Küreselleşme Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Ekonomik tetikçi (ET) dediğim kişiler, birçok ülkeyi trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Bu kişiler, Dünya Bankası, Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer yabancı ‘yardım’... more
Ekonomik tetikçi (ET) dediğim kişiler, birçok ülkeyi trilyonlarca dolar
dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Bu kişiler, Dünya Bankası, Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer yabancı ‘yardım’ kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar.
Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet vardır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eskidir ama günümüzün küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. İşte tüm bu detayları inceleyebileceğiniz bir kaynak olarak bu kitabı okuyabilirsiniz.
Uluslararası bankalar, ülkeler arasında ticaret, sermaye akışları, küresel piyasalarda alternatif yatırım arayışları ile riskler ve getirileri değerlendirerek küreselleşen finans sisteminin üretken alanlarında işlem yapmaktadırlar. Dış... more
Küreselleşme bütün ülkeleri etkisi altına alan, çok boyutlu yapısı nedeniyle varlığı kolaylıkla gözlemlenebilen bir olgudur. Küreselleşmenin kültürel boyutu ise küreselleşmenin, toplumlar üzerindeki belirgin etkilerini ortaya çıkaran... more
Küreselleşme bütün ülkeleri etkisi altına alan, çok boyutlu yapısı nedeniyle varlığı kolaylıkla gözlemlenebilen bir olgudur. Küreselleşmenin kültürel boyutu ise küreselleşmenin, toplumlar üzerindeki belirgin etkilerini ortaya çıkaran tarafıdır. Geçmişten beri ülkeleri ve toplumları birbirlerine yaklaştıran kültür akışları küreselleşme ile birlikte hızlanmış, yoğunlaşmıştır. Bu akışlar ile birlikte ülkelere birçok yabancı kültür unsuru giriş yapmış ve toplum yaşamına sirayet etmiştir. Rock müzik ve onun oluşturduğu rock kültürü de bunlardan biridir.
Rock müzik gibi, Batılı ülkelerin ihracı olan unsurlar dışa daha kapalı olan çevre ülkelerde yayılmaya başladıklarında toplum ile aralarında doku uyuşmazlıkları başta olmak üzere birtakım sorunlar meydana gelebilmektedir. Rock’ın Türkiye’deki yaşamı da bu eksende gelişmiştir. Rock müzik ülkemizde birçok formda icra edilmiş, kültürel homojenleşme ve küyerelleşme bağlamında okunabilecek, rock müziğin esas ögeleri ile yerel motiflerin birleştirilmesi suretiyle oluşturulmuş başarılı müzikal üretimlerin yapılmasını sağlamıştır. Bunun yanı sıra rock kültürü de durmaksızın ilerleyen küreselleşmenin etkisiyle dönüşümler geçirmiştir. Bu bağlamda rock’ın bir kültür endüstrisi hâline geldiği, altkültür ve karşı kültür kimliklerinde bozulmalar görüldüğü, protest tavrında yozlaşmalar görüldüğü gibi konular tartışılagelmiştir.
Bütün bu gelişmelere mekân ölçeğinde ışık tutan ve bu dönüşümleri kendisi de yaşayan Kemancı Rock Bar, kıraathaneden rock bara evrilen yapısı ile küreselleşmenin yarattığı dönüşüm sürecini özetleyebilecek verimli bir örnek olarak görülmüştür. Bu sebeple Kemancı, rock kültürünün küreselleşme ile ilişkisinin analiz edilebilmesi açısından uygun bir saha işlevi görmüştür.
Küresel şehirlerin, küreselleşmenin kültürel boyutunun net biçimde gözlemlendiği alanlar olmasından hareketle İstanbul ve Kemancı tezin odak noktası olarak belirlenmiş, rock kültürünün küreselleşme ile bağlantısının bu pencereden bakılarak incelenmesi amaçlanmıştır. Tezin özgün bir yapı arz etmesi gerektiği düşünüldüğünden bir saha araştırması kurgulanmış, rock kültürüne hâkim ve Kemancı’nın iki dönemine de tanıklık etmiş kişilerle yarı yapılandırılmış mülakat tekniğine dayalı derinlemesine bireysel niteliksel görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen bulgular vasıtası ile tezin sorduğu sorular cevaplanmış ve açtığı tartışma başlıklarının altı doldurulmuş, devamında rock kültürünün küreselleşme ve şehirle olan ilişkilerinin nasıl ele alınması gerektiğine dair tartışmacı bir bakış açısıyla yorumlar yapılmış, öneriler getirilmiştir.
Ekonomik tetikçi (ET) dediğim kişiler, birçok ülkeyi trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Bu kişiler, Dünya Bankası, Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer yabancı ‘yardım’... more
Ekonomik tetikçi (ET) dediğim kişiler, birçok ülkeyi trilyonlarca dolar
dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Bu kişiler, Dünya Bankası, Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer yabancı ‘yardım’ kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar.
Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet vardır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eskidir ama günümüzün küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. İşte tüm bu detayları inceleyebileceğiniz bir kaynak olarak bu kitabı okuyabilirsiniz.
Genel olarak “Yeni Sağ” anlayışı çerçevesinde neo-liberal politikalar, teknolojide meydana gelen gelişmeler, uluslararası kuruluşlar, çok uluslu şirketler gibi nedenlerle küreselleşme özellikle 1980’li yılların devamında hız kazanmıştır.... more
Genel olarak “Yeni Sağ” anlayışı çerçevesinde neo-liberal politikalar, teknolojide meydana gelen gelişmeler, uluslararası kuruluşlar, çok uluslu şirketler gibi nedenlerle küreselleşme özellikle 1980’li yılların devamında hız kazanmıştır. 1990’lı yıllar ise küreselleşmenin sonuçlarının daha fazla hissedildiği dönemler olmuştur. Bu dönemde küreselleşmenin olumlu ve olumsuz tarafları değerlendirilmiş ve hiper-küreselciler (küreselleşme yanlıları), kuşkucular (küreselleşme karşıtları) ve dönüşümcüler olmak üzere üç farklı görüş oluşmuştur.
