Enerji Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Çöplerin birikmesini takiben çürümeyle birlikte kimyasal ve bakteriyel süreçler başlamakta ve organik çöp materyalleri dönüşüme uğrayarak çöpler dekompoze olmakta ve gaz oluşumu çöplerin kapatılmasını izleyen üç aylık aerobik... more

Çöplerin birikmesini takiben çürümeyle birlikte kimyasal ve bakteriyel süreçler başlamakta ve organik çöp materyalleri dönüşüme uğrayarak çöpler dekompoze olmakta ve gaz oluşumu çöplerin kapatılmasını izleyen üç aylık aerobik reaksiyonların ardından başlayan anaerobik stabilizasyonu reaksiyonlarla başlar ve bir süre giderek çoğalır, Neticede biogas türü olan çöplük gazına dönüşmektedir. Çöplük gazı; Metan (CH 4), Karbondioksid (CO2) ve Azot (N2) den oluşan bir gaz karışımıdır.Kontrolsüz Metan gazının kendisi hali hazırda adeta bir saatli bombadır. Maden Ocaklarındaki grizu patlamasının sabıkalısı olan gazdır o. Gazın oluşumu çöpün cinsi,çöplüklerin örtüsü,çöplüğün işletilme şekline bağlı olarak değişir. Kötü koku yaymanın vereceği rahatsızlığın yanısıra çöplük gazlan; çevreyi menfi yönde etkilemekte,kirletmekte ve potansiyel riskler taşımaktadır. Bu olumsuz negatif etkiler içinden sağlık açısından bir tehdit olduğu gibi çöp sahalarındaki metan gazı salınımı bitkilerin oluşumunu da engeller. Habitat fauna ve flora etkilenir. Diğer yandan gaz sıkışması nedeniyle,(yakın zamanda Mayıs(2017) ayında Bodrum'da ki patlama ve yangında olduğu gibi) patlama tehlikesi ve yangın riski taşır hatta bu yangının yayılması ormanlara sıçradığında da doğayı tahrip etme riski taşır. Ayrıca çöplük gazlan; sera etkisini arttırdığı ve ozon tabakasının üst katmanlarına zarar verdiğinden dolayı çöplük gazlarının atmosfere atılması yasaktır ve Doğanın korunması için çöplük gazlarının yakılarak imha edilmesi zorunludurBu bir gaz yakma bacasında, kazanda, bir gaz motorunda veyahut üçünün kombinasyonundan oluşan bir sistemde gerçekleştirebilmektedir. Fotograf : http://www.eprenewable.com/landfill-gas-to-energy Diğer yandan çöp sahasında açılan kuyular aracılığıyla metan gazının toplanıp borular vasıtasıyla ile " Enerji Tesisine " iletilimesi sonrası gaz kurutucuda soğutularak nemi alındıktan sonra siklon seperatör ile gazdaki suyun ayrıştırılmasını müteakip blower " lar aracılığı ile

Elektrik dağıtımı ve enerji piyasalarının denetiminde dünyada ve Türkiye'de uygulanan denetim sistemleri doktora tezi olarak ortaya konmuştur. Enerji piyasasının stratejik önemi ortadadır. Ancak bu alandaki teknik hukuki bilgilere erişmek... more

Elektrik dağıtımı ve enerji piyasalarının denetiminde dünyada ve Türkiye'de uygulanan denetim sistemleri doktora tezi olarak ortaya konmuştur. Enerji piyasasının stratejik önemi ortadadır. Ancak bu alandaki teknik hukuki bilgilere erişmek her zaman kolay değildir. Çalışma bilhassa avukatlara bu imkanı sunmaktadır.

Rapor 2016 yılına gelindiğinde Türkiye’nin, iklim değişikliğine, teslim etmiş olduğu niyet beyanına ve hatta trafo kapasitesine rağmen kömürlü termik santrali geliştirdiğini ortaya koymaktadır. Bir taraftan kömür rezervlerinin tamamını... more

Rapor 2016 yılına gelindiğinde Türkiye’nin, iklim değişikliğine, teslim etmiş olduğu niyet beyanına ve hatta trafo kapasitesine rağmen kömürlü termik santrali geliştirdiğini ortaya koymaktadır. Bir taraftan kömür rezervlerinin tamamını yakmak için model geliştirmektedir. Diğer taraftan pazarı büyütmek için ithal kömürün önünü açmaktadır.
Özetle, Türkiye'nin iklim değişikliğinin geldiği noktaya ve elektrik sistemi kapasitesine rağmen yüksek karbon ekonomisini büyütme çabasını ortaya koymaktadır.

