Realizm Research Papers - Academia.edu (original) (raw)

Uluslararası ilişkiler, günümüzde hepimizin günlük hayatını doğrudan etkileyen ve zamanımızın önemli bir kısmını kendisiyle meşgul eden bir alan haline gelmiştir. Nerdeyse bir günde izlediğimiz veya dinlediğimiz haberlerin üçte ikisi dış... more

Uluslararası ilişkiler, günümüzde hepimizin günlük hayatını doğrudan etkileyen ve zamanımızın önemli bir kısmını kendisiyle meşgul eden bir alan haline gelmiştir. Nerdeyse bir günde izlediğimiz veya dinlediğimiz haberlerin üçte ikisi dış politika veya dünya sorunlarıyla ilgili. Bunların bazıları, Türkiye ile bir komşu ülke arasındaki ilişkilere ilişkin, bazıları, Türkiye ile ABD ya da Avrupa Birliği ülkeleriyle ilişkiler konusunda, bazıları ise bölgemizde ya da uluslararası alanda meydana gelen gelişmeler hakkında olabiliyor. Ancak pek çoğumuz ya bu konularda sorunun
geri planını bilmediğimizden ya da pek takip etmediğimizden olaylarla ilgili yapılan açıklama ve analizlerden fazla tatmin olmuyoruz. Oysa gelişmelerin çoğu geleceğe ilişkin kendi mesleğimizle ilgili doğru kararlar almamızı gerektirecek gelişmelerdir. Ekonomik ve mali sorunlar gibi görünen sorunların arkasında bir siyasal sorunun olduğunu ya da siyasal bir soruna yol açma ihtimalinin bulunduğunu fark etmeyiz.

Cemil Süleyman (Alyanakoğlu); Fecr-i Ati Dönemi’nin Mehmet Rauf izinden giden bir romancısı olmasının yanı sıra, dönemin ruh doktorlarındandır. Türk Edebiyatı’nın ilk psikolojik romanı olan Eylül’de olduğu gibi Cemil Süleyman da Siyah... more

Cemil Süleyman (Alyanakoğlu); Fecr-i Ati Dönemi’nin Mehmet Rauf izinden giden bir romancısı olmasının yanı sıra, dönemin ruh doktorlarındandır. Türk Edebiyatı’nın ilk psikolojik romanı olan Eylül’de olduğu gibi Cemil Süleyman da Siyah Gözler ‘de yasak bir aşk hikayesini konu edinerek okuyuculara toplum tarafından lanetlenen saplantılı/yasak aşk olgusunun kötü sonla biteceğini vurgulamıştır. Tıpkı Mehmet Rauf gibi Cemil Süleyman da romanlarında realizm ve sürrealizm akımlarının birleşimi olan psikolojik realizmi kullanarak kişi sayısını azaltıp, ruhsal çözümlemelere önem vermiştir. Yazar, adını genç erkeğin siyah gözlerinden alan romanında; otuzlu yaşlarında bir genç kadınla yirmi iki yaşında genç ve tecrübesiz bir erkeğin yaşadığı yasak aşkı anlatmış ve ilişkilerde yaş farkının “kıskançlık” doğuracağına dikkat çekmiştir. Bunu yaparken sürrealizmin sadece hayalde var olan imgelerinin bireyin akıl sağlığına etkisi üzerinde de durmuştur. Bu bildiride Cemil Süleyman’ın Siyah Gözler adlı romanı psikolojik realizm açısından değerlendirilecek ve “kıskançlık olgusuna Freudyen bakış açısıyla” bakılarak, kişiler hastalık boyutuna gelen saplantılı aşk olgusu üzerinden tahlil edilecektir.

Security issues have always been one of the main points of interest of all states. Scientifically, this issue can be researched using a wide range of perspectives. Security studies use much from the general theory of international... more

Security issues have always been one of the main points of interest of all states. Scientifically, this issue can be researched using a wide range of perspectives. Security studies use much from the general theory of international relations. The field uses theoretical paradigms and concrete methods of research. In this article, a wide approach to the issue of security and security policy is presented. In accordance with the theoretical-methodological foundation of realist and liberal theories, this article inquires in what way research concerning the issues of security and security policy of contemporary states can be conducted.

İnanılmaz bir hızla değişen ve oldukça dinamik ve interdisipliner bir bilim dalı olan Uluslararası ilişkilerin önemi ve cazibesi her geçen gün artmaktadır. Yer küremizde insanlığı ilgilendiren hemen bütün konular, aynı zamanda... more

İnanılmaz bir hızla değişen ve oldukça dinamik ve interdisipliner bir bilim dalı olan Uluslararası ilişkilerin önemi ve cazibesi her geçen gün artmaktadır. Yer küremizde insanlığı ilgilendiren hemen bütün konular, aynı zamanda uluslararası ilişkileri de ilgilendirmektedir. Çünkü küreselleşmenin artmasına paralel olarak, sorunlar da ülke içiyle sınırlı kalmamakta, tüm uluslararası toplumu ve halklar› ilgilendirmektedir.
Bu durum, ortak çözümler aramayı da zorunlu kılmaktadır. Böyle karmaşıklaşan bir yapıda, giderek artan gündemi ile uluslararası ilişkilerin rastgele bir bilim dalı olmadığını ve olayların, olguların belli bir düzenlilik içinde cereyan ettiğini ifade etmek tek başına yeterli değildir. Doğa bilimlerinde ve diğer sosyal bilim alanlarında olduğu gibi Uluslararası ilişkilerin de bağımsız bir bilim dalı olarak dikkate alınabilmesi ancak bu alandaki gelişmelerin ve olgular arasındaki etkileşimlerin belli bir düzenlilik içinde ve genelleme yapmaya uygun olduğunu göstermekle mümkündür. Uluslararası ilişkiler ayrı bir disiplin ve bilim dalı olduğunu 1960’lı yıllarda teori alanındaki yoğun çalışmalarla kanıtlamış ve bu konudaki tartışmaları sonlandırmıştır.

