Etnografya Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
- by
- •
- Dilbilim, Halkbilim, Kültür, Etnografya
“Geleneksel sanat ürünleri özeldir. Özel olduğu için de bir halkın en otantik tarihi belgeleri ve kültür unsurları, o halkın geleneksel eserlerinde görülür. Aslında “milli kültür” denilen kavram da tam bunu anlatır. Kültür unsurlarının... more
“Geleneksel sanat ürünleri özeldir. Özel olduğu için de bir halkın en otantik tarihi belgeleri ve kültür unsurları, o halkın geleneksel eserlerinde
görülür. Aslında “milli kültür” denilen kavram da tam bunu anlatır. Kültür unsurlarının bazıları tarihi süreçte, yaşanılan coğrafi ve sosyal şartlara göre meydana gelir. Bazıları ise bir halkın veya milletin tarihi köklerinden gelerek, günümüzde de yaşar”.
- by Mustafa Aksoy
- •
- Sosyoloji, Etnografya, tamga, damga
İçerik: Yakın dönemde, Antropolojinin sosyal-kültürel boyutuna dair ilginin arttığı gözlenmektedir. Sosyal bilimler alanında ise, özellikle alan araştırmaları açısından, antropolojik perspektifin artarak benimsenmeye başlandığı ifade... more
İçerik: Yakın dönemde, Antropolojinin sosyal-kültürel boyutuna dair ilginin arttığı gözlenmektedir. Sosyal bilimler alanında ise, özellikle alan araştırmaları açısından, antropolojik perspektifin artarak benimsenmeye başlandığı ifade edilebilir. Bu minvalde denebilir ki, antropolojide her zaman özgül konumu olan etnografya, diğer disiplinlerin de faydalanmaya ve kendi bilgi kuramsal anlayışlarına uyarlamaya çalıştıkları araştırma yöntemi ve tekniği haline gelmektedir. Bu derste, etnografyanın bilgi kuramsal ve yöntem bilimsel temelleri, tarihsel diyalektik perspektifle ele alınacak ve katılımcılara, özellikle alan araştırmalarında işlevselleştirebilecekleri nitel araştırma teknikleri hakkında bilgiler verilecektir. Etnografik alan araştırmasının temel özelliklerinin kuramsal ve kavramsal açıdan incelenmesinin yanı sıra araştırma verilerinin aktarılma biçimlerine ilişkin de değerlendirmeler yapılması hedeflenmektedir. Amaç: Etnografik metinlerin genel özelliklerinin anlaşılması; etnografik araştırmaların incelenmesi ve ayırt edici niteliklerinin öğrenilmesi; tarihsel ve güncel boyutlarıyla, etnografik araştırmalardaki bilgi kuramsal ve yöntem bilimsel dönüşümlerin, tartışmaların örnekler üzerinden değerlendirilmesi; farklı toplumsal/kültürel örüntülere dair etnografik bilgilerin Türkiye'de yaşayan topluluklarla karşılaştırılması ve etnografik kaynakların incelenme biçimlerinin öğrenilmesi dersin genel hedefleri olarak ifade edilebilir. İşleyiş: Katılımcıların, haftalık ders programında belirtilen okumaları kesinlikle yapmış olarak derse gelmeleri gerekmektedir.
Müzeler başlangıçta antikacıların ve koleksiyonerlerin eserlerini teşhir etmek için kurulmuş mekanlar olmalarına rağmen, sonraki dönemlerde okuma yazma bilmeyenlere görsel araçlarla tarihin ve kültürün anlatıldığı mekânlar haline... more
Müzeler başlangıçta antikacıların ve koleksiyonerlerin eserlerini teşhir etmek için kurulmuş mekanlar olmalarına rağmen, sonraki dönemlerde okuma yazma bilmeyenlere görsel araçlarla tarihin ve kültürün anlatıldığı mekânlar haline dönüşmüşlerdir. Bu nedenle Kenan Yavuz Etnografya Müzesi müze olmanın yanında aynı zamanda bir köyde, okul görevini yapmaktadır.