Küreselleşmenin etkileri, “Yönetişim” anlayışının da etkisi ile gündeme yerelleşme eğilimlerini katmıştır. Bunun bilinçli olarak yapıldığı ya da küreselleşmenin yerele alan açtığı gibi farklı görüşlerden bağımsızlaştırılırsa, yerelleşme yönetim anlayışında önemli değişikliklere neden olmuştur. Devletin rolünü, uluslararası sermaye ve ulus-üstü yapıların lehine olacak şekilde sınırlanması ile devam eden küreselleşme sürecinde yerelleşme ile de devletin kendi sınırları içerisindeki kontrol ve denetim kabiliyeti daralmıştır. Yerelleşme ile yerel yönetimlere verilen yetkilerin yanında, yerelin kendisi küresel olarak önem kazanmıştır. Fakat küreselleşme her devlet, toplum ya da birey açısından aynı şekilde karşılanmamıştır. Kendi değerleri ve yaşayışlarından farklı olana tepki gösterme noktasına küresel-yerel arasındaki ilişki her zaman birbirini tamamlayıcı nitelikte gitmemiştir.
Küresel olan - yerel olan arasındaki ilişki bağlamında küyerelleşme kavramı ortaya çıkmaktadır. Küresel olana yerel değerleri, ya da yerel olana küresel değerleri katmak olarak özetleyebileceğimiz küyerelleşme hem küresel olanı hem yerel olanı birleştirmektedir. Küyerelleşme, küresel sahneye yerel değerlerin de katılabileceği bir süreci işaret etmektedir. Fakat aynı zamanda, küreselleşmeye karşı olanlara karşı bir tanıdıklık aşılayarak küresel değeri kabul ettirme çabası olarak da değerlendirilebilmektedir.
Bu makalenin tüm hakları Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği'ne aittir. Önceden yazılı izin almadan hiçbir iletişim, kopyalama ya da yayın sistemi kullanılarak yeniden yayımlanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, satılamaz veya herhangi... more
Bu makalenin tüm hakları Uluslararası İlişkiler Konseyi Derneği'ne aittir. Önceden yazılı izin almadan hiçbir iletişim, kopyalama ya da yayın sistemi kullanılarak yeniden yayımlanamaz, çoğaltılamaz, dağıtılamaz, satılamaz veya herhangi bir şekilde kamunun ücretli/ücretsiz kullanımına sunulamaz. Akademik amaçlı alıntılar bu kuralın dışındadır. Yazıda belirtilen fikirler yalnızca yazarına/yazarlarına aittir. UİK Derneğini, editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.
Özellikle Trump'ın, Türkiye'yi tehdit eden terör örgütlerine karşı muhtemel tavrı ve Ortadoğu'da izlemesi beklenen siyasete dair çok sayıda analizle karşılaşıyoruz. Ancak maalesef bunların büyük kısmında, ABD'deki siyasi süreç gerekli... more
Özellikle Trump'ın, Türkiye'yi tehdit eden terör örgütlerine karşı muhtemel tavrı ve Ortadoğu'da izlemesi beklenen siyasete dair çok sayıda analizle karşılaşıyoruz. Ancak maalesef bunların büyük kısmında, ABD'deki siyasi süreç gerekli derinlikte incelenmiyor ve Türkiye'yi ilgilendiren bazı jeopolitik havzalar gündem dışı bırakılıyor. Söz konusu eksikliğin giderilmesine katkı sağlamak maksadıyla makalemizde, önce Trump'lı Amerika'yı bekleyen farklı gelecek senaryoları üzerinde duracak, ardından da Washington'daki yeni iktidarın Türkistan havzası açısından anlamını sorgulayacağız.
Yoksulluk problemi günümüzde önemini korumakta ve yaşanılan ekonomik krizler ile kendini hissettirmektedir. Uluslararası kuruluşların çalışma raporlarına, ülkelerin ulusal kalkınma plan ve politikalarında yoksulluk sorununun azaltılması... more
Yoksulluk problemi günümüzde önemini korumakta ve yaşanılan ekonomik krizler ile kendini hissettirmektedir. Uluslararası kuruluşların çalışma raporlarına, ülkelerin ulusal kalkınma plan ve politikalarında yoksulluk sorununun azaltılması için bir takım politikalar geliştirilmekte ve geliştirilen politikalar sonucunda araçların saptanmasına yönelik adımlar atılmaktadır. Son 20 yıllık zaman dilimi içerisinde akademik çalışmalar nezdinde yoksulluk sorununun azaltılabilmesinde yoksul yanlısı turizm yaklaşım modelinin etkili ve önemli olabileceği üzerinde çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu araştırmanın temel amacı, kırsal kalkınma ve yoksul yanlısı turizm yaklaşım modeli arasındaki bağlantının belirlenerek Bingöl ilinin turizm potansiyelinin ortaya çıkanlması hedeflenmiştir. Çalışmada Bingöl ilinde var olan turimı potansiyelinin değerlendirilmesi sonucunda yoksul yanlısı turizm yaklaşımı ile gelişmini tamamlayamamış geri kalmış bölgelerin, illerin gelişimlerini turizm sektörü ile sağlamaları. farkındalık yaratılması, istihdam ve yatırımların bölge ve illere çekilmesi ile bacasız bir sanayi olarak ifade edilen turizm sektörünün önemine dönük algının sağlanması ile beraber mevcut turizm potansiyelinin aktif hale getirilmesiyle bölgesel kalkınmaya pozitif yönlü etkisi yoksul yanlısı furizm yaklaşımının önemi ve hedefi olarak söylenebilir. Bingöl ili 2023 Turizm Strateji belgesinde bahsedilen kültür, kış ve termal turizm türlerini içerisinde barındırması, sahip olduğu doğal güzellikleri ve tabi kaynakları ile kalkınmasını ve gelişmini turizm sektörü ile sağlayabileceği söylenebilir. Ayrıca geçiş güzergahı üzerinde olması, şehre birçok açıdan ulaşım imkanın elverişli olması ilin gelişmesine katkı sunacağı ve turizm çekicilikleri ile gelişme göstereceği söylenebilir.
