Atilla Barutçu | Bulent Ecevit University (original) (raw)
Paper by Atilla Barutçu
Ev: Tarihsel, Toplumsal ve Sembolik Bir Mekan Olarak Anlamı ve Dönüşümü, 2023
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Eleştirel erkeklik çalışmaları alanında hegemonik erkeklik kavramı üzerine pek çok tartışma yürüt... more Eleştirel erkeklik çalışmaları alanında hegemonik erkeklik kavramı üzerine pek çok tartışma yürütülmüştür. 1990’lı yıllarla birlikte farklı erkeklik kategorileri üretilerek hegemonik erkeklik kavramına meydan okuyan veya erkeklikleri hegemonik erkeklikle paralel okuma girişiminde bulunan pek çok çalışma görülür. Bu tarihsel süreçte üretilen kavramlardan biri de kırılgan erkeklik kavramı olmuştur. Hegemonik erkeklikle kazanılması zor olan egemen erkeklik konumuna işaret edilirken, kırılgan erkeklikle bu konumun aslında her an kaybedilme riskiyle ilerlediğine işaret edilir. 2021 yapımı The Power of the Dog filmi, erkekliklerin bu istikrarsız konumlarını okuyabilmek için iyi bir analiz zemini sunar. Homososyal mekân ve ilişkilenmelerle ilerleyen film, farklı erkeklik performanslarını göstermesinin yanı sıra bu performansların sabit ilerlemeyen yapısını da açık eder. Bu makalede, The Power of the Dog filmi üzerinden erkeklik temsillerine odaklanılacak ve hegemonik erkeklikle hegemonik olmayan erkekliklerin sabit ilerlemeyen ve yer değiştirebilen konumları tartışmaya açılacaktır. Bu tartışma üzerinden homososyalliğin erkekliği beslemesinin yanı sıra erkekliğin kırılganlığını da açık ettiği sonucuna varılacaktır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
At The Frontiers of Everyday Life: New Research in Cramped Spaces , 2023
This chapter demonstrates the intricate relationship between production, social reproduction, gen... more This chapter demonstrates the intricate relationship between production, social reproduction, gender and space both from the scale of the city and that of home and work in the everyday lives of mineworkers and their wives in Zonguldak, a coal mining city located on the Black Sea coast of Turkey. While mining labour and mining cities are associated with masculinity and men who are mostly invisible working long hours underground, women and their housework and care work are invisible and devalued although women’s unpaid domestic labour is indispensable to the capital maximization. Our objective is to find out how the spatial distinc- tion between underground and aboveground corresponds to the gendered division of labour and how this correspondence, in turn, refers to a gendered distinction between home and the mine. To examine this relationship between gender, space and labour, we employ theoretical approach of feminist geography. For this end, we conducted interviews with mineworkers and their wives. We asked questions about their routines, work and leisure activities, time use and their thoughts on each other’s labour. Additionally, our respondents drew maps of their everyday use of the city: where they work and live, where they frequent after work, where they meet their friends, family members/relatives, and coworkers.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Feminist Eleştiri: Arayışlar ve Müzakereler, 2022
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Kadın/Woman 2000, 2022
Çağdaş yazının önemli öykü yazarlarından Yalçın Tosun, öykülerinde pek çok farklı kimliğe yer ver... more Çağdaş yazının önemli öykü yazarlarından Yalçın Tosun, öykülerinde pek çok farklı kimliğe yer vererek toplumda üzerine çok düşünülmeyen veya düşünülmesi istenmeyen durumları, olayları ve ilişkileri doğrudan ya da dolaylı olarak okuyucuya aktarır. Bu makale, Tosun’un yayınlanmış beş öykü kitabında olay örgüsünün merkezinde baba olan veya olay örgüsünün kırılma anlarında babanın etki ettiği öyküleri incelemekte, bu öykülerdeki babalık performanslarını ve bu performansların şekillendirdiği baba-çocuk ilişkilerini analiz etmektedir. Öykülerde babalığa dair öne çıkan temaları şiddet, nesil çatışması, suskunluk/yokluk ve homofobi başlıkları altında sınıflandırarak ele almakta ve babalık performanslarını Türkiye’de yapılmış babalık araştırmalarıyla paralel okuma girişiminde bulunmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Turkish Studies, 2022
Male circumcision maintains a strong connection with religious responsibilities and masculinity c... more Male circumcision maintains a strong connection with religious responsibilities and masculinity construction in Turkey, but some Muslim men oppose this ritual today. This paper argues that opposing approaches to male circumcision on religious grounds do not necessarily enable a critical view for masculinity in general. Muslim men’s opposition against male circumcision shows four interdependent approaches about the juxtaposition of male circumcision, religion and masculinity: (1) “Defending anti-circumcision” as an example of practicing religion correctly, (2) “practicing religion correctly” as a necessity for piety, (3) “piety” as a requirement for masculinity, and (4) hence defending anti-circumcision as an obligation for “masculinity”. The fourth point takes us back to the first one, and this creates a cycle which also shows how these men construct their own masculinity. The study shows that being circumcised and uncircumcised can both be positioned as a strategy that supports masculinity and internal hegemony in the same geography.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2021