Tunceli’nin her yeri kültür veya kültür tarihi araştırması yapanlar için özel imkânlar ve kültür unsurları sunmaktadır. Hozat’ta karşılaştığımız en ilginç durum at başlı mezar taşlarının, bizim araştırmamıza kadar koç başlı mezar... more
Tunceli’nin her yeri kültür veya kültür tarihi araştırması yapanlar için özel imkânlar ve kültür unsurları sunmaktadır.
Hozat’ta karşılaştığımız en ilginç durum at başlı mezar taşlarının, bizim araştırmamıza kadar koç başlı mezar taşları olarak bilinmesi ve kilimlerde kullanılan damgaların yöreye ait olduğunun ifade edilmesiydi.
Geleneğin temsilcisi olan insanların, geleneksel usullerle meydana getirdikleri belgeler, okumuşların belgelerine göre tarihi süreci ve otantik kültürü daha sağlıklı ifade ederler. Bu nedenle geleneğin önemli temsilcileri olan etnografya eserlerinden mezar taşları, halı, kilim ve benzerleri, kültür tarihi araştırmalarında en otantik belgeler olarak araştırmacıları beklemektedir.
- by Mustafa Aksoy
- •
- Halı, Türk, Carpet and Kilim, Etnografya
Müzik, üzerinde birden fazla işlev yüklenen bir fenomendir. Müziğe yüklenen işlevler, konjonktürel bakımdan farklılaşabilir. Bu çerçeveden bakıldığında müzik kimi zaman bir iletişim, kimi zaman bir arınma, kimi zaman bir esrime ya da bir... more
Müzik, üzerinde birden fazla işlev yüklenen bir fenomendir. Müziğe yüklenen işlevler, konjonktürel bakımdan farklılaşabilir. Bu çerçeveden bakıldığında müzik kimi zaman bir iletişim, kimi zaman bir arınma, kimi zaman bir esrime ya da bir aidiyet/kimlik işlevi görebilir. Bu yazı, müziğin bir aidiyet/kimlik işlevi ekseninde Kırım Tatarları özelinde bir ele alışı içerir.
Dersim, kültürel kimliklerin politikleşmesi sürecinde hızla popülerleşti. Fakat Dersim'i tanımlarken ortaya çıkan politik heterojenlik, kimi yaklaşımları uçlaştırdığı gibi, Dersimlilik kimliğini tartışmalı hale de getirdi. Kürt... more
Dersim, kültürel kimliklerin politikleşmesi sürecinde hızla popülerleşti. Fakat Dersim'i tanımlarken ortaya çıkan politik heterojenlik, kimi yaklaşımları uçlaştırdığı gibi, Dersimlilik kimliğini tartışmalı hale de getirdi. Kürt milliyetçiliğinden Türk milliyetçi söyleme, Alevi tarih yazımından Dersim-merkezli yeni etnik kimlik kurgularına dek pek çok farklı görüşten bahsedilebilir. Bu makalede bunlardan ziyade, bu tartışmalara neden olan özgünlükleriyle, Ortadoğu'nun kadim etno-kültürel topluluklarından olan Dersimli Alevi Kürtlerin dinsel-büyüsel kültür örüntüleri hakkında kısa, tanıtıcı etnografik bilgilere yer vereceğiz.
Türkiye'de konu hakkında yapılan bazı araştırmalarda bu eserlerin tarihi kökleri yok sayılmış ya da yeterince dik-kat edilmemiştir. Mesela dünyadaki ilk koç, koyun başlı mezar taşları Hakasya'nın Yenisey ırmağı boyunda bulunduğu halde,... more
Türkiye'de konu hakkında yapılan bazı araştırmalarda bu eserlerin tarihi kökleri yok sayılmış ya da yeterince dik-kat edilmemiştir. Mesela dünyadaki ilk koç, koyun başlı mezar taşları Hakasya'nın Yenisey ırmağı boyunda bulunduğu halde, Türkiye'deki, özelde ise Diyarbakır'daki koç, koyun başlı mezar taşları Karakoyunlu ve Akkoyunlularla izah edilmiştir. Diyarbakır kilimlerinde kullanılan şekil ve damgalar da, Balkanlardan Sibirya veya Urallara kadar olan Türk kültür coğrafyasında görüldüğü halde, bu konuya değinilmemiştir. Diğer yandan Diyarbakır kilimlerinde kullanılan damga ve şekillerin Farslarda niçin olmadığı konusu da görmezden gelinmiştir. Bir kültür unsurunu tarihi ve kültürel bağlamından koparıp, siyasi kimlik aracı olarak kullanır ya da kullanmak isterseniz, istediğiniz yorumu ve tanımlamayı yapabilirsiniz.