ÖZET Küreselleşme süreciyle birlikte devletin temel dinamikleri, görev ve yet-kileri, sınırları tartışılmaya başlanmıştır. Bu süreçte dünya genelinde ol-duğu gibi Türkiye'de 1980 sonrasında kamu maliyesine düşen görevler değişime... more
ÖZET Küreselleşme süreciyle birlikte devletin temel dinamikleri, görev ve yet-kileri, sınırları tartışılmaya başlanmıştır. Bu süreçte dünya genelinde ol-duğu gibi Türkiye'de 1980 sonrasında kamu maliyesine düşen görevler değişime uğrarken, devletin vergi anlayışında da önemli değişiklikler gündeme gelmiştir. Felsefi arka planını neo-liberal düşüncede bulan kü-resel paradigma, toplumu dizayn eden hukuk normlarını da kendi koşul-ları çerçevesinde dönüşüme uğratmıştır. Küreselleşmeye karşı gösterilen refleksler zamanla kendi kavramlarını üretmiş, kendi sorun ve çözüm sarmalını şekillendirmiştir. Vergi rekabeti, vergi cennetleri, transfer fi-yatlandırması, e-ticaret gibi kavramlar küreselleşme ile vergi kanunla-rında yer almaya başlayan kavramlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu an-lamda, küreselleşme sürecinde yaşanan devletin yapısal dönüşümü ile temel vergi kanunlarında, dolayısıyla kamu hukukunun özel hukuk ilişki-lerine dayanan bir dalı olan vergi hukuku alanında da bir değişim kaçı-nılmaz olarak yaşanmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde çok boyutlu bir kavram olan küreselleşmenin devlet işlevleri noktasında ne gibi yenilik ve-deyim yerindeyse-ne gibi zorunlulukları hayata geçirmeyi gerekli kıldığı üzerinde durulacak; ikinci bölümde ise küreselleşmenin Türkiye'deki temel vergi kanunlarında nasıl bir etki doğurduğu incelenecektir. ABSTRACT With the process of globalization, basic dynamics of the state and its duties and powers, the border of the state, have begun to be discussed. In this process, after 1980 the public finance tasks changed in Turkey as in the entire world, while the state's tax approach also has significant changes. The global paradigm, finding its philosophical background in neo-liberal thinking, has also transformed the law norms that design society within the framework of its own conditions. Reflexes that have 1 *Bursa 2. Vergi Mahkemesi Hâkimi.
The idea that the history has reached its end is much more apparent today. It seems that this idea is drawn from a specific comment of history, which is widely known in the literature. It is in this view asserted that the historical... more
The idea that the history has reached its end is much more apparent today. It seems that this idea is drawn from a specific comment of history, which is widely known in the literature. It is in this view asserted that the historical process has a certain target in a progresive manner. This is attained by establishing the most adequate social order for human being. When this order is settled the conflict between individuals and groups would be disappeared. It is believed that at present the most adequate social order is set up by liberal democracy and economy. By contrast, some theorisians have a view that the history would not be terminated by establishing such a liberal social order; there can also be some variation in understanding of history. However, these theoricians failed to prouce a clear view of the end of history theory.
Küreselleşme; uzun ve geniş bir tarihsel arka plana sahip olmak ile birlikte, özellikle 1980’li yıllar itibariyle dünyada birçok alanda değişim ve dönüşüm yaşatmıştır. Bu değişim rüzgârlarından etkilenen en önemli alanlardan biri de... more
Küreselleşme; uzun ve geniş bir tarihsel arka plana sahip olmak ile birlikte, özellikle 1980’li yıllar itibariyle dünyada birçok alanda değişim ve dönüşüm yaşatmıştır. Bu değişim rüzgârlarından etkilenen en önemli alanlardan biri de sendikacılık olmuştur. Sendikacılık, İkinci Dünya Savaşı ile birlikte başlayan süreçte; 1945 yılından 1970’lerin sonuna kadar devam eden Keynesyen ekonomi politikaları ile “altın çağı”nı yaşamıştır. 1973 petrol krizi ve 1980’li yıllar boyunca etkisini tüm dünyada gösteren küreselleşme rüzgârları ile birlikte uygulanan neoliberal ekonomi politikaları bağlamında sendikacılık faaliyetleri gerileme göstermiştir. 1980 sonrası dönemde sendikalar; üye sayısının azlığı, masada toplu pazarlık gücünün azaldığı ve çatışmacı kimliğinden ziyade uzlaşmacı bir düzlemde faaliyet göstermeye çalışmışlardır. Sendikacılıktaki bu gerileme süreç içinde çalışma hayatına yansımış, bu durum kendisini çalışma ilişkilerinde “sendikasız endüstri” olarak göstermiş ve küreselleşmenin getirmiş olduğu yeni çalışan kimlikleri ile iş hayatında kendisine yer bulmuştur.
Çalışma, kurumsal sosyal sorumluluğun tarih içindeki gelişimi üzerinden onu uluslararası/küresel bir sisteme bağlamakta, sistem içindeki şekillenmesini özellikle neoliberalizmin ortaya çıktığı dönemden, yükselişe geçtiği döneme ve... more
Çalışma, kurumsal sosyal sorumluluğun tarih içindeki gelişimi üzerinden onu uluslararası/küresel bir sisteme bağlamakta, sistem içindeki şekillenmesini özellikle neoliberalizmin ortaya çıktığı dönemden, yükselişe geçtiği döneme ve neoliberalizmin tartışılır olduğu günümüze kadar getirmektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ortaya çıkan/gelişen, özellikle Batı kapitalist sistemin ürettiği bölgesel ve küresel yapıların genel çerçevesini çizdiği bir ortamda; küreselleşen şirketler, ulus aşırı sermaye, devlet-toplum ilişkileri ve çelişkilerinin arasında kalan bir kavram olan kurumsal sosyal sorumluluk, gelişimini bu gerilim ve etkileşim bağlamında gerçekleştirmiştir. Çalışma; kurumsal sosyal sorumluluğun, aynı zamanda makro düzeyde şekillendiricisi olan küresel sosyo ekonomik, politik bir sistemi netleştirmeye, ortaya koymaya çalışmaktadır. Kavram, geçmiş ile gelecek arasında bugünkü konum ve durumuna, ileriye doğru açılım sağlayabilecek bir noktaya makro çerçeve bağlamında taşınmıştır.