Nükleer enerji neticede politik bir tercihtir ve asıl tartışma siyasi bir tartışmadır. Ayrıca nükleer felaketlerin yarattığı büyük insani trajediler nedeniyle, tartışma ahlaki ve vicdani bir çerçevede de yürür. Ama yine de konuyu... more

Nükleer enerji neticede politik bir tercihtir ve asıl tartışma siyasi bir tartışmadır. Ayrıca nükleer felaketlerin yarattığı büyük insani trajediler nedeniyle, tartışma ahlaki ve vicdani bir çerçevede de yürür. Ama yine de konuyu meselenin teknik yanlarından ve ekonomisinden tamamen ayırarak tartışma imkânı pek yoktur. Bu nedenle nükleer enerjiyle ilgili sağlıklı, bilimsel verilere dayalı ve ayrıntılı bilgi sağlayan kaynaklar çok önemlidir.
Avustralya doğumlu olan ve halen ABD’de yaşayan yazar ve aktivist Helen Caldicott’un kitabı bu yönüyle önemlidir. ABD’nin en saygın nükleer karşıtı aktivistlerinden biri olan Helen Caldicott, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı bir hekim olarak konunun başta sağlık boyutu olmak üzere bütün alanlarında kendini yetiştirmiş çok yetkin bir isim. 1985’te Nobel ödülü almış olan Uluslararası Nükleere Karşı Hekimler Birliği’nin 1978’de kurulan ABD örgütü Sosyal Sorumluluk Sahibi Hekimler’in ve Nükleer Politikalar Araştırma Enstitüsü’nün kurucu başkanı olan, 1979’da ABD’de meydana gelen Three Mile Island nükleer kazasının ardından bölgede incelemeler yapan, ağırlıklı olarak ABD ve Avustralya’yı ve dünyanın başka yerlerini (Türkiye dahil) dolaşarak konuşmalar yapıp yazılar yazarak nükleer enerjinin tehlikelerine karşı kamuoyunu uyarmaya çalışan Caldicott’un yaptığı tartışmalar Türkiye için önemli argümanlar sunuyor.
Nükleer enerjinin bütün yönlerini çok sayıda kaynağa dayanarak inceleyen ve hem Three Mile Island, hem de Çernobil kazalarını detaylı olarak anlatan kitap, tabii ki 2011’de meydana gelen Fukushima nükleer kazasını ele alamıyor. Öte yandan rakamların sürekli değiştiği (daha doğrusu nükleer reaktör sayısının ve enerji üretimindeki payının sürekli düştüğü), nükleer enerjinin mevcut durumuyla ilgili bilgilerin, hızla büyüyen yenilenebilir enerjiyle ilgili rakamların ve nükleer silahlanmayla ilgili bazı gelişmelerin güncellenmesi gerekiyor.
Bu nedenle kitabı çevirmekle yetinmeyerek eskimiş veya tartışmalı görülen bilgileri editör notlarıyla güncelleme yolunu seçtik. Ayrıca Caldicott’un büyük bir öngörüyle Fukushima felaketinden 5 yıl önce tahmin ettiği deprem ve tsunami tehlikesinin ve kullanılmış atık havuzu felaketinin Fukushima’da nasıl gerçek hale geldiğini de yine notlarımızda hatırlatmaya çalıştık.
Ülkemizde neredeyse kırk yılı bulan santral kuracağız – kurdurmayacağız mücadelesine, Caldicott’un elinizdeki kitabının ışık tutacağını ve ufuk açacağını düşünüyoruz.

Ülke sınırları dışındaki enerji vizyon ve hedefleri noktasında Türkiye için en önemli odak coğrafyalardan biri hiç kuşkusuz Sahraaltı Afrika bölgesidir. Gerek nüfus gerekse kaynak zenginliği anlamında önemli bir potansiyeli ihtiva eden... more

Ülke sınırları dışındaki enerji vizyon ve hedefleri noktasında Türkiye için en önemli odak coğrafyalardan biri hiç kuşkusuz Sahraaltı Afrika bölgesidir. Gerek nüfus gerekse kaynak zenginliği anlamında önemli bir potansiyeli ihtiva eden Sahraaltı Afrika, Türkiye’nin son 20 yıllık süreçte en çok önem verdiği bölgelerden biri olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş sonrasında dış politikanın çeşitlendirilmesi gayreti içerisinde ciddi yakınlaşmanın yaşandığı bölge ülkeleri ile olan ilişkiler 1998 yılındaki “Afrika’ya Açılım Eylem Planı” ile farklı bir şekle bürünmüş; hem siyasi hem de ekonomik işbirliğinin ilk adımları atılmaya başlanmıştır. Bu noktada, faaliyet gösteren birçok ülkeye karşın Türkiye’nin geçmişinde sömürgecilik faaliyetinin bulunmaması ve Afrikalılar için hassas bir konu olan sömürgecilik noktasında temiz bir tarihe sahip oluşu da Ankara’nın bölgeye yönelik eylemlerinde kolaylaştırıcı bir unsur olmuştur. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin 2005 yılını “Afrika Yılı” ilan etmesinin ardından enerji başta olmak üzere Türkiye’nin hemen her alanda Sahraaltı Afrika ile ilişkilerini geliştirmesi, hem ülkemiz için hem de kıta ülkeleri ile bu ülkelerin insanı için özel bir öneme sahiptir. Uluslararası siyasette her geçen gün daha etkili bir güç olmayı kendisine şiar edinen Ankara’nın kıtadaki varlığı bir yandan Türkiye’nin gerek ekonomik gerekse siyasi olarak Sahraaltı Afrika ülkeleri tarafından desteklenmesi sonucunu doğurabilecekken, diğer yandan ise Sahraaltı Afrika ülkelerini yeni ve farklı bir yaklaşım tarzı ile tanıştıracak, bu sayede kıtanın uluslararası sistemin çeşitli aktörleri tarafından sömürülmesinin önüne geçilebilecektir. Bu yönü ile Türkiye, kıta ülkelerine çeşitli saikler üzerinden kazandırırken, kendisi de yine farklı kanallarla kazanma fırsatını elde etmiş olacaktır. Uzun bir araştırma sürecinin ürünü olan bu eser, Türkiye’nin Sahraaltı Afrika’ya yönelik gerçekleştireceği enerji faaliyetlerine kılavuzluk etmek gayesiyle hazırlanmış ve siz değerli okuyucularımızın istifadelerine sunulmuştur.

Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda en önemli gündem maddesini enerji ve finans piyasaları oluşturmaktadır. İMKB’de işlem gören enerji şirketleri ve enerji sektör ortalamalarının karşılaştırılmasının da bu açıdan geleceğe ışık tutmada... more

Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda en önemli gündem maddesini enerji ve finans piyasaları oluşturmaktadır. İMKB’de işlem gören enerji şirketleri ve enerji sektör ortalamalarının karşılaştırılmasının da bu açıdan geleceğe ışık tutmada yardımcı olacağı düşünülmüştür.
Bu çalışmada Umut Burak Geyikçi’nin Celal Bayar Üniversitesi’nde 2007 yılında gerçekleştirmiş olduğu ve daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış olan yüksek lisans tezinin sonuçlarından yararlanılmıştır.
Çalışmanın amacı, borsa’da işlem gören üç enerji şirketin finansal analiz sonuçları ile enerji sektörü ortalamalarının istatistiksel yönden karşılaştırılması, elde edilen sonuçlarının yorumlanması ve aralarında ilişki aranmasıdır.
Çalışma kapsamında TCMB’nin iki yılda bir yayımlamış olduğu sektör rasyolarından yararlanılmıştır. Ancak 2006-2007 yılı rasyolarının 2008 yılında yayınlanacak olması dolayısı ile 2006 yılına ilişkin sektör ortalamaları karşılaştırmalarda kullanılamamıştır. 2006 yılı sektör ortalamaları da doğru denklemi yardımıyla tahmin edilmeye çalışılmıştır.
ABSTRACT

- 2020’ye girerken Türkiye’nin enerji profili nasıl şekillenmektedir?

- Yeni döneme dair enerji alanında hangi başlıklar öne çıkmaktadır?

- Enerji alanında gerçekleştirilmesi planlanan hedefler nelerdir?

Design parameters and calculation for pipeline
Berechnungen von Rohrleitungen
Boru hattı basınç kayıpları,sürtünme katsayısı,reynold sayısı,laminar,türbülant,basınç kaybı,sürtünme katsayısı,pürüzlülük katsayısı

Avrupa ülkelerinin batıya yönelimi ve sürekli bir pazar arayışının temel sebebi olan Marshall Planı sonucunda; Avrupa, bir taraftan Amerika’ya ekonomik bağımlılığı engelleme ve diğer taraftan Rusya’yı batıdan uzak tutma politikaları... more

Avrupa ülkelerinin batıya yönelimi ve sürekli bir pazar arayışının temel sebebi olan Marshall Planı sonucunda; Avrupa, bir taraftan Amerika’ya ekonomik bağımlılığı engelleme ve diğer taraftan Rusya’yı batıdan uzak tutma politikaları geliştirmiştir. Avrupa’nın tüm bu endişeleri ve Avrupa Birliği Enerji Politikalarının fayda unsurları olan Kontrollerin Kaldırılması, Enerji Güvenliği ve Çevre Koruması politikaları da göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan Enerji Ticareti Merkezi (HUB) olma hedefi, Türkiye’nin uygulayacağı doğru politikalarla ve gerekli altyapı çalışmalarıyla gerçekleşebilir.
​Türkiye’nin bu vizyonu doğrultusunda harici etkenlerin yanında, dâhili taleplerin de artması ve yeni doğal gaz alım anlaşmaların imzalanmasıyla kaynak çeşitliliğinin Türkiye pazarına sokulmasıyla getirilen enerji Avrupa’ya daha da yaklaşmaktadır. Bu da ülkemizin batı için dolaylı Enerji Kaynağı, Türkiye açısından da Avrupa’nın talep unsuru anlamı teşkil etmesini sağlamaktadır.
​Ayrıca, Çevre Korumaları Politikaları çerçevesinde özellikle 20. yüzyıldan itibaren sanayileşmiş ülkelerdeki enerjinin üretimi, tüketimi ve dönüşümü sırasında oluşan çevre kirliliği; başta fosil enerji kaynakları olmak üzere yenilenebilir kaynaklara yönelimi sağlamıştır. Bunun yanında Türkiye’nin Enerji Güvenliği konusunda da Orta Doğudaki tehlikeleri göğüsleyen ve düzenleyici olarak görülmesi enerjinin güvenliğinin sağlanması noktasında da diğer ülkelere cazip gelmektedir.
​Önemli bir diğer nokta ise; Türkiye’deki gelişen sanayinin sonucunda Çin’in ardından Enerji ihtiyacı oranının son 10 yıl içerisinde en çok artış gösteren ülke olması, enerji alım potansiyelini Avrupa ve diğer komşu ülkelere göstermektedir. Bu sebeple, önümüzdeki dönemlerde yeni projeler geliştirme ve kaynaklar araştırma faaliyetlerinin zorunluluğu batı ülkeleri için de maliyet ve enerji güvenliği açısından avantaj sağlamaktadır.
​Bu doğrultuda hazırlamış olduğum ’’ Türkiye’de Doğal Gaz Risk Yönetimi’’ araştırma makalesi, başta kaynakları tükenmeye başlayan Avrupa’nın mevcut enerji ihtiyacını uygun ve güvenilir bir yolla karşılama planları ve doğu ülkelerinin Avrupa’ya doğal gaz iletim isteği doğrultusunda Türkiye’nin Jeopolitik konumunun önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca, dünya üzerinde kanıtlanmış Doğal gaz kaynaklarının %75’ine sahip ülkelere yakınlığının ve bu bağlamda başta doğal gaz olmak üzere enerji sektöründeki risklerin kontrol edilebilmesi için atılacak stratejik adımların öneminin fark edilmesini amaçlamaktadır.
​​​​​​​Muhammed İlkay UZUNER