Bu değerlendirme yazısında Machiavelli’nin “Savaş Sanatı” başlıklı eserinden hareketle düşünürün kendi dönemindeki savaşları hangi açıdan eleştirdiği ve bu eleştirisine karşılık hangi önerilerde bulunduğu hususu tartışılacaktır.

z Eğitim, felsefi akımlarla yakın ilişki ve etkileşim i indedir. Felsefeler, eğitimi hem program hem de y netimi bağlamlarında etkiler. Eğitim felsefesini etkileyen akımlar vardır. Bu akımlardan en nemlileri arasında idealizm ve realizm... more

z
Eğitim, felsefi akımlarla yakın ilişki ve etkileşim i indedir. Felsefeler, eğitimi hem program hem de y netimi bağlamlarında etkiler. Eğitim felsefesini etkileyen akımlar vardır. Bu akımlardan en nemlileri arasında idealizm ve realizm yer almaktadır. İdealist ve realist felsefenin en nemli temsilcileri, Antik Yunan’da yaşamış iki büyük filozof olan Platon ve Aristoteles’tir. alışmada idealist ve realist felsefelerin eğitimle ilgili benzerlik ve farklılıkları tartışılmıştır. Bu ama la iki felsefenin tarihsel ge mişlerine yer verilmiş; ardından benzerlik ve farklılıkları ortaya konulmuştur. alışma alanyazın taramasına dayalı bir alışmadır. İdealist felsefeye g re bilgi insan zihnindedir. Eğitim bireyi ideale ulaştırmalıdır. İnsanı olması gerektiği gibi eğitmeyi ama lar. Bilgi doğuştan gelir. Realist eğitim felsefesi ise nesnel bir eğitimi savunur. Araştırma, g zlem, deney gibi y ntemlere yer verilmelidir. İki felsefenin ortak kimi nitelikleri ise şu bi imde zetlenebilir: Toplumun eğitimi nceliklidir. ğretmen merkezlidir. alışmada, İdealist ve realist felsefelerin ğretim programının geleri ama , i erik, ğretim süreci ve l me ve değerlendirme boyutlarında daha detaylı irdeleneceği araştırmalar nerilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İdealizm, realizm, eğitim, Platon, Aristoteles
Abstract
Education is closely related and interacted with philosophical currents. Philosophies affect education in both program and management contexts. There are currents that affect the educational philosophy. Idealism and realism are among the most important of these trends. The most important representatives of idealist and realist philosophy are Plato and Aristotle, two great philosophers who lived in Ancient Greece. In this study, the similarities and differences of idealist and realist philosophies about education are discussed. For this purpose, the historical backgrounds of two philosophies are included; then the similarities and differences were revealed. The study is based on literature review. According to the idealist philosophy, knowledge is in the human mind. Education should lead the individual to the ideal. It aims to educate people as they should be. Knowledge comes from birth. The realist educational philosophy, on the other hand, advocates an objective education. Methods such as research, observation and experiment should be included. Some of the common characteristics of the two philosophies can be summarized as follows: The education of the society has priority. It is teacher-centered. In the study, it has been proposed that the elements of the curriculum of idealist and realist philosophies will be examined in more detail in terms of purpose, content, teaching process, and measurement and evaluation.
Keywords: Idealism, realism, education, Plato, Aristotle

Felsefe, insanın hayata bakış açısını belirler ve bununla birlikte her ekonomik ve toplumsal sistem de bir felsefeye dayanır. Eğitimin tanımı ise dayandığı felsefeye göre değişiklik göstermektedir. Eğitim tanımlaması yapılırken felsefi... more

Felsefe, insanın hayata bakış açısını belirler ve bununla birlikte her ekonomik ve toplumsal sistem de bir felsefeye dayanır. Eğitimin tanımı ise dayandığı felsefeye göre değişiklik göstermektedir. Eğitim tanımlaması yapılırken felsefi akımların eğitime etkisi oldukça fazladır. Felsefenin de eğitimin de temele aldığı konu insandır. Eğitim sistemi oluşturulurken hedefleri belirlemede felsefeden yararlanılır ve felsefe de eğitimde hedefleri belirleme doğrultusunda sorular sorarak eğitim sisteminin temelini oluşturmaya yardımcı olur. Felsefe akımlarının eğitimle bağdaştırılmasıyla da eğitim felsefesi oluşmuştur. Bu bağlamda filozofların ve düşünürlerin eğitim görüşlerinin de felsefi akımların çevresinde şekillenmiş olduğunu söyleyebiliriz. Bu çalışmada, eğitimde felsefenin yerini, felsefi akımların eğitimle ilişkisini, başlıca eğitim felsefelerini ve Türk filozofları ile düşünürlerin eğitim görüşlerini açıklayarak, eğitimde felsefi bakış açısını anlatmak amaçlanmıştır.