Yeni Tip Koronavirüs'ün (Covid-19) ilk görülmesi Kasım-Aralık 2019 olmasına rağmen, Türkiye’de salgının ilk defa görülmesi 11 Mart 2020 gününe denk gelmektedir. Covid-19 aynı gün Dünya Sağlık Örgütü tarafından Pandemi olarak ilan... more
Yeni Tip Koronavirüs'ün (Covid-19) ilk görülmesi Kasım-Aralık
2019 olmasına rağmen, Türkiye’de salgının ilk defa görülmesi 11
Mart 2020 gününe denk gelmektedir. Covid-19 aynı gün Dünya
Sağlık Örgütü tarafından Pandemi olarak ilan edilmiş ve küresel
ölçekte bir salgınla karşı karşıya kalındığı gerçeğini tescillemiştir.
Bu vaka literatürde yeni kavramların ortaya çıkmasına yol
açmış, çok yönlü değerlendirmeyi hak edecek şekilde toplumları
ve ülkeleri etkilemiştir. Tabii ki, birçok makaleye ve araştırmaya
konu olmuş ve olmaya devam edecektir. Bu süreçte bireylerin
kavram hazinelerine çokça duyduğumuz virüs, yayılma, epidemi,
pandemi, sosyal mesafe, yeni normal, filyasyon, karantina vb. yeni
kavramlar eklenmiştir. Bu kavramlar artık çokça aşina olduğumuz
ve gündelik hayatta su, ekmek, bu, şu vb sıradan kavramlar haline
gelmiştir.
Dünya genelinde yaşananlar, bu olgunun sağlık sosyolojisi
açısından küresel ölçekte değerlendirmeyi zorunluluğunu
göstermektedir. Bu metinde pandemi olgusunun bireyler ve
toplumlar üzerine olan etkileri şu sosyolojik kavramlar eşliğinde
açıklanmaya çalışılmıştr: Küreselleşme, rutin, rol gerilimi, bozuk
işlev, toplumsal dayanışma, sağlık diplomasisi, sağlık turizmi,
sağlık güvenliği/sağlık istihbaratı, bioterorizm. Pandemi sürecinde bir kere dah a gördük ki ulus devletlerin
birçoğu küreselleşme ajanlarına karşı yeterli tepkiyi verememiştir.
Küreselleştirici argümanlar hemen her zaman gelişmekte olan
ulus devletlerin bir adım önünde olmuş, ulusaşırı şirketlerin
taleplerine cevap veren ülkeler konumunda kalmışlardır. Güçlü
ulus devlet, sağlık politikalarını yürütme anlamında hem kendi
sağlık güvenliğini sağlayan hem de sağlık diplomasisini etkin bir
şekilde kullanan devlettir.
Anahtar Kelimeler: Sağlık sosyolojisi, Covid-19, Risk toplumu,
Türkiye, Sağlık diplomasisi.
Kapitalizmin miadını doldurduğu iddialarına mukabil kapitalist üretim şekillerinin kendini başka formlar altında gösterdiğini görmek güç değildir. Çalışmada tüketimin bütün dünyayı kuşatarak toplumları niteleyen bir sıfatı elde edecek... more
Kapitalizmin miadını doldurduğu iddialarına mukabil kapitalist üretim şekillerinin kendini başka formlar altında gösterdiğini görmek güç değildir. Çalışmada tüketimin bütün dünyayı kuşatarak toplumları niteleyen bir sıfatı elde edecek güce sahip olması sonucunda zaten yoğun bir sömürüye maruz kalan çalışanların insanlara tüketebilecekleri yeni metaları hızla yetiştirmek adına içinde bulundukları şartlar; insanın "zaman" karşısında acze düşerek "değer"lerini, "inanç"larını, "ruh"unu ve en nihayetinde "kendi"ni acımasızca ve bir o kadar da keyifle, birazdan tükenecek bir hazla tükettiği gerçeği; modernite ve küreselleşmenin insanı nasıl birer "etten makine" haline getirdiği; hızla akıp giden hayatta "insan"ın dünyayı kuşatan yığınlar arasında nasıl küçücük kalmayı başardığı; yönetmenliğini Ron Fricke'in üstlendiği, yapımcılığını Mark Magidson'ın yaptığı 2011 yapımı belgesel film "Samsara" örneğinde incelenmiştir. Belgeselin en güçlü kırk üç karesi tespit edilerek göstergebilimsel çözümleme yöntemi ile betimlenmiştir. Elde edilen bulgulara göre; modernite kıskacında insan kaybettiği kutsal ruhu sebebiyle daha fazla tüketmeye yönelmekte ve büyük bir sömürüye uğrayarak günden güne insanlığını yitirmektedir.
Bu kitabın, basım, yayım ve sa ş hakları Atatürk Üniversitesi'ne ai r. Bireysel öğrenme yaklaşımıyla hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. Atatürk Üniversitesi'nin izni alınmaksızın kitabın tamamı veya bir kısmı mekanik,... more
Bu kitabın, basım, yayım ve sa ş hakları Atatürk Üniversitesi'ne ai r. Bireysel öğrenme yaklaşımıyla hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. Atatürk Üniversitesi'nin izni alınmaksızın kitabın tamamı veya bir kısmı mekanik, elektronik, fotokopi, manye k kayıt veya başka şekillerde çoğal lamaz, basılamaz ve dağı lamaz.
