Cemal Süreya Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
“Şiir Arkeolojisi”nde, Batı’ya yönelişle belirginleşen yüz elli yıllık süreç içinde; şiirin imkânlarını zenginleştirmek amacıyla mitolojiye gösterilen eğilim, şiirin politikayı görüşünü örnekleyen II. Meşrutiyet değerlendirmeleri, şaire... more
“Şiir Arkeolojisi”nde, Batı’ya yönelişle belirginleşen yüz elli yıllık süreç içinde; şiirin imkânlarını zenginleştirmek amacıyla mitolojiye gösterilen eğilim, şiirin politikayı görüşünü örnekleyen II. Meşrutiyet değerlendirmeleri, şaire yol gösterme kaygısı içinde şekillenen şiirin sağlığına ilişkin öngörüler, harflerin şiirde kazandığı değer, şiirin şiirle anlaşılır kılınmasına matuf bir çaba olarak manzum poetik metinler, şiirin sürümü/medyası, müzikle edebiyatın ortak paydası ses, serbest nazım ve son on beş-yirmi yıldır popüler bir yazma tarzı şeklinde varlığını sürdüren haiku, edebiyat dünyasında şiir merkezli sorunlar olarak tartışılmıştır. Bu tartışmalar ve bunların yanı sıra bazı şairlerin poetik çıkışı, gördüğü ilgi ve yarattığı tartışmalarla şiir süreçleri içinde geçirdikleri değişimler, şiire çalışmanın ürünü olduğu anlaşılan ve hatırlanmak istenmeyen, unutulan ya da görmezden gelinen ürünler; başka bir deyişle şairlerin “Edebiyat Tarihi”ne yazılmalarını hazırlayan gelişmeler, “Şiir Arkeolojisi”ndeki yazılarda dikkatlere sunulmuştur.
- by
- •
- Haiku, Modern Türk Şiiri, Turgut Uyar, Oktay Rifat
Özet Türk edebiyatında 1950'lerden sonra sesini duyurmaya başlayan ve edebiyat tarihi içindeki yerini dilin kullanımındaki ölçütleri ve imge dünyasının farklılığı ile belirginleştiren İkinci Yeni şairleri, bir dö-nemin şiirdeki yüzü... more
Özet Türk edebiyatında 1950'lerden sonra sesini duyurmaya başlayan ve edebiyat tarihi içindeki yerini dilin kullanımındaki ölçütleri ve imge dünyasının farklılığı ile belirginleştiren İkinci Yeni şairleri, bir dö-nemin şiirdeki yüzü olmuştur. Aynı kuşaktan sayılabilecek birçok isimle birlikte bu şiir hareketinin en ta-nınan ve eserleri en çok bilinenleri içinde Cemal Süreya da yer alır. Asıl adı Cemalettin Seber olan Cemal Süreya'nın Babası 1905 yılında Pülümür'den göç eden bir ai-leye mensupken annesi, Erzincan'ın Karatuş köyündendir. 1931 yılında Erzincan'da doğan Cemal Süreya için bu şehir ilerleyen yaşlarında da özlemini duyacağı ve hasretle anacağı altı yıllık mutluluk zamanı ola-caktır. Şairin Erzincan'da halk kültürüyle yetişen annesi, bütün birikimini annelik vazifelerini yerine geti-rirken oğluna aktararak onun benlik oluşumunda folklorik ögelerin yerleşmesinde ilk izlerin sahibi olacak-tır. Cemal Süreya ailesinin bir sürgün hikâyesiyle ayrıldığı Erzincan'a yıllar sonra devlet müfettişi olarak döndüğünde de bu şehre aynı sevgiyle bakacak ve bunu eserlerine de konu edecektir. Şiirde kapalılık ve imge dilinin kullanılışı İkinci Yeni Şiirinin en karakteristik özelliği olsa da her eser, büyük çoğunlukla yazarının başka bir zamandaki bakış açısının ve duyuş tarzının gölgesi olarak varlık bulur. Bu çalışmada Cemal Süreya'nın eserlerindeki otobiyografik unsurlar tespit edilerek bunun eserlerin-deki işlenişi, değişen ve geçen zamana rağmen değişime uğramayan unsurların yansımaları değerlendirile-cektir. Anahtar Kelimeler: Cemal Süreya, Erzincan, Otobiyografi, Şiir. Abstract The poets of İkinci Yeni who became popular after 1950s in Turkish literature and also clarified their positions in literature history by the standards in use of language and the difference of image world are known as the face of a period in poetry. Among the mostly known poets and the ones who had primarily known works with many names of the same period , Cemal Süreya has his own place. Cemal Süreya's father, whose real name is Cemalettin Seber, was a member of a migrating family from Pülümür and her mother was from Karatuş, Erzincan. For Cemal Süreya who was born in 1931 in Erzincan, this city would be symbol of his six-year happiness period he would miss and remember with great nostalgia. The poet's mother who had grown up with folk culture in Erzincan would help his son carry the traces of folkloric elements by transferring her all knowledge to his son during her motherhood. By the time Cemal Süreya came back to Erzincan as a government inspector after years, he would carry the same love to this city whose family left with a banishment story and mention about it in his works. Even if closeness and the use of image language is the most characteristic feature of İkinci Yeni, every work predominantly comes into existence as a shadow of its writer's view of another time and perceptional style. In this study, the autobiographic elements in Cemal Süreya's works are defined and how they were discussed, the reflections of unchanged elements despite the passing time are examin Giriş Şiir, her kalemde, her yürekte, kendine adanmış her ömürde başka bir tanım buldu. İnsan var oldukça, duygularıyla, coşkularıyla, hırslarıyla, sevgileriyle, nefretleriyle söylemek ve saklamak istedikleriyle zamanın elinden kurtardığı her âna yeni tanımlar, tanımlamalar bulmak isteyecek. Bu ânlar her devrin, her şairin kendine has ifadesiyle yaşatılmak istenecek. Hatta çoğunlukla da bir kaçış arzu edilecek bazen yaşanılan zamandan, mekândan. Ne kadar gitmek istese, ne kadar kaçmak istese de şiir bir ayağını bir elini hayattan kurtaramayacak. Ve her şiir, şairini anlatacak biraz daha. Yrd. Doç. Dr. Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Giresun-Türkiye.