Günümüzdeki köçek performansını yeniden okuma girişiminde bulunan bu makale, köçekliğin performat... more Günümüzdeki köçek performansını yeniden okuma girişiminde bulunan bu makale, köçekliğin performatif olduğunu, cinsiyet kategorilerinden bağımsız bir toplumsal kategori inşa ettiğini ve yıkıcı-aracı olarak tanımlanabilecek geçici bir kimlik oluşumuna işaret ettiğini savunmaktadır. Makale, Türkiye'nin farklı şehirlerinde köçeklerle yapılan görüşmeleri, canlı köçek performansı gözlemlerini, video analizlerini ve film betimlemelerini içeren bir saha çalışmasına dayanmaktadır. Bu saha çalışmasının desteğiyle, köçek performansının ikili-karşıtlıkları yıkan ve kategorileri aşan bir uzam yarattığını öne sürmektedir. Bu uzamın eşikteliğe işaret ettiğini, eşikte gerçekleşen dansla köçeklerin normatif kategorileri sarstığını ve normatif olmayan yeni bir kimlik temsili aracılığıyla bütün kimliklerin toplumsal inşasını açık edecek ipuçları sunabildiğini tartışmaya açmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Moment Dergi, 2020
Bütün performanslar, o performansı gerçekleştirdiği düşünülen oyuncunun yanı sıra pek çok etkenle... more Bütün performanslar, o performansı gerçekleştirdiği düşünülen oyuncunun yanı sıra pek çok etkenle şekillenir ve seyredenin varlığı/bakışı bu etkenlerin başında gelir. Köçek performansını gerçekleştirenler de sadece köçekler ve takımları değil, aynı zamanda seyircilerdir. Köçekler, kıyafetleri ve koreografileriyle normatif cinsiyet kategorilerini sarsarak bir eşik yaratırlar ve bu eşik köçeklerin seyircilerle bedensel bir aradalıkları üzerinden beslenir. Bu makale, bedensel bir aradalıkla ilerleyen köçek performansını erkek seyircilerin konumu ve bakışı üzerinden okuma girişiminde bulunmakta ve Türkiye’de köçeklere yönelik olumlu/olumsuz yaklaşımların altında yatan dinamikleri tartışmaya açmaktadır. Yapılan derinlemesine görüşmelerin ve video analizlerinin desteğini alarak köçeklerin günümüzde ilgi çekici ve kabul edilebilir olmasının veya hoş karşılanmayıp kabul edilebilirliğin sınırlarını zorlamasının sebeplerini irdelemektedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2020
Judith Butler’ın kimlik mefhumuna ve her türlü kimlik siyasetinin reddine yönelik yaklaşımına dai... more Judith Butler’ın kimlik mefhumuna ve her türlü kimlik siyasetinin reddine yönelik yaklaşımına dair kuramsal bir tartışma yürüten bu makale, bu yaklaşımın temelini öznenin sürekli oluş halinde olduğu ve cinsiyetin sahte bir hakikate işaret ettiği tartışmalarına dayandırmaktadır. Öznelerin sabit, cinsiyetlerin ise verili olduğuna yönelik argümanların nasıl bağlantılı bir şekilde içinin boşaltıldığını göstermeye çalışmakta, bu okuma sayesinde kimliklerin temsil siyasetine olanak tanımayan karakterini ortaya sermeyi ve kimlik kavramının yeni anlamlar kazanma potansiyelini görünür kılmayı amaçlamaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Metis Yayınları, 2020
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İlef Dergisi, 2019
Amerika'nın onur madalyası alan ilk vicdani retçisi olarak kabul edilen Desmond Doss'un hayatında... more Amerika'nın onur madalyası alan ilk vicdani retçisi olarak kabul edilen Desmond Doss'un hayatından sine-maya uyarlanan Savaş Vadisi (Hacksaw Ridge, Mel Gibson, 2016) filmi, dini inancı sebebiyle silah tutmaya, insan öldürmeye ve şiddete karşı olan bir erkeğin gönüllü olarak savaşa katılma hikâyesini anlatır. Film her ne kadar odağına vicdani retçi bir figürü alsa da farklı erkeklik temsilleri üzerinden erkeklikler arasındaki güç ilişkilerinin nasıl egemen erkeklik değerlerinin çıkarına işleyebildiğinin bir örneğini sunar. Filmi kışlada, aile-de ve savaşta olmak üzere üç farklı erkeklik karşılaşması üzerinden inceleyen bu makale, egemen erkeklik değerlerine karşıt bir figür olarak temsil edilen erkekliğin nasıl bu değerleri beslediğini ve yeniden ürettiğini incelemeyi, bu sayede iktidar bloğunun çeşitlilik barındıran yapısını vurgulamayı amaçlamaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İletişim Yayınları, 2017
Yüz Karası Değil Kömür Karası: Zonguldak içinde, Der. Atilla Barutçu ve Figen Uzar Özdemir, İstan... more Yüz Karası Değil Kömür Karası: Zonguldak içinde, Der. Atilla Barutçu ve Figen Uzar Özdemir, İstanbul: İletişim Yayınları, (2017), 151-164.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Fe Dergi, 2016
Bookmarks Related papers MentionsView impact
This paper examines the way " March 8 Demonstrations " on the International Women's Day is presen... more This paper examines the way " March 8 Demonstrations " on the International Women's Day is presented in three newspapers in Turkey after the neo-conservative Justice and Development Party (JDP) came into power in 2002. " March 8 Demonstrations " are the most popular form of the women's movement in Turkey as most of the feminist and LGBTI organizations take part in the demonstrations. These demonstrations represent what " feminism " and " women's movement " are for the general public. Hence, the coverage of women's demonstrations by the newspapers shapes the attitudes of many people about women's movements and feminists; so it might have an effect on the future mobilization of the movement in Turkey. We made a content analysis of three newspapers: Hürriyet (mainstream newspaper of the most powerful media group); Yeni Şafak (neo-conservative and Islamist newspaper) and Radikal (which lost its oppositional character by time). We aimed to analyze how " March 8 Demonstrations " in Turkey were covered during JDP rule: whether they are totally ignored; trivialized by focusing on the entertainment side of them or given wide coverage to raise awareness to women's issues. We found out that these demonstrations in Turkey are usually reported as " events " rather than social movements. The newspapers usually portray the demonstrators not as agents who upper their voices against women's problems. Moreover, different newspapers report the demonstrations in juxtaposition with other issues such as the " headscarf debate " and the " Kurdish question " according to their own interests. With this way, women's movement in Turkey is marginalized and delegitimized.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Fe Dergi, 2015