ÖZET Dünyada ulus-devlet kurmamış en kalabalık halk olarak Kürtler öne çıkmaktadır. Nüfusun çoğunluğu İran, Irak, Suriye ve Türkiye sınırları içerisinde kalan Kürdistan bölgesinde yaşayan Kürtler, 20. yüzyıl boyunca ekonomik ve siyasi... more
ÖZET Dünyada ulus-devlet kurmamış en kalabalık halk olarak Kürtler öne çıkmaktadır. Nüfusun çoğunluğu İran, Irak, Suriye ve Türkiye sınırları içerisinde kalan Kürdistan bölgesinde yaşayan Kürtler, 20. yüzyıl boyunca ekonomik ve siyasi sebepler, savaş, eğitim gibi nedenlerle bulundukları ülkelerdeki başka şehirlere, Kürdistan'ın farklı bölgelerine yahut Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Avustralya gibi ekonomik açıdan gelişmiş coğrafyalara göç etmişlerdir. Bu çalışmada, Kürt göçlerinin oluşumu ve etkileri tarihsel veriler üzerinden incelenirken döküman analizi ve vaka analizi metodu kullanılacaktır. Kürtlerin 1970 sonrası dönemde yaptıkları göçler ulus-devletleşme ve küreselleşmenin etkisi göz önüne alınarak, ulusaşırılık, kimlik ve diaspora gibi kavramlar ışığında incelenecektir. Bu araştırmanın sonucunda ise göçlerin Kürt halkı için bir entegrasyon sağladığı ve siyasi hareketlere zemin oluşturduğu, anavatanın siyasi merkeziliğini kısmen kaybettiği ve güçlü bir diasporanın oluşmasının kültürel, sosyal ve siyasi neticelerinin anavatanlarındaki Kürtlerin üzerinde de etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca, küreselleşmeyle beraber göçmenlerin kimliklerinin mesken ülkelerde asimile olacağı yönündeki görüşlerin aksine durumun tek boyutlu olmadığı ve göçlerin kültürel canlanma sağlayacak ortamlar sunabildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Enfeksiyon ekolojik açıdan iki tür arasında görülen bir ilişki biçimidir ve diğer ilişkiler gibi tarafların ve ortamın özelliklerine bağlı olarak ortaya çıkmakta ve şekillenmektedir. Tür olarak insan, gelişimi süresince yaşantısını ve... more
Enfeksiyon ekolojik açıdan iki tür arasında görülen bir ilişki biçimidir ve diğer ilişkiler gibi tarafların ve ortamın özelliklerine bağlı olarak ortaya çıkmakta ve şekillenmektedir. Tür olarak insan, gelişimi süresince yaşantısını ve bulunduğu ortamı değiştirdikçe farklı patojenlerle karşı karşıya kalmış; taşıdığı enfeksiyonların çeşitliliği ve ağırlığı zaman içinde değişmiştir.
Küreselleşme kavramı, Dünya’daki artan ekonomik faaliyetlerin ve teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bütüncül bir yapıyı işaret eden bu kavram, küresel boyutta gözlemlenebilen ortak beğenileri, zevkleri,... more
Küreselleşme kavramı, Dünya’daki artan ekonomik faaliyetlerin ve teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bütüncül bir yapıyı işaret eden bu kavram, küresel boyutta gözlemlenebilen ortak beğenileri, zevkleri, alışkanlıkları, paylaşımları ve hatta değerleri de beraberinde getirmiştir. Teknolojik imkânlarla birlikte genişleyen pazar, git gide farklılıklara uyumlanma sürecini de hızlandıran bir yapıya bürünmüştür. Medyanın dijitalleşmesinin bir sonucu olarak dijital platformlar vasıtasıyla izleyicilere farklı düzeylerde deneyimleme ve katılım olanakları sunulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, izleyicilerin izleme alışkanlıklarına yönelik atılacak adımlar yeni yönelimleri beraberinde getirmektedir. Dijital platformların bu yeni yönelimlerinden biri olarak “Küyerelleşme” kavramı küreselleşme ve yerelleşme kavramlarının kombinasyonu şeklinde tanımlanmakta ve bu iki kavramın iç içe geçmesine karşılık gelmektedir. Araştırmada, günümüz dünyasında her geçen gün daha fazla konuşulan ve tartışılan “Küyerelleşme” kavramının Türkiye’deki dijital platformların içerik tanıtımlarına oluşturduğu etki, global bir dijital yayın platformu olan Netflix’in yapımlarına ait yerel tanıtımlar üzerinden irdelenmektedir. Kültürel kodlamalarıyla bu tanıtımlar, “Küyerelleşme” kavramının dijital platformların içerik tanımındaki etkisi, sunum ve tüketim dinamiklerini yansıtması bakımından önemli veriler sunmaktadır. Araştırma, bu tarz bir yerelleşmenin izleyicilerin, izleme alışkanlıklarında herhangi bir etkiye sahip olup olmadığını ortaya koymaktadır.
- by Ümit Sarı and +1
- •
- Küreselleşme, Netflix, Dijital Platform
Fulya SORMAZ Giriş Küreselleşme tartışmalarında çocuk, pek hatırlanmayan bir varlıktır. Bunun sebeplerinden biri, küreselleşme tartışmalarının daha çok ekonomik boyutta düşünülmesidir. Oysa, küreselleşmeye çok boyutlu bakmamak, özellikle... more
Fulya SORMAZ Giriş Küreselleşme tartışmalarında çocuk, pek hatırlanmayan bir varlıktır. Bunun sebeplerinden biri, küreselleşme tartışmalarının daha çok ekonomik boyutta düşünülmesidir. Oysa, küreselleşmeye çok boyutlu bakmamak, özellikle kültürel boyutu bir kenara bırakmak büyük bir yanılgıdır. Çocukların ve çocukluğun en çok etkilendiği süreç olmasına karşın, Türkiye'de buna dair yazılanların ya da tartışılanların azlığı şaşırtıcıdır. Yine küreselleşme tartışmalarına bakıldığında, genelde "çocuk işçiliği" ön plana çıkarılmaktadır. Oysa ki, bugün çocuklar ve çocukluk, çocuk işçiliğinden çocuk pornografisine, çocuk suçluluğundan çocuk fuhuşuna, çocuk evliliklerinden çocuk annelere, tüketici çocuktan yetişkin çocuğa, vb. geniş bir yelpazede bize çoklu bir manzara sunmaktadır. İşte, bu manzara, çocukluğun tarihine ve var olan çocukluk anlayışlarına (imgelerine) bakmaksızın, bunları sosyo-kültürel bağlamda ele almaksızın pek de anlaşılır olmayacaktır. Çünkü nasıl ki, geleneksel, modern ve postmodern süreçlerden söz edebiliyorsak; geleneksel, modern ve postmodern çocuktan ve çocukluktan da söz edebiliyoruz. Bu noktadan çıkışla, bu yazıda, günümüz çocuk kültürü -ki bu kültür oyunu ve oyuncağı da kapsar-küreselleşme bağlamında ele alınacaktır. Amaç, bu daraltılmış alana -"çocuk kültürü"ne-çok boyutlu bakmamız gerektiğini de vurgulamaktır.