Cemal Süreyya'nın derinlemesine sanat anlayışının incelenmesi ve yorumlanması.
- by Mustafa Karadeniz
- •
- Resim, şiir, Cemal Süreya, Renkler
Edebiyat ortamının gelişmesi ve yeni yazarların ortaya çıkmasında dergi ve gazetelerinin önemi büyüktür. Türk edebiyatının tarihsel gelişimi dikkate alındığında, Tanzimat döneminden itibaren edebî hareketler ortaya çıkarken, dergi ve... more
Edebiyat ortamının gelişmesi ve yeni yazarların ortaya çıkmasında dergi ve gazetelerinin önemi büyüktür. Türk edebiyatının tarihsel gelişimi dikkate alındığında, Tanzimat döneminden itibaren edebî hareketler ortaya çıkarken, dergi ve gazeteler platform görevi görmüşlerdir.
Yeni oluşmaya başlayan Cumhuriyet kültürünün sonraki kuşaklara aktarılmasında etkili olan ve birçok tartışmaya ev sahipliği yapan Pazar Postası’nın Ankara’da yayım hayatını sürdürmesi son derece dikkat çekicidir. Tanzimat, Servet-i Fünûn, Fecr-i Âtî hatta Millî Mücadele dönemi edebiyatları, İstanbul’da, imparatorluk kültürünün merkezinde ortaya çıkan hareketlerdir. Garip ve Pazar Postası’nda ifadesini bulan İkinci Yeni hareketinin genç Cumhuriyetin merkezi olan Ankara’da ortaya çıkması ve Türk edebiyatına yeni bir çehre kazandırması, yeni değerlerinin eski değerlerin yerini almaya başlamasının ilk kanıtlarıdır.
Ankara’da Pazar Postası’yla aynı yıllarda yayımlanan Türk Dili, Varlık, Seçilmiş Hikâyeler gibi dergilerin aylık yayım yaptığı düşünüldüğünde, okur; sanat ve edebiyatla ilgili gelişmeleri Pazar Postası sayfalarından takip etmiş, yazar ve şairler ise yazı ve şiirlerinin yayımlanması için bir ay beklemek zorunda kalmamışlardır. Bu anlamda, Pazar Postası, yayımlandığı 1950’li yıllarda sanat ve edebiyat ortamına hareketlilik getirmiştir. Pazar Postası’nın her türden yazar ve şaire sayfalarını açmayı ilke edinmesi de incelediğimiz tüm sayılardaki kültürel yoğunluk ve zenginliğin esas kaynağıdır.
Pazar Postası 1951-1952 ile 1956-1959 yılları arasında yayımlanmıştır. Gazetenin yayımlandığı süreç, 31 Ağustos 1952’den 1 Ocak 1956’ya kadar kesintiye uğrasa da inceleme sırasında ele alınan dönem, Türkiye’de sosyal, siyasal ve sanatsal alanlarda önemli değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir zaman dilimini kapsamaktadır. Pazar Postası’nın tüm sayılarının çok partili hayata geçişin ilk yıllarından itibaren yayımlanmış olması ve 1959 yılının ortalarına kadar sürmesi, ilk çok yönlü demokratik sistem denemelerine tanık olmasını sağlamıştır. Gazetenin hüviyetinin yayım hayatı boyunca günlük siyasetin dışında tutulmaması, bize dönemin sanatsal hareketliliğinin yanı sıra sosyal ve siyasal ortamını inceleme olanağını da sağlamıştır.
İkinci Yeni şiiri belirirken kendine uygun bir sığınak, bir liman arar. Çaldığı kapılar yüzüni kapanır, tutunma yolları arar. İşte İkinci Yeni’ye kucağını açan ilk liman Pazar Postası’dır. Böyle olduğu için bu konuyla ilgili makale, deneme, tartışma ve soruşturmalara ayrı bir önem verilmiştir. Tiyatro, sinema, resim ve müzik gibi sanatlarda yaşanan gelişmeler de çalışmamız içerisinde ele alınmıştır. Bu yönüyle Türk edebiyat, sanat ve kültür tarihinin önemli bir kırılma noktasına ev sahipliği yapan Pazar Postası’nın incelenmesinin, hem o dönemden günümüze kalan pek çok tartışmaya açıklık kazandıracağını hem de Türk edebiyatında süreli yayım sayfalarında unutulup gitmiş pek çok edebî metni edebiyat ve kültür çevrelerine yeniden sağlayacağını umuyoruz.
Çalışmamızın giriş bölümünde 1950-1960 yılları arasında siyasi, sosyal ve edebî ortam incelenmiştir. Bu dönemin sosyal, siyasal ve edebî özellikleriyle ilgili olarak o dönemin ön plana çıkan gelişmelerine göz atılmıştır. Birinci Bölüm “Pazar Postası’nın İncelenmesi” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde Pazar Postası’nın monografik özellikleri analiz edilmiştir. Pazar Postası’nın tarihçesi ve yüzlem düzeni de ele alınmıştır.
Çalışmamızın esas kısmı olan İkinci Bölüm, “Pazar Postası’nın Türk Edebiyatındaki Yeri ve Önemi” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde, gazetenin siyasal tavrı incelenmiş ve dönemin siyasal yapısı içerisindeki yeri geniş olarak değerlendirilmiştir. Özellikle Pazar Postası’nın İkinci Yeni hareketi açısından önemi üzerinde durulmuş, öykü, roman ve dil tarihimizdeki yeri ele alınmıştır. Gazetenin Türk edebiyatındaki öneminin yanı sıra bu bölümde, tiyatro, sinema, resim ve müzik sanatları açısından önemi üzerinde de durulmuştur.