Bu çalışmada, Suriye’de 2011 yılında başlayan ve uluslararası bir sorun haline gelen iç savaş sürecinin teorik analizi yapılmıştır. Çalışma hazırlanırken iç savaşa dâhil olan aktörlerin politikaları Neorealist kuram çerçevesinde... more

Bu çalışmada, Suriye’de 2011 yılında başlayan ve uluslararası bir sorun
haline gelen iç savaş sürecinin teorik analizi yapılmıştır. Çalışma hazırlanırken iç savaşa dâhil olan aktörlerin politikaları Neorealist kuram çerçevesinde açıklanarak çalışmaya teorik bir alt yapı kazandırılmıştır. Suriye iç savaşı ile ortaya çıkan mülteci sorunu, güvenlik sorunu ve insan hakları ihlalleri sorunu sayısal veriler doğrultusunda analiz edilmiştir. Genel olarak, savaşın ortaya çıkardığı uluslararası sorunlara, savaşa dâhil olan aktörlerin politikaları gerekçe gösterilerek çalışmanın alt yapısı oluşturulmuştur.

ULUSLARARASI İLİŞKİLER TEORİLERİ, Ramazan Gözen

Teknolojik ilerlemelere bağlı ve hızla gelişen bir alan olarak yapay zekâ (YZ), uluslararası güvenlik ve politika ile ilgili gelişmelere önemli etkilerde bulunmaktadır. Bu etkinin temel nedeni devletlerin YZ alanı ile ilgili olarak ortaya... more

Teknolojik ilerlemelere bağlı ve hızla gelişen bir alan olarak yapay zekâ (YZ), uluslararası güvenlik ve politika ile ilgili gelişmelere önemli etkilerde bulunmaktadır. Bu etkinin temel nedeni devletlerin YZ alanı ile ilgili olarak ortaya çıkan teknolojik gelişmeleri, sert güçlerini (hard poer) artırmaya yönelik bir fırsat olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede devletler YZ yönetimine ilişkin faaliyetlerini, özellikle istihbarat toplama ve analiz etme, yeni lojistik imkanları yaratma, siber uzay operasyonları geliştirme ve yönetme, geçmişe kıyasla çok daha sofistike askeri silah türleri üretme amaçları doğrultusunda planlamaya gayret göstermektedirler. YZ uygulamalarının yeni nesil bir güvenlik ve sert güç enstrümanı olarak kullanılmasına yönelik planlamaların öncülüğünü ise sahip oldukları teknolojik imkanlar ve ekonomi gelişmişlik düzeyleri kapsamında Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ve Rusya Federasyonu (RF) yapmaktadır. Bu doğrultuda ABD, RF, ÇHC arasında YZ sektörünün bir sert güç, güvenlik ve istihbarat enstrümanı olarak kullanılmasına yönelik rekabet süreçleri, doğrudan uluslararası sistemi de etkilemektedir. Belirtilen hususlar dahilinde bu makalede temel olarak YZ yönetimine ilişkin planlamaların uluslararası güvenlik üzerine etkileri değerlendirilecektir. Bu kapsamda devletlerin YZ yönetimi ile ilgili temel yaklaşımlarının uluslararası güvenliğe etkileri, güç dengesi, uluslararası rekabet süreçleri ve güvenlik ikilime (security dilemma) kavramları kapsamında realist bir bakış açısıyla analiz edilecektir. Çalışmanın sonuç bölümünde ise konu ile ilgili bir gelecek perspektifi ortaya konmaya çalışılacaktır.

Bu çalışmanın amacı, İrlandalı oyun yazarı ve eleştirmen George Bernard Shaw’un, Yirminci Yüzyılın ilk yıllarında İngiliz toplumunda gözlemlediği sosyoekonomik sorunlara yönelik yenilikçi ve reformcu görüşlerini, yazarın Major Barbara... more

Bu çalışmanın amacı, İrlandalı oyun yazarı ve eleştirmen George Bernard Shaw’un, Yirminci Yüzyılın ilk yıllarında İngiliz toplumunda gözlemlediği sosyoekonomik sorunlara yönelik yenilikçi ve reformcu görüşlerini, yazarın Major Barbara adlı oyunu ile bağlantılı şekilde irdelemektir. Shaw, sürekli gelişimi ve ilerlemeyi esas alan bir anlayışa sahip olmuş ve bu anlayışını ‘Yaşam Gücü’ olgusu ile kavramsallaştırmıştır. Yazar, toplumsal kalkınma için bireylerin, geçerliliğini yitirmiş bazı geleneklerden sıyrılıp, iş gücünün sömürüsüne dayalı toplum düzenini sorgulamaları gerektiğini düşünmüştür. Özellikle işçi sınıfı mensuplarını, akılcı ve girişimci bir düşünce yapısına sahip olmadıkları için eleştiren Shaw, bu eleştirilerini Major Barbara’da yer verdiği karakterler ve olay akışı üzerinden dile getirmiştir. Shaw’un oyunda ele aldığı tartışma,
esasen, karakterlerin temsil ettiği iki zıt düşünce sisteminin ve yaşam felsefesinin karşı karşıya gelmesidir. Bu çatışma, erdemli yoksulluğu kabullenen ve yoksulluğu duygusal ve idealist bir şekilde yücelten gelenekçi anlayış ile bireyselliği temel alıp olaylara ve kişilere gerçekçi ve pragmatist bakan, sefaleti asla kabul etmeyip yaşam şartlarını geliştirmeye çalışan yenilikçi anlayış arasındadır. Bu iki karşıt yaklaşımdan ilki, oyuna adını veren Barbara karakteri ile temsil edilirken, ikincisi Barbara’nın babası, Andrew Undershaft tarafından kişiselleştirilir. Shaw kuşkusuz Undershaft’ın yanındadır ve bu karakter, bir bakıma, yazarın oyundaki sözcüsüdür. Undershaft’ın, diğer tüm karakterler ile girdiği derin ve çoğu zaman nükteli tartışmalar oyunun temelini oluştururken, Shaw’un yenilikçi ve reformcu bakış açısını da ortaya koyar.

