Söz Varlığı Research Papers - Academia.edu (original) (raw)
- by
- •
- Dialectology, Sözlükbilim, Sözlük, Derleme
Metinler Türkçe eğitiminde hedeflenen kazanımlara ulaşılmasında kullanılan önemli araçlardan biridir. Bu kazanımlardan biri de öğrencilerin söz varlığının geliştirilmesi ile ilgilidir. Kelime hazinesi anlama ve anlatma becerilerinin... more
Metinler Türkçe eğitiminde hedeflenen kazanımlara ulaşılmasında kullanılan önemli araçlardan biridir. Bu kazanımlardan biri de öğrencilerin söz varlığının geliştirilmesi ile ilgilidir. Kelime hazinesi anlama ve anlatma becerilerinin temelini oluşturur. Kişinin kelime hazinesi ne kadar zenginse okuduklarını ve dinlediklerini o kadar kolay anlamlandırabilir. Ayrıca kendini ifade etme becerisi de gelişmiş olur. Türkçe eğitiminde söz varlığını geliştirme yollarından biri bağlamdan yararlanmaktır. Bağlam, dilin kurallarına göre bir arada kullanılan kelimelerin anlam ve dil bilgisel yapı olarak birbirlerini etkilemesi sonucu oluşan yapıdır. Dolayısıyla bağlam, anlam bütünlüğünün oluşmasında etkilidir. Söz varlığının geliştirilmesinde bağlamın kullanımı etkili ve gereklidir. Bu çalışmanın amacı 7. sınıf öğrencilerinin bağlamdan hareketle bilmediği kelime ve kelime gruplarının anlamlarına yönelik yaptıkları tahminlerde doğru anlama ulaşıp ulaşamadıklarını değerlendirmek ve eksiklikler görülmesi durumunda konuyla ilgili öneriler geliştirmektir. Araştırmada 7. sınıf Türkçe ders kitabında yer alan iki farklı metinden yararlanılmıştır. Bunlar hikâye türünde olan “Ak Sakallı Bilge Dede” ve “Benim Adım Şeker Çocuk” metinleridir. Metinler ders kitabında yer alan yönergeye göre okunmuştur. Ardından öğrencilerin bağlam yoluyla anlama ulaşmaları amacıyla anlamı bilinmeyen kelimelerin bağlamda bulunan ipuçları ışığında anlamın tahminine yönelik olarak söz varlığını geliştirme etkinliği yapılmıştır. Tahminlerini tamamlayan öğrenciler yeni kelimelerin anlamlarını sözlükten bularak tahminlerini kontrol etmişlerdir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 7. sınıfta eğitim gören 60 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada öğrenciler, gönlü razı olmamak, hakkını yemek, hakkını gözetmek, zoruna gitmek, hormon, doz ve doğuştan kelimelerinin anlamlarına bağlamdan hareketle ulaşmaya çalışmışlardır. Öğrenci tahminlerinin içerik analiziyle incelendiği araştırma sonunda öğrencilerin hormon kelimesinin anlamına ulaşmakta zorluk çektikleri, diğer kelimelerin anlamlarını bu kelimeye kıyasla daha kolay buldukları görülmüş ve öğrencilerin bağlamdan hareketle kelime anlamına ulaşabilmeleri için öneriler sunulmuştur.
Bu makale bir stilistik çalışmasıdır. Konusu Türkiye Cumhuriyetinin millî marşı olan İstiklal Marşı’dır. Marşın güftesini oluşturan on kıtalık şiirin söz varlığı üzerinde durulmuştur. Şiirin sözleri üç bakımdan analiz edilmiştir: Tür... more
Bu makale bir stilistik çalışmasıdır. Konusu Türkiye Cumhuriyetinin millî marşı olan İstiklal Marşı’dır. Marşın güftesini oluşturan on kıtalık şiirin söz varlığı üzerinde durulmuştur. Şiirin sözleri üç bakımdan analiz edilmiştir: Tür (kategorik konum), köken (ait olduğu dil) ve tekrarlanma. Kelimeler bu üç bakımdan kullanım sıklığına göre değerlendirilmiştir. Böylelikle şairin kelime tercihleri ortaya konmuş, bu tercihlerin şairin vermek istediği mesajlara katkısı tartışılmıştır.
Kelime türlerine göre yapılan analizde isimlerde “millet” ismi, evren ve tabiatla ilgili somut, dinî kavramlarla ilgili soyut isimlerin öne çıktığı görülmüştür. Fiillerde emir kipi ve geniş zaman ağırlığı vardır. Bunlarda olumsuzluk içeren fiiller yaklaşık üçte biri oluşturmaktadır. Bu üç faktör, şairin genel gerçekleri vurgulayarak Türk milletini belli konularda uyarma amacını taşıdığı şeklinde yorumlanabilir.
Mehmet Âkif’in İstiklal Marşı’nda kullandığı sözlerin ağırlıklı olarak Türkçe kökenli olması, hem marş mantığına hem de Âkif’in Safahat’tan bildiğimiz günlük dil kullanma tutumuna uygundur.
Öte yandan on beş ayrı kelime ya da ifade İstiklal Marşı’nda ikişer, bazen de üçer kez tekrarlanarak pekiştirme yoluyla verilen mesajların kalıcı olmasını sağlamıştır.
Öğrencilerinin söz varlığı edinimini doğrudan etkileyen medya yayınlarından biri de çizgi filmlerdir. Bu çalışmada, ilkokul öğrencilerinin izlediği çizgi filmlerin, öğrencilerin söz varlığı gelişimlerine katkılarını belirlemek ve bu söz... more
- by Bayram Baş
- •
- Vocabulary, Cartoons, Thesaurus, çizgi Film
Halk edebiyatı ürünleri arasında bulunan, söz varlığının zenginliğiyle göze çarpan ve dil edinimi sürecinde etkili işlevi olan türlerden biri de masallardır. Anlatımı etkili hâle getirmek ve canlı tutmak için kalıplaşmış ifadelerin,... more
- by Bayram Baş
- •
- Proverbs, Vocabulary, Reduplication, Idioms
ABSTRACT New words that are included in the vocabulary in any language are produced and used within the needs of that time. Just as the concepts of transmission, intubated patient, herd immunity and similar words related to Covid-19, also... more
ABSTRACT
New words that are included in the vocabulary in any language are produced and used within the needs of that time. Just as the concepts of transmission, intubated patient, herd immunity and similar words related to Covid-19, also known as Corona, are now part of the Turkish language and are frequently used, vocabulary related to the Plague have also been included in our vocabulary in the past.
The Plague has been frequently seen in history and affected both geography and political history. The changes experienced also affected the vocabulary.
In this study, the existence of vocabulary about plague from Old Turkish to today's Turkish dialects is discussed and the concepts of “ölet~ölüt~ület”, as part of the Orkhon inscriptions were examined.