Son yıllarda gelişmekte olan erkekler ve erkeklikler üzerine eleştirel çalışmalar, erkekliği her ... more Son yıllarda gelişmekte olan erkekler ve erkeklikler üzerine eleştirel çalışmalar, erkekliği her alanda sorgulamaya fırsat tanımış ve erkekliğin pek çok alanda farklı ilişkiselliklerinin keşfedilmesini sağlamıştır. Bu makale bu ilişkiselliğin bir örneği olarak erkeklerin ev ile kurdukları ilişki üzerinde duracaktır. Makale, erkeklerin kadınlara atfedilen bir alan olan ev içinde kendilerini konumlandırabilmek ve kamusal alandaki üstünlüklerini sürdürebilmek için suskun kalmayı bazen bir araç olarak kullandıklarından yola çıkmıştır. Bu bağlamda suskunluğun sessizlikten farklı olarak bilinçli yapılan eril bir davranış olduğu, taktikten farklı olarak ise güçlü olanın uyguladığı bir strateji olduğu savunulmuştur ve erkeklerin eril suskunluğu ev içinde bir erkeklik stratejisi olarak kullandığı yapılan mülakatlarla desteklenmiştir. Erkeklik, ev ve konuşma ilişkisine yoğunlaşan makalede eril suskunluğun erkeğin ev içinde kadınsılaşma tehlikesi yaşamadan ve erkekliğine zarar vermeden mekânsal ilişki kurabilmesi için önemli bir araç olduğu keşfedilmiştir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Masculinities: A Journal of Identity and Culture, 2015
Bu makale erkek cinsel organına uygulanan müdahaleleri mitolojiden başlayarak ilkel kabileler ve ... more Bu makale erkek cinsel organına uygulanan müdahaleleri mitolojiden başlayarak ilkel kabileler ve tek tanrılı dinler üzerinden incelemekte ve bu müdahaleleri günümüzdeki sünnet ritüeliyle ilişkilendirmektedir. Bu müdahalelerin geçmişten günümüze erkeklikle ilişkisinin değişik bağlantılarla da olsa sürekli varlığı söz konusudur. Sünnet ritüelini özellikle Türkiye odaklı ele aldığımızda erkeklerin cinsel organlarından kaybettikleri ufacık bir parçanın onların erkeklik inşasında sağlam bir temel oluşturduğu görülebilir. Çünkü sünnet ritüeli, Türkiye’de çoğunluğu oluşturan Müslüman Türkiyeli erkekler için hegemonik erkeklik yolunda bedene tezahür eden kalıcı bir işaret olarak görülür ve dini görev olarak yapılmasının yanı sıra erkek cemaati içinde yer edinebilmek için gerekli olan bir ihtiyaca da işaret eder. Erkek cinsel organına uygulanması sebebiyle zaten hali hazırda kaçınılmaz bir erkeklik ritüeli olan sünnet, karar mekanizmaları, ekonomik giderlerinin karşılanması, kirvelik gibi içinde barındırdığı pek çok boyutuyla da erkeklik tekelinde bulunur. Bu makalede erkeklik dayanışmasıyla da ilişkili olan sünnet ritüeli, üzerine yüklenen anlamlarla bir iletişim aracı olarak da görülebilen ve etkisini günden güne kaybediyor gibi görünse de hala varlığını ve erkeklikle olan ilişkisini devam ettiren bir ritüel olarak okunacaktır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İlef Dergisi, 2014
2013 yılında başlayan ve on iki bölümlük ilk sezonunu geride bırakan medikal drama türündeki Mast... more 2013 yılında başlayan ve on iki bölümlük ilk sezonunu geride bırakan medikal drama türündeki Masters of Sex dizisi, “Masters ve Johnson Cinsellik Araştırması”nı gözler önüne
sermesinin yanı sıra William H. Masters ve Virginia E. Johnson’ın hayatının ayrıntılarını göstermesi açısından da ilgi çekici bir yapım olmuştur. Dizinin temel kaygısı zor koşullar altından gerçekleştirilen bu cinsellik araştırmasının detaylarını iletmek olsa da dizinin arka planında dönen kadınlık hikâyeleri o dönemin kadınları hakkında önemli ipuçları verir. Bu yazı Masters of Sex dizisi üzerinden 1950’ler Amerikasının kadınlık hallerine odaklanmaktadır. Bu amaçla dizinin dört kadın karakteri esas alınmıştır: Daha iyi ve mutlu bir hayat için çocuk yapmaya kendini adamış Libby Masters, kocasının eşcinselliği nedeniyle cinselliği tatmakta geç kalmış Margaret Scully, kadınlığının hiçbir şekilde doktorluğunun ve çalışmalarının önüne geçmemesi için maskülen davranan Lillian DePaul ve her şeyin ötesinde özgür ruhuyla diğer karakterleri geride bırakan iki çocuklu bekâr anne Virginia Johnson. Yazı, 1950’ler Amerikasında yaşayan bu kadın karakterlerin günümüz medyası aracılığıyla sunumunu ele almakta ve bu karakterleri annelik, cinsellik ve beden konuları üzerinden feminist bakış açısıyla incelemeye çalışmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Book by Atilla Barutçu
KDY, 2021
1997 yılı baharı. Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları yüksek lisans programı öğrencileri, Mine ... more 1997 yılı baharı. Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları yüksek lisans programı öğrencileri, Mine Göğüş Tan’ın odasında Kadın Araştırmalarından Kesitler dersindeler. Derste yaşam öyküleri yazmaya karar veriyorlar. Amaç ise feminist hareketin biriktirdiği deneyimleri akademinin içine taşımak, başka kadınların yaşamları ve deneyimleri aracılığıyla kendi yaşamlarına ve deneyimlerine bakmak.
