Turcomans Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Henri Pottier a fêté son quatre-vingt-cinquième anniversaire le 4 novembre 2018. Jean-Marc Doyen et Cécile Morrisson ont, à cette occasion, réuni les contributions de vingt et un de ses amis et collègues. Les thèmes en sont variés, allant... more
Henri Pottier a fêté son quatre-vingt-cinquième anniversaire le 4 novembre 2018. Jean-Marc Doyen et Cécile Morrisson ont, à cette occasion, réuni les contributions de vingt et un de ses amis et collègues. Les thèmes en sont variés, allant de l’ouverture de l’atelier monétaire de Byzance par Aurélien (J.-Cl. Thiry) au voyage à Constantinople du peintre anversois Jacob Jacobs (E. Warmenbol), en passant par les tissus byzantins conservés en Europe occidentale (R. de Mûelenaere), ou les origines du nom d’Istanbul (L. Severs). Mais ce sont bien entendu les VIe et VIIe s. qui se taillent la part du lion : jetons en plomb du VIe s. (J.-P.. Blicq), trésors de solidi de Gaza (B. Callegher), monnaies d’argent ostrogothiques en Gaule (J.-M. Doyen). Les périodes plus récentes ne sont certes pas oubliées, comme les imitations latines du XIIIe s. (C. Wolkow). Une place importante a été accordée aux cultures périphériques : monnayages arabo-byzantin (T. Goodwin), des Sassanides (Fr. Gurnet), des Arméniens et de l’Orient (M. Phillips), de Carthage (I. & W. Schulze). J. Elsen décrit le système pondéral égyptien. Plusieurs contributions traitent d’iconographie, comme les représentations de Constantinople à la fin du Moyen Âge (Ph. Pottier), les images de la Vierge sous Isaac II Ange (S. Mansfield) ou les influences byzantines chez les Seldjoukides et les Turcomans (R. Lemaire).
Les monnaies de fouilles ne sont pas oubliées : elles viennent d’Apamée de Syrie (Chr. Lauwers et R. Margos) ou de Sagalassos (F. Stroobants).
C. Morrisson et F. de Callataÿ insistent finalement sur le caractère novateur des travaux d’Henri Pottier et leur enseignement pour les recherches à venir.
- by Deniz Düzgün
- •
- Turcology, Turcomans
Şahlar, Sufiler, Türkmenler (1036-1925) Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Afşarlar, Kaçarlar, Kızılbaşlar, Şahsevenler, Aleviler, Şah İsmail Shahs, Sufis & Turcomans (1036-1925) Garagoyunlus, Aghgoyunlus, Safavids, Afshar & Qajar... more
“Türk” kelimesi Osmanlı tarihyazıcılığının en çok tartışılan kavramlarından biridir. Osmanlıların kendilerine ve diğer Türk topluluklarına dair görüşleri her daim merak konusu olmuştur. “Etrâk-i bî-idrâk” klişesiyle bu görüşün olumsuz... more
“Türk” kelimesi Osmanlı tarihyazıcılığının en çok tartışılan kavramlarından
biridir. Osmanlıların kendilerine ve diğer Türk topluluklarına dair görüşleri
her daim merak konusu olmuştur. “Etrâk-i bî-idrâk” klişesiyle bu görüşün
olumsuz ve hatta düşmanca olduğu iddia edilmekte ve çeşitli vesilelerle sık sık gündeme taşınmaktadır. Makalede Osmanlı tarihinin bu kavramı XVI. yüzyılın önemli bir âlim-bürokrat müellifi Gelibolulu Mustafa Âlî'nin eserleri üzerinden incelenmeye çalışılmıştır. Âlî'nin mümkün mertebe bütün eserleri taranarak eserlerinde geçen “Türk” kelimesinin bir dökümü çıkarılmış ve elde edilen veriler üzerinden muhtemel sorulara cevaplar verilmeye, yeni sorular sorulup cevaplanmaya, yorumlar getirilmeye gayret edilmiştir. “Türk” kelimesinden başka bu kavram ile yakından alakalı “Türkmen” ve “Rûmî” kelimeleri de Âlî'nin külliyatında taranmış ve onların da dökümleri çıkarılmıştır. Adı geçen kavramların her birinin Âlî'nin külliyatında geçtiği yerler tespit edilerek bu kavramlara XVI. yüzyılın meşhur bir “Osmanlısının” bakışı irdelenip ortaya konulmuştur. Yine bu kavramlara ve onların kullanımlarına destek olacak mahiyette Âlî'nin diğer kavim ve milletler hakkındaki görüşleri de ele alınmıştır.