Key Words Contemporary Turkish dialects, epidemic disease, Gokturks, plague, old Turkish, vocabulary.
Standart (yazı dili) Türkçeden farklı olarak ağızlar; Türkçenin tarihi geçmişini, eskiye dayalı ses, şekil ve söz varlığını çoğu durumda standart Türkçeden daha iyi koruyan dil verilerini içermektedir. Bu bağlamda ağız araştırmaları... more
Standart (yazı dili) Türkçeden farklı olarak ağızlar; Türkçenin tarihi geçmişini, eskiye dayalı ses, şekil ve söz varlığını çoğu durumda standart Türkçeden daha iyi koruyan dil verilerini içermektedir. Bu bağlamda ağız araştırmaları Türkçenin arkaik özellikleri hakkında bilgi sahibi olmamız açısından önemli yere sahiptir. Anadolu ağızlarının bir uzantısı olan Suriye Türkmen Türkçesi Ağızları (STTA)1, coğrafi olarak Türklerin Anadolu’ya geçiş bölgelerinde (Türkiye-Suriye sınırı boyunca doğuda Irak’a kadar batıda Akdeniz’e kadar; iç kesimlerde Şam, Hama, Humus bölgeleri) konuşulmaktadır. Bölge,
Oğuz boylarının çeşitliği ile ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla bu çeşitlilik, Suriye Türkmenlerinin dil ve kültürlerine de yansımıştır. Dil-kültür bağlamında milletin kültürel kodlarını taşıyan dil ögelerinin önemi büyüktür. Yani dili oluşturan kelimelerde ya da kelime gruplarında o dili konuşan milletin kültürel kodları ve dünya görüşü yatmaktadır. Bu bağlamda Anadolu ağızları ve STTA’da birer hastalık adı olarak kullanılan “dumağı ve demreği” kelimelerinin arka planda taşıdığı kültür (tedavi yöntemleri, halk inanışları) ve bu kültürün günümüze ulaşmasında, söz konusu kelimelerin dil-kültür ilişkisi çerçevesin- de rolü büyüktür. Bu yazı; “dumağı ve demreği” kelimelerinin tarihi lehçelerdeki durumu, yaşadığı çağdaş lehçeler, Anadolu ağızları ile STTA’daki durumu ve bu kelimeler çerçevesinde oluşan kültürel değerler üzerinde durmayı amaçlamaktadır.
İnsan doğasının en temel ihtiyaçlarından biri olan çevreyi ve varlığı anlamlandırma, beraberinde ad ve adlandırma geleneğini getirmiştir. Yaşamın sürebilmesi için ilk aşamalardan biri olan beslenme çevresinde gelişen adlandırmalar ise... more
İnsan doğasının en temel ihtiyaçlarından biri olan çevreyi ve varlığı anlamlandırma, beraberinde ad ve adlandırma geleneğini getirmiştir. Yaşamın sürebilmesi için ilk aşamalardan biri olan beslenme çevresinde gelişen adlandırmalar ise oldukça dikkat çekicidir. Var olanı adlandırmanın yanı sıra var olandan yapılanı da adlandırarak oluşturulan yeme-içme alanındaki söz varlığı, yansıttığı kültürel ögeler açısından da oldukça zengin bir malzemeye sahiptir. Çünkü milletlerin gelenekleri, görenekleri, sosyal hayatları, üzerinde hüküm sürdükleri coğrafya kısacası tüm bu kültür ögeleri, yiyecek ve içecek adlarının oluşturulmasında belirleyici bir rol oynamaktadır. Bir milletin sosyal hayatına ait izlerin en kolay görülebildiği eserler arasında hiç şüphesiz ki edebî ürünler de yer almaktadır. Edebiyatımızda özellikle divan şairlerinin yaşadıkları döneme ait hemen her konuda bilgiye yer verdikleri divanlar ise araştırmacılar için zengin bir inceleme alanıdır. Bu çalışmada 18.yüzyıl divan şairlerinden biri olan İbrahim Tırsî’nin Divanı’nda yer alan “yemek adları”na ait söz varlığı incelenmiştir. Çalışmanın malzemesini yalnızca yemek adları oluşturmuş, genel kapsamda “yiyecek ve içecek adları” çalışmaya dahil edilmemiştir. İbrahim Tırsî Divanı’nda yer alan toplam 55 adet farklı yemek adı; “çorbalar, et yemekleri, etli sebze yemekleri, sebze yemekleri, pilavlar, börekler, ekmek/çörek/pideler, turşular, salatalar” olmak üzere 9 alt başlık altında tasnif edilmiş ve tasnif edilen yemek adlarına ait söz varlığının günümüzdeki kullanımına da değinilmiştir. Buradan hareketle Tırsî Divanı örnekleminde, divan geleneğinde yemek adlarına ait söz varlığının nasıl kullanıldığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmada, Yavuz Bülent Bakiler’in Âşık Veysel, Şiirimizde Ana, Seninle, Üsküp’ten Kosova’ya adlı dört eserinde geçen söz varlığının sözlüğü hazırlanmıştır. Bu tez, Ön Söz, Kısaltmalar, Sözlüğün Kullanımı ile İlgili Açıklamalar, Yavuz... more
Bu çalışmada, Yavuz Bülent Bakiler’in Âşık Veysel, Şiirimizde Ana, Seninle, Üsküp’ten Kosova’ya adlı dört eserinde geçen söz varlığının sözlüğü hazırlanmıştır.
Bu tez, Ön Söz, Kısaltmalar, Sözlüğün Kullanımı ile İlgili Açıklamalar, Yavuz Bülent Bakiler’in Hayatı ve Eserleri, Kaynakça ve Sonuç kısmının dışında Sözlük ve Söz Varlığı olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.
Tezin başında, söz varlığı, sözlük, sözlük bilimi, metin ve sanatçı sözlükleri ile ilgili açıklamalar yapılmış, Yavuz Bülent Bakiler’in hayatı, edebi kişiliği ve eserleri hakkında bilgiler verilmiştir. Kısaltmalar ve Sözlüğün Kullanımı ile İlgili Açıklamalar kısmında çalışmadan yararlanmak isteyenlere yardımcı olacak bilgiler sunulmuştur.
Sözlük bölümünde, şair ve yazarın bu eserlerde kullandığı söz varlığı tek tek incelenerek cümle içerisindeki anlamı ve anlamları tespit edilmiş ve bunlar sözlük bilimi esasına göre düzenlenmiştir. Ulaşabildiğimiz sözlüklerde incelediğimiz metinlerdeki anlamını bulamadığımız sözlük birimler, tarafımızdan anlamlandırılmıştır.