Peki kimdi bu kadınlar?
Haziran ayına gelindiğinde, Eser Köker yazmaya oturduğunda kaleminin ucuna önce anneannesinin dolandığını anlatarak anneannesinin öyküsünü okuyor. Böylece on bir kadın, anneannelerinin hayatına ve kendi geçmişlerine dönüyorlar.
Müşerref’in, Raziye’nin, Selvi’nin, Ereğlili Emine’nin, Sarı Satı’nın, Hatice’nin, Elif’in, Hasnune’nin, İstanbullu Emine’nin, Najla’nın, Fatma’nın hayatlarını, hikâyelerini konuşuyorlar. Konuşmakla kalmayıp yazıyorlar ve böylece “Anneanne Sırlarını Eskitmiş Aynalar” kitabı tüm bu kadınların yaşanmışlıklarını kucaklayarak bugünlere kadar geliyor.
2020 yılı Mart ayı. Birçoğu farklı şehirlerde olan Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları lisansüstü bölümü mezunu on bir KÇ’li bir araya gelerek bu kez Hatice’yi, Ummuhan’ı, Mukaddes’i, Rabia’yı, Cevahir’i, Münevver’i, Zehra’yı, Yurdagül’ü, Şükrüye’yi, Ayşe’yi anlatmaya, anlamaya çalışıyorlar.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan “Anneannemin İzleri” kitabı, kadın hikâyelerine ve kadın hayatlarına verilen değerin yanı sıra; Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları bölümünün “anneannecilik geleneğinin” de bir devamı niteliğinde.
Kendi içinde yaşanıp tükenmiş ama bir yandan hayatın tam da kendisi olan hikâyeler, hayatlar…
Yazarlarının sözleriyle:
“Bir asırlık hayatlar, yirmi yılı aşan bir gelenek ve bir buçuk yıllık emek…
Satı Atakul, Çiğdem Aydın ve tüm anneanneler için…
Okunması, anlaşılması dileğiyle.”
Kaynak: Fe Hali
https://fehali.com/2021/12/22/anneannemin-izleri/
Kitap yalnızca Kitapyurdu'ndan edinilebilir:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/anneannemin-izleri-/603269.html&filter_name=anneannemin+izleri
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Ev: Tarihsel, Toplumsal ve Sembolik Bir Mekan Olarak Anlamı ve Dönüşümü, 2023
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Eleştirel erkeklik çalışmaları alanında hegemonik erkeklik kavramı üzerine pek çok tartışma yürüt... more Eleştirel erkeklik çalışmaları alanında hegemonik erkeklik kavramı üzerine pek çok tartışma yürütülmüştür. 1990’lı yıllarla birlikte farklı erkeklik kategorileri üretilerek hegemonik erkeklik kavramına meydan okuyan veya erkeklikleri hegemonik erkeklikle paralel okuma girişiminde bulunan pek çok çalışma görülür. Bu tarihsel süreçte üretilen kavramlardan biri de kırılgan erkeklik kavramı olmuştur. Hegemonik erkeklikle kazanılması zor olan egemen erkeklik konumuna işaret edilirken, kırılgan erkeklikle bu konumun aslında her an kaybedilme riskiyle ilerlediğine işaret edilir. 2021 yapımı The Power of the Dog filmi, erkekliklerin bu istikrarsız konumlarını okuyabilmek için iyi bir analiz zemini sunar. Homososyal mekân ve ilişkilenmelerle ilerleyen film, farklı erkeklik performanslarını göstermesinin yanı sıra bu performansların sabit ilerlemeyen yapısını da açık eder. Bu makalede, The Power of the Dog filmi üzerinden erkeklik temsillerine odaklanılacak ve hegemonik erkeklikle hegemonik olmayan erkekliklerin sabit ilerlemeyen ve yer değiştirebilen konumları tartışmaya açılacaktır. Bu tartışma üzerinden homososyalliğin erkekliği beslemesinin yanı sıra erkekliğin kırılganlığını da açık ettiği sonucuna varılacaktır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
At The Frontiers of Everyday Life: New Research in Cramped Spaces , 2023
This chapter demonstrates the intricate relationship between production, social reproduction, gen... more This chapter demonstrates the intricate relationship between production, social reproduction, gender and space both from the scale of the city and that of home and work in the everyday lives of mineworkers and their wives in Zonguldak, a coal mining city located on the Black Sea coast of Turkey. While mining labour and mining cities are associated with masculinity and men who are mostly invisible working long hours underground, women and their housework and care work are invisible and devalued although women’s unpaid domestic labour is indispensable to the capital maximization. Our objective is to find out how the spatial distinc- tion between underground and aboveground corresponds to the gendered division of labour and how this correspondence, in turn, refers to a gendered distinction between home and the mine. To examine this relationship between gender, space and labour, we employ theoretical approach of feminist geography. For this end, we conducted interviews with mineworkers and their wives. We asked questions about their routines, work and leisure activities, time use and their thoughts on each other’s labour. Additionally, our respondents drew maps of their everyday use of the city: where they work and live, where they frequent after work, where they meet their friends, family members/relatives, and coworkers.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Feminist Eleştiri: Arayışlar ve Müzakereler, 2022
