Uygulamalı Halkbilimi Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Dünya’nın görmüş olduğu en büyük seyyah ve en büyük seyahat yazarı sayılan Evliyâ Çelebi [1611-1685?] 51 yılını adadığı seyahatnâmesin de gezmiş ve görmüş olduğu yerler hakkında tarih, dil, din, kültür, coğrafya ve daha birçok antolojik... more

Kültür, doğası gereği bünyesinde barındırdığı olguları geleceğe taşıyabilme potansiyeline, niteliğine ve yeteneğine sahip bir sistemdir. Bunun yanında kültür, geçmişten aldığı birikimi o günün bağlamı içerisinde geleceğe taşıyan bir... more

Kültür, doğası gereği bünyesinde barındırdığı olguları geleceğe taşıyabilme potansiyeline, niteliğine ve yeteneğine sahip bir sistemdir. Bunun yanında kültür, geçmişten aldığı birikimi o günün bağlamı içerisinde geleceğe taşıyan bir bellek aktarıcısıdır. Bu da beraberinde kültürün doğurgan bir yapı arz etmesini getirmiştir. Zaten sağlam ve dominant kültür olabilmenin en temel şartı doğurganlık ve dinamizmdir. Ancak bu iki özelliğe sahip kültürler geleceğe sağlam ve kalıcı miraslar bırakabilirler.
Bu çalışmada kültürel miras aktarıcılığı vazifesini önemli ölçüde gören halk hikâyeleri ve halk hikâyecileri, son zamanların bazı popüler şarkıları ve şarkıcıları bağlamında tahlil edilmeye çalışılacaktır. Bu işlem esnasında eskinin halk hikâyelerinin günümüzde teşekkül etmiş pop şarkılarına nasıl, ne şekilde ve ne kadar etki ettiği / edebildiği tartışılacak ve sonuç olarak kültürel miras bağlamında dünün klasik anlamdaki halk hikâyelerinin ve halk hikâyeciliğinin bugüne neleri miras bıraktığı ya da bırakabildiği değerlendirilecek; günümüz sanatçılarının da bu mirası nasıl ve ne ölçüde kullandıkları bağlam merkezli bir bakış açısıyla analiz edilmeye çalışılacaktır.

Oyun, kuralları toplum tarafından belirlenen kültürel bir kurgudur. Bu kurgu, geleneksel yaşamın içerisinde yaygın işlevleri bakımından çocuk ve yetişkin oyunları olarak ayrılmıştır. Yetişkinlerin oynadığı köy seyirlik oyunları; eğlence... more

Oyun, kuralları toplum tarafından belirlenen kültürel bir kurgudur. Bu kurgu, geleneksel yaşamın içerisinde yaygın işlevleri bakımından çocuk ve yetişkin oyunları olarak ayrılmıştır. Yetişkinlerin oynadığı köy seyirlik oyunları; eğlence işleviyle birlikte sosyal ve iktisadi hayatın eleştirisi, argo ve küfür içerikli sözleri, şiddete dayalı cezaları vb. içeriklere sahip olmasıyla yetişkinlere uygunluk göstermektedir. Çocukların oynadığı evcilik, aşık atma, kulaktan kulağa vb. oyunlar ise kültürel değerlerin yaşayarak öğrenilmesi, çocuğun dil ve motor becerileri gibi gelişimsel unsurlarını desteklemesiyle önemini ortaya koymaktadır. “Oynamayan tay at olmaz” sözünden de anlaşılacağı üzere oyun, bireyin yaşamsal ihtiyaçlarındandır. Geleneksel oyunlar, 20.yya kadar sağlamış olduğu bu uyumla kültürel yaşamda toplumsal dengeyi kurmuştur. Sonraki yıllarda teknolojinin yaygınlaşması küreselleşmeyle birlikte hız kazanmış ve geleneksel yaşamın içerisine de dahil olmuştur. Sanal dünyaya ilgi televizyon, atari ve bilgisayar oyunlarıyla yaygınlaşmış, oyun dijital platforma taşınmıştır. Dolayısıyla günümüzde oyunu oynayanların çocuk ya da yetişkin olup olmaması geleneksel oyunlardaki gibi toplumsal ayrımı gerektiren bir konu olmaktan çıkmıştır. Çoğu oyun hem çocuk hem de yetişkinler için uygun içeriklerde olmasa da oynanabilir seviyede kurgulanmıştır. Bu yazıda çocuk ve yetişkinlerin geleneksel oyunları toplumsal değerleri gözeterek kurgulamasının yanında dijital oyunlarda aynı toplumsal uyumu kuramamasının halk bilimsel karşılaştırması yapılacaktır. Oyunun kültürel değişimi, geleneksel ve dijital arasında hitap edilen kitleyle toplumsal denge ve yaygın eğitim işlevleri açısından tartışılacaktır. Gelenekselden dijitale çocuk ve yetişkin arasındaki oyun seçimlerinde toplumun belirlediği kurallar hiyerarşisinin ortadan kalkmasının olumsuz örnekler teşkil ettiği sonucuna varılacaktır. Oyunun kültürel aktarımı sağlayan bir araç olduğu vurgulanacak ve amaç haline getirilmesi sonucunda meydana gelen olumsuzluklara halk bilimi çerçevesinde çözüm önerileri sunulacaktır.

Kaynağı coğrafi olarak Türkistan’a, tarihi olarak da İslam öncesi dönemlere dayanan âşıklık geleneği; müzikal ve edebi yönden taşıdığı gücün etkisiyle modern zamanlarda da varlığını sürdürmektedir. Âşıklık geleneği içerisinde üretilen... more