Söz Varlığı bölümünde Yavuz Bülent Bakiler’in eserlerinde kullandığı söz varlığı, söz varlığını oluşturan unsurlar bakımından türlerine göre sınıflandırılmış ve alfabetik olarak dizilmiştir.
Sonuç kısmında, şair ve yazarın eserlerinde kullandığı söz varlığı ile ilgili bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Metin ve sanatçı sözlüklerinin hazırlanması, Türk dilinin söz varlığının genişlemesine ve zenginliğinin ortaya konmasına katkı sağlayacaktır. Bu tez, Türkçenin oylumlu, bütüncül söz varlığının oluşturulmasına katkıda bulunmak; şair ve yazarın söz varlığını belirleyerek onun dil kullanım becerisini, dünya görüşünü, kavramlar dünyasını değerlendirecek çalışmalara malzeme oluşturmak; dil ve yazın incelemeleri ve sözlük bilimi çalışmalarına veri sağlamak için hazırlanmıştır.
- by Derya YILDIZ
- •
- Söz Varlığı
Yabancılara Türkçe öğretiminde kültür aktarımı önemli bir yer tutmaktadır. Kültür aktarımı konusunda en önemli etkenlerden biri ders kitaplarıdır. Bu nedenle yabancılara Türkçe öğretimi kitaplarındaki metinlerin söz varlığı açısından... more
Yabancılara Türkçe öğretiminde kültür aktarımı önemli bir yer tutmaktadır. Kültür aktarımı konusunda en önemli etkenlerden biri ders kitaplarıdır. Bu nedenle yabancılara Türkçe öğretimi kitaplarındaki metinlerin söz varlığı açısından kültürümüzü yansıtıcı özellikler göstermesi gerekmektedir. Bu araştırmanın amacı yabancılara Türkçe öğretimi amacıyla hazırlanan ders kitaplarında yer alan okuma metinlerinin söz varlığını deyimler, atasözleri, ikilemeler, ünlemler, ilişki sözleri ve özel isimleri temel alarak ortaya koymaktır. Araştırmanın veri kaynağını yabancılara Türkçe öğretimi için hazırlanan ders kitaplarından yurt içinde ve dışındaki Türkçe öğretim merkezlerinde en çok tercih edilen Yeni Hitit Yabancılar İçin Türkçe Seti oluşturmaktadır. Araştırmada “doküman incelemesi yöntemi” kullanılmıştır. Yeni Hitit Yabancılar İçin Türkçe (1 [A1-A2], 2 [B1], 3 [B2-C1]) ders kitaplarındaki okuma metinleri doküman incelemesi yöntemiyle ve söz konusu metinlerdeki söz varlığı unsurları sınıflama yöntemiyle incelenmiştir. Araştırmada kelime sıklığını belirlemek için “Cibakaya Dizin Programı 2.2” kullanılmıştır. Çalışmada Yeni Hitit Yabancılar İçin Türkçe ders kitaplarındaki okuma metinlerinin kelime sıklığı ve söz varlığı unsurları (atasözü, deyim, ikileme, özel isimler, ünlemler ve ilişki sözleri) belirlenmiş ve üç kitap karşılaştırma yapılarak değerlendirilmiştir.Araştırma sonunda kelime ve söz varlığı unsurlarının sayısı bakımından üç kitap arasında farklılıkların olduğu görülmüştür. “Yeni Hitit Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı 2” kelime sıklığı ve söz varlığı yönünden üç kitap arasında en zengin olanıdır. İncelenen kitapların söz varlığı unsurları açısından deyimler haricinde zengin olmadığı görülmüştür.
- by Erhan Durukan and +1
- •
- Turkish Education, Yabancılara Türkçe Öğretimi, Söz Varlığı
Öz Bu çalışmada 18. yüzyıl Osmanlı hekimi olan Ömer Şifàì'nin Kitàb-ı Cevherü'l-ferìd fi't-tıbbü'l-cedid adlı eserindeki tıp terimlerine dair söz varlığı incelenmiştir. Eser, otuz bir bölüm ve bir açıklamadan oluşmaktadır. Ömer Şifài, bu... more
Öz Bu çalışmada 18. yüzyıl Osmanlı hekimi olan Ömer Şifàì'nin Kitàb-ı Cevherü'l-ferìd fi't-tıbbü'l-cedid adlı eserindeki tıp terimlerine dair söz varlığı incelenmiştir. Eser, otuz bir bölüm ve bir açıklamadan oluşmaktadır. Ömer Şifài, bu eserde genel olarak, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yapım aşamasından ve bu ilaçların hangi hastalıkların tedavisinde kullanılması gerektiğinden bahsetmiştir. İlaç yapım aşamasına gelmeden evvel ilaçların hazırlanmasında kullanılacak olan maddelerin nasıl elde edilmesi gerektiği üzerinde de durmuştur. Madenlerin çıkarılması, suların, yağların, zamkların ve sakızların damıtılması, doğadan tuz elde edilmesi gibi konular da aşama aşama açıklanmıştır. Üzerinde detaylı bir çalışma yapılmamış olan bu eser yazar tarafımdan yüksek lisans tezi olarak incelenmiş olup eserin hacimli olması ve içerik açısından zenginliği sebebiyle eserin tıbbi söz varlığının ayrı bir çalışmada değerlendirilmesine lüzum görülmüştür. Bu makalede eserin bölüm içerikleri ve tıbbi terminolojiye dair kelimeler kökenleri ve anlamları ile verilmiştir. Yapılan bu söz varlığı çalışmasının amacı dönemin tıp alanındaki söz varlığını ortaya koymak ve bu alanda araştırma yapacaklara ve bundan sonra yapılacak olan benzer araştırmalara kolaylık sağlamaktır.
Türkçe, burada dolaylı olarak söz edeceğimiz üzere, tarihi boyunca sıkı komşuluk ilişkileri kurduğu Farsça ile sadece sözlük düzleminde (leksikolojik) alışverişlerde bulunmakla kalmamıştır. Farsçanın Türkçe üzerinde söz dizimi etkilerinin... more
Türkçe, burada dolaylı olarak söz edeceğimiz üzere, tarihi boyunca sıkı komşuluk ilişkileri kurduğu Farsça ile sadece sözlük düzleminde (leksikolojik) alışverişlerde bulunmakla kalmamıştır. Farsçanın Türkçe üzerinde söz dizimi etkilerinin (izafet yapısının, ki’li birleşik cümle kuruluşunun etkisi vb.) de çok güçlü olduğu açıktır. Türkçenin genel kurallarına uyarak çoğu zaman yabancı olduklarını bile hissettirmeyen Farsça sözcük ve yapılar bu sıkı bağın sonucudur (gidişat, resmi geçit vb.). Türk yazı dilinde Farsça etkilerinin görülmeye başladığı Karahanlıca’dan itibaren ama özellikle de Farsça ile komşu alanlarda meydan gelen Batı Türkçesi ve onun imparatorluk dili biçiminde klasik yapısını aldığı Osmanlıcada bu etkiler en üst düzeye çıkmıştır. Bugün dilimizde yer alan ve sıkça kullandığımız pek çok söz de bu köklü alıntılamanın ürünleridir. Böylece Türkçenin bilgi alıntıları dışında, tarihî ilişkilerine göre prestij alıntıları da yaptığı Farsçadan ‘âlimî “âlimlik”, âteşperestî “ateşperestlik”, bedbînî “bedbinlik”, cengaverî “cengaverlik”, civanmerdî “civanmertlik”, isyangerî “isyankârlık”, kudegî “çocukluk”, mâderî “annelik”, serbâzî “askerlik” türünden yapılar da yazı dilinde yer bulmuştur.