Cooling System
Secondary Cooling System
Cooling Tower
Soğutma Sistemi

Bu bölüm, Türkiye ile Rusya arasındaki doğal gaz ticareti ilişkilerini iktisadi ve siyasi bakımdan ele almaktadır. Küresel çapta en büyük doğal gaz rezervlerine sahip olan Rusya, dünyanın en büyük doğal gaz ihracatçısı, aynı zamanda... more

Bu bölüm, Türkiye ile Rusya arasındaki doğal gaz ticareti ilişkilerini iktisadi ve siyasi bakımdan ele almaktadır. Küresel çapta en büyük doğal gaz rezervlerine sahip olan Rusya, dünyanın en büyük doğal gaz ihracatçısı, aynı zamanda Avrupa ve Türkiye’nin en büyük doğal gaz tedarikçisi konumundadır. Bu durum bazı yazarlar tarafından “enerji süper gücü” olarak nitelendirilen Rusya’ya Avrupa Birliği ve Türkiye ile olan enerji ilişkilerinde stratejik ve ticari avantajlar sağlamaktadır. Diğer taraftan Rusya’nın hidrokarbon ticaretine aşırı bağımlılığı Rusya ekonomisinin yumuşak karnı olarak görülmektedir. Uluslararası piyasalarda petrol ve doğal gazın fiyatlarının yüksek seyrettiği dönemlerde bu durumu avantaja çevirerek bütçe açıklarını kapatan, iç ve dış borçlarını ödeyen, eğitim, sağlık gibi alanlarda reformlar yaparak vatandaşlarının refah seviyesini artırmayı başaran Rusya, özellikle 2008-2010 yıllarında tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ekonomik kriz ve ardından yaşanan uluslararası siyasi gelişmeler ve 2020 yılında başlayan Covid-19 pandemisi neticesinde düşüşe geçen enerji fiyatlarından olumsuz etkilenmektedir. Tüm bu olumsuzluklardan farklı çıkış stratejileri ile kurtulmaya çalışan Rusya, 2010’lu yılların ortalarından itibaren Türkiye ile dönüşüm sürecindeki ilişkilerin, Karadeniz bölgesi siyasetinin ve Orta Doğu’daki gelişmelerin etkisiyle enerji ticareti stratejisini gözden geçirmektedir.

Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Yüksek Voltajdan Kaynaklı Zararlardan Dolayı Tüketicilere Karşı Sorumluluğu Stj. Av. Yusuf GÜLEŞCİ Balıkesir Barosu Erciyes Üniversitesi SBE Özel Hukuk Doktora Öğrencisi GİRİŞ Modern endüstri ve... more

Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Yüksek Voltajdan Kaynaklı Zararlardan Dolayı Tüketicilere Karşı Sorumluluğu
Stj. Av. Yusuf GÜLEŞCİ
Balıkesir Barosu
Erciyes Üniversitesi SBE Özel Hukuk Doktora Öğrencisi
GİRİŞ
Modern endüstri ve teknoloji alanında yaşanan hızlı gelişimin bir sonucu olarak gündelik hayatımızda karşılaştığımız ürün çeşitliliği, bir taraftan hayatımızı kolaylaştırırken; diğer yandan tüketicileri satıcılar ve üreticiler karşısında korunmaya muhtaç bir duruma getirmiştir.
Özellikle satılan bir ürünün ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketicinin korunması ihtiyacı kendisini daha belirgin bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Bunun sonucu olarak da, ayıplı mal ve hizmetlere karşı tüketicinin korunması artık evrensel bir ilke olarak kabul edilmektedir.
Ülkemizde, yaşanan sosyal ve ekonomik gelişmeler sonucu 1982 Anayasası’nda devletin tüketicilerin korunması konusunda görevli olduğunun kabul edilmesiyle tüketicinin korunması alanındaki gelişmeler hız kazanmıştır. Bu süreç içerisinde 1995 yılında kabul edilen 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Avrupa Birliği - Türkiye tarama toplantıları sırasında, tüketici mevzuatının tamamının Avrupa Birliği mevzuatıyla tam uyumunun sağlanması amacıyla 2013 yılında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ile yürürlükten kaldırılmış ve tüketicinin korunması hususunda ileri bir düzenleme getirilmiştir.