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Kadın/Woman 2000, 2022
Çağdaş yazının önemli öykü yazarlarından Yalçın Tosun, öykülerinde pek çok farklı kimliğe yer ver... more Çağdaş yazının önemli öykü yazarlarından Yalçın Tosun, öykülerinde pek çok farklı kimliğe yer vererek toplumda üzerine çok düşünülmeyen veya düşünülmesi istenmeyen durumları, olayları ve ilişkileri doğrudan ya da dolaylı olarak okuyucuya aktarır. Bu makale, Tosun’un yayınlanmış beş öykü kitabında olay örgüsünün merkezinde baba olan veya olay örgüsünün kırılma anlarında babanın etki ettiği öyküleri incelemekte, bu öykülerdeki babalık performanslarını ve bu performansların şekillendirdiği baba-çocuk ilişkilerini analiz etmektedir. Öykülerde babalığa dair öne çıkan temaları şiddet, nesil çatışması, suskunluk/yokluk ve homofobi başlıkları altında sınıflandırarak ele almakta ve babalık performanslarını Türkiye’de yapılmış babalık araştırmalarıyla paralel okuma girişiminde bulunmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Turkish Studies, 2022
Male circumcision maintains a strong connection with religious responsibilities and masculinity c... more Male circumcision maintains a strong connection with religious responsibilities and masculinity construction in Turkey, but some Muslim men oppose this ritual today. This paper argues that opposing approaches to male circumcision on religious grounds do not necessarily enable a critical view for masculinity in general. Muslim men’s opposition against male circumcision shows four interdependent approaches about the juxtaposition of male circumcision, religion and masculinity: (1) “Defending anti-circumcision” as an example of practicing religion correctly, (2) “practicing religion correctly” as a necessity for piety, (3) “piety” as a requirement for masculinity, and (4) hence defending anti-circumcision as an obligation for “masculinity”. The fourth point takes us back to the first one, and this creates a cycle which also shows how these men construct their own masculinity. The study shows that being circumcised and uncircumcised can both be positioned as a strategy that supports masculinity and internal hegemony in the same geography.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2021
Günümüzdeki köçek performansını yeniden okuma girişiminde bulunan bu makale, köçekliğin performat... more Günümüzdeki köçek performansını yeniden okuma girişiminde bulunan bu makale, köçekliğin performatif olduğunu, cinsiyet kategorilerinden bağımsız bir toplumsal kategori inşa ettiğini ve yıkıcı-aracı olarak tanımlanabilecek geçici bir kimlik oluşumuna işaret ettiğini savunmaktadır. Makale, Türkiye'nin farklı şehirlerinde köçeklerle yapılan görüşmeleri, canlı köçek performansı gözlemlerini, video analizlerini ve film betimlemelerini içeren bir saha çalışmasına dayanmaktadır. Bu saha çalışmasının desteğiyle, köçek performansının ikili-karşıtlıkları yıkan ve kategorileri aşan bir uzam yarattığını öne sürmektedir. Bu uzamın eşikteliğe işaret ettiğini, eşikte gerçekleşen dansla köçeklerin normatif kategorileri sarstığını ve normatif olmayan yeni bir kimlik temsili aracılığıyla bütün kimliklerin toplumsal inşasını açık edecek ipuçları sunabildiğini tartışmaya açmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Moment Dergi, 2020
Bütün performanslar, o performansı gerçekleştirdiği düşünülen oyuncunun yanı sıra pek çok etkenle... more Bütün performanslar, o performansı gerçekleştirdiği düşünülen oyuncunun yanı sıra pek çok etkenle şekillenir ve seyredenin varlığı/bakışı bu etkenlerin başında gelir. Köçek performansını gerçekleştirenler de sadece köçekler ve takımları değil, aynı zamanda seyircilerdir. Köçekler, kıyafetleri ve koreografileriyle normatif cinsiyet kategorilerini sarsarak bir eşik yaratırlar ve bu eşik köçeklerin seyircilerle bedensel bir aradalıkları üzerinden beslenir. Bu makale, bedensel bir aradalıkla ilerleyen köçek performansını erkek seyircilerin konumu ve bakışı üzerinden okuma girişiminde bulunmakta ve Türkiye’de köçeklere yönelik olumlu/olumsuz yaklaşımların altında yatan dinamikleri tartışmaya açmaktadır. Yapılan derinlemesine görüşmelerin ve video analizlerinin desteğini alarak köçeklerin günümüzde ilgi çekici ve kabul edilebilir olmasının veya hoş karşılanmayıp kabul edilebilirliğin sınırlarını zorlamasının sebeplerini irdelemektedir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2020
Judith Butler’ın kimlik mefhumuna ve her türlü kimlik siyasetinin reddine yönelik yaklaşımına dai... more Judith Butler’ın kimlik mefhumuna ve her türlü kimlik siyasetinin reddine yönelik yaklaşımına dair kuramsal bir tartışma yürüten bu makale, bu yaklaşımın temelini öznenin sürekli oluş halinde olduğu ve cinsiyetin sahte bir hakikate işaret ettiği tartışmalarına dayandırmaktadır. Öznelerin sabit, cinsiyetlerin ise verili olduğuna yönelik argümanların nasıl bağlantılı bir şekilde içinin boşaltıldığını göstermeye çalışmakta, bu okuma sayesinde kimliklerin temsil siyasetine olanak tanımayan karakterini ortaya sermeyi ve kimlik kavramının yeni anlamlar kazanma potansiyelini görünür kılmayı amaçlamaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Metis Yayınları, 2020