Bu çalısmada Türkiye Türkçesini iyi kullanan yazarlardan biri olan Gülten Dayıoğlu’nun çocuklar için yazmıs olduğu 12 öykü kitabında bulunan 67 öykü, yansımalar ve kalıp sözler açısından incelenmistir. Öykü metinlerinde geçen yansıma ve... more
Bu çalısmada Türkiye Türkçesini iyi kullanan
yazarlardan biri olan Gülten Dayıoğlu’nun çocuklar için
yazmıs olduğu 12 öykü kitabında bulunan 67 öykü,
yansımalar ve kalıp sözler açısından incelenmistir. Öykü
metinlerinde geçen yansıma ve kalıp sözlerin kullanım
sıklığı tespit edilmeye çalısılmıstır. Çalısmanın sonunda,
sıklıkla ilgili bulgular verilmis ve bunlar doğrultusunda,
yansıma ve kalıp sözlerin, anlama ve anlatma becerileri
açısından Türkçe sözvarlığına katkıları genel bir
değerlendirmeye tabi tutulmustur.
Anahtar Kelimeler: Öykü, yansıma, kalıp söz,
sıklık
Öz: Varlığı ifade etmede ve mutlak hakikati bulma yolunda sanatını icra etmiş bir şair olan Necip Fazıl, Çile adlı şiir kitabındaki şiirlerinde tezat kavramını oldukça sık kullanan, vermek istediklerini çoğu kere tezatlarla aktaran ve bu... more
Öz: Varlığı ifade etmede ve mutlak hakikati bulma yolunda sanatını icra etmiş bir şair olan Necip Fazıl, Çile adlı şiir kitabındaki şiirlerinde tezat kavramını oldukça sık kullanan, vermek istediklerini çoğu kere tezatlarla aktaran ve bu konuda kendi üslubunu oluşturan bir şairdir. Necip Fazıl'da ahenk ile konunun birlikteliği oldukça önemlidir. " Zıtlar arası ahenk, af ve günah yarışta / Bütün zıtlar kavgada, bütün zıtlar barışta " dizelerinde de görüldüğü gibi şiirlerinde tezatlar, bir ahenk ve manayı en üst perdeden sunacak şekilde işlenmektedir. Bu makalede Necip Fazıl'ın eserlerine yön veren hayatındaki inişli çıkışlı dönemler yer almaktadır. Şairin tezatlıklar dünyası, şairin en önemli eserlerinden biri olan Çile adlı şiir kitabındaki tüm şiirler tezat kavramının iki farklı düzeyinde ele alınmaktadır. Bu makalede öncelikle ifade düzeyindeki tezatlara yer verilmektedir. Bunun ardından da kelime düzeyindeki tezatlar incelenmiş ve tablo haline getirilmiştir. Tezatların, Kısakürek'in söz varlığındaki yeri, onun kendisini anlatmadaki önemi ve tasavvuf dünyasının arka planı hakkında bilgiler sunulmaktadır.
Abstract: Necip Fazıl, who was a poet who performed his art in order to verbalize the entity and to find the truth, had used the concept of oxymoron intensely in his poem book with the title of Çile, had transmitted the things that he wanted to express through reverse meanings and is a poet who had created his own style by means of this condition. In terms of his style, use of contrast is as important as the presence of the contrasts. For Necip Fazıl, unity of harmony and subject is quite important. As it can be observed within the scope of the lines given " Zıtlar arası ahenk, af ve günah yarışta / Bütün zıtlar kavgada, bütün zıtlar barışta " , contrasts are examined in a way that they serve a harmony and meaning at the upmost level in his works. Within the scope of this article, up-and-down periods that had given a way to Necip Fazıl's works are figured out. The world of oppositeness belonging to the poet are considered at two different levels of the concept of oxymoron through all of the poems that are current in the most important work of the poet with the title of Çile. Through the examination of these poems, contrasts at the level of expression are taken into consideration, primarily. Following this, contrasts at verbal level are examined and tabulated. The place of contrasts in Kısakürek's verbal entity, the importance of them for expressing himself, and background of oxymoron in mysticism are presented.
Vocabulary is vital for an effective use of a language. Therefore the vocabulary has important role on fulfilling the recently adopted target of " to upskill the individual communication ability " which is the leading aim of foreign... more
Vocabulary is vital for an effective use of a language. Therefore the vocabulary has important role on fulfilling the recently adopted target of " to upskill the individual communication ability " which is the leading aim of foreign language teaching Considering this foreign language education books should transfer the vocabulary in a spiral way for all levels. In this research which based on the question of " Is there any difference between the vocabulary used in A1 and A2 level course books for German as a foreign language and Turkish as a foreign language? " , the vocabulary in two couser books are compared. For German teaching as foreign language Netzwerk Series of Goethe Institute; for Turkish teaching as foreign language Hittite Series of Yunus Emre Institute are selected. This comparison is done in both vocabulary meaning and frequency. In this descriptive study, document analysis and survey method are practised. The results of the analysis with the help of Cibakaya program from research documents, results and comments of the data gathered both within the language itself and from the comparison of two languages are given and topic-related advices are offered. Key Words: Turkish as foreign language, German as foreign language, vocabulary, frequency, course books. ÖZET Bireyin dili etkili bir şekilde kullanabilmesinde, sahip olduğu söz varlığı çok önemlidir. Bu nedenle, son yıllarda benimsenen yabancı dil öğretim amaçlarının başında gelen " kişiye iletişim becerisi kazandırmak " hedefinin gerçekleştirilebilmesinde söz varlığının rolü büyüktür. Bu noktadan hareketle yabancı dil ders kitaplarının her seviyeyi gözeterek, gerekli olan söz varlığını sarmal bir şekilde aktarması beklenmektedir. " Yabancı dil olarak Almanca ve yabancı dil olarak Türkçe için hazırlanmış ders kitaplarının A1 ve A2 seviyelerinde kullanılan söz varlığı arasında bir fark var mıdır? " sorusunun temelini oluşturduğu bu araştırmada, iki ders kitabındaki söz varlıkları karşılaştırılmıştır. Yabancı dil olarak Almanca öğretimi için Goethe Enstitüsünde kullanılan Netzwerk Serisi, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi için Yunus Emre Enstitüsünde kullanılan Hitit Serisi seçilmiştir. Bu karşılaştırma hem söz varlığı bağlamında, hem de sıklık bağlamında yapılmıştır. Betimsel bir çalışma olan bu araştırmada doküman analizi ve tarama yöntemi uygulanmıştır. Araştırma dokümanlarından elde edilen veriler Cibakaya programı yardımıyla analiz edilmiş, hem dilin kendi içinde hem de iki dil arasında karşılaştırma yapılarak sonuç ve yorumlar ortaya konarak konu ile ilgili öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Yabancı dil olarak Türkçe, yabancı dil olarak Almanca, söz varlığı, sıklık, ders kitapları.