Çalışmamızın amacı, realizmin devlet ve toplum anlayışını ayrıntılarıyla incelemektir. Birinci bölümde realizmin doğuşundan, nasıl ortaya çıktığından bahsederken; ikinci bölümde realizm yaklaşımının temel varsayımları ve temel... more

Çalışmamızın amacı, realizmin devlet ve toplum anlayışını ayrıntılarıyla incelemektir. Birinci bölümde realizmin doğuşundan, nasıl ortaya çıktığından bahsederken; ikinci bölümde realizm yaklaşımının temel varsayımları ve temel kavramlarını ele alacağız. Üçüncü bölümde ise realizm yaklaşımının; kurucuları, katkıda bulunanları ve yöneltilen eleştirilere değineceğiz.

Tayyar Arı, "Uluslararası İlişkilerde Büyük Tartışmalar ve Post-Modern Analizler" Postmodern Uluslararası İlişkiler Teorileri - 2 : Uluslararası İlişkilerde Eleştirel Yaklaşımlar, (Der. Tayyar ARI) Bursa : Dora Yayınları, 2014.... more

Kitabda XX əsr ədəbi prosesini səciyyələndirən ədəbi cərəyanlara aid manifestlər, konsepsiyalar, xatirələr təqdim edilmişdir. Müxtəlif cərəyanlar üzrə qruplaşdırılmış bu mətnlərə əlavə olaraq hər bir cərəyan haqqında şərh və qeydlər... more

Kitabda XX əsr ədəbi prosesini səciyyələndirən ədəbi cərəyanlara aid manifestlər, konsepsiyalar, xatirələr təqdim edilmişdir. Müxtəlif cərəyanlar üzrə qruplaşdırılmış bu mətnlərə əlavə olaraq hər bir cərəyan haqqında şərh və qeydlər verilmişdir. Toplu filoloq tələbələr və müəllimlər, tədqiqatçılar və ədəbiyyatsevərlər üçün nəzərdə tutulmuşdur.

Özet Soğuk Savaş sonrası güvenlik alanı, birey güvenliğinin öne çıkması, ulus devletin zayıflaması ve askerî güvenliğin görece öneminin azalması itibarıyla köklü değişimlere uğramış olsa da bugün dünya çapında konuşulan konulara... more

Özet
Soğuk Savaş sonrası güvenlik alanı, birey güvenliğinin öne çıkması, ulus devletin zayıflaması ve askerî güvenliğin görece öneminin azalması itibarıyla köklü değişimlere uğramış olsa da bugün dünya çapında konuşulan konulara bakıldığında Realizm ve Neorealizmin öne sürdüğü fikirsel çerçevenin hâlâ devam ettiği çeşitli verilerle birlikte görülmektedir. Bu makale Realizm ve Neorealizm çerçevesinde mevcut güvenlik ortamını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Terör ve sınır sorunları gibi problemlerden dolayı askerî seçeneklerin hâlâ güçlü bir koz olması, uluslararası ilişkiler teorileri bakımından değerlendirilecektir. Mevcut uluslararası ilişkiler ve uluslararası güvenlik ortamı analiz edilerek devletlerin hâlâ güçlü bir konumda yer aldıklarına dikkat çekilmiştir. Özellikle son yıllarda iç savaşların uluslararası gündemde daha fazla yer edinmesi ve insanları etkilemeye başlamasıyla birlikte askerî seçenekler ön plana çıkmaya başlamış, istikrarsız bölgelerde güçlü devletler çıkar yarışına girmişlerdir. Karşılıklı bağımlılığın gittikçe artmasının yanı sıra yeni ittifak yapılarının ve blokların oluştuğu, Suriye İç Savaşı gibi güncel konular izlendiğinde görülmektedir. İç savaşlar ve istikrarsızlıklar Realizm ve Neorealizmin tezlerini doğrulayabilecek özellikler taşımaktadır.
Abstract
Even though the security area has undergone radical changes after the Cold War due to the prominence of individual security, the weakening of the nation-state and the relative importance of military security, ,as worldwide issues are taken into consideration, that the realistic and neo-philosophical intellectual framework is still supported by various data. This article aims to analyze the existing security environment in the framework of realism and neorealism. The military options will still be a strong trump card for problems such as terrorism and border issues and will be evaluated in terms of international relations theories. It is emphasized that the states are still in a strong position through analyzing the current international relations and international security environment. Especially in the recent years since the civil wars are becoming topical issues and have begun to affect people, military options have started to come into prominence and powerful states have competed for their self interest in volatile region In addition to the increasing interdependence, it is seen that new alliance structures and blocks are formed as current issues like the Syrian Civil War are observed. Civil war and instability have features that can confirm the hypothesis of realism and neorealism.

Jerome N. Frank (1889-1957) prawnik, intelektualista, jeden z najważniejszych reprezentantów amerykańskiego realizmu prawnego. Sam siebie określał mianem "konstruktywnego sceptyka". Kierując się owym sceptycyzmem, uważał, że w trakcie... more

Moja pierwsza książka. Określona przez jednego z czytelników jako lektura poziomu trudności "level hard". Polecam zwłaszcza fragmenty o historii nauk społecznych w USA, drugiej debacie w NoSM, normatywnej teorii polityki międzynarodowej... more

Moja pierwsza książka. Określona przez jednego z czytelników jako lektura poziomu trudności "level hard". Polecam zwłaszcza fragmenty o historii nauk społecznych w USA, drugiej debacie w NoSM, normatywnej teorii polityki międzynarodowej Morgenthaua i Podstawach metateoretycznych teorii Waltza. Dla leniwych albo zapracowanych rozdział 5 w zasadzie zawiera streszczenie książki, ale bez znajomości tego co pisałem wcześniej może być trudny w odbiorze. Rzecz wydana w Wydawnictwie Naukowym Akademii Ignatianum w Krakowie https://wydawnictwo.ignatianum.edu.pl/anarchia-i-dyscyplina.htm . Wydawnictwo daje sensowne punkty jak na nasze, polskie warunki, a byłem bardzo zadowolony z profesjonalizmu i zaangażowania pracowniczek i pracowników redakcji - polecam, ślijcie im zapytania ofertowe.

