated. Lastly, within the cultural diversities that are coming forward differences in their law systems and their effects on society will be addressed.
Küratörlüğünü tarihçi, yazar ve akademisyen Zafer Toprak’ın yaptığı, özel ve kurumsal koleksiyonlardan derlenen, fotoğraf, dergi, karikatür, eşya ve kitap gibi orijinal malzemelerle hazırlanan İstanbul’da Deniz Sefası sergisi, bir... more
Küratörlüğünü tarihçi, yazar ve akademisyen Zafer Toprak’ın yaptığı, özel ve kurumsal koleksiyonlardan derlenen, fotoğraf, dergi, karikatür, eşya ve kitap gibi orijinal malzemelerle hazırlanan İstanbul’da Deniz Sefası sergisi, bir nostaljinin öyküsünü anlatırken, kent halkının boş zaman değerlendirme normlarındaki değişimine, toplumsallaşmasına değiniyor, Cumhuriyet’in yaşam tarzındaki köklü dönüşümlerini simgeleyen bir belgesel niteliği taşıyor.
II. Meşrutiyet’in uluslaşma süreci ve Balkan yenilgisinin neden olduğu Türk unsuru milliyetçiliği kısa sürede “millî edebiyat”ı gündeme getirir. Osmanlı yazarı, Şarlok Holmes, Nat Pinkerton, Bil Karter, Lö Kok, Harri gibi Batı... more
II. Meşrutiyet’in uluslaşma süreci ve Balkan yenilgisinin neden olduğu Türk unsuru milliyetçiliği kısa sürede “millî edebiyat”ı gündeme getirir. Osmanlı yazarı, Şarlok Holmes, Nat Pinkerton, Bil Karter, Lö Kok, Harri gibi Batı kahramanları karşısına rakip Türkleri çoıkarmakta gecikmez.
مكمنُ تفرُّد هذه النسخة، أنها الطبعة الأولى والوحيدة -خلال قرن ونيف- «المطابِقَة» لأقدم أصل مطبوع، أمكَن العثور عليه لجريدتنا الغراء. وهي النسخة المطبوعة بمطبعة التوفيق في بيروت، لصاحبها نسيب صبرا، سنة 1328هـ ق (نحو 1910م). وتكشِفُ لنا... more
مكمنُ تفرُّد هذه النسخة، أنها الطبعة الأولى والوحيدة -خلال قرن ونيف- «المطابِقَة» لأقدم أصل مطبوع، أمكَن العثور عليه لجريدتنا الغراء. وهي النسخة المطبوعة بمطبعة التوفيق في بيروت، لصاحبها نسيب صبرا، سنة 1328هـ ق (نحو 1910م).
وتكشِفُ لنا النصوص الكاملة للجريدة، حين توضع بجانب نصوص الأفغاني الأخرى؛ أن دور محمد عبده في هذا السِفر -بوصفه مُحررًا- لم يكُن يتعدَّى دور المصحح اللغوي، أو المستَملي، وهو دور لا يختلف كثيرًا عن دور محمد المخزومي في الخاطرات، كما لا يختلِف عن دور المحرِّر الثاني للجريدة، الذي يتجاهله كافَّة المشتَغلين العرب بهذه المسألة؛ ألا وهو «المثقف» الإيراني غريب الأطوار: ميرزا باقر بواناتي!
إن قلَّة اكتراث السيد بالكتابة، لم تُوهِن حرصه الشديد على إملاء ما يراه ويعتقده كلمة بكلمة، وتحرير كل المصطلحات والتدقيق في كافَّة الألفاظ، بل واختيار عناوين ما يُنشَر باسمه، وذلك كما قد يفعل أي مفكر أصيل يحترِم نفسه. وأدلة ذلك كثيرة، بل ومتواترة. غير أن عدمَ عنايته الكافية بإنتاجه المدوَّن؛ قد جعل من الميسور على بعض «تلاميذه» مُصادرته، حتى لينسب عبده إلى نفسه بعض كتابات جمال الدين، أو يسكُت عن فعل رشيد رضا ذلك!
ورغم ضخامة هذا المجلَّد، فلا زالت رحلتنا مع نصوص الأفغاني في أولها. قد بدأناها بنشر خاطرات السيد كاملة مُحقَّقة، وها نحن نُثني بهذا السِفر العظيم، ونَعِدُ قارئنا الكريم بكتابين آخرين من كُتب السيد، بعد تحقيقهما وضبطهما على صورة لم تُسبَق منذ قرن أو أكثر، وهما: «تتمَّة البيان في تاريخ الأفغان»، و«الرد على الدهريين»؛ فالله المستعان.