Özellikle 1990’lardan itibaren küreselleşme üzerine geniş bir bilimsel tartışma literatürü oluştu. Küreselleşme olgusunu çeşitli açılardan inceleyen bu çalışmaların bir kısmı da politik boyutu dikkate alma eğilimindeydi. Fakat... more
Özellikle 1990’lardan itibaren küreselleşme üzerine geniş bir bilimsel tartışma literatürü oluştu. Küreselleşme olgusunu çeşitli açılardan inceleyen bu çalışmaların bir kısmı da politik boyutu dikkate alma eğilimindeydi. Fakat küreselleşme ve politika ilişkisi denilince genellikle küreselleşmenin en ‘makro’ etki alanı olan ulus-devlet ile ilgili boyutu akla gelmektedir. Bu bölümde, küreselleşmenin politik süreç ve kurumlar üzerindeki genel etkisi ulus-devlet boyutu da dâhil edilerek incelenmeye çalışıldı. Küreselleşme ve politika ilişkisinin, kapitalist ekonominin aldığı biçimden soyutlanması mümkün görünmemektedir. Öte yandan, son on yıllarda politikada yaşanan bazı yapısal değişmelerin küreselleşme tartışmalarının başlamasından daha önceye dayanan kökleri vardır ve küreselleşme sürecinin bu değişmeleri başlatmaktan çok, sonuçlarını radikalleştirdiği söylenebilir.
Ülkemizde sağlık-hastalık alanı ve sosyal teori arasındaki boşluk her geçen biraz daha azalmaktadır. Bu eser genel olarak böyle bir katkı sunma çabasındadır. Çalışma içerisindeki farklı bölümlerde şu tartışmalar yer almaktadır. Sağlık ve... more
Ülkemizde sağlık-hastalık alanı ve sosyal teori arasındaki boşluk her geçen biraz daha azalmaktadır. Bu eser genel olarak böyle bir katkı sunma çabasındadır. Çalışma içerisindeki farklı bölümlerde şu tartışmalar yer almaktadır.
Sağlık ve hastalığa ilişkin temel kavramlar izah edilmekte, sağlık sosyolojisinin Türkiye’deki gelişimi üzerinde durulmakta ve daha önce yapılmış çalışmalar ele alınmaktadır. Sosyal teorinin sağlık sosyolojisi alanına uygulanması temel teoriler ekseninde izah edilmekte, sağlık ve onun toplumsal temelleri, kültürel örüntüler dikkate alınarak tartışılmaktadır. Genel bir problem olan sağlık ve hasta iletişimi incelenmekte, Türkiye’de sağlık hizmetlerinin geldiği nokta ve sağlık hizmetlerinin sunumu ele alınmakta, Türkiye’deki sağlık hizmetleri istatistiki bulgular ile gözler önüne serilmektedir. Genel olarak dünyada sergilenen ideolojilerin sağlık politikalarına yansımasına değinilmektedir. Sosyoloji literatüründeki temel tartışmalardan olan beden sosyoloji ve toplumsal cinsiyet konusu sağlık ve kültür ekseninde eleştirel bir tutumla ele alınmaktadır.
Diğer yandan literatürde pek tartışılmayan sağlık ve din-darlık konusu incelenmektedir. Oldukça popüler hale gelen yaşlılık tartışmaları da sağlık ve hastalık ekseninde ele alınmaktadır. Yoğun entelektüel tartışmalara kapı aralayan biyo-kültürel ve biyo-medikal sağlık perspektifleri üzerinden, sağlık-insan-toplum tartışmaları yürütülmektedir. Küreselleşme ve sağlık etkileşimi eleştirel bir bakış açısıyla, faydaları ve zararları bağlamında ele alınmaktadır. Hasta hakları kavramı üzerinde durulmakta, tıp etiği ekseninde hasta mahremiyeti yeniden tartışılmaktadır.
Bu tartışma konuları dikkate alındığında elinizdeki eser, konuya ilgi duyan, kendisini bu alanda geliştirmek isteyen ve genel kültür düzeyini yükseltmek isteyen bireyler için rahatlıkla okunabilecek bir eser olmaktadır.
1 ÖNSÖZ Bu çalışma Covid-19 sürecinin muhasebe eğitimi, televizyon reklamı, muhasebe çalışanları, çay tarımı, finans ve bankacılık, genel endüstri, küresel ekonomi, iş kazaları ve tüketici davranışları gibi konulara etkileri ele... more
1 ÖNSÖZ Bu çalışma Covid-19 sürecinin muhasebe eğitimi, televizyon reklamı, muhasebe çalışanları, çay tarımı, finans ve bankacılık, genel endüstri, küresel ekonomi, iş kazaları ve tüketici davranışları gibi konulara etkileri ele alınmaktadır. Pandemi sürecinin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi ve mevcut şartlarda verim artışına olanak sağlayacak öneriler sunulmaktadır. Covid 19 Pandemisi tüm dünyayı genel olarak olumsuz etkilemiş, sürecin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlara yeni oluşumlar getirmiştir. Pandemi süreci bütün sektörleri olumsuz etkilememiştir, bazı sektörler pandemi süreci ile birlikte değer kazanmış ve ciddi büyüme kaydetmişlerdir. Bu duruma en iyi örnek e-ticaret alanındaki büyüme olarak gösterilebilir. Ancak bu "olumlu" etki sadece e-ticaret alanında söz konusudur. Genel dünya ekonomisinin oluşan güvensizlik ortamından dolayı giderek daraldığı gözlemlenmektedir. Yaşanan sürecin küresel boyutta olması nedeniyle hem sektörel hem de ekonomik etkiler gün geçtikçe daha kritik bir hal almaktadır. Pandemi sürecinin tüm etkilerini göz önüne alarak, özverili çalışmalarda bulunan, hazırlanan bu kitabın oluşumuna katkı sağlayan tüm öğretim elemanlarına teşekkür ederim. Editör Öğr.Gör. Kürşat KARIŞMAZ 2 COVID-19 SÜRECİNİN EKONOMİK VE SEKTÖREL ETKİLERİ
Bu çalışmada öncelikle küreselleşme kavramı ve küreselleşmenin temel yaklaşımları açıklanmıştır. Buradan da yola çıkılarak küreselleşmenin toplumsal ve kültürel etkileri irdelenmeye çalışılmıştır.