Etnografya eserleri, kültür tarihi araştırmalarında kullanılması gereken en otantik belgelerdir. Bu nedenle bir kültürel coğrafyanın veya bir halkın kültürel yapısı ve kültür tarihi araştırılırken, araştırma alanındaki etnografya eserleri görmezden gelinemez.
- by Mustafa Aksoy
- •
- Tarih, Sosyoloji, Türk, Kürt
Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye'de bazı konuların akademik düzlemde ele alınmasının sakıncalı bulunduğu ve kimi mekânların ise yasaklı olduğu görülür. Ne ki sosyal bilimler konuları itibariyle bu alanlara adım atar. Ancak daha ziyade... more
Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye'de bazı konuların akademik düzlemde ele alınmasının sakıncalı bulunduğu ve kimi mekânların ise yasaklı olduğu görülür. Ne ki sosyal bilimler konuları itibariyle bu alanlara adım atar. Ancak daha ziyade bilimcinin kişisel ideolojik tutumu, politik faaliyetleri itibariyle devletçe belirlenmiş bazı sınırlar ihlal edilir. Antropoloji ise, daha doğru ve kapsayıcı deyişle antropolojik alan araştırması, biliminsanını bu ihlale sürükleyen kendine içkin özgünlükler arz eder. Antropoloji ve yasaklı mekânlar, sakıncalı konular umhuriyet tarihi boyunca Türkiye'de bazı konuların akademik düzlemde ele alınmasının sakıncalı bu-lunduğu ve kimi mekânların ise yasaklı olduğu gö-rülür. Bu konularda araştırma yapan, kalem oynatan ve derslerde, seminerlerde, sunumlarda görüşlerini aktaran biliminsanlarının çeşitli yaptırımlarla kar-şı karşıya kaldıkları bilinir.
Buğday Tanesi henüz ikinci sayısında, mütevazi bir blog site üzerinden ağır aksak ilerlemeye devam ederken, attığımız minik adımlara ortak olan çok sevdiğim hocam, Ahmet Kerim Gültekin ile yaptığımız söyleşiyi paylaşmanın heyecanını... more
Buğday Tanesi henüz ikinci sayısında, mütevazi bir blog site üzerinden ağır aksak ilerlemeye devam ederken, attığımız minik adımlara ortak olan çok sevdiğim hocam, Ahmet Kerim Gültekin ile yaptığımız söyleşiyi paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. Kerim Hoca, ülkemizde demokrasi mücadelesinde en ön saflarda yer alan, onlarca soruşturmaya ve cezaya maruz kalan bir barış akademisyeni. Dize gelmeyenlerden anlayacağınız. Muhalif duruşu, onu da akademiden ve ülkesinden uzaklaştırdı ne yazık ki. Yüz yüze, bir bardak çay eşliğinde gerçekleştiremedik söyleşiyi belki ama, o günlerin de geleceğine olan inancımızla, uzakları yakın edebildik… Kerim Hoca'yla aynı yollardan yürümemize rağmen, çok sınırlı zamanlarda yollarımız kesişebildi. En son; Ankara Dayanışma Akademisi dersleri kapsamında Kızılay'da bir kafede verdiği, Din Antropolojisi dersinde bir araya gelmiştik. Birlikte dolu dolu ve çok anlamlı bir süreç deneyimledik. Akademiyi, dört duvar arasına hapsedebileceklerini zannedenlere inat, bulunduğumuz her ortamda; birlikte