Kaynağı coğrafi olarak Türkistan’a, tarihi olarak da İslam öncesi dönemlere dayanan âşıklık geleneği; müzikal ve edebi yönden taşıdığı gücün etkisiyle modern zamanlarda da varlığını sürdürmektedir. Âşıklık geleneği içerisinde üretilen ürünler, zaman içinde biçim ve işlevlerinde değişikliklere uğramakla birlikte kuşaktan kuşağa aktarılırken toplumsal belleğin okunmasına olanak tanımaktadır. Bu çalışmanın amacı, söz konusu geleneğin XIX. yüzyıldaki temsilcilerinden biri olan Âşık Dertli’ye dayandırılan ve “Şeytan Bunun Neresinde?” adıyla bilinen taşlamanın en az iki yüz yıllık serüveni üzerinden bir zihniyet tarihinin izini sürmektir. Çalışma içinde söz konusu eser; yaratım bağlamı, biçimi, metnin anlamı gibi hususlar üzerinden analiz edildikten sonra eserin modern dünyadaki konumuna odaklanılmıştır. Başlangıçta sözlü kültür ortamında yaratılan eserin zaman içerisinde plak, radyo, televizyon ve sosyal medyadaki yeni icraları değerlendirilmiş ve eserin giderek artan bir ivmeyle popülaritesinin yükseldiği saptanmıştır. XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren elektronik kültür ortamı içerisinde farklı müzik geleneklerinde yeniden icra edilmeye başlanan eser, asıl popülerliğine 2000’li yılların başında kavuşmuştur. Bu ilginin arka planında ise 1990’lı yılların sonunda Türk basınında yürütülmeye başlanan rock müzik karşıtı tartışmalar yer almaktadır. Rock ve metal müziğin icracı ve dinleyicilerinin topyekûn Satanist olmakla suçlandığı bu dönemde, Türkiye’de bu müzik türünün öncü gruplarından biri olan Pentagram’ın 2002 yılında yayımladığı “Bir” adlı albümle bu suçlamaları protesto ettiği görülür. Teması Türk tasavvuf düşüncesi olan bu albüm içinde Dertli’den ve Âşık Veysel’den alınıp yorumlanan eserlerle birlikte Türk halk müziğine ait enstrüman ve ezgiler de kullanılarak bu müzik türünün üretici ve tüketicilerinin geleneksel değerlerle barışık olduğu, kamuoyuna gösterilmeye çalışılmıştır. İçinde “Şeytan Bunun Neresinde?” adlı eserin de bir yorumunun bulunduğu bu albümün yayımlamasından sonra Satanizm ve rock müziği bağdaştıran tartışmalarda bu taşlamanın merkeze oturduğu görülür. Grup üyelerinin verdikleri röportajlarda medyayı, dönemin Beypazarı Kadısı’na benzetirken, kendilerini Âşık Dertli ile aynı yere konumlandırmalarından; konuyla ilgili gazete sayfalarında atılan “Şeytan Rock Müziğin Tam Kalbinde” gibi başlıklara kadar değişen bağlamlar içerisinde bu taşlamanın ayak kısmı, bir referans noktası olarak kullanılagelmiştir. Eserin ayağının bu tarz kullanımlarla Nasreddin Hoca fıkralarının son cümlelerinin kalıplaşarak yaşamasına benzer biçimde kristalize bir halk bilgisine dönüştüğü söylenebilir. Nihayetinde çatışan iki grubun, halk edebiyatı geleneğine ait aynı şiiri, farklı motivasyonlarla da olsa kullanmış olmaları; folklorun, ayrışmalardan ziyade ortaklıklara işaret eden anlamını göstermektedir ve bu anlamın artık kavranması gerektiğini bir kez daha kanıtlamaktadır.

Özkoul Çobanoğlu'na göre Uygulamalı Halkbilim. Özet.

Halk tarafından ortaya koyulan folklorik ürünleri algılamak, anlamlandırmak ve tahlil etmek için tarihî süreç içerisinde halkbilimi araştırıcıları tarafından birçok yöntem ortaya konulmuştur. Yapısal Halkbilimi Kuramları, yukarıda söz... more

Halk tarafından ortaya koyulan folklorik ürünleri algılamak, anlamlandırmak ve tahlil etmek için tarihî süreç içerisinde halkbilimi araştırıcıları tarafından birçok yöntem ortaya konulmuştur. Yapısal Halkbilimi Kuramları, yukarıda söz konusu edilen amaçlara hizmet etmek ve karşılaştırmalı halkbilimi çalışmalarını daha kolay hale getirmek için ortaya çıkan yöntemlerden birisidir. Vladimir Propp, Claude Levi Strauss gibi önemli isimlerin yaptıkları çalışmalarla folklorik bir malzemenin yapısal hüviyetini analiz etmeyi amaçlayan bu kuramın bünyesinde halk anlatılarında yer alan kahramanların biyografisini çözümleme modelleri de üretilmiştir. Bu modeller sayesinde halkın ortak düşünce dünyalarının ürünleri olan kahramanların yaşam serüvenlerinin iskeleti çıkarılmakta; bu da halk denilen organizasyonu anlamamıza yardımcı olmaktadır. Uzunca bir dönem halkın anlatma ve dinleme ihtiyacını karşılayan destan, masal ve halk hikâyesi gibi anlatılar, içinden çıktıkları toplumları bir araya getirmiş ve bu insanların birey olmaktan çıkıp halk kategorisine yerleşmesine yardımcı olmuştur. Söz konusu anlatıları çekici ve popüler kılan en önemli etmen ise bünyelerinde bulunan kahramanlardır. Anlatı kahramanları, gösterdikleri yiğitlikler ve olağanüstülükler ile zamanla ferdî kimliklerinden sıyrılarak toplumun ortak kahramanı haline gelmişlerdir. Bu da beraberinde halkın bu kahramanlara son derece saygı göstermesini ve onları sahiplenmesini getirmiştir. Bunun sonucunda da yukarıda da belirtildiği üzere, bu durumun farkına varan folklor araştırmacıları halk kahramanları üzerine çeşitli çalışmalar yapmışlardır. Bu makalede, Otto Rank tarafından ortaya konulan "Geleneksel Kahraman Kalıbı", Türk sinemasında bir dönem büyük bir ilgi gören Tarkan karakterine uygulanmaya çalışılmıştır. Çalışmada, Yapısal Halkbilimi Kuramları'nın yalnızca destan, halk hikâyesi gibi anlatı-ya da metin-kahramanlarından ziyade, elektronik kültür ortamı kahramanlarına da uyarlanabileceği vurgulanacak; çözümleme modelinde hangi maddelerin Türk film kahramanı Tarkan'a uyduğu, hangi maddelerin uymadığı tespit edilecek ve bu durum yorumlanmaya çalışılacaktır.
In the historical process, many methods are revealed by folklore researchers for to detect, meaning and to analyze the folkloric products which laid down by the public. Structural Folklore Theories are one of the resulting methods for to subserve to purposes which said above and to make comparative folklore studies easier. Within this theory that aims to analyze the structural identity of a folkloric material with works of names such as Vladimir Propp, Claude Levi Strauss, analysis models of the biography of the hero in which located folk narratives. By dint of this models, to be extracted skeleton of life adventures of heroes which are crops of people's worlds of common thought; this also helps us to understand the organization which called folk. The narrations such as legend, tale and narrative which resolved narrating and listening requirement of people for a long period, gathered communities that went out inside it and helped to theese people from being individuals to settle category of public. This also had brought in its wake utmost respect and adopt to theese heroes. As stated above, as a result, folklore researches in recognition of this situation have done several studies. In this article, "Traditional Heroic Mold" which revealed by Otto Rank have been applied to the Tarkan character who attracted great interest in Turkish cinema in days of yore. In study, will be highlighted that structural folklore theories are not only applicable for heroes of the narrative or text but also for heroes of electronic culture medium; will be studied to interpret that which substances are appropriate and which substances are inappropriate to Turkish movie hero Tarkan in the analysis model.