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İlef Dergisi, 2019
Amerika'nın onur madalyası alan ilk vicdani retçisi olarak kabul edilen Desmond Doss'un hayatında... more Amerika'nın onur madalyası alan ilk vicdani retçisi olarak kabul edilen Desmond Doss'un hayatından sine-maya uyarlanan Savaş Vadisi (Hacksaw Ridge, Mel Gibson, 2016) filmi, dini inancı sebebiyle silah tutmaya, insan öldürmeye ve şiddete karşı olan bir erkeğin gönüllü olarak savaşa katılma hikâyesini anlatır. Film her ne kadar odağına vicdani retçi bir figürü alsa da farklı erkeklik temsilleri üzerinden erkeklikler arasındaki güç ilişkilerinin nasıl egemen erkeklik değerlerinin çıkarına işleyebildiğinin bir örneğini sunar. Filmi kışlada, aile-de ve savaşta olmak üzere üç farklı erkeklik karşılaşması üzerinden inceleyen bu makale, egemen erkeklik değerlerine karşıt bir figür olarak temsil edilen erkekliğin nasıl bu değerleri beslediğini ve yeniden ürettiğini incelemeyi, bu sayede iktidar bloğunun çeşitlilik barındıran yapısını vurgulamayı amaçlamaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İletişim Yayınları, 2017
Yüz Karası Değil Kömür Karası: Zonguldak içinde, Der. Atilla Barutçu ve Figen Uzar Özdemir, İstan... more Yüz Karası Değil Kömür Karası: Zonguldak içinde, Der. Atilla Barutçu ve Figen Uzar Özdemir, İstanbul: İletişim Yayınları, (2017), 151-164.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Fe Dergi, 2016
Bookmarks Related papers MentionsView impact
This paper examines the way " March 8 Demonstrations " on the International Women's Day is presen... more This paper examines the way " March 8 Demonstrations " on the International Women's Day is presented in three newspapers in Turkey after the neo-conservative Justice and Development Party (JDP) came into power in 2002. " March 8 Demonstrations " are the most popular form of the women's movement in Turkey as most of the feminist and LGBTI organizations take part in the demonstrations. These demonstrations represent what " feminism " and " women's movement " are for the general public. Hence, the coverage of women's demonstrations by the newspapers shapes the attitudes of many people about women's movements and feminists; so it might have an effect on the future mobilization of the movement in Turkey. We made a content analysis of three newspapers: Hürriyet (mainstream newspaper of the most powerful media group); Yeni Şafak (neo-conservative and Islamist newspaper) and Radikal (which lost its oppositional character by time). We aimed to analyze how " March 8 Demonstrations " in Turkey were covered during JDP rule: whether they are totally ignored; trivialized by focusing on the entertainment side of them or given wide coverage to raise awareness to women's issues. We found out that these demonstrations in Turkey are usually reported as " events " rather than social movements. The newspapers usually portray the demonstrators not as agents who upper their voices against women's problems. Moreover, different newspapers report the demonstrations in juxtaposition with other issues such as the " headscarf debate " and the " Kurdish question " according to their own interests. With this way, women's movement in Turkey is marginalized and delegitimized.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Fe Dergi, 2015
Son yıllarda gelişmekte olan erkekler ve erkeklikler üzerine eleştirel çalışmalar, erkekliği her ... more Son yıllarda gelişmekte olan erkekler ve erkeklikler üzerine eleştirel çalışmalar, erkekliği her alanda sorgulamaya fırsat tanımış ve erkekliğin pek çok alanda farklı ilişkiselliklerinin keşfedilmesini sağlamıştır. Bu makale bu ilişkiselliğin bir örneği olarak erkeklerin ev ile kurdukları ilişki üzerinde duracaktır. Makale, erkeklerin kadınlara atfedilen bir alan olan ev içinde kendilerini konumlandırabilmek ve kamusal alandaki üstünlüklerini sürdürebilmek için suskun kalmayı bazen bir araç olarak kullandıklarından yola çıkmıştır. Bu bağlamda suskunluğun sessizlikten farklı olarak bilinçli yapılan eril bir davranış olduğu, taktikten farklı olarak ise güçlü olanın uyguladığı bir strateji olduğu savunulmuştur ve erkeklerin eril suskunluğu ev içinde bir erkeklik stratejisi olarak kullandığı yapılan mülakatlarla desteklenmiştir. Erkeklik, ev ve konuşma ilişkisine yoğunlaşan makalede eril suskunluğun erkeğin ev içinde kadınsılaşma tehlikesi yaşamadan ve erkekliğine zarar vermeden mekânsal ilişki kurabilmesi için önemli bir araç olduğu keşfedilmiştir.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Masculinities: A Journal of Identity and Culture, 2015
