ŞIrketler Hukuku Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Türkiye'nin projesi olarak hayata geçen ve 26 Ekim 2015'te fiilen faaliyete başlayan İstanbul Tahkim Merkezi'nin temel amaçlarından biri de Türkiye'de tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kullanılmasını teşvik etmek, bu... more
Türkiye'nin projesi olarak hayata geçen ve 26 Ekim 2015'te fiilen faaliyete başlayan İstanbul Tahkim Merkezi'nin temel amaçlarından biri de Türkiye'de tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kullanılmasını teşvik etmek, bu alanda konferanslar, seminerler, eğitim ve yayınlarda bulunarak tahkim kültürünün gelişmesine katkı sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda, İstanbul Tahkim Merkezi nezdinde İhtisas Çalışma Komisyonları kurulmuş ve Merkezimiz, 22 Nisan 2017 tarihinde "Şirketler Hukuku Uyuşmazlıkları ve Tahkim Konferansı"nı düzenlemiştir. Söz konusu Konferans, bu kitabın temelini oluşturmaktadır. Akademisyenlerin, avukatların ve tahkim uygulamacılarının yoğun katılımı ve ilgisiyle gerçekleşen bu konferansın amacı, şirketler hukuku uyuşmazlıklarının çözümünde tahkimi değerlendirmek, bu alanda uygulamada karşılaşılan sorunları tartışmak ve İstanbul Tahkim Merkezi'nin sunduğu avantajları açıklamaktı. Son derece başarılı bir şekilde gerçekleşen bu konferansta, konuşmacılarımız ve katılımcılarımızın konuya ilişkin zengin bakış açılarıyla ortaya koydukları görüşler, bu yayının hazırlanmasındaki itici güç olmuştur. Böylelikle şirketler hukuku ve tahkim alanında karşılaşılan sorunlar tespit edilerek, özellikle uygulamacılar için bir başvuru kaynağının sunulması hedeflenmiştir.
Yayın No: 475 2016 İstanbul 5846 sayılı Yasa uyarınca bu kitabın dijital iletim, CD'ye kayıt, elektronik kitap olarak yayımı ve mevcut veya ileride geliştirilebilecek her türlü araçla çoğaltılması ve yayılması hakları da dahil olmak... more
Yayın No: 475 2016 İstanbul 5846 sayılı Yasa uyarınca bu kitabın dijital iletim, CD'ye kayıt, elektronik kitap olarak yayımı ve mevcut veya ileride geliştirilebilecek her türlü araçla çoğaltılması ve yayılması hakları da dahil olmak üzere; 5846 sayılı Yasa anlamında çoğaltma, yayma ve diğer tüm yayın hakları yalnızca ve münhasıran VEDAT KİTAPÇILIK Basım Yayım Dağıtım İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Kitabın tamamının veya bir kısmının mevcut veya ileride geliştirilebilecek herhangi bir araç veya teknikle çoğaltılması, yayılması ve herhangi bir şekil ve yöntemle ticaret alanına konu edilmesi kesinlikle yasaktır. Aksine hareketler VEDAT KİTAPÇILIK Basım Yayım Dağıtım İnş. San. Tic. Ltd. Şti.'nin burada saklı tutmuş olduğu haklarının ihlali anlamını taşır. VEDAT KİTAPÇILIK Basım Yayım Dağıtım İnş. San. Tic. Ltd. Şti. olabilecek tüm hak ihlallerine karşı tüm yasal haklarını kullanmaya, fikri hak ve emeği korumaya kararlıdır.
Anonim şirketin haklı nedenle feshi davası, hukukumuzda ilk olarak Türk Ticaret Kanunu'nun 531. maddesinde düzenlenmiş olup, işbu davada davalı sıfatının kime veya kimlere ait olduğuna ilişkin doktrinde ileri sürülen görüşler ve Yargıtay... more
Anonim şirketin haklı nedenle feshi davası, hukukumuzda ilk olarak Türk Ticaret Kanunu'nun 531. maddesinde düzenlenmiş olup, işbu davada davalı sıfatının kime veya kimlere ait olduğuna ilişkin doktrinde ileri sürülen görüşler ve Yargıtay kararları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu itibarla, çalışmamız kapsamında davalı sıfatının belirlenmesi sorunsalı, medeni usul hukukunu ilgilendiren yönleriyle ele alınmıştır.