Türkiyeli ve Suriyeli Abdallar üzerine çalışan akademisyenler ile – STK çalışanlarını bir araya getiren Uluslararası Abdallar Çalıştayı, Covid-19 süreci yüzünden Zoom adlı online platformda yapılmıştır. Toplantıya Türkiyeli ve Suriyeli... more
Türkiyeli ve Suriyeli Abdallar üzerine çalışan akademisyenler ile – STK çalışanlarını bir araya getiren Uluslararası Abdallar Çalıştayı, Covid-19 süreci yüzünden Zoom adlı online platformda yapılmıştır. Toplantıya Türkiyeli ve Suriyeli Abdallar ile Teber kökenli olması muhtemel olan Kıbrıslı Gurbetler üzerine çalışan Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ile akademisyenler katılmıştır.
Dulkadirli Türkmenleri'nden ayrılarak Çukurova'da yaşamakta olan oymaklara İfrâz-ı Zü’l-kadriyye Türkmenleri denilmiştir. Bu konar-göçer Türkmenlerin yerleşik hayata geçirilmesi meselesi, devleti oldukça uğraştırmıştı. 1691 iskânı... more
Dulkadirli Türkmenleri'nden ayrılarak Çukurova'da yaşamakta olan oymaklara İfrâz-ı Zü’l-kadriyye Türkmenleri denilmiştir. Bu konar-göçer Türkmenlerin yerleşik hayata geçirilmesi meselesi, devleti oldukça uğraştırmıştı.
1691 iskânı sırasında bu Türkmenlerden bir kısmı iskân ettirilmiş ise de büyük bölümü ya iskân edilen bölgelerden firar etmiş ya da iskân edildikleri bölgede eşkıyalık hareketlerine başlamışlardı. Eşkıyalık hareketlerinin artmasıyla birlikte devletin bu bölge ile olan ilişkileri,18. yüzyıl boyunca artarak devam edecekti.
Böylece, İfrâz-ı Zü’l-kadriyye yöneticileri paşa, kapudân-ı derya, sancakbeyi, beylerbeyi gibi asker kökenli yöneticilerin yanında, bölgede güçlü olan yerel ayanlar tarafından da yönetilmiştir.
İfrâz-ı Zü’l-kadriyye'nin yereldeki ve merkezdeki üst düzey yöneticilerin nazarında olmasının nedenleri arasında, iskân bölgesinde ortaya çıkan eşkıyalık hareketleri ve gelirlerinin büyüklüğü gösterilebilir. Çukurova'da yoğun eşkıyalık hareketlerinde bulunan Türkmenlerin yönetilmesi ve vergilerinin merkeze gönderilmesi devleti uğraştıran bir mesele olarak kalmıştır. Bu nedenle, İfrâz-ı Zü’l-kadriyye'yi yönetecek kişilerden beklenen, öncelikle eşkıyalık hareketlerine son verilmesi, daha sonra da vergilerin düzenli bir şekilde toplanarak merkeze iletilmesidir.
Bu tebliğde, Çukurova'daki devletin iskân politikalarından biri olan İfrâz-ı Zü’l-kadriyye üzerinden yöneticilerinin kimler olduğuna bakmak ve bu yöneticilerin merkez ile olan ilişkileri üzerinde durmak tebliğin ana konusu olacaktır. Merkezin bakış açısıyla beraber, İfrâz-ı Zü’l-kadriyye yöneticileri ile olan ilişkileri incelenmeye çalışılacaktır.
Abdulhakim Mustafa Rejioğlu (1910-1975), Irak Türkmen Edebiyatının sağlam temeller üzerine oturtulmaya başlandığı 1960’lı yıllarda Irak Türklerinin önemli bir sesi olmuştur. Eleştiri ve deneme türünde, birçoğunu o bölgenin önemli bir... more
Abdulhakim Mustafa Rejioğlu (1910-1975), Irak Türkmen Edebiyatının sağlam temeller üzerine oturtulmaya başlandığı 1960’lı yıllarda Irak Türklerinin önemli bir sesi olmuştur. Eleştiri ve deneme türünde, birçoğunu o bölgenin önemli bir mecmuası olan Kardaşlık Dergisi bünyesinde yayımladığı yazıları ile toplumsal faydayı daima kişisel çıkarın önünde tutmuştur. Bu bağlamda Irak coğrafyasında Atatürk’ü de örnek alarak, Türklerin haklarını ve kültürlerini koruması adına birçok hizmetleri olmuştur. İşlediği konularda hep toplumsal meseleleri ele alan Rejioğlu, ömrünü Irak’ta bulunan Türklerin eğitimine ve kalkınmasına adayan önemli bir düşünce adamı olarak öne çıkmıştır.