Son olarak şunu eklemek istiyorum ki, çalışmamız tamamen Pazar Postası gazetesine dayanılarak hazırlandığı için yayımlanan yazıların okura sunulmasına özel önem verilmiştir. Amacımız, on yıla yayılan bir zaman diliminde çıkan gazeteyi, bir belgesel tadında sunmak, yorumu büyük ölçüde okura bırakmaktır. Bu temel kaygı nedeniyle gazeteden yapılan alıntılara özel önem verilmiştir.
Renkler, hayatımızın her anında var olan ve sembolik anlamları da içerisinde barındıran unsurlardır. Cemal Süreya’nın şiirlerinde renklerin kullanımı çağrışım değerleriyle birlikte zengin bir içerik barındırmaktadır. Kırmızı, şairin... more
Renkler, hayatımızın her anında var olan ve sembolik anlamları da içerisinde barındıran
unsurlardır. Cemal Süreya’nın şiirlerinde renklerin kullanımı çağrışım değerleriyle birlikte
zengin bir içerik barındırmaktadır. Kırmızı, şairin şiirlerinde yoğun şekilde kullanımı olan bir
renktir. Kırmızı, sadece bir renk olarak şiirlerde yer almamaktadır. Aynı zamanda cinselliğin,
aşkın, heyecanın ve tutkunun rengi olarak birçok anlama karşılık gelecek şekilde bir kullanım
değerine sahiptir. Sanatçının şiirlerinde kırmızı rengin anlam dünyasını, çağrışım değerlerini
şiirlerinden hareketle açıklamak Cemal Süreya’ya farklı bir pencereden bakma imkânı
sunacaktır. Kırmızı rengin doğrudan kullanımı ve kırmızıyı çağrıştıran sözcüklerin şiirin iç
yapısı içerisinde değerlendirilmesi bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır.
İslam'ı Uyandırmak: Çok Partili Yaşama Geçilirken İslamcı Düşünce ve Dergiler (içinde), Sunar L., ed., 2. cilt, İLEM, İstanbul, 2018, ss. 465-487
Sezai Karakoç, Cumhuriyet devri Türk şiirinde önemli ve etkili bir hareket olan İkinci Yeni içinde, ayrıntı bir isim de- ğerlendirilir. Fakat İkinci Yeni’nin 1950’lerdeki ortaya çıkış sürecine yakından baktığımızda Karakoç’un 1955’te yeni... more
Sezai Karakoç, Cumhuriyet devri Türk şiirinde önemli ve
etkili bir hareket olan İkinci Yeni içinde, ayrıntı bir isim de-
ğerlendirilir. Fakat İkinci Yeni’nin 1950’lerdeki ortaya çıkış
sürecine yakından baktığımızda Karakoç’un 1955’te yeni bir şiir
arayışı ve iddiasında olduğunu görürüz. Karakoç’un 1955 yılında
çıkardığı Şiir Sanatı dergisi İkinci Yeni’nin avangard şiir tarzının
ilk yayını olmuştur. Diğer yandan, Karakoç’un 1950’lerdeki edebî
tercihleri ve ilişkileri, laik-hümanist kültürel cepheye karşı olmak
ve sağ-muhafazakar cepheden kopmak noktasında İslamcılığın
ilk örneğini oluşturur. Bu bakımdan yeni şiir tarzının doğuşu,
edebî-entelektüel İslamcılığın doğuşuyla iç içe gerçekleşmiştir.
Bu tebliğde Sezai Karakoç’un hem şiir alanı içindeki yolculuğu
hem de daha geniş anlamda kültürel seçkinler arasındaki konumu
edebiyat sosyolojisi çerçevesinde irdelenecektir. Bu tebliğin
amacı Sezai Karakoç’un şiiriyle İslamcılığını birlikte düşünmektir.
1950’ler boyunca şairin kendi şiir tarzını yeni bir şiir olarak
kurma girişimiyle ideolojik tavrının biçimlenmesi arasında bir
korelasyon olduğu ileri sürülecektir. Poetik olanla politik olanın
iç içe geçtiği bu süreçte önemli bir durak olarak, 1955 yılında
çıkardığı Şiir Sanatı dergisi ele alınacaktır. Bir toplumsal eylem
olarak Şiir Sanatı dergisini çıkarmanın, bir toplumsal aktör olarak
Sezai Karakoç için ne anlama geldiği, kendi bağlamı içinde diğer
aktörler ve dergilerle ilişkileri üzerinden açığa çıkarılacaktır.
Şiir Sanatı elbette İslamcı bir düşünce dergisi değildir. Fakat
Karakoç’un yeni şiir arayışıyla İslamcı siyasi tavrı iç içe geçmiştir.
Yeni şiir nasıl şiir alanındaki mevcut tarzların bütününe karşı
doğmuşsa Karakoç’un İslamcılığı da kemalist-hümanist iktidara
ve sağ-muhafazakar muhalefete karşı doğmuştur. Bu anlamda
“Şahdamar”, “Ötesini Söylemeyeceğim” ve Şiir Sanatı ’nda çıkan
“Kapalı Çarşı”, imgeci ve kapalı bir dille de olsa İslamcı tavrın
Cumhuriyet dönemi Türk şiirindeki ilk tezahürleridir. Karakoç
özelinde yeni şiirle İslamcılığın iç içe geçişi, 1940’lardan 50’lere
kültürel alandaki iki kutbun da kabul edemeyeceği bir teklif
içermektedir. Nitekim 1958 gibi çok erken bir tarihte sol-laik
edebî cemaat Karakoç’u dışlamak yolunu seçmiştir. Sağ kültürel
muhite gelince; Karakoç’un ilk iş olarak kendini ayrıştırdığını
ve kendi yolunu çizdiğini görürüz. Karakoç’un bu süreçte hem
şiir hem düşünce alanındaki özgün konumu, alternatif bir teklif
olarak İslamcılığın önemli bir kamusal tezahürü niteliğindedir.