Hidroelektrik enerji kaynağı yenilenebilir olan ve temiz enerji olarak adlandırılan bir enerji türü olup ilk olarak 1800 lü yılların sonunda ABD 'de kullanılmaya başlamış ve daha sonra tüm dünyaya yaygınlaşmıştır. Bu enerji kaynağından... more

Hidroelektrik enerji kaynağı yenilenebilir olan ve temiz enerji olarak adlandırılan bir enerji türü olup ilk olarak 1800 lü yılların sonunda ABD 'de kullanılmaya başlamış ve daha sonra tüm dünyaya yaygınlaşmıştır. Bu enerji kaynağından elektrik enerjisi üretebilmenin sistemi suyun potansiyel enerjisini kinetik enerji ve elektrik enerjisine dönüştürmektir.Bu nedenle bu enerji için uygun debili sürdürülebilir bir su kaynağının yanısıra suyun düşürüleceği bir kot farkına da ihtiyaç vardır. Hidroelektrik enerji potansiyeli ülkelerin yerli ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olması itibariyle ve diğer enerji kaynaklarına olan üstünlükleri nedeniyle geliştirilmesi öncelikle ele alınmaktadır. Bu nedenle de gelişmiş ülkelerin birçoğu teknik ve ekonomik Hidroelektrik enerji potansiyellerinin büyük bir bölümünü geliştirmiştir. Ancak teknoloji ilerledikçe toplam potansiyel içinden teknik ve ekonomik olarak geliştirilebilecek olan miktar artmaktadır. Hidroelektrik enerji santrallerinin yerli kaynak kullanma avantajının yanı sıra işletme, çevre ve stratejik açılardan da avantajları bulunmaktadır.

7. Ulusal Çatı & Cephe Sempozyumu

Turkey intends to build three nuclear power stations in the Akkuyu, Sinop and Igneada regions to meet its increasing energy demands. This policy, however, is still a highly controversial topic in Turkey as nuclear energy has both... more

Turkey intends to build three nuclear power stations in the Akkuyu, Sinop and Igneada regions to meet its increasing energy demands. This policy, however, is still a highly controversial topic in Turkey as nuclear energy has both advantages and disadvantages. The related literature on this topic is divided into two groups; supporters claim that nuclear energy may decrease Turkey's energy dependency on other countries, as it already imports approximately 70% of its total energy demand. In contrast, opponents argue that nuclear energy poses serious risks to the environment, which in turn can affect human health and lives. This discussion is, however, held mainly by decision makers, NGOs, the media and scholars. The related literature shows that we know little about how the civil populace perceive the pros and cons of NPPs. In order to fill in this gap, this research aims to explore citizens’ perceptions of the advantages and disadvantages of NPPs through semi-structured interviews with people local to the Akkuyu, Sinop and Igneada regions. It concludes that people are well informed about pros and cons of NPPs. They raise three main advantages including cheap electricity, low carbon dioxide and reliability, and two disadvantages, including issues of nuclear waste and the risk of accident.

Energy is usually defined as "work ability" in the literature. Energy is in all materials and in everything, in every movement and action. We even need an average of energy for all our vital functions. Therefore, Energy has become an... more

Energy is usually defined as "work ability" in the literature. Energy is in all materials and in everything, in every movement and action. We even need an average of energy for all our vital functions. Therefore, Energy has become an important parameter for many disciplines.
This work will be done using the method of Porter's five forces competitive analysis of the energy market especially electrical market, as well as a SWOT analysis of energy markets of Turkey will be attached.
In this study, we will try to explain, what is to be expected for a company, which is penetrating to Turkish energy market and what are the competitiveness conditions on the market.

Dünyadaki enerji ihtiyacının insanoğlunun nüfusu arttıkça artması bilinen bir gerçekliktir. Geçmişten günümüze insanlığın enerjiye olan ihtiyacı hiçbir zaman azalmamış sürekli olarak artmıştır. Enerji kaynakları özellikle 19. yüzyıl sonu... more

Dünyadaki enerji ihtiyacının insanoğlunun nüfusu arttıkça artması bilinen bir gerçekliktir. Geçmişten günümüze insanlığın enerjiye olan ihtiyacı hiçbir zaman azalmamış sürekli olarak artmıştır. Enerji kaynakları özellikle 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başından itibaren ülkeler arası çıkar çatışmalarının temel faktörlerinden biri haline gelmiştir. Enerji kaynakları yüzünden savaşlar ortaya çıkmış hatta fiili işgaller başlamıştır. Kaynak zengini ülkelerin yaşadığı sıkıntılar ve bu ülkelerin günümüzde azgelişmiş olmaları literatüre kaynak laneti (resource curse) olarak bilinen tanımı sokmuştur. Yeterli teknolojik yatırım imkanına sahip olmayan ve sahip oldukları enerji kaynaklarının işlenmesi için dış yatırıma ve teknolojiye ihtiyaç duyan ülkeler hiçbir zaman gerçek anlamda bağımsız olamamıştır. Bunun yanında enerji konusunda bağımsız olma gayesi güden ülkelere ise adaletsiz ve haksız yaklaşımlar sergilenmektedir. Bu açıdan insan hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelen enerji konusu aynı zamanda bir güvenlik konusu haline de gelmiştir. Enerjinin üretim girdisi olduğu göz önüne alındığında ülkelerin kalkınması için de enerji oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu derece hayati öneme sahip olan enerjinin ortaya çıkması ve üretim girdisi olmak üzere işlenerek kullanılmasını sağlayan yatırımlarının finansmanı da ülkeler için stratejik bir durumdur. Bu çalışmada ülkelerin büyümesi ve akabinde kalkınması için gerekli olan enerji yatırımlarının finansmanında kullanılan metotlar incelenecektir. Çalışmada konvansiyonel metotlar yanında İslami ve faizsiz finansman gibi enerji yatırımlarının finansmanındaki yeni yöntemlere de değinilecektir. Bu açıdan bu çalışma hem geleneksel yöntemleri hem de güncel tartışmalara konu olan yatırım finansman metotlarını kapsamaktadır.