Robbins küreselleşmenin asıl konusunun hareketlilik olduğunu belirtmiştir. Kitle iletişim araçlarının, dünya markalarının ve dünya mutfaklarının dünyanın her yerine hareket ettiği görülmektedir. Bu hareketlilik birçok açıdan tetikleyici... more
Robbins küreselleşmenin asıl konusunun hareketlilik olduğunu belirtmiştir. Kitle iletişim araçlarının, dünya markalarının ve dünya mutfaklarının dünyanın her yerine hareket ettiği görülmektedir. Bu hareketlilik birçok açıdan tetikleyici ve üretkenliği sağlamaktadır. Kültürel etkileşim, sürtüşme ve çatışmaları da beraberinde getirebilmektedir. Küreselleşme karmaşık ve çeşitli bir süreçtir. Bir yanda kozmopolitleşmeye doğru gidildiğini kabul ederken, diğer yanda kültürel aşınmanın başladığını öne sürenler vardır. Küresel bir kültür oluştuğu ve bu durumun "McDonalization, Coca-Colazation" şeklinde adlandırıldığı görülmektedir. Kültürel bir melezleşme süreci dil ve kültür alanlarında bir etkileşim yaratmıştır. Anthony Smith bu anlamda milliyetçilik ve küreselleşme üzerine bir değerlendirme yaparak ulusların yeniden dirildiğini ve yeni küresel alanda kendilerini konumlandırmaya çalıştığını belirtmiştir. Öte yandan bu durum köktenciliğe dönüş olarak yorumlanmıştır.
hem İngiltere özelindeki hem de küreselleşmeyi inşa edip yararlanmış Batı dünyasının genelindeki çalkantıyı, basit bir ırkçı kabarışa indirgeme yanlışlığına düşmemek gerekiyor. Batı medeniyetini defalarca intiharın eşiğine getiren... more
hem İngiltere özelindeki hem de küreselleşmeyi inşa edip yararlanmış Batı dünyasının genelindeki çalkantıyı, basit bir ırkçı kabarışa indirgeme yanlışlığına düşmemek gerekiyor. Batı medeniyetini defalarca intiharın eşiğine getiren ırkçı dalganın yükselişinde, Avrupalı elitlerin demokrasi ve milliyetçiliğin buluştuğu çizgide biriken toplumsal taleplere sırtlarını dönüşleri pay sahibidir. AB üyesi ülkelerde yıllardır tartışma konusu olan milliyetçi talepleri; millî egemenlik, yönetici iradenin seçimler aracılığıyla millete dayanması ve millî kimliği var eden değerlerin korunması üçlüsüyle özetlemek mümkün. Bunların uzun süreli göz ardı edilmesinin doğurduğu tepkiler, değişik konuları merkezine alan protesto dalgalarıyla zaman zaman kendisini açığa vurmaktaydı. Yeni dünya konjonktüründe ise eşit vatandaşlığa ve dâhil edici millî kültür tasarımına dayanan milliyetçilikten boşaltılan alanın, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla anılan aşırı akımlarca doldurulma gayretleri görülüyor. Ancak, yukarıda özetlediğimiz milliyetçi üçgenin içinde kalan talepler, açık tartışmalarda hâlâ geniş bir kitle tarafından benimsenerek savunuluyor. Gelecekte, iktidarını yitirmek istemeyen elitler, muhalif kesimlerin talepleriyle kendi konumları arasında bir sentez arayışına girdiklerinde; yine, aşırı sağda görülen gruplar, yalnızca yabancı düşmanlığıyla çoğunluğu sağlayamayacaklarını hissettiklerinde, bu üçgene doğru ilerleyebilirler. Yani, hızlanan jeopolitik rekabet iklimini ve tehdit lerle değişen güvenlik ortamını da dikkate alırsak, milliyetçi ilkelerin Batı’da yeni siyasi merkeze adres olabileceğini düşünebiliriz.
Küreselleşme üzerindeki kavramlar içinde belki de tüm kesimlerin uzlaştığı tek kavram “Küreselleşmenin belli standart bir tanımı olmadığı” kavramıdır. Bu noktadan bakışla çalışmamamızda Küreselleşmenin tarihsel bir bakışla izlediği yolu... more
Küreselleşme üzerindeki kavramlar içinde belki de tüm kesimlerin uzlaştığı tek kavram “Küreselleşmenin belli standart bir tanımı olmadığı” kavramıdır. Bu noktadan bakışla çalışmamamızda Küreselleşmenin tarihsel bir bakışla izlediği yolu ve bu yolun sonunda, Küreselleşmenin hem içinden hem de tam karşısından geldiği izlenebilecek bir karşı çıkış anlamında Blokzincir teknolojisi ve Kripto Paralar irdelenmiştir
Küreselleşme, son yirmi yıl içerisinde, gerek uluslararası politika ve diplomasi alanında gerek bu alana ait akademik çalışmalarda en çok kullanılan terimlerin başında gelmektedir. Bu özelliğine rağmen, küreselleşmenin genel kabul gören... more
Küreselleşme, son yirmi yıl içerisinde, gerek uluslararası politika ve diplomasi alanında gerek bu alana ait akademik çalışmalarda en çok kullanılan terimlerin başında gelmektedir. Bu özelliğine rağmen, küreselleşmenin genel kabul gören bir tanımı bulunmamakta, bu kavram birbirinden farklı anlamlara gelebilecek şekilde kullanılmaktadır. Örneğin, literatürde küreselleşmenin, uluslararasılaşma, evrenselleşme, liberalizasyon, Batılılaşma, karşılıklı bağımlılık, modernizasyon gibi çeşitli terimlerle eşanlamlı olarak kullanıldığı görülebilmektedir.