üreterek, dayanışarak, paylaşarak özgürleşebileceğimizin en somut örneklerinden biriydi ADA dersleri… Dersler bittikten sonra buraları terk-i diyar eylese de, iletişimimiz sosyal mecralardan devam etti.. Bir gün ona Buğday Tanesi'nin sürecinden bahsettiğimde içten bir şekilde ilgilendi, her zaman destek olacağını söyleyerek yanımızda olduğunu hissettirdi-sözü çok uzatmak istemiyorum ama bunlar benim için önemli detaylar.. yazarken bile gözlerim doluyor-ve en nihayetinde Din Antropolojisi derslerinin birinde bahsini geçirdiği, benim de bir hayli ilgimi çeken tez süreciyle alakalı bir söyleşi yapmayı önerdim, yine içtenlikle kabul etti.. türlü gailenin, koşturmacanın içinde söyleşiye vakit ayırdı… Buradan tekrar içten teşekkürlerimi iletiyorum…İyi ki yollarımız kesişmiş…Sözü fazla uzatmadan Kerim Hoca'nın; devletin, kırsal bölgelerde kırsal dönüşüm adı altında gerçekleştirdiği HES projeleri özelinde, Kırsal Dönüşümün Ekonomi Politiği Üzerine Etnografik bir Değerlendirme Beğendik/Bedar (Siirt-Pervari) Örneği adlı tez çalışması üzerine yaptığımız söyleşiye geçelim; Süreç boyunca Pervari'de kalarak, bölge halkıyla yakın temas içinde çalışmasını yürüten sevgili hocamın gözlemleriyle başbaşa bırakıyorum sizi... Ben kısa bir giriş yaptım ama, siz de bize biraz kendinizden bahsedin isterseniz. Burada olduğunuz süreçlerde muhalif bir bilim insanı olarak, akademide yaşadığınız zorluklara, KHK sürecinize ve şu anki akademik faaliyetlerinize de değinirseniz seviniriz.
- by Mustafa Aksoy
- •
- Heykel, Tunceli, Kimlik, Alevilik
“Etnografya ve arkeolojik maddi kültür unsurları, kadim tarih hakkında bilgiler anlatır. Onlar devletin memurlarının yazdığı değil, halkın yazdığı tarihi belgelerdir. Bu anlamda koç, koyun, at başlı ve insan üsluplu mezar taşları, Türk... more
“Etnografya ve arkeolojik maddi kültür unsurları, kadim tarih hakkında
bilgiler anlatır. Onlar devletin memurlarının yazdığı değil, halkın
yazdığı tarihi belgelerdir. Bu anlamda koç, koyun, at başlı ve insan üsluplu
mezar taşları, Türk tarihi ve kültürü açısından son derece önemli
kaynaklardır.”
- by Mustafa Aksoy
- •
- Tunceli, Etnografya, Mezar Taşı, Pertek
Kemaliye ve köylerinin fiziki coğrafyası, kültür araştırması yapan insanlar için otantik kültür unsurlarının bulunmasına çok müsait bir yapıya sahip. Kültür eserlerinin teknik açılardan değerlendirilmeleri elbette önemlidir. Ancak bir... more
Kemaliye ve köylerinin fiziki coğrafyası, kültür araştırması yapan insanlar için otantik kültür unsurlarının bulunmasına çok müsait bir yapıya sahip.
Kültür eserlerinin teknik açılardan değerlendirilmeleri elbette önemlidir. Ancak bir kültür unsurunu özellikle de geleneksel kültür unsurlarını meydana geldikleri sosyal yapıdan bağımsız değerlendirmek, onları yapan insanları ve kültürel dokuyu yok saymaktır.