Çalışmanın özgün değeri, kutsal görülen eğitimin, toplumsal sorunlarla olan direkt bağıdır. Eğitimin kutsallaştırıldığı ve eğitim aracılığıyla zihinlerin inşa edildiği gerçeği üzerine, anlamh ve ciddi bir eleştiri olan bu kısa çalışma şu... more

Çalışmanın özgün değeri, kutsal görülen eğitimin, toplumsal sorunlarla olan direkt bağıdır. Eğitimin kutsallaştırıldığı ve eğitim aracılığıyla zihinlerin inşa edildiği gerçeği üzerine, anlamh ve ciddi bir eleştiri olan bu kısa çalışma şu temel cümleyle başlar; On dokuzuncu yüzyıl kendi ruhunu ifade edebilecek sözcüğü arama gayretinin en yoğun olduğu dönemdir. Bundan ötürü de partizan tartışmalar, geçmişin çürüyen mirası üzerine üşüşen bir akbaba görüntüsünü yansıtmaktadır. Her yanda politik, sosyal, dini, bilimsel, sanatsal ve ahlaksal cesetler vardır ve bunlar dönemin temel görünümüdür. Bunlar tüketilmedikçe de hava temizlenmez ve yaşayan varlıkların nefes alması güçleşir" ifadesiyle devam eder. Toplumsal durumun bu şekilde betimlenmesi cevaplanması gereken bir çok sorunun da habercisidir, Bizi aradıkları sözcüğü yaratmaya muktedir kılmaya çalıştıkları eğitimin asıl amacı ve ondan beklenilen şeyin ne olduğu ilk ve en önemli sorudur. Yani bizden Yaratıcı insanlar olmak için yeteneklerimizi samimi olarak geliştirmemiz mi? Yoksa doğası terbiye edilmeye müsait varlıklar olarak, alışagelmiş algının yine aynı doğrultuda biçimlendirilmesi mi beklenmektedir? İşte bu türden sorular sosyal meselelerin özünü oluşturduğu gibi, eğitime nasıl yaklaşılması gerektiğinin de ipuçlarını vermektedir ve düşünüre göre, sosyal meselelerin yapılandırıldığı ve bir soruna dönüştüğü yer okul olduğu için, doğal olarak tartışmanın yönelmesi gereken

ÖZET Bu çalışmada Uluslararası İlişkiler disiplinin önemli iki akımı olan Realizm ve İdealizmin fikirlerinin temellerini atmış olan düşünürler Thomas Hobbes ve John Locke'tan bahsedilecektir. Thomas Hobbes genel olarak karamsar görüşleri... more

ÖZET Bu çalışmada Uluslararası İlişkiler disiplinin önemli iki akımı olan Realizm ve İdealizmin fikirlerinin temellerini atmış olan düşünürler Thomas Hobbes ve John Locke'tan bahsedilecektir. Thomas Hobbes genel olarak karamsar görüşleri olan ve insanların özünde bencil ve çıkarcı olduğunu savunan bir düşünürdür. Onun tam aksine John Locke insanların akıllı ve barışçıl varlıklar olduklarını savunmakta olan bir düşünürdür. Bu makalede de bu iki düşünürün insan doğası ve doğa hali hakkındaki buna benzer düşünceleri Uluslararası İlişkiler sahasının ilk önemli tartışması olan İdealizm/ Realizm tartışması çerçevesinde incelenecektir. Aynı zamanda İdealizm ve Realizm akımlarının benzerlik ve farklılıkları ortaya konulacaktır.

Samipaşazade Sezai tarafından kaleme alınmış olan Sergüzeşt adlı eserin edebî açıdan incelenmesi.

Her ne kadar bazı bilimsel tartışmalar Türk kamuoyunda azımsanmayacak seviyede ilgi uyandırsa da bilim sosyolojisinin temel varsayımları kamuoyu tarafından çok az bilinmektedir. Türkiye’de bilim sosyolojisine duyulan ilginin doğru bir... more

Her ne kadar bazı bilimsel tartışmalar Türk kamuoyunda azımsanmayacak seviyede ilgi uyandırsa da bilim sosyolojisinin temel varsayımları kamuoyu tarafından çok az bilinmektedir. Türkiye’de bilim sosyolojisine duyulan ilginin doğru bir
betimlemesi içinse bilim sosyolojisinin başka ve daha “derin” tartışmalarda oynadığı rol analiz edilmelidir. Bilim sosyolojisi Türkiye’de çoğu düşünür tarafından bilimle din arasında olduğu varsayılan çatışmada kullanılacak bir araç olarak görülmüştür. Bunun yanında diğer bazı sosyologlar, bilim sosyolojisindeki temel teorilere Batı’nın bilimdeki üstünlüğüne dair argümanları eleştirmek için atıfta bulunmaktadırlar. Son
olarak, rölativizmden etkilenmiş bazı Türk bilim sosyologları, alandaki argümanları “büyük düşman” pozitivizm ile hesaplaşmada kullanırlar. Bu makale, alandaki temel
aktörlerin ve pozisyonlarının analizini yapmak suretiyle, Türkiye’deki bilim sosyolojisi tartışmaları hakkında kısa ve öz bir resim sunma niyetindedir.