Avrupa ülkeleri ya da Batılı devletler, ihtiyaç duyan ülkelere yüksek miktarlarda kredi ya da hibe verdiklerinde bu ülkelere paranın nasıl ve nerede harcanacağı, şeffalık ya da gerekli mekanizma ve kurum-lara sahip olmak gibi önkoşullar... more
Avrupa ülkeleri ya da Batılı devletler, ihtiyaç duyan ülkelere yüksek miktarlarda kredi ya da hibe verdiklerinde bu ülkelere paranın nasıl ve nerede harcanacağı, şeffalık ya da gerekli mekanizma ve kurum-lara sahip olmak gibi önkoşullar sunarlar. Ancak Çin devleti, görüldüğü kadarıyla, OBOR çerçevesinde verdiği kredinin nasıl ve nerede kullanılacağına çok müdahale etmiyor ve hatta Batı’nın para yardımı yaparken ortaya koyduğu koşulları iç siyasete müdahale olarak görüyor. Bilhassa gelişmekte olan devletler Çin ile aynı düşünceyi paylaştıklarından Çin devleti, Batı’ya karşı önemli bir para ve alternatif kaynak oluyor. Gelen yüksek miktardaki kredilerin nasıl harcanacağına yönelik katı bir müdahale olmaması durumu ise Çin’den kredi alan devletleri borç batağına sürüklüyor ve bundan sonra Çin’in uyguladığı "borç diplomasisi” başlıyor. Çin, yapmış olduğu kasıtlı borçlandırma ile gerek Afrika’da gerek Asya’da kredil-erini ödeyemeyen devletlerin önemli varlıklarına el koyuyor. Başka bir ifadeyle, ekonomik saiklerle başlayan ikili ilişkiler borç diplomasi-si ile siyasi bir baskı aracına dönüşüyor.
Çin devleti bu strateji ile kendine bağımlı devletlerin sayısını arttırarak küresel tahakkümünü konsolide etmiş oluyor. Çin’in Kenya’daki Mombasa Limanı, Sri Lanka’daki Hambontana Limanı, Zambia’daki Kenneth Kaunda Uluslararsı Havalimanı’na el koyması ve Pakistan’ın Çin’e olan artan borçlarından dolayı Gwadar Limanın’nı Çin’e vermesi en büyük örneklerdendir.
Son otuz yıldır, .devletin neyi, ne.ölçüde ve nasılyapması gerektiği, liberalilkeler çerçevesinde yeniden belirlenmektedir. Devletteki bu dönüşüme bağlı olarak kamu yönetimleri de yeniden yapılandırılmaktadır. Geniş bir coğrafYada hemen... more
Son otuz yıldır, .devletin neyi, ne.ölçüde ve nasılyapması gerektiği, liberalilkeler çerçevesinde yeniden belirlenmektedir. Devletteki bu dönüşüme bağlı olarak kamu yönetimleri de yeniden yapılandırılmaktadır. Geniş bir coğrafYada hemen her ülkenin yeni kamu işletmeciliği tarzında yönetsel reformlatıgündemine almış olması, bir küresel reform girişimini çağrıştırmaktadır.
Makalede, ülkelerin reform deneyimlerinin incelenerek, ülkeleri reformayönelten etmenler, reformların yöntemleri, hedefleri arasındaki benzeşmeler ve farklılıkların saptanması ile uygulama sonuçlarının tartışılması amaçlanmaktadır. Söylem düzeyinde yeni kamu işletmeciliği ilkelerinin çoğunu hedefleyen bir reform girişimi, küresel kabul edilebilecek bir ölçekte benimsenmiş görünmekle birlikte; uygulama sonuçları, "niçin, nasıl ve kimin yararına"bir kamu yönetimi reformu sorusunu sormayı gerektirecek öl~ çude sorunludur.
Büyük bir hızla yükselişe geçen küreselleşmenin merkezinde medya bulunmaktadır. Medya sayesinde tüm dünyada neredeyse tek bir kültür oluşmaya başlamıştır. Televizyonlarda, radyolarda çeşitlilik azalmış, çoğu programların formatları... more
Büyük bir hızla yükselişe geçen küreselleşmenin merkezinde medya bulunmaktadır. Medya sayesinde tüm dünyada neredeyse tek bir kültür oluşmaya başlamıştır. Televizyonlarda, radyolarda çeşitlilik azalmış, çoğu programların formatları birbirinin aynısı olmaya başlamıştır. Bunun sebebi de medyanın kontrolünün çok az sayıda medya sektörünün elinde bulunmasıdır.
Bu makale "İletişim Tarihi Doktora Dersi" Final Sınavı yerine geçen McDonaldlaşma üzerine derlenmiş bir makaledir. Makalede Sosyolog George Ritzer’ın “McDonaldlaşma” tezi üzerinden McDonaldlaşma’nın ne olduğu, geçmişi ve temel unsurları... more
ünümüz dünyasının temel niteliğini yansıtan küreselleşme olgusu, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda son dönemlerde yaşanan hızlı bütünleşme ve benzeşme sürecini ifade etmektedir. Bu süreçte dünya ölçeğinde hızla esen değişim... more
ünümüz dünyasının temel niteliğini yansıtan küreselleşme olgusu, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda son dönemlerde yaşanan hızlı bütünleşme ve benzeşme sürecini ifade etmektedir. Bu süreçte dünya ölçeğinde hızla esen değişim rüzgarları, her alanda olduğu gibi siyasal yapılarda da köklü bir dönüşümü beraberinde getirmiş, bu dönüşüm gerek uluslararası sistemde ve gerek ulusal ve ulus-altı düzeylerde yeni yönetişim modellerini kaçınılmaz kılarak, ulus-devletin geleneksel yapısında ve yetki ve işlevlerinde bir farklılaşmaya yol açmıştır.