ÖZET Altaylar"dan, Kosova"ya kadar uzanan bir coğrafyada yaşayan topluluklar arasında alan çalışması yapılarak tespit edilen Türk ve Kürt damgalarının benzerden öte aynı olmaları; buna mukabil Slav ve Farslarınkinin farklı olması konuyla... more
ÖZET Altaylar"dan, Kosova"ya kadar uzanan bir coğrafyada yaşayan topluluklar arasında alan çalışması yapılarak tespit edilen Türk ve Kürt damgalarının benzerden öte aynı olmaları; buna mukabil Slav ve Farslarınkinin farklı olması konuyla alakalı çok önemli ipuçları vermektedir. Türkiye"de yapılan kazı çalışmalarında, eli belinde, koçboynuzu, gülsayra, bereket,pıtrak, haç gibi isimlerle adlandırılan damgalar bilinen tarihten beri Büyük Türkistan coğrafyasında, batı Sibirya Türklerinde kullanılmış ve hâlâ kullanılmaktadır. Bu nedenle Türkiye"de halı-kilimlerde kullanılan damgaları, Çatalhöyük"te bulunan ana tanrıça; koç heykellerini de Akkoyunlu ve Karakoyunlularla açıklamak yerine, Türk tarihinin bilinen en eski devirlerinden hareketle açıklanmasının daha anlamlı olacağı aşikârdır. Etnografya eserleri geleneksel olarak yapıldığı ve atalardan genç kuşaklara aktarıldığı için tarih yazıcıları ve sosyo-kültürel konularda çalışanların, bunları birincil kaynaklar olarak değerlendirmesi gerekir. Çünkü bu belgeler resmî duygular ile ideolojik bilgilerin karışmadığıen yalın tarihî ve sosyo-kültürel vesikalardır.
- by Mustafa Aksoy
- •
- Sanat, Kultura, Fars, Tarih Sosyolojisi
Geleneksel kültür unsurlarının bir başka önemi onları yapanların halk olmasıdır. Yani geleneksel kültür unsurları halkların tarihi derinliklerinden gelir. Bu nedenle geleneksel kültür unsurları tarih ve kültür araştırmalarında çok önemli... more
Geleneksel kültür unsurlarının bir başka önemi onları yapanların halk olmasıdır. Yani geleneksel kültür unsurları halkların tarihi derinliklerinden gelir. Bu nedenle geleneksel kültür unsurları tarih ve kültür araştırmalarında çok önemli belgelerdir. Hatta bu belgeleri halklar meydana getirdiği için profesyonel yazıların belgelerinden daha önemli ve sosyal yapıyı daha samimi ve gerçekçi anlatan belgelerdir.
Alevilik çalışmalarında iki ana düşünsel akım belirginleşir. İlki onu politikleşmiş Senkretik bir kültür-kimlik hareketi olarak değerlendirir ve ayrı, özgün bir din sistemi olabileceği görüşünü, örneğin bir kozmolojisi olabileceğini kabul... more
Alevilik çalışmalarında iki ana düşünsel akım belirginleşir. İlki onu politikleşmiş Senkretik bir kültür-kimlik hareketi olarak değerlendirir ve ayrı, özgün bir din sistemi olabileceği görüşünü, örneğin bir kozmolojisi olabileceğini kabul etmez. Biraz da buna tepki temelinde, ikinci hâkim eğilim Aleviliği bir dinsel inanma biçimi olarak kabul eder ve çoğunlukla yeniden inşa etmeye çalışır.
Tarihe inanç, ırk, dil, coğrafya ve benzeri gibi tek bir açıdan bakarsak, yani tarihe tarih olarak bakmazsak, tarihi kültür unsurlarını, ne de Türkiye’nin kültürel yapısını anlamak mümkün değildir.