Bu yazı, Cemal Süreya'yı yalnızca edebiyatımızda ün salmış bir şair olarak değil; bir eş, bir baba, bir insan olarak da ele alarak, kendi ailesinin belirttiği fikir ve görüşlerden yola çıkarak onun bilinenin ötesindeki şahsına değinmeyi... more
Bu yazı, Cemal Süreya'yı yalnızca edebiyatımızda ün salmış bir şair olarak değil; bir eş, bir baba, bir insan olarak da ele alarak, kendi ailesinin belirttiği fikir ve görüşlerden yola çıkarak onun bilinenin ötesindeki şahsına değinmeyi amaçlamıştır.
Öz Her estetik insani eylem gibi, şiir de öncelikli olarak insanın bilişselliğinde meydana gelen yaratıcı bir süreçtir. Bu nedenle, şiirin bilişsel bir yaratma süreci olarak ele alınması, şairi de öncelikle bilişselliğinden hareketle... more
Öz Her estetik insani eylem gibi, şiir de öncelikli olarak insanın bilişselliğinde meydana gelen yaratıcı bir süreçtir. Bu nedenle, şiirin bilişsel bir yaratma süreci olarak ele alınması, şairi de öncelikle bilişselliğinden hareketle incelememizi gerekli kılmaktadır. Bilişsel yazınbilim, yazınsal metinlerdeki bilişsel süreçlere odaklanarak şairlerin kavramlar dünyasını incelenmemizi sağlayan disiplinler arası bir yazınsal eleştiri okuludur. Bu alanın kuramlarından kavramsal metafor kuramı, yazınsal metinlerdeki metaforik yapıları incelemekle birlikte, zamana ve bağlama ait bilişsel kodları çözümlemede yetersiz kalmaktadır. Açımlanmış şiirsel metaforlar ise, yazınsal metnin dünyasında birbirleriyle özdeşleştirilen kavramlar arasındaki niteliksel bağlantıyı sağlayarak, verimli bir kuramsal çerçeve oluşturmaktadır. Tanzimat sonrası Türk şiirinin açımlanmış şiirsel metaforlar ile okunması, Türk şairinin kavramlar dünyasını anlamlandırma biçimlerini yakından görmemizi sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türk şairinin zihin dünyasındaki kavramsal değişimin bilişsel kodlarını çözümleyebilmektir. Bunu gerçekleştirebilmek için, SEVGİLİ GÜLDÜR metaforunun ve açımlanmış şiirsel metaforların Cenap Şehâbeddin'in Bitmemiş Bir Gül, Yahya Kemal'in Rindlerin Ölümü ve Cemal Süreya'nın Gül şiirlerindeki görünümleri incelenecektir Anahtar sözcükler: Bilişsel yazınbilim, açımlanmış şiirsel metafor, SEVGİLİ GÜLDÜR, Cenap Şahâbeddin, Yahya Kemal Beyatlı, Cemal Süreya. Abstract Poetry, like any other aesthetic human act, primarily originates in one's own creative imagination. Therefore, the cognitive aspect of poetry requires a cognitive examination of poetry. Cognitive poetics, an interdisciplinary school of literary criticism, provides a relevant framework to analyse the conceptual worlds in poets' cognition, by focusing on the cognitive aspects within poetic texts. Although the conceptual metaphor theory investigates the metaphorical mappings in literary texts, it overlooks the cognitive codes of such metaphors, which are bound to shift based on temporal and contextual circumstances. Extended conceptual metaphors, on the other hand, generate the qualitative interrelation between concepts and objects in a specific time and context. From this framework, a conceptual metaphorical reading of the post-Tanzimat period Turkish poetry provides useful insights in to conceptual worlds of Turkish poets over the course. This article aims to conduct a cognitive reading on three major Turkish poets and to encode the mental shifts in their conceptual worlds in a comparative context. To achieve this goal, conceptual metaphor theory and extended conceptual metaphors will be applied to three poems and the common conceptual metaphor BELOVED IS THE ROSE will be examined in Cenap Şehâbeddin's Bitmemiş Bir Gül, Yahya Kemal Beyatlı's Rindlerin Ölümü and Cemal Süreya's Gül.
Bu makalede özellikle 1960 sonrası yoğunluk kazanan Marksist şiir anlayışının İsmet Özel merkezinde İkinci Yeni şiir anlayışına yönelik olumsuz bakış açısı irdelenmiştir. Bu noktada İkinci Yeni poetikasının ağırlıklı olarak toplumdan uzak... more
Bu makalede özellikle 1960 sonrası yoğunluk kazanan Marksist şiir anlayışının İsmet Özel
merkezinde İkinci Yeni şiir anlayışına yönelik olumsuz bakış açısı irdelenmiştir. Bu noktada İkinci Yeni poetikasının ağırlıklı olarak toplumdan uzak bir görüntü çizmesi ve toplumsal pratiği zayıf bir şiir oluşu, meseleyi Marksist yöntemle ele alan İsmet Özel ve çağdaşı şairlerin eleştiri oklarını İkinci Yeni’ye yöneltmelerine neden durumundadır. Söz konusu eleştiriler, aynı zamanda
şiirin ne tür bir problem alanına sahip olduğuna yönelik de poetik tartışmadır. Bu yazı, şairlerin meseleye ilişkin yazıp çizdiklerinden hareketle karşılaştırma amacına yöneliktir.