Bu makale erkek cinsel organına uygulanan müdahaleleri mitolojiden başlayarak ilkel kabileler ve ... more Bu makale erkek cinsel organına uygulanan müdahaleleri mitolojiden başlayarak ilkel kabileler ve tek tanrılı dinler üzerinden incelemekte ve bu müdahaleleri günümüzdeki sünnet ritüeliyle ilişkilendirmektedir. Bu müdahalelerin geçmişten günümüze erkeklikle ilişkisinin değişik bağlantılarla da olsa sürekli varlığı söz konusudur. Sünnet ritüelini özellikle Türkiye odaklı ele aldığımızda erkeklerin cinsel organlarından kaybettikleri ufacık bir parçanın onların erkeklik inşasında sağlam bir temel oluşturduğu görülebilir. Çünkü sünnet ritüeli, Türkiye’de çoğunluğu oluşturan Müslüman Türkiyeli erkekler için hegemonik erkeklik yolunda bedene tezahür eden kalıcı bir işaret olarak görülür ve dini görev olarak yapılmasının yanı sıra erkek cemaati içinde yer edinebilmek için gerekli olan bir ihtiyaca da işaret eder. Erkek cinsel organına uygulanması sebebiyle zaten hali hazırda kaçınılmaz bir erkeklik ritüeli olan sünnet, karar mekanizmaları, ekonomik giderlerinin karşılanması, kirvelik gibi içinde barındırdığı pek çok boyutuyla da erkeklik tekelinde bulunur. Bu makalede erkeklik dayanışmasıyla da ilişkili olan sünnet ritüeli, üzerine yüklenen anlamlarla bir iletişim aracı olarak da görülebilen ve etkisini günden güne kaybediyor gibi görünse de hala varlığını ve erkeklikle olan ilişkisini devam ettiren bir ritüel olarak okunacaktır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İlef Dergisi, 2014
2013 yılında başlayan ve on iki bölümlük ilk sezonunu geride bırakan medikal drama türündeki Mast... more 2013 yılında başlayan ve on iki bölümlük ilk sezonunu geride bırakan medikal drama türündeki Masters of Sex dizisi, “Masters ve Johnson Cinsellik Araştırması”nı gözler önüne
sermesinin yanı sıra William H. Masters ve Virginia E. Johnson’ın hayatının ayrıntılarını göstermesi açısından da ilgi çekici bir yapım olmuştur. Dizinin temel kaygısı zor koşullar altından gerçekleştirilen bu cinsellik araştırmasının detaylarını iletmek olsa da dizinin arka planında dönen kadınlık hikâyeleri o dönemin kadınları hakkında önemli ipuçları verir. Bu yazı Masters of Sex dizisi üzerinden 1950’ler Amerikasının kadınlık hallerine odaklanmaktadır. Bu amaçla dizinin dört kadın karakteri esas alınmıştır: Daha iyi ve mutlu bir hayat için çocuk yapmaya kendini adamış Libby Masters, kocasının eşcinselliği nedeniyle cinselliği tatmakta geç kalmış Margaret Scully, kadınlığının hiçbir şekilde doktorluğunun ve çalışmalarının önüne geçmemesi için maskülen davranan Lillian DePaul ve her şeyin ötesinde özgür ruhuyla diğer karakterleri geride bırakan iki çocuklu bekâr anne Virginia Johnson. Yazı, 1950’ler Amerikasında yaşayan bu kadın karakterlerin günümüz medyası aracılığıyla sunumunu ele almakta ve bu karakterleri annelik, cinsellik ve beden konuları üzerinden feminist bakış açısıyla incelemeye çalışmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
KDY, 2021
1997 yılı baharı. Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları yüksek lisans programı öğrencileri, Mine ... more 1997 yılı baharı. Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları yüksek lisans programı öğrencileri, Mine Göğüş Tan’ın odasında Kadın Araştırmalarından Kesitler dersindeler. Derste yaşam öyküleri yazmaya karar veriyorlar. Amaç ise feminist hareketin biriktirdiği deneyimleri akademinin içine taşımak, başka kadınların yaşamları ve deneyimleri aracılığıyla kendi yaşamlarına ve deneyimlerine bakmak.
Peki kimdi bu kadınlar?
Haziran ayına gelindiğinde, Eser Köker yazmaya oturduğunda kaleminin ucuna önce anneannesinin dolandığını anlatarak anneannesinin öyküsünü okuyor. Böylece on bir kadın, anneannelerinin hayatına ve kendi geçmişlerine dönüyorlar.
Müşerref’in, Raziye’nin, Selvi’nin, Ereğlili Emine’nin, Sarı Satı’nın, Hatice’nin, Elif’in, Hasnune’nin, İstanbullu Emine’nin, Najla’nın, Fatma’nın hayatlarını, hikâyelerini konuşuyorlar. Konuşmakla kalmayıp yazıyorlar ve böylece “Anneanne Sırlarını Eskitmiş Aynalar” kitabı tüm bu kadınların yaşanmışlıklarını kucaklayarak bugünlere kadar geliyor.
2020 yılı Mart ayı. Birçoğu farklı şehirlerde olan Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları lisansüstü bölümü mezunu on bir KÇ’li bir araya gelerek bu kez Hatice’yi, Ummuhan’ı, Mukaddes’i, Rabia’yı, Cevahir’i, Münevver’i, Zehra’yı, Yurdagül’ü, Şükrüye’yi, Ayşe’yi anlatmaya, anlamaya çalışıyorlar.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan “Anneannemin İzleri” kitabı, kadın hikâyelerine ve kadın hayatlarına verilen değerin yanı sıra; Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları bölümünün “anneannecilik geleneğinin” de bir devamı niteliğinde.
Kendi içinde yaşanıp tükenmiş ama bir yandan hayatın tam da kendisi olan hikâyeler, hayatlar…
Yazarlarının sözleriyle:
“Bir asırlık hayatlar, yirmi yılı aşan bir gelenek ve bir buçuk yıllık emek…
Satı Atakul, Çiğdem Aydın ve tüm anneanneler için…
Okunması, anlaşılması dileğiyle.”