Ağırlık, uzunluk, hacim ve miktar gibi özellikleri kendi cinsinden veya başka ölçütlerle ölçme ihtiyacına dayanan ve bir yargı ve değerlendirme imkânı sağlayan ölçme ve ölçüt ihtiyacının bir gereği olarak kültürümüzde belirli madde, nesne... more
Ağırlık, uzunluk, hacim ve miktar gibi özellikleri kendi cinsinden veya başka ölçütlerle ölçme
ihtiyacına dayanan ve bir yargı ve değerlendirme imkânı sağlayan ölçme ve ölçüt ihtiyacının bir gereği
olarak kültürümüzde belirli madde, nesne vb. şeyleri ölçmek, ölçütler belirlemek bir ihtiyaç olarak
ortaya çıkmıştır.
Türkiye Türkçesi’nde standart dilde bir organ adı olarak avuç “1. Elin iç tarafı, 2. Elin yarı yumulmuş
durumu, 3. Elin alacağı miktarda olan” manasına gelir. avuçavuç “2.Avuçlayarak”, avuç dolusu “Pek
çok”, avuçiçi “Elin parmak dipleri ile bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi kadar pek küçük, dar (yer)”
ve fiil yapısında avuçlama, avuçlamak “avuçla kavramak, avuçla almak” kullanımları ile karşımıza
çıkan avuç kavramı Türk kültüründe bir ölçü birimi olarak Eski Uygur Türkçesinden günümüze
kullanılagelmiştir. Avuç içi manasına da kullanılanaya sözcüğü ise günümüze ulaşmakla birlikte
yaygınlığını kaybetmiştir.
Tarihî Türk lehçelerindeki sınırlı kullanımından farklı olarak Türkiye Türkçesi ağızlarında bir ölçüt
olarak avuç kavramı birden fazla sözcükle ve birden fazla yapı ile karşılanmıştır. İsim yapısında apas,
bisıhım / bisıkım, elmek, goşam, hışma, kavram, kısım, paça, pataz,pırnat, ponçaḫ, sıkım,
tekem,tombuy, tutam,yalımparça yarım avuç vb. Fiil yapısında avhalamak,avsınlamak, hapazlamak,
hışmalamak,kısımlamak, koşamlamak, paçılamak, patazlamak vb. Ağızlarda avuç kavramını
karşılamak için kullanılan sözcüklerin bir kısmının da eskicil (arkaik) bir yapıda oldukları ve
günümüzde hâlen kullanılmaya devam ettikleri görülmektedir.
Bir ölçü birimi olarak avuç kavramını deyim ve atasözleri de dâhil bütüncül bir bakış açısı ile
incelemeyi amaçlayan bu bildiride sözcüğün Tarihî Türk lehçelerinden günümüze miktar ve uzunluk
ölçüsü birimi olarak başlıca kullanımları incelenecek, örneklerine yer verilecek, söz konusu
sözcüklerin köken bilgisi üzerinde durulacaktır.
Anahtar Sözcükler: Avuç, Ölçü Birimi, Ölçüt, Tarihî Türk Lehçeleri, Türkiye Türkçesi Ağızları
ÖZET Türkiye Türkçesinin ölçünlü dilini işleyen Türkçe sözlüklerin içerdiği söz varlığı ile birlikte madde başı sözler için verilen anlamlar, bu anlamların sayısı ve sıralanışı, sözlere ilişkin kimi bilgiler, zaman içinde dilin doğal... more
ÖZET Türkiye Türkçesinin ölçünlü dilini işleyen Türkçe sözlüklerin içerdiği söz varlığı ile birlikte madde başı sözler için verilen anlamlar, bu anlamların sayısı ve sıralanışı, sözlere ilişkin kimi bilgiler, zaman içinde dilin doğal gelişimine koşut değişimler göstermiştir. Bununla birlikte madde başı niteliğindeki kimi alıntı sözlerin kaynak dillerine ve özgün biçimlerine ilişkin bilgilerin farklı kurumların ya da kişilerin hazırlayıp birbirine yakın tarihlerde yayımladığı Türkçe sözlüklerde bile tutarlı olmadığı görülmektedir. Bu kaynaklarda, çoğu kez bir sözün hangi yabancı dilden alındığı ya da o dildeki özgün biçiminin ne olduğu konusunda görüş birliğine varılamadığı hatta aynı sözlüğün değişik baskılarının bile her iki açıdan farklılaştığı belirlenmiştir.
Kavramın işareti veya göstergesi olarak tanımlanan sözcükler, yöresel kullanım alanının dışına çıkıp zamanla yaygınlaşarak ortak dilin malı hâline gelebilmektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde ağızlarda bulunan tüm unsurlar bir dil için en... more
Kavramın işareti veya göstergesi olarak tanımlanan sözcükler, yöresel kullanım alanının dışına çıkıp zamanla yaygınlaşarak ortak dilin malı hâline gelebilmektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde ağızlarda bulunan tüm unsurlar bir dil için en önemli yapı taşlarını teşkil etmektedirler. Türklüğün önemli bir coğrafyasında bulunan Giresun ve Ordu yöresi ağızlarının söz varlığında her kavram alanına ait önemli oranda yöresel sözcük bulunmaktadır. Bu sözcüklerin birçoğunun Türk dilinin tarihi dönemlerinden itibaren kullanılageldiği görülebilmektedir. Genel Türkçede kullanımdan düşmüş ve unutulmaya yüz tutmuş olan bazı söz varlıklarının da Giresun ve Ordu yöresi ağızlarında halen bulunabildiği anlaşılmaktadır. Bir millete ya da topluluğa ait kültürel dokuyu en net şekilde yansıtan unsurlardan olan söz varlığındaki kavram alanlarının tespiti ile o topluluğun dünya görüşü, inançları, yaşantıları, sosyo-ekonomik durumları vb. üzerinde yorumlamalar yapmak da mümkün olabilmektedir. Çalışmamızda Giresun ve Ordu yöresi ağızları söz varlığında fındık kavram alanlarına giren sözcükler incelenmiştir. Yöre halkının hayatında çok önemli bir yer tutan fındık ve fındıkçılık çerçevesinde gelişen adlandırmalar Türk dilinin söz varlığı açısından da önem arz etmektedir. Çalışmada Giresun ve yöresi ağızlarındaki genel olarak fındık kavram alanına özgü sözcükler tasnif edilerek bu alanda kullanılan söz varlığının genel bir tablosu ortaya çıkarılmıştır. Bu inceleme ile yöre halkının en büyük geçim kaynağı olan fındığın, halk kültürüne yansıması hakkında bilgi sahibi olmak da mümkün olacaktır. Giresun özelinde bu kavram alanına giren sözcüklerin, Türkçenin söz varlığına katkıda bulunacağı da düşünülmektedir. Çalışmada Giresun ve yöresi söz varlığındaki fındık ve fındıkçılık kavram alanına giren 322 sözcük çeşitli başlıklar altında incelenerek elde edilen veriler üzerinden bazı yorumlamalar yapılmıştır. Çalışmada 7 madde başı altında yapılan sınıflandırmada ele alınan sözcüklerin 204 tanesi Giresun ve yöresine aitken 118 sözcük ise Ordu ve yöresi söz varlığından tespit edilmiştir.