ÖZ: II. Yeni şiiri; dili, tekniği ve içeriği açısından kendinden önceki dönemlere göre özgün yönelimler ortaya çıkarmış bir akımdır. Özellikle cümleden kelimeye doğru bir yönelimle dilin yapısını bozma, yeni yapılarla yeni çağrışımlar... more
ÖZ: II. Yeni şiiri; dili, tekniği ve içeriği açısından kendinden önceki dönemlere göre özgün yönelimler ortaya çıkarmış bir akımdır. Özellikle cümleden kelimeye doğru bir yönelimle dilin yapısını bozma, yeni yapılarla yeni çağrışımlar yaratma girişimi II. Yeni şiirinde sıklıkla gözlemlenen durumlardır. II. Yeni şairlerinin daha çok dili kullanma biçimi üzerinden kurduğu ortaklık; şiirde imge ironi, humor, alay gibi tekniklerin kullanımı üzerinden de gözlemlenebilir. II. Yeni şiirinin öncü şairlerinden Cemal Süreya, şiirde zekâyı ve ideolojiyi vurgulamak için ironi ve humoru farklı biçimleriyle yoğun bir şekilde kullanır. Erotizm, ölüm, ideoloji ve sosyal eleştiri bu tekniklerin bağdaştırıldığı içeriksel özelliklerdir. Cemal Süreya, yaşama bağlılığı, yaşam enerjisini, toplumcu hayat görüşünü, aşk ve tutku gibi kavramları ironi vasıtasıyla daha çarpıcı ve etkili bir biçimde şiirlerine taşır. Hem sözel (verbal) ironi hem de durum ironileri Cemal Süreya şiirlerinde gözlemlenebilir. Bu çalışmada Süreya'nın şiirlerinde kullandığı ironi ve humorun şiirin içeriği ile birlikte ortaya çıkardığı yapı açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Cemal Süreya'nın şiirlerinden örneklerle farklı ironi türleri açıklanmıştır. ABSTRACT: 2nd New Poetry is a movement which brought into unique trends compared to previous periods in terms of poetry language, technique and content. Specifically, disrupting the structure of the language by an orientation which is from sentence to word and attempt of creating new associations with new structures are frequently observed circumstances in 2nd New Poetry. Commonality of 2nd New Poets which is mostly formed by style of language usage can be observed through the usage of techniques such as image, irony, and humour in poetry. Cemal Süreya, one of the most prominent poets of 2nd New Poetry, uses the irony and humour intensely with their different forms to emphasize the intelligence and ideology in the poetry. Erotism, death, ideology and social criticism are contextual characteristics associated with these techniques. Cemal Süreya reflects concepts such as conduct of life, energy of life, socialist world-* Kilis 7 Aralık Üniversitesi, mhukum@kilis.edu.tr
Cemal Süreya has considered inadequate and even an obstacle the statements in the language of folk poetry and elements of folklore at his poetic article named “Folklor Şiire Düşman” penned in 1956 for the art of contemporary poetry. He... more
Cemal Süreya has considered inadequate and even an obstacle the statements in the language of folk poetry and elements of folklore at his poetic article named “Folklor Şiire Düşman” penned in 1956 for the art of contemporary poetry. He has noted approximately after thirteen years at his poem “Yunus ki Sütdişleriyle Türkçenin” the contribution to language as powerful representative poet Yunus Emre and he has adhered to principles of İkinci Yeni however he has demonstrated the importance of folk poetry for language. Süreya has utilized folk statements in his poetry too and sometimes by deforming those statements. He has imagined again some well-known imagines of the poets he discussed.
Cemal Süreya, Edip Cansever ve Turgut Uyar, İkinci Yeni olarak adlandırılan şiir akımının öncü ve yetkin isimlerindendir. Bu şâirler şiirlerinde derin bir hayâl ve duygu dünyasına yer verirken aynı zamanda toplumsal meselelere de... more
Cemal Süreya, Edip Cansever ve Turgut Uyar, İkinci Yeni olarak adlandırılan şiir akımının öncü ve yetkin isimlerindendir. Bu şâirler şiirlerinde derin bir hayâl ve duygu dünyasına yer verirken aynı zamanda toplumsal meselelere de sessiz kalmamış bir yönüyle şiir anlayışları ekseninde bu meseleleri ifade etmişlerdir. Bu şairlerin, ele aldıkları konular incelenirken temel prensibimiz, toplumsal meselelerin siyasî ve fikrî olarak tarihsel çerçevede ve tarih determinizmi altında şiirlere nasıl ve ne şekilde yansıdığını ortaya çıkarmak olmuştur.
Toplumsal meseleler hakkında çalışma yaparken örnek alınan şâirlerin dünyaya ve olaylara bakış açıları ortaya konmak istenmiştir. Toplumsal, siyasal, ekonomik, insanî ve evrensel meselelerin şiirde ne şekilde yer aldığı eleştirel bir gözle irdelenerek şâirlerin bilinçaltında yer alan sorunlar farklı bir bakış açısıyla sunulmaya çalışılmıştır Böylece Cemal Süreya’nın, Edip Cansever’in ve Turgut Uyar’ın şiirleri anlamsal derinliklerden ve disiplinler arası ilişkilerden faydalanılarak farklı bir bakış açısıyla incelenmiş ve çözümlenmiştir.