Ele alınan bu çalışmada realizmin uluslararası ilişkilerdeki yerinin analizi yapılmış, realizmin ortaya çıkışı, düşünsel temelleri, uluslararası ilişkiler tarihi içerisinde gelişimi, kendisine yöneltilen eleştiriler ve uluslararası... more

Ele alınan bu çalışmada realizmin uluslararası ilişkilerdeki yerinin analizi yapılmış, realizmin ortaya çıkışı, düşünsel temelleri, uluslararası ilişkiler tarihi içerisinde gelişimi, kendisine yöneltilen eleştiriler ve uluslararası sistemin gerektirdiği durumlar sonucunda geçirdiği değişim ortaya konmaya çalışılmıştır.

Klasik Realizm, uluslararası ilişkiler konusunda en etkili düşünce okullarından biridir. Klasik Realizm İlkeleri: (1) Devlet eylemleri ve kararları insan doğasına dayanır. (2) uluslararası politikanın anarşik doğası devletlerin... more

Klasik Realizm, uluslararası ilişkiler konusunda en etkili düşünce okullarından biridir. Klasik Realizm İlkeleri: (1) Devlet eylemleri ve kararları insan doğasına dayanır. (2) uluslararası politikanın anarşik doğası devletlerin kararlarını ve eylemlerini etkiler (3) politika, erkekler arasındaki güç mücadelesidir (4) Etik ve politika birbirinden ayrılmalıdır. Realizm temel kaygısı devletin hayatta kalması ve ulusal güvenliktir. Realizm temel kaygısı devletin hayatta kalması ve ulusal güvenliktir. Klasik realizm bugünün dünyasında uygulanabilir olmaya devam ediyor çünkü hâlâ devletten daha yüksek bir otorite yok. Eğer dünya siyaseti bağımsız devletler temelinde örgütlenmeye devam ederse o zaman realizm önemli bir uluslararası ilişkiler teorisi olmaya devam edecek.Ancak realizm çok materyalist olduğu ve devlet dışı aktörlerin rolünü göz ardı ettiği için eleştirildi. Çıkarların devletler tarafından nasıl yaratıldığını açıklamıyor ve dünya siyasetinin sosyal yönünü görmezden geliyor.

Uluslararası disiplininde ikinci büyük kuramsal tartışma gelenekselcilik-davranışsalcılık tartışmasıdır. İdeolojilerin sonu savı toplumsal bilimlerde giderek daha çok taraftar kazanırken, siyasetin anlamının da teknolojik gelişmenin... more

Uluslararası disiplininde ikinci büyük kuramsal tartışma gelenekselcilik-davranışsalcılık tartışmasıdır. İdeolojilerin sonu savı toplumsal bilimlerde giderek daha çok taraftar kazanırken, siyasetin anlamının da teknolojik gelişmenin gereklerine göre yeniden tanımlanması gereği dile getiriliyordu. Davranışsalcı araştırmacılar uluslararası ilişkiler disiplininin özerk bir bilimsel çalışma alanı oluşturduğunu savunurlarken, felsefenin etkilerini ortadan kaldırmayı kendilerine amaç edinmişler ve Davranışsalcı bilim anlayışının da bu amacın gerçekleştirilmesi için en uygun araç olduğunu düşünmüşlerdir.

Günümüz sistem yapısının karmaşıklığı elbette ki geçmişle bağlantılı ve bir şekilde devamı gibi gelmektedir. Çalışmanın ana konusu Ekim 1962 tarihli Küba Krizi'nin hegemonya yarışı bağlamında değerlendirilmesi ve diplomasinin yükselişinin... more

Günümüz sistem yapısının karmaşıklığı elbette ki geçmişle bağlantılı ve bir şekilde devamı gibi gelmektedir. Çalışmanın ana konusu Ekim 1962 tarihli Küba Krizi'nin hegemonya yarışı bağlamında değerlendirilmesi ve diplomasinin yükselişinin en üst düzey olduğu 1945 sonrası diplomasinin kazandığı en büyük ve kesin zaferlerden olan Küba'yı stratejik hegemon diplomasisi bağlamında incelemeye çalıştım. Bir gece yarısı dünya yok olabilirdi lakin diplomasi etkisini hissettirmeseydi. Hegemon devlet olma mücadelesi ve hırsı buna sebep olabilirdi. Küba bir dünyaya mal olabilirdi. Zafer için kelime belliydi; diplomasi.

Uluslararası İlişkiler Kuramları

1939’da Carr tarafından ilk versiyonu oluşturulan realist gelenek, uluslararası ilişkiler disiplininde oldukça baskındır. Bu baskın konumu, araştırmacıların realist yaklaşımlara sıkça başvurmasının yanı sıra yaklaşımların, sıklıkla... more