- by Ceyda Erdin and +1
- •
- Languages and Linguistics, Proverbs, Turkology, Uighur
Anadolu ağızlarındaki ay adlandırmaları ile gerek Tarihî gerekse çağdaş Türk lehçeleri arasında önemli derecede yakınlık ve benzerlikler görülür. Türk kültüründe Türkçe, Arapça, Farsça, Rumca, Latince ve Süryanice kökenli olarak karşımıza... more
Anadolu ağızlarındaki ay adlandırmaları ile gerek Tarihî gerekse çağdaş Türk lehçeleri
arasında önemli derecede yakınlık ve benzerlikler görülür.
Türk kültüründe Türkçe, Arapça, Farsça, Rumca, Latince ve Süryanice kökenli olarak
karşımıza çıkan ay adları Anadolu ağızlarında Hicrî, Miladî ve genellikle ulusal kültür ve
gelenek çerçevesinde halk takvimine bağlı olarak farklı şekillerde adlandırılmıştır.
Halk meteorolojisi bir kenara bırakıldığında ağızlardaki ay adlandırmalarının önemli bir
kısmı daha çok tarıma ve doğaya dayalı olup kökü geçmişe dayanmaktadır. Yapılan bütün bu
adlandırmalarda şüphesiz Türklerin geçmişten günümüze kullandıkları takvimlerin, doğa ile içi
içe yaşamalarının ve tarımla uğraşmalarının da önemli bir payı bulunmaktadır.
Lehçelerde şeklen aynı olan kelimelerin anlamca farklı olması şeklinde izah edilen “yalancı eşdeğerlik” metin aktarmalarındaki temel sorunların başında gelmektedir. Bu terim araştırmacılarca “sahte karşılıklar”, “sözde denkteşler”, “tam... more
Lehçelerde şeklen aynı olan kelimelerin anlamca farklı olması şeklinde izah edilen “yalancı eşdeğerlik” metin aktarmalarındaki temel sorunların başında gelmektedir. Bu terim araştırmacılarca “sahte karşılıklar”, “sözde denkteşler”, “tam yalancı eş değer kelimeler” ve “aldatıcı kelimeler” gibi isimlerle de karşılanmıştır. Türkiye Türkçesine en uzak lehçelerden biri olan ve bünyesinde Ana Türkçeye ait birçok özellikler bulunduran Saha Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasındaki yalancı eşdeğerliğin tespitinin, bu lehçe arası yapılacak olan metin çevirilerinde meydana gelebilecek sorunların giderilmesinde faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda ele alınan çalışmanın bu alandaki boşluğu kısmen de olsa dolduracağı umulmaktadır.
Günümüzde kadınlarla ilgili yapılan çalışmalar sayesinde, kadın kavramı bilimsel açıdan hak ettiği ilgiyi görmeyebaşlamıştır. Bu ilgi, sosyal ve insani bilimler alanında kadının toplumdaki yerini farklı yönleriyle ortaya koymuştur.... more
Günümüzde kadınlarla ilgili yapılan çalışmalar sayesinde, kadın kavramı bilimsel açıdan hak ettiği ilgiyi görmeyebaşlamıştır. Bu ilgi, sosyal ve insani bilimler alanında kadının toplumdaki yerini farklı yönleriyle ortaya koymuştur. Toplumda önemli bir yere sahip olan kadın, Türk dilinin söz varlığı içinde oldukça geniş bir alanı da kapsamaktadır. Kadının akrabalık isimleri, toplum içerisindeki yeri, kullanmış olduğu eşyalar, kadının eşiyle münasebetinden kaynaklı adlandırmaları zengin bir söz varlığının habercisidir. Derleme Sözlüğü’nün anlatım olanakları oldukça geniştir.Bu geniş anlatım olanakları içerisinde kadına oldukça geniş bir alan ayrılmıştır. İşte ayrılan bu geniş alan sayesinde kadınla ilgili gerek sosyolojik gerek psikolojik birçok malzeme bulmak mümkündür. Bu makalede kadın ile ilgili genel söz varlığı Derleme Sözlüğü’nden taranmak suretiyle tespit edilmeye çalışılmıştır. Tespit edilen kelimeler anlamları ve görevleri bakımından sınıflandırılmıştır. Anlamları ve görevleri açısından sınıflandırılan kelimeler kadının toplumdaki yeri ve kadının psikolojisi açısından değerlendirilmiştir. Bu sınıflandırma neticesinde kadının Türkçedeki yeri ortaya konulmuştur. Ayrıca Anadolu ağızlarındaki kadın adlandırmalarında kadınların toplum, aile ve birey olarak varlığının dilimize nasıl yansıdığını göstermek amaçlanmıştır. Çıkış noktası Anadolu ağızları olan bu çalışmada kadın, bir bütün halinde sunularak hem toplumun kadına bakış açısı hem de kadının kendisine olan bakış açısı ortaya konulmuştur. Sonuç olarak; kadın, toplum içinde aile kurumunun işleyişini sağlayarak eğitici, ahlakî ve psikolojik olguların devamlılığını sağlayan önemli bir öğe olduğu bir kez daha gösterilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: kadın, Anadolu ağızları, kadının yeri.