Kaynak: Fe Hali
https://fehali.com/2021/12/22/anneannemin-izleri/
Kitap yalnızca Kitapyurdu'ndan edinilebilir:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/anneannemin-izleri-/603269.html&filter_name=anneannemin+izleri
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İletişim Yayınları, 2017
“‘Zonguldak’ı Türkiye’nin ötekisi, istenmeyeni, bedeninden atmak istediği bir parçası olarak düşü... more “‘Zonguldak’ı Türkiye’nin ötekisi, istenmeyeni, bedeninden atmak istediği bir parçası olarak düşünebilir miyiz?’ sorusu Zonguldak’ın bugünkü durumunu anlamamıza yardımcı olabilecek spekülatif bir soru olarak önümüzde duruyor. Özellikle 80’li yılların sonu ve 90’lı yıllarda gerçekleştirilen özelleştirmelerle beraber ‘Türkiye’nin sırtındaki kambur’ olarak görülmeye başlanan Zonguldak için aynı tartışma 2014 yılında çıkan ‘Torba Kanun’ ile tekrar gündeme geldi. Kentte ve havzada çıkarılan, ülke sanayisi için bir zamanlar büyük öneme sahip taş kömürü önemini yitirirken işsizlik gibi hayati bir toplumsal problemle yüzleşen kent, ‘görünmeyen ve istenmeyen’ bölge pozisyonu üzerinden konuşulur oldu.”
Figen Uzar Özdemir
Zonguldak, bir işçi şehri; Türkiye’de işçi sınıfı kültürünün belli başlı havzalarından biri. Elinizdeki derleme, “deresi siyah akan” diyarın elbette öncelikle bu yanına bakıyor: Zorunlu çalışma mükellefiyetinden özelleştirme sürecine, uzun bir sınıflaşma ve direniş tecrübesi… Günümüzde, termik santral karşıtı muhalefete de akan bir gelenek... Ama o kadar değil. Konut politikasından sanatsal faaliyetlere, her boyutuyla şehir kültürü de var derlemenin içinde. Zonguldak’ın gündelik hayatında kadınlık ve erkeklik halleriyle ilgili canlı gözlemler de var... Zengin tasvirleriyle, edebiyatta ve sinemada Zonguldak’ın görünümleri var... Görünmezlikleriyle şehrin görünmezliğini simgeleyen madenci çöpçü katırları var… Kömürspor-Zonguldakspor da var.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
23 Yayınları, 2014
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
NORMA: International Journal for Masculinity Studies, 2023
This interview article addresses: the state of current debates and key priority areas in Critical... more This interview article addresses: the state of current debates and key priority areas in Critical Studies on Men and Masculinities, including the implications for men and masculinities in contemporary global conditions: the concept of gex; gender-and sexuality-based violence and digital technology; the effects of the COVID-19 pandemic on men and masculinities; and methodological challenges arising with the growth of quantitative studies.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Feminist Tahayyül, 2023
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Feminist Tahayyül, 2023
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İletişim Yayınları, 2017
Yüz Karası Değil Kömür Karası: Zonguldak içinde, Der. Atilla Barutçu ve Figen Uzar Özdemir, İstan... more Yüz Karası Değil Kömür Karası: Zonguldak içinde, Der. Atilla Barutçu ve Figen Uzar Özdemir, İstanbul: İletişim Yayınları, (2017), 335-343.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
İletişim Yayınları, 2017
Yüz Karası Değil Kömür Karası: Zonguldak içinde, Der. Atilla Barutçu ve Figen Uzar Özdemir, İstan... more Yüz Karası Değil Kömür Karası: Zonguldak içinde, Der. Atilla Barutçu ve Figen Uzar Özdemir, İstanbul: İletişim Yayınları, (2017), 325-333.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Masculinities: A Journal of Identity and Culture, 2017
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Masculinities: A Journal of Identity and Culture, 2016
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bookmarks Related papers MentionsView impact
ViraVerita E-Dergi: Disiplinlerarası Karşılaşmalar, 2020
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Özyeğin Üniversitesi Yayınları, 2020
Hegemonik eril toplumsal yapı, bu kitap boyunca detaylandırılmış olan farklı türlerde güç ilişkil... more Hegemonik eril toplumsal yapı, bu kitap boyunca detaylandırılmış olan farklı türlerde güç ilişkilerinden oluşmaktadır ve toplumsal eylemler aracılığıyla sürekli ve yaygın bir biçimde yenilenmekte, yeniden yapılmakta, savunulmakta ve değiştirilmektedir. Hegemonik erkekliklerin gündelik hayattaki bu yeniden üretimi, toplumsal cinsiyetle ilişkili toplumsal değişimin çok zor olmasının nedenidir. Ancak, bu yapıya karşı çıkmanın, onu kısıtlamanın, değiştirmenin, ona meydan okumanın ve onu yürürlükten kaldırmanın nüveleri de yine hegemonik erkekliklere şekil verilen bu çoklu alanlarda ve yörelerde bulunmaktadır.
Bookmarks Related papers MentionsView impact
Bodies, Sexualities, and Masculinities is seeking contributions for a special issue on circumcisi... more Bodies, Sexualities, and Masculinities is seeking contributions for a special issue on circumcision and anti-circumcision around the globe. Debates surrounding circumcision have historically been located within the Anglo-American world, especially among the existing scholarship on the subject. This Call for Papers seeks to expand the scope of analysis to sites and contexts that have not been the forefront of debate.
Bookmarks Related papers MentionsView impact