In this study, one of renewable energy sources, geothermal fluid(brine water) viscosity calculations for geothermal power plant are specified. The calculations of flow stability are compared with ‘’Pipe Flow Expert’’ program. Due to the... more

In this study, one of renewable energy sources, geothermal fluid(brine water) viscosity calculations for geothermal power plant are specified. The calculations of flow stability are compared with ‘’Pipe Flow Expert’’ program. Due to the fact that Geothermal fluid’s (brine water) chemical properties are similar to seawater, El Doussky and J.Sündermann 's studies and researches are based on . Also fluid movement function (Laminar or Turbulent) is investigated in drawn and welded steel pipes and based on these studies, calculations are made with cathodic protection and galvanic anode applications related to mechanical and chemical corrosion and a study is presented including many issues, the theoretical and practical knowledge.

Kamu yönetimi alanındaki yeni gelişmeler ve eğilimler, kamu idarelerinin geleceklerini kurumsal bir stratejik plana dayalı olarak tasarlamalarını gerektirmektedir. Bu anlayış doğrultusunda faaliyetlerini stratejik planlama anlayışıyla... more

Kamu yönetimi alanındaki yeni gelişmeler ve eğilimler, kamu idarelerinin geleceklerini kurumsal bir stratejik plana dayalı olarak tasarlamalarını gerektirmektedir. Bu anlayış doğrultusunda faaliyetlerini stratejik planlama anlayışıyla sürdüren Enerji Bakanlığı, 2015-2019 Stratejik Planı hazırlanmıştır

11 Eylül 2001’den itibaren ABD’nin küresel ve bölgesel politikasında meydana gelen farklılaşmalar ve buna bağlı olarak önce Afganistan’ın, arkasından Irak’ın işgali ile gerek bölgesel politikada gerekse global politikada meydana gelen... more

11 Eylül 2001’den itibaren ABD’nin küresel ve bölgesel politikasında meydana gelen farklılaşmalar ve buna bağlı olarak önce Afganistan’ın, arkasından Irak’ın işgali ile gerek bölgesel politikada gerekse global politikada meydana gelen köklü değişiklikler çalışmanın hazırlanmasında belirleyici motivasyon unsurları olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu ve global politikada yaşanan hızlı değişim, uluslararası ilişkiler ve dünya politikasını biraz daha anlaşılmaz ve grift hale getirmiştir. Bu zorluk ister istemez, hem dünya politikasının hem de Arap yarımadasının temel dinamiklerini belli bir teorik ve tarihsel perspektifle analiz etmeyi gerekli kılmıştır. Çalışma okuyucuya geçmişi ve günümüzü anlamak ve geleceği yorumlamak konusunda derinlik kazandırmayı amaçlamak-tadır. Çalışmada teorik ve tarihsel gelişmelerin yanı sıra Amerikan dış politikasının temel parametreleri, kendi iç dinamikleri gözardı edilmeden uluslararası ilişkiler mantığı çerçevesinde ortaya konmuş-tur.

Son yedi (7) yıldır haftalık enerji konulu makale (köşe yazısı) yazıyorum. Makalelerim eski tutanak notlarından oluşuyor. Geçmiş iş yaşam tecrübelerimi yansıtıyor. İngilizce veya Türkçe olabiliyor. Yazılarım önce taslak olarak benim blog... more

Son yedi (7) yıldır haftalık enerji konulu makale (köşe yazısı) yazıyorum. Makalelerim eski tutanak notlarından oluşuyor. Geçmiş iş yaşam tecrübelerimi yansıtıyor. İngilizce veya Türkçe olabiliyor. Yazılarım önce taslak olarak benim blog sayfamda duruyor. Yorumlar ve eleştriler geldikçe düzeltiliyor, güncelleniyor. Editör denetiminden geçiyor, sonunda eğer yayınlanma olgunluğuna gelmiş ise basılı kağıt gazetede, daha sonra web sayfalarında yayına giriyor. EKitap'lar (eBook) internet üstünde aşağıdaki web sayfasında pdf olarak duruyor. https://metu.academia.edu/HalukDireskeneli/
Ingilizce ve Türkçe Pdf E-kitap için, dünyanın dört bir tarafından çok sayıda indirme oldu. İsteyen PDF indirir, ekranda, ipad iphone ile okur, isteyen kağıt çıktısını alır. Enerji konusunda yazılmış Türkçe kitap sayısı çok az. Popüler konular üstüne yazdım. Basit anlaşılabilir anlatımı seçtim. Kısa cümleler kurdum. Çabuk kolay okunabilsin istedim.
Umarım elinizdeki bu kitap ilginizi çeker. En derin saygılarımla,