Rusya egemenliğindeki Türk halklarının lehçelerinin; Sovyetler Birliği içinde gramer ve sözlük standartları belirlenmiş öğretim dilleri hâline gelmesinden sonra sözlük bilimi çalışmalarının da arttığı gözlenmektedir: Stalin... more
Rusya egemenliğindeki Türk halklarının lehçelerinin; Sovyetler Birliği içinde gramer ve sözlük standartları belirlenmiş öğretim dilleri hâline gelmesinden sonra sözlük bilimi çalışmalarının da arttığı gözlenmektedir: Stalin respressiyalarında ortadan kaldırılan dilbilimci Cemal Velidi’nin (1887-1932) Tatarcanın mufassal sözlüğü olan Tatar tělěněñ tulı süzlěgě (1927-1929) ile Tatar sözlük bilimine Kayyum Nâsırî’den sonra en geniş katkıyı yaptığı kabul edilmektedir. Onun yanı sıra Kazan Türkoloji ekolünden M. Korbangaliyev, R. Gazizov ve Neki İsenbet ansiklopedist sözlük yazarları olarak anılmalıdır. II. Dünya Savaşı ardından da Tatar akademik kurumlarının kurulması sayesinde bu alanda toplu çalışmalar hazırlanmıştır: SSCB. Bilimler Akademisi Kazan Dil, Edebiyat ve Tarih Enstitüsü tarafından hazırlanan Tatarça - rusça süzlěk (TRS; 1966); Tatar tělěněñ añlatmalı süzlěgě (TTAS; 1977-1981) ve nihayet Tatar Tělěněñ Añlatmalı Süzlěgě (2005) [Red. F. E. Ganiyev] çağdaş Tatar leksikolojisinin mükemmel eserleri olarak Türkoloji literatüründe yerini almıştır. Nihayet Türkiye’de de ancak SSCB’nin dağılmasından sonra elde edilen orijinal Tatarca malzemeyi örneklerle tespit eden Kazan-Tatar Türkçesi Sözlüğü Mustafa Öner tarafından hazırlanıp Türk Dil Kurumu tarafından ilkin 2009’da; daha sonra da genişletilerek 2015’te yayımlanmıştır. Eldeki bu sözlük repertuvarı çalışmamızın esasıdır.
“Havalanmak, havaya yükselmek” anlamını taşıyan teŋ- fiili ilk defa Karahanlı Türkçesi metinlerinde görülmektedir. Karahanlı Türkçesinde bazı türevleri de bulunan bu fiile sonraki tarihî ve çağdaş lehçelerin büyük bir kısmında tesadüf... more
“Havalanmak, havaya yükselmek” anlamını taşıyan teŋ- fiili ilk defa Karahanlı Türkçesi metinlerinde görülmektedir. Karahanlı Türkçesinde bazı türevleri de bulunan bu fiile sonraki tarihî ve çağdaş lehçelerin büyük bir kısmında tesadüf edilmemesi dikkat çekmektedir. Kelime, Karahanlı Türkçesinden sonra sadece birkaç Türk lehçesinde tanıklanmıştır. Tarihî Türkiye Türkçesinde pek çok eserde karşımıza çıkan bu kelime, tüg- ~ düg- biçiminde gelişme göstermiştir. Türkiye Türkçesinde (argoda) ise tüy- “kaçmak, sıvışmak” varyantı bulunmaktadır. Yine argoda kelimenin tüydür- “çalmak, aşırmak” biçimi de yer almaktadır. Kelimenin en çok varyant ve türevi ise Türkiye Türkçesi ağızlarında bulunmaktadır. Türkiye Türkçesi ağızlarında kelimenin teğ-, tey-, tiğ-, töğ-, tüğ-, tün-, tüŋ-,
tüv-, tüy- vb. varyantları tespit edilmiştir. Bu fiilin çeşitli ekler ile genişlemiş tendir-, teylendir-, tiğdir-, tüğel-, tüğül-, tüne-, tünge-, tüngü-, tüngül- ,tüngüt-, tündür- tünkür-, tüñul- gibi birçok türevi de mevcuttur. Bu kelimeden birtakım isimler de türetilmiştir. Tünge “bir çeşit oyun”, teynek “hoppa”, tüyülen (sutüğülen, sutüyen, sutüydü) “çağlayan” bunlar arasındadır. Kelimenin Türkiye Türkçesi ağızlarındaki temel anlamı “atlamak, hoplamak, sıçramak”tır. Aynı zamanda kelimenin ağızlarda “kaçmak, savuşup gitmek, öfkelenmek, saldırmak” gibi birçok yan anlam kazanmış olduğu görülmektedir. Diğer Türk lehçelerinin büyük bir kısmında unutulmuş olan bu fiil, Türkiye Türkçesi ağızlarının muhafaza ve türetim gücünü göstermesi açısından ilgi çekici bir örnektir
- by Oğuz Ergene
- •
- Türk Dili, Söz Varlığı
Sözcük alışverişlerinin gerçekleştiği diller, bu olayın nedenleri ve örnekleri, alıntıların nitel ve nicel özellikleri vb. değişiklikler gösterse de diller arasında her zaman görülen alıntı sözcük kullanımı, Türkçenin ilk metinlerinden... more
Sözcük alışverişlerinin gerçekleştiği diller, bu olayın nedenleri ve örnekleri, alıntıların nitel ve nicel özellikleri vb. değişiklikler gösterse de diller arasında her zaman görülen alıntı sözcük kullanımı, Türkçenin ilk metinlerinden itibaren örneklenmektedir. Türlü dillerden alınan bu sözcükler, Türkçenin türetme olanakları doğrultusunda Türkçe yapım ekleriyle yeni adlar ve eylemler oluşturmakta; kimi zaman birden çok dile ait birim, bir arada kullanılmaktadır. Bu çalışmada, Harezm Türkçesi metinlerinden Kısasü’l-Enbiyâ, Mukaddimetü’l-Edeb, Mu’înü’l-Mürîd, Nehcü’l-Ferâdîs ve Satır Arası Kur’an Tercümesi taranarak Farsça kökenli sözcüklere getirilen Türkçe yapım ekleri belirlenmiş, sınıflandırılmış; eklerin işlevleri, sözcüklerin dönem metinlerindeki anlamları ve kullanımları belirtilmiştir. Metinlerden elde edilen örnekler çerçevesinde, Türkçenin sözcük türetme olanaklarının Harezm Türkçesindeki Farsça kökenli alıntılarda belirlenen görünümleri, bu ögelerin Türkiye Türkçesinde var olan biçimleriyle karşılaştırılarak incelenmiştir. Dönem metinlerinde, Farsça adlara bir ya da birden çok Türkçe yapım eki getirilerek adlar ve eylemler türetilmiştir. Bu tür örnekler arasında addan ad yapımı daha sıktır. Türetilen adlarla kurulan birleşik eylemler de dikkat çekici yoğunluktadır. Addan ad türetiminde çoğunlukla /+lIg/+lUg/ ~ /+lI/+lU ve /+lIk/+lUk/ ~ /+lIg/+lUg/; addan eylem türetiminde ise /+lA-/ ve bu ekin çatı ekleriyle genişletilmiş biçimleri tercih edilmiştir. Harezm Türkçesindeki belirlenen türetmelerin 72 tanesi, özgün biçimleri ya da ses değişikliklerine bağlı değişkeleriyle Türkçe Sözlük’te (TDK 2011) sözlük birimi olarak yer almaktadır. Bunların bir bölümü, bu iki yazı dilinde, aynı ya da benzer anlamlı olmakla birlikte anlamı farklılaşan örnekler de bulunmaktadır.