Özet: İslamiyet'le beraber Türk kültür tarihinde yerini alan ramazan ayları birlik, beraberlik ve kardeşliğin yoğun duygularla yaşatılması ve pekiştirilmesinde geçmişten bugüne gelen süreç içerisinde önemli bir konumda bulunmuştur.... more

Özet: İslamiyet'le beraber Türk kültür tarihinde yerini alan ramazan ayları birlik, beraberlik ve kardeşliğin yoğun duygularla yaşatılması ve pekiştirilmesinde geçmişten bugüne gelen süreç içerisinde önemli bir konumda bulunmuştur. İslamiyet'in kabulüyle yeni bir kültür hayatıyla karşılaşan kadim milletimiz, İslâmi esasları Türk gelenekleriyle birleştirerek zengin bir kültürel birikim oluşturmuşlardır. Türk milleti, ramazan aylarını sadece oruç tutmak ve ibadet olarak algılamamış ramazan aylarına ayrı bir önem ve hassasiyet göstererek bu aya özel birtakım hazırlıklar yapmıştır. Böylelikle milletimiz ramazan dönemlerini kendisine has uygulamalarla hem dini hem de kültürel açıdan zenginleştirerek en verimli şekilde geçirmek istemiştir. Tüm bu çabalar sonucunda gelenek, inanç ve toplumsal birikimleriyle "Türk Ramazan Medeniyeti" oluşturulmuştur. Bu çalışmada, kültür ve geleneklerin günümüz dünyasındaki konumuna değinilerek Osmanlı'nın son yüzyıllarında yaşayan ancak günümüze ulaşamayan veyahut değişim ve dönüşüm süreçleriyle özünden tavizler vererek yaşatılan ramazan gelenekleri tespit edilecek ve genel çerçevede geleneklerin unutulma sebepleri, günümüzde nasıl yaşatılabileceği ve geleceğe ne şekilde aktarılacağı üzerinde öneriler sunulacaktır.

Bu çalışmada; lakabın tanımı, lakapların verilişi, lakapların adbilimin neresinde olduğunu ifade edilmiştir. Akabinde lakap verme geleneğinden bahsedilmiş ve Kırıkkale ilinin Hacılar Kasabası'ındaki kültürel özellikleri anlatılmıştır.... more

Bu çalışmada; lakabın tanımı, lakapların verilişi, lakapların adbilimin neresinde olduğunu ifade edilmiştir. Akabinde lakap verme geleneğinden bahsedilmiş ve Kırıkkale ilinin Hacılar Kasabası'ındaki kültürel özellikleri anlatılmıştır. Hacılar Kasabası bünyesinde lakap verme geleneği işlenmiştir. Sonra lakaplar tasnif edilmiş ve bu tasnif neticesinde lakaplar alfabetik olarak verilmiştir.

Awareness in the mythologies of societies is important in the context of idendity consciousness and culturel diversity. Mythological knowledge usually has transferred to the new generation through oral narratives and social practices.... more

Awareness in the mythologies of societies is important in the context of idendity consciousness and culturel diversity. Mythological knowledge usually has transferred to the new generation through oral narratives and social practices. With the worlds changing structure, disappearance of performance contexts of narratives and practices has negative impact on the transfer of mythological knowledge to the next generation in many society. The work of writing folk ballads, done by Homeros and Firdevsi in the archaic era; by Macpherson and Lönnrot in Europe in the 18th and 19th century, has atributed to mythologies of the relevant societies to exist and to be resource for contemporary art. Especially in the last two of these examples have been dealed by applied folklore debates which has arrised in the 20th century, it has been said that theese were exemples of applied folklore. It seems that the mythological perception of various branches of Turkish arts has been influenced by Persians in the middle period and Greeks in the nmodern period. One of the reasons of this situation is that Turkish mythology is not widely known. Not to have a script with integrity feature as Odysseia or Works and Days from archaic period or as Shahname from middle era or Kalavela from recent era, or not to perform adequatelly the works which are owned as Dede Korkut and Epic of Oğuz Kağan are the other reasons of this situation. In this article, in the context of being valued Turkish mythology, Nihal Atsız’s novels will be dealt in points of function, structure and content, it will be argued whether theese are exemples of application or not.