- by Mustafa Aksoy
- •
- Tarih, Sosyoloji, Tunceli, Mezar taşları
Sözlü tarih yaklaşımı sosyal bilimcilere, toplum üzerinde ekonomi, şiddet ve bilgi tekelini elinde tutan hâkim sınıfların ideolojisine karşı, toplumsal yeniden üretimin en önemli gücü ve dolayısıyla toplumsal bilginin en büyük kaynakları... more
Sözlü tarih yaklaşımı sosyal bilimcilere, toplum üzerinde ekonomi, şiddet ve bilgi tekelini elinde tutan hâkim sınıfların ideolojisine karşı, toplumsal yeniden üretimin en önemli gücü ve dolayısıyla toplumsal bilginin en büyük kaynakları üzerinden, yeni toplumsal bilgi alanları örme imkânları pekâlâ sunabilir. özlü kültür, Türkiye'de 1990'lı yılların sonlarına doğru resmi tarih anlatılarına karşı alternatif hafıza temsillerini görünür kılma, farklı (çoğunlukla görmezden gelinmiş, ötekileştirilmiş yahut hiç dikkat edilmemiş) toplumsal yansımaları sosyal gerçekliğin analizinde dikkate alma ve geçmişi bu perspektifle yeniden okuma iddiasıyla sosyal bilimlerde gündeme getirilmiş bir kavramdır. Sözlü kültür, bu bakış açısından hareketle düşünülürse, yaşayan toplumsal bilinç hallerinin yahut (çoğunlukla "öteki"ye ait) kültürel belleğin "yazıya geçirilmemiş", "seçilmemiş/yazımı tercih edilmemiş" yahut "değiştirilerek kayda alınmış, tahrif edilmiş" tarihsel anılarını/kayıtlarını içerdiğinden, akademik çalışmalarda ağırlıkla "tarih bağlamlı" değerlendirilmiştir. Bu sebeple "sözlü tarih" kavramı da konuyla ilgisi bakımından eşanlamlı kullanım alanı kazanmış bir diğer tanımlamadır.
Etnografya eserlerindeki damgalar işaret dilinin alfabeleridir; yani etnografya eserleri, işaret diliyle yazılmış belgelerdir. Bu belgeler halkların en yalın duygularının ifade edildiği somut göstergelerdir. Ayrıca bunlar siyasiler veya... more
Etnografya eserlerindeki damgalar işaret dilinin alfabeleridir; yani etnografya eserleri, işaret diliyle yazılmış belgelerdir. Bu belgeler halkların en yalın duygularının ifade edildiği somut göstergelerdir. Ayrıca bunlar siyasiler veya bilim insanları değil de halk tarafından yapıldıkları için tarih araştırmalarında öncelikle başvurulması gereken kültürel miras belgelerdir.
- by Fecri Polat
- •
- Tarih, Troy, Troya, Etnografi
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan adıyla Türk devletleri ve bazı Türk özerk cumhuriyetleri tarih sahnesinde yerlerini almıştır. Ancak hayli zaman geçmiş olmasına... more
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan adıyla Türk devletleri ve bazı Türk özerk cumhuriyetleri tarih sahnesinde yerlerini almıştır. Ancak hayli zaman geçmiş olmasına rağmen, sosyal bütünleşmede en önemli faktörlerin başında gelen ortak tarih bilincinin oluştuğunu söylemek zordur.
Maddi sanat eserleri insanların veya sosyal yapıların zihniyetlerinin ürünü olarak, onların duygu, düşünce ve kültürel özelliklerini yansıtırlar. Özellikle etnografik veya tarihi özelliği olan eserlerde bu durum daha belirgin olarak... more
Maddi sanat eserleri insanların veya sosyal yapıların zihniyetlerinin ürünü olarak, onların duygu, düşünce ve kültürel özelliklerini yansıtırlar. Özellikle etnografik veya tarihi özelliği olan eserlerde bu durum daha belirgin olarak görülmektedir.
- by Mustafa Aksoy
- •
- Türbe, Yurt, Mezar, Etnografya
İnsanlar genelde kafasındaki bir sorunu ya da okuduğu bir metni masa başında hayalinde canlandırarak düşünür. Bazen de nesneleri, daha önce gördüğü farklı coğrafyalara hayali olarak götürerek karşılaştırma yaparak düşünür. Bazı hallerde... more
İnsanlar genelde kafasındaki bir sorunu ya da okuduğu bir metni masa başında hayalinde canlandırarak düşünür. Bazen de nesneleri, daha önce gördüğü farklı coğrafyalara hayali olarak götürerek karşılaştırma yaparak düşünür. Bazı hallerde de bunun tersi olur. Yani daha önce farklı coğrafyalarda gördüğü nesneleri anında karşılaştırma yaparak düşünmeye başlar.