****************
Abdulhakim Mustafa Rejioğlu (1910-1975), he became an essential voice of Iraqi Turks in the 1960s, while Iraqi Turcoman literature was erecting on a rigid plinth. With his works, in the form of criticism and essays, many of them were released in Kardaşlık, an influential intellectual journal of the region, he has always regarded the benefit and interest of his community prior to his individual convenience. In this context, he has had many services in the Iraq region for defending the rights of and for nourishing the cultures of Turks by taking Atatürk as a perfect role model. Rejioğlu, who always dealt with social concerns in his subjects, has come to the fore as a critical raisonneur, and a public figure struggled for the education and development of Turks of Iraq.
Xıx. Yüzyıl Osmanlı Devleti için birçok yeniliklerin yaşandığı bir dönemdir. Yapılan ıslahat çalışmaları ülkenin birçok kurumunda açıkça görülmüştür ki birçok Batılı Devletlerin konsoloslukları bu yenilikler konusunda ülkesine bilgiler... more
Xıx. Yüzyıl Osmanlı Devleti için birçok yeniliklerin yaşandığı bir dönemdir. Yapılan ıslahat
çalışmaları ülkenin birçok kurumunda açıkça görülmüştür ki birçok Batılı Devletlerin konsoloslukları
bu yenilikler konusunda ülkesine bilgiler vermiştir. Batılı Devletlerin konsoloslukları Osmanlı
Devletindeki yeniliklerle birlikte genel durum hakkında sürekli raporlar hazırlamış ve bilgiler
aktarmışlardır. Büyük Vilayetlerde konsolosluklar bulunduran İngilizler, özellikle Halep
Konsolosluğundan gelen bilgileri önemle değerlendirmiş ve raporlar hazırlamıştır.
Bu çalışmamıza konu olan Halep ve Çevresindeki Türkmenler (Türkler) çoğunlukla Halep
İngiliz konsolosluk görevlilerinin ve İngiliz istihbarat Subaylarının tuttukları raporlara dayanmaktadır.
Halep İngiliz konsolosluğu bölgedeki etnik grupların genel yapılarını, inançlarını, gelenek
göreneklerini, nüfus bilgilerini detaylı bir biçimde rapor etmiş ve kendince durum değerlendirmesi
yapmıştır. Halep Vilayetinde ve çevre illerde yaşayan Türkmenlere konuk olan İngiliz konsolosluk
görevlileri izlenimleri ile beraber Osmanlı Devleti resmi verilerinden de faydalanmışlardır. Çoğu zaman
bölgede yaşayan etnik gruplar arasında karşılaştırmalar da yaparak topluluklar arasındaki benzerlikleri
ve farklılıkları ortaya koymaya çalışmışlardır. Ayrıca etnik grupların kısa tarihinden de bahsedilmiştir.
Halep İngiliz konsolosluğu etnik gruplar hakkında hazırladıkları raporlarda en geniş ve detaylı olarak
Türkmenlerden bahsetmiştir. Özellikle Türkmenlerin devlete olan bağlılıklarının sık sık vurgulamaları
ve Devletin kurucu unsuru olmalarından bahsetmeleri dikkat çekicidir.
Anahtar Kelimeler: Halep, Türkmenler, İngiliz Konsolosluğu, Xıx. Yüzyıl.
La crise en Syrie reste un des principaux articles de l’actualité turque et mondiale. La présence turkmène en Syrie n’est pas un facteur important uniquement pour la Turquie mais pour toutes les parties qui s’intéressent à la crise. Dans... more
La crise en Syrie reste un des principaux articles de l’actualité turque et mondiale. La présence turkmène en Syrie n’est pas un facteur important uniquement pour la Turquie mais pour toutes les parties qui s’intéressent à la crise. Dans notre épisode de cette semaine, nous allons nous pencher sur les zones habitées par les Turkmènes en Syrie et faire des prévisions sur la question.