Özet Arkaik köklere dayanan ve kuşaktan kuşağa aktarılarak yakın zamana kadar getirilmiş olan pek çok kültürel miras örneği, başta değişen yaşam şartları olmak üzere çeşitli sebeplerle modern dünyada yaşama şansını yakalayamamaktadır.... more

Özet
Arkaik köklere dayanan ve kuşaktan kuşağa aktarılarak yakın zamana kadar getirilmiş olan pek çok kültürel miras örneği, başta değişen yaşam şartları olmak üzere çeşitli sebeplerle modern dünyada yaşama şansını yakalayamamaktadır. Özellikle modern medya aygıtlarının, kültürleşme süreçlerinin yoğun bir şekilde yaşanmasına olanak tanıdığı çağdaş dünyada, gelenekte var olan ve çeşitli işlevleri üstlenen kültürel yaratmaların yerini, tek bir merkezden üretilip bu medya aygıtları ile dünyaya dağılan kültürel unsurlar almakta ve bu durum sonucunda da yeryüzündeki pek çok yerel ve ulusal kültür yaşama şansını kaybetmektedir. Uzun vadede bu problemin doğuracağı tektipleşme tehlikesinin aslında insanlık adına evrensel bir tehlike oluşturduğunun farkına varılması ile birlikte bu tehlike olasılığı ile Birleşmiş Milletler öncülüğünde çok uluslu bir mücadele başlatılmıştır. İşaret edilen tehlike içerisindeki modern dünyada, başta SOKÜM Sözleşmesi’nin doğurduğu farkındalıkla, geleneksel olanı korumanın yolları aranmaktadır. SOKÜM Sözleşmesi’nde belirtilen kimlik saptaması, belgeleme, araştırma, muhafaza, koruma, geliştirme, güçlendirme, aktarma ve canlandırma gibi koruma biçimlerinden bazıları; halkbilimcilerin uygulamalı halk bilimi, fakelore, geleneğin icadı gibi kavramlar üzerinden yürüttüğü yenilikçi koruma yaklaşımları ile kesişmektedir. Bu kesişim kümesinde yürütülen çalışmaların ortaya çıkmasını sağlayan başta ticaret olmak üzere, eğitim, sanat gibi farklı motivasyon kaynakları bulunmaktadır. Politika da bu motivasyon kaynakları içerisinde, geleneğin yeniden yaratılmasında etkin ve güçlü itici kuvvetlerden biri olarak belirmektedir. Türkiye’de özellikle İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra ortaya çıkan milliyetçi derneklerin folklorik imgeleri çeşitli şekillerde kullanmasından Cumhuriyet’in erken yıllarındaki güçlü uluslaşma sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin izlediği politikalarda İslam Öncesi ve Türkistan merkezli mitolojinin canlandırılmasına; Milliyetçi Hareket Partisi’nin 1969 yılında mitolojiden aldığı Bozkurt imgesini modern dünyaya adapte etmesinden, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin atlı okçuluk gibi geleneksel sporları canlandırma faaliyetlerine ve alplık-gazilik kurumlarının etkisinde geliştirilen hikâyelerin televizyon dizilerinde işlenmesine kadar, bu uygulama örnekleri geniş bir kümeyi oluşturmaktadır. Bu çalışmada, kaynağını politik yapılanmalardan alan belli başlı uygulama örneklerinin uygulanış biçimleri, hedefleri ve sonuçlarının incelenmesi amaçlanmaktadır. Uygulama örneklerinin belirlenmesinde SOKÜM Sözleşmesi’ndeki tasnif sistemi temel alınmıştır. Buna göre beş kategoriye ayrılan somut olmayan kültürel mirasa dair seçilen örnekler şu şekildedir: Birinci kategori olan somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar kümesine dâhil edilebilecek bozkurt imgesi, seçilen ilk örnektir. İkinci kategori olan gösteri sanatlarına giren askeri bando organizasyonu olan mehter uygulamaları, çalışmada kullanılacak bir başka örnektir. Toplumsal uygulamalar ritüeller ve şölenler şeklinde belirtilen üçüncü kümeye dâhil edilebilecek örnekse atlı okçuluk uygulamaları olarak belirlenmiştir. Doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar kategorisine dâhil olan Nevruz etrafında oluşan inanç ve uygulamalar ve son küme olan el sanatları geleneğine dâhil edilebilecek olan hat geleneği ise çalışmada ele alınacak diğer örnekleri oluşturmaktadır. Söz konusu beş kültürel mirasın, siyaset eliyle modern dünyada yeniden yaratılması, canlandırılması ya da güçlendirilmesi şeklindeki uygulama örneklerinin hedefleri ile sonuçlarının örtüşüp örtüşmediği araştırılacaktır. Çalışma kapsamında veriler, medya kanalları ve sahada kaynak kişilerle yapılacak olan anketlerden elde edilecektir. Toplanacak olan bilgi yorumlanarak, folklordan alınarak gündelik hayatın içine siyasi bir motivasyonla yerleştirilen geleneksel unsurların üzerine yapışan politik anlamlar olup olmadığı, geleneğin yeniden yaratılmasında hangi aygıtların kullanıldığı, yeniden yaratılan geleneğin işlevsel bir dönüşüm yaşayıp yaşamadığı, geleneğin yeniden yaratılmasında siyasal güçlerin olumlu ve olumsuz sonuçlarının neler olduğu gibi konular üzerine genellemelere ulaşılmaya çalışılacaktır. Araştırma sonucunda elde edilecek olan genellemelerden hareketle, SOKÜM Sözleşmesi’nin hedefleriyle de bağlantılı olarak gelecekte yapılacak olan uygulamalı halk bilimi örneklerinde nelere dikkat edilmesi gerektiğine ulaşılmaya çalışılarak, ileriye dönük uygulama demelerinden olumlu sonuçların alınmasına katkı sağlanması hedeflenmektedir.

Turkish Studies -International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/9 Summer 2013, p. 1111-1125. Özet: Bu makalede Türkiye'deki halk bilimi müzeciliği alanındaki gelişmeler üzerinde... more