- by Anıl Durdu
- •
- İkinci Yeni, Eleştiri, şiir, Cemal Süreya
Şiir dilini gündelik dilden ayıran başlıca unsurlardan biri olan imge, Cemal Süreya'nın altı kitaplık şiir serüveninin tamamında yürürlükte olmuştur. Ortak bir kelime dağarı ve dolayısıyla imge ağı, onun şiirlerinin en dikkat çeken... more
Şiir dilini gündelik dilden ayıran başlıca unsurlardan biri olan imge, Cemal Süreya'nın altı kitaplık şiir serüveninin tamamında yürürlükte olmuştur. Ortak bir kelime dağarı ve dolayısıyla imge ağı, onun şiirlerinin en dikkat çeken özelliklerinden biridir. Bu ortak kelime dağarı ve imge ağının merkezinde " kadın " yer alır. Şiirlerin imge örüntüsünü oluşturan diğer sözcüklerin de bu imge etrafında işlev ve anlam kazandığı söylenebilir. Cemal Süreya'nın şiirlerindeki " kadın " imgesi parçalı bir görünüm sergilemesiyle karakterize olur. Kadının bilhassa sevgili/karşı cins olarak belirdiği şiirlerde, bu parçalı algılama tarzı dikkat çeker. Bazı şiirlerde ise kadın imgesi, toplumsal, kültürel bir problemin ya da şairin özel yaşamından kaynaklanan bir özlemin, eksikliğin temel taşıyıcısı olarak kullanılır. Fakat kadın, poetik düzlemde bir özlem olarak dile getirilmesine ve sahip olduğu tematik ağırlığa rağmen Cemal Süreya'nın şiirlerinde bir özne olarak beliremez. Bu makale şiir türünün en temel unsurlarından biri olan imgenin Süreya'nın şiir çizgisinin bütününde ağırlıklı ve belirleyici bir yere sahip olduğunu, onun şiirlerinde merkezî bir kavram olan " kadın " imgesi ve bu imgenin kullanım tarzı üzerinden serimlemeyi amaçlamaktadır.
Image, one of the main components which separates poetry language from ordinary language has been existed in all parts of Cemal Süreya six poem books adventure. A common vocabulary and of course image net is one of the most attention-grabbing features. ''Woman'' takes place in the center of this common vocabulary and image net. It can said that the other words that constitute the image pattern of the poems also gain meaning around this image. The ''woman'' image in the poems of Cemal Süreya is characterized via displaying a partial view. This partial perceiving style draws attention in the poems in which the woman is identified especially as a beloved/opposite sex. In some poems, the woman image is used as a main conveyer of a social, cultural problem or the longing and deficiency that
- by Mustafa Karadeniz
- •
- Kadın, şiir, Cemal Süreya, İMge
“İkinci Yeni” İçin Erken Bir Haberci: “Saint-Antoine’ın Güvercinleri” Yüksek Gerilimli ve Çoksesli Bir Şiir: “Av Edebiyatı” “Soyutu Somutlamak”: Edip Cansever’in Karanfil’i Neyin İmgesi? Cemal Süreya’nın “Kehanet”i: “Lacivert bir... more
“İkinci Yeni” İçin Erken Bir Haberci: “Saint-Antoine’ın Güvercinleri” Yüksek Gerilimli ve Çoksesli Bir Şiir: “Av Edebiyatı”
“Soyutu Somutlamak”: Edip Cansever’in Karanfil’i Neyin İmgesi?
Cemal Süreya’nın “Kehanet”i: “Lacivert bir çıngıraktır ölüm”
Meksika Açmazı: “Üç Güvercin Görsek…”
Cahit Zarifoğlu’nun Masumiyet Ülkesi: “Büyük Su”
Erdem Bayazıt’ın “Vicdan Burcu”
Laleli’den Tersine Bir Tramvay: Bir Yapılanma Biçimi Olarak Cemal Süreya’nın Şiiri
Sezai Karakoç’un Poetik Mimarisi: “Pergünt Üçgeni, Piramidi, Heykeli” “Tarih-i Kadim”den “Yeni Hayat” Çıkarmak
Kolektif Bilinçaltının İknası: Yahya Kemal’in “Güzel Sebepleri”
Özet Çocuk edebiyatı, 2-14 arası yaş grubuna hitap eden ve onlara yönelik hazırlanmış ürünleri ifade eder. Çocuk edebiyatı ürünlerinin birçok fonksiyonu vardır; ancak üç fonksiyonu çok önemlidir. Bu fonksiyonlardan birincisi çocuklara... more
Özet
Çocuk edebiyatı, 2-14 arası yaş grubuna hitap eden ve onlara yönelik hazırlanmış ürünleri ifade eder. Çocuk edebiyatı ürünlerinin birçok fonksiyonu vardır; ancak üç fonksiyonu çok önemlidir. Bu fonksiyonlardan birincisi çocuklara okuma sevgisi kazandırmak, ikincisi çocuklarda dil bilincini geliştirmek, üçüncüsü ise çocukların karakterli bireyler hâline gelmesini sağlamaktır.
Çocuk edebiyatı ürünlerinin tüm bu fonksiyonları yerine getirirken dikkate aldığı bazı hususlar da bulunmaktadır. Bu hususların temelinde çocuğa görelik ilkesi bulunmaktadır. Çocuklar için hazırlanan eserler her açıdan onlara hitap edebilmelidir. Bir eserde çocuğa görelik ilkesi biçimsel ve içeriksel özellikler açısından değerlendirilmektedir. Eserin boyutları, kâğıt kalitesi, kullanılan renkler, punto, konu, üslup, resimler, tema vb. özelliklerin tümü bu ilke kapsamında değerlendirilerek çocuklara uygun olup olmadığı ortaya çıkarılabilmektedir.
Cemal Süreya’nın Aritmetik İyi, Kuşlar Pekiyi adlı eseri de çocuklar için hazırlanmış bir edebiyat ürünüdür. Yazarın Çocukça dergisinde yazdığı 12 küçük serüveni barındıran eser hem içeriksel özellikleri hem de biçimsel özellikleri açısından hitap ettiği yaşa uygun bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çocuk, Edebiyat, Çocuk Edebiyatı, Çocuğa Görelik, Cemal Süreya.