Bu çalışmada, yabancı/ikinci dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılmak üzere temel düzey olan A1 ve A2 için bir söz varlığı önerisinde bulunulmaktadır. Önerilen söz varlığının omurgasını, bu alanda kullanılan Türkçe öğretim setlerinin... more
Bu çalışmada, yabancı/ikinci dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılmak üzere temel düzey olan A1 ve A2 için bir söz varlığı önerisinde bulunulmaktadır. Önerilen söz varlığının omurgasını, bu alanda kullanılan Türkçe öğretim setlerinin ders kitaplarında belli bir kullanım yaygınlığına ulaşan sözcükler oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra Türkçe için belli başlı sözcük listelerinin ilk sıralarında ortaklaşan az sayıdaki sözcüğe de çalışmada yer verilmiştir. Yaygınlık kriteriyle tespit edilen sözcükler, Diller İçin Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi ile uyumlanarak sözcüklerin ele alınabileceği düzeylere açıklık getirilmeye çalışılmıştır.
Söz varlığının tespitinde ortografik birim olarak sözcük esas alınmıştır. Sözcükler tür bakımından işaretlenip eş seslilik ve çokanlamlılık özellikleri dikkate alınarak listelenmiştir. Sözcük sınırlarını aşan birimler ise biçim birimsel birim (günümüzde), sözcüksel birim (tam gün), söz dizimsel birim (günde Xsayı Xsaat, dakika) ve söylem birimi (İyi günler!) başlıkları altında sıralanmıştır. Tespit edilen birimlerin tamamı, ilgili düzeye uygun cümlelerle örneklendirilmiştir.
ÖZET Türkçede bir sözcüğün anlamı, türlü yollarla pekiştirilmekte ve kuvvetlendirilmektedir. Özellikle sıfat ve zarfların pekiştirilerek anlam yoğunluğunun arttırılması, Türkçenin tarihi ve çağdaş yazı dillerinde geniş bir kullanım... more
ÖZET Türkçede bir sözcüğün anlamı, türlü yollarla pekiştirilmekte ve kuvvetlendirilmektedir. Özellikle sıfat ve zarfların pekiştirilerek anlam yoğunluğunun arttırılması, Türkçenin tarihi ve çağdaş yazı dillerinde geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu yazı dillerine ilişkin metinler incelendiğinde söz konusu pekiştirmelerin ekle ya da yineleme yoluyla yapıldığı görülmektedir. Hece yinelenmesi ile pekiştirilen sözcükler ise Türkçenin ilk yazılı metinlerinden beri görülen pekiştirme örnekleri içinde önemli bir yer tutar. Bu tür pekiştirmeler, sıfat ve zarfların genellikle ilk hecesinin yinelenerek bu amaç için kullanılan belli ünsüzlerden biri ile sonlandırılması ve sözcüğün başına getirilmesi ile oluşmaktadır. Kimi zaman başka seslerin de bu yapıya eklendiği ve pekiştirmenin genişletildiği görülür. Hece yinelenmesi ile pekiştirilmiş sözcüklerin tarihi Türk yazı dillerinde belirlenen örnekleri arasında, Türkiye Türkçesindeki biçimlerle koşutluk taşıyanlar bulunduğu gibi özgün biçimler de görülmektedir. Bu çalışmada, Türkçenin tarihi yazı dillerinde kullanılan sözcüklerin hangilerinin hece yinelenmesi yoluyla pekiştirildiği ve bu sözcüklerin dönemlere göre ne tür değişiklikler sergilediği, Türkiye Türkçesinin ölçünlü dilindeki biçimlerle karşılaştırılarak incelenmeye çalışılmıştır. ABSTRACT The meaning of a word can be marked and intensified through various ways in Turkish; particularly, adjectives and adverbs " meanings are increased via intensivity. Such a usage has a wide usage scope in both historical and contemporary Turkic written languages. When the texts related with written languages are examined, it can be said that these intensifications have been done via reduplication or affix. On the other hand, the words done with syllable reduplication have had an important place since Turkish " s first written texts. Such kind of intensified words are generally created via reduplicating the first syllable of adjectives and adverbs, finishing them with a consonant used for this purpose, and taking it to the beginning of the word. For some instances, it can be observed that some other sounds are added to this structure, and the intensification is extended. Among the examples of intensified words done with syllable reduplication in
Türkçe öğretiminin temel amaçlarından biri de bireyin söz varlığını geliştirmektir. Söz varlığının önemli unsurlarından olan deyimlerin, sözlükler aracılığı ile öğrenciye aktarımı, açıklanması ve kavratılması büyük önem göstermektedir. Bu... more
- by Bayram Baş
- •
- Vocabulary, Dictionary, Idioms, Sözlük
This study aims at specifying cultural words in teaching Turkish as a foreign language according to their proficiency levels (A1/2, B1/2, and C1/2) and analyzing the difference between the proficiency levels of these cultural words in... more
This study aims at specifying cultural words in teaching Turkish as a foreign language according to their proficiency levels (A1/2, B1/2, and C1/2) and analyzing the difference between the proficiency levels of these cultural words in terms of their frequency. For this purpose, a cultural corpus of 112.350 tokens in total has been created based on written and oral cultural texts. In this cultural corpus, nouns and verbs in the first 2000 in terms of their frequency have been compared with nouns and verbs in the most common 2000 Turkish words, and nouns and verbs that are not in the most common 2000 Turkish words have been marked as cultural words. Then, the cultural words have been compared with the textbooks used in teaching Turkish as a foreign language. The proficiency levels of their English equivalents in Cambridge Learner's Dictionary and the context in which they are used in the corpus have been checked and listed according to their levels. Finally, the list has been edited according to the opinions of two experts teaching Turkish as a foreign language at university level. The differences in the frequency of cultural words according to their proficiency levels have been analyzed using Kruskal-Wallis and Mann-Whitney U tests. Findings show that there is a statistically significant difference between A1 and A2; A2 and B1; B1 and B2; C1 and C2 levels of the cultural words in terms of frequency, whereas there is no significant difference between cultural words at B2 and C1 levels in terms of frequency. In these findings, it has been seen that the most cultural words are at B1 level in terms of number and concept diversity, and it has been concluded that B1 level could be a threshold in the teaching of cultural words.