Turkish Studies -International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/9 Summer 2013, p. 1111-1125. Özet: Bu makalede Türkiye'deki halk bilimi müzeciliği alanındaki gelişmeler üzerinde durulmuştur. Yaşayan Müze, dünyadaki kültür girişimleri alanında yaşananların etkisinin artmaya başladığı ve ülkenin bu alanda politikalar üretmeye, uygulamaya çalıştığı bir süreçte kurulmuş özel bir müzedir. Ancak özel müzeler arasında Yaşayan Müze farklı bir konumda bulunmaktadır zira müze bir sivil inisiyatif girişimidir. Yaşayan Müze, halk bilimi müzelerinin dünyadaki çeşitliliğini Türkiye'de örnekleyen halk bilimi müzelerinden biri olarak pek çok öncü çalışmaların gerçekleştirildiği ve uygulamaların yapıldığı bir müzedir. Müze dünyadaki halk bilimi müzeleri içinde yer alan müzelerden yönetim, koruma, koleksiyon oluşturma, geliştirme, sergileme ve iletişim politikaları bağlamında etkilense de özgün yapısı ve müze politikaları ile dünyadaki örneklerinden farklı bir karaktere sahiptir. Yaşayan Müze, uygulamalı halk bilimi müzeciliği olarak tanımlanan müzeciliğin Türkiye'deki ilk örnekleri arasında yer alması bakımından birçok deneysel müze çalışmalarına sahne olmuştur, olmaktadır. Yaşayan Müzede yönetimin çok katmanlı, yönetişime dayanan, sosyal sorumluluklarını yerine getiren yapısı; kurumun kültürel mirası koruma ekseninde öncülük ettiği müzecilik yaklaşımları, sergilemede insan merkezli tutumları, koleksiyonu sergileme ve yorumlama biçimleri müzenin kuruluş evresinden gelinen son noktaya kadar edindiği deneysel uygulamalarla son halini almıştır. Bu çalışmada Yaşayan Müzenin, Türkiye'deki kültürel girişimlerin dönüşümüne katkısı, koleksiyon oluşturma, bunu sergileme, yorumlama ve koleksiyonun bilgisini aktarma anlamında halk bilimi müzeciliğine katkısı müzenin deneysel uygulamaları bağlamında ele alınacaktır. Yaşayan Müze deneysel müzecilik faaliyetleri çalışma boyunca müzeolojik ve müzeografik bağlamda örneklendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Deneysel müzecilik, müze yönetimi, sergileme ve yorumlama politikaları, koleksiyon yönetimi, müzede iletişim planlaması.

2019 yılında başlayıp 2020 yılında bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sürecinde toplumlar kendi imkânları dâhilinde bu süreçten en az hasarla çıkmak için mücadele vermektedir. Verilen bu mücadelenin önemli ayaklarından... more

2019 yılında başlayıp 2020 yılında bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sürecinde toplumlar kendi imkânları dâhilinde bu süreçten en az hasarla çıkmak için mücadele vermektedir. Verilen bu mücadelenin önemli ayaklarından bir tanesi insanların günlük rutinlerinden çıkarak yeni bir düzene ayak uydurmaya Geliş tarihi (Received): 8-02-2022-Kabul tarihi (Accepted): 28-03-2022 * Bu makale Motif Vakfı tarafından 19-21 Şubat 2021 tarihinde düzenlenen 2. Motif Uluslararası Genç Halkbilimciler ve Türk Dünyası Kongresi'nde sözlü bildiri olarak sunulmuştur. (This article was presented as an oral presentation at the 2nd Motif International Young Folklorists and Turkic World Congress organized by the Motif Foundation on February 19-21, 2021).

Oral literatures of nations are also one of the most effective memory and medium of original, creative, dynamic, competitive and brandable canonical images. The canonical images carried in oral literary memory are considered as a source... more

Oral literatures of nations are also one of the most effective memory and medium of original, creative, dynamic, competitive and brandable canonical images. The canonical images carried in oral literary memory are considered as a source of raw material, creativity, innovation, design and inspiration by the sectors that make up cultural creative industries. Turkish oral literature also has archaic, unique, universal, diverse, dynamic, competitive and distinctive canonical images that can be valued in different ways in cultural creative industries. However, this intangible cultural capital is not yet sufficiently evaluated to contribute to the sustainable development of "Turkish cultural ecology". The lack and inadequacy of methodological studies that make clear, concretize and explain the organic relationships between cultural images, cultural memory, and oral literature are the biggest causes of this problem. In this study, in order to contribute to the aforementioned deficiency, the symbiotic relations between cultural memory, canonical image and oral literature will be analyzed with their philosophical, cognitive, psychological and socio-cultural dimensions and the approaches, strategies and methodologies that can support the integration of oral literature canonical images memory into cultural creative sectors will be presented.

XIX. yüzyılın ortalarına kadar Türk aydınının belleğinde Türk sözcüğünün iki temel anlamı bulunmaktadır. Bunlardan ilki bir etnik grubu işaret ederken ikincisi de bir hakaret anlamı içerir. II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi ile birlikte... more

XIX. yüzyılın ortalarına kadar Türk aydınının belleğinde Türk sözcüğünün iki temel anlamı bulunmaktadır. Bunlardan ilki bir etnik grubu işaret ederken ikincisi de bir hakaret anlamı içerir. II. Meşrutiyet’in ilan edilmesi ile birlikte örgütlenebilme olanağına sahip olan Türkçü aydınlar, toplumun geleceğini biçimlendirebilmek amacıyla Türk mitolojisi ile ilgilenmeye başlar. Bu ilgi bir yönü ile bilimsel araştırma yapmaya dayanırken diğer bir yönüyle de üretilen bilginin kitle arasında dolaşıma sokulmasını hedefler. Popülerliğini yitirmiş olan halk bilgisinin kitlede dolaşıma sokulması süreçlerinde başvurulan yöntemler, halkbilimi disiplini içerisinde “uygulamalı halkbilimi” adıyla kavramsallaştırılmıştır. Bu bildiride 1908 ve 1923 yılları arasındaki 15 yıllık süreçte, Türk aydınının Türk mitolojisi ile olan ilişkisi, uygulamalı halkbilimi örnekleri üzerinden incelenmiştir. Bu uygulama örneklerinin Türk Romantizminin inşasında nasıl işlevler üstlendikleri sorusu tartışmaya açılmıştır. Bu sürecin kurumsal mimarlarının başında Türk Ocağı, kişisel mimarlarının başında ise Ziya Gökalp’ın bulunduğu görülür. Bu uygulamalar sayesinde Türk Romantizmi ile birlikte “Türk” kavramı, gurur kaynağını çağrıştıran bir anlamla yeniden yapılandırılır. Bu dönemde mitolojiden alınarak uygulanan Turan, Ergenekon, Bozkurt, Oğuz Kağan gibi semboller, zaman içerisinde Türk Romantizminin kutsal işaretlerine dönüşür ve Cumhuriyet’in ilanından sonra da bu işlevleri ile toplumsal bellekte kalıcılaşır.