Özet 6102 sayılı TTK m. 392'de "Yönetim Kurulu Üyelerinin Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı" düzenlenmiştir. Bu hak, yönetim kurulu üyesinin ağır ve kapsamlı sorumluluğunun bir gereğidir. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerine tanınan bilgi... more
Özet 6102 sayılı TTK m. 392'de "Yönetim Kurulu Üyelerinin Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı" düzenlenmiştir. Bu hak, yönetim kurulu üyesinin ağır ve kapsamlı sorumluluğunun bir gereğidir. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerine tanınan bilgi alma ve inceleme hakkı, şahsi bir hak olup, bu hakkın kısıtlanması ve kaldırılması mümkün değildir. Yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma ve inceleme taleplerinin başkan ve ardından yönetim kurulu tarafından reddi halinde, TTK m. 392'de mehaz İsviçre düzenlemesinden farklı olarak mahkemeye müracaat imkânı getirilmiştir. Mahkemeye müracaat halinde, üye somut olarak istediği bilgilerin kendisine verilmesini istemelidir. Şirketin bu bilgi ya da belgeleri sunmaktan kaçınma hususunda haklı bir gerekçesi yoksa bu bilgi ve belgelerin sunulması gerekir. Bu anlamda yönetim kurulu kararının butlanının (geçersizliğinin) tespitinin istenmesi, hükmün amacını gerçekleştirmekten uzaktır.
- by İlhan DİNÇ
- •
- Arbitration, Türkçe, Tahkim, Ticaret Hukuku
Lisans öğrenciler için Ders Notu Serisi Şirketler Hukuku ders notu 2
Lisans öğrenciler için Ders Notu Serisi Şirketler Hukuku ders notu 1
Bu çalışmanın konusu olan hisse senetleri kavramı, anonim şirketler hukukunun en temel kavramlarından biridir. Çalışmada öncelikle pay kavramı incelenecektir. Böylelikle pay kavramının tanımı ve özellikleri üzerinde durulacak ve pay... more
Bu çalışmanın konusu olan hisse senetleri kavramı, anonim şirketler hukukunun en temel kavramlarından biridir. Çalışmada öncelikle pay kavramı incelenecektir. Böylelikle pay kavramının tanımı ve özellikleri üzerinde durulacak ve pay kavramının diğer kavramlarla olan ilişkisi incelenecektir. Bu ilk bölümden sonra, pay senedi kavramının detaylı bir şekilde incelenmesine çalışılacaktır. Bu bakımdan, pay senedinin tanımı, özellikleri, şekli, çıkarılma amacı ve çıkarılmasının sonuçları ortaya konulacak, pay senedi çıkarma zorunluluğu ve bu zorunluluğa aykırılığın yaptırımları incelenecektir. Son bölümde, pay senedinin türleri ile pay ve pay senetlerinin türlerine göre devir şekilleri incelenmeye çalışılacaktır. Son olarak, pay defterine kayıt konusuna değinilecektir.
Anonim ortaklıklarda değişik gerekçelerle pay sahipleri sözleşmeleri yapılmaktadır. Bu sözleşmelerde tarafların önalım hakkına da yer verilmektedir. Çalışma, anonim ortaklık pay sahipleri arasında yapılan sözleşmelerde yer verilen önalım... more
Dünya ekonomisinin devam eden ve gelişen süreci içerisinde şirketler, piyasadaki gücünü artırmak, müş-teri çevresini genişletmek ve var olan rekabeti aza indirgemek amacıyla, birleşme yoluna gitmektedirler. Şirket birleşmelerinden sadece,... more
Dünya ekonomisinin devam eden ve gelişen süreci içerisinde şirketler, piyasadaki gücünü artırmak, müş-teri çevresini genişletmek ve var olan rekabeti aza indirgemek amacıyla, birleşme yoluna gitmektedirler. Şirket birleşmelerinden sadece, birleşme tarafı şirketler değil; alacaklılar da etkilenmektedir.
Tam hâli Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü 60. Yıl Armağanında yayımlanan bu hakemli makalede; önemli nitelikteki işlemler neticesinde doğan ayrılma hakkı ile yine önemli nitelikteki işlemler neticesinde doğan pay alım teklifi... more
Tam hâli Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü 60. Yıl Armağanında yayımlanan bu hakemli makalede; önemli nitelikteki işlemler neticesinde doğan ayrılma hakkı ile yine önemli nitelikteki işlemler neticesinde doğan pay alım teklifi zorunluluğunun şartları ve pay sahibinin ortaklıktan ayrılma süreci incelenmiştir. Bu kapsamda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK), 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SPKn) ile başta II-23.1 no.lu Önemli Nitelikteki İşlemlere İlişkin Ortak Esaslar ve Ayrılma Hakkı Tebliği olmak üzere Sermaye Piyasası Kurulu'nun düzenlemeleri ele alınmıştır.
Tüzel kişiliğe sahip olan anonim ortaklıkların iradesi genel kurulda alınan kararlar vasıtasıyla oluşur. Pay sahipleri veya onların temsilcilerinden olusan genel kurulda kararlar, katılanların kullandıkları oyların bir araya gelmesi ile... more
Tüzel kişiliğe sahip olan anonim ortaklıkların iradesi genel kurulda alınan kararlar vasıtasıyla oluşur. Pay sahipleri veya onların temsilcilerinden olusan genel kurulda kararlar, katılanların kullandıkları oyların bir araya gelmesi ile alınır ve alınan karar ortaklığın irade beyanı olarak hem bütün pay sahiplerini hem de diğer organları bağlar. Bu yönüyle genel kurul kararı, tek taraflı bir hukuki işlem niteliğindedir. Oy hakkını haiz pay sahibinin genel kurulda oylaması yapılan konudaki iradesini açığa vuran “oy” da bu anlamda bir irade açıklamasıdır. Tek bir oyun içindeki irade açıklamasının bir hukuki sonucu vardır: O da, pay sahibinin ilgili konudaki arzusunun olumlu, olumsuz ya da çekimser bir sekilde ortaya konulmasıdır. Bunun yanında, pay sahibinin dışa açıkladığı bu irade beyanına kanunda –karara muhalif kalan pay sahibinin iptal davası açma hakkı, yönetim kurulunun ibrası yönünde oy kullanan pay sahibinin sorumluluk davası açamaması gibi- başka sonuçlar da bağlanmıştır. Pay sahibi oy hakkını kullanarak
yenilik doğuran bir irade açıklamasında bulunmaktadır. Bu bağlamda anonim ortaklık genel kurulunda kullanılan oyun hukuki niteliği de, tek taraflı ve yöneltilmesi/varması gerekli sarih irade beyanını gerektiren, yeni bir hukuki durum yaratan bir hukuki islem olarak tespit edilmekte ve bu yönüyle genel kurul kararından bağımsızlaşmaktadır. Bu yönüyle “oy”un hukuki işlem olmasının özel anlamı ve buna ilişkin kendisine has hukuki sonuçları vardır.
Çalışmamızda, hem halka kapalı hem de halka açık anonim ortaklıklar bakımından, kayıtlı sermaye sisteminin temel yapısı ve anılan sistemde yönetim kuruluna tanınabilecek yetkilerin kapsamı incelenmektedir. Bu kapsamda özellikle sermaye... more
Çalışmamızda, hem halka kapalı hem de halka açık anonim ortaklıklar
bakımından, kayıtlı sermaye sisteminin temel yapısı ve anılan sistemde yönetim kuruluna tanınabilecek yetkilerin kapsamı incelenmektedir. Bu kapsamda özellikle sermaye artırım yetkisi ile bağlantılı olan; imtiyazlı pay çıkarma yetkisi, itibarî değerin üzerinde veya altında pay çıkarma yetkisi, imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını kısıtlama yetkisi ve yeni pay alma haklarını sınırlandırma yetkilerine değinilmektedir.
1. Emredici hükümler ilkesine ilişkin hükümler, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte, yeni ihdas edilmiştir. Hükümler, Alman POK 23 (5) paragrafından esinlenerek kaleme alınmıştır.... more
Yakın zamanda kurulan Türkiye Varlık Fonu’nun, şirketler hukuku, rekabet hukuku ve sermaye piyasası hukuku gibi hukukun birçok alanında etkileri söz konusudur. Bu etkilerin Türkiye’nin hukuki ve ekonomik sisteminde yaratabilecekleri olası... more
Yakın zamanda kurulan Türkiye Varlık Fonu’nun, şirketler hukuku, rekabet hukuku ve sermaye piyasası hukuku gibi hukukun birçok alanında etkileri söz konusudur.
Bu etkilerin Türkiye’nin hukuki ve ekonomik sisteminde yaratabilecekleri olası problemlerin önlenmesi için önceden incelenmeleri ve açıklığa kavuşturulmaları gerekir. Açıklığa kavuşturulması gereken hususlardan biri, Türkiye Varlık Fonu ve portföyünde yer alan şirketlerin bir şirketler topluluğu oluşturup oluşturmadığıdır.
Bunu takiben ele alınması gereken bir diğer husus ise, eğer gerçekten ortada bir şirketler topluluğu varsa, Türkiye Varlık Fonu mevzuatı da göz önüne alındığında, Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerinin doğrudan uygulanıp uygulanamayacağı hususudur.
Bu makale, varlık fonu kavramının mahiyetini, kuruluş amaçlarını ve biçimlerini açıklayarak incelemekte, ardından ise Türkiye Varlık Fonu’nu ve Türkiye Varlık Fonu çevresinde oluşan şirketler topluluğunu ele almaktadır.
Giriş Şirketler topluluğu, büyük çaplı ekonomik faaliyetler yürüten teşebbüsler açısından vazgeçilmez bir yapılanma haline gelmiştir. Şirketler topluluğuna yönelik düzenlemeler TTK m. 195-209 hükümlerinde yer bulmuştur. Böylelikle bu... more
Giriş Şirketler topluluğu, büyük çaplı ekonomik faaliyetler yürüten teşebbüsler açısından vazgeçilmez bir yapılanma haline gelmiştir. Şirketler topluluğuna yönelik düzenlemeler TTK m. 195-209 hükümlerinde yer bulmuştur. Böylelikle bu hususta önemli bir ihtiyaç karşılanmıştır. Bu düzenleme ile, teşebbüsler arasındaki hakimiyet ilişkilerinin hakimiyete tabi olan teşebbüs ve diğer hak sahipleri üzerindeki olumsuz etkilerinin giderilmiştir. Bu çalışmada ilk önce topluluğa ilişkin kavramlar, Benzer kavramlar, ve unsurlar daha sonra ise hakim şirket ve bağlı şirket, ve son olarak topluluğun amacı ve hakimiyetin türleri ele alınmıştır.
Blockchain ve kripto paralara ilişkin Türk hukukunda birçok konunun ilk defa ele alındığı kitabımızın 2019 yılındaki ilk baskısı uzunca bir süre önce tükenmesine karşın işlerimizin yoğunluğundan yeni baskıyı ancak yapabilmiş... more
İslam iktisadındaki uygulama ve kurumlarla ilgili okuyucunun sorularına pratik, kısa ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin üçüncü kitabı olan bu eserde İslam iktisadında ortaklık... more
İslam iktisadındaki uygulama ve kurumlarla ilgili okuyucunun sorularına pratik, kısa ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin üçüncü kitabı olan bu eserde İslam iktisadında ortaklık konusu 40 soru etrafında teorik bir derinlikten ziyade, her seviyeden insanın kolaylıkla anlayacağı bir formatta verilmiştir.
İslam; hayatın tüm boyutlarına ışık tutan, hayatı şekillendiren bütüncül bir dindir. Bir Müslümanın gündelik hayatı ve mesleğiyle ilgili konularda dininin temel hükümlerini öğrenmesi, ilmihal bilgisi kapsamında kendisi için farzdır. Bu sebeple ticaretle uğraşan bir Müslümanın da ticari hayatla ilgili temel dini bilgilere sahip olması zorunludur. Ticari hayatta şirketler merkezi konumdadır. Şirketlerin kayda değer bir kısmı ya baştan ortaklık şeklinde kurulmakta ya da zamanla miras veya başka yollarla ortaklığa dönüşmektedir. Ortaklık şeklinde çalışan şirketlerin ekonomiye kazandırdığı canlılığın yanı sıra ortaklıklardan kaynaklanan sorunlar ve anlaşmazlıklar da ticari hayatın bir gerçeğidir. Bu bakımdan, kitap ortaklıklara dair temel İslamî hükümleri soru-cevap formatında ele almaktadır. Kitabın kolay anlaşılması için sade bir dil kullanılmasına özen gösterilmiş ve konular kısa ve bilgilendirici şekilde sunulmuştur. Sorulara verilen cevapların ortaklık hükümlerini öğrenmek isteyen herkese hitap etmesi amaçlanmıştır.
Toplumdaki adaletin ve düzenin sağlanması açısından büyük katkıya sahip olan, adaleti dağıtan, uygulayan ve gerçekleştiren hakimlerin bu görevlerini yerine getirebilmeleri, toplumsal adalete, huzura ve barışa, bireylerin hak ve... more
Toplumdaki adaletin ve düzenin sağlanması açısından büyük katkıya sahip olan, adaleti dağıtan, uygulayan ve gerçekleştiren hakimlerin bu görevlerini yerine getirebilmeleri, toplumsal adalete, huzura ve barışa, bireylerin hak ve özgürlüklerinin gerçekleştirilebilmesine, eşitliğe katkı sağlayabilmeleri için bağımsız olmaları çok önemlidir. Hakimlerin bağımsızlığı bu önemli işlevinden dolayı bir anlamda hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından birisidir; fakat hakimlerin bağımsızlığı tek başına tam olarak işlevini gösteremeyeceğinden, hakimlere birtakım teminatlar da tanınması gerekir; yani hakimlerin bağımsızlığının tam olarak gerçekleştirilebilmesi için hakimlerin teminatının da var olması gerekir. Bundan dolayı bu makalede mahkemelerin bağımsızlığının ve hakimlerin teminatının unsurları, amacı ve önemi Anayasa maddeleri ve uluslararası antlaşmalar, belgeler çerçevesinde incelenecek ve konu hakkındaki görüşler, tartışmalar yansıtılmaya çalışılacaktır.
Türk şirketler hukukuna göre aralarında kanunda belirtilen hallerden herhangi birisiyle dolaylı veya doğrudan hakimiyet ilişkisi içerisinde olan şirketler "Şirketler Topluluğu" olarak adlandırılır. "Türk hukukunda, Alman hukukunun aksine,... more
Türk şirketler hukukuna göre aralarında kanunda belirtilen hallerden herhangi birisiyle dolaylı veya doğrudan hakimiyet ilişkisi içerisinde olan şirketler "Şirketler Topluluğu" olarak adlandırılır. "Türk hukukunda, Alman hukukunun aksine, hakimiyet ilişkisine dayalı "topluluk unsurlarının", sadece "ticaret şirketleri" olması öngörülmüş ve dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu'nda "şirketler topluluğu" terimi tercih edilmiştir." 1 Şirketler topluluğu "holding" kavramından farklıdır ve holding kavramıyla karıştırılmaması gerekir. Türk Ticaret Kanunu'na göre holdinglerin amacı başka işletmelere katılmaktan ibarettir. Holding şirket kurmak için herhangi bir şirket üzerinde hakimiyet tesis etmek veya herhangi bir şirkete iştirak etmek gerekmemektedir. Sadece anonim şirketler için öngörülen asgari sermaye miktarı sağlanarak ve Bakanlık izni alınarak bir holding kurmak veya mevcut bir anonim şirketi holdinge dönüştürmek mümkündür. Şirketler topluluğunda ise hakim veya bağlı şirketin anonim şirket olma 2 zorunluluğu yoktur. Bu husus kanunun lafzından anlaşılmaktadır. İlgili madde herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaksızın ticaret şirketlerini kapsayacak bir şekilde düzenlenmiştir. Pulaşlı H. Şirketler Hukuku Genel Esaslar, § 7 No. 4 1 Daha ayrıntılı bilgi için bkz; Çakır Rasim Can, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda Holding Şirketler 2 % 1 "Holdingin amaç ve konusu başka şirketlere iştirak olmakla birlikte, bir tek ortaklıktan da oluşması mümkündür. Şirketler topluluğu ise, kavramdan da anlaşılacağı gibi, bir "topluluk" oluşturulması için başta birden çok şirketin varlığı şarttır ve daha önemlisi de bir şirket türü değildir. Ancak şirketler topluluğunda, başka şirketlere iştirak etmek gibi bir amacın olması gerekli değildir." 3 Hakimiyet ilişkisi Türk Ticaret Kanunu'nun 195. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya dolaylı 4 olarak;
Ticaret Hukuku - Ders Notları
Tarihçe ve Esaslar
Ticari işletmenin devri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte yeniden düzenlenmiştir. Yeni düzenleme ile birlikte ticari işletmenin devri kurumu farklı bir yapıya bürünmüştür. Kurumun yapısını önemli ölçüde değişikliğe uğratan bu... more
Ticari işletmenin devri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte yeniden düzenlenmiştir. Yeni düzenleme ile birlikte ticari işletmenin devri kurumu farklı bir yapıya bürünmüştür. Kurumun yapısını önemli ölçüde değişikliğe uğratan bu düzenleme, birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Türk hukukunda ticari işletmenin devri kurumu ele alınırken başta İsviçre olmak üzere Alman ve Avusturya hukukundaki düzenlemelere de yer verilmiştir. Bu eserde ticari işletmenin devri, yerli ve yabancı doktrin görüşleri ve yargı kararları dikkate alınarak özel hukukun diğer alanlarındaki etkileri ile birlikte kapsamlı bir şekilde incelenmeye çalışılmıştır.
Dünya ticaretinin giderek büyümesine ve daha sarmal hale gelmesine, ulusal sınırları aşan sermaye toplulukları ve gerek yönetimsel gerekse finansal açıdan devasa yapılara sahip şirket grupları önayak olmuştur. Piramit yapıyı andıran bu... more
Dünya ticaretinin giderek büyümesine ve daha sarmal hale gelmesine, ulusal sınırları aşan sermaye toplulukları ve gerek yönetimsel gerekse finansal açıdan devasa yapılara sahip şirket grupları önayak olmuştur. Piramit yapıyı andıran bu toplulukların en tepesinde ise grup içindeki tüm şirketleri aldığı kararlarla yöneten holding şirketler bulunmaktadır.
Pay kavramı, anonim şirketler hukukunundaki en önemli kavramlardan biridir. Anlam itibariyle tek yönlü bir kavram olmamakla birlikte anonim şirketler hukukunda da birçok farklı anlamda karşımıza çıkmaktadır. Pay kavramına 6102 sayılı Türk... more
Pay kavramı, anonim şirketler hukukunundaki en önemli kavramlardan biridir. Anlam itibariyle tek yönlü bir kavram olmamakla birlikte anonim şirketler hukukunda da birçok farklı anlamda karşımıza çıkmaktadır. Pay kavramına 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 329/1. Maddesinde şu şekilde yer verilmiştir; "anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan şirkettir". Kanundaki ifadeden de anlaşılacağı üzere anonim şirketlerin sermayesi kesin olarak belirlenmiştir ve belirlenen bu sermayenin birimlere ayrılmasına da pay denilmektedir. Bu çalışmada pay kavramı anonim şirketler hukuku bağlamında incelenmiş olup, pay sahibinin bu paylardan kaynaklı hak ve yükümlülüklerine yer verilmiştir.
Veto hakkı Türk Ticaret Kanunu’nda ayrıntılı olarak düzenlenen bir kavram olmayıp, TTK’da sadece ismen zikredilmiştir (md. 577/I-e). Buna göre şirket sözleşmesinde veto hakkına yer verilmesi durumunda bunun bağlayıcı olduğu... more
Veto hakkı Türk Ticaret Kanunu’nda ayrıntılı olarak düzenlenen bir kavram olmayıp, TTK’da sadece ismen zikredilmiştir (md. 577/I-e). Buna göre şirket sözleşmesinde veto hakkına yer verilmesi durumunda bunun bağlayıcı olduğu belirtilmiştir. Veto hakkı, sahibine oldukça stratejik bir güç bahşettiği için, ortaklara veto hakkı tanındığı durumlarda ortaya çıkması muhtemel pek çok sorun bulunmaktadır. Bu sorunların ne şekilde çözüleceği hususu ise içtihat ve doktrine bırakılmıştır. Bu makale öncelikle bir kavram olarak veto hakkını ele alacak ve onun benzer kavramlarla mukayesesini yapacaktır. Akabinde veto hakkı türlerinden bahsedilecektir. Bu makalenin ana konusunu ise şirket sözleşmesi ile tesis edilen akdi veto hakkının temel özelliklerinin analiz edilmesi teşkil etmektedir. Bu kapsamda akdi veto kavramı ele alınırken İsviçre hukuku ile de mukayese yapılacaktır. Son olarak ortaklara veto hakkı tanınması durumunda, bu hakkın kullanılmasından kaynaklanabilecek muhtemel sorunların neler olabileceği ve bu sorunların ne şekilde çözülebileceği konusunda çözüm önerileri sunulacaktır.
İşbu çalışma, 01.07.2011 tarihinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde düzenlenen “Türk Alman Hukuk Sempozyumu - Deutsch Türkisches Rechtssymposium: Teori ve Uygulama Açısından Şirketlerin Kurallara Uyması (Compliance) Tartışmaları”... more
İşbu çalışma, 01.07.2011 tarihinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde düzenlenen “Türk Alman Hukuk Sempozyumu - Deutsch
Türkisches Rechtssymposium: Teori ve Uygulama Açısından Şirketlerin Kurallara Uyması (Compliance) Tartışmaları” isimli sempozyum çerçevesinde hazırlanan tebliğ metnine dayalı olduğu için, anılan Sempozyum ve burada sunulan tebliğlerin yöneldiği alanlar da göz önüne alınarak, burada, özellikle Kıta Avrupası hukukunda yeni gelişmekte olan, Türk hukuku açısından ise çok yeni bir konu olan “compliance” hukukuna yönelik ayrıntılı bilimsel tartışmalara ve değerlendirmelere girilmektense, kavramın ne olduğu ve bilhassa anonim ortaklıklar hukukundaki muhtemel karşılığına yönelik açıklamalarda ve öncül tespitlerde bulunulacaktır.
04.09.2018 tarihinde resmi gazete yayınlanan 2018-32/48 No'lu tebliğ ile, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara ilişkin bazı değişiklikler ve bilgiler yayınlanmıştır. İhracat yapan tüm müvekkillerimizin dikkatine... more
04.09.2018 tarihinde resmi gazete yayınlanan 2018-32/48 No'lu tebliğ ile, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara ilişkin bazı değişiklikler ve bilgiler yayınlanmıştır. İhracat yapan tüm müvekkillerimizin dikkatine sunulmaktadır. Ayrıca bu maile ek olarak, söz konusu tebliğin tamamını da bulabilirsiniz. Bu mailde yer alan mavi yazılar tarafımızca yapılan yorumlardır. Siyah olanlar ise tebliğden alıntılardır. Bu tebliğ bugün (4.9.18) yürürlüğe girmiştir ve yürürlük tarihi 6 aydır. Ancak Bakanlığın uzatma yetkisi de vardır. Yerel seçimlere kadar ekonominin makyajlanması için böyle bir plan ortaya konularak, yerel seçimlerden sonra devamı da yüksek ihtimalle mümkündür. Ayrıntısı bu mailde ve ayrıca sizlere daha fazla bilgi verileceği şerhiyle beraber bu tebliğin getirdiği en önemli yenilik şudur: • Türkiye'de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedeller, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilir veya getirilir. Bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez. Söz konusu bedellerin en az %80'inin bir bankaya satılması zorunludur. • Satılması ibaresini dövizin TL'ye çevrilmesi şeklinde yorumluyoruz. Daha basit bir anlatımla anlatılacak olursa ihracat yapıldığı zaman ihracat karşılığı alınan ödeme (döviz) 180 gün içerisinde bankaya girmek zorunda bu süre içerisinde de gelen dövizin %80'i TL'ye çevrilmek zorundadır. Eğer siz sayın müvekkilimizin hem ihracatı varsa hem de ithalatı varsa süreç şu şekilde olacaktır. İhracat ile kazanılan döviz 180 gün içinde TL'ye çevrilecek. İthalat ödemesi ise bu sürenin dışında kalırsa örneğin 200. Gün döviz ödemesi varsa, TL'ye çevrilen para 200. Gün yeniden döviz satın alınarak yapılacaktır. Bu da kur dalgalanması yüzünden ihracatçıyı zora sokacaktır. Bu yüzden hem borçlanmada hem de alacaklı durumda dövizle yapılacak işlemlerde sürelerin hassas ayarlanması gerekmektedir. · Aynı tebliğde ihracat ödemeleri için sınırlandırılma getirilmiştir. Buna göre ödeme şekilleri yalnızca aşağıdaki şekillerde olacaktır. (2) İhracat işlemlerine ilişkin bedeller aşağıdaki ödeme şekillerinden birine göre yurda getirilebilir. a) Akreditifli Ödeme, b) Vesaik Mukabili Ödeme, c) Mal Mukabili Ödeme, d) Kabul Kredili Akreditifli Ödeme, e) Kabul Kredili Vesaik Mukabili Ödeme, [Type text][Type text][Type text]
Prof. Dr. Şükrü Yıldız'ın Şirketler Hukuku dersinde tutulmuş notlardır. İçerik: Şirketler Hukuku teorisi, Adi Şirket, Birleşme ve Bölünme gibi genel ve ilk kısımdan ibarettir.Ayrıca Prof. Dr. Mehmet Bahtiyar ve Prof. Dr. Oruç Hami... more
Prof. Dr. Şükrü Yıldız'ın Şirketler Hukuku dersinde tutulmuş notlardır. İçerik: Şirketler Hukuku teorisi, Adi Şirket, Birleşme ve Bölünme gibi genel ve ilk kısımdan ibarettir.Ayrıca Prof. Dr. Mehmet Bahtiyar ve Prof. Dr. Oruç Hami Şener'in ders kitaplarından da istifade edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca her gerçek ve tüzel kişi tacir ticari defterleri tutmak ve belirtilen kanuni süre boyunca saklamakla yükümlüdür. Tacirlerin tutmak ve saklamakla yükümlü olduğu ticari defterlerin zıya olma... more
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca her gerçek ve tüzel kişi tacir ticari defterleri tutmak ve belirtilen kanuni süre boyunca saklamakla yükümlüdür. Tacirlerin tutmak ve saklamakla yükümlü olduğu ticari defterlerin zıya olma durumunda ilgili ticari defter hakkında yapılması gereken işlemler ve yükümlülüğe aykırılık durumunun sonuçları hakkındaki bu çalışma ilginize sunulmaktadır.
Özet Makalemizde özellikle limited şirket ortağının şahsi alacaklısının alacağını TTK m. 133 çerçevesinde alabilme imkânları incelenecektir. Öncelikle genel olarak şahıs şirketleri ile sermaye şirketlerinde hisse haczinin temel... more
Özet Makalemizde özellikle limited şirket ortağının şahsi alacaklısının alacağını TTK m. 133 çerçevesinde alabilme imkânları incelenecektir. Öncelikle genel olarak şahıs şirketleri ile sermaye şirketlerinde hisse haczinin temel özellikleri ve TTK m. 133/2 ile getirilen değişikliklere değinilecektir. Daha sonra, bir alacaklının TTK m. 133 çerçevesinde bir limited şirket ortağından alacağını alma yöntemlerine bakılarak özellikle çıplak pay haczi konusu ayrıntılı olarak değerlendirilecektir. Çıplak payın haczinin kapsamına nelerin girdiği, çıplak payın haciz usulü ve hissenin cebri icra yolu ile satılması üzerine şirketin TTK m. 596 kapsamında haklarının neler olduğu incelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler Limited şirket, çıplak pay, haciz, İİK m. 89, İİK m. 94. Giriş Ticaret Kanunu'muzda 573 ve 644. maddeleri arasında düzenlenen limited şirket, ülkemizin ticari hayatında, önemli bir yer tutmakta olup ülkemizin en yaygın şirket türünü oluşturmaktadır. Limited şirketlerin anonim şirketlere nazaran daha az sermaye gerektirmesi, basit yönetim şekline sahip olması, kişisel unsurları koruması ve şirket borçlarından dolayı şirket malvarlığı ile sorumlu olunması bunun en önemli sebepleri arasında yer almaktadır 2. Limited şirketin tanımı ve esas özelliklerine ilişkin açıklamalar, TTK m. 573'te yapılmıştır. Buna göre; "(1)Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur. (2) Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme 1 Doktor Öğretim Üyesi, Hakan ALBAYRAK, Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Medeni Usul ve İcra İflas
Şirketlerin nakit sermaye artırımı yapması durumunda artırılan sermaye miktarı üzerinden hesaplanacak bir faiz miktarının kurumlar vergisi matrahından indirilmesine izin veren bir uygulama Kurumlar Vergisi Kanununda yer almaktadır. Söz... more
Şirketlerin nakit sermaye artırımı yapması durumunda artırılan sermaye miktarı üzerinden hesaplanacak bir faiz miktarının kurumlar vergisi matrahından indirilmesine izin veren bir uygulama Kurumlar Vergisi Kanununda yer almaktadır. Söz konusu indirim uygulaması, şirketlerin nakit yoluyla sermaye artırımlarını teşvik etmek amacıyla yürürlüğe konulmuştur. Buna karşılık, konuya ilişkin Kurumlar Vergisi Genel Tebliği düzenlemeleri, bazı Genelge ve özelge açıklamaları çeşitli işlemler bakımından “nakit sermaye artırımı” kavramının hatalı yorumlanmasına ve değerlendirilmesine yol açmıştır. Özellikle pay sahiplerinin şirkete nakden vermiş olduğu borcun sermaye artırımında kullanılması hakkında ayni sermaye artırımı nitelendirmeleri yapılarak herhangi bir yasal dayanağı olmadan bu tip sermaye artırımları belirtilen indirim uygulamasının kapsamı dışında bırakılmıştır. Çalışmamızda, ortak alacağının şirket sermayesine eklenmesi durumunda kurumlar vergisi matrahında indirim uygulamasına gidilmesi gerektiği hususunu ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu bağlamda; sırasıyla KVK’nın ilgili hükmüne yönelik irdeleme yapılmakta, ortak alacağının sermaye eklenmesinin ayni-nakdi sermaye artırımı türlerinden hangisinin kapsamı dahilinde ele alınması gerektiği üzerinde durulmakta ve bununla birlikte konuya ilişkin Genel Tebliğ, Genelge ve özelge düzenlemeleri ile açıklamaları bağlamında çeşitli değerlendirmelerde bulunulmaktadır