Piyasanın, iktisat politikasının amaçları arasında yer alan sosyal fayda maksimizasyonunu sağlayamaması, devletin regülasyonlar yoluyla piyasaya müdahale etmesi gereğini doğurmaktadır. Regülasyon, piyasa başarısızlıklarının neden olduğu... more

Piyasanın, iktisat politikasının amaçları arasında yer alan sosyal fayda maksimizasyonunu sağlayamaması, devletin regülasyonlar yoluyla piyasaya müdahale etmesi gereğini doğurmaktadır. Regülasyon, piyasa başarısızlıklarının neden olduğu etkinsizlikleri gidererek ekonomik etkinliği sağlamak için devletin yapmış olduğu kontrol ve düzenlemelerdir. Devletin regülasyonlar yoluyla müdahalesinin örneklerine genel olarak büyük miktarda ilk yatırım gerektiren, sabit maliyeti yüksek olan su, elektrik, doğal gaz, demiryolları, temel telekomünikasyon hizmetleri gibi doğal tekel niteliğindeki şebeke endüstrilerinde rastlamaktayız. Enerji piyasası içinde yer alan elektrik enerjisi, ülkelerin ekonomik büyüme ve kalkınmalarında önemli role sahip olan, neredeyse bütün sektörlerde girdi olarak kullanıldığından hanelerde ve sanayi kesiminde talebi sürekli artış gösteren ve dolayısıyla toplumsal olarak vazgeçilmez olan bir ihtiyaçtır. Elektrik enerjisi piyasasının doğal tekel konumunda olması ekonomik regülasyonların temel nedenidir. Bu çalışmanın amacı devletin düzenleyici ve denetleyici rolünün etkinliğini Türkiye elektrik enerjisi piyasası açısından incelemektir. Bu amaçla, devletin ekonomide üstlendiği düzenleyici ve denetleyici role değinilecek ve Türkiye elektrik enerjisi piyasası açısından uygulanan regülasyonlar incelenecektir. Bunlara ek olarak, elektrik enerjisinin tarihsel gelişimi incelenecek ve Türkiye'de elektrik piyasasında reformlar, yeniden yapılanmalar değerlendirilecektir. Son olarak da elektrik piyasasında gerekli olan düzenlemeler ve politika önerilerine yer verilecektir. Bu çalışma 4 ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde devletin ekonomideki düzenleyici, denetleyici rolü başlığı altında ekonomik etkinlik ve piyasa başarısızlıkları konuları incelenecektir. İkinci bölümde elektrik enerjisi piyasası incelenecek ve piyasadaki yeniden yapılanma çalışmaları ile reform süreçleri incelenerek özelleştirme rekabet ve regülasyon konuları üzerinde durulacaktır. Üçüncü bölümde Türkiye'de elektrik enerjisi piyasasının genel incelemesinin ardından piyasanın geçmişten günümüze izlediği seyir değerlendirilecektir. Dördüncü bölümde elektrik enerjisi piyasasını düzenleme görevini üstlenmiş bağımsız düzenleyici kurum olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu incelenerek kurumun yaptığı düzenlemelere değinilecektir. Sonuç ve değerlendirme kısmında ise konuya ilişkin genel bir değerlendirme yapılacak ve tez sonlandırılacaktır. Bu çalışmanın amacı Türkiye'de elektrik enerjisi piyasası ve regülasyonlarla ilgili önerilerde bulunarak Türkiye elektrik enerjisi piyasasını incelemektir.

GİRİŞ Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi'nin önemi eski siyasal aktörlerin yerine dünya sahnesine yeni siyasal aktörleri taşımasından kaynaklanmaktadır. Bu yeni siyasal aktörler yaptıkları devrimlerin ışığında dünyada siyasi, ekonomik ve... more

GİRİŞ Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi'nin önemi eski siyasal aktörlerin yerine dünya sahnesine yeni siyasal aktörleri taşımasından kaynaklanmaktadır. Bu yeni siyasal aktörler yaptıkları devrimlerin ışığında dünyada siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan kendi ideolojilerini yaygınlaştırarak egemen güç olmayı hedeflemişlerdir. Dünyanın bu yeni ekonomik sisteminin gücü sanayilerin kurulması ve bu sanayilerde üretimin sürmesi için gereken hammaddenin yanında makinaların çalışması için gerekli olan enerji kaynaklarına dayanmaktaydı. Bu bağlamda Batı için sanayileşme; kömür, petrol, doğal gaz gibi temel enerji kaynaklarına sahip olmak güçlü ve zengin bir ülke olmanın önkoşulu olarak görülmektedir. Buradaki en derin çelişki ise bu kaynaklara sahip yoksul, gelişmemiş ve zayıf ülkelerin bu nedenle saldırıya, savaşa ve işgale uğrayarak gelişememesi ve kendi kaynaklarını üretim için kullanamamasında yatmaktadır. Sanayi Devrimi'nden bugüne kadar hiç değişmeyen şey ise enerji kaynaklarınca zengin olunan bölgelerde çok yoğun yaşanan savaş, çatışma ve krizlerin hiç bitmeden yenilenerek sürmesidir. Çünkü sanayileşmiş Batılı ülkeler dünyada varolan enerji kaynaklarına sahip olabilmek için kıyasıya rekabet içine girmişlerdir. Bu rekabet pek çok durumda Batılı ülkelerin hem kendi aralarında hem de başka ülkelerle çatışmasına neden olmuştur. Aslında bakılınca bu savaşların asıl amacının enerji kaynaklarına sahip olarak ya da bu kaynakları kontrol ederek, dünyanın güçlü ve lider ülkesi ya da lideri olmak anlamına geldiği de görülmektedir. Bu çalışmada, dünyada yaşanmış olan savaş, çatışma ve krizlerin, enerji kaynakları ile olan ilişkisi kurulacaktır. Ayrıca bu savaşların görünen sebepleri ile arka planda görünmeyen sebepleri karşılaştırılarak güçlü ülkelerin enerjiye ulaşmak için söylemsel ve eylemsel olarak yarattıkları çatışma, kriz ve savaşlar anlatılacaktır. Bu bağlamda enerji kaynaklarına sahip olan ülkelerin tarihsel süreçte yaşadığı savaşlar ve enerji kaynakları ile bağlantısı kurularak tek tek ele alınıp bütünle ilişkisi oluşturulacaktır.