Oyun, kültürü içinde barındıran dinamik bir yapı olması ve kültürel değişimlere uyum sağlamasıyla ait olduğu geleneği yansıtan bir araçtır. Oyunun, oynayan ve oynanan bir kavram olmasının yanında zaman ve mekâna bağlı olarak değişimi de... more

Bu çalışmanın amacı, Ankara’nın Çankaya ilçesinde Bayraktar Mahallesi ile Umut Mahallesi’ne bağlı “Folklor Sokağı”nda ikamet edenlerle posta adreslerinde bulunan “folklor” sözcüğünün içeriğine ilişkin görüşme odaklı bir alan çalışması ile... more

Bu çalışmanın amacı, Ankara’nın Çankaya ilçesinde Bayraktar Mahallesi ile Umut Mahallesi’ne bağlı “Folklor Sokağı”nda ikamet edenlerle posta adreslerinde bulunan “folklor” sözcüğünün içeriğine ilişkin görüşme odaklı bir alan çalışması ile popüler kültürde “folklor” sözcüğünün kullanım biçimleri üzerinden 171 yaşındaki “folklor” sözcüğünün günümüzde anlamının hâlâ bilinmediğinin veya yanlış bir biçimde “halk oyunları” anlamında kullanımının yaygınlığını göstererek asıl sorunun basit bir enformasyon eksikliği yerine sokağın isminin de bir mücadele alanı olarak söylem mücadelesine dahil oluşunu tartışmaya açmaktır.

This article was checked by Turnitin. that make up the creative cultural industries. In line with these objectives first of all, the development course of cultural creative industries and their relationship with intangible cultural... more

This article was checked by Turnitin. that make up the creative cultural industries. In line with these objectives first of all, the development course of cultural creative industries and their relationship with intangible cultural heritage will be discussed. Later, some information will be given about the emergence conditions, basic characteristics and structures of the 1986 and 2009 versions of the Cultural Statistics Framework. Finally, with the structural analysis to be made on the model, what kind of raw material the living cultural heritage is in terms of cultural creative sectors, the transfer of creativity and innovation cultures inherent to the living heritage in terms of cultural creative industries and the individual relations between the cultural cultural areas presented in the model and the intangible heritage evaluations will be made.

ÖZ Kazak halkının geçmişten günümüze bağlılıkla yaşattığı geleneklerden biri, doğum sonrası uygu-lamalar içerisinde yer alan, çocuğun ilk adım atmasıyla bağlantılı olarak kutlanan tusavkeser uygula-ması ve toyudur. Kazak halkı tusavkeser... more

ÖZ Kazak halkının geçmişten günümüze bağlılıkla yaşattığı geleneklerden biri, doğum sonrası uygu-lamalar içerisinde yer alan, çocuğun ilk adım atmasıyla bağlantılı olarak kutlanan tusavkeser uygula-ması ve toyudur. Kazak halkı tusavkeser toylarını geçmişten günümüze bütün canlılığıyla aktarmayı başarmıştır. Hatta değişen zamana ve mekâna uyum sağlayan tusavkeser toyları, günümüzde popüler kültürün bütün unsurlarını içererek popülerleşen bir Kazak geleneği olarak varlığını sürdürmektedir. Bu noktada " geleneğin değişmeden muhafazası mı, yoksa geleneğin değişen şartlara ayak uydurarak devamlılığı mı önemlidir " sorusu ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda makalede Kazak halkının geçmişte uyguladığı geleneksel tusavkeser toyları ile günümüzdeki popüler kültürün bir parçası hâline gelen tusavkeser toyları ele alınmıştır. Türkiye'de eğitim görmekte olan sekizi evli, üçü bekâr on bir Kazak öğrenciden oluşan kaynak kişi grubunun yanıtları doğrultusunda ve sosyal medyada yer alan organi-zasyon şirketleri tarafından düzenlenen tusavkeser toy videolarından hareketle geleneğin muhafazası mı yoksa değişerek aktarımı mı önemlidir sorunu ele alınmıştır. Aynı zamanda makalede, tusavkeser uygulamasının Türk Dünyası'ndaki ve Anadolu'daki yansımalarına değinilmiş, uygulamadaki benzer-lik ve farklılıklar ortaya konulmuştur. Makalede, tusavkeser örneğinde görüldüğü gibi, değişen şartla-ra rağmen, Kazakların yerel kültürlerinin ve millî kimliklerinin ögesi olan geleneklerini dönüştürmeyi başararak geleneklerinin kuşaklar arası aktarımını sağlayabildikleri sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler Kazaklar, tusavkeser toyu, Türk Dünyası, geleneğin dönüşümü, geleneğin muhafazası. ABSTRACT One of the devotedly traditions among Kazakh people from past to present is tusavkeser celebration which is one of the post natal practices and the celebration the first steps of the child. Kazakh people have managed to transmit tusavkeser celebration from past to present vividly. Moreover, tusavkeser celebrations adopted to changing time and space have obtained as a popularized traditions including whole qualifications of popular culture in nowadays. At this point, it comes to mind that which one is more important the conservation of tradition without changing or contiunity of tradition keep pace with lifestyle change? In this article, it has discussed traditional tusavkeser celebrations in the past and popularized tusavkeser celebrations in nowadays. In line with semi-structured interviews with eight married and three single Kazakh students educated in Turkey and with reference to tusavkeser celebration's videos in social media which organized by special companies it has been questioned that which one is more important the conservation of tradition without changing or contiunity of tradition keep pace with lifestyle change? At the same time, in this article it has mentioned that tusavkeser practices in Turkic World and Anatolia and has revealed the similarities and differences of these practices. It has been concluded that as is seen in tusavkeser example, despite the changing conditions, Kazakh people have managed to transmit this tradition being part of their local cultures and national identities from generations to generations by achieving transform it.