- by Yakup ALAN and +1
- •
- Türkçe Eğitimi, Çocuk Edebiyatı, Çocuk, Edebiyat
- by Mustafa Karadeniz
- •
- Gerçeklik, Dil, şiir, Cemal Süreya
Gülün Tam Ortası, 1950’lerde Batı’da “Bilişm Devrimi” olarak adlandırılan entelektüel bir hareketin kuramsal zemininden hareketle, aynı zaman diliminde Türk şiirinde öne çıkan bir yönelişi, İkinci Yeni’yi irdeleme çabası taşıyan... more
Gülün Tam Ortası, 1950’lerde Batı’da “Bilişm Devrimi” olarak adlandırılan entelektüel bir hareketin kuramsal zemininden hareketle, aynı zaman diliminde Türk şiirinde öne çıkan bir yönelişi, İkinci Yeni’yi irdeleme çabası taşıyan değerlendirmeler içeriyor. İkinci Yeni, Türk şiirinde yeni bir gerçeklik anlayışının kendisini hissettirdiği, sıradışı bağdaştırmalarla yeni imgesel tasarımların üretildiği, reel olanın irreel olanla yan yana geldiği bir arayışın şiiridir. Şiirimizin böylesine dikkat çekici bir döneminin, bilişsellik kuramlarından hareketle incelenmesi büyük önem taşımaktadır.
Bildiğim kadarıyla, Divan Edebiyatında baba-oğul ilişkisi pek ele alınmaz. Ancak "Ey Oğul!" diye başlayan nasihatnamelerde/pendnamelerde veya Dede Korkut Kitabı'nda oğula öğüt veren bilge bir baba figürüyle karşılaşılır sık sık. Baba-oğul... more
Bildiğim kadarıyla, Divan Edebiyatında baba-oğul ilişkisi pek ele alınmaz. Ancak "Ey Oğul!" diye başlayan nasihatnamelerde/pendnamelerde veya Dede Korkut Kitabı'nda oğula öğüt veren bilge bir baba figürüyle karşılaşılır sık sık. Baba-oğul çatışması yok gibidir klasik Osmanlı edebiyatında. Tanzimat'tan itibaren toplumda meydana gelen kültürel değişime paralel olarak, kuşaklar arasına mesafeler girmeye başlar. Kiralık Konak’ta dede Naim Efendi ile torun Seniha, Yaprak Dökümü’nde baba Ali Rıza Bey'le kızları arasında uçurumlar doğar. Bunun sonucu tabii ki kuşaklararası çatışmadır.
İroni ve humor; şiiri bir dil işi, dilde yangınlar yaratmak sanatı olarak değerlendiren Cemal Süreya'nın temel anlatım stratejilerinden biridir. Süreya, ironiyi şiirdeki düşünce ve çağrışım zenginliğinden kaynaklanan ince bir alay, humoru... more
İroni ve humor; şiiri bir dil işi, dilde yangınlar yaratmak sanatı olarak değerlendiren Cemal Süreya'nın temel anlatım stratejilerinden biridir. Süreya, ironiyi şiirdeki düşünce ve çağrışım zenginliğinden kaynaklanan ince bir alay, humoru da zekanın beklenmedik bir şekilde belirdiği incelikle düşünülmüş bir espri olarak tanımlar. Onun poetik yazılarındaki düşüncelerine bakınca bu kavramları üç temel amacı gerçekleştirmek için kullandığı söylenebilir: İlk amaç özgün, yoğun ve çarpıcı bir şiir dili üretebilmek; ikincisi yerleşik toplumsal değerleri eleştirmek; sonuncusu ise özel hayatında ve poetik çabasında yaşanan tıkanma ve bunalım durumlarıyla başa çıkmak. Teorik düzlemde ifade edilen bu amaçların muhtelif şiirler üzerinden şairin hayatının ve şiir estetiğinin bütün katmanlarına sızdığı görülür. Bu çalışma, şiir türünün temel anlatım stratejilerinden biri olan ironi ve humorun Cemal Süreya'daki kullanım amaçlarını ve bu amaçların şiirlerinde ne derece karşılık bulabildiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. • Anahtar Kelimeler Cemal Süreya, Şiir, İroni, humor. •
İrony and humor is one of the basic narrative strategies of Cemal Süreya who evaluates poetry as a work of language and to create fires on the language. Süreya describes irony as a subtle ridicule that arises from the richness of thought and connotation in poetry, and humor as a deliberate joke of the intelligence that unexpectedly reveals. Looking at his poetic writings, it can be said that he uses these concepts to accomplish three main purposes: to produce a unique, intense and striking language of poetry; the second is to criticize the established social values; the last is to cope with the occlusions and crises experienced in private life and poetry. It is seen that these aims expressed in the theoretical plane permeate all the layers of the poet's life and poetic aesthetic through various poems. This study aims to reveal the purposes of irony and humor, one of the basic narrative strategies of poetry, in Cemal Süreya and the extent to which these aims can be found in his poetry. •
- by Mustafa Karadeniz
- •
- Humor, şiir, Cemal Süreya, Ironi
Bu makale, İkinci Yeni olarak adlandırılan şiir söylemini imge ve felsefî arka plan olarak inceleyerek birtakım çağdaş olanakları tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda ‘baba ve ‘babasızlık’ metaforu, söz konusu şiir dilinin yeni... more
Bu makale, İkinci Yeni olarak adlandırılan şiir söylemini imge ve felsefî
arka plan olarak inceleyerek birtakım çağdaş olanakları tespit etmeyi
amaçlamaktadır. Bu bağlamda ‘baba ve ‘babasızlık’ metaforu, söz konusu
şiir dilinin yeni anlatım olanakları açısından ciddi alamda bir gelenek
sorunu doğurur. Bu aynı zamanda geleneğin dışında bir batılılaşma
problemi olarak İkinci Yeni şiirini mutlak bir imgesel bağsızlığa,
bağlantısızlığa sürükler. Asıl üzerinde durulması gereken de, İkinci Yeni
şirininde gerçek anlamda bir gelenek olgusunu şiir dilinde taşıyıp
taşımadığıdır. Çünkü şiir de her edebî türde olduğu gibi geçmiş
dönemlerle organik bir bağın varlığına muhtaçtır. Çağın şartları ne olursa
olsun devam eden bir takım estetik münasebetlerin varlığı inkâr
edilemez. Bu bağlamda ‘baba’ metaforu İkinci Yeni şiir dilinde varolan
vasi algısının ontolojik sonuçlarıyla ilişkilidir. Çünkü bu şiir dili biçimsel
görüntüdeki sapmalarıyla ve anlamasal çerçeveli aykırılıklarıyla Oedipus
olgusuyla sıklıkla karşı karşıya kalan ve bu karşılaşmayı yıkıcı bir
çarpışmaya dönüştürmekten çok edilgen tavır alan yanıyla dikkat çeker.