- by Mustafa Aksoy
- •
- Tarih, Sosyoloji, Türk, Kürt
evrelerinin bilgi sınırlarınca belirlenmiştir. Başlangıçta anlaşılmaz, bilinemez, gizemli inanışlarla ilgiliyken, kanın birçok hastalığın teşhisinde ve tedavisinde oynayabileceği roller bilimsel düşünüşle birlikte, çoğunlukla, son... more
evrelerinin bilgi sınırlarınca belirlenmiştir. Başlangıçta anlaşılmaz, bilinemez, gizemli inanışlarla ilgiliyken, kanın birçok hastalığın teşhisinde ve tedavisinde oynayabileceği roller bilimsel düşünüşle birlikte, çoğunlukla, son yüzyılda keşfedilmiştir. nsanlığın bilimsel düşünceyle olan tanışıklığı, kabaca 2,5 asırdır. Devletlerin yani uygarlıkların ortaya çıkışıyla olgunlaşan dinsel düşünceyle olan ilişkisi içinse son 5 binyıl ele alınabilir. Bundan da evveli, kültürel (simgesel) varoluşumuzun henüz doğa karşısındaki biyolojik kısıtlarımızdan uzaklaşmadığı dönemlerden ve hatta daha da geri aşamalardan meydana gelir. Köklere inildikçe, imgeleri işleyerek düşünceler yaratabilecek biyolojik donanımların dahi henüz yeteri kadar olgunlaşmadığı farklı insan türleri görülmeye başlanır; ki bu tarih de milyon yıllara dayanır. Her ne kadar hızlanmış görünse de, yüz binlerce yılın biriktirdiği düşünsel tutum alışların kuvvetli etkisinden ötürü, biyolojik evrimimizle kıyaslandığında henüz birkaç basamaktan ibaret sayılabilecek kültürel evrimimiz, günümüzde kullandığımız teknolojiye ve galaksimizin çok daha ötelerine uzanan ufkumuza karşın dinsel ve hatta büyüsel öğeleri içermeye devam etmektedir. Hatta insanlığın çok büyük bedellerle ve emeklerle biriktirdiği maddeci, toplumcu, doğacı, eşitlikçi ideallerimiz dahi, aynı düşünsel prangaların etkisindedir demek abartı olmayacaktır.
ÖZET Bu çalışmada, Doğu Anadolu'da M.Ö. II. binde yaşayan kültürleri etnoarkeolojik açıdan anlamak ve yorumlamak amacıyla, günümüz yaylacılık faaliyetleri ve yayla mimarisinde yaşanan formasyon süreci incelenmiştir. Doğu Anadolu... more
ÖZET
Bu çalışmada, Doğu Anadolu'da M.Ö. II. binde yaşayan kültürleri etnoarkeolojik açıdan anlamak ve yorumlamak amacıyla, günümüz yaylacılık faaliyetleri ve yayla mimarisinde yaşanan formasyon süreci incelenmiştir. Doğu Anadolu Bölgesi'nde M.Ö. II. binde yaşanan göçebe yaşam tarzı nedeniyle, bu dönem formasyon süreci açısından arkeolojik bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle Doğu Anadolu'da M.Ö. II. binde yaşamış olan toplumların yaşam tarzlarını ve geleneklerini daha iyi anlamamız için, aynı coğrafyada, aynı geçim ekonomisinin devamı olduğuna inandığımız; günümüzde de halen devam etmekte olan yayla kültürü ve yayla mimarisi incelenmiştir. Özellikle M.Ö. II. binde, bölgede, mimari açıdan yaşanan formasyon sürecini anlamak amacıyla, farklı dönemlerde tamamen terk edilmiş günümüz yaylalarında yaşanan formasyon-transformasyon süreci incelenmiş ve farklı bir açıdan değerlendirilmiştir.