Televizyon, yayın hayatına başladığı ilk dönemden itibaren, radyo yayıncılığının deneyiminden de yararlanarak her seviyeye uygun ve farklı işlevleri bulunan programları izleyicilere sunmaktadır. Bu program formatlarından biri de eğlence,... more

Televizyon, yayın hayatına başladığı ilk dönemden itibaren, radyo yayıncılığının deneyiminden de yararlanarak her seviyeye uygun ve farklı işlevleri bulunan programları izleyicilere sunmaktadır. Bu program formatlarından biri de eğlence, eğitim ve kültürel aktarım işlevleriyle çocuklara yönelik yayınlanan çizgi filmlerdir. Çizgi dizi ve animasyonların aslî unsurları metin, görsellik ve sesten oluşmaktadır. Ses öğesinin yerleştirilmesinde ise yoğunluklu olarak müzik kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra bazı çizgi filmlerinde müzikle birlikte diyaloga da yer verilmektedir. İzleyici grubunun dikkatini çekmek, mesajları vurgulamak, duyguları tamamlamak, görsellerinin algılanmasını kolaylaştırmak, sürükleyiciliği sağlamak, filmle müzik birlikteliğini gerçekleştirebilmek gibi birçok işlevi yerine getirmek için çizgi dizilerde müzik kullanılmaktadır. Çizgi dizilerde kullanılan müzik, ana tema müziği, fon, jenerik ve efektler gibi farklı tarzlarda değerlendirilmektedir. Çocuklara yönelik tematik kanalların açılmasıyla ve yeni teknolojik imkânlarla yerli yapım animasyonlar artmış; geleneksel müzik söz, ezgi, çalgı, bağlam gibi unsurlarla bu yapımların içine yerleştirilmiştir. Bu uygulamalarla kültürel aktarım, geleneksel kahramanların güncele taşınması, ardıl ürünlerle yeni kültürel ekonomik alanlar oluşturması sağlanmaktadır. Uygulamalı halkbilimi alanına da giren kültürel yaratım ve tasarımlarla geleneksel bellek ile ilgili kodlamalar yapılmaktadır. Çizgi filmler aracılığıyla geleneksel yaşam, el sanatları, çocuk oyun ve oyuncakları, halk oyunları, halk çalgıları, halk müziği, giyim-kuşam özellikleri ve sözlü anlatmalar yoluyla kültürel aktarım gerçekleşmektedir. Bu çalışmada, son dönemde Türk televizyonlarında yayınlanan çizgi filmler gözlem ve içerik çözümleme teknikleriyle incelenmiş ve tespit edilen çizgi filmler, geleneksel müzik kullanımı bağlamında değerlendirilmiştir.

Geçmişten günümüze yürütülen derleme çalışmaları ile türkülere dair geniş bir arşiv oluşmuş ve derlenen türküler, uygulamalı halkbilimi kapsamında yeniden üretilerek dolaşımda tutulmuştur. Geleneksel kültürde sözlü ortamlarda üretilen bu... more

ÖZ Hıdırellez, bahar ve bolluk bayramı olarak gerek Türk dünyasında gerekse Türkiye’nin birçok bölgesinde varlığını sürdüren mevsimsel ritüelistik kutlamalardandır. Çoğunlukla 5-6 Mayıs tarihlerinde kutlanan bu bayramın ismi, Hızır ve... more

ÖZ: Kültür turizmi, günümüzde deniz, kum ve güneş turizmine karşı alternatif turizm faaliyeti olarak birçok ülke tarafından yapılan önemli turizm faaliyetlerinden biridir. Köklü bir kültürel geçmişe sahip olan ülkeler, bu kültür... more

ÖZ: Kültür turizmi, günümüzde deniz, kum ve güneş turizmine karşı alternatif turizm faaliyeti olarak birçok ülke tarafından yapılan önemli turizm faaliyetlerinden biridir. Köklü bir kültürel geçmişe sahip olan ülkeler, bu kültür unsurlarını turizme yönelik kullanmakta, ayrıca kültür unsurlarını turizmde kullanarak kültürün yaşatılmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlanmaktadır. Kültür turizmi içinde önemli bir yere sahip olan unsurlardan biri de eğlence kültürüdür. Eğlence, insanların boş vakitlerini değerlendirme ve stres atmaları amacıyla başvurulan önemli unsurlardan biridir. Kültürlerden önce var olduğu bilenen eğlencenin, geçmişte özellikle kış geceleri insanların boş vakitlerini değerlendirdiği ve hoş vakit geçirdiği bir araç olduğu bilinmektedir. Eğlence unsurları, eğlenmenin yanında bireyler arasında iletişimi sağlaması bakımından da dikkate değerdir. Günümüzde zayıflamakla birlikte insanlar düğün, bayram ve mevsimsel döngüye bağlı etkinlikler düzenleyip vakit geçirmektedirler. Bu etkinliklerde geleneksel oyunlar oynanmakta olup çeşitli gösteriler yapılmaktadır. Bu unsurlar ayrıca eğlenirken eğlendirme amacı da gütmektedir. Bu eğlenceler toplu ortamlarda; köy meydanı, kahvehane, köy odası vb. mekânlarda gerçekleştirilmektedir. Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte eğlence kültürü de değişim ve dönüşüme uğramıştır. Fakat günümüzde de eğlence unsurlarının yaratımında ve yapılan aktivitelerde folklor ürünlerinden yararlanılmaktadır. Çalışmada, geçmişte birçok kültüre ev sahipliği yapmış ve eğlence kültürü bakımından oldukça zengin olan Nevşehir yöresinin eğlence unsurları üzerinde durulacak olup bu unsurların turizmde kullanımı değerlendirilecektir. ABSTRACT: Cultural tourism is one of the important tourism activities which have been organized by many countries as activity of alternative tourism against sea, sand and sun tourism today. Countries that have a rooted cultural past use these cultural factors for tourism. Besides, it is provided that the culture is sustained and transferred to the next generations by using these cultural factors in tourism. One of the factors which have an important position within the cultural tourism is entertaintment culture. Entertaintment is one of the important factors which are applied in order to make use of people's spare time and let off stress. Entertaintment which is known to exist before cultures is known as a means which people make use their spare time and enjoy themselves particularly winter nights in the past. Entertaintment factors are significant regarding supply of communication among the individuals in addition to fun. People today spend time by organizing activities related to wedding, feast and seasonal cycle with the slimming. In these activities, traditional games are played and various shows are performed. These factors also aim to entertain while having fun. These entertaintments are performed in mass environments like village square, coffeehouse and village chamber. However, entertaintment culture has also undergone a change and transformation with the development.