Böyle bir açıdan bakıldığında İkinci Yeni ‘baba’ metaforuyla sadece
geleneğe ait düşünsel kökenlere değil; şiir dilindeki radikal ifade
biçimlerine kadar bir dönüştürme çabası içine girer.
İkinci Yeni şairleri, gerek şiirlerinde gerekse poetik metinlerinde imge konusuna ilişkin düşüncelerini dile getirmiştir. İlhan Berk’ten sonra kavrama en fazla değinen şair Cemal Süreya’dır. Süreya’nın şiirlerindeki imge yoğunluğunu ve... more
İkinci Yeni şairleri, gerek şiirlerinde gerekse poetik metinlerinde imge konusuna ilişkin düşüncelerini dile getirmiştir. İlhan Berk’ten sonra kavrama en fazla değinen şair Cemal Süreya’dır. Süreya’nın şiirlerindeki imge yoğunluğunu ve bir imgenin kitaptan kitaba nasıl bir dönüşüm geçirdiğini izleyebilmek için izi sürülebilecek imgelerden biri de kuş imgesidir. “Kadın” ve onunla ilişkili unsurlardan sonra Süreya’nın şiirlerinde en sık başvurduğu imgenin “kuş” olduğu söylenebilir. Bu imge, şiirlerde toplam 56 kez geçer. Bu toplamın şiir kitaplarına dağılımı, Süreya şiirinin biçim ve öz bakımından gösterdiği değişimle de paralellikler arz eder. İlk üç kitapta biçim ve öz bakımından izlenebilen coşkulu açılım ve genişleme, genelde olumlu anlamlar içeren kuş imgesinin yoğun kullanımı üzerinden de izlenebilmektedir. Üvercinka, Göçebe ve Beni Öp Sonra Doğur Beni kitaplarında sayısı kademeli olarak artan kuş imgesi, Süreya şiirinde durgunluğun ve giderek bir daralmanın ve “söz yitimi”nin meydana geldiği Uçurumda Açan, Sıcak Nal ve Güz Bitiği kitaplarında dikkat çekici bir şekilde azalır.
Bu bildiri, Cemal Süreya şiirinde imgenin işlevini ve onun şiir çizelgesinde zaman içinde biçim ve öz bakımından meydana gelen dönüşümü kuş imgesinin kullanım yoğunluğu ve tarzı üzerinden ortaya koyabilmeyi amaçlamaktadır.
- by Mustafa Karadeniz
- •
- Cemal Süreya, İMge, Dönüşüm, Öz
In the article, The Second New Movement is accepted as the beginning of Turkish modernist poetry and two hypotheses have been developed in order to interpret vague and absurd examples of poetry in the movement. First hypothesis: While a... more
In the article, The Second New Movement is accepted as the beginning of Turkish modernist poetry and two hypotheses have been developed in order to interpret vague and absurd examples of poetry in the movement. First hypothesis: While a group concept of the modernist poetry were trying to create a theme, another group of concepts conveyin the meaning. Second hypothesis: Unlike traditional poetry, modernist poetry has multiple themes and it leads polyphony. In both cases, poetry creates problems of reception and thematic crisis. There are some poems by leading poets of The Second New Movement, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Edip Cansever, İlhan Berk, Sezai Karakoç and Turgut Uyar, supporting the two hypotheses. This article also foresees that some representatives of Turkish poetry after 1980 have semantic crisis determined in The Second New Movement.
Bu makalede, farklı metin tipleri olarak günlük ile anı belirginleştirilmekte, ikisi arasındaki benzerlik ve farklılıklara dikkat çekilmekte, bu metin tiplerinde eserler vermiş olan yazarların metinleri üzerinden bir değerlendirmeye... more
Bu makalede, farklı metin tipleri olarak günlük ile anı belirginleştirilmekte, ikisi arasındaki benzerlik ve farklılıklara dikkat çekilmekte, bu metin tiplerinde eserler vermiş olan yazarların metinleri üzerinden bir değerlendirmeye gidilmekte; ileri sürülen görüşler, Ahmet Hamdi Tanpınar, Salâh Birsel, Nurullah Ataç, Cemil Meriç, Suut Kemal Yetkin, Oktay Akbal ve Cemal Süreya'nın günlükleri üzerinden somutlaştırılmaktadır.
Bu makalede, Cemal Süreya'nın şiirinde kadının görünümleri aşk teması dikkate alınarak saptanıp değerlendirilmiştir. Makalede, Süreya'nın poetik tutumu da şiirlerindeki "ton"dan hareketle yorumlanmış ve eleştirilmiştir. Makale, "Hayal"... more
Bu makalede, Cemal Süreya'nın şiirinde kadının görünümleri aşk teması dikkate alınarak saptanıp değerlendirilmiştir. Makalede, Süreya'nın poetik tutumu da şiirlerindeki "ton"dan hareketle yorumlanmış ve eleştirilmiştir.
Makale, "Hayal" dergisinin Nisan-Mayıs Haziran 2009 tarihli 29. sayısında yayımlanmıştır.