-Akış Cinsi
-Akış Hızı
-Laminar Türbülanslı,Reynold Sayısı
-Basınç ve Sürtünme Kaybı

Basınçlı hava sistemleri (pnömatik sistemler), endüstride yaygın olarak kullanılan ve enerji tüketiminin yüksek olduğu sistemlerdir. Bu sistemlerde enerji verimliliği çalışmaları, işletme kaleminde yüksek maliyetlere sebep olan enerji... more

Basınçlı hava sistemleri (pnömatik sistemler), endüstride yaygın olarak kullanılan ve enerji tüketiminin yüksek olduğu sistemlerdir. Bu sistemlerde enerji verimliliği çalışmaları, işletme kaleminde yüksek maliyetlere sebep olan enerji maliyetlerini düşürmeyi amaçlamakta, aynı zamanda tasarımdan kaynaklanan verimsiz enerji uygulamalarını ele almaktadır.

Borualrda Sürtünmeden Doğan Basınç Kaybı Hesaplamaları(m)

Beden, gözle görünen ruhtur ve ruh gözle görünmeyen beden dir. Beden ve ruh hiç ayrılmazlar, birbirinin parçasıdır, bir bütünün parçalarıdır. Bedenini kabullenmelisin, bedenini sevmelisin, bedenine saygı duymalısın, bedenine minnettar... more

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi-Istanbul International Centre for Energy and Climate (IICEC) tarafından 2010 senesinde kuruluşundan bu yana her yıl düzenlenen, ulusal ve uluslararası karar mercileri için... more

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi-Istanbul International Centre for Energy and Climate (IICEC) tarafından 2010 senesinde kuruluşundan bu yana her yıl düzenlenen, ulusal ve uluslararası karar mercileri için interaktif bir şekilde görüş alışverişinde bulunmalarına imkan tanıyan IICEC 8th International Energy and Climate Forum IICEC Uluslararası Enerji ve İklim Forumu'nun 8'incisi bu yıl "Global Enerji Yatırımları? Sırada ne var?"-Global Energy Investments: What's Next? temasıyla 2017 yılı Ekim ayında Beşiktaş Conrad Bosphorus Hotel'de gerçekleşen etkinliğin izlenimlerini ve vizyonunu daha önce Enerji Gazetesi ve UPA okurlarıyla paylaşmıştım bu kez (IICEC in bir başka etkinliğiyle yine beraberiz https://www.enerjigazetesi.ist/en/dunyada-ve-avrupada-son-donem-yenilenebilir-enerji-adimlari-ve-turkiye/

Geographical Assessment of Turkey’s Energy Resources The main aim of this paper is to discuss the importance and value of the energy resources of Turkey, situated geopolitically and geostrategically between the most significant... more

Geographical Assessment of Turkey’s Energy Resources
The main aim of this paper is to discuss the importance and value of the
energy resources of Turkey, situated geopolitically and geostrategically between
the most significant geographies of the world, especially with its great potential
of energy resources.
Energy resources constituting the basic dynamic of industrialization have
recently gained more importance, and hold a determinist position in the modern
world system. If the countries within the modern world system have the wish of
developing economically, socially, culturally, politically and militarily strong
countries as well as promoting development, they need to have a voice on
world’s energy resources. Especially economically developed European
countries and USA struggle for the aim of holding world’s energy resources
under their control, and as it is observed in the instance of Iraq, they exert great
efforts to place Central Asia countries under their hegemonies.
Energy resources that have been fought for through the world history also
have great importance for Turkey. In Turkey where non-renewable energy
resources such as hard coal, oil and natural gas are not sufficient in reserves
confirmed, and as well as in terms of renewable energy resources such as solar,
wind, geothermal and biomass, the level to provide the dynamism persistence in
the industrial activities hasn’t been reached. Moreover energy need is increasing
rapidly as a result of increasing population and technological development.
Therefore Turkey with its static-dynamic elements and geographical position
has to develop its own energy policies. On condition that Turkey develops
independent economy policies towards globalization system and use these
resources for its own interests, it could have a strong and developed economy.
In addition it can geopolitically and geostrategically play important roles in
terms of energy resources in Asia, Europe and Central Asia. In this framework,
this paper will point on the Turkey’s effectiveness and feasibilities in future
energy policies within its geographic position, by assessing Turkey’s energy
resources and problems in many ways.