1939’da Carr tarafından ilk versiyonu oluşturulan realist gelenek, uluslararası ilişkiler disiplininde oldukça
baskındır. Bu baskın konumu, araştırmacıların realist yaklaşımlara sıkça başvurmasının yanı sıra yaklaşımların, sıklıkla eleştirilmesinden de kaynaklanmaktadır. Geleneğe yapılan eleştiriler uluslararası sistemdeki değişimler neticesinde sıklaşmış ve realist gelenek bu dönüşümler doğrultusunda değişikliklere uğramıştır. 1991’e kadar varlığını sürdüren iki kutuplu sistemi açıklama noktasında güçlük çekmeyen yapısal realizm, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile ortaya çıkan dünya düzenini açıklamakta bocalamıştır. Devletler, iki kutuplu yapının neden olduğu sıkı ittifak bağları içerisinde benzer dış politikalar izlemişse de günümüzdeki çok kutuplu yapıda daha bağımsız davranmakta ve bu doğrultuda farklı davranışlar sergilemektedirler. Bu durumun nedenini, dış politikanın hem iç hem de dış faktörlerden etkilenmesine bağlayan yeni nesil realistler, neoklasik realist yaklaşımı ortaya koymuştur.
Bu yaklaşıma göre araştırmalarda sistem faktörünün yanı sıra stratejik kültür ve algı olarak tanımladıkları ara değişkenler ile lider faktörünün de incelenmesi gerektiğini savunmuştur.
Bu çalışma, özellikle son birkaç yıldır popülaritesi artan neoklasik realizmi açıklamayı ve yaklaşımın Türkçe literatüre tanıtılması amaçlamaktadır. Bu doğrultuda öncelikle yaklaşımın realist öncülleri anlatılmış ardından, realist geleneğe ‘nasıl bir yenilik getirdiği’ konuları incelenmiştir. Bunun yanı sıra yapılan literatür taraması ile yaklaşımın kapsamı ve sınırları net bir şekilde ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

Artykuł traktuje o fenomenie postprawdy jako tendencji, której współcześnie przypisuje się oddawanie realnej rzeczywistości politycznej. Kiedy termin postprawda został ogłoszony słowem roku 2016, opisywane przez niego zjawiska zaczęto... more

Artykuł traktuje o fenomenie postprawdy jako tendencji, której współcześnie przypisuje się oddawanie realnej rzeczywistości politycznej. Kiedy termin postprawda został ogłoszony słowem roku 2016, opisywane przez niego zjawiska zaczęto uznawać za znak nowoczesności. W artykule omówione zostaną doktryny i postawy polityczne, które już od wieków podejmowały temat rozdźwięku między faktami a opiniami i ich wpływu na opinię publiczną. Zostanie przedstawiona krótka geneza romantyzmu oraz realizmu politycznego,
a następnie przyrównane będzie do nich tytułowe zjawisko. Artykuł
ma na celu weryfikację hipotezy o oryginalności fenomenu postprawdy w kontekście istniejących już doktryn politycznych.

The subject of present article is Kazimierz Ajdukiewicz’s argument against idealism. The argument has been presented in „On the Notion of Existence“. Our aim is to show that the argument has some imperfectness, which allows us to doubt in... more

The subject of present article is Kazimierz Ajdukiewicz’s argument against idealism. The argument has been presented in „On the Notion of Existence“. Our aim is to show that the argument has some imperfectness, which allows us to doubt in its validity. As a result we will present two alternative forms of the main thesis of idealism. These modified theses ought to be immune to Ajdukiewicz’s critique. The first one is based on the notion of metaphysical grounding. The second one – on the distinction between pretheoretical and theoretical languages.

Söylem; dil, dilbilim, dil felsefesi, edebiyat inceleme ve araştırmaları, edebiyat kuramı, karşılaştırmalı edebiyat, edebî eleştiri, göstergebilim, anlatıbilim, halkbilim, çeviribilim, edebiyat sosyolojisi ve edebiyat felsefesi... more

Söylem; dil, dilbilim, dil felsefesi, edebiyat inceleme ve araştırmaları, edebiyat kuramı, karşılaştırmalı edebiyat, edebî eleştiri, göstergebilim, anlatıbilim, halkbilim, çeviribilim, edebiyat sosyolojisi ve edebiyat felsefesi alanlarında yapılan özgün bilimsel çalışmalara, kitap tanıtımlarına ve çevirilere yer veren hakemli bir dergidir.

Kamu politikaları yapımı ve yönetiminde, politik, sosyal ve çevresel birçok parametre etkili olduğundan, daha karmaşık hale gelmiştir. O yüzden birçok teorik yaklaşım ve metodoloji ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, öncelikle bilgi... more

Kamu politikaları yapımı ve yönetiminde, politik, sosyal ve çevresel birçok parametre etkili olduğundan, daha
karmaşık hale gelmiştir. O yüzden birçok teorik yaklaşım ve metodoloji ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, öncelikle
bilgi kuramına bakış açısını belirleyen ve bir lens görevi yapan epistemoloji ve ontolojinin neler olduğuna
değinilecektir. Üç temel yaklaşım olan; Pozitivizm, İnterpretivizm ve Realizm’e epistemolojik ve ontolojik olarak
bakılacak ve özelliklerinden genel hatlarıyla bahsedilecektir. Daha sonra, Post-pozitivizm anlatılacak, karşılaştırmalı
bir değerlendirme yapılarak siyaset bilimi literatüründe yer alan pazar piyasasına (market economy) bu perspektiften
bakılacaktır.