“Yedi Uyurlar” adıyla bilinen, yedi genç (Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş, Kefeştatayuş) ve bir köpeğin (Kıtmir) 309 yıl boyunca uyuduklarına inanılan mağaranın bulunduğu yer olan Eshab-ı Kehf, Afşin’in... more

“Yedi Uyurlar” adıyla bilinen, yedi genç (Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş, Kefeştatayuş) ve bir köpeğin (Kıtmir) 309 yıl boyunca uyuduklarına inanılan mağaranın bulunduğu yer olan Eshab-ı Kehf, Afşin’in kuzeybatısında ve merkezine 5 km uzaklıktadır.
Tarihsel gerçekliği bilinen ve Kuran-ı Kerim’de de bahsi geçen bu olayın geçtiği mekânın asıl yerinin neresi olduğu ile ilgili birçok görüş ortaya atılmıştır. Bu görüşler içerisinde bugün en kuvvetli ve genel kabul gören görüş, söz konusu mağaranın Afşin’deki Eshab-ı Kehf’te olduğu fikridir.
Afşin’de doğup büyümüş birisi olarak biz, bu bildirimizde “Hangi Eshab-ı Kehf gerçek Eshab-ı Kehf?” sorusunun cevabını vermekten ziyade, yöre halkının Eshab-ı Kehf’e yüklediği kültürel anlamları irdelemeye çalışacağız. Afşin insanının külliyeyi ziyareti öncesinde, sırasında ve sonrasında oluşan inançlar, pratikler ve uygulamalar, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ve sosyal bağlam göz ardı edilmeksizin değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Sonuç olarak ise, uygulamalı halkbilimi çalışmaları çerçevesinde Afşin’in Eshab-ı Kehf’ten her alanda daha fazla faydalanması için bazı öneriler sunulacaktır.

Gelişen teknoloji ile birlikte, kültür aktarımı konusunda büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Özellikle televizyon, bilgisayar gibi aygıtlar bu değişimi hızlandırmış ve kültür aktarımını farklı bir boyuta taşımıştır. Bunun sonucunda... more

Gelişen teknoloji ile birlikte, kültür aktarımı konusunda büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Özellikle televizyon, bilgisayar gibi aygıtlar bu değişimi hızlandırmış ve kültür aktarımını farklı bir boyuta taşımıştır. Bunun sonucunda animasyon gibi yapımlar, 21. yüzyılın folklor ürünleri hâline gelmiştir. Bu çalışmada öncelikle animasyon gibi yapımlar vasıtasıyla gerçekleştirilen kültür aktarımının fakelore (sahte folklor) olup olmadığı tartışılmış ve bu tür bir aktarımın çağın gereklerine uygun olarak sahte folklor oluşturmadığı tespit edilmiştir. Yine çalışmada TRT Çocuk kanalında yayımlanan Dede Korkut Hikâyeleri adlı animasyon film örnek alınarak kültür aktarımı ile animasyon arasındaki ilişki çözümlenmiştir.

Bağlam merkezli halk bilimi kuramlarından işlevsel halk bilimi kuramı halk yaratmalarını icra veya bağlam ekseninde araştırır ve inceler. İşlevsel yaklaşıma göre her icranın, söylemin veya dinlemenin ortaya çıktığı bağlamda bir nedeni... more

Bağlam merkezli halk bilimi kuramlarından işlevsel halk bilimi kuramı halk yaratmalarını icra veya bağlam ekseninde araştırır ve inceler. İşlevsel yaklaşıma göre her icranın, söylemin veya dinlemenin ortaya çıktığı bağlamda bir nedeni vardır. Folklor unsurunun insan yaşamındaki rolünü anlamak önemlidir. Türk kültür coğrafyasında yaygın ve önemli bir yere sahip mâniler, halk yaşantısını içerisinde barındıran canlı bir halk edebiyatı türüdür. Halkın yaşantısında duygu, düşünce ve hayalleri dile getirmesi, eğitici olması, sosyalleşmeyi sağlaması, toplumun kurumlarına destek vermesi, kültürün nesillere aktarılması gibi birçok işleve sahiptir. Bu araştırmada nitel araştırma modellerinden alan araştırması yöntemiyle çalışılmış, kaynak kişilerle yapılan görüşme ve mülakatlarla veriler toplanmıştır. İzmir Aliağa Karaköy Köyü'nden derlenen mâniler, bağlam merkezli halk bilimi kuramlarından işlevsel halk bilimi kuramı çerçevesinde değerlendirilmiş, William R. Bascom'un halk bilimi unsurlarının işlevlerine göre örneklendirilmiştir. Aliağa Karaköy yöresi mânilerinin geçmişten bugüne yaşamda önemli yer tuttuğu ancak kent kültürü etkisi, dijitalleşme ve sosyoekonomik sebeplerle sosyal hayatın değiştiği, dolayısıyla mâni söyleme kültürünün yaşam şartlarının değişmesiyle gitgide zayıfladığı tespit edilmiştir.

Tales as an oral narratives gives us some ideas about the perceptions and attitudes of the people in a society. In this paper, we try to get your attention to the Keloğlan as a Turkish tale type who gives us some ideas about the... more

Tales as an oral narratives gives us some ideas about the perceptions and attitudes of the people in a society. In this paper, we try to get your attention to the Keloğlan as a Turkish tale type who gives us some ideas about the psychological motivations and perceptions in Turkish culture. The Turkish tale hero Keloğlan is a timeless/fitting all-time character who gives clues for today with his personality from past narratives to the present. In fact, fairy tales set boundaries and offer acceptable models. Actually Keloğlan isn't really an ideal type but at the end of the tales, we come across with him as a type of winner. He always behaves against obstacles and inequity and he returns an ideal type. Lie is seen as a sympathetic trick in the Keloğlan tales. Keloğlan's lies and tricks are ignored by the society to the extent that he opposes injustice. Based on the Schema theory, we can say that the "other-directedness" schema domain is used in the tales of Keloğlan frequently, but in a way, related with lie. Keloğlan uses lie or manupilation for the reason of "approval seeking", but as a way of defence against to the "self-subjugation" and "self-sacrifice". In a sense, Keloğlan, as a Turkish tale type, shows us another aspect of society's approval mechanism.