ABSTRACT
In this study, living cultures in terms of ethno-archaeological in order to understand and interpret in the 2nd millennium BC in East Anatolia, formation process, which is consist of today’s transhumance activities and in plateau architecture, has been examined. In the 2nd millennium BC, because of nomadic lifestyle In East Anatolia region, this period appears to be archaeological problem in terms of formation process. Therefore, in East Anatolia, for better understand lifestyle and traditions of communities who lived in the 2nd millennium BC, plateau culture and plateau architecture which ongoing at present, has been examined. We believe that same subsistence economy continue in same geography. Especially, In the 2nd millennium BC in region, in order to formation process which is consist of in terms of architecture, formation-transformation process which is consist of today’s at plateaus that’s are completely abandoned in different periods, has been examined and evaluated from a different stand point.
Kaz ayağı damgası Türk tarihinin en eski damgalarından olup,
yaptığımız araştırmalara göre Moğolistan, Sibirya, Urallar, Türk Cumhuriyetleri,
Türk özerk bölgeleri, Ukrayna, Kafkasya ve Türkiye’de çok
sık görülen damgalardan biridir.
- by Fatih Akyüz
- •
- Religion, Sociology, Ethnography, Sosyoloji
Bu çalışma Baining toplumunun kültürüne ve toplumsal rollere dair bir dizi düşünceye dair çeşitli analizler sunmaktadır. Her ne kadar bu makalenin ilk kez hazırlandığı sempozyuma "Duyguların Antropolojisine Doğru" adı verilmiş olsa da... more
Bu çalışma Baining toplumunun kültürüne ve toplumsal rollere dair bir dizi düşünceye dair çeşitli analizler sunmaktadır. Her ne kadar bu makalenin ilk kez hazırlandığı sempozyuma "Duyguların Antropolojisine Doğru" adı verilmiş olsa da antropoloji için düşünceler ile duygular arasındaki analitik bir ayrımın önemli olduğunu düşünüyorum. Sosyal ve kültürel açıdan motive edilebilecek ya da olamayacak kadar özel, öznel bir durumu ifade etmek için duyguları merkeze alıyorum, oysa duygular kültürel aktivitelerle dünyadaki aktiviteyi başlatan, motive eden duygu ve davranış kalıplarıdır. "Ancak iki tür sosyal duygu vardır. Birincisi, her bireyi kendi vatandaşlarına karşı bağlar: bunlar toplum içinde, günlük yaşam ilişkilerinde kendini gösterir. Bunlar arasında, birbirlerine karşı hissedebileceğimiz onur, saygı, sevgi ve korku duyguları var. İkincisi, beni bir bütün olarak sosyal varlığa bağlayanlar; bunlar kendilerini toplumun diğer toplumlarla olan ilişkilerinde gösterir ve "sosyal" olarak adlandırılabilirler". [Durkheim 1972: 219-220] Dolayısıyla, duygular yalnızca dahili olarak yer almaz, kişi ve çevresi arasındaki etkileşimin alanını elbette diğer insanları da içine alır. Duygular kişinin sınırları boyunca hareket eder ve çoğu zaman bu sınırları koşullara göre uzatmaya veya daraltmaya hizmet eder. Duygu sadece bir öznel durumlar ve sembolik kavramlar kümesi değildir, aynı zamanda bireyden toplumsal düzene doğru dışa yansıtan bireylere atfedilen davranış kalıplarıdır. Kişinin sınırlarını formüle etmek ve sınırlandırmak için hareket eden iç ve dış alanlar arasındaki harekettir. Kişi sabit bir varlık değildir, nitelikleri ve pozisyonları "insan" niteliklerine dayanarak olduğu gibi belirli bağlamlar içinde gelişen bir varlıktır.
1950 Seçimleriyle CHP iktidardan düşmüş yerine DP iktidara gelmiştir. Bu iktidar değişikliğinde II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan ciddi ekonomik sıkıntılar etkili olmuştur. Bu yıllarda halk temel ihtiyaç malzemelerine ulaşmakta dahi... more
1950 Seçimleriyle CHP iktidardan düşmüş yerine DP iktidara gelmiştir. Bu iktidar değişikliğinde II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan ciddi ekonomik sıkıntılar etkili olmuştur. Bu yıllarda halk temel ihtiyaç malzemelerine ulaşmakta dahi sıkıntı çekmiştir. Ekmek biline bir örnektir. Ancak kibrit yokluğu halkı oldukça zor duruma sokmuştur.