Bizans Sanatı Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
Özet: Amisos teritoryumunda ortaya çıkan kilise kalıntısı, kentteki en erken kilise örneğini temsil etmektedir. Kilise kalıntısının zemininde yer alan M.S. 5. yüzyılı ön plana çıkaran taban mozaiği Yunan-Roma mozaik sanatının... more
Özet: Amisos teritoryumunda ortaya çıkan kilise kalıntısı, kentteki en erken kilise örneğini temsil etmektedir. Kilise kalıntısının zemininde yer alan M.S. 5. yüzyılı ön plana çıkaran taban mozaiği Yunan-Roma mozaik sanatının özelliklerini barındırmaktadır. Amisos kentinin Erken Bizans Dönemi'ne ait verileri ortaya koyması açısından kilise kalıntısı ve taban mozaiği önemli bir yere sahiptir. Abstract: The ruins of the church that was found in the Amisos territory represent the earliest church example in the city. The mosaic paving the ground floor of the church ruin which bring A.D. 5th century into the forefront also contains the characteristics of Greek-Roman mosaic art. The remains of the church and the
Byzantion adını Byzas adlı bir kişiye bağlayan üç ayrı öykü vardır. Byzas, öykülerin birinde, İ.Ö. 660 yılında Sarayburnu’na yerleşen Megaralı göçmenlerin önderidir. Bir başka öyküde Byzas, Zeus’un İo’dan kızı Kerossea ile deniz tanrısı... more
Byzantion adını Byzas adlı bir kişiye bağlayan üç ayrı öykü vardır. Byzas, öykülerin birinde, İ.Ö. 660 yılında Sarayburnu’na yerleşen Megaralı göçmenlerin önderidir. Bir başka öyküde Byzas, Zeus’un İo’dan kızı Kerossea ile deniz tanrısı Poseidon’un oğlu olup, Kerossea’yi nympha Semystra büyütmüştür. Yine başka bir öykü de Byzas nymphe Semestra’nın oğlu ve Trakya Kralıdır. Ayrıca İstanbul kentini onun karısı Phidaleia kurmuştur. Dünya tarihinin en uzun ömürlü devletlerinden birisi olan Bizans’ın kuruluşunun, Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye bölünmesiyle olduğu genel olarak kabul edilmekle birlikte; etnik, kültürel ve sosyal nedenlerle bu ikiye bölünme 1.yy.a kadar tarihlenebilmektedir. Bizans, Doğu Roma İmparatorluğu olarak da bilinmektedir. Bizans İmparatorluğu, Kıbrıs’ı Fenike, Filistin, Suriye ve Kilikya’ya bağlı bir il olarak 800 yıl boyunca idare etmiştir. Ada’da Haçlılar dönemine kadar herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Bu dönemde kilise ve devlet arasındaki bağ gelişmiştir. Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte Ada’ya bir Ortodoks Kilisesi olan Kıbrıs Kilise’si kurulmuştur. Bu kilise, yeri geldiğinde halkın çıkarlarını savunan bir güç olarak kabul edilmiştir. Kıbrıs Kilisesi, ilk olarak, 325 yılında İznik’te toplanan Birinci Ökümenik Konsil’de, 343 yılında Sofya’da toplanan İkinci Ökümenik Konsil’de ve 431 yılında Efes’te toplanan Üçüncü Ökümenik Konsil’de gittikçe artan sayıda piskoposla temsil edilmiştir. Çalışmada Kıbrıs Adası’nda Hıristiyanlığın yayılmasını sağlayan azizlerden biri olan Kıbrıslı St. Barnabas adına yapılan St. Barnabas (Aziz Barnabas) Manastırı’nın tarihi süreçleri anlatılmış olup Kıbrıs turizmine etkileri araştırılmıştır.