Nesir, drama ve senaryo yazarı olarak tanınan Lyudmila Stefanovna Petruşevskaya (d.1938, Moskova), çağdaş Rus edebiyatının yaşlı kuşak temsilcilerindendir. Yazın sanatındaki ustalığından dolayı 1991 yılından beri birçok devlet, vakıf ve... more

Nesir, drama ve senaryo yazarı olarak tanınan Lyudmila Stefanovna Petruşevskaya (d.1938, Moskova), çağdaş Rus edebiyatının yaşlı kuşak temsilcilerindendir. Yazın sanatındaki ustalığından dolayı 1991 yılından beri birçok devlet, vakıf ve dergi ödülüne lâyık görülen ve eserleri yirmiden fazla dile çevrilen Lyudmila Petruşevskaya, 21. yüzyılın postmodern edebiyatında hem modernizmin ilkelerini hem de natüralizmin geleneklerini birleştirerek yeni ve özgün bir sanat anlayışı geliştirmiştir. Klasik Dönem Rus Edebiyatı’nın etkisinden kopmayan Petruşevskaya’nın eserlerinde Nikolay Gogol, Lev Tolstoy, Anton Çehov gibi yazarların yanı sıra yoğun olarak F. M. Dostoyevski’nin (1821-1881) yazın sanatının etkisi hissedilir. Bu çalışmada, Petruşevskaya’nın yazın sanatında görülen Dostoyevski etkileri ile iki yüzyıl arayla yazılmış eserler arasındaki benzerliklerin ve metinlerarası ilişkilerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda her iki yazarın bütün eserleri, içerik ve üslup bakımından alımlama estetiği ve karşılaştırmalı analiz yöntemleriyle incelenmiştir. Sonuç olarak yapılan incelemede, Petruşevskaya’nın bazı eserlerinde birçok farklı Dostoyevski geleneğine rastlanmıştır: Petruşevskaya’nın eserlerinde “küçük insan” imgesine geniş yer verilmiştir; yazarın kahramanları genellikle ezilenlerden, aşağılananlardan, yoksullardan, düşkünlerden ve hastalardan seçilmiştir. Varoluşçuluk sorunsalı, Dostoyevski gibi Petruşevskaya’nın da en çok başvurduğu konulardan biri olmuştur. Yazar, eserlerinde yaşamın derin insanî ve felsefî yönlerine odaklanmıştır: yaşamın karanlık ve kasvetli taraflarını, insan ruhunun derinliklerini ve iç çatışmalarını tüm yalınlığıyla göstererek okuru insanın varoluşunu sorgulamaya ve anlamlandırmaya yönlendirmiştir. Dostoyevski, gerçeği betimlemede sembolleri kullanan realist bir yazarken; Petruşevskaya, eserlerinde natüralizmi ve sembolizmi bir potada eritmiş ve gerçeği okuyucuya daha çarpıcı ve ürpertici bir şekilde aksettirmiştir. Petruşevskaya’nın Kseniya’nın Kızı (Дочь Ксени, 1988), Dünyanın Vicdanı Bir Kız (Такая девочка/Такая девочка, совесть мира, 1988) İntikam (Месть, 1990) ve Hijyen (Гигиена, 1990) novellaları ile Dostoyevski’nin Suç ve Ceza (Преступление и наказание, 1866) romanı arasında kurgu, eser kahramanlarının tutumları ve iç çatışmaları bakımından benzerliklere rastlanmıştır. Bu durum, modernizm döneminde Dostoyevski’nin yazın sanatından uzaklaşan yazarların, postmodernizm ile birlikte tekrar Dostoyevski’nin yazın sanatına yöneldiğinin bir göstergesidir. Böylece, 21. yüzyılda da Dostoyevski’nin edebî gelenekleri ve düşünceleri Rus edebiyatını etkilemeye devam etmiştir.
Anahtar kelimeler: Dostoyevski; Petruşevskaya; Metinlerarasılık; Klasik Rus Edebiyatı; Çağdaş Rus Edebiyatı.

Thomas Hobbes ve John Locke’un doğa hali ve insan doğası anlayışları farklı temeller bütününde ortaklıklar da içermektedir. Hobbes’un Leviathan’ ında anlaşılacağı üzere Batı siyaset felsefesinin temellerini atarak mutlak iktidarı sağlam... more

Thomas Hobbes ve John Locke’un doğa hali ve insan doğası anlayışları farklı temeller bütününde ortaklıklar da içermektedir. Hobbes’un Leviathan’ ında anlaşılacağı üzere Batı siyaset felsefesinin temellerini atarak mutlak iktidarı sağlam ve orijinal bir temele oturtmuştur. Locke’un Uyga;r Yönetimi Üzerine İki İncelemesi’ nde, insan yaşamı hakkının adil ve tarafsız korumasının varlığını; Fransız Devrimi’nde de anlatılarak dünyanın her yerindeki demokrasi mücadelesinin temelini oluşturacaktır.
Bununla birlikte uluslararası disiplinin kurucu tartışması olan idealizm ve realizm tartışması da bu eserler üzerinden şekillenmeye başlamıştır. Bu tartışma uluslararası disiplinin de sınırlarını çizmiştir. Ayrıca uluslararası ilişkiler alanıyla ilgilenenler içinde dönüm noktasını başlatan konum haline gelmiştir.

Soğuk savaş sonrası dönemde uluslararası düzeni tehdit eden faktörler arasında yer alabilecek olan siber savaş, hem realizm hem de liberalizm kuramları içerisinde yeri pek yoktur. Siber ile ilişkin kavramlarda genel bir realizmin ve insan... more

Soğuk savaş sonrası dönemde uluslararası düzeni tehdit eden faktörler arasında yer alabilecek olan
siber savaş, hem realizm hem de liberalizm kuramları içerisinde yeri pek yoktur. Siber ile ilişkin kavramlarda
genel bir realizmin ve insan doğasının kötülüğüne odaklı çalışmalar nedeniyle siber uzaydaki birçok
çalışmalar siber barışın doğasından uzak kalmıştır. Bu çalışmada hem liberalizm hem de realizm ışığında siber
savaş incelenmiştir. Alternatif bir kavram olarak siber barışın değerlendirilmesi ile siber uzaya ilişkin farklı
bir çalışma ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Siber Savaş, Siber Barış, Siber Uzay, Liberalizm, Realizm