ÖZET Bugün " Bağyurdu " olarak anılan Gesi, Kayseri'nin 19 km. kuzeydoğusundadır. 9. yüzyıl sonu 10 yüzyıl başlarına rastlayan VI. Leon döneminde yöre, Kappadokya theması ile ilişkili " Kharsianon " adında küçük askeri sınır bölgesi... more
ÖZET Bugün " Bağyurdu " olarak anılan Gesi, Kayseri'nin 19 km. kuzeydoğusundadır. 9. yüzyıl sonu 10 yüzyıl başlarına rastlayan VI. Leon döneminde yöre, Kappadokya theması ile ilişkili " Kharsianon " adında küçük askeri sınır bölgesi olarak belirlenmiştir. O zamanlarda yöre, piskoposların geçici olarak ikamet ettiği bir yerdir. Erciyes dağının kuzeydoğusunda boyunca uzanan dağ sırasının batı bölümünü oluşturan Koramaz Dağının batıya bakan yamaçları üzerinde pek çok vadi meydana gelmiştir. Bu vadilerden; Ağırnas, Gesi ve Derevenk önemli yerleşimler içermektedir. Gesi'nin batısında bulunan Küçük Bürüngüz'e bağlı Üskübü (Subaşı) köyünün batısında halk tarafından " Giyret " olarak adlandırılan kayalık bölgede, Bizans dönemine ait bir yapı kompleksi tespit edilmiştir. Yapı kompleksi kilise, tören salonu, ahır, mutfak, kiler, yaşam birimleri ve güvercinlikten oluşmakla birlikte, küçük bir topluluğa ait mesken olmalıdır. Dini, sivil yapıları ve yaşam birimleri bütünlük gösteren bu kompleksi genelde mimari özelliklerine dayanarak 10-11. yüzyıla tarihlemek mümkündür. 16 km. uzunluğundaki Ağırnas Vadisi'nde yapılan çalışmalarda yoğun olarak güvercinlikler, gübre depolama mekânları ile hububat depoları ve şarap işlikleri bulunmuştur. Gesi'deki Bizans güvercinlikleri yerleşimin ekonomisi açısından ayrı bir öneme sahip olup güvercinlerin güvenli olarak yuvalayıp, çoğalmaları ile tarla ve bağlarının verimini artıran gübreleri oluşturmaları açısından önemlidir. Ağırnas vadisindeki güvercinlikleri mimari özellikleri açısından üç grupta incelemek mümkündür. İlk grubunu, kare yada dikdörtgen planlı, hazne adı verilen kuş barınağı ile gübrenin toplandığı mekanları içeren bağımsız yapılar oluşturur. İkinci grup, birbiri ile bağlantılı çok sayıda güvercinliklerdir. 3. Grup güvercinlikler diğer iki gruba oranla daha komplike yapılardır. Tek hazne ile birlikte birden fazla gübre ve yem depoları ve işlikler içerir. Güvercinlikler, yöredeki Türk Dönemine ait güvercinlikler ile ortak mimari özellikler gösterdiği gibi bazı farklılıklara da sahiptir. Ağırnas vadisinin diğer zirai yapı örnekleri, güvercinliklerin yanında bağımsız olarak inşa edilmiş, hububat depolarıdır. Zemininde * Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Birimi tarafından desteklenmiştir. Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
HRİSTİYAN SANATININ SOSYOLOJİK OLARAK İNCELENMESİ 19. yüzyıl Rum-Ortodoks kiliselerinde yer alan EPİTAFYON bezleri üzerinden bir değerlendirme AMAÇ Bu çalışmada Bizans toplumu ve sanatı genel çerçevesi içinde Hristiyanlık Sanatının ortaya... more
HRİSTİYAN SANATININ SOSYOLOJİK OLARAK İNCELENMESİ 19. yüzyıl Rum-Ortodoks kiliselerinde yer alan EPİTAFYON bezleri üzerinden bir değerlendirme AMAÇ Bu çalışmada Bizans toplumu ve sanatı genel çerçevesi içinde Hristiyanlık Sanatının ortaya çıkışı, onu oluşturan tarihi ve sosyal zemin, bu sanatı öne çıkaran özellikler, tarihi gelişimi içerisinde bu sanatın Rum-Ortodoks cemaatine yansımaları ve kilise de törenlerde kullanılan litürjik ve sembolik objelerden biri olan EPİTAFYON ele alınarak Hristiyan sanatının sanat sosyolojisi açısından incelenmesi gerçekleştireceğim.
- by Özlem Osmanoğlu and +1
- •
- Christianity, Iconography, Art History, Byzantine Literature
Sanat, İkon, Resim, Hıristiyanlık, Peygamberler, Hz. Muhammed, Dinler Tarihi, Budizm, Konfüçyanizm, Mecusilik
Anadolu'nun zengin tarihi coğrafyasında önemli yer tutan Frigya bölgesi, son yıllarda yoğun bir şekilde incelenmektedir. Bölgenin hem askeri hem de ticari anlamdaki stratejik önemi, Bizans döneminde sahip olduğu yol sistemi ile... more
Anadolu'nun zengin tarihi coğrafyasında önemli yer tutan Frigya bölgesi, son yıllarda yoğun bir şekilde incelenmektedir. Bölgenin hem askeri hem de ticari anlamdaki stratejik önemi, Bizans döneminde sahip olduğu yol sistemi ile belirtilir. Ayrıca, kısmen günümüze ulaşabilmiş Bizans dönemi yapıları, Frigya'nın önemli bir dini merkez de olduğuna işaret etmektedir. Bilinen kalıntılarının çoğu arkeolojik çalışmalarda bulunmuş kilise kalıntıları ve kiliselerde kullanılan mimari plastik parçalardan oluşmaktadır. Ayrıca, bugün bölgedeki birçok kasaba ve köyde Bizans dönemi mimari plastik parçalarını devşirme olarak görmek mümkündür; bununla birlikte ait oldukları Bizans yerleşimleri tespit edilememiştir. Bu durum yerleşim alanlarının zaman içerisinde yağmalandığını göstermektedir. Frigya bölgesindeki şehirlerin yağmalanması büyük oranda Arap akınları sırasında gerçekleşmiştir. M.S. 7-9. yüzyıllar boyunca süren Arap akınları, insanları emniyet için kaya yerleşim yerlerinde saklamak zorunda bırakmıştır. Aslen kaya yerleşimi geleneği bölgede Frig çağından beri vardır; kalıntılar kaya mimarisinin bu dönemden itibaren kesintisiz devam ettiğini gösterir. Frigler tarafından oluşturulan kaya yapıları Yunan ve Roma dönemleri boyunca kullanıldıkları gibi, yenileri de eklenmiştir. Dışa karşı korunaklı olan kayaların içine oydukları mekânları gerek gündelik yaşam gerekse dini ibadetlerini gerçekleştirebildikleri yerler olarak tasarladıkları muhtemeldir. Büyük olasılıkla mevcut mekânlar, Bizanslılar tarafından Hıristiyan inancına uygun ibadet mekânlarına dönüştürülmüş ve Bizans mimarisinin plan tiplerini içeren yeni örnekler eklenmiştir. Kaya Kiliseleri içerisinde temel olarak iki çeşit yapı grubu tespit edilmektedir. Bunlardan biri Bizans mimarisinde iyi bilinen plan tiplerini ortaya koymaktadır. Frigya bölgesinin kaya kiliseleri, Bizans kilise mimarisinin başlıca bütün tiplerini içermektedir: Başta tek nefli olmak üzere, iki nefli, üç nefli (bazilikal), haç planlı, kapalı Yunan haçı planlı kiliseler inşa edilmiştir. Diğeri ise analitik çözümleme gerektiren, farklı plan tipinde olanlardır. Kiliselerin duvarlarında kazıma ve boyama ile yapılmış çeşitli motifler, figürler ve yazıtlar da görülmektedir. Bu çalışmada Frigya'da, Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar şehirleri çevresinde bulunan, tüf tipi kayalıkların oyulması ile oluşturulmuş Bizans dönemi kiliselerinin plan tipleri, işlevleri ve dekoratif özellikleri ile tanımlanıp tanıtılmaları amaçlanmıştır. Abstract The Phrygia region, which has a significant place in the rich historical geography of Anatolia, is being keenly studied in recent years. Its strategic importance in both military and commercial terms is demonstrated by the road system that it had in the Byzantine period. The structures of the Byzantine period that survived partly today, indicate that Phrygia is also an important religious center. Most of the constructional remains from Byzantine period of Phrygia to date, found in archaelogical excavations, consist of churches and architectural sculpture pieces used in churches. Today, it is possible to see architectural sculptures of the Byzantine period in many towns and villages as spolia, although Byzantine settlements to which they belong are, not located yet. This indicates that such settlements were looted over time. The plundering of regional cities was probably really effective in the course of Arab raids. Between the 7th-9th centuries AD, the constant Arab raids forced people to hide in rock-cut settlements for safety. Hereabouts, this tradition can be linked to the age of Phrygians. Traces still exist to show that rock-cut architecture continued without a break. In parallel, it can be alleged that rock structures carved out by the Phrygians were used in Hellen and Roman times, also that new ones were added. It is possible that these people designed protected rock formations as places of worship and living. Most probably, these places 1 Bu makale " Dağlık Frigya Bölgesi Bizans Dönemi Kaya Mimarisi " adlı doktora tezinden üretilmiştir. Tez çalışması Anadolu Üniversitesi Proje Birimi tarafından desteklenmiştir. (Proje no: 1101E002)
Spor ve rekreatif oyunlar insanlık tarihi boyunca farklı şekillerde toplum ve birey hayatında yer almıştır. Bu aktiviteler tarihsel sürece bakıldığında farklı amaçlarla yapılmaktaydı. İlk dönemlerde avlanma ya da savaş amaçlarını... more
Spor ve rekreatif oyunlar insanlık tarihi boyunca farklı şekillerde toplum ve birey hayatında yer almıştır. Bu aktiviteler tarihsel sürece bakıldığında farklı amaçlarla yapılmaktaydı. İlk dönemlerde avlanma ya da savaş amaçlarını içerirken, günümüzde sağlıklı yaşamak başta olmak üzere birçok sosyal, ekonomik ve bireysel amaçları kapsamaktadır. Toplumlara özgü sportif ve rekreatif oyunlar aynı zamanda o toplumların kültürünün önemli bir parçasıdır. Bizans İmparatorluğu Dünya ve Anadolu tarihi bakımından önemli bir yere sahiptir. Özellikle Anadolu topraklarında Bizans İmparatorluğu’nun izleri vardır. Bu anlamda bu toplumun sportif ve rekreatif oyunlarını ortaya çıkarmak literatüre ve uygulamaya katkı sağlayacaktır. Bizans İmparatorluk saraylarının kapıları her öğleden sonra saat üçte kilitlenir ve ertesi gün şafakla birlikte açılırdı. Ilık yaz akşamlarında erkekler ok ve cirit atmak, tenis oynamak, boks ve güreş karşılaşmalarını izlemek gibi spor etkinlikleri ile uğraşırlardı. VIII. Constantinus gladyatör dövüşlerini çağrıştıran bir dövüş olan gymnopodia’yı yeniden gündeme getirmişti. Altıncı yüzyılda satranç ve tavla gibi oyunlar Doğu’dan Constantinapolis’e gelmişti ve sık sık sarayda oynanıyordu 118. Tzykanisterion; sarayın çeşitli eğlencelerine ayrılmış bir spor sahasıydı. Prensler burada ata biner, spor yaparlardı. Ayrıca İran’dan getirilen bir oyun oynanırdı ki; bu polodur. Tzykanisterion kelimesi Farsça tshu-gan (Çu-gan)’dan gelmektedir. Spor sahası adını bu oyundan almış olsa gerekir. Oyunun ve kelimenin Türkçeye yerleşmiş şekli Çevgan, Çevkan’dır.
- by belkıs özel
- •
- Bizans Sanatı
The Mosques and Mescids in Konya-Hatunsaray and Its Vicinity The location of the ancient Lystra, among the cities mentioned in the Bible visited by St. Paul is considered to be the today’s Konya-Hatunsaray region. Despite the absence of... more
The Mosques and Mescids in Konya-Hatunsaray and Its Vicinity
The location of the ancient Lystra, among the cities mentioned in the Bible visited by St. Paul is considered to be the today’s Konya-Hatunsaray region. Despite the absence of the exact visible remains of this Roman settlement, it is understoodthat the area was populated beginning from the early Christian period. The rock carving architecture in Gokyurt/Kilistra, Guneydere/Botsa and Yesildere/Detse districts developed as separate settlements reveal the Roman and the Byzantine identity of the region. According to the Ottoman archive records, the Turkization-Islamization process of Hatunsaray and its vicinity could be completed yet in the XVIIth century with the help of the tekkes and zawiyahs, established from the Seljuk period onwards. It can be said that many mosques and masjids in vernacular style were built in the late Ottoman period. Besides the traditional mosques with wooden columns, the masjids covered with flat wooden ceilings are also encountered in the region. In this study, thirteen mosques and masjids which show historical features are introduced within the scope of the survey titled “From Medieval to the Present Konya Province and South-western Districts”. In this context by examining the dating problems of these buildings in the light of the recent findings and researches, the region’s changing socio-cultural and physical environment with the Turkish-Islamic period will be attempted to describe.
Mozaik cam, mermer ve benzeri uygun malzemelerden özel olarak üretilen renk fragmanlarını (tesserrae) kireç ya da çimento harcı ile belli bir yüzeye yapıştırmak suretiyle yapılan resim veya dekoratif süsleme yöntemidir diyebiliriz.... more
Mozaik cam, mermer ve benzeri uygun malzemelerden özel olarak üretilen renk fragmanlarını (tesserrae) kireç ya da çimento harcı ile belli bir yüzeye yapıştırmak suretiyle yapılan resim veya dekoratif süsleme yöntemidir diyebiliriz. Değişik malzemelerle yapılan duvar ve zemin kaplaması olarak da adlandırılan mozaik sanatı sayesinde yüzeylerde bazı ikonografik sahnelere ya da dekoratif süslemelere, desenlere ulaşmak mümkündür. Oluşturulmasında büyük emek, sabır ve zaman isteyen bu sanat eserleri eskiden daha çok kutsal mekânların duvarlarını ve döşemelerini süslerken günümüzde artık iç ve dış birçok mekânda kullanılmaktadır. İnsanların gelen misafirlerine kendi kültürlerini, kendi entelektüel kimliklerini yansıtmak amacıyla duvarlara ve tabanlara yapılan bu uygulamalar bir gelenek olarak yıllar boyunca devam edecektir. Yaşanılan mekanı güzelleştirme isteği insanlık tarihi boyunca
daima var olmuş, yapıların inşası sırasında heykel, fresk ve mozaikler süsleme ögeleri olarak kullanılmıştır. Estetiksel bir boyutu olan mozaik, eşsiz armonisi ve mütevazı ahengiyle günümüzdeki sanat anlayışında kendisine sağlam bir yer bulabilmiştir. En eski sanat dallarından biri olmasına rağmen günümüzün modern sanat olgusu içinde yitirilmiş değerler kategorisinden ziyade yükselen değerler statüsüne konulmaktadır. Mozaik Sanatı antik dönemlerde ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Mozaik ürünler de ortaya çıktığı dönem itibariyle yüzyıllar içerisinde farklı toplumlar ve kültürler tarafından işlenerek çeşitli değişimler geçirmiş ve günümüze kadar ulaşmış önemli sanat eserlerinden olmuştur. Gerek yapımında kullanılan malzemeler, gerekse yapım teknikleri ve oluşturulan kompozisyonlar büyük zaman dilimleri içerisinde farklılaşmış ancak mozaik eserler insanın yaşadığı mekânı süslemeye hep devam etmiştir Aynı zamanda kültürel bir ürün olan mozaik sanatının çeşitli motifleri halı ve kilimlere de yansımış ülke turizmi için de kültür turizmi başlığında kendisine bir yer edinmiştir. Duvar resimlerinin yapımında mozaik ve fresko olmak üzere iki yapım kullanılır. Mozaik tekniği en zor ama en dayanıklı olan tekniktir. Antik Bizans dönemlerinde mozaikler genellikle mimari düzenlemelerde görülmektedir. Bağımsız serbest eserler olarak tasarlanmamıştırlar. Onun içinde sanatkarlar tarafından sergilenecekleri yerlerde yapılmaktaydılar. Merasim alanlarında halka açık yerlerde ve özelliklede hamam alanları çok popüler alanlar idi. Ayrıca elit özel evlerin kalıntılarında da mozaiklere
rastlanılmıştır. Bu çalışmada; ilk olarak mozaiğin terimsel anlamı, tarih sahnesinde ortaya çıkışından itibaren yaşadığı tarihsel gelişimi, bu gelişimin doğal bir sonucu olarak sayabileceğim stil farklılıkları, yapım teknikleri ele alınacaktır.
"The Byzantine Monuments and Topography of the Pontos" adlı eserin I ve II. Ciltlerinin Türkçeye çevrilerek takım halinde yayınlanmasının öncelikli amacı alandaki eğitime katkı sağlamaktır. Bu maksada ek olarak, farklı kaynakların bölge... more
"The Byzantine Monuments and Topography of the Pontos" adlı eserin I ve II. Ciltlerinin Türkçeye çevrilerek takım halinde yayınlanmasının öncelikli amacı alandaki eğitime katkı sağlamaktır. Bu maksada ek olarak, farklı kaynakların bölge ile ilgili bilgi dağarcığı gelişiminin hizmetine sunul- ması hedeflenmiştir. Eser, Orta Çağ Bizans dönemi ile bu dönem öncesi yapıtlar ve tarihi olay örgüsü üzerinde yoğunlaşan bir çalışmadır. Diğer bir ifadeyle eser, Anadolu'da Osmanlı öncesi dönemi ele almakta, bazı kısımlarda Osmanlı dönemine de değinmektedir.
Bir eseri başka bir dile çevirmek çoğunlukla yeniden yazmak kadar zordur. Zira, eserin yazıldığı dildeki her kelimenin ya da deyimin tam karşılığını, ifade edilmek istenilen olguyu, veya mecazi anlatımları belirleyip çevrilen dile aktarmak güç olduğu kadar ağır sorumluluk da gerektirir. Çün- kü, farklı dildeki metinlerin birebir aynen başka bir dile ya da yazı formatına aktarılması duru- munda okuyucu hiçbir şekilde bilişsel dünyasının derinliklerine hitap etmeyen bir metni okumak durumunda kalır. Çeviri, bir eseri başka bir dilde konuşturabilmektir. Bu konuşma anlaşılır olmalı ve eserin içine sinmiş anlam derinliğini muhafaza etmelidir. Söz konusu keyfiyet dikkate alına- rak çeviri yapılırken orijinal metnin tamamındaki dil ve anlam bütünlüğü korunmalıdır. Yukarı- da açıklanan gereklilikler göz önünde bulundurularak, elinizdeki çeviri yapılırken her kelimenin birebir karşılığı değil, ifade edilmek istenilen anlam belirlenmeye çalışılmış ve anlam yapısı kay- bedilmeden Türkçeye kazandırılması amaçlanmış, metne tam anlamıyla sadık kalınmasına özen gösterilmiştir. Fakat tüm dikkate rağmen bu kadar hacimli bir eserde anlam yoğunluğunun bazen gözden kaçması maalesef önlenemez bir keyfiyettir. Zikredilen durum gözönüne alınarak çeviri tek kişi tarafından yapılmış ve tam metin alanlarında uzman farklı akademisyenler tarafından birbirinden bağımsız şekilde kontrol edilmiştir. Böylece eserin anlam bütünlüğünün azami dere- cede korunması sağlanmıştır. Çeviri yapılırken olanaklar ölçüsünde titiz davranılmıştır. Öyle ki, bazen bir paragrafı çevirmek için birkaç gün uğraşmak gerekmiş ve hatta gerek duyulduğunda ifade edilmek istenen anlamın tam olarak belirlenebilmesi için eserin müellifi A. Bryer’den yardım istenmiştir.
Bizans Sanatı - Byzantine Art
Dünya tarihinin en önemli ve en uzun ömürlü devletlerinden biri olan Bizans Devleti’nin kuruluşu, Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye bölünmesiyle oluştuğu genellikle kabul edilmektedir. Doğu Roma İmparatorluğu olarak da bilinen... more
Dünya tarihinin en önemli ve en uzun ömürlü devletlerinden biri olan Bizans Devleti’nin kuruluşu, Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye bölünmesiyle oluştuğu genellikle kabul edilmektedir. Doğu Roma İmparatorluğu olarak da bilinen Bizansın, Hellenist kültür ve Hristiyan dininin Roma devlet şekliyle bir sentez haline gelmesi alıştığımız tarihi teşekkülü meydana getirmiştir. Bizans tarihi sadece Roma tarihinin yeni bir evresi ve Bizans Devleti eski Roma İmparatorluğu’nun devamıdır. Bizans sanatı ise, halihazırda bu bölgelerde var olan sanat akımlarıyla da etkileşim içerisinde bulunarak, yeni bir sanat akımı olan Hıristiyanlık Sanatı’nın gelişmesinde öncü rol oynamıştır. Bu rolüyle de Bizans Sanatını, Ortaçağ’ın önemli bir parçası haline getirmiştir. Bizans sanatı, kaynağını Anadolu topraklarından almış olmasının yanında Suriye ve Mısır ile de etkileşim içerisindedir. Anadolu topraklarının hemen her yerinde de Bizans izlerine rastlanmaktadır. Karadeniz kıyılarının incisi Trabzon, doğal zenginlikleri, tarihi, arkeolojik ve sosyo kültürel değerler içinde harmanlamış nadide bir Anadolu şehridir. Bir çok farklı devletin akınlarına uğrayan Trabzon, bir süre de Bizanslıların yönetiminde kalmıştır. 1204 yılında Latinlerin İstanbul’u ele geçirmelerinin üzerine,kentten kaçan Alexis Komnen, Trabzona gelerek burada 250 yıl süren bir egemenliğe sahip olmuş ve Trabzon-Komnen İmparatorluğu’nu kurmuştur. Bu imparatorluk 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzonu feth etmesi ile yıkılmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Sancak Beyliği’ni yaptığı, Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu bu kentte, günümüze kadar sağlam kalabilen pek çok tarihsel anıta rastlamak mümkündür. Çalışmada Trabzon şehrinin Bizans dönemine ait eserlerine yer verilmiş ve bu eserlerin tarihsel süreçleri incelenmiştir.
ÖZ: Bu çalışmada, Hristiyanlıkta İsa'nın Transfigürasyonu, İsa'nın Başkalaşımı ve Metamorfoz olarak da anılan vahiy olayını konu edinen iki eserin incelemesi yapılmıştır. Olayı konu edinen Louevre Müzesi'nden Bizans İkonası ile Raphael'in... more
- by Fatih Canıbek
- •
- Bizans Sanatı, Bizans, Kandil
Converted Byzantine Churches in Istanbul: Their Transformation Into Mosques and Masjids
In this study, the iconography of the early Byzantine period mosaics unearthed during the Excavation of Sinop Balatlar Church was discussed. Apart from the Bible and Torah scenes known in Christian iconography and Byzantine art, the... more
In this study, the iconography of the early Byzantine period mosaics unearthed
during the Excavation of Sinop Balatlar Church was discussed. Apart from the Bible
and Torah scenes known in Christian iconography and Byzantine art, the unique
iconography and stylistic features of Balatlar Church mosaics were influential in
determining the limitations of the thesis.
The preferred composition order and subjects in the flooring mosaics of Balatlar
Church, made in the technique of Opus Tesselatum, present the life of faith and thought
in the early Byzantine period. In this context, it is possible to see the simplification
movement traces in art, which emerged as a product of the activities carried out to get
rid of pagan influences in religion and art from the early Christian period, and also in
mosaic art. In the mosaics of the Balatlar Church, this simplification and early
Byzantine art style, which can be called almost primitive, are found. The mosaic
findings that existed on the floor of the place, which was used as burial function
between the 4th and 6th centuries and had iconographically parallelism with the burial
function at the excavation site, show an iconography shaped by death, the afterlife, and
religious symbolisms.
With this study, the depictions seen in the mosaics of Balatlar Church were
grounded on Torah and Bible texts and their iconography was revealed. In addition to
iconography studies, mosaics were compared with similar examples in the region and
periods in terms of material, style, motive repertoire, and some issues related to
changes, constructor, and production were tried to be enlightened.
Ders kapsamında hazırlanmıştır.
"The Byzantine Monuments and Topography of the Pontos" adlı eserin I ve II. Ciltlerinin Türkçeye çevrilerek takım halinde yayınlanmasının öncelikli amacı alandaki eğitime katkı sağlamaktır. Bu maksada ek olarak, farklı kaynakların bölge... more
"The Byzantine Monuments and Topography of the Pontos" adlı eserin I ve II. Ciltlerinin Türkçeye çevrilerek takım halinde yayınlanmasının öncelikli amacı alandaki eğitime katkı sağlamaktır. Bu maksada ek olarak, farklı kaynakların bölge ile ilgili bilgi dağarcığı gelişiminin hizmetine sunul- ması hedeflenmiştir. Eser, Orta Çağ Bizans dönemi ile bu dönem öncesi yapıtlar ve tarihi olay örgüsü üzerinde yoğunlaşan bir çalışmadır. Diğer bir ifadeyle eser, Anadolu'da Osmanlı öncesi dönemi ele almakta, bazı kısımlarda Osmanlı dönemine de değinmektedir.
Bir eseri başka bir dile çevirmek çoğunlukla yeniden yazmak kadar zordur. Zira, eserin yazıldığı dildeki her kelimenin ya da deyimin tam karşılığını, ifade edilmek istenilen olguyu, veya mecazi anlatımları belirleyip çevrilen dile aktarmak güç olduğu kadar ağır sorumluluk da gerektirir. Çün- kü, farklı dildeki metinlerin birebir aynen başka bir dile ya da yazı formatına aktarılması duru- munda okuyucu hiçbir şekilde bilişsel dünyasının derinliklerine hitap etmeyen bir metni okumak durumunda kalır. Çeviri, bir eseri başka bir dilde konuşturabilmektir. Bu konuşma anlaşılır olmalı ve eserin içine sinmiş anlam derinliğini muhafaza etmelidir. Söz konusu keyfiyet dikkate alına- rak çeviri yapılırken orijinal metnin tamamındaki dil ve anlam bütünlüğü korunmalıdır. Yukarı- da açıklanan gereklilikler göz önünde bulundurularak, elinizdeki çeviri yapılırken her kelimenin birebir karşılığı değil, ifade edilmek istenilen anlam belirlenmeye çalışılmış ve anlam yapısı kay- bedilmeden Türkçeye kazandırılması amaçlanmış, metne tam anlamıyla sadık kalınmasına özen gösterilmiştir. Fakat tüm dikkate rağmen bu kadar hacimli bir eserde anlam yoğunluğunun bazen gözden kaçması maalesef önlenemez bir keyfiyettir. Zikredilen durum gözönüne alınarak çeviri tek kişi tarafından yapılmış ve tam metin alanlarında uzman farklı akademisyenler tarafından birbirinden bağımsız şekilde kontrol edilmiştir. Böylece eserin anlam bütünlüğünün azami dere- cede korunması sağlanmıştır. Çeviri yapılırken olanaklar ölçüsünde titiz davranılmıştır. Öyle ki, bazen bir paragrafı çevirmek için birkaç gün uğraşmak gerekmiş ve hatta gerek duyulduğunda ifade edilmek istenen anlamın tam olarak belirlenebilmesi için eserin müellifi A. Bryer’den yardım istenmiştir.
- by Dr. Alkım Saygın
- •
- Dante, Sanat Tarihi, Felsefe, Sanat
İkonalar Bizans resim sanatının taşınabilir örneklerini oluşturuyor. İkonoklazma akımının da bir nedenini oluşturuyor. İkonalar yunanca «eikon» kelimesinden türetilmiştir. Genel olarak ikona ile kast edilen altın kaplama, tahta bir pano... more
İkonalar Bizans resim sanatının taşınabilir örneklerini oluşturuyor. İkonoklazma akımının da bir nedenini oluşturuyor. İkonalar yunanca «eikon» kelimesinden türetilmiştir. Genel olarak ikona ile kast edilen altın kaplama, tahta bir pano üzerine temperayla yapılmış taşınabilir, söğüt dini resimler olarak tanımlanabilir. İkonaların büyük bir kısmı ahşaptan yapılmaktaydı. İkonalar Ortodoks dünyasında kilise, manastır, ev vb. her yerde kullanılıyor. Ortodokslarda ikonaların kulanım amacı Hıristiyanlığı
resim yoluyla yaymayı ve halka öğretmeyi amaçlıyor. Yani ibadet unsuru olarak kullanılıyor. İlk olarak ortaya çıkma amacı her ne kadar da resimdeki kişiye saygı duymaksa daha sonraki dönemlerde bir tapınım görevi görmüştür. Taşınabilir tasvir geleneği Bizans'ta ortaya çıkmıştır. İkonaların yapımında antik sanat (Mısır, Anadolu) etkilerini de görebiliriz. Bizans ikona resimlerinin ilk örneği olarak Sina manastırında bulunan örnekleri kabul edebiliriz. Bunların da kökeni olarak 6. Yüzyılda Mısırdaki mumya resimleri, ölü portreleri, bir portre olarak tabutların üzerine yerleştiriliyor. Bunlar da fayum portreler deniyor. İkona fikrinin oluşmasında bunların bir esin kaynağı olduğu düşünülebilir. Günümüze pek çok ikona örneği gelmemiştir. Günümüze gelen en çok ikona örneği 19. yüzyılda ki Rus ikonalarıdır. 5. – 6. ve 7. Yüzyılda ki ikonalar ikonokalzma döneminde yakılmış ve yıkılmıştır. Sebebi ise insanların ikonaları putlaştırılmasıdır. İkonalar manastırlarda üretiliyor ve din adamları tarafından ticarete çevriliyor.
Bizans duvar resmi ve mozaiğinden bazı örnekler...
... fond of building. On behalf of the arts, Gratitude performs proskynesis in front of Juliana. Golden coins are ... not be, imperial. Still, when it comes to enthronement and proskynesis, the message is less subtle.... more
... fond of building. On behalf of the arts, Gratitude performs proskynesis in front of Juliana. Golden coins are ... not be, imperial. Still, when it comes to enthronement and proskynesis, the message is less subtle. Juliana's elaborate backless ...
The article discusses Byzantine attire by focusing on imperial and courtly dress from early to late Byzantium, with main emphasis on Constantinopolitan styles. The visual evidence - mosaics and illuminations - is seen in relation to the... more
The article discusses Byzantine attire by focusing on imperial and courtly dress from early to late Byzantium, with main emphasis on Constantinopolitan styles. The visual evidence - mosaics and illuminations - is seen in relation to the written and material sources. Key looks from the sixth to the fifteenth centuries are presented.
Bizans Sanatında Kuş Figürleri Üzerine
Câmiu't-Tevârîh, which was prepared under the supervision of the vizier Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî, by the order of the Ilkhanid Ruler Gazan Khan, is the oldest known, relatively reliable and impartial work in the history of the... more
Câmiu't-Tevârîh, which was prepared under the supervision of the vizier Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî, by the order of the Ilkhanid Ruler Gazan Khan, is the oldest known, relatively reliable and impartial work in the history of the world. The manuscript, of which four copies exist today, two in Arabic and two in Persian, was prepared and illustrated in the first years of the 14th century. In the Arabic copies of the Edinburgh University Library (Or. Ms. 20) and the Khalili Collection (MSS 727),
which are the subject of the study, there are various miniatures on the life of the Prophet Muhammad. The aim of the study is to
reveal the historical and artistic features of the miniatures on the subject of “The Birth of the Prophet Muhammad”, “Declaration of Prophethood/The First Revelation”, “The Siege of Beni Nadir Tribe” and to determine the origins of these miniatures in Christian/Byzantine art. First of all, the scenes in question will be defined, and then, in the light of tafsir, hadith and historical sources, it will be tried to determine the background that allows the formation of the scenes according to the iconographic and iconological analysis method. Finally, iconographic and stylistic comparisons will be made with similar examples in Christian/Byzantine art (The birth of Virgin Mary and Christ, The Annunciation, Entry to Jerusalem). It is clear that the rich accumulation of Christian/Byzantine art, based on the deep iconographic infrastructure of the Canonical and
Apocrypha Gospels, influenced the Islamic depiction arts in the fields of composition and figure. The Islamic artist has taken his deficiencies in the field of iconographic painting, which he is still new to, from the religions and cultures that have knowledge in this field and has interpreted it in accordance with his own style. Our study aims to reveal the depth and dimensions of the interaction in question through three sample pictures.
- by Mustafa Çetinaslan and +1
- •
- Resim, El Yazması, Bizans Sanatı, Hz. Muhammed
Bizans resim sanatı αγιογραφία üzerine kurulmuştur. Bunlara resim demek tartışmalıdır. İkonografi (hagiografi) kutsal olanın betimlenmesi sanatıdır. Bu betimler εικόνα (ikona) tasvir olarak adlandırılmaktadır. Bu tasvirler ibadet... more
Bizans resim sanatı αγιογραφία üzerine kurulmuştur. Bunlara resim demek tartışmalıdır. İkonografi (hagiografi) kutsal olanın betimlenmesi sanatıdır. Bu betimler εικόνα (ikona) tasvir olarak adlandırılmaktadır. Bu tasvirler ibadet ikonaları ve tanımlayıcı (didaktik) ikonalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar. Çalışmamızın esas konusunu Bizans ikonografisinde hayvan tasvirleri teşkil etmektedir. Çalışma kapsamına ikonografi haricinde günlük hayattan betimlemelerde ve süslemelerde yer alan hayvan tasvirleri